Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET 16 Nisan 1973 oplumların hayatında çağlar ne vakit baslar? Bunu kesinlikle belirtmek güçtür. Ama biiinen «udur ki, bu başlangıç bütün topluznlar için aynı değildir. Tarihin akısı içinde bir toplum, uygarhğının altın çağını yasarken, başka bir toplum, ilkelliğin en alt kademelerinde bocalar. Ükçağda, Akdeniz bölgesini tâ içerilere kadar saran Eski Yunan Roma uygarhğı devrinde, bugünkü Avrupa, Barbarlar ülkesiydi. Bugün bile Pasifik Adalarında, henüz en flkel Taş devrini yaşayan toplum kalmtılan bulunmuştur. Ama genel olarak, yazının bulunuşu. ya da yazı dönemine geçiş, insanhkta, Tarih ön cesinden Tarih sonrasma girişin başlangıcı, sayılır. veya kültür uygarlığına atlayıs sının olarak bilinir. Öyle görülüyor ki, ilk yazı, ilk devlet, ilk kanunlar, hattâ ilk sosyal reformlar. önce FıratDicle arasında Sümer ülkesinde başlamıstır. Zamanımızdan 5.000 yü önceye varan devrede. Sümerde yazı ve devletin, Mısırda başlayan uygar. lıkla eşit zamanlara rastladığı da, galiba kesin olmayarak iddia edilebilmektedir. Ama doğru olan hangisi olursa olsun, şüphe götürmeyen ve bilginlerin üzerinde birleştikleri görüs audur ki, yazı denilen mucize, Tarih öncesinden Tarih sonrasına gec.is.in, yani gerçek uygarlığın bajlangıcıdır. Fakat bu gerçek, bu kadarla kalmaz. Şu da bir hakikattir ki yazı, yani günumüzde, yasantımızda, düşümüzde, hayalimizde olanlarla, bütün akü ve zihin faaliyetlerimizin, oiduğu gibi, bizden binlerce yıl sonraki insanlara ve toplumlara aktarılması imkânı, insanoğlunun hiç şüphe yok ki, en şanlı, en kutsal başansıdır. Daha doğrusu gerçek uygarlığın, yalnız teknolojiyi değil, fikri, duyguyu ve muhayyileyi de yansıtması dolayısiyle yazı ve kitap, hem insanlığımtzın, hem bu insanlıktaki varı» derecemizin, nifanı Te ölcüsüdür. Şu halde tarihl, yazısızlık ve kitapsızlık çagı ile, yazı ve kitap çağı olarak ikiye »yırmak ve sonra bu yazı ve kitap çağını da alt kademelere bölmek dogrudur. Ama, biz buralara inmeyeceğiz. Yalnız şunu işaret edeceğiz ki, Çafımız, Kitap Çağı'dır. Ve teknoloji ile öbür uygarlık arac* larımız ne olurlarsa olsunlar, eğer kitap çağında bu çağa ayak uyduramazsak. uygar insanlık toplumları içinde yerimiz, çağdaf kültürümüzle övün rr.ek için bize, gereği kadar hak venneyecektir... r Mucizeli Bir Buluş Olaylar ve görüper KİTAPLAR ÇACl Şevket Süreyya AYDEMİR ğin Genç Tiirkler yahut Son Osmanhlar kuşağı ile, olanlann devamı olan İlk Cumhuriyetçiler kusağı, kendüerinden öncekilerden bu alanda, hiç de övünülecek bir miras devralmadılar. Şunun için ki, Avrupada tnatbaanın icadı ile blzim ilk matbaacıhk teşebbüsümüz arasında, yuvarlak hesap, 300 yıl kadar fark vardır. Yani biz çağdaş basım ve kitap medeniyetine, Avrupadan 300 yıl kadar geç girdik. Ama bu giriş de, hamleli ve ak. saksız olmadı. Ve matbaacıhk memleketimize bu kadar geç girmesine rağmen de, kolay yerlesemedi. Duraklamalar, aksakhklar geçirdi. Oysa matbaa ve makina ile baskı, yazıyı, fikri genis halk ve okuyucu kitleleri arasma götürmenin, yaymanın, tek aracıdır. İş bununla da kalmadı. Kitap ve geniş ölçüde kitaplar yayını ile, özellikle yabancı dillerden dilimize çeviriler işi, matbaanın kuruluşundan sonra da ülkemizde. ya hiç yaygınlaşamadı. Ya da hattâ harcıalem edebiyatta olduğu gibi, hiç ele alınmadı. Düşünmeli ki, XVIII. yüzyıhn ikinci yarısı, Avrupa için, bir aydınlanma çağıdır. XIX. jüzyıida ise Batı ülkeleri, eski ve despotik Rus Çarlıgı iilkesi de dahil olmak uzere. yazının, kitabın, basının ve fikrin, bir «Itın dönemidir. Biz haydi XVIII. yüzyılın ikind yansını bir yana bırakahm. O ikinci yarı ki. 1789 ihtilâli, Avrupada milliyetçilik fikrinin ?ahlanışı, ilahi haklar yerine tabii haklar fikir ve felsefesinin, daha doğrusu devlette, halkm hak ve saltanatı fik rinin ilan edildiği asırdır. Bizim tarihimizde, bütün bu uyanış ve şahlanışm, birkaç sayfalık tek bir belgesi vardır. O da, Reisül küttap (Dısisleri Bakanı) Atıf Efendinin, Uçüncü Selime sunduğu lâyihadır. Bu Lâyihada devletçe cehaletimiz, yüx kızartıcı bir şekilde ortaya dökülür. XIX. yüzyıla gelince? Bu dönemin bizim, için karakteristik hareketi, 1839 da ilân edilen Tanzimat ve 1856 da açıklanan Islahat Fermanlandır. Yani, bir nevi Batı'ya açılıştır. Oysa lşte bütün bu Tanzimat döneminde, Batı hazinesinden dilimize herhangi bir eser dahi çevrilmemiştir. Toplumumuz ve fijcir hayatımızla devlet yapımız, bakımından, bu yoklukların ve uykunun biz, bugün dahi etkilerini hissetmekteyiz. Çünkü bizim uyanışımız ve kımıldanışunız demek olan Genç Tiirkler. yahut Son Osmanlı lar kuşağı bu uyanış mücadeleslne, ellerinde Batı'ya ait tek eser olmadan girdiler. Eğer mat> baacıhkta gecikmemizi de hesaba katarsak, arada Batı'dan, 500 yıllık bir gecikmemiz var demektir. Tanzimatı Izleyen îkinel Abdülhamlt döneml ise, yakm tarihimizin Batı ilerleyişi ve fikirleşmesi karşısmda, düpedüz, karanlık bir zineirlenme dönemidir. Çünkü, împaratorluğun son yapı mukavemetini de zaten çüriiten ve çökerten bu saltanatm en korktuğu ve yasakladığı şey, kitaptı. Avrupa'da basılmış kitaplar değll, hatta gazeteler bile, Istanbul'a hele yüksek mekteplere giremezdi. Ve Tanzimat dönemj gîbl, Abdülhamit saltanatı da, ülkenin bilgi susuzluğnna, Batıdan bir tek doyurucu damla katmadı. O zaman sansür, zaten bütün yayım ve basrna hakimdi. Bu sansürden kolu kanadı budanarak geçebilen bazı yerli eserler bile memlekette, ancak 500 veya 1000 adet basılabiliyordu. Kısacası biz, 1908 Genç Türkler ihtilâline kadar, dünya Kitap Çağının dışında kaldık, dışında yaşadık. Avrupa kervanı ile aramızda. birkaç yüz yıllık mesafe ya da açıklık vardı. O halde bu kervana, nasıl yetişecek, nasıl kanşacaktık? Ama, ihtilâlciler kadrosu, geni; bir dünya göru(üne sahip değildi. Çağın akışını, değerlendirmek için ise, gerçek bir kültür formasyonu iâzımdı. Ama onların, hiçbiri kitaptan gelmemişti. Imparatorlugun parçalanması is« kaçınılmazdı. îlk adımda Balkan milliyetçilikleri, Balkanlan Türkiye'den kopardı. Sonra savaşlar, aj'aklamnalar, birbirini kovaladı. Birind Dünya Savaşında Genç Türklerin ve genç neslin insanüstü direnişleri, bazı savaş alanlannda mucizeler yarattı. Ama, kaçımlmaz sonuç da, fazla geclkmedi: tmparatorluk parçalandı. Son Osmanlılann son ve büyük eseri, TUrkiye Cumhuriyeti oldu. Yeni bir vatan anlayışı, yeni bir millet anlayışı ve Cumhuriyetin gerçek reformlanndan biri olan «Tevhidi Tedrisat Kanunu» yani «Eğitimde birlik iikesi» ve layiklik, bu yorgun topraklarda ve nice yıllann yorgıın Türklerine, yeni iır.kânlar bağışladı. En büyük şansımız da, bu yeni hamlelerin ve yeni girtSİmlerin, gerçek bir lider bulmuş olmasıydı. Bu lider için. Yazı, Kitap, Tarih, Dil ve dünya kültürüne yetişmek için de, yazıj'a, fikre ve kitaba yöneliş, yeni okul, yeni üniversite, güzel sanat» lar, kadınerkek esitliğl, kısacası bir «Yeniden Doğuş» esastı. Okullar, kitaplar, çeviriler dönemi basladı. Yeni harfler, bu atılımın hem başlangıcı, hem büyük neticelere yönelişi idi. Nitekim bugün, kitapçı vitrinlerinde romanlar ve edebl çeviriler alanında b!r bahar rengi ve havası var. Dünyanın bütün dillerinden edebî çeviriler. bu vitrinlerde bahar çiçekleri gibi açmaktadır. Ama bir de düsündürücü, endişe uyandıncı sorun karşısındayız: 12 Msrt müdahalesl sonunda beliren, fakat nerede başlayıp, nerede bittiği bilinmeyen bir sol yayın fobisi, garip sonuçlar da arzetmektedlr. örneğin Atatürk'ün «Ben okudum, siz d» okuyun» dedigi ve ilk baskısı Maarif Vekftletince yapılan bir eserin, yasak kitap olarak sayıldığını, toplatıldığını duyduğum zaman, buna lnanmak istemedim. Ümit etmek isterim ki, bu s ö y lenen doğru değildir. Fakat eger doğruysa: böyle gerçek fikre, temel fikre ve kitaba cephe almaktan, sanıyorum ki sakınılmak gerekir. Kitaba ve hele dünyaca tanınmîş fikir eserine, kitabm ne olduğunu bilen ve fikre saygı gösteren insanlann el uzatmayacaklanna, yine de ınanmak ihtlyacındayız Çünkü aksi takdirde. yine Fikir Çağı'mn dışına itiliriz. Bu sefer bu arkada kalış, artık bir daha kapatılamayacak mesafeler yaratır. Fikir dünyası ile aramızda?. Haftanın raporu SIZ! ANLATIRLAR KÎ, PİCASSO, ÎSPANYOL ÎÇ HARBtNtN DRAMINI YANSITAN ÜNLÜ TABLOSUNU «BUNU KİM YAPTI?» DİYE SORAN KAZİ SUBAYINA ŞÖYLE CEVAP VERMÎŞ: «SÎZU SADUN TANJU H ükümetler niçi» kurulur? Siyasl partiler niçin vardırT Parlamentonun yüceliği nasıl doğar? Hep insanlar, insanlar, insanlar... însanoğlunun mutluluğu, insanca bir yaşam, insanlar arasında insanca ilişkiler... İşte bunun içindir parlamentolar, ciyasl partiler, hO kümetler. Ve rejim. Ve rejiml korumak için yine insanlar, İnsanlar, ln«anlar... Tam 148 bin kişi imiş Amerikan gizli teskilfttında çalışanlar. Amerikan Senatosunun Demokrat üyelerinden William Proxmire, haber alma örgütlerinin yılda 62 milyar dolar (93 milyar TL.) harcadlklarını acıklarken «ClA'nın bütçesini bilmiyornz, ancak Amerikan haber alma hizmetlerinin savunm» bütçesinin büyük bir kısmını yattağiı mnbakkak» demiştir. Yeni İmparatorluklar Amerika çağımızın en büyük imparatorluğudur. Gelişme halindeki 48 Slkede yatmmlan vardır. 1971'de, yabancı ülkelerdeki Amerikan şirketleri 250 milyar dolarhk mal üretmişlerdir. Bizim paramızla 3750 milyar lira eder. Sadece General Motors'un geçen yılki cirosu 28 milyar dolar (420 milyar TL.) dır. Bu kadar büyük sermayeyi korumak gerek. Millî geliri yılda 1000 milyar rfolan (15 tirilyon TL.) geçen bir 20. Asır Imparatorluğu, egemenliğini daha ucuza sürdüremez. Ve komünist blokun dışında, şimdi yeni İM ekonomik lmparatorluk daha Amerikan «altanatını sarsmaktadır. Avrupa Ekonomik Topluluğu ve Japonya, dünya pazarlannda Amerika ile aşık atmağa başlamışlardır. Geriye Bakarsak? Bizim yakm tarihimiz, yazı ve kitap uygarlığımız. yazı ve kitap hazinemiz bakımından, ne yazık ki, hiç de övünülecek halde değildir. Örne Vitrinlerde Bahar 1908 ihtilâli, Genç Türkler ve Osmanlı aydınlan arasında, derin dalgalanmalar yarattı. AYAKTAKl ZlNClR... OKTAY AKBAL Evet Hayır VERGl SlSTEMlMlZ DEGÎŞÎRKEN ergi sistemimizin değiştirileceğine dair haberler yine gazetelerde çıkmaya başladı. Gerçekten de Melen Hükümeti kendisinden önceki hükümetler tarafuıdan hazırlığı yapılan Gelir, Kurumlar ve Vergi Usul Kanununa ait değisiklikleri Bakanlar Kurulu düzeyinde tamamlayıp, tasanlan Büyük Millet Meclisine sevketti. Edindigimiz bilgileri okurlarımıza sunacağız. İş âleminin bazı tepkileri üe karşılaşan bu değişiklikleri bu sütunlarda değerlendireceğiz. Ancak Jconuya girmeden şimdiki vergi düzeninin ekonomik ve toplumsal yasantımızdaki yerini anlatmak isteriz. Yayılmak ya da Çekilmek Avrupa, Ekonomik Birliğinl liyasal birliğe doğru olu»tururken; Türk, Yunan, Yugoslav, lspanyol işçilerini kendine çekerek, önce psikolojik yönde Amerikan pazannı daraltmaya koyulmuştur. 2 Ekim 1973'(îe, 4 dllde yayım yapan ilk gazete «EUROPA» butün Avrupa'da «atışa çıkacak ve 5^ milyon basılacaktır. Gazetesiyle, lşçisiyle, ekonomisiyle bir bütünleşmenin, bir yeni tmparatorluğu gelişmeleri yaşanmaktadır. Ve Amerikan haber alma teşkilâtlan harıl hanl çalifrraktadır: Amerika'nın ekonomik lmparatorlugu daha fazla yayılsın mı, yoksa cekilsin miT V B ir dergi. Ünlü bir Alman dergisi. Iki yaprağı eksik. Kim koparmışsa koparmış? Bilmem orasını. Galiba Türkiye'yle ilgili bir yazı varmış. Biz görmemeliyiz, okumamahyız. Peki ama Avrupahlar, Almanlar, Fransızlar, Ingillzler, daha başkalan? Onlar görür okur, kim ne karışır? Neye benzlyor bu, başını kuma sokmaya!... Biz görmüyorsak yok mu olarak kimi gerçekler? Yaşanan, yajanmamıj mı sayılacak? Bir kaç yüz dergiyi gözlerden gizleyelim hadi, ne kazamrız bundan? l.şte bir tnglliz dergisi önümde: Türkiye'yle ilgül yazılar. Tutuklanan ya da gözaltına alınanların tam listesi. Profesör, doçent, asistan, yazar, şair, gazeteci, çevirici... Çetin Altan'dan Aşık Mahzuni'ye, Mümtaz Soysal'dan Can Yücel'e dek... Sonra kapatılan gazeteler. Toplatılan kitaplar... Yabancı ülkelerd'e yazılanlan görsek ne kaybederiz? Fikir özgürlüğü, basın özgürlüğü, demokrasi, ünlü deyimis özgürlükçü demokrasi adına yapıyorlar bu yayınlan. Tutuklananlar listeslnde solcular da var ssgcılar da. Kapatılan gazeteler arasında sağdlar da yer alıyor. Hi(t)sîni yaytnlıyorlar. Sorun, basın özgürlüğüdür, düşünce özgürlüğüdür, örgürlükçü demokrasinin koşullarıdır... Batılı kafa solcuydu sağcıyd^ diye aynm yapmaz, gereğini duymaz. Bugünkü dünya avuç içi kadar bir şey oldu. Rollanda'da oynanan maçı TV'de seyredeceksiniz, sonra burda olup bitenleri başkalannın gözünden saklayacağımzı sanacaksımz? Olabilir mi? Onlar bizlerden daha iyi bilirler, öğrenirler herşeyi. Birkaç yıl önce bir Ingiliz gazetecisi gelmişti Istanbul'a, ilk ondan duydum Bay Erira'in Anayasa'yı değiştirmek isteğini... O listecîe toplatılan kitaplar arasında Einstein'in, Garaudy'rin kitapları da var. Şaşar kalır batılı sydın Einstein'in yasak edilmesine! Hele Prag olayiarına karşı çıkan Garaudy'nin kitabının toplatılmasına hiç inanamaz! Sırası gelince Avrupalıyız, Ortakpazar, Avrupa Konseyl, Birleşmiş Milletler üye?iyiz deriz, övünürüz, arcfından bunlarla hiç uyuşmayan ışler yaparız. Sonra da bunu biri yazıp söylerse kızar, yırtıp atanz o yapraklan... Bir kitap geldi tutuklarevinde bulunan bir gazeteciden. Topluca, sekiz yıldan çok hapse mahkum edilmiş. Bir yıhnı dolcnırmuş. Daha uzun yıllar yatacak, ya da ancak bir af çıkınca özgürlüğe kavuşacak, Suçu yayın yoluyle hakaret etmek bazı kisilere... Dojrusunu söylemek isterim, bu gazetecinin görüslerine, tutumuna öteden beri karşıydım. 27 Mayıs'a karşı çıkması, DP'yi tutması, Imran Öktem'e, Egesel'e, Basol'a ağır sözlerle saldırması... Bütün bunlar hoslanmadığım, yanhş, yersiz bulduğum İşlerdi. Belki de basın özgürlüğü, fikir özgürlüğü sınırlannı zorlayan, kisisel bir hınç almaya dayanan yazılardı bunlar. Ama herşeye rağmen bir gazetecinin sekiz yıl tutuklu kalmasını doğru bulamıyorum. Bu gazetecinin de öteki meslekdaşlar gibi bir an önce özgürlüğüne kavuşmasını diliyorum. Yazmak istedigira bu değil. «özgür Basın İçin» adh kitabın arka kapağında bir resmi var bu gazetecinin. Koğujta mı, yoksa hastanede mi, bilmiyorum. Ayak btleğinden karyolasını bağlanmış... Birden o »oğukluğu, o ağırlığı duydum içimde. Neye takmışlar o zinciri? Tutuklar evinin içindeki koğuştan kaçmann diye mi? Hastanede ise daha kötü. Hangi hastanede bir hasta yatağma zincirlenir? Böyle şey uygar dünyanın hangi kösesinde Körülmüştür? Kaçmasın diye!... Nereye kaçacak, nasıl kaçacak. Bilinen bir kişi kaçsa da yakasım nasıl kurtanr yssa'.ann elinden? öyleyse neden, nasıl takılmış 0 zincir? Kim takmış, taktırmış, taktırmayı düşünmüş, gördüğü halde ses çıkarmamış? Insanlığımdan, yazarlığımdan, yaşadıgımdan utandım birden. Bir yanda bir gazeteci zindrlerle yatağına bağlanıyor, bir yanda bizler özgürlük, demokrasi tözleri ediyoruz. Istediğiıiiz kadar dergilerin yapraklannı koparın, bu tek resim yeter bazı yanhşlanmızı, bazı ters davranışlarımızı göstermeye... Bir fikir suçlusuna kelepçe takılmasmı bile doğru görmezken tutup onu zincire vurmak... Bu zincirletımiş ayak, içinde yaşadığımız gerçekleri vuruyor yüzümüze. Acıyle, utançla... YENİ TASARIYA GÖRE, KİŞİNİN GELİRİ ÜCRETLERDEN İBARETSE, O KİŞİ ON YERDEN DE ÜCRET ALSA BEYANNAME VERMEZ Arslan Başer KAFAOĞLU okuvuculanmıa aydınlatmakta yarar vardır. Şimdi Gelir Vergisi Kanunu değişiklikleriyle açüclamamıza baslıyalım. Türkiye'de yerleşmemi» olan bir yabancı gibi sadece Türkiye'de elde ettikleri irat ve kazançlan üzerinden vergilendirilecekler, onlann yarariandıklan bağışıklık (muaflık) ve istisnalardan aynen yararlanacaklardır. • Yürürlükteki kanunda iş merkezi Türkiye'de bulunmayan lann Türkiye'de saftn alarak ihraç ettikleri mallardan doğan kazançlar vergi dışmdadır. Tasan gerekçesinde belirtildiği gibi, Türk tütün ihracatçılarmın yetişmesi ve sayılarının artması nedeniyle bu vergi bağısıklığı memleket aleyhine işleyen bir hâl olmuştur. Yeni tasanda bu gibi satışlann kârlan da vergi konusu içine alınmıçtır. • Bilindiği gibi Gelir Vergisi kanununda küçük çiftçi bağışıklı<h vardır. Yapılan tanmın cinsine göre belirli bir Ölçünün altmda bulunan tanm işletmeleri satışlan da belirli bir ölçünün altmda kalmak kaydı ile vergiden bağışık tutulmuştur. İlerde bu konuyu aynca inceleyeceğimizden şimdilik sadece değinmekle yetiniyoruz. Vergi sistemi denince tümüyle vergiler anlaşılır. Bilindiği gibi vergfler ya gelir, ve servetten ya da harcamalardan alınır. ölçüsü yurttaşın «ödeme Gücü» dür. Hukuk dayanağı devlet hizmetlerinden yararlanan kişilerin bu giderlere katılması zorunluluğudur. Biz okullarda ve üni\ersitede vergileri daha başka bir açıdan okurduk. Hangi verginin daha haklı oiduğu, daha âdil oiduğu noktalannı tartışan ders kitaplanmız vardı. Maliyenin daha çok hukuksal yönü ele alınırdı. Bu nedenle ekonominin dışmdaymış, onun yanmda bir ayn inceleme dalı imiş gibi görünürdü. Ama savaş sonrası vergilemesinde, ekonomi yönü ağır basmaya başladı. Bu ekonomik yönler nelerdir? Bağışıklık ve İstisnalar Dar mükellefiyete tâfekolanlar gerçek kişilertn yani kısa bir tanımla Türkiye'de gelir elde eden yabancılann bankalardan ve sair yerlerden aldıklan mevduat ile menkul değerler (yani hisse senedi ve tahvil) satışlan bugün vergiden istisna edilmiştir. Yeni değişiklü: bu kazançlan vergi mevzuatma almaktadır. Bundan böyle yabancılar da bu gibi gelirlerinden vergi ödeyeceklerdir. Ancak yabancı devletlerle yapılan vergi anlaşmalarmda, aksine hüküm konulabilecek, ya da bizün yurttaşlanmızın bu gibi gelirlerini vergi konusu yapmayan ülkelerin yurttaşlanna aynı hüküm uygulanabilecektir. Almanya'da çalışan işçilerle bunlann eşi ve çocukları tıpkı • Göçmen ve mülteci bağısıklığı kaldırılmıştır. • Telif kazançlan istisnasına hem «ihtira» yapanlan da kapsayan bir hüküm konulmuş ve hem de 10.000 Liralık gayri safi kazanca hesaplanan istisna artık safi kazanca göre hesaplanacaktır. Bu madde özellik1 yazarlan yakından ilgilendirmektedir. Şimdi bir yazar kitap karşılığı 20.000. Lira hasılat olsa ve 15.000. Lira da masraf yapsa beyanname verip vergi ödeyecektir. Yeni tasarrya göre kalan sâfi mikta r 10.000. Liranın altmda kaldığından böyle bir yüküm yoktur. • Çiftçilerin vergiye tâbi gelirlerinden 2.500 liralık istisna ile, maden suları işletenlere tam nan istisna ve her şubeden alınan 200 liralık faizi vergi dışı kı lan istisna kaldırılmıştır. • Ücretliler lehine önemli istisnalar tanınmıştır. Buna karşılık bilirkişilerin 1.000 lirayı aşan Ucretleri vergiye tibi «aImmıştır. • Profesyonel futbolculara verilen transfer ücretleri ve benzeri ödeme ler daha sıkı şekilde ele alınmış, hakemlerin de vergi dışı kalan ücretleri daha belirgin hale getirilmiştir. İçte Dışta. . Yayılmayı ciddl şekilde tehlikell gSrenler var. Amerikan şLketlermin, az gelişmiş ve gelişmiş dış ülkelerdeki pazara, hammaddeye, ucuz lsçiye, ulaşım kolaylıklarına itibar edlşlerinin Amerika'da istihdamı azalttığını ve işsizliği arttırdıgını söyleyenler az değildir. Amerikan teknolojisinin ysbancıların ayağına götürülüşünü, eski teknik üstünlüğün kayboluşu nedeni sayanlar da vardır. Dışarda daha ucuza imal ediien mallann Amerika'ya ithali yoluyle ulusal endüstrinin zarara uğratıldıgı bile 1leri sürülmektedir. . Ve içte dışta, her yerde Amerikan haberalma teşküitı görevdedir. « Niçin Bütün bu İmparatorluklar, teknolojik üstünlCkler, üretim yanşmaları niçindirT Hep insanlar, insanlar, insanlar... însanoğlunun mutluluğu, insanca bir yaşam, insanlar arasında insanca ilişkiler... Kira bilir? Belki... Nasıl özlüyorum Çetini. Bir yıllık cezasım bitirmiş, öbür 1,5 yıllık cezayı çekmeğe başlamış; daha sürüp giden mahkemelerinde «avcının istediği cezalarm toplamı 40 yıl kadarmıs. Çetin'le karşı karşıya geçip şu güzel hahar günönde, bahçede, Japon elmalannın pembe pembe, kirazın daüan sarmış beyaz çiçekleri altında, bir avuç değil esirgenmemiş gökyüzü maviliginde mutlanarak' konuşabilseydik her şeyl... Yıllarca önce, bir Londra parkında böyle bir bahar günü onunla ve birkaç dostla dünyaya kafamızın içincfeki mutluluk biçiminl verirken, çağdaş imparatorluklann tartışrnasını yaparken, nerede olursa olsun, yaşayan her lnsanın insanca yaşama hakkını »avunurken, kim derdi ki, bir yazarın her gün, yurtta ve dünyada olup biten, sCrüp giden olaylar karşısında dertlenip kalema »anlması, değişmiyeceğini bilse de bambaşka bir dünyayı özlemesl, tadeee yazması, yazması, yazmaıı, bu bile mutluluktur... Anlatırlar kı, Picasso, lspanyol lç harbinin drammı yansıtan ünlü tablosu için, «Bnnu kim yaptı?» diye »oran Nazi subayina şöyle cevap vermiş: «Siz!» Yoksa dostum, yurtfu ve dünyayı bunca meıelenin or> tasma atan sizler misinizT İndirimler • Bizde en tartışmah «Konu en az geçim indirimi»dir Bu indirimin geçinmeye yetmeyeceği ısrarla ve her yerde söylenir. As lında geçinilecek bir parayı vergi d.şı kılan bir vergi sistemi dünyada yoktur. O halde en iyi yol en az geçim indirimi admın değiştirilmesi olacaktır. Tasan'da bu indirimin adı «Genel indirim» olarak değiştirilmiştir. Bu indirime ek olarak ücretlilere tanınan «özel indirim» aynen kalmıstır. Tasanya konulan hükümle yaj h ve sakatlara bu indirim hadlerinin ikiuç katıyle uygulanması kararlaşmıştır. örneğin bir kimsenin aylık 240 lira aylık Gelir Vergisi dı;ı kılınmışsa, sakatlık ve ihtiyarlık halinde bu indirim 720 lira aylıga kadar yük selecektir. Ekonomik Yön Birincisl, para ve fiyatlar yönüdür. Enflâsyon sıralarında vergiler piyasadan para çekmeye yararlar. Durgunluk sıralannda is« vergi indirim ve ertelemeleriyle ekonomik yaşam canlandınlmaya çalışılır. Özellikle gelişmiş ülke lerde ve hele Isveç'te bu uygulama yaygmdır. tkincisl istenilmeyen çalışma kollanm cezalandırma, ve parlaması istenen çalışma kollarını koruma yönüdür Bu yönü ile de özellikle millî sanayii korumada bu uygulamaya bol bol başvurulur. Bizde de arsa spekülâsyonu ve otoraontaj endüstrisinin yeni ve özel yollarla vergilendirildiği hatırlardadır. Üçüncü olarak vergiler bizde ve gelişen öbür ülkelerde kalkınmanm aracı olarak kullanıHr. Tabiatiyle vergilerin adalet yönü de değerinden büsbütün kaybetmiş değildir. Ekonomik yönü ve faydalan ne kadar önemli olsa vergiler yurttaşı isyana sevkedecek kadar adaletsiz olmamalıdır. Hattâ idea) verjri diizeni gelir dagılım adaletsizliğini törpülemelidir. Sokaktaki yurttaş özellikle buna çok deger verir. Aslında kredi, devlet hizmetlerinden yararlanma ve öbür toplumsal yönlerin doğurduğn adaletsizlik yanmda vergi adaletsizliği çok önemsiz kahr. Ama ne var ki, yurttaş elinden çıkan paranm yeniden elinden çıkması mahiye tinde oiduğu için vergilerin adaletsizliğinin çabuk farkına vanlır. Oysa emisyon, kredi ve dış ticaret politikasiyle mej'dana çıkan gelir ve servet adaletsizliği ise kolay farkına varılır ekonomik olaylar değildir. Ashnda ekonomik yönden de vergi en önemsiz ekonomik araçtır. Etkilert son derece smırlıdır. Vergicilflç adımlan öbür eko nomik adımlarla desteklenmeıdikçe etkisiz kaima durumundadırlar. Daha etkili tetlbirler harcama, yerleşme, fiyat destekleme. emisyon ve kredi politikalandır. Bu politikaların her birinde amaçlara doSru Ritme ve amaçlar dan sapmalar vergicilik politi kssı ile düzeltilemez. Ama bütün bunlara rağmen verficllik konulan kamuojTina büyütülerek, yan sıtılan konulardır. Bu nedenle de GAYRİ MENKUL SATIŞI: tstanbnl lOncn fcra Memnrlnğnndan Dosya No: 1972/78 Beşiktaş, Bebek mahallesi, Dilhayat sokağında kâin 68 pafta, 620 ada, 295 parse! sayıîı 741.18 M2. sahalı kârgir apartmanın ipotekli bulunan 8/32 arsa paylı zemin kat 2 No. lu meskernn tamamı satılarak paraya çevrilecektir. tmar Durnmn : 24^5.1972 tarih ve 1778 sayılı imar durumundan: Bu yer, 1/500 ölçekli, 2.8.954 tasdik tarihli. Nisbetiye köşkü mevzii imar plânı içersinde kaldığı, iskân sahasmda. program dışında. ayrık nizam, bina derinliği en çok 20.00 M. ön bahçe mesafesi en az 5.00 M. komşu ve arka bahçe mesafeleri en az 4.00 M. H SJSO M. joiksekliğinde insaata müsait oiduğu anlaşümıştır. Tctkihat: Etiler Çamlık mevkiinde Dilhayat sokağında l«ıpı No. su olmayan arsa üzerinde çekme kat dahil 5 katlı betonarme karkas binanm dış kısmı yağlı boyalı ve birind kattan itibar?n her katta. yo! tarafında cephe boyunca demir korkuluklu balkonlan bulunmaktadır. Binanın önünde vol tarafında bahçe duvan ve yoldan yüksekçe bahçesi vardır. Sağ taraftan genişçe beton yol ile binaya gidilmektedir. Yol tarafında, bahçeye girerken solda. ön bahçenin altına isabet eden, iki buyük ahsap kapılı oto garajı bulunmaktadır. Binaya giden beton yolun sonunda daha ufak ikinci bir garaj daha vardır. Binaya Iki siyah mermer basamakla, ikl kanat demir kapı ile. zemini mermer kaplı antreye ve altı mermer basamakla da zemin kat sahanlığına çıkılır. Zemin kat 2 No. lu meskende marley döşeli, tavana kadar lâmbri kaplı ve gömme dolapîan bulunan 4 yatak odası, zemini parke kaplı, iki şöminesi olan. tasmen lambri kaplı 1 banyo ve dolaplı, fayans tezgâhlı 1 mutfaktan ibarettir. Oda kapılan maun kaph clup. 1 ind sınıf işçilik ve malzeme kullamlmıştır. Binada elektrik, sıcak su. kalorifer mevcuttur. Kıymeti : Bilirkiçi tarafından zemin kat 2 No. lu mesken tamamına 480.000. lira kıymet takdir edilmiştir. İlk açık artırması 22.5.1973 Salı günü saat 14'den 15'e kadar Istanbul Sultanahmet'te Adliye Saraymda 10 uncu tcra Memurluğunda yapılacaktır. Artırma şartnamesi herkesin görebilmesi için 25.1973 tarüıinden itibaren dairede açıktır. İlk açık artjrmada teklif edilen bedel muhammen kıymetin V* 75'ini ve rüçhanlı alacaklıların bu gayrimenkul ile temin edilmiş alacaklan mecmuunu aşmadıği takdirde en çak arüranın taahhüdü bâki kalmak üzere artırma on gün daha uzatılarak onuncu 1.6.1973 Cuma günü aynl saatlerde ve ayni yerde yapılacak ikinci artırmada en çok artırana ihale edilecektir. İpotek sahibi alacaklılarla diger İİKİlilerin ve irtifak hakkı sahiplerinin haklannı, faiz ve masrafa dair olan iddialannı dayanağı belgelerle 15 gün içinde lcra dairesine bildirmeieri icap eder. Aksi halde haklan tapu sicilli ile sabit olmadıkca satıs bedelinin paylaşmasmdan hariç kalırlar. Talep edildiği ve iki liralık posta pulu EönderildiStnde şartnamenin bir crnegi gönderilebilir. Artırmaya iştirak etmek isteyenlprin muhammen kıymetin 0/n 10*u nisbetinde pey akçesl veya milli bir bankanın teminat mektubunun tevdii mecburidir. Fazla bilgi edinmek isteyenlerin 1972/78 dosya No. ıu ile memuriyetimize müracaatlan ilân olunur. (Basm: 7709 2616) Tüccarlarla İlgili Hükümler • Işın geliriyle orantılı olarak «Temsil giderinnin gider yazılması kabul edilmiştir. EskJ ka tı hüküm böylece esneklik kazanmıştır. • İşte kullanılan binek otolan nm amortisman ve giderlennin tamammın Rider yazılması kabul edilmiştir. • Bir çok yıllar süren insaat ve anonim işlerinin kârmın hesaplanmasındaki kanşık usuller basitleştirilmiştir. • Bilindiği gibi bir kısım tüocann vergileri götürü olarak he saplanmaktadır. Ancak götürü olarak tespit edilen bu kazançlar 8.000. Lirayı geçemez. Yenitasan bu üst sının kaîdırmı?tır. Komisyonlar götürü kazançlan serbestçe belirleyeceklerdir. • Götürü usule tabi olma şart ları biraz daha açıkhğa kavuştunıİTnııstur. Okuyucu Mektupları fşlefme değil, işkenca vergisi özeliikle lşletme Vergisi lşlemlenru denetlemek lçm'ayda birkaç kez ilgili görevliler işyerlme gelirler. Büdigınlz glbı bu verginin «mükellef>le tek ilgili vanı devlet adına yapılan alımdır. Mükellefin cebine bır şeyin girmesı bahı» konusu değildir. Durum böyleyken bazı görevlilerin tutumu gerçekteD üzücu olmaktadır. Nitekim btr gün işyerime gelen bir ekip sayım yaptı, karmakanşık ve aceleyle yapılan bu sayım sonunda maddenin birindeo 10 adet noksan buldu, kendilerince bir tutanaic düzenleyip eittiler Aradan aylar geçtlkten sonra 16 lira 80 kuruşluk matrah için b bin lira ceza yazıldığım gördüra Halbukl sayımın yapıldığı günün akşann kendim layıra yapmış, tamam çık mış, Oş fi» tesbit ettigim satışlan bağlı buiundugum ver gi dairesine bildirmistim «Ta hakkuk ettirilen» ceza üzerine uzlasma komisyonuna ilk aşama olarak batvurdtım Fakat gSrdüra M burasının dışı ve tç) başka bir ilginç yer. Devlet anlayısıyla bağdastırmak güç. Tukantfa da dedlgim gibi vergi makbuzlannı cebimizden aldiBımız. bir cikanmız bahif konusu olmayan bu ver gi sistemi tçinde daha ne kadar uSrasaesgiTnı bilmiyorum. Fakat bu verglnln adi îşletme Vergisi midir. tşkence vergisi mi? llgiülerden bn nu anlamak tstiyorum KaMı ki yent yeni alınan görevlilerin yapacaîı pek çok İş. üzerinde duracaklan pek çok konu olduğunu lanıyorum. (tsim ve adres «aklıdır) DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI Seyir, Hidrografi ve Oşinografi Dairesi Başkanlığından bildirilmiştir. Evcil hayvan ilâçlarırda sömürü V?tandaş dert vanıvor. yaklnıyor nedır bu tıayvanlann ılâç durumları diye Bursa'da eczanerie başka .fiyat tavukçu yem ve ilâç satan firmalarda başka. diğer şırketlerde başka fiyat. Bakın ne diyor, tavuk yetiştirici yurttaşımîr 25 gramlılt kutularda olan GALLIMYCIN içindeki tarifnamede fiyaiı 49 lira, kutunun üzerine bir damga vuruluyor ve bu ilâç 90 liraya satıhyor Bir baştca firm» ayni ilâcı 70 liraya, eczane ise ayni ilâcı bir başka fiyata satm:.ktfldır tnsaf buyurun, birazcık olsun vicdanımızın sesini duyamaa mıyız. şayet ou tıp ı!8çlarin sat.ışı serbestse Değılse. en kısa ramsnda gerekli müdahalenin ilgililerce yapılmasıra ve ilâç» larm tek fiyat üzerinden satılmasıııı bekliyoruz. (tsim vp nrires saklıdır) Denizcilere 40 savih bildiri 10 ile 30 Nisan 1973 tarihleri arasında aşa*ıd« hudııtlan belirtilen bölgede yedeğinde kablo tasıyan oir «emi siamik c»lışmalar yapacaktır. Gemi uluslararası işaretleri tasunakta olup vakınınflan gececek gemilerin dikhatli bulunmalan ve aftır yolla «eyrederek fazla yaklaşmamaları. MARMARA DENİZt KAPODAÖ YAKÜMAUAÜİ, KÜZETt VE ERDER KORFEZl 1 tnci nokta: Enlemi 40 derece 24 dakıka kuzey. Boylamı 28 derece 27 dakika dnğu. 2 nci nokta: Enlemi 40 derece 50 dataka ituzey. Boylamı 28 derece 27 dakika dogu. 3üncil nokta: Enlemi 40 derece 50 dakika suzey. Boylamı 27 derece 55 dakika dogu 4üncü nokta: Enlemi 40 derece 33 dafcıkH mızey. Boylamı 27 derece 35 dakika dogu. 5 inci nokte: Enlemi 40 derece 29 daklRa «ır>ey. Boylamı 28 derece 02 dakik» dofi. ooktalanru birlestiren hatların içinde kalan deniz sanası ile Erdck Körfezi içi. DENİZCİLERE DUYURULUR. (Basın: 13739 2613) YARIN: Vergi Beyan usulleri VEFAT Güzel Sanatlar AkademİJİ Profesörlerinden merhum Hadi Bara'nın eşi Bedia BARA 15 Nisan 1973 Pazar günü vefat etmiştir. Cenazesi 16 Nisan Pazartesi öğle namazım mütaakip Kandüli Camiinden kaldınlarak Kandilli aile kabristanına defnedilecektir. (Cumhuriyet: 2623)