Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CÜMHURÎYET 20 Nisan 1973 eney, ruhbilim kitaplarına geçmistir: Karşmızdakine, birdenbire, «Bana iki renk adı söyle!» dediniz mi, yüzde doksan, «kırmızı, yeşil» diye yanıtlar sizi; ya da bu renklerden birini söyler yüzde yüz. Böyle olması, kjm bilir, görebildiğimiz renklerin iki ucunda kırmızı ile yeşilin bulunmanndandır belki de. Fakat söylene söylene dilimize takılmış başka birtakım sözlerde de böyle bir ördevinim clayı görulmüyor değll. Sözgelişi, «gaflet» usumuza o an «dalâlet» sözcuğünü getiriveriyor. Bir kişiyi, bir durumu suçlamak istedik mi, «gaflet ve dalâlet» deyiverfyoruz. Atatürk'ün iinlii gençliğe seslenişinden kalma bir alışkanhğımıztfır bu. Atatürk, o sözleriyle, düşmanla işbirliği durumuna düşen iktidarları yermek istemişti. Nitekim eski Cumhurbâşkanı da, Anayasayı defiştirmeyellra diyenleri bu iki sözcükle suçlamıştı. Yahya Kemal, D Olaylar ve görüşler SON MU, ILK Mİ? Melih Cevdet ANDAY dı. Geldikleri yere dönmeleri gerekse, bugün hiçbir ulus yurdunda kalamaz. Çünkü otohton halk ancak masallarda vardır. Yahya Kemalin bu tutumu karşısında yer alan anlayış, sadece «ırkçı» anlayış değildir; yeri edindiği yurtta, yeni bir ulus olarak oluşan topluluğun, o yurttaki eski uygarhkları benimseyeceğ» inancı rfa burada var gücü ile ortaya çıkar. Anadolu'ya sahip çıkmak, onun tarihini özümsemek, «hep bu topraktan» anlayışları, bu açıdan değerlendirilmelidir. Gerçi Ataturk'te bir Orta Asya görüsü vardı, fakat bunun «ırkçı» bir tutuma yol açabileceğini goren büyük adam, «Orta Asya»yı sadece bir «insanlığın ve uygarlığın ürediği bölge» olarak bıraktp, Anadolu'nun geçmisine sanlmakta gecikmedi. Yurdumuzun toprağım kazıp geçmiş uygarlıklann izlerini. belgelerini bulmak işine onun gününde başlanmıştır. lım. «Son Italyan devleti», «son Fransız devîeti» sözleri tümden anlamsız değil midir? Gerçi bu soruya karşılık olarak, Turklerin tarihte birçok devletler kunnuş olduklarının söyleneceğini bilmiyor değilim; îtalyanlar yalnız bu günkü Italya devletini, Fransızlarsa yalnız şu büdiğimiz Fransız devletini kurmuşlardır denecek. îyi ya, ben de oraya gelmek istiyorura. Ama, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kurmus olan Türklerin, tarih boyunca daha başka devletler de kunnuş olduklarım söylemek, Türk ulusundan, Türk ırkına atlamak anlamına geIir. Bu bakımdan biz, (yine yukarıdaki benzetmelere başvurarak) acaba Italya'dan son Lâtin devleti diye söz etfebilir miyiz? Sanmıyorum, çünkü Lâtin kavminden, ya da uygarhğından geknis olduklarım bildiğimiz başka devletler de var. Ama burada durum öyle kanşıyor ki, benzetmeyı sürdürmenin olanağı kalkıyor ortadan. Sözgelişi Fransa'yı «Son JFrank devleti» diye mi, yoksa «Son Lâtin devleti» diye mi adlandıracağız? Bilim ne der buna, hani şu çok sevdiğimiz bilim? Her neyse, biz yabancıları bırakıp (ne halleri varsa görsünler) yine kendimize dönelim. Tarihte birçok devlet kurmuş olan Türk kavmi, kurduğu bu devletleri yıkmıştır da. Aklımıza çeldiği gibi, söyle blr sıralayalım: Cengiz, Harzemşahlan ortadan kald"ırmıştır, Moğollar Büyük Selçuklu Imparatorluğunu oriadan kaldırmışlardır. Timur, Osmanlı devletini on yıl silmJstir, yir.e Mogollar, Haçhlarla birleşerek Memluklere saldırmışlardır, önce Osmanlılan tutan Memlukler. onların Anadoluda birliği yeniden kurmalan üzerlne Osmanlılara, Osmanhlar Safevilere atılmışlardır. TJzun •5zfl bırakıp blr Türk çocuğuna soralım: Timur'dan yana mısın, Osmanli'dan yana mı? «SOD Türk Devleti» deyiraini sevenlerin «çısın rfan bu soruya bir karşılık bulmak kolay değildir. «Ulus»u, «ırk»tan, «kavm»den ayırmaksızın bir «ydınlığa çıkmak olanagı yoktur bu konuda. Bence Türkive Cumhuriyeti ilk Türk devletidir. Bunda üzülecek hiçbir şey yok. Bu devletın, bütün ulusların tarıhıne benzer bir geçmişi vardır elbet ve bu geçmiş, ancak «ulus» anlayışı açısından, başka bir deyişle, ulus o)uşumuna ermiş bir toplumun, bu oluşumdan önceki dönemleri olarak değeriendirilebilir. Ulns kavramı ise, bilindiği gibi, yenidir. Atatürk, «Ne mutlu Türküm diyene» demişü, «Ne mutlu Türk olana» dememişti. Sadece adı ile kurulmus bizimkinden başka bir devlet yoktur tarihte. BUYUR MAGAZ Son yıllarda toplumdaki ilginç gelişmeyi en iyi özetliyen demeci Ticaret Odası Başkanı verdi. Başkan Behçet Osmanağaoğlu Büyük Mağazalar Kanun Tasarısına karşı çıkan CHP. Genel Başkanı Ecevit'i eleştirerek demiş ki: • Aracıyı kaldınnak isteyen Ecrvit'in bn sefer aracıdaıı yana olması, içine düstüğü çelişkilerden biridir.» Göriıldüğü gibi Türkiye'de kapitalizm kör topal da olsa gelişiyor. Öylesine gelişiyor ki Ticaret Odası Başkanı Osmanagaoğlu aracıya karşı çıkmaya başlamışiır. Yıllardan beri aracılara karşı olduğumuzdan Oda Başkanının demeci hoşumuza gitti. Keşke bugün kaleml saym Osmanağaoğlu'na verip köşemize buyur etseydik. helâlinden bir fıkra yazsaydı: Halkı sömüren aracıyı kaJdınp. üreticiyle tüketici arasında dolaysız ilişki kurmak. emekçinin alınterini değerlen4irmek istiyomz deseydi. «Deseydi» kelimesi fuzuli. SöylemisÖr. Zaten büyük mağazalann amacı da budur: Müşteri küçük mağazalardan ahşveriş ederken sürekli bir kuşku içindedir. Aldatılmak kuşkusu iki yönlüdür: 1 Fiyat yüksek mi? 2 Mal sağlam mı? Küçük dükkindan alışveriş eden müşteri, karşmnda güvenilir sorumlu bulamaz; yüzbinlerce küçük dükkânın devletçe denetlenmesi de zordur. Oysa büyük mağazslar bu sakıncaları ortadan kaldırmıştır. Hem Amerika'da vardır süper mağaza, hem Sovyetler'de... Komünizme gitsen de büyük mağaza. kapitalizme gitsen ie büyük mağaza.... Çünkü küçük dükkân sahibi üretici değildir Büyük sanayilerde, modern toplumkrda, Msi üretici olmak zorundadır. Aracı, çağımızda bir bakıma gizli işsizliğin ürünü sayılıyor. Bütün bunlan düşündüğümüz zaman Ticaret Odası Başkanına hak vermek gerekir. Ama bir bakıma Marksist düçüncenln de çizgisinde saymak gerekir. Çünkü küçük dükkân, küçük aracı, tepelenip temizlendikçe ne olacak? Esnaf, ya büyük fabrıka, ya büyük mağaza işçisi olacak. Tutucu küçük burjuva azalacak. devrimd işçi coğalacak. Çoğalacak, çoğalacak, çoğalacak.. Nüfusun büyük çoğunluğu işçi, azınlığı sermaye sahibi oldu mu; yani küçük sermaye sahibi toplumda s6> ve oy sahibi olmaktan çıktı mı. gelsin sosyalizm!. Şu halde büyük sermaye sahibinin sözcülüğünü yapan Behçet bey Marksist literatüre göre konusuyor. tyi mi? Peki. Ecevit ne demeye aracıyı tutmaya başladı? Onun da cevabı var: Bütün dünyada sol partiler, küçük ve orta sermayenin yanında, büyük sermayenin karşısındadırlar. Çünkü gerçek sol partiler Leninizm'in yasalarına göre her şeyden önce siyasi iktidan ele geçirmeye çalışırlar. Siyasi öncelikler iktisadi önceliklere ağır basar. Karşıdaki gerçek hasım kimdir? Büyük serroaye mi? Demek ki büyük sermaye iktidannı zayıf düşürecek siyasi davranışlara girmek gerekir. Büyük sermayenin karşısında ne kadar güç varsa, solun tabil müttefikidir. Büyük mağazalar, büyük kapitalistin poliük ve ekonomik kuvvetini pekiştireeeeinden buna karsı küçük dükkân sahiplerini, baska deyisle esnafı, küçük burjuvayı sol cepheye çekmek sosyalizme gidişte doğru taktiktir. Demek ki küçük sermajreyi tutan Ecevit'in büyük mağazalar kanun tasarısına karsı çıkması, geniş halk kitlelerinin ve emekçinin yarannadır. Büjöik Mağazalar, ancak halktan yana bir iktidar eliyle kurulduğu Tam^P halkm yararma olur. Yukarıdaki yorumlan neden yaptım? Çünkü: Türkiye'de bir Marksizm Leninizm fobisi süregeliyor, Herkesin lfifından. sözünden bir şeyler çıkarmak, öküzün altmda buzağı aramak hastalığı «had safhada». Bu hastahkla olaylara baktığımız zaman, Ticaret Odası Baskanını Marksist, Sosyal Demokrat liderini Leninist yapmak da miimkün. McCarthy'cilik böyle devam ederse, o günler de yakıhdır. Vazgeçelim şu hastalıktan. Çağdaş toplumlarm nasıl y«şadığına bir göz atalım. Yoksa hastalık giderek artacak, komaya gireceğiz farkuıa varmadan... «Beni bir lâhza müsait bulamaz idlâle Ne beyaz bakire zambak ne ateşten lâle> beytinde, o sözcüklerden yalnız blrir.î, dalâlet* (yoldan çıkma)ten gelme idlâl'i (yoldan çıkarma) kullanmıştı. çünkü kiraseyi suçlamağa niyeti yoktu, yaşlılığın kişiyi sevi oyunlarına kapadığını anlatmak istemiştl. Örneklerden biri 6*e, «Orta Asya» ile «Anayurdumuz» sözcüklerinin sık sık bir arada kul» lanılmasıdır. Çok yazıldı, kaç kez ben de yazdım; bugün ilkokul, Ortaokul tarih kitaplarımızda Orta Asya'dan Anayurdumuz diye söz edilmesi, çocuklanmızın kafalarını karıştıran korkunç bir yanıltmaya yol açmakla kalmıyor, yurt olarak bellememiz gerekli yer konusunda, sadece Türk'e düsman olanların ekmeğine yag süren bir sakıncavı da ortaya çıkarıyor: Bizim anayurdumuz Orta Asya ise, Anadolu nemizdir? Buna «Cicl anne yurdumuz» diye mi karşılık vereceğiz? Anadolu'da gözü olanlar, «Işte biz de bunu söylüyorduk, Anadolu Türklerin yurdu değildir, onların buradan çekilip Orta Asya'ya gitmeleri gerekir» demezler mi? Demiyorlar mı? Yahya Kemal, «Yenl blr yurt, yeni bir ulus yaratır» tfemijti ve böylece tarihimizi, Türklerin Anadolu'ya gelmeleriyle başlatmak inancını benimsemişti. Üst yanı «ırk» ile, ya da «kavm» ile culus>u karıştırmaktan başka bir sey olmaz Acınma Değil Benimseme Buna, «Şanlı tarihimizi inkâr ediyor» diye karşı çıkmak boşuna olur. Sadece yakın tarihimiz üzerinde durarak böyle bir olası yergiye karşılık bulmağa çalısayım, Osmanlı dönemini alayım ele. Osmanlı împaratorluğu içinde Türk'ten başka topluluklar da vartfı, bilindiği gibi. Acınacak olan şudur ki, bu topluluklar içinde Türkler «Etrâki bl Idrâk» diye anılırken, Arap, «kavmi nedp» diye adlandırıhyordu. Geçende îlhan Selçuk'un da doğru olarak yazdığı gibi, II. AbcTülhamit, Turkçülüğe karsı idi ve bu tutumunda kendl açısından haklı idi; çünkü Osmanlı devletj ulusal bir devlet değildi, onu sadece bir ulusun, yeni uluslasmağa başlamıs Türk'ün devleti saymağa, yapmağı kalkmak Imparatorluğun aono olurdu. Nitekim öyle de olmustur. Bütün uluslar, bütün ulusal devletler yenidîr. Şunu da ekleyeyim; o «Son Türk Devleti» sözünde bir acınma kokusu duyduğum için de üzülüyorum. «îste bu kaldı elimizde, başkası yok» demek istiyorlar. Elbette bir o var ve başka yok. Ama elimizde kalan değfl, yarattığımız. kurduğumuz, ölümsüz olmasını diledifimiz, bireyleri Türk olmanın bilincine ermış, yurdunu ve tarihini kesin sınırlan ile benimsemiş Türkiye Cumhuriyeti DevleÜ. • «Son Türk Devleti» Yukandakilere benzer, belki detfahaçok bu sonuncusu ile uyarh bir örnek üzerinde daha durmak lstiyorum. Geçende MHP Başkanı, Cumhurbâşkanı seçiminin uzaması dolayısiyle verdiği bir demeçte, bunalımlı blr döneme girdiğini söylediği devletlmizi «Son Türk Devleti» diye citelendirdî. Ymlnız o değil, son zamanlarda başkalan da kullamyorlar bu sözü Türkiye Cumhuriyeti Devleti için. Ne demektir «Son Türk Devleti?» Konuya, çevresinde dolaşarak girelim. Bugün adına «son» ufatını ekleyen başka bir devlet var mı yeryüzünde? önce buradan başlaya Bu köşeden KÖY, KASABA, KENT lusumuzun çoğunluğu, son verilen bügilerin de dügruiamasına göre tanmla uğraşmakta, köylerde oturmaktatır. EndüstrJeşmesinı tajnamlamış memleketlerde bizimRüere benzer köyler tarihe Karışmıştır artık. Bugün bir bölük jazar, düşünür. bazı çevreler, artık köylerden söz edilmesinin gereksizliğine manmakta, yaJnız aydınlardan, onların sorunların6an, kentlerden. endüstnleşmeden yana oluşmasım istemekte. dirler diişünce ve yazı hayatının. Gerçakıenn gözönüne serilmesi korkuönaktadır çoğuncası onlan. Oysa yazılmasa, söylenmese bile gerçekıer kendıliğinöen degişmez. «Bizım Köy»le başlayan irkilmelerı sürüp gidıyor. Bugün de köylerimizde en ilkel koşullarda vaşanmaktadır. Kjyılardaki, yol üstündeki köylerde görülen uyaııma belirtilen tüm üzerinde konuşabilme nakkını vermez kimseye Ulaşım sağlanmış mıdır köylerimize? Hayır! Yazm topras aüzeltme yoilarda cıpler, Kamyonlar gelir gıder: güz gelince. yağmur, traktörler ovuk oyuk oyar köy yoUaruu; kışın aklı ba şmda olan dısan çıkmaz. Onuncu Yıllarm Beşincisi ALTAN ÖYMEN 1933 yılı... Türkiye, Cumhuriyetinin 10'uncu yılını kutlamaya hazırlanıyor.. Mediste Af Kanunu Tasarısı var... Kapsamına, zimmet, irtikâp, irtisa, münakasaya fesat kanştırma, kaçakçıhk gibi yüz kızartıcı suçlardan mahkum olanları almayan bir af tasansı... Ama kapsamına. Atatürk'e karşı suikast tertiplemekten mahkum olanlan bile alan... Urfa mebusu All Saip bey karşı çıkıyor tasarının bu bölümüne: «BunJar Gazimizi öldürmek istemişlerdir. Affın dışında tuttılsunlar» diyor. Devrin tçişleri Bakanı Sükrü Kaya, kürsüden, bu öneriye «Hayır» diyor, «Gazi, kendi sahsma yapılmış suikastin affedilmesi arzusunu, öteden beri izhar etmekte idiler. Ve bunu hükümetten lsteaıişlerdir.» Ve kanun, bütün genişliğiyle. Türkiye'de pek çok insanı, pek çok alle yuvasını, Cumhuriyetin 10'uncu yılına girerken. yeniden mutlu ve umutlu kılacak biçimde çıkıyor... Yıl 1933'tür.. Yani bu milletin bir ö!üm kalım savaşmın içinden çıkışının 10 yıl sonrası... Yar.i, 400 yıltfan beri ülkenin her köşeslne, ülkenin insanlannın kafasına, gönlüne sinmi? olan halifeligTn' kaldırılısınm 9 yıl sonrası. Yani, rejime, vilâyetleri işgali altmda tutarak karşt çıkan Seyh Sait îsyanınm sekiz yıl sonrası... Devrimlerin, karsı devrim denemelerinin blrbirinl izlediği, bu arada Atatürk'ün bile öldürülmek istendiği günlerin biraz sonrası... En daşdağalı, en tehlikeli çağuıdan geçen 10 yaşuıclaki Türki/e Cumhuriyeti, o Af Kanunumı, o şekliyle çıkarmaktan, gene de çekinmemiştir. Sonrası ne olmuştur?... Bu af yeni zor hareketlerini teçvîk, mı etmiştir? Hayır, aksine, 1933'ten 1938'e kadar, bütün Atatürk devri boyunca ve asıl daha sonraki, daha tehlikeli yıllarda. 19391945 savaş döneminde, Türkiye'nin bütünlügünU bozmaya döniik hareketlere. rejime karşı ror eylemlerine bir daha rastlanmamıştır. Türkiye, ikinei dünya savaşmdan, dünya yüzünde milll birligiBi en fazla koruyan devletlerden biri olarak çıkmıştır. 1933 yılı aifını Meclis'e sunarken, Başbakan tsmet Paşa'mn söyiedikleri de ilgi çekiddir. îsmet Pasa, 10 uncu yılı kutlarksn, mahkumlara karşı, gösterilecek müsamahayı, «Kendilerini temiz bir üretim faktörü olarak içine alacak oîsn toplumun yaranna bir hareket» olarak niteledikten sonra: «Bu, memleketin haiz olduğu kuvvetin de bir de'.lll olacaktır» diynrdu. Şimdi 40 yıl önce, yüzyıllann biriktlrdiği karşı duvgulann, karşı düşüncelerin, karşı hareketlerin tonınundumanmtn dagılmadığı bir ortamda, «Ben benim cantma kastedenleri bile affaderim. Çünkü kuvvetliyim» diyen Türkiye Cumhuriyeti, 1973 yılında, 50. yılını kutlarken daha müsamahasız olabilir mi? Kendisini daha güçsüz hissedebüir mi?... Bir kere daha belirttik... 50 yıllık bir cumhuriyeti, Avrupa kıt'asında aralıksız yaşıyan devlet yoktur. Son yılların olayları hakkmda düşüneelerimiz, tejhislerimiz, biribirinden ne kadar farklı olursa olsun, bu büyük ve mutlu yıldönümüne, 36 milyon Türk vatandaşı.. hepimiz. hep birlikte, geleceğe dönük yeni umutlarla girebiliriz, girmeliyiz. Türkiye'yi, elbette içinde tartısmalan olan. tartışmalan her sağlıklı toplumda olduğu gibi bitmeyeeek olan, ama biribirine karsı ölesiye küskün değil, biribirlerini anlamaya çalışan insan. larm ülkesi haline, yeniden getirebiliriz. Şimdi hükümet programını bekliyorur Anlaşıldığma göre. bu progr^mda af konusuna yer verilmeyecektir. Ama CHP'den sonra, hükümete katılan partiler de, bu konudaki görüşlerini tespit etmeye, herhalde başlayacaklardır. Dileğüniz, bu çalışmalar yapılırken. biriki küçük basm organmdaki kompleksli seslerin üflediği küçük duygulara ve hesaplara iltifat edilmemesidir. Onların değil, Atatürk'ün hepimizin kulaklannda çmlayan o inançlı 10 uncu yıl sesinin işitilmesidir. O zaman teyp de yoktu. Onun «tele ahnan> ve radyolanmızdan tekrarlanan pek az komışmasmdan biridir o 29 Ekim 1933 (fünü. tozlu bir tören yolunun kenanna kurulmuş tahta bir tribünrlen. hanceresinin olanca gücüyle «öyle haykırmıştı: 'Türk milleti.. Ebediyete akıp giden her on senede. büyük mület bayrammı daha büyük sereflerie, saadetlerle, huzur ve refah içinde kutlamam dilerim...» I U! BUGÜN DE KÖYLERİMİZDE EN İLKEL KOŞULLARDA YAŞANMAKTADIR. ULAŞIM SAĞLANMAMIŞTIR., KONUT VE SAĞLIK SORUNU ÇÖZÜMLENMEMİŞTİR. Dr. Muzaffer HACIHASANOĞLU «Alamanya» düşünden vaz geçenler büyUk kentlerde kalıyorlar. Belli bir işi bümedikleri için, ya çalışacak yer buîamıjorlar, ya çok ucuza satıyorlar emekterini. Işsiz emekçi çoğalıyor, kentlerin içine girmiş köyler (gecekondular) günden güne korkunç bir hızia artıyor. Düzenli bir yaşam umudu getınyor onlan kentlere; dertler da geliyor peşlerinden. cuklannı; soyluluklarını ileri sürerler ikide birde; kannca gibi gö rürler baskaiarını. Her biri kendini özel sektörün bir parçası sayar. Türlü kisisel kusurlannı unu tup en koyu dindar geçinenleri vardır. Kapkaç düzeni onlar için en elverişli olan düzendir. Gerici düşünceyi kuvvetlendirmeye ça. lışmaları bu yüzdendir. Kasabalardaki memurlann çoğunluğu yere ve zamana ayak uydurmayı en büyük hüner sayarlar; çoğunluğu korkar özgür düsünceden, direnme güçleri, aydınlatma yete nekleri yoktur. Dairelerindeki işlerinden sonra kulüplerdeki çalış malan başlar: Kâğıt, tavla... Içle. rinde okuyanlar vardır, özgür düşünce sahipleri vardır; Stekiler horgörüyle, nefretle bakarlar onlara, kasabanın eşrafıyla birleşip yıldırmaya çalışırlar. «Attırdık..» derler sonunda bir savas kazanmıs gibi. pılamaz duruma getiriyor. Musluklardan su akmıyor, karanlıkta kalmıyor sık sık; hava kirleniyor. Hızlı yaşamanın tedirginliği akıyor çoğu kişilerin yüzlerinden. Geçim zorluğudur belki de onlan böyle asık suratlı yapan. Tiyatrolar, sinemalar, sanat galerOeri var kentlerde. Kimler faydalanabüiyor? Konferanslar, konserler düzenleniyor. Kim dinliyor? Azın lıkta kalan seçkinler. Değisik kat larda, değisik kişiler var kentlerde: Zengin tüccarlar. fabrikatörler, komisyoncular, müteahhit ler orta balli tüccarlar, sanatkâr lar esnaflar, emekçiler emeğinl sa tamıyanlar, bürokratlar, üç kâğıtçılar... Alamanyaya uçaklar kalkıyor, otobüsler kal kıyor, trenler kalkıyor büyük kentlerden. Kimileri «Bu düzen iyidir...» di yor; kimileri «Bu düzen değisme lidir.» diyor; hep birlikte «Seçim ler yapılmalıdır vaktinde.» diyor lar.. • Köylerden Beslenme.. f: tLÂN Tophane'de îş ve İşçi Bulma Kurumu Yurt Dışı Hizmetler ve Yurt Dışı Müracaat Şube Müdürlüğü binalarmda badana, yağlı boya ve tadilât işleri kapalı zarf usulüyle 8 Mayıs 1973 tarihinde ihale edilecektir. Buna ait şartname ilgili Sube Müdürlüklerinde görülebilir. NOT: Teklif mektuplarının ihalenin yapılacağı gün en geç saat 9.00'da Şube Müdürlüklerinde bulunacak «ekilde gönderilmesi gerekir. (Basın: 14129) 2739 Kasabalan köyler besler. Esnafı. tüccarı, sanatkân, doktoru, avu Konut ve safliK sorunu çö katı, arzuhalcisi hepsi köylülerin Eümlenmiş mıair? Hayır! Ker sırtından geçinir. Bir bölüğünün piç, taş yığınlarınm adı «ev»dir hâlâ köylerimizde. tçrae suları köylerde tarlalan bahçeleri de vardır; ortağına ektirdikleri. Böynı aldıkJan çeşmeler, kuyular kclayca kirleneoilir r^kı artık leyken hor görürler köylüleri. Ka larından. Helâ yoktur çoğu ev. sabalann menifaturacıları, baklerde. Kbe, sağhk memuru, he kalları en kârlı alışverişleri köykım kontrolu oır baht ışidir. lülerle yaparlar. Güz sonu veresiKasabalar politikada en büyük ye ahşveriş yapar kSylüIerin çoSağlık hızmetlerı kövlere kndar pötürülememiştır. Saglık sosya ğunluğu; ne yazıhr deftere bi rolü olan yerleşme merkezleridir. hzasyonu tam anıamıyle başarı lınmez. Faizle para verenler de Aracmın, tüccarın, serbest messızlığa uğramıştır. Bu konuda vardır kasaba tüccarlanndan. Tif. lek sahiplerinin etkileri büyükyazılanlar çoktur. Yakın bir ge tiğini, buğdayını, pirincini, tütü tür köylüler üzerinde. Çoğunluğu politikanın içindedir kasabalılalecekte dağ başlarındaki sağlık nünü kasabadaki aracıya getirir nn. Birkaç köyü etkisi altında ocakları doğru dürüst hiçbir işe hemen; paraya sıkışmıştır; bekle jaramadan vıkılmaya bırakıla yemez malının değer pahasıru al bulunduran tüecar, avukat, zencaklardır. Ulusun bunca parası masını. Alan da: >Avanak.» der gin bulunabilir. Partiler kasabana acıyor insan. larda yoğunlaştırırlar politik çaüstelik. lışmalarım. Kasabalının biraz zenginleseni sığamaz olur. o vakte kadar doy duğu yere, «Boğulacaksan büyük denizde boğul...> der bügiççe, daKentlerde, özellikle büyük ha büyük numaralar çevirmek kentlerde yaşama zorlaşıyor günTek geçim kaynagı tanm için büyük kentlerden birine gi den güne. Kontrolsüz, hızlı bir ge Toprak düzenli b:r dağılıma uğ ramadıgindan geçımini sağlaya der. Zenginleri kolleilerde, büyük lişme belediye hizmetlerinin yebüyük okullarda okuturlar ço rine getirilmesint zorlajtınyor, ya mıyor köylünün çoğuncası. Doğu'da, Güneydoğuda büyük çıft likleri, köyleri \rar öazı Kişilerin. ailelerin. Ben görmedim; gölleri olanlar çiltlıkleri olanjar varmış Batı'da da GenellikMerhum Sabit Altınkum ve merhume Makbule Altınlb Orta Anadoiu'da az da olsa kum'un evlâtları Ismail, Mehmet, Av. Nihat Altınkum, Cebir toprağı, vıkık, yamuk da olsa bir evi iardır koylünun. mile Atukalp, Nesrin Ermeral re Beyhan Yazgan'ın sevgili kardeşleri, Cem, Nilay, Ismet, Dilek ve Hayrunnisa'nın amGUçlü olmak gerefcir köy yecalan, Şua, Mehmet, Levend, Hülya, Gülçin, Sema ve Eralp'rinde barınmak için; hısımm, ın dayılan, Adanalı Mehmet Bulca ve Hatice Yücebilgiç'in akraban çok olacak, arkalı ola. kıymetli damatları, Şükran GüİPçyüz ve lclâl Mutuş'un eniscaksın, paran olacak. tarlan. teleri, Tülay Altınkum'un sevgili eşi, Can ve Cüneyt Altınbahçen, sürün büyük olaca.t, kum'un biricik babaları nüfuzlu olursun o zaman köyde Istanbnl Barosunnn Unınmış Avokatlanndan de, karakolda da, hükümeHe de. Her köyde bir iki kisı, naydi di iyiliksever büyük insan yelim, biraz oüvükçe köylerde üçbeş aile vardıı böyiesi. Zordur geri kalanının yaşamı. Toprak emek ister, Sıraçtır çoğungenç vaşmda âni olarak bütün sevdiklerini üzüntü içinde bıcası yağmur bekletir. Her güz rakar*k hayata gözlerini yummustur. Cenazesl bugün öğle umutlan yıfatlır Köyıünün. Umnamazını takiben Şişli Camiinden kaldırılarak Zlncirlikuyu f.uğu fiyatı bulamaz. aracı bikabristanına defnedilecektir. raz daha zenginleşir Bütün bu Mevlâ Rahmet Eyleye.. konular biliniyor da köklü bir A t LESt çaresine vanlamıvor nedense. BILGİ YAYINEVİ'nin Açıklcımcısı Yayınevimizce 6. basımı yapılan «Türkiye'nin Düzeni» kitabımız hakkında tek taraflı başvurmayla alınan ihtiyati tedbir, Ankara 9. Aslıye Hukuk Mahkemesinde iki yanın bulunduğu durusmada 1973/520 sayılı k»rarla kaldınlmıştır. Bu hükme göre, «Türkiye'nin Düzeni» kitabımızm 8. basımınm bütün Türkiye'de yayımı, satışı, dafıtımı serbesttir. ' • 1 Bütün okur, bayi ve kitapcılara saygılanmızla duyurulur. BtLGt IAIINEVI Dert Belli Fakat Çare Yok! Kimler Yararlanıyor Cumhuriyet 2747 ACI BİR ÖLÜM Elektroniğin son harikaa •SİO QO(IO ooo oooo cep hesap makinesı ithalatçısı:ORHAN ÇIRAGAN Büyükdere Cad. No:12 Sişli İstanbul Jel: 472246 Reklâmcılık: 8592748 AV. CAHİT ALTINKUM Toprak reformu istenildiîi gibi çıkanlamıyor, sağiık sosyalizasyonu uygulanamıyor, aracı rrtadan kaldınlamıyor. su soruru, okul sorunu çözülemiyor. Köy okullanmız tek ya da iki öğretmenie beş sınıfj eğıtıp öğretmeye çalışjrkfen sekiz vıllık zorunlu öğrenimi planlıyoruz. Köylülerimiz kaçıyorlar köylerinden. Kuşkusuz tarundan endüstriye geçen toplumda olacAktır bu. Ne var ki, bu kaçış düzenli bir şekılde olmuyor «Alamanya» erı büyük amaç, cüşsel bir cennet köylümüz içm. Ne iş olursa oısun, nanei koşullarda olursa olsun razılar: burda hor gördüklerı işlere bile katlanıyorlar. Toplumumuzu sarsıyor aile böiünmeieri. Istatıbul'da Alaman dcktorunun m«ayenesi: Akcığer 'ılmı, idrar tah lilı, sedimantasyon... «Sağlık durumunuz uygun defildJr.» Yıkılıyor dünyası adamlann. Ya harcadıklan para... Kansını gön dermiş de kendisi rapor alamanua olanlar da vardır (Cumhuriyet 2752) ÎLÂNEN TEBLİĞAT fstanbnl 8 inci tcra Memurluğundan: Dosya No: 1964/4534 tpotek alacaklısı : Fahri Polat Sivas • Erzurum Cad. No: 165 Erzincan Ahmet Numan Okuturlar'a borçlu Şakir Polat'ın işbu borcundan dolayı haczedilmiş bulunan Erzincan tnönü mahallesinde kâtn 332 ada, 26 Beybağı mahallesinde kâin 347 ada 8, Gümüştarla mevkilnde kâin 46 ada 90 ve 46 ada 174 parsel sayılı gayrimenkullere mahallen vaziyet edilip 26 parsele 60.000. TL, 8 parsele 600.00 TL. 174 parsele 10.000. TL. ve 90 parsele 10.000. TL. kıymet takdir edildigi Erzincan İcra Memurluğunun 969/384 T. dosyasında mevcut bilirkişi raporuyla sabittir. Bu gayrimenkullerin 10.000. TL. ya lehinize ipotekli olduğu tapu kaydında yazılıdır. îc. U. K. 128 inci maddesine göre yukanda yazılı adresinize gönderilen bilirkişi raporu b:lâ tebliğ iade edilmiş ve zabıta tahkikatı da semere vermedığinden bilirkişi raporunun ilânen tebliğine karar verilmiştir. Bilirkişi tarafından takdir olunan kıymetlere bir itirazınız varsa işbu ilânın gazetede neşri tarihinden itibaren 27 gün içinde Erzincan İcra Hftkimliğine bildirmeniz lüzumu tlânen teblig olunur. 16.4.1973 CBasm: 38162740) ALACAK VE BORÇLULt'K İSTANBUL ÜÇÜNCÜ SLXH HUKUK HÂKtVILJGlNDEN 973/32 Tereke Arnavutköy, Birinci Cad. 37/2 numarada oturan NfUSTAFA FEHMt TÜZÜN 15/12/ 972 tarihinde ölmüştür. Mirasçılan M.K. 559. göre defter tutma istemişlerdir. Bu itibarla alacaklılan alacaklarını vesikalariyle ve borçlulan borçlanm ilân tarihinden itibaren bir ay zar» fında mahkemeye bildlrip kayıt ettirmedikleri takdirda mirascılara ve icabında hazineye müracaat edemiyecekleri, borçlulann kanunen me sul olacaklan flân olunur. 16/3/1973 Ka. CBaaın: 3803273» A MtLLÎ EĞİTİM BAKANLIĞINDAN Çeşitli makina ve techizat satın alınacaktır . 1 Meslekl ve Teknik öğretim Okullan için 1973 malP yıü içersinde, teklif almak suretiyle dış piyasadan çeşitli makina ve techizat satın alınacaktır. 2 Gerekli döviz Bakanlığımızca saglanacak ve lthalât tarafımızdan yapılacaktır. 3 Şartnameler, Ankara'da MilU Eğjtim Bakanlığı Meslekl ve Teknik ögretlrn tşletme ve Donatım Genel Müdürlüğünden, Istanbul'da (Akşam Erkek Sanat ükulu Müdürlüğü Meşrutlyet Caddesl No: 112 Beyoglu) adresınden temin edilebUir. 4 Idarl şartnamede belirtilen esaslara uygun teklifler en geç 31 Mayıs 1973 akşamına kadar Bakanlıgımızda bulunacak şekilde gönderilecektir. 5 Şartnameler posta ile gönderümez ve bu konudaki tsteklere cevap verümez. (Basın: 13515273r ÇANAKKALE İL DAİMİ KOMİSYONU BAŞKANLIĞINDAN Çanakkalenin Kemalpaşa mahallesi Matbaa Sokaktaki t l Basımevi biaası, makina ve alâtı sabiteleriyle 3 May» 1973 Perşembe günti saat 15.00'de Komisyon huzurunda 2490 sayıb kanunun 31. maddesı uyannra klraya verilecektlr. Yıllık muhammen kira bedeli yirml dörtbin lira olup geçici teroinati bin sekizyüz TL.dır. Teklif mektuplanntn İhale saattnden blr saat evvel Komisyona verilmesi lâzımdır. Şartnamesi mesai saatlerinde Komisyon kaleminde görülebUir. ( ^ s ı n : 138062730)