23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 17 Mayıs 1973 umhurlyetin ellinci yılına yaklaştığımız bugünlerde bir genel affın ilân edileceği yetkill kişilerin ve siyasal parti başkanlarının konuşmalarından anlaşılmaktadır. Gerek hükümet ve gerekse siyasal partiler bir genel affın gereği ve yararı üzerinde birleşmiş görünmektedirler. Ancak ilân edilecek affın bütün suçları lçine alıp almayacağı ya da kapsamının ne olacağı henüz aydınhğa kavuşmuş değildir. Bu da doğaldır. Anayasamıza göre af ilân etmek yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkiîeri Içinde bulunduğundan yasa kabul edilip yayımlanmadan affın kapsamı üzerinde açıklanacak düşüncelerin bir tahmin ya da öneri olmaktan 1leri bir değer taşimayacağı açıktır. Biz burada sadece genel affın niteliği ve amacı üzerinde durmak istiyoruz. C Olaylar ve görüşler AF VE AMACI Av. Halit ÇELENK sonra 1924 yılında da siyasl ve adi suçlar affedilmiştir. 1933 yılında Cumhuriyetin onunou yüdönümünde siyas! ve adi suçlar hakkında genel af ilân edilmiş ve daha sonra 1938 yılında istiklal mahkemelerince mahkum edilen kişiler affedilmişlerdir. 27 Mayıs hareketir.den «onra 1960 yılında 113 sayılı ve daha sonra 1963 yılında 218 sayılı Yasalarla genel af ilân edilmiştir. çekçi bir tutum saymak mümkün değildir. Geı çekten af, ne affedenih merhamet duygulan v» ne de affedilenin kisısel çıkarlarıyle ilgili olarak düşunülernez. Temelde af, kamu yarannın, toplumsal çıkarlann başvurmayı gerekürdiği bir müessesedir. Erem'e göre «Af yetkisi affedilenin menfaatleri gözönünde tutularak kullanılmamalı. kamu faydası varsa af yoluna gidilmelidir.» Sayın Erem, Manzini'ye gönderme yaparak, genel affın «kamu yararı» amacıyle yapıldığını ve bu göriişün pek çok taraftar bulduğunu yazmaktadır. Sayın Prof. îlhan Arsel de, «Siyasf ve mllll mülâhazalara binaen ve muayyen suçları islemiş mahkumlar» şamil olmak üzere umumî af yoluna gitmekle memleketin sükun ve emniyetinin tesis edilebileceği kabul edilir» (2) demektedir. Ülkemizde doktrinin yanında yargı organlanmız da genel affı, kamu yaran ve toplumsal açıdan ele almışlardır Yargıtay Ceza Genel Kurulu bir kararında «Âmmenln menfaati noktasından ittihaz edilmiş siyasl bir tasarruf olan umumî af ile bazı suçlann unutulmak istendigi» ni kabul etmektedir (3). Yakın geçmişteki iktidarlar da affa kamu yararı açısından bakmışlardır. 2223 Şubat olaylarından sonra çıkanlan af yasası ile Ugili bükümet gerekçesinde şöyle deniliyor: «27 Mayıs Devriminden bu yana memleketimizde nornıal demokratik rejlmi bütün icaplanyle ve bütün teminat muesseseleriyle gerçeklestirmek ve yerleştirmek yolunda büyük gayretler gösterilmiştir. Normal demokratik rejime geçiş yolunda karfilaşılan güçlükler v» sarsmtüar 15 Ekim «eçimlerinden sonra da zaman zaman kendisini göstermijtir. 2223 Şubat olaylannın hangi şartlar altmda zuhur ettiği ve nasıl sonuçlandığı herkesçe bilinmektedir. Bir geçiş dönemi sarsmtılaruun dü ğüm noktasını ve son tezahürünü teşkil eden 2223 gubat olayları ile ilgili fii! ve hareketler ile bu olaylara esas teşkil edebilecek mahiyette bulunan ve asker kişiler tarafmdan işlenmif olan fiil ve hareketler için ceza kovusturması ya pılrmmasmda cemiyetin jrüksek menfaatleri vardır. Bu suretle bir intikal devrinin Silâhlı Kuvvetlerimize de sirayet eden sarsıntılarmın izalesi ve devlet hayatımızın normal mecrasında güvenle devam etmesi için gerekli zemin teşkil Geçmişte Af Genel af toplumlarm tarihinde ötedenberi kabul edilmiş bir müessesedir. Bildiğimiz ilk yazılı genel af, M.Ö. 404 yılında Atina'lı General Thrasybule'nin ilân ettiği aftır. Atina'lı general bu affa «Geçmiş şeyleri umrtma yasası» admı vermişti. Maxime Valeere, 2400 yıl önce ilân edilen bu genel aftan söz ederken «Thrasybula geçmiş şeylerden bahsetmeyi yasak eden bir kanun ilân etti. Atina'lılann Amnestia dediklerl bu UNUTMA KANTJNU, sitenin sarsılmış ve yıkılmak t'jzere olan temellerini eski haline getirdi» demektedir. (1) Avrupa tarihinde Derebeyler, Krallar, împaratorlar ve Papalar af müessesesini kullanmıslardır. Atina'da askerlik görevinden ve savaştan kaçarak site haklarını kaybedenler, bu haklarını ancak genel af ile yeniden kazanabiliyorlardı. Roma tarihinde genel af, önemli günlerde, bayramlarda veya büyük zaferlerden sonra Senato karan ile ilân ediliyordu. Frarjsa'da genel af ötedenben uygulanmaktadır. Batı Fransa'da meydana gelen ünlü Vande"e iç savaşında iktidara başkaldıranlann kovuşturma ve cezalan ilân edilen genel bir afla ortadan kaldınlmıştı. Imparatorluk ve restorasyon yönetimleri de bir çok genel af ilân etti. Bizde imparatoriuktan bu yana, Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerlnde çok sayıda genel af ilân edilmiştir. îkinci meşrutiyetin ilânından eonra 1325 (1909) yılında genel af ilân edildi. Balkan savaşı sıralannda 1912 yılında Arnavutlukta çıkan isyan hareketine katüanlar «Affı Umum! Kanunu Muvakkatı» ile affedildiler. Balkan savaşından sonra 1330 (1914) yılında siyasal suçları da içtne alan bir genel af ilân edildi. 1331 (1915) yılında da «Zatı Padişahinin iadei afiyetleri» nedeniyle genel bir af ilân edilmiştl. Büyük Millet Meclisi hükümeti de Ankara îtilâfnamesi üzerine «Tahliye edilmiş arazide ika edilmiş bütün cürümler için» genel af ilân etti. Cumhuriyet döneminde, 1923 yılında Cumhuriyetin ilânı ile birlikte genel af ilân edilmiş, adi ve siyasal suçlular bu aftan yararlanmışlardır. 1339 yılında sivil ve aslser bütün tutsskiar •ifedilmiştir. Lozan antlasmasının lmzasmdan edüınls olaeakhr. Kanun tasansmın blrind mad desi bu maksatla sevkedilmiştir.» (4) Yine bu af yasasının gdrüşülmesi esnasında «50 sayılı kanunla bazı hadiseleri unutmak, bunlann açtığı varalan kapamak, sulh ve sükunu tesis için, bu gayeleri tahakkuk ettirmek için çıkanlmıştır. denilmektedir. (5). «Memleketimizde Cumhuriyet rejiminin kabulünden sonra cemiyetin normal ve emniyetli bir hayata kavTişmuş olması gibi sebeplerle 1933 yılında 2330, bu tarihten on yedi yıl sonra 1950 yılında 5677 Ve 275/960 tarihinde de başlanan inkı'ân hareketi npticesinde. memleketin siyasl ve içtimaî bünyesinde husule gelen olağanüstü değisiklikler ve milletçe maruz kalman büyük bir tehlike ve fevkalâde bir vaziyetin atlatılmış olma sı gibi haller karşısmda 113 sayılı genel af mahi. yetindeki Af Kanunlan çıkanlmıştır.» (6) Avrupa'ya Dönük Yüzü? Masamın üstünde bir dergi var. Adi: Metall Haberler Alman Metalts Sendikası'nın Türkçe yayın organı Metall Haberler. Sendika, îtalyan, îspanyol, Yunan, Yugoslav dillerinde dergiler de yayımlıyor. Çünkü bu ülkelerden gelen yüzbinlerce işçi Almanya'da milyonlar meydana getiriyorlar. Yugoslavya'dan gelen işçi sosyalist, Yunanisfan ve îspanya'rfan gelen faşist, ttalya'dan gelen Batı demokrasisl düzenlerirıden kopmuşlar, Almanya'd» ahnteri satıyorlar. Bu garip topluluk, yadellerde ne yapacak? Haklannı nasıl savunacak? Alman Sendikalar Birüği bu konuda demiş ki: Tabaacı işçilerle. Alman İsçfl>r1 arasında aymm yapılraayaeak. haklar esit olacak; biz bn konuda mücadeleye kararbvız. Alman Sendikalar Birli»i'nin üye «ayısı 7 milyonu «skın. Türktş'le isbirliğine geçllmiş, ve ort»k bir çagn yapılmıs. Bu çağrıya göre Türklş, Almanya'daki işçilerlmize Alman Sendikalar Birli&l'ne bağlı tendikalara girmesini öjütlüyor. Buraya bir mim kovmak gerekir. Çünkü Ortakpazar genisleyip altı üveden dokuza çıktıktan sonra Avrupa'da çesitlt eelişmeleT oluyor. Ortakpazar. ya da fiteki adıvla «Avrnpa Ekonomik Toplulata» bir tür kapitaüst enterna^vonaline vöneli'tir AET icinde mültinasyorıal kumpanyalar yani çok uluslu şirketler tekplci k»t)it»1İ7m» daha hüvıik eücle yürutecekler. Bütflnleşme. eüç kazandınr. Buna karsıhk Avrupa sendikalan da sermayenin bütünlesmeşine karşı emeğin bütünleşmesini saglamaya çalı?ıvorlar. Ne var H, ZOT bfr ls bu... Avrupa'da en büyük üç örpütün sözü edilirdl bueünlere rfek... Bu üç büyük örgüt dünya çapmda kuvvettir: 1 DBnva tsrt Sendikalan Federasvonn (WFTÜ) 2 riaslarara»! Hür Sendikalar Konfederasyonn (ICFTT) 3 Dünya tşçi Konfederasyonn (WCt.) Bunlardan birîncisi sosyalist biok Srgütlerinl de samaktsdır. üye sayısı 125 milyon dolayındadır. tkincisi doksan iiikeye yaygın ve ?n milyon isciyi çatısı altm» toplay»n bir kuruluştur: Türktş bu örgüte bağhdır. Uçüncüsü en küçükleridir. daha çok Hristiyan isçl sendikalanndan olusmu». ve daha tutucudur. Bu bicimde örgütlenen uluslargrasi sendikal kuruluslar. Ortakoazar'm büyümesiyle bir takım yeni sorunlar karşısında kaldılar. Yeni örgütlenme egii™leri agır bastı. Avruna'da Ortakpazar'a üye olan ve olmayan 15 ülkeden 17 sendikanm katılma^ıvla bir yeni «Ampa twl SrndfkaUn Konfedersrvonu» do&du. Avnıpa'nm bütünluk eyl("nine paralel bu eelisme 30 milvon isçiyi ksnsıyor. tn*iliz tsci SenHikalan Birligi 10 milyon üyeli Baskanı. venî birli^in de baskanı seçildi. Alman Sendikalar Birligi Ba«kanı da îkincî Başkanlık sorumunu aldı. Simdi Avrupa sendikacıiıgmda bütünlesme açıstndan yefersiz de kalsa Türk Sendikacıhğı açısından bu gelişmelerin bir anlamı vardır. Söyle ki: Avrupa sendikacılığmın tarihlnde blr Szellik förOlür. tnKİHere'den basiıyarak çok ülkede sol parülerin desteğini ve kaynagını isçi sendikalan meydana getirmişlerdir. îşçi. Avnıpa'da sol siyasî oluşuma gerek tekil olarak. gerek örjrütlerle katkıda bulunur. Doğal bir siyasl eelenek sayılır bu tsdyl politfkadnn nzalr tutmak «ln<?anı Avrnpa dmTiokmrflerinde itibar görmez. Tersine lscilerin hem politik bilinee kavuşmaşı, hem de «iyasî orsütlenmelere yönelip Parlamentolara agırlıŞını koyması demokrasinln g^reği sayılır. Bizde bu işler tersinedir. tşçiyi politikadan uzak tutmak, âdeta resml politika olmusrur. Amerikan kaynakları da bu politikayı paraca pulcs v» başk* araçbrl» desteklemiştir Türkts bu politikanm güç' lü •örgütüâfir. Öysa şimdl Tiirkîş ister istemez Avrupa'da sendîkacılıgın eşigine basmak zortmdadtr. Türkiye'ye dönük yüzü başka, Avnrpa'y» bajka mı olacaktır Türktg'in7 dönük yflzü Sonuç Yurdumuzda doktrin alanında, siyasal suçlann affına ağırlık ve öncelik veren hukuksal görüşler de yer almıştır. AJi Fuat Başgil siyasal suçlann affı ile ilgili olarak: «Siyasl mahkumlarda ahlâki redaet yoktur. Suç bir kanaat ugruna işlenmiştir. Suçluyu mahkum etmek demek, kanaatı mahkum etmek demektir. Diğer taraftan acaba o kanaat hakikaten mahkum edilmeve layık mıdır?» demektedir. (71 Naci Şensoy'a göre: «Öyle bir takım fiiller vardır ki, bir müddet sonra içtimai fayda bunlann cezalandırılmamalarını gerektirir. Bir ihtîlâli müteakip sükunnn avdeti larureti dogabilir. Bazı cezaların kaldırıl nıası gerekebilir. Ve bütün bunlar bir genel affın ilânını zaruri kıiabUir. Işte bütün bunlar genel affın siyasî suçlar bakımından gerekli olabileceğini... gösterir. Hukukumuzda ise 5677 sayılı ka. nunun siyasî «uclan sumulünün dışında bırakması terviç edilemez.» (%). Affa karsı olan Posı*ivi«:tler rtiıhi ?ffın valni7 siyasal suçlar için kuîlanılmasını yerinda görmektedirler. Genel af, toplumlarm tarihinde eski dönem lerden beri kabul edilmiş bir müessesedir Çoğu hukuk bilginleri ve düşünürler affı bir atıfet. bir luttıf olarek düşünmemif, onu kamu yaran ve topium çıkarlan açısından incelemişler, affa toplumlarm bunahmlı dönemlerden sonra normale riönüş ihtiyacının gerektirdiği bir tedbir ola rak bakmışlardır. Geçmis iktidarlann af gerekçeleri de bu doğrultudadır. (1) Seh» L. Meray. Cera Huknktında M 1944. S: 9 (?) tllıan Arsel, Türk Anayasa Hukukunun L'mnml Esaslan. S: 340 (3) Yarjrrtay C. Genel Kuruln 11.UJ933 T, 335/ 351 K. (4) M.M.T. Dergisi I. top. 1SS2. C: S S: 145 » (5) Ayni Derjri Sh.; 4> (6) M.M.T. Derfisi n Toplanh: 2 19S3. C: lî, Sh: 108 (7) Türkiye Siyasl rejimi ve Anayasa müesseseleri Ders notları Teksir: 955. (8) İHT. Dergisi 1951 C. 17 1 . 2. Sh: 69.7». Nitelik ve Amaç Genel affa Fransızîar «Amnistie», Ingilizler «Amnesty», Italyanlar da «Amnistia» demektedirler. Bu «özlerin kökeni Latince «Amnestia» kelimesidir ve €geçmişin unutulması» anlamına gelmektedir. Affın hukuksal niteliği üzerinde bugüne kadar değişik düşünceler ileri sürülmüştür. Affı toplumsal açıdan ele alanlar oldugu gibi onu bireysel yönden ele alıp inceleyenler de olmuştur. Bazı hukukçular, affı, yöneticilerin bir atıfeti, bir bağışlaması gibi görmüsler, bazıları da onu toplumsal düzenin dirliği yönünden incelemişlerdir. Çoğu hukuk bilginlerince af, toplumların geçirdikleri bunahmlı dönemlerden sonra, kamu yarannın ve normal düzene dönüş ihtiyacının gerektirdiği bir tedbir olarak nitelenmektedir. Barthe'lemy genel affı toplumların geçirdiği sl» yasal bunalım dönemlerinden sonra normale dönüşün koşulu olarak görmektedir. Dönmezer ve Erman, cUmumi af, içtimai fayda mülâhaza«ı ile, bütün veya belirli bazı suçlar ve hükmedilmiş ise cezalan bütün neticelerl ile birlikte düşüren teşrii bir tasarruftur» demektedir. Magno, «Türk ve Italyan Ceza Kanunlan Çerhi» nde «... umumî af kamıınun rnenfaati noktasından ittihaz edilen slyasi bir tedbirdîr ve bununla bazı hâdiselerin unutulması istenildigi cihetle bu tedbir karşısında hususî menfaatlerin mevzubahis olmaması icabeder» diyor. Iyering'e «öre, «Af yetkisi, hukukun emniyet supabıdır». Af müessesesini, yönetenlerin bir atıfeti, bir lutfu olarak görme eğiliml mıhin eski dönemlerinden kalma bir düşünce biçimidir. Günümüzde de bu tür düşüncelere rastlanmaktadır. Affı toplumun sosyal ve siyasal koşullarının dışında soyut v s duygusal bir yönden ele almayı ger BİR YAZAR BAKAN... OKTAY AKBAL Evet Hayır Tartışma AYDIN OLMANIN GÜÇLÜKLERİ Aydınların Çilesi! HALKl YDKS»LLUKTAN KTRTARMA DÜŞÜNCESÎ SVÇLANDflULMAMAU. . Cumhuriyet'te, sayın Vedat Günyol «Bilgece bir iş» başlıkh yazısında ta Sokrates'ten bu yana yüzyıllar boyunca süregelen daha da sürecek olan aydınm çilesinin, insanlıktan «idraki» kaldırmaya çalışan güçlerin, kendileri gibi kultürsüz, anlayıssız adamlannca sifaya çekilmesi olduğunu belirtiyor ve diyor kî: «Bu gün de insanı tıpkı 14. asırda oldu ğu gibi tutuyorlar, aç, susuz, uykusuz bırakıp soruyorlar: Neden solcu oldun? diye. Neden işçi hak lannı savunuyorsun? diye sormu yorlar.» Peygamber Efendimiz, ümin 5 nemini anlatmak için bir hadisinde bilimi işletmek ve onu öğrenmeği her müslüman kadın ve erkeğe farz buyurmustur. Fakat ne yazık ki eğitim Islâm topîumlarmda akıl almayacak sekilde yozla?tınlmış ve okuyanlara da bir huzur verümemistir. Kalkmmanın birinci şartı eğitim olduğu halde, bugün bile, hâlâ onu karşıhksız yatırım kabul edenler vardır. Bir lamanlsr da Galile, Kepler ve Kopenıik birçok defalar Engizisyon Mahkemeleri huzuruna çıkanlmıs ve hazırlamış olduklan astronomi kitaplan yıllarea okun ması yasak eserler arasında bekle tilmişti. Kopernik'in peşinden gi denler kâfir diye damgalanmıslardı. Dünya yuvarlak, düz o'muş, dönmüş, dönmemiş. Bunun halkın yüce menfaatlan ile ne ilgisi ola bilirdi? Hiç tabiî. Su halde kara çalmalar, mahkemeler, yasaklama lar niçindi? Dinimiz zenginlerin yoksullara zekât vermelerini farz kümıştır ve «Aç yatan komsusuyla ilgilen meyen zengin, mümin değildir» demiştir. O halde neden ezilenler den yana olanlara. yoksullan tutanlara damga vuruluyor? Bakın daha geçenlerde Demirel, alt yaoının yoksulluktan kurtanl ması için konuşma yapan Sayın Ecevit'in sözlerini nasıl yorumlu yor: .Fukaralığı istismar ediyor. Memlekete nifak ve bölücülük to hıımlan ekiyor.> Evet, şu uzay devrinde bile hâ lâ yoksullan kalkındınnak düsün cesi bir suç sayüıyor. Ke tuhaf değil mi?. ||0en de bir yazanm. DUşünce ve Lfade özgürlüğünden | | K n a s l ' yana olmam» oiyordu önce, sonra da şunlan ek•• liyordu «Devlet parasıyle, yani vergi ödeyenlerden çıkan parayîa toplumumuzun temellerini ve ktırumlannı sanat adına yıkmak isteyenleri desteklememi beklemeyin benden. Yurttaslanma karst dürüst davranmış otmaadım *0yle bir sey! yapsam. Bir elinde para toplama çanağı öbür elrnde molotof kokteyliyle bu bakanlıgın kapısırit "getenler bir seçme'yapmak zorundadırlar.» Daha sonra da baklayı ağzından çıkanyordu: «GöriUüyor ki «Aydtn takımı» V. Curnhuriyeti savunmaya pek hevesli değildirler, özeUikle Paris entelijansıyası. Hatta bir kı8im insanlan da kendileri gibi düşünmezlerse budala sayılacaklartna lnandırmışlar: Aydın tedhişçiliği denir buna, ne denll mlnidk bir tedhişçilik de olsa! Bu gibi kimseler özgürlükl» muhalefeti birbirine kanştmyorîar.» Bu sözlerl söyleyen Pransa Kültür Isleri Bakanı Maurice Dnıon'dur. Le Monde'a 4 Mayıs'ta verdiği bir uzun demeçte Porapidou yönetiminbı tek yanh tutumunu destekliyor, devlet bütçesinden yapılan yardımlann kısıtlanacagını, bu seçmeyl yaparken de bazı ölçülere uygun davranılacağını söylüyordu. Maurice Druon tanmmış bir yazardır, bir romancıdır. «BOyük Aileler» adlı roman dizisiyle ün kazanmıştır. Kültür îşleri Bakanhğı koltuğuna oturan ikinci yazardır. tlkl Andrö MalraiK'ydu. Druon, CumhUTbaşkanmın önerisiyle parlamento dışından kabineye almmıştır. «Kültür kendi başına bir amaç değildir. özgürlük de öyle...» diyor bu konuşmasında. Kültür de özgürlük de başka daha yüce amaçlann araçlarıdırlar. însanlığın mutluluğu, huzuru, yücelmesi gibi... Ama bunun sınırını kim çizer? Sanatçrmn, yazann kültür ve özgürlük konularındaM görüşleri bir Kültür Bakanının görüslerine ters düşerse ne ohır? Bir hükümet kendi kafasma uygun sanat kuruluşlanna, tlyatrolara, dergilere, yayınevlerine para yardımı yapar da kendi kafasma uymadıgı kanısına vardığı yerlere vapmazsa bir yan tutmuş olmaz mı? Aydm gücü bu açık haksızlığın karşısına geçince «Aydın tedhişçiliği» mi ortaya çıkmış olur? Doğrulan aramak, re5anl görüşün karşısında da inanışlar, fikirler, düşünceler, beğeniler bulunduğunu yazmak, söylemek niye «tedhişçilik» olsun? En uygar bir ülkede bile bakın nelerle uğraşıyor bakanlar, hem de kültür işleriyle görevli bakanlar, hem de hem de yazar, romancı kökenli bakanlar!... • Aydın tedhişçiliği» demekle aydın gücü sindirilmez. îşte Paris'te 13 Mayıs günü yapılan protesto eösterisi, yürüyüsü... Binlerce aydm «düşünce özgürlüğünün öldürüldüğünü» ileri sürerek yeni Kültür Bakanını protesto etmişler. Bir cenaze töreni tertipleyerek Paris caddelerinden geçmişler. Kapkara yas elbiselerine bürünmüş binlerce insanın düşünce özgürlüğünü temsil eden antika cenaze arabalarının ardı sıra yürümelerinin bir anlamı vardır. Hele bu törene en seçkin oyuncular, sanatçılar, ressamlar, şairler, yazarlar, kültür adamları da katılmışşa... Demek Bay Druon, 4 Mayıs'ta söylediği sözleri uygulamaya başlamış. Bir takım kültür kuruluşlarmın, ilerici tiyatrolann, dergilerin, jaymevlerinin devletten gördüklerl yardımı kestirmiş. Bay Druon kendi kafasma uygun gördüklerini yararlı saymış, onlara açmış kesenin agzını, ötekilerse ne halleri varsa görsünler, demiş! Bir Kültür Bakanının, hem de bir roman yazarının bu denli «ker.riine», kültüre ters düsmesi, bu denli kültür düşmanı sayılması, hatta fikir özgürlüğünün katili olarak ilân edilmesi Fransa'da pek sık görülen bir durum değildir. Biz alıştık kültür ö"üşmanı kültür Cörevlilerine, hiç şaşmıyoruz. Kültür düşmanı birtakım yetkililer hâlâ güçlü ülkemizde. hâlâ etki sahibi. Onlara karşı Fransız aydmlannın gösterdiği tepkiye benzer bir direniş gösterememek, budur bizim açımızdan üzücü olan... Ne olacak edebiyatçı, akademi üyesi, roman yazan Bay Maurice Druon'un sonu? Bir gün gider bakanlık koltuğu. Kalemiyle başbaşa kalır. O zaman kültör alanındakl partizanca hareketleri, düşünce özgürlügüne koyö*uğu kısıtlamalar, kendine göre yorumlamalar serilir gözler önüne. Fransa'da düşünce özgürlügünün katiü bir vazar. bir romancı olmak, böyle ün kazanmak korkunç bir şeydir. Kuşaklarca sürer utancı... DÜNYAMIZI AYDINLATANLARA, YAŞAM ZİNDAN EDİLMİŞTİR KİRA İLE TUTULAN REŞMÎ DAİRELER HEMEN BÖŞATLTILlilALI TRAFİK KAZÂLÂRÎND ÜÇ "ONEMLİ Ğ yen bu yapılann böyle kullanılmaz durumda Kalması da kanımızca dogru deg:ldü. tlk önce var olan bu yapılann başından onanlması, düzeltılmesı genişle mesi veya degiştiıilmesi eerekmektedir. Bu böyle yapümad'gı an Hannenin kira karşılıgı ödediği para deviet için oüyük bir yük olmakta süregcleifcktir. tl ve ılçeterın aurumuna gört benzeri tiplerde Hükümet Konaklaro oır aralık amacn göre yapılmaya bas'hnmıssa da sü lekli olarak sürd"rtijmesi kaçır.ılmaz bir zoruniuk durumuna sjelmiştir. Örneğin: ÇocuKiUğumdan ben Antalya'da vfğa ı'ygun bir Hükümet Konağınıi! vapılmasını esinledim. Fakbt tru ozlem DUgüne dek gfc!çejtlı:;inemiştir An t&lya'da çok eski Hüi'üruei Konağı için edilen 'narım gıderieriyle tüm Kan.u Kesnninı 'çine alacak birkaç Hükümet Konağı oluşurdu. Ve öıeki kamu daireierine ödenen ounca para ile daha yararlı işler görüıürdü... Izmir'de Dirkac yu önce tanhsel Hükümeı Konagı yaı,mıştır. Bence Türkıye'dc bugün mü ze olaraıt suüaniıtn Ankara'daki ilk Türkrye Büyük Millet Wec iisi yapısından sonra gelen en değerli ve onurlu yapıaır. Türlî ulusunun kauenne yön veren bn kcnut kullanıl'îcak, onarılacak öurumda de»ildir. Bunu restore •tmek dahi gereksizdir. Yerine büyük ve çaga uytrun bir Hükümet Konağı yaparak tüm kamu uairelerini ıçmoe canndırmak ve kiralık dairelen bir an önce boşaltmflK en güzel düşüncedir. Ve yine Ankera'nın tarinsel il konagına yapılan ıiiderlerle tüm Ankara'nuı taşra örgütOnü top İsyan büyük bir yapı yıUarca cnce yükselebiJirdı. bu örnekle ri epey çogaltabiııriz İlk atılışta ve öne alınmajc i«zere ve bir program gereğince Hükümet Ko ıtaklan konusunu uyfrularnak ge rekir. Bütçemizin Uretken bir bütçe oımadığını düşünürsek sonunds ne degin naklı oljuj.umuz kolay ca anlaşılır. B'ina «hayır» üiyecfcklerle tartışmaya uazınz. Turgut 3TÜCEL Aırvüı Defterdarlıği Milıl tmlâk MÜdürü Trafik'te Kaza Öğeleri KAZALARDA EN ÖNEMLİ HATA PAYI tNSANDADIR Mayıs ayında şehırler kırlara boşalır. Turizm mevsimi açılmıştır, iç dış turizm hareketi tarihî ve doğal güzelliklerle kucak laşmıştır. Yolcu ulaşun yükünün °b 89.6'sını üzerinde taşıyan karayollarında her yıl tekrarlanan tatsız olaylar ve can sıkıcı Tevfik YILMAZ ADAPAZARI Hükümet Konakları HAZlNE. KÎRA OLARAK BÜYÜK PARALAB ÖDEMEKTEN KURTARILMA LI.. Devlet Kamu nternetlerini görmek amanıvıe birçck yapı ve kuruluslara iye (Sahip) olmak zorur.dadır. Ve bugiinkü koşullar altında Hü.cüınet Konakları gereksinmeyı karsılayaraadıklanndan şeneJikle 6zeı laştleıden kırayla vapı tuMrbvktadırlar Bu araaa nsı ni vanan başka yolda kısmen veya tüm olatak harap oulunan Devlet yapı. (an vardır. Bfitçe ıçic büy'lk bir vük oluşturduğunrtan v&raıdan çnK zararı domınmasınaarı 'îtürü kendiliğiıiden sicorta ettirilmeCumhuriyet 3644 problemler yine motor çagı insarunın karşısına; affetmeyen h»şin çehresiyle dikilecektir. Bu problem bazen «Acı bir son» şeklinde trafik kazasıdır... Çarpışan araçlar yollardadır, trafik akımı ypllardadir. İnsanojluysa, kaderin oyunu sandıgT~bu olaylar dizisinde yaşantısuu surdürür. Mayıs ayuıa (bu açıdan) bir trafik akımı artışının başlangıcıdır dıyebılinz. Yalnız Ülkemizde değil bütün dünyada crafik akımı Mayıs ayında artar. Avrupa ulaştırma bakanlan konferansında kabul edilen «Karayolu Emniyet Günü» her yıl mayıs ayınm \Vs. cumartesi gününde başlar. Trafik Haftası nedeniyle bu konuda bazı hususlar ortaya konup tartışılmalıdır: Kaza sonuçlan Üzerinde yapılan çeşitli istatistik ça lısmalan göstermiştir ki: Kazaya karışan ögeleri (unsur lan) 3 ana bölümde toplayabiliriz: 1) Araç, 2) Yol, 3) tnsan. Araç yol yine insanlann eserleridir. Gerek motorlu araç imal tekniğinde gerekse karayolu fizıki standartlarmda tek hedef: Trafik güvenligidir. Bütün çalışmalar bu gayeye yöneltilmiştir. En iyi fren gücü, en uygun yol kaplaması ve bu alanda en yeterli projs ve planm Tazgeçilmes maksadı budur. Mevcut istatistik çalısmalannda yol ve araç için saptanan kusur son derece küçüktür, öbür kusurlar yanında... Oysa insan öyle midlr? Aracı kullanan şoför ve sürücülerle, yolda yürüyen yayalar birlikte en az •« 92 oranmda kusuru yük / lenirler, freni patlayan aracm bile bazen görülür ki asıl nedenini fazla ve aşın yUklenen «tonaj» teşkil etmiştir. Şu halde «insan»ın trafik güvenliğindeki sorumluluğunu gö*den uzak tutmamak gerekir. Taşıt kullanan şoför ve sürflcülerln karayolu üzerinde hareketleri sırasında bilmeleri zorunlu kurallar vardır. Bunlar şoförler arasındaki anlaşma dilidir. Herkesin birbirinin niyetinden haberdar olması, tedbir alrnak için zaman kazandıracaktır. Yoksa ne yapacağı belll olmayan bir şoför, ne zaman patlayacağı belli olmayan bombadan farksız gibidlr. Evet insan unsuru bu kadar önemlldir. Trafik Haftasmda gerek trafik kontroi ekiplerinin. gerekse yolu kullanacak vatandaşların hiç. olmazsa ölen varalanan bmlerce insanın yarattıgı hazin tablolan düşünerek kazalan azaltıcı ro!ü büyük olabilecek tedbirlere yardımcı olmalarl, m!H! bir görev saymalan zorunluğuntı hatırlatmak isterim. EN SON BİLGH.ERLE GENfŞLETtLMfŞ Hayat giiniin ansikhpedisi Genel doğıtım • BATEŞ (BATEŞ: 46/3651) ANSİKIDPEDİSİ T.C. BAYINDIRLIK BAKANLlGl KARAYOLLARI GENEL MÜDÜRLÜĞÜ 17. BÖLGE MÜDÜRLÜGÜNDEN Ortaköy İSTANBUL ISTANBÜL ÇEVREYOLÜ ve BOGAZİÇİ KÖPRÜSO İŞLETME ve BAKIM B A Ş M O D O R L O G O tçin aşagıdı yazıh elemanlara lhtiyaç vardır. Isteklılertn 25 Mayıı 1973 ffünune kadar BBlge Müdüriüğü Personel Âmıruği'ne «Muallim Naci Caddesi Emin Vafi Korulugu içl No. 105 OrUkÖy» adresine mCracaatlan rtca olunur. Pozisyoni Elektronik Mühendlsi Elektronik Teknisyenl Elektrik Sipervizörü Elektrik Ustası Elektrik Usta yardımcısı Elektronik Teknisyenl Elektrik Ustası Fidan Ası Ustası Bas Bahçıvan Dereeeri Takdirll 11 M MI ACI K A Yl P Kemal ÖZÜM Emniyet G. Müdüriüğü Trafik Dairesi Başkanı Hatice Onur'un eşi. Avukat M. Lütfü Onur Necati Onur ve gazeteci thsan Onur'un sevgili babalan, Ijeylâ Onur, Rukiye Onur'un kaympederleri, Hasan, Bora ve Özlem'in biricik dedeleri, Emin Onur, Memduh Onur ve Ekrem Onur'un amcaları, Bitlis'li, Emniyet Âmirliğinden emekli, Hacı Mahmut ONUR 16 Mayıs 1973 Çarşamba gecesi vefat etmiştir. Cenazesi 17 Mayıs 1973 Perşembe günü (bugün) öğle namazmdan sonra Fatih Camiinden kaldmlarak Edirnekapı Şehitliğindekj aile kabristanına defnedilecektir. (Çelenk gönderil memesi olunur.) AtLESt DUYURU Cemiyetimizin ŞEREF GÜNÜ münasebetiyle Istanbu] Harblye'de Orduevı Düğün salonunda 19. Mayıs. 1973 Cumartesi günü saat 09.30'dan saat 12.00'ye kadar lli'mizce düzenlediğimiz KUTLAMA TOPLANT1S1NA sayın üyelerimizin teşrifleri rica olunur. Türkiye Muharip Gaziler Cemiyeti Istanbul İli Yönethn Kurnlo Cumhuriyet 3645 (Uâncılık: 2122) 3649 Adedl 1 2 1 1 1 1 1 1 3 Takdırli 5« T» ST (Basın: 15435/3636)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle