14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 14 Nisan 1973 amdığım bir otoelektrik ustası var, tiyatro tutkunudur. Ne zarnan atölyesine uğrasara, son gördüğü oyunlardan, sevdiği oyunculardan söz açar bana. Böylelikle benim de o oyunlar, oyuncular üstüne kanılarımı yoklar, öğrenmeye çalıjır. Geçenlerde onun atölyesinde karşılaştığım 972 modeli bir 220 Mercedes'in sahibi, biz onunla konuşurken araya glrerek, tiyatrolanmızın pahalı olduğunu söyledi. Evcek, beş 'kişi gidecek olsalar yüz lira ödfemesi gerekiyormuş. TTsta da ben de tartışmak istemedik adamla. öyle ya, o anda, Mercedes'ini kaça aldığım, yılda, bakım, onanm, sigorta, vergi, yedek. parça, yağ, bervzin parası olarak ne ödediğini kalksam da kendisine ansıtsam ne değişirdi? Beş kişi tiyatroya gitmek için yüz lira ödemeyi çok bulduğunu söylerken, arabasının şarj dinamosunda değişecek kibrit kutusu kadar blr parçaya iki yüz lira ödediğini aklına bile getirmiyordu adam. Kendlsiyle konuşmamız biraz ilerlese, biraz deşsem kurcalasam. hiç kuşkum yok kitap okuyamatfığını da söyleyecekti. Kalıplasmış özürü hazırdı dilinin altında. «Vaktim yok» ya da «Zaten bütün gün çahşmaktan yorgun düşüyoruz bir de gecelerf kitap mı okuyacağız?» diyecekti. Gerçekte yabancım degildi o. Toplumumuzda çizgileri belirlenmiş bir tipin temsilcisiydi. Maça giderseniz, giriş ücreti ne olursa olsun kapalı tribünde aörürsünüz onu. En iyi Boğaz lokantalarında, o beş kişilik ailesiyle sık sık yer içerken çıkar karşınıza. Karısının kürkü, yılan derisi çantası, küpeleri, yüzükleri, iğnesi üstündedir. Çoluk çocugunu £Ürün modasına göre giydirmiştir. Bir öğle yemeğlne eli titremeden 600 700 lir» öder. Dükkânında, ya da gittiği kahvede vidoşu elH liradan tavla, bezik oynar. Kısacası bütün bu lşler için parajı, vakti vardır ama, tiyatroya, kitaba bir şeyler ödemesi gerekince yoksullaşıp cimrileşir. T Olaylar ve gorüşler UCUZ KULTUR Necati CUMALI meklerinln güzelliği, müzikli gazinolarda söyleyen şarkıcılann dedikodulan Ise, elbet o da çevresindekilerin gözünde değer kazanabilmek için, bu türlü lokantalarda yiyip içmek, bu gazinolara gitmek zorundadır. Üstelik de rahatIıkla uyulabilen zorunluklardır bunlar. Tamdıklarından, çağrfaşlannı, klasikleri okumuyor dîye ayıplayan, küçüpıseyen var mı onu? Hazır kendisi de, deniz kıyısında rakı içmekten, bezik ya da tavla oynamaktan, kitap okumaktan daha çok hoşlanıyorsa ne diye yorsun gözlerini? Hele bir de televizyon »lırsa artık ne gereği kalır onun için kitabın, tiyatronun? Ne var ki kültür eksikliği açık açık damgasmı vurur insana. Balzac «Kırkına gelen bir insan, yüzünün anJarnmdan sorumludur> der. Gerçekten de kırkına gelen bir insanın yüzü, iç dünyasını bütün çıplaklığı ile ele verir. Dikkatle bakın çevrenizdekilere Acıma, sevgi, vefa, dostluk nedir bilmeyen, duygusuzluğun, yalmzlığın, hayvanlaş mış bir yaşayışm anlamsızlaştırdığı yüzleri kolay lıkla seçer ayınrsınız. Hilelerin para hırsmın kü çuk kumazlıklarm, çizgileri açıkça sıntır o yüzlerde. Kısacası, o yüzler doguştan, uyumlu, biçimli. güzel bile olsalar artık çirkindirler. Gören blr göz, avuç falı, avuç çizgileri gibi okur o yüzlerdeki çizgilerin dediklerini. OtomobUleri, kürkleri içinde de görseniz yaşadıklan rahatı hak etmediklerini kolaylıkla ayınrsınız böylelerinin. Ucuz kültür, kültür düşüklüğündeki çöküş, yaygm bir hastalık gibi sarar toplumu. Kitapla baflar her şey. İyi kitapların satışlan azaldıkça, tiyatrolar, ayakta durabümek için, edebiyata, sanata yabancı, Boğazın sularına karşı rakı içmek ten, midye dolmasından, ciddi şeyler okumaktan daha çok, hoşlanan kimselere açmak zonında kalırlar perdelerini. KitaDcılar, bu türlü kimselere seslenen hafif kitaplar seçerler. Böyle böyle kitaplar sudanlaşır, oyunlar sudanlas.ır, sinema lar, televizyon programlan sudanlaşır, genel bir yavanhkla karşılaşırsımz ne yana baksanız. Basında alacall bulacalı gazetelerin çoğalması, ağır başlı yazılann yerini gün günden artan çıplak kadm fotoğraflanmn alması, bir takım çocuksu konuşmalarla gelişen foto romanlann gördüğü ilgi, dünyanm her yanında radyo televizyon programlarmda görülen ucuzluga sapma, hep bu kültür düşüklüğüne ayak uydurmak zonında kalmanın sonuçlandır. Bu yavan, bu ucuz kültürl» beslene beslene, kırkını ellisini bulduklan halde beyinlerl bo? kalmış. ononbef yagım aşamamıs insanlar doldurur toplumu. Şu da var ki geniş bir tarih süreci içinde düşününce bu durumdan büsbütün karamsarlığa kapılamtyorum kendi payuna. Gerçekte bütün o foto romanlann, radyo televizyon programlan nın. alacalı bulacalı basının, sudan filmlerle tiyatro oyunlarmın yaydığ». yine de gerçek bir kültürün artıklanndan, getirip kıyıya attığı döküntülerinden baska bir |ey deglldir. Klâsik yapıtlardan kaçrnı? sızıltılar yanında, çağdas yaşama kültürünün yankılan görünür bu ürünlerde. Fo. to romanlardan, giyim kuşam, toplu yaşama görgüsü, kapar okuyanlar. Tıyatrodan, radyolardan dilini geliştirir. Sinemada çağı ile karşı kar» şıya gelir. Bu etkiler de yararsız sayılarak küçüm aenemez büsbütün. İnsana lnanırsanız. kendinl :anımak açhgını daima duvacağına da inanmanız gerekir. Bunun içindir ki rahatı arttıkça kendmi dinleyecek zaraan buldukça, bu açlıkla kültür yetersizliğini duyacaktır insan. Giöerek, vukanda andığım Merredesliler gibi yeni zenpnıer de du. yarlar bu eksiklerinin ayıbını. Çocukiannı yabancı okullara gönderebilmek için bunca çırpmmalan, günün koşullanna uymrak vabancılarl» Işbirliğine dayanan kendi rahat yaçayışlanra çocuklarınm sürdürebilmeıeri için oldugu kadar bir yandan da kendi kültür yeters'îJiKlerınder duydukları eziklikten kurtulabilmek içindir onların. Diyelim ki, çocukları o «abancı liselerden birini bitirir, Ingüizce. Fransızca A»manca öğrenir sonunda. Ne olur ögrenir de? Orrjeğin salt Fransızca bilmekle öğreniıeb.ıir mı Fransır Kültürü? Daha doğrusu Fransız Kültürünü benimsemeye yanaşmadan Fransız mli leslim olur mu öğrenmek isteyene? O küJtüıün temeı bir parçası değil midir dil? Yabanc. biı culi Cfrenenlerin, öğrendikleri dili konuşKi insanların el kol devinimlerini, mimiklerini, duruş oturuşlannı kaprnalan, giyinişlerini öykünmeleri bc?una mıdır? PENCERE îcevit K Kalabalıkiara Yayılacak.. Basen, düzeyde kaldıkça, yaoancı bir dili konusmayı, okuyup yazmayı öğ»enebiıen bir kimsenin, o dilin kültürür.ü edirt;medıği gorülebildiği gibi; o dili bilmeaen, o kültürü eeviri kitaplardan edinen bir kimsenin, o kültüre dilini bilenlerden daha çok vaklaşıığı görülPbilir. örnegin çok güzel Ingihzce bııen biı halı satıcısı, ya da bir sarraf, tngiliz küTtür'inden habersiz kalabilir de hiç İnsilizce Dilmejen bir ögretmen. çeşitli kavnaklardan yaraılanarak. Shakespeare'i, Dickens'i bütün Kiâsııderi, Osborn'u, Bertrand Russel'i i'e, lıraliz kültüıünü tanıyabilir. Sonuç olarak, bütün bu hazınıkıar. edınilen bligiler, öğrenilen yabancı diller. baslangıçta ns erekle ögrenilirse öğrenilsın, gün Reir Kültür açlığını doyurmasına yararü olur insanın. Bu açlık gittikçe kendi özüne yaklaştırır kişiyı Yabancı bir kültürden etkilenenler glderelc bu açlıkla kendi özüne, kendi topıumuna. kaynaklarına döner. Bir dönemde nafil oata müzigi tutkusuyle îngilizce şarkılar söyleyenlerin Rünümüzde halk türkülerimize çagcaş bjı ıryum katmaları bundandır. Bazen, ucuz bir kültürün topıumumuzu t>Utün boyutlarından nasıl sardığını gördüKçe tirksem de karamsarlığa kapıiamıorum. Televizyonuyle, sinemasiyle. teknigi ilerlemis bask. makineleriyle, kültür sanayile^ıyor cağımızda. Mal degeri kazanıyor. Bugün içm. or'aya sürdlikleri geçmişin serpintileri, artıklan da olsa, o oüyük sanayinin kazanları her gün venıden boş galıyor. Günümüzün kültür öncüıeri, ne kadar yalnız kalsalar, ne büyük güç'.üklerle de savaşır olsalar, yann onlanndır. Etkıleriyle ae olsa. ikinci ellerden de olsa, varattıkidn, bu bryüK kültür sanajiinin kanalından gün geiecek s.alabalıklara yayılacaktır. Çirkinleşen Yüzler.. Dofrusu, tiyatronun pahahlıfından, okiımaya vaktl olmatfığından yakmması. çevresindekilerin de katılmasıyle, kendini kolaylıkla inandırdığı yalanlardır onun. «Daha çok kazan, daha rahat yasa» diye özetlenebüecek özdeksel bir düzenin Insanıdır o. Beynine verdiği bütün dsğer, kesesine katkisı ölçüsündedir. Tiyatroya gitmevişinin nedeni, gerçekte tiyatroyu pahalı bultfuğundan degil, tiyatroya gitmek gereksinmeçini duymayışmdtndır. Sahnede bir oyun görmek, futbol alanmda topun ayaktan ayağa dolasmasını izlemek kadar kendisini ilgilendirmiyorsa ne diye gitsin tiyatroya? Düşüp kalktığı insanlar arasında. her gün duyup dinledigi şey, falan yerdeki falan lokantanın y.erinin, ye BİR BAŞBAKAN DAHA... OKTAY AKBAL Evet Hayır POLİTİKA PSİKOLOJİSİ tnsanı derinliğine, tüm gerçeklikleriyle bir inceleme, değerlendirnıe yöntemi de olan psikanaliz, kurucusu ve ünlü fizik bilgini. fılozof Aynstayn'ın dediği gibi, insanı en iyi tanıyan Freud*un öncülugü ile poUtika ve politikacılar ile de ilgilendi. Bir toplu lugu yönetme sanatı seklinde tanımlanan politikayı çok. değişik blr sekilde ele aldı. Politikacılık egiliminin, tutkusunun temel kaynaklannı araştırdı. Politikacılann sevilmelertnde, sevilmemelerinde, baîanlannda. basansızlık göstermelerinde rol oynıyan nedenleri ortaya çıkarmaga çalıstı. Bir Başbakan daha... Bu kaçıncısı? Yaçı elliye gelen bir kuşak kaç başbakan gördü? Saysak mı? Ismet Paşa, Celâl Bayar, Refik Saydam, Şükrü Saraçoğlu, Recep Peker, Hasan Saka, Şemsettin Günaltay, AJnan Menderes, gene Ismet Paşa, Ürgüplü, Demirel, Nihat Erim, Ferit Melen... On ikl başbakan tanıdık şu yarırn yüzyıllık yaşantımızda. Her biri birşeyler hatırlatır o günleri bilenlere. tsmet Paşa der iemeı demiryolları gelir akla. Bayar deyince Moda koyu^daki kotra yanşları, Saydam deyince, «A'dan Z'ye kadar fcerşey bozuktur» sözü, Saraçoglu deyince efece davranışlar, Peker deyince muhalefetteki demokratlara koyduğu «psikopatlar» teshisi, Saka deyince çok partill demokrasinin tavizciliği, Günaltay deyince en dürüst seçim yasası... Adnan Menderes, on yıllık yönetimiyle bir çok şeyl hatırlatıyor. Başarılı başansız, iyi kötü... Ama acıklı sonu bîlleklerde yaşayacak hep. Herhalde geleeege kalacik yanı, Anayasa'yı çiğ*ed»?i Jçin asılmasrdır. ikinci tsmet Paşa iktidarı deyince Aytfemir ayaklanmsları kâfşısındaki ğüçlü direnişidir hatırlanan. Ihtilal sonracı kanşıklıklarını bastırıp çok partili düzeni yeniden raya oturtması... Ürgüplü deyince, Demirel adll bir politikacının ortaya çıkışı... Ya sonrakiler... Süleyman Demirel admı duyunca aklınıza ilk gelen nedlr? «Va mt bunun izah tanı?»ndan başka ne hatırlıyorsunuı? Bir yığm «seçme saçmalar! Dün başka, bugün daha bajkadır gibi özdeyişler»... Şimdililc bunlar. Yakın bir zamanda yeniden başbakanhğa döneceğine göre bu kez neler bırakacak geleeeğe göreceğiz... Sayın ErlmMn eski başbakan ysrdımcıhğından bir «Şalcı» lı*ı kalmıştı. Yanıltmadı bu adı takanlan, yine bir takım sallarla örttü iktidarı süresince özRürlükleri... Bir de «Lüks Anayasa» sözü kalır geleeeğe... Ama iktidara gelmeden ne söylediyse, neyi savunduysa tam tersini yapmakta rekor kırmâsı da anlatılır örnek olarak... Bay Melen çok yeni daha, ondan ne kahr bilmem, belki de hiç bir şey kalmaz!.. Evet şimdi yeni bir Başbakan var karşımuaa sayın Naim Talu... Bir bankacı, bir maliyeci. Kısacası sir hesap adamı. Neye göre. kime göre, ne gibi seylere dayanarak yapacak hesaplarını? Birinci Erim kabinesindekj onoir oakanla catısması bütün canlılığıyle yaşıyor.. Karaosmanoglu ve arKadaşları o zaman Merkez Bankası Genel Mürnirü olan sayın Talu'yu «reformcu davranıslan» önlemekle, kerıdilerırıe varflımcı olmamakla suçlamışlardı. Bay Talu da arkalarından onlara epey ajır bir karşılık vermişti. Şimdi'ik hatıribnan ba Yarına ne kalır? Bilmem orasını. Hem Bay Taiu'nun «yannsı çok yakın. Ekim seçimlerinden sonra Iktidirdn kalacagı peR beklenmez. Gelip geçid bir hükümetin oaşkanı.. Refonnlan yapacaknuş, seçimleri yapacakmış, sonra gideoeümis! Bir gazetecinin «reforınları gerçekleştirecek mislniz?» sorusunu «Gayet tabii^ diye vanıtladığına göre bir şeyler vatımaTi dü«ünüyor. Adına reform yasası denilen bir iki yasa çıkartma* to: değil elbet! Bakın topıak ve tanm reforrmı tasansı Meclis gündeminde, onu çıkarttınr, adı reformcu basoakar. olur. Ama o reform yasası uygulanamazmış, uycuİAnrr.ası olanagı yokmuş, çünkü elde yeteri kadar toprak bulunrmıvormu$ reform tasarısındaki isteklere uyan! Yani yasa bir vandan bir şeyler önerirken, öte yandan ustalıklı oirkaç maddeyle o önerileri ortadan kaldınyormuş, orası ayn!. Evet, yeni bir Başbakan var karşırmzda. Genc b;r qdam. Politikacı değil, bir teknisyen. görünürde bağm.sız Ama eerçekte bagımlılardan daha da bağımlı nelkı de. Kesın etUşürcelerine, inançlarına, karşı çıktıgı eğilimlere. . j>ie denıi ba$anh olur, bilemem. Bu yurt. bu ulus için vararl1 işler yapmasını dilemek görevimizdir. Umut olmasa da, bujmce dek üzerinde yürUdüğü çiıgiden bir yarar beklenmese de. Ijmut fakirin ekmeği, ye Memet ye, demiş şaır... Öflesine bir umuf iste!.. TARİH, KENDİ ELLERİYLE ACI SONLARINI HAZIRLAYAN; KENDİLERİYLE BİRLİKTE, YÖNETTİKLERİ TOPLULUKLARI DA PERİŞAN EDEN POLİTİKACILARLA DOLUDUR. Dr.Halis ÖZGÜ lerin bu olanaklardan yoksun bulundukjannı, huzursuzluğa yol açabüecek isler yapmaktan uzak kalamıyacaklannı, gürültülü, kavgalı bir hayatın özleminl duyabtleceklefinl ortaya attı. Tabii kendine boglılılc arzusumı (narsizrnayı) olnmlu çocuklulr tecrübeleriyle nesnelleştirmeyen, başka varhklara yöneltemeyen kimselerin her şeyden çok kendilerini düşünebileceklerinl, çıkarları İçin çalışabileceklerini, başkalannı bir özne gibi göremiyeceklerlnl, kendileri için birsey olmaga hazır ve razı nesneler gibi algılıyabileceklerird, yaradıbstan gelen saldırganhk efiltmlerini, yine ilk hayat yıllanndan Itibaren sosyal çe\T«nin isteklerine göre degişikliklere ugratamayan. yararlı amaçlara ulasmaga elverisll giiçler haline setiremeyen, psikanaliz diliyle. yüceltemeyen kimselerin de kolaylıkla sert, sindirici bir politika şeklini benimseyebileceklerini örnekler vererek gösteiTneğe çalıştı. nevroBunun rol oynıyabileceğinl kabul ettiler. ler psikolojisine f6re, politikft* cmın yönetme şekliyle varlığı hakkındaki yeterliliği ve bilınci arasında güçlü bir ilişki vardır. Nonnal bir yeterlılik bilincini taşıyan; varlığını, olmak istedigıni tam algılayan bir politikacı kendisine gUvenir. tslerinde basan Umidini taşır. Dinamik bir yönetim tarzını benimser. Cesaretli, yapıcı girişimler yapar. Atılımlardan kaçınmaz. Yenilikleri sever. Başkalanna gereken yeri verir. Çevresinin görüşlerinden yararlanmata çalışır. Bununla beraber, başkalarının etkileri altmda kalmaz. Baskalarının kendisiyle ilgili düşüncelerine, duygulanna gereğinden fazla önem vermez. Eleştirilerdeki gerçek payları aramaktan uzak kalmaz. Büyükiük, . üsutalüjc iddlasını tasunaz. Bunun için, dalkavukları sevmez. AlçakgönUllü, bağıslayıcı, hoşgörücü bir karakter taşır. Baskalarını memnun edecek, sevindirecek işler yapmak arzusunu duyar. Yönettigi insanlan sever. Politikada basarmın en bUyük sırrına ulaşır. Kendisini sevdirir. Sevilen politikacınm söılerine inanılır. Öfütlerine uyulur. tstekleri, sevinçle yerine getirilir. Başarılan arzu edilir. Görüşleri, düşünceleri desteklenir. üygulanır. İnsan, sevdigi kimseyi, bir dereceye kadar sevebileceği bir baska kendisi gibi görür, degerlendirir. Onun kaderini pay laşır. Sevdiğimiz kimselerin, bas kalan tarafmdan begenildiklerı zaman sevinmemizin, yerildikleri hallerde ise üzülmemizin en önemli nedenlerinden biri de budur. Onunla beraber beğenilmemizdir, yerilmemizdir. Bu ise, özellikle seçim zamanlannda, bazı politikacılann tutumlarının bekledikleri sonuçlan veremiyeceklerini göstermektedir. însanlan, bağh olduklan kimseleri elestirmek, ktnamak, yermek suretiyle kazanmak mümkün degildir. Freud Yöntemi Freud, Hitler'ln, Kavgam adlı kitabına cevap vermek amaciyle hazırîamaja basladıgı ve aşağı yukan Hitler'in blr psikanaUd nitellğini taşıyan eseriyle politika psikolojlsinin, daha yerlnde bir deyisle. politika psfltanalizinln temeUni attı. tnsan görttsU ile ilgill tarihin en önemli devrimlnl yapan, bu konudakl dUsüncelerini büyük bir cesaretle, açıkhkla ortaya atan, bunun da sonucu olarak, psikoloji blliminde yepyenl bir çığır açan, dünyanm her yerinde sert tepkilerle karşüaşan Freud, yukarda sözünü ettiğimiz kitabında, politikacıların yönetme şekilleriyle, temelleri çocukluk çağında atılan kişilik, karakter yapılan, bilinçaltı dünyalan arasında sıkı bir bağlıhk bulundugunu gösterme^e çalıştı. Kendini Cezalandırma , kendi elleriyle acı sonlanriı hazırlayan, kendileriyle beraber yönettikleri topluluklan da perisan eden politikacılarla doludur. Geçmişte hemen daima kötü, kara alın yacüannın kurbanı olduklannft tPBmian bu in« sanlann böyle bir alabetle karjılaşmalannda, psikanalistlere göre, geçmişteki, özellikle, çocukluk çaglarındaki yasayış şekilleri bashca rolü oynamıştır. Bunlar, çogu zaman bilinçsiz olarak. kendilerini cezalandırmak için ellerinden gelen herşeyi yapmıslardır. Normal, yeterli bir dUsünme yetenegine sahip olmalarma ragmen kendileri için tehlıkeli olan yollan seçmişlerdir. Kendilerine, başkalanna gizli, esrarlı, ugursuz gibi görünen bir gücün, dış dün. yamn insandaki temsilcisi. savcısı olan sert, kırıcı, saldırgan bir Üstben'in zoru, baskısı ile kendilerine böyle bir akibet hazırlamıslardir. Dostlarınm. yakınlannm, danışmanlannm uyanlarına önem vermemijlerdir. Hatta, yanh; işlerini, zararlı, tehlikeli faaliyetlerini, girişimlerini önlemeğe jalısanlardan uzaklasmışlardır. Kendilerini yakın veya uzak bir felâkete ulastıracak yolda yürümeleri için kendi çıkarları ugruna tesvik edenlerin dUsUncelerine uymuslardır. Kısacası, kendilerini basansızhklara, felâketlere sürükliyebilecek herseye basvurmuslar. iç hayat dramlannı sahneye koymak için gerekli bütün hazırlıklan yapmıslardır. işinin zaman zaman kabalaştığı, hatta tertnyesizleşmek zorunda kaldığı bir sert ortamda yaşıyoruz. Yaşam zor, geçim sıkıntısı bela. değer yargıiarı sallanıyor, sinirler gergin... Günltik yaşayısımızda güler yüzlü, edepli ve sakin insana raslamak büyük talüı. Cümlenin suratından düşen bin parça.. Troleybüs biletçisir.den genel müdüre, dolnruş yolcusundan zengin patrona dek hepimiz afurtafur içindeyiz. Böyle bir ortamda Bülent Ecevit gibi bir siyasl parti lideri olur mu? Yümusak, alçak gönüllü, şair tabiatlı, karıncayı ineitmekten çekmir, nazik... Bunca mücadelenin yükllnü omuzlarında taşıyıp bunca çamurlu politika yaşammda böylesine insanca gülümsemeyi konımak: insanlara kudretlerine göre değil, salt insan olduklan için değer vermek az kişide bulunan erdem değil midir? Gerçekte Ecevit'in yumuşak kişiliği ardmda çetin b:r karakterin, sert bir inadın pırıltılannı görmek gerekir. Zaten başka türlü olsa, bugün bulunduğu yere tırmanamazdı. Yalan saltanatında yalansız sultan olmak için savaşmak çok zordur. Ecevit. emek vererek. çaba göstererek, inandırarak. sırasında dövüşerek; karşısına çıkanları yene yene oturdu CHP liderliğine... Kimse yadsıyamaz bunu. Bunca parti başkanı arasmda çağdaş düşünceye yakm tek kişi olduğunu da kimse yadsıyamaz. Sosyal adalete inanmış ve sömürüye karşı olması bir yana, Ecevit, çiirden, edebiyattan, sanattan, nasibi olan tek kiçidir liderler arasmda... Çankaya'nın kapısı tkinci Dünya Savaşından beri bu nitelikte bir tek adama açılmıştır. Bu açılış da Ecevit'in kişiliğine değil, parti liderliği niteliğinedir. Türkiye'yi >'önetmede pazarhk gücü olanların içinde Ecevit gibi biri daha gösterilemez. Kapkaç sermayeciiiğin. göstermelik burjııvazinin, çağdışı tanmcılığın politikacılan ortasmda garip bir siyasî parti lideri olarak kalıyor Ecevit... Bu durum hem talihidir. hem talihslzüğidlr. Çünkü ilerici ve solcu çevreler, insafsızdır. EleşRriye geldi mi vur abalıya gidiyor. hırsla yazıp söyleşiyoruz. ' Ecevit'in Cumriurbaşkanhğı seçimlerindpki tutunıu bu bakımdan yaralayıcı eleştirilere yol açtı. CHF Genel Başkanınm Gürler formülüne karşı çıkması. Sunay tormülünü benimsemesi tepkiler uyandırdı; davran:»mın nedenleri anlasılamadı, parti içinde bunahmlara veşiı ışık yaktı. Gürler ve Sunay formülünde CHP yı devreye sokan AP*ıös yeni hükümet formülünde devreden cjıkarması tuzbiber ekti olanlann üstüne... Bütün bu olavlaroa Ec*nt'in parti kurullannca peşin yetki sahibi sayılması da aorumun omuzlanna yüklenmesine neden sayıldı. Şimdl AP CGP koalisyonu ile daha geniş hareket olanağı kazanrmş olan Demirel'i, Ecevit adetâ sırtınas taşıyarak iktidara götürür gibidir. Görünüm böyle... Ama bu görünümün bir temel nedeni var: Gelecekte» M CHP iktidanna yolu AP liderinin açacağına CHP Genel Başkanı inanmıstır; demokrasl oyununun kurallarına uygun oynanması temel dileğidir. Demirel oyunu kurallarına uygun oynamasa da, Ecevit'in önünde baska bîr yo) Körünmüyor. CHP lideri. hem kafa yapısu htm kisiliğı ba kımmdan Demirel'in tuzaklarına «evet» aiyecektir E > yol, Ecevit'i, CHP'yi ve ülkeyi nereye gö'ürür? Şimdider bilinemez. Bilinen şey CKP'nin yazgısının böylece çizildi , ğidir. Ve bu konuda CHP liderini anlayışls Karsılamak gerekiyor. " Ecevit'i en sert biçimde eleştirmeK ancak tlkir yftnünden kaydığı ve saptığı zaman hak olur. Kikir dogrulttısundan tâviz vermeyen bir liderin, taktik hataları ve stratejik kusurlan ki var olup olmadığı İlerde anlasılacak insafla ele alınmak gerekmez mi? Yann seçimlere vönelirken üDcenin sorunlanna çağdaş bir avrion vaKlambılecek olan tek parti CHP ve bu partinin lideri Ecevit'tir. Gerçek budur. Hoşgörünün ve Eagduyunun çağrısına kulak vermek gerekiyor. Ecevit'in yıkılması ortanın solunun vıpranması, sağcıların ekmeğine yağ sürecek bir davranıştır. Eioğlu kulaklarını dikmiş bekliyor. Okuyucu Mcktupları Kültür Bakanlığı Kültür Bakanuiının yeniden kurulmasına karar verCmekle, kültür ve sanatın toplum içindeki yen ve önemı bir kez daha saptanmış oldu. Bakanlığın yeniden kurulmasına katkası ve emeği geçenleri ne kadar lcutlasak azdır. Her ne kadar ylrmmci yüzyıhn uygar TUrkıye'sinde killtür ve sanat tşlerinln Bakanlık ölçüsünde ele alınmaMnı beklemek pek dofal gibi sanat akımlannı yafciren iztiyebilecek, çağını tam olarak görünüyorsa da. bugüne kadar kavramı? yetenekli ve bilgili uzunca bir gecikmenin varlığım dâ kabul etmeğe zorunlu kişileri ba Bakanlığın içinde yuz. Dileğimiz odur ki; Ata görmek herhalde en dogal hak yoldan yürüyev kımızdır. türk'ün Bu Bakanlığın sıradan bir bilecek, Atatürk ilkelerine s;msıkı bağlı. batı ulusiarı arasm Bakanlık değil, topluma hız da yaşayan TUrkiye'ye ger ve yön verebüecek motör bir çekçi. çağdaş bir kültür ve sa Bakanlık oldugu lnancmdayız. nat politikasının uygulaylcısı Topluma hıı ve yön verebiîeo'.acak bu Bakanlığın ömrür.ün cek bir Bakanlığın motfiril de eskisinden daha uzun olması onu oluşturacak Idşüere bağIıdır. Kişiler ne denli yetenekdır. Kişisel ya da kurumsal ça li ve bilgili olurlarsa motör de balan koordine edebilecek, ça o denli güçlü v« sürükleyici güce sahip olur. ğının hatta daha da Herisinin Türk ulusuna sayısız yararkültür ve sanat olaylannı değerlendlrebilecek ve topluma lar sağlıyacağma inandıflmız KUltür Bakanhğım, ilerde yaısık tutabilecek bir Bakanlık pacağı hizmetler için şimdlden sanıldıgmdan çok daha fazla candan kuüsna. yarar sağlıyacaktır ülkemıze. Yurttaşlannm ruh ve kafa sağErmm ÖZTÜCEL lığımn dengell bir şekilde oluCnmhnrhaşkanlıği Sen> şumuna hizmet edecek bu Bafont Orkestrasi üyesi kanlık, çok güç bir görevi üzerine alarak büyük bir sorum ^ luluğu da yüklenmiş bulunu»» •. , türleri anali* ve sentez edebilecek, her türlü düşünce ve Freud'u İzleyenler Freud'u izliven bazı psikanalistözellikle, olumsuz çocukluk ler de, ünlü bir çok politikacılatecrübelerinden meydana gelen çelişmeli çift degerli duygulann n, devîet adamlantn, bu arada, politika hayatındaki sararlı etki KspoK'on'u, Hitlefi, Musolini'yi lerini, bazı konularla ilgili aşın tncelediler. Freud'un ortaya athassasiyetlerin tasıdıklan anla tıgı ve hayatî/ı öbiir alanlannda mı belirtmeğe uğraştı. Insanla oldugu gibi politikada da büyük rın, başkalan. yönetmege çalışblr rol oynayan basansızlık nevtıkları kimselerle Uişkilerinde pataiojik varhklan hakkındaki izlenimle rozu, daha doğrusu, rinden hareket ettiklerini. iç dün başandan kaçma, başansızlığı ha yalannda kendileriyle anlaşabi zırlama, başanlarda başarısızlılen, geçinebilen, huzur Içinde ya gın koşullannı gerçeklestirme eşayabilen, çatışmalardan uzak ğilimi üzerinde durdular. Bazı kalabilen yöneticilerin ölçülü ha ünlü politikacılann, özellikle, reket edebileceklerini, başkalarını memnun edebilecek bir davra Musolinl'nin, Hitler'in kendilerinış şeklini benimsiyebilecekleri ni, dolayıslyle, memleketlerini, ni; insanlarm birbirleriyle düzen dünyayı felâkete sürilklemelerinli ilişkiler kurmalannı, birbirleri de, hajntlarını bUmdiği şekilde ni sevmelerini, düşünmelerini is sona erdirmelerinde bu eğilimin, tiyebileceklerini; tersine olarak, kendi kendini cezalandırma şekTOrhklannın derinliklerinde kendileriyle çekişen, uğraşan kimse linde ortaya çıkan basansızlık Sonuç Politika, hayatın ilk yülanndan itibaren ruh dünyalannda bir ahenk kurabilen, yaradıh? istekleriyle dıs dünyanm lorunluklan arasında yapıcı, yaratıcı, düzenli ilişkiler saglayabilen, kendilerini kabul etmekte, benimsemekte zorluk çekmeyen, insanlan yafandan tanıyan ve seven kimselere başan şansı veren bir sanattır. Adlercilerin Görüşü Bi r baska anlamda re mahlyette derinliğine görüş olan Ad yor. îçte ve dışta çeşitu km «ı T>nh orıılanlara VEFAT Biricik varlığımız, oğlumuz kaıdeşimı» Gayrimenkul Satış İlânı Kadıköy İcra Memurluğundan 912/6790 Bir borçtan dolayı mahcuz Kadıköy Rasımp'işa mahallesi T8yyareci Saml sokakta kain 49 pafta, 259 ada ve 1 parsel sayılı gajTimenkulün 4'üncü kat 8 nolu dairesı Kadıköv îcra Dairesi satış mahallinde satılacaktır. İMAR DURUMU: tstanbul Belediyesı Imaı Müdtirlüğunün 20.11973 gün ve 973/341 sayılı imar durumueda i*kan sahasında 1/500 mikyaslı Rasimpaşa tadilat plarc dahiıinae bina yükseküği 1550 metre, bina derinliği taman.ınoa ve arka bahçe mesafesi nizamı aydmlık bırakılmak suretiyle bitisiK irşaat nizamında çatı katı yapılamaz kaydı ile imar durumu verilmiştir. EVSAFI: Mezkür gayrimenkul Kad köy Rasimpaşa mahallesinde Misakl Milli sokak ile Tayya: ecısana sokağımn kesiştjğı köşede betonaraıe karkas ve tam K&pı olarak mşaa olunmuş Tayyarecisami sokağından mahallen 11 Kapı taj nolu ErginJer apartmanı olup takip mevzuun» dahb rrezKüı apartmanının dördüncü kat 8 nolu dairesidır D»irere girıft* bir antre, solda bir alafranga tuvalet malıalh vanındn mutcak mahalli sağda salem, ilerde bir holde 2 vataK odhsı. bir Danyo mahallinden müteşekkitdir. Salon zeminj oarxe, diier odaiar zeminleri marley kaplıdır. Dairede elekıriiı. su. Ka.ârüler tesisleri mevcuttur. K1YMLTİ: Satıiacak olan 8 nolu 24/360 nisseü daıreyo 140.000 lira kıymet takdir edilmiştir. SAT1S SARTLARI: 1 Satış 2.6.1973 Cumartest gunü saat U.Ki'den 12.00'ye kadar Kadıköy iera Dairesi salonunda açı» artırma suretiyle yapılacaktır. Bu artırmada tahmin edilen tayrretir »» 75'ni ve / rüçhanlı alacaklılar varsa alacaklan mecmuun'j re «at;s trasraflarım geçmek sartı ile ihale olunur. Böyle bir oedeıle aua çıkmazsa en çok artıranın taahhUdü baki kalmak jartiyle 12.6.1973 Salı günü Kadıköy İcra Dairesı salonunda saat 11.00 12.00'de ikinci artırmaya çikanlacaktır. Bu artırmada da rüçhanlı alacaklılann alacağını ve satış maarafiannı gecmesi sartiyle en çok artırana ihale olunur. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin tthmin eoüen fcıymetin ",'o lU'u nisbetinde pey akçesi veya bu miktar kKiaı ruillî bir bankanın teminat mektubunu vermeler» iâzımdır Satış Desin para iledir, alıcı istediğmde 20 giinü seçfnernek ü?ere n.enil verilebilir. Dellâliye resaıi ihale pulu, tapu harc <re masraflan alıcıya aittir. Birikmiş vergiier satış bedelınden ödenır. 3 İpotek sahibi alacaKlılarla diger ilgııiı«in {•) tra gayrimenkul üzerindeki haklannı hususiyle (aİ2 ve masraia aair olan iddialarını dayanağı belgeler ile onbes gün ıçırde daıremize bildirmelen lâzımdır; aksi takdirde hakları ıaou sicıü ile sabit olmadıkça pavlaşmadan haric bırakı.aciklardır. 4 Satış bedeli hemen veya verilan mühıet ıçuıde ödenmezse İcra ve lflâ» Kanununun 133. madoesı gere(»ince ihale feshedilir. İki ihale arasındaki farktan ve °/ı 10 fa^zden aiıa ve kefilleri mesul tutul&cak ve hiç bir hükme hecet ftMmvft" kendilerinden tahsil edilecektir. 5 Şartname, ilân tarihinden itibaren herlresin görebilmesi için dairede açık olup masrafı verüdiğı takdirde isteyen alıcıva bir örneğı gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnamert Körtr.üs ve münderecatını kabul etmış sayılacakları, baskaca D; pi almak isteyenlerin 972/6790 sayılı dosya numarasiyie memurluğuınuza başvurmalan ilân olunur. (tc. îf. K. 129) 9.41973 (*) îleilüer tâbirine irtifak hakkı sahiplert de daailttir. (Baan 2645) 2S6S FarukTEMELBAŞ (Terme'HFARUK) 13.4.1973 Cuma günü vefat eüniştır. Ceuazesı H 4.1973 Cumartesi (Bugün) günü Fatih Carniinde öğle namazıriı roütealrip ebedi istirahatgâhma tevdi edilecektir. Merhuma Tanrıdan rahmet dileriz. A t L E S İ (BATE!>: 35) 2572 MUHASEBE YARDIMCILARI ARANIYOR Asgari Lise mezunu teerübelı Muhasebe yardımeılan alınacaktır. Erkeklerin askerliklerin] yapmış nlmaları şarttır. Ücret tatmınkâr olup, müracaatların aşagidaki adrese yapıt m»sı rica olunur. ADRES : Biçki Yurdu Sok. Dr. Şevki Bey Han Kat: 2 Cafttlogltı / ISTANBUb Cumhuriyet 2566 Toplum hayatımızın ve de gttnlük yaşantımızm gerebtirdiği, örgütleşmeye, birleşmeye, dayanışmaya oldukça muhtacız. Ne gariptir ki. her sabah Devlet Radyomuz ve basınimız bizlere kooperatiflesmeyi öSütlerken, maalesef Dev'.et elinde, Devletln de gücünde yöneticilerin gözünde hiçiz. örnefin: Mesken kredisi adı altmda 1970 Arahğından bugüne kadar kesilen •» 5'lerimia nereye gi/ der, nerelerde toplanır, ne işler görür bilemeyiz. Bildiğimiz birsey varsa ibmâl edilişimiz güçsüzlüğümüz ve örgütsüzlüğümüzdür. Memurun, üst derecesi verilmez, maaş larkj oyalanır. Mesken kredisi verilmez. Fırsat bulundukça birliğe beraberliğe çagnlır. Kulagı bu çağ nda, gözü. etrafta blok apartmanlar diken işçilerde olan ma murdan, samimi çalısma beklemek nafiledir. Bir ata sözü ile: «Deveyi dereye uçuran. bir tutam ottur.» Hızla artan hayat pahalılıjh karşısmda boğuluyoruz. Piyasaya esir köle oluyoruz. GUcüntl yitlren memur, Devlet otorifesini ayakta tutamaz, bunun suçlusu, ihmâl edilen değil edenlerdir. MEHMET OSLD DSÎ. 73. Şobe • Amasya Memurun kredisi ve kaderî • 1958 Raztran «yuıda, Istanbul Telefon Başmüdürlüğünden telefon istedim Bana bir sıra numarası verdiler. Tam orjdort •yıl bekledim. 1972 Şubat sonla rında. sıran geldi, gel parasım yatır dedıler Tfennya sükür. dedim (2501) tki bin beş yüz bir lira yatırdım telefomı aldım. üç ay sonra evtml Suadlye* ye taşımaro gerekti Telefomı nakletrirmelî için yine Telefpn Başm'jdürlügtine &aş vttrdum. Al sana bir be&eme numarası daha dedtler 2 Haziran 19721 den bu yana beMemekteyîm Ekim a5rtnd3 çorrtum soruşhırdym 1973 Oesğında rerilir dedüer Ocak da şectl Subat arnnjn tiîç ftaftasrınds öir voklama daha vapfırn 1973 Hn7İra mr.a Kadsr unKân vok Erenk^^= Santralı ftesiminde 2 D R0 det BakanlıK tarclhlisl sıra bek lemektefflr Dediier Eîczaa. doktor parlımenter. gseteci' gib) hayatı siyasal vo sbsy*a! önemı oai? tarcfhlilere d'>pce*;m yol? Ams rmlarm da önüne geçen şu tki vü2 Bakanlık tercihlisine dofrusu aklım errniyor E2er Sayın BakanlanmB, kendi nizmet alanlannda böyle yiizleree özel tprclhleT yapıyorlarsa ışlm eftrill*rek dlve sıra beklpmekten «yorulanlara: Vah! Vah!» Erol TALCIN EmekJl rtfretmen
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle