18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CÜMHURÎYET 14 Nisan 1973 , iSKtHP£8.i İ 5OUülUK ( 5AÎCiLıklİI Şl $OlAEfiÎKWÎj,« .'... 0 DEVRı'KADİMİ>E ı ÂLf* 8il PtMİM 'rtKEKD£fcı' Kt?i(i'ihi KE UüH hQl ETTİK7 / üfcüipL UEPEMfcK KÎHpuflİM?.OftÛMU OUift? AuKOtJA ZATEM PİİĞtÎM OMAZ. fcSftCAil OtJA ZATEM PİİĞtÎM OlMAZ. ?.&âÜMÜN A^£ı OLMADlĞt fijBİ, KBAÜPf OLMAl. EMET, ÖfcftiYü OUÜPA,KÖP.pü^uM OlfMZ. HAAAİ BAKitf, YA.zM.iflM AE«M 5£ £İN î K£B.£İN N YÎĞÎTLİK DESTANLARI ALİ PÜSKÜLLÜOĞLU 11 PİCASSO İLE HAYAT... Sanatın kuralsız kalışına tepki: 5 Kübizm... ugün tarihini 1)0» hatırl*ımyorum. Zaten önemi de yok. üzun zarnandır romantık şekllde devam eden arkadaşlığımıza başka bir şekil vermek kararıyle evine gitmiştim, o benım için önemli olan gün. Gene kapıda Sabartes karşılamıştı beni. Sonra Picasso gelmışti evın salonuna. önce gene atelyesıne gitmiş, resim üzerine uzun uzun konuşmuştuk. Kadınlar anlar, soylemeden de, kendisine, omm olmağa karar verdiğimi belli ettim. Picasso'nun o günkü şefkatli halini, insanın içine işliyen yumuşaklığını biçbir zaman unutmadım, unutamıyacağım. Buna karşılık bana, beni sevdigıni söylemeyi de gereksız buluyordu. Ben de gereksiz buluyordum bunu. Picasso'yu sevdığimi, onun hajatımın ayrümaz bır parçası haline geldiginl anlıyordum. O gün o dıvanda saat lerce kaldric. O süne kadar Picasso benim igjn bir dahl t berkesin hayran olduğu en büyük ressamdı. O gün benim için o «bir insan» oldu. GününU hatırlarnrjrorum ama aylardan Şubattı. Evinden aynhp sokağa çıktığım zaman yüzüme btız gtM soğulc bir rüzgâr çarptı. Hızlı adımlarla kendi evime dofnı yUrümeJe bssladım. Kafam karmakanşık olmuştu ve Picasso'yu aklımdan çıkaramıyordum. Herhangi oır sanat dalında eser vermek isteyen bir sanat. çı. konusunu Kendi açısmdan yorumlu^or Bır mska deyişle, sanat, geleneklerle bagıntısuu kopardı. Empresyonizm akınr bu geliştneyi daha da hızlancurdı. Şimdı bır ranatçıya. neden bunu böyle vapiığı soruldugu zaman Kena yorumunun böyle olduğunu soyleyerek cevaplandırıyor 5izı Bugün bir yanatçı, geleneklere oağlı olma dıgı için. sanbtm dılıni kendi kendine öğrennıek zcrunda kalıyor. îıatta bu dili yeniden yaratmaya çahşıyor Bana sorarsan françoise, lyı bir şey değ.l bu. Ama çajimızın sanat kuralı da Du. Bu yeni kuralın sanatçıyı her türlü sınırlandırnıadan kurtardığı id dıa edilebilir. Ama bunun tersıni soylemek de mümkun Ben kübizm akımını bunun için yarattım. tnıpresyonizmin yarattığı bir nevı sanat başıboşlugunu durdurmak ıçın, yeni bir stil bulmak gerektiğiııe inanıyordum. Kübizm bunu kesinhkle önler mı öilemez mi bılmiyorum ama, bir çıkış yap mak gerektiğıne inanıyordum. Bu çabalarımm yjrarım da za rran gösterecek. Çimiler, tabfatı taklit eUulyoıuz, tabUt gibi çalışma yöntemin» benimsiyoruz derler. B*r kübist ressam İçin de durum böyledir ıçte.» Yazan: Françoise GİLOT Türkçesi: Şevki ADALI BALTACI İLE KATERÎNA Osmanh tarihine «Prut Savafi» diye fe$en bir olay v»r. Osmanlı Devleti üe Rusya arasındaki bu savas 1711de Romanya'nın Prut ırmağı kıyuında gecmistir. O zamanlar Ruslarm ba?ında, Avrupalılann «Büyük Petro», bizimse, delimsek davranışlarmdan dolayı olacak, «Deli Petro» dediğimiz bir çar vardı. Çar, yani kral, padişah... lş,te bu çar, Deli Petro, tsveç Kralı Demirbas Şarl'ı yenmiş, «mu yerinden, yurdımdan etmişti. Bunun üzerine o da kaçıp bize «ığmnnştu O vakitlerde Osraanlı Padişahı da Uçüncü Ahmet'ti ki, yaman bir padişahh ha. Yandaşlan onu Edirne'de padişah yapmıslardı. Daha sonra da Istanbul'a gelip, kendisine baş kaldıranlan yola gettrmij, padiîahlığım peTçinlemişti. Ama, doğrusunu söylemeü, padişahlıjo süresince boyuna başı dertten kurtulmadı. Boyuna birtaknn işler çıktı önüne. îçte ve dışta, uğrastı durdu. Her neyse.. Biz haberi öteden verelim. Deli Petro, Osmanhlara sığmmış olan Demirbaf Sarl'ın kendisine geri verilmesini istedi. Haber gönderdi ki. «Y« Şarl'ı vereler, ya d« savaj açanm!» diye. Üçüncü Ahmet, Demirbaş Şarl'ın filkesine sığındığından haberi yoktu ilkin. Oldu bıttiye gelmişti ya, Deli Petro ne der böyle? Ne aöyler? Kime sdyler? Öfkelendi Üçüncü Ahmet «Tez divan kurula. bu i? görüşule!» dedi Divan, o zamanlar vezirlerin, yetkili devlet büyüklerinin toplantısma denirdi. Divan toplantısma padişah da katıldı. Uzun görüşmeler oldu. Kimisi «Sava? açıla Petro'ya» dedi, kimisi de başka yollar aranmaundan yana çıktı. Sonunda savas karan verildi. Işte, sevgili okurlar, sıze bu savaşı ve de bu sava;ın önemli iki kisisini. Baitacı Mehmet Faşa ile Ru« Çan Deli Peiro'nun karısı Katerina'yr anlabnak diler gönlümüz. Elimizden gelir mi. gel mez mi? Anlatmak bizden, okumak sizden. Ba$ka nc gclir ellznizden? tır. Peki, öyle de, Baitacı Mehmet Pa$a rüçin ba rıja yanafmıştır?» derseniz.. Tarihler, daha dogrusu tarihçiler başka başka jey söylüyor bu konuda. Her biri başka görüş ileri sürüyor, başka türlü yortımluyor bunları. Gunahı boyunlarına, Baltacı'nm Katerina ile gönül l?i olduğunu bile Eöylüyorlar. Her ne halse... Biz haberi «rvaftan verelim. Rusya ile savaşa karar verilince, yüz bin ki şilik bir ordu yola çıkarıldı. Ordunun komutam da Baitacı Mehmet Paşa idi. Ordu, ağır ağır, Tuna boylanna doğru yürüdü. Öte yandan da Rus ordustt, yurüyuîe geçmişti. Derken. Ruslar, Dinyester ırmagını geçerek Osmanlı topraklarma girdi. Rus ordusuoda yabancı subaylar vardı. Bunlar Deli Petro'nun ordusunu askerlUc sanatmda yeüştiriyordu. Onlar da gehniîti ta oralara değin. Işte bu yabancı subaylar uyardılar Petroyu, dedıler ki, «Osmanlı topraklannda daha çok ilerlemek, çok tehlıkeli olabilir.» Ama, Petro'nun generalleri güldüler buna. «Ordumuz her bakım dan Osmanlı ordusundan ustundür. Neden çekinelim?» dediler. Bir yandan da bir tümen asker gönderdiler, Osmanh ordusunun Tuna'yı geçmesini önlemek için. Gönderdıler ya, Osmanlı ordusu Tuna'yı çoktaaan geçmij, Rus ordusu üzerine yürümültü. Ruslar o dem baktılar ki pabuç pahalı, Prut ırmağına doğru geri çekilmeye başladılar. Ne ki, Baltacı, onlan her yonden kuşatmıstı büe. •Prut ırmağj nerde ki?» derseniz.» Prut ırmağı Romanya'nın doğu smınnda bir mnalrtır. B11gün Romanya ile Sovyetler Birliği'nin de doğal »ınırıdır. Baitacı Mehmet Paşa'nın kuşatması olacağına vardı, çarpışmalar başladı. Bir gün, iki gün, iiç gun. beş gün. Hie durraadan çarpıçıyordu iki ordu. Deli Petro, Baltacı'nm kurduğu çember içinde sıkıııp kalmıştı. Petro, bu cemberi parcalayıp geçmeyi denedi. Hem de birkaç kez denedi ya, başaramadı. Ateı çemberinde kalan bir akrep g.bı, kendi kendini yiyordu öfkeden ve de trmutsuzluktan. Ordusunun güne» vurmuş kar gibi erıyeceğini, kendinin de tuUak düseceğini görür gıbi oluyordu. Ne yapmalı, nasıl etmeli de bu eemberi yarmalı, bu güç durumdan ordusunu, kendisini kurtarmalıydı? Iş bu duruma gelince, Petro'nun bu korkulu düşünü kansı Katerina hayra yordu. «Nasıl?» derseniz... Anlatayım: B den biri de, Picasso'nun omztm da gUverctni ile renkli bir fctoğrafını basmıştı ve bu fotog rafın bulunduğu dergi kapış kapış kapışılmıştı bir kaç gün içinde. Pablo (artık kendisine kuçuk ismiyle hıtab ediyordum) bütun bu olup bitenlen umursamaz haldeydi. Hemen her gün Amerika'dan ve diger ülkelerden sanat koleksiyonculan geliyor ve tablolannı satm alabilmek için birbirleriyle Ideta yanşryorlardı. O ise bunlara gülüp geçiyor ve çofu zaman fazla pazarlık fa lan bile yapmadan tablolannı elden çıkanyordu. Savaş yıllan içinde yeteri kadar tablo satama dığı, daha doğnısu Nâziler bunu enpelledı?! için paraya ihtivacı vardı. Üstelik parası olsa bile pazarlık yapacak tipte bir insan değildi. Aramızdakı ilışld ise gene eskisi gibi devam edip gidiyordu. Zaman zanran birHktere*sım yapıyor, sonra resim ve heykel sanatı hakkmda uzun konusmaıara «lal.yorduk. Bir gün Picisso'nun. sanat hakfcndaki gerçek düşünctlerini ögrpnmek lırsatını buldum. Ve ne yalan söyliyeyim biraa da faşırdım: Dora Maar 1936 Öteki aşklan... Birlikte yaşamaya başlayışınıız nedeniyle. Pabkı'nun eski sevgüüerini de tanımaga başlamıştım. Hatta Pablo'nun bun*ardan bazıları ile, örneğin Yu goslav ress3m ve fotojrafçısı Dora Maar ile zaman zaman buluşup seviştıklerini de büiyordum. Ama Pamo'ya engel olmaya çalışmak yersizdl. Üsteliit sonunda dcnüp dolasıp gene bana gekyordu Hayatında ayn bir yeıim olması t>ana jetiyordu Üstelik keioimi res me o denli vermıstim kl, başka şeyleri düsünecek pek az vaktlm kalıyordu. Derler ki. Baitacı Mehmet Paşa ile Kateri. na arasmda çok şeyler geçmiştlr. Şöyle olmuştur, b6yle olmuştur. «Peki. ne geçmiftir? TBrk ordasu, Rus ordusunu çok güç durumda bırakmış (Deramı rar) Kübizm'in gerekçesi «tşe eski Yunanlılar, Romalılar ve Mısırlılardan başlamak gerek» diye soze başiadı Pablo: «O dönemds kuraüar vardı Françoise. Bu nedenle de sar.at altın dönemini yasıyordu. Restnin, heykelin. edebıyatın, kısacası her seyın kurallan vardı. Sanatçı ou kurallara uymak zorundaydı Biz bu ba. kımdan talihsız bir ku^ağız. ÇUnkü «rtiK kurallanmıa yok. MALKOCOĞLU yazan veçizen.Ayhan BAŞOĞUJ Hemingway'İn elbombaları Bu arada dünyada ve Fransa' da önemli şeyler oluyor, harbin talibi hızla degişiyordu. 1944 yılının yazında Paris Nâzilerden iurtarıldı. Bütün Fransa'nın yülardan berl beklediği olaydı bu. Paris'in kurtuluşunun, bizim açımızdan en önemli olaylanndan bıri ise Hemingway'in savaş mubabiri olarak başkente gelme si olmustu. Hemingway Paris'e Amerikan askeri birUkleri ile gelir gelmez Picasso'ya uğramış. Ben o gün evde yoktum. Picasso da yoktu. Kapıcı Hemingway'e UnlU ressajmn evde olmadığını, ancak isterse kendisine bir not bırakabileceğini söylemiş. Bundan sonrası ancak Hemingway'in aklına gelebilecek şekilde sonuçlanmıştı. Hemingway, kapıcının bu sözü üzerine, dışan fırlamıs ve kendisini getiren Cip'ten iki el bombası alıp, üzerlerinl de imzalıyarak Picasso'ya bırakmış. Artık zavallı kapıcının düştüğü paniği tasavvur edebilirsiniz. Paris kurtanlır kurtanlmaz, savaş yülan boyunca Picasso' nun nasıl rahatsız edildiğini bile n dostlan kendısinın bir çok tablosunun teşhir edildiği bır sergi düzenlediler. Buyük bır başan kazandı bu sergi. Onun sanatını, kokuşmuş burjuva düzeninın yansıması olarak kabul eden Sovyet polıtikasma uygun olarak beganmez görünmelerine ragmen, Fransız komünistleri de sergiyi akın akın ziyaret ettiler. Bu arada garip gelebilecek bir noktayı da belirteyim. Picasso o yıllarda, polıtika ile fazla haşırneşir olmadığı halde, Fransız Komünist Partisi'ne gir mişti. O yıllarda daha birçok ünlü Fransız aydını partinin üye si idiler. Picasso partiye giris nedenini şöyle açıkladı bana bir gün: «Susaıms birinin çeşmeye gidişi gibi birseydl benimkisi». YARIN: Pablo'nun çalıgnıa özeüiği Olga* 1917 DİŞt BOND Sergmin başansı TİFFANY JONES GARTH Tablolar kapışüıyor Yukarıda söz konusu ettigim sergi kelimenin tam anlamıyle bir başan oldu. Günlerce. savaş ve işgal yülarının yorgunluguna rağmen, binlerce Parisli ve Fransa'nın yeni kurtancılan sergiyi doldurup durdular. Picasso ise serginin açılışından bir kaç gün sonra kamuoyunun malı haline gelmişti. Derrt vp gazetelerde ondan bahsedılmediği gün yoktu diyebilinm. nParıs Match» veya «LLfe» gibi ünlü dergiler
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle