18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 9 Mart 1973 ahya Kemal Beyath, cTürk Istanbul» adlı inceleraesinın bir yerinde der ki: «Cetlerimız yalnız numaride değil, her şeyde, hiyâne yapmasım bilmişler, lâkin yazmasını utmuşlar. Bu bizim feci bir talihsizlığimiz.» Gerçekten de, Osmanlı TCrklerinin Analu'da kurup dört bir yana genislettikleri yük imparatorluğun olaylan ve kisileri lisne, elimizde ne denll az yazüı kaynak bunduğu dusünulürse, bunu sadece talihsızcle yorumlamak kandırmaz kişiyi; yapılannn bilincini açıklamak çabasında şaşılacakr ağırdan alma vardır. Duşünün ki, Âsıle ısazade, o doyulmaz Türkçesiyle vazdıgt rihinde, Istanbul'un alınmasım bir, iki sayfa nde geçiştiriverir. Birkaç ay önce okuduğum, inci Viyana kuşatması üstüne Ahmet Ağa'nın ıncesi ise, kentin surları dibinde patlatılan çımların öykusü çerçevcsi içınde kalır. Bundeğisik ülkeye gidilmiş, oralarda yerlesiliş, o ülkeler yüzyıllarca yönetilmiştir, ama avlann öncmine oranla yazılanlar (anılar, •z yazıları) parmakla gösterilecek gibi azdır. i Işte Türk Dil Kurumu, yayımladığı avlık irk Dili Dergisi'nin Mart sayısmı «Gezi özel ÎVISI» olarak hazırlayıp basmakla, bu bakımın, çok ilginç bir iş görmektedir. Dergiye gerçekten yararlı bir önsöz yazan yın Orhan Şaik Gökyay, yazınımızın (edebiıtımızın) gezi türüne, doğrud'an doğruya y« ı dolayh olarak giren eski yeni yapıtlar üsıne toplu bir bakış vermektedir. Bu önsö?en öğrendiğime göre, ilk iki seyahatname arsçadır. «Türklerin yazdığını bildiğimiz en =ki iki seyahatnameden biri Hoca Gıyasüddin akkaş'ın Acaibül letâif'idir. Ikineisi Ali Eker Hatâi adında bir tacirin 1515'te Istanbul1 a yazıp Sultan Selim'e ve onun ölümünden ınra Kanuni Sultan Süleyman'a sunmak is;diği Hıtâîname'dir. Bu yüzyıllarda tran edeiyatı ve dili Türk toplumunda büyCk bir yer jttuğu için hükümdarlar ve şehzadeler bila 'urkçe kadar Farsça da biliyorlardı. Bu ilk ti seyahatnamenin Farsça olması bundan doayı yadırganamaz. Nitekim her ikisi de çok eçmecfen Türkçeye çevriljnişlerdlr.» 1 Olaylal ve gömşler BlR ÖZEL SAYI Melih Cevdet ANDAY Orhan Şafk Gökyay'ın «Osmanhlarda ilk klâsık gezi yapıtı» olarak tanıttığı, Seydi Ali Rels'ın Mir'âtül Memalik adlı yazma kitabından alınan parça ile başlayıp Tahır Kutsi Makal'a değin ellı uç yazarımızın bu türdeki kıtaplarından aktarılan parçpları kapsıyor. Eskiler, dil bakımından sadelestirilerek alınmıştır. Burada bir isteğımi belirtmeden geçemeyeceğim: Bu eski parçalardan hiç olmazsa bir kaçı, asılları ile birlikte karşılıklı olarak verilemez miydi? Bu yapılsaydı, sadece dilimizin geçirdiği değlşiklik gösterilmlş olraaz, eski yazarlarımızın dil tadı üstüne de bir takım öğretlci, ilginç sorunlara yol açılmış olurdu. Seydi Ali Rels, yapıtında, Süveyş kaptanlığına verilmesinden sonra Hint denizlerind» ve karaya çıkıp yurda dönerken basıntfan geçenleri anlatmaktadır. Aşağıya küçük bir parça alacağım: «962 Muharreminia başında (kasım 1554 sonu) Ahmedâbâd'a yola çıkıldı. Bir kaç günde Baruç'a ve bir nice günde Baludır'a varıldı. Sonra Kampanır yolu ile gidilerek yollarda garip ağaçlar görüldü. Her birinin başj göklere ermişti. Üzerlerinde saşılacak yarasalar... Bir kanatfmdan öteki kanadına vanncaya dek on dört kanştı. Her ağaçta böyle yarasalar sayısızdı. Dediğimlz ağaçların köklerl yukandan aşağıya inip yere değınce onlar da büyüyor, birer ağaç oluyor. Bu söylediğim ağacın adı o yerlerde Tnba ağacıdır. Gölgesinde nice bin adam gölgelenir. Gücerat ülkesinde ise papağanlann «ayısı sayılmar "Oralah rnaymunların bulunduğu yerlercfir. Her gün bir yere konduğumuz zaman nice bin maymun gehp çevremizi kuşatırdı, çoğunun ellerinde yavrulan vardı, her biri tuhaf tuhaf davranırlardı...» XVI. yüzvıl divan yazınınm basarıh ozanlarından sayılan, tarihçi Gelıbolulu Âli Bey'in «Gemi İle tlgıli Konuşmadır» adlı parçası lse, gemive binilmemesı öğüdü ile başhyor: «Aklıbasında bir adamın, zorlayıcı bir neden olmacfan, gemiye binmesi ve deniz yolculuğu yapması doğru değildır. Bu zorlayıcı neden de ancak şeriatın, ya da aklın buyTuğu İle bir kıyıdan, blr adaya geçmek olabilir. Y» adadaki haika kutsal şeriat yolunu öğretrnektir, ya da yakalandığı öldürücü blr hastalıktan ba*ka yerd'e kurtulması olajjan görulmemektedir. Hattâ kimi Kur'an yorumcuları, «Kendi elinizle tehlikeye atılmayınız» ayetinin yorumlanmasmda, «Zorlayıcı böyle bir nerien olmadan gemıye binmek caiz değlldır» dive bunu kesinlestirmislerdir. Gerek kutsal KâbS yoluna gitmek için, gerek gazaya yonelmek için gemive girmeğe izin vercneml$lerdir.» Denize ve gemiye karşı bu korkunun, XVI. yüz yıl Osmanlı denizciliği açısmdan, daha başka yorumlara da kapı açabilecek nltelikte olduğunu sanıyorum 1555'te Trabzon'cfa doğan ve yirml yasında iken yirmi bes yıllık bir geziye çıkan kadı ve tarihçi Mehmet Âşık'tan ise şu kısa parçayı alacağım: €Trabzon denizlnde nefif balıklar avlanır. Mezit ve kalkan balığı hepsinden er.fe* ve yeğrektir. Kalkan balığı Trabzon denizl ile Istanbul Boğazmda çoktur. Trabzon denizinde hamsin günlerinde bir küçük balık avlanır ki, Trabzon halkı harnsi sözünü bozup hapsi balığı derler. Trabzon halkmın zarifleri, avamiyle «hapyi balığı» diye alay ederler, doğrusu alay edilecek denli varrfır.» Gelelim bizim o büyik, o sevirnli gezgini» miz Evliya Çelebi'ye... Ünlü «Seyahatname» sinden, özel sayıya, Yanık Varoşu, Yanık Kalesi, Viyana Kadmlarının Kıyafeti, Avusturya împaratorunun Kıypfeti. îstefani Kiüsesir.in Orgu, Kütüphanesı, Manastırı, Viyana Hamamları, Viyana'nın Bedestan Çarşısı .. gibi parçalar alınmış. Viyana kadmlarının kıllğını Evltya Çelebi sövle anlativor: ';•"•« Çok uluslu orgütleı B E. Çelebi'nin GÖzüyle... «Bunlar da erkekler gıbi üzerlerine kara ve renk renk çuhadan vensiz, islemell cepken giyerler, ama içlerine diba. şib gibi, altınla dokunmuş ipek, türlü türlu afiır kumaşlar, altm işlemeli çargap giyerler. Arr.a öteki kâfir ülkeleri karılannm fistanları gibi daracık ve kısa değildir. Bütün etekleri yere birer ar«ın sürünüp Mevlevî dervislerinın etek fistanları gibi boldur ve hiç d'on giymezler. HepM renk renk kubâdî papuç giyerler. Lâkin bakire sayılan kızlardan başka dul kadınlann hepsinin göğü^leri açıktır, bevaz kar sibl sineleri vardır. Baslarında beyaz tülbertten, örme, hayalin beğeneceği, çatma örme nakışlı takkeler üzerinde hep cevahirli. Incill, lstefanlı takke giyerler. Ama Allahın hikmeti, bu ülkenin kadmlarının memeleri, Turk kadmlarının emcekleri gibi tulum kadar memeli deîildir Hep turunç kadar kücük emckleri var.» XVIII. yüzyıldan da birıki örnek verildiktpn tonra eski gezi yazmımız kapanıyor ve XIX. yüzyıl ürünlerine sıra geliyor. Burada gezi yazınımız birden zenginleşmektedır. Bundan da anlaşılıyor ki, dünvayı gezip pormek ve daha önemlisi, EörülenleH avrıntılan ile yazmak eğilimi gittikçe artmaktadır. Özel savının en çok örneği kapsayan bölümü ise, virminci yüryıl gezi yazınımızı içermektedir. Derleme, çesitli »çılardan okunmağa, lncelenmeğe değer. atı dünyasında adını sık sık duyduğumuz, bazı örgütr ler vardır. NATO, AET, Avrupa Konseyı. UNESCO gibi . Hiç kuskusuz Batı dünyasıru birbirine bağlayan, salt bu orgütler degildır; ülkeleri aşan büyuk şirketlerden söz açmak da gereklidir. Bır firma düsünün ki, dünyanın belli başlı devletlerinde. şubeleri. fabrikaları, ortaklıklan, aracüarı. dağıtıcılan.bulunsun. Bu düzeye enşmiş bir" kumpanyanın bir devlet kadar güçlü oldugu tartışmasız • gerçektir. Batı'da bövle şirketlere «multinationale» dlyorlar, dilimize «çokuluslu» şirket diye çevriliyor. Bunlardan Michelın, Pransa"daki çokuluslu kumpanyalar arasında Fransız kökenli olanlardan bıridır. Amerikan oazarında etkisini duvuracak kadar güçlü olan Mıchelm. Almanva"da. Hollanda'da. ttalya'da. îngiltere'de, hatta Franko t^panja'sında fabrikaîara, depolara, satış şubelerine sahiptir. Bu durumda ortaya bir sorun çjkmaktadır: Michelin'in Fransa'daki zaman ne olacaktır? fabrikasmda. bir grev çıktıği Michelin bövle bir durumda tspanya veya Alm'anya'da'd fabrikasmda üretime hız verecek, dünya piyasalanna gene mal sürecektir. Fransa'daki gravden şirket yöneticileri belki de memnun olacaklardır. Ya da çesitli ülkelerdeki depolarda gereğinden çok mal birikmişse bu mallann bi'imlne kadar yapılacak bir grev isverenin hoşuna gidecektir. 1972'nin sonlanna dogru Michehn'de bir grev olmüştur. Çokuluslu Michelin Kumpanyası çesitli ülkelerdeki kuruluşlanyie birlikte hareket ederek, gre.ve karşı çareler düsünürken önüne bir engel dıkılmiştin uluslararası Kimvaîş Federasyonu ki 4 milyon üyesi vardır çok uluslu Ml» helın'm karsısına çokuluslu bır Işçi federasyonu olarak çıkmıştır. Michelin'deki ısçiler verel sendikalar* aracilıgıylebu federasyona bağlı olduklarmdan, kısa bif süre Içinde her ülkede gerekli tedbirler alınmıştır. tspanya'dan Fransa'ya oto lâstigi dolu kamyonlar yola çıkamamış, çesitli ü!kelerdekl fabrikalarda fazla çalısma saatleri kontrol altısa alınmış, ve grev oyunun kurallanna göre korunmuştur. Demek ki üyesi olduğumuz Avrupa'da. çokuluslu kumpanyalara karsı çolîuluslu sendikalar ve çokuluslu grevler dönemine girilmiştir. Michelin olayında dıkkati cekici nokta şudur Faşist tspanya'dakl Michelin kuruhışlan da çok uluslu federasyonun kapsamındadır. Merkezden gelen KararlM tspanya'da uygulanmakta, Fransa"nm bir köşesinde yürürlüğe konan grevin, dünya çapında kontrolü değişık rejimler al • tında dahi yapüabUmektedir. * Sınırlar ötesi blr sorun niteliğine dönüşen bir başka' grev olayı da bugünlerde gazete sayfalarına var>sınuştır. Dün. bu köşede konu edindiğimiz Fransadakl Hava Tralik Memurlan Sendıkasının grevi, Amenka'oan Avrura'y8 dek bütün havayollarıru ve havayolları personeUni kapsamıştır. Gerçi büyük havayollan sirketlerinin Fransa'ya yönelen seferlerini iptal etmeleri ve bu davTanışlanyie Fransa'yı âdeta protesto etmelerinin gerekçesi baskadır Bununla beraber, Fransa'daki küçük bir topıulugun grev hakkjru kullanması, sonuçta bütün dünyayı ilgilendıren bir konu düzeyine yükselebilmiştır. Çagunızm kimlik kartına damga basan agırlıgm ne olduğunu anlamak İçin pek zahmete gerek yoktur. Dünyanın her yanında, emeğin ve emekçınin haklan ve Ozgürlükleri gündemdedir. Çagdas toplumun ve çagda^ demokrasinin birincl sorunu budur. Demokrasi dedigımi« rejimin özü de budur. Bu özü reddetmek, bir toplumu çagdışı karanhklara doğru itelemek demektir. Politika hayatımızda sık sık Batı toplumundakl verlmizden ve insan haklanna dayalı demokrasıden bahsetraek moda olmüştur. Ne var ki Batı töplumlannda hayatın ne oldugu konusunda ya yeterll bilglmiz yok ya da sorunun özünü hasıraltı etmek istlyontız^ Dünya öylesine, blr niteliğe kavustu Id. çağımızda Dogu'ya gitsek de emek sorunu Batı'ya gitsek de emek sorunu karşıımza çıkmaktsdıı. , \sılları ile... Bunlar bir yana bırakıhrsa, özel sayı, sayın Bu köşeden ALTAN ÖYMEN Em. Hava Tümgenerall thsan Esiner'in eşi, Attilâ, Erol Oray Esiner'in annesi Fan;k San, Nimet Göksan'ın ablası, Melek Alas, Nevres Salkım, Nevit Kışınbay'ın yeğenl, BlR BAYAR EKSİRTİ Celâl Bayar da İse kanşb. O da bir bol paralı patronun gazetesinde sür manşet çektirerek, «Mıllet kendini idareye muktedırdır. Orduiann esas gayesi savaştır..» dıyor. Ve Jean Jacques Rousseau'dan cümleler aktararak.. Sıyasete kanşan ordunun Balkan Eavaşı bozgunundan ömrkler vererek.. «Balkan Savaşındaki bazı komutanıann askerlerl yağmur altmda ve ekmeksiz bırakıp, hat geris.tıdekı köylere yerleşerek istirahate koyulduklarından» söz ederek.. «İşkodra Kalesıni düşmana teslim eden Tahsin Paşanın naınlifoni» an. latarak.. Öte yandan Demirel, haftalardır diline pelesenk ettigi tekerlemeleri tekrarlamaya devam edıyor «Hıçbir etkl kabul etmeyiz.. Biz millî iradeyi temsıl ederiz.. Prensiplerimız..» lalan diye.. «Prensipler cepbesi.nin her yanından bayraklar yükselmeye başladı yani.. Bır «Haçlı seferune hazırlanırcasına.. Bu seferin kurmay heyetinin politikacalan Ankara'nın Güniz sokağmdaki, eski politikacılan Istanbul'un Çiftehavuzlarınöaki, gazete ya da ticarethane sahipleri de kâh Babıâlıdeü kâh Büyük Ankara Otelindeki karargâhlaruu güçiendirip duruyorlar» Prensipler... Evet Celâl Bayar'ın ağzından lşitecekmlşiz artık «millt egemenlik» prensıbini.. O CelSl Bayar ki, 1960 Bncesinde, Demokıat Partl Grubunun en azılılannı «Tahkikat Encümeni» adı altmda Yargıç. lar Kurulu haline getırtip, zamanın tek muhalefet partısim kapattırmasına ramak kalan ve milli egemenlik ükesine taammüden tecavüz halinde suçüstü yakalanan adamdı.. O Celâl Bayar öğretecek şimdi hepimize «milU egemenlik» ilkesini.. Ve «Ordıılann esas gayesinin savas» olduğunu. Peki öyle idiyse, 1960 yıhnın nisan ayı sonunda Sıkıyönetim subaylarmı, «Hürriyet» diye bağırmaktan başka hıçbir suçlan olmayan Siyasal Bilgiler Fakültesı ögrencilerine ateş açtırtmak için zorlayanlar kimlerdir?. Istanbul'da Beyazıt'takl Üniversite bahçesinde, başka bır şey içm degil, Atatürk'e saygı duruşunda bulunmak için toplanan gençlerin üstüne, tanklarm gönderilmesi emrini verenler kimlerdi?. BUtün bunlann cevabı Yassıada duruşmalannda ortaya çıkmıştır... Ve Celâl Bayar, simdı, «Hafızai beşerin nisyan ile malul oldugu» hesabma dayanarak ve hepimizin g&dinün içine bakarak, ordunun siyaset dışında kalması gereğmi söyleyebilmektedir.. Ordu 1960 Mayısında, sivU idareye müdahaie etmişse, bunu «siyasete girmek» istegiyle degil, onu, partı kapattırmaü, toplantı dagıttırmak, adam hapsettirmek için kendı menfaatleri yolunda «siyasete sotanak» isteyen Celâl Bayar gibilertain manfetleri yüzünden müdahaie etmiştir.. O marifetlere âlet olmamak içm mUdahale etmiştir O zaman çocuk yaşta olanlar elbette hatırlamazlar. Çunkü 1961den sonraö restorasyon devrinde, 27 Mayıs, Wtaplarda bile ne oldugu belli olmayan anlamsız blr bahar tatüı günü haline getirildi.. Ama ben 1960'ın 27 Mayısından önce Kızılay Meydanmda mevzilenmiş DP'H milletvekillerının, zamanın Sıkıyönetırmne eönderdiği ihbar mektuplanyle Istanbul caddesındekı Svtod bınasma nasü götünildüğümü daha unutmadım. Kendımden söz ettim kusura bakılmasın. Bana en yakm örnek oldugu için Asıl meselâ arkadasım Suphi Taşhan'ın, zamanm Poiıs MüdUrlüğünün himmetiyle. 39 derece atejle vattağı yatagından kaMjnlıp, benim beklediğım koridordan geçirilerek bır ooada nasıl bekletildigini ve nihByet evıne gönderildıkten sonra da zatürreeden ölüp gittiğini unutmadım.. O zaman beni de, Suphi Taşhan'ı da, daha pek çokürını da ihbarlann asılsız olduğunu hemen farkeden Sıkıyotıetım savcılan ve yargıçları, ilk sorguda bırakmışlardı. DP'nin Çankaya köşkünden emir alan Tahkikat Encümeni ise: Niçin salıveriyorsunuz?» O da rutuklansın. Bu da tutuklansın.. diye tepinip duruyordu. Tek muhalefet partisi CHP yi kapatmak ve DP nın 50 yUlık iküdarını sağlamak için gereken zemini hazırlamak davaa peşındeydi çünkü. . Ordu, oyuna gelmedi.. tki hafta sonra, oyun. onun artık sabrını taşırdığı gün, durun efendıler. Size demokrasiyi koruyorum adı altında, demokrasiyi katlettiremem. dedı. Ve Celâl Bayar gibilerinin, elinde DP bastonuyla Cumhurbaşkanhğı yapıp, Türkiye'yi bir DP devleti haline getirme teşebbüslerini kursaklarında bırakarak, 1961 Anayasasıyla, Turkiye'ye demokratik ve sosyal hukuk devleti ilkesini gchrdı. O Anayasayla bu ilke gerçekleşmediyse. bunun sebebi. Celal Bayar'ın, başka biçim ve usullerle, ama aynı hedefe donuk olarak, Türkiye'yi b ^ AP devleti haline geürmek isteyen benıerlerinden başkası değildir. Biliyorum, simdi gene diyecekler ban arkadaslar, geçende de anlattığım gibi: Ordunun etkisini mi savunuyorsun?.. Gene tekrar edeyim: Ordunun etkisini savunmuyorum.. Ama orduyu kendi amaçlan için araç diye kullanıp, orduya, kendisine karşı olanlan ezdirmek isteyen ve o ezüenlere de «Size bunu yapan ordudur. diye göz kırpıp, ordu düsmanlığı asılamaya çalışan üçkâğıtçılığı hiç savunmuyorum... Ve ordunun, «Millet kendini idare eder.. Ordu işine baksın» gibi cümleler alünda, sanki milletten ayn. mületin dışında bir kuruluîmus gibi, bir yanda ordu, öte yanda millet varnuş gibi, tamtümak istenmesini çok büyük bir münasebetsizük sayıyorum.. Faşizm... Fasistler... Evet. faşizmin, Ispanya'da oldugu gibi, ordu eliyle geldiği gSrülmüştür... Ama Almanya'da oldugu gibi. genel oyla seçilmiş sivil Reichstag üyelerinin bu arada Muhafazakâr Zentrum Partisi üyelerinin meşru oylarına dayanarak geldiği de görülmüştür. Bugün Türkiye'de asıl ikinci tehlike, faşizmin «demokrası etiketi altında sivil ellerle, usul usul gelip yerleşmesi» tehlikesı vardır. Ve o sivil ellerin bize, «faşizm tehlikesl iste budur» diye. Faruk Gürler'in Cumhurbaşkanı adaylığını göstermesi, pek gülünç bir yutturmacadır. Bu >Titturmacayı bize hangi haksız muamele, klmln eliyle yapılmıs olursa olsun yutmayalım.. KADRİYE ESİNER 8 Mart 1973 günü vefat etmiştir. Cenazesl 9 Mart 1973 Cuma günü (Bugün) öğle namazını müteakıp Teşvüaye Camiinden alınarak Zmcirlikuyu mezarlığındaki ebedî lstirahatgâhına tevdı olunacaktır. AlLESt NOT: Çelenk gönderilmemesi rica olunur. Cumhuriyet 1507 DUYURU Ankara tktisadî ve Ticari Ilimler Akademisi Başkanlığından 1) Anayasa Hukuku, 2) Sosyal Politika ve t ş Hukuku, 3) Ticaret Hukuku, 4) Ekonomik Kalkmma ve Gelişme ve Uluslararası Ekonomi, 5) Ekonomi Tarihi TC Ekonomik DüsünceVer Tarihı Kürsülerine, »mavta birer adet DOÇENT alınacaktır. tsteklilerin, münhal olan Kürsülerin sahalarında ilmi degerde eserlerinin bulunması, Devlet memurlannda aranan genel şartlan taşımaları; ayrıca aşagıdaki belgeleri ekleyecekıert ve yabancı dillerini belirtecekleri bir dilekçe ile en geç MART sonuna kadar Akademimiz Başkanlığına bas\rurmalan gerektlgi önemle duyurulur. Dilekçeye eklenecek belgeler: a) ögretim görevi alınacak bilim kolu Ue ilgili blr yüksek öğretim diplomasının ve yurt içinde ya da dışında yapümış bilım doktorasına iliskin diplomanın asıllan veya Noterlikçe onanmıs suretleri, b) En çok bir sayfakk biyograiirün altı (6) nüshası, c) îlmi araştırn» ve yayımlann listesınin altı (6) nüshası, ç) Doçentlik tezinin basılmış veya daktilo edilmis altı (6) nüshası (Kapalı zarf içinde), d) Tezin kapsamı hakkında bir sayfayı geçmemek Uzere hazırlanmış özetin altı (6) nüshası, e) Akademimiz Eorumlu Saymanlıgına yatırılmış 200 TL. değerindeki Doçentlik tezi harcının makbuzu. (Basin, A 6415 12218) 1504 VAS1TA KIRALANACAKT1R. 1 BasmUdürlügümüz ihtiyacı için 12 adet pıkap. 2 adet tenteli kamyon, 5 adet damperld kamyon birer sene müddetle kiralanacaktır. 2 Bu işe ait şartnameler bedeli mukabili Gayrettepe, Yüdı» Posta Caddesinde BaşmüdürlüğümUa Malzeme ServisirK'en temin edilir. 3 Geçici teminat, tefclif edilen bedel tizerinden ve sartrmmede yazılı nısbetlere gbre verilecektir. 4 Teklifler vasıtalann tamamına, birkaçına veya birer adedine verilebilir. 5 thaleye iştirak edeceklerin teklıf mektuplannı en geç 15.3.1973 Persembe günü saat 15.00'e kadar Malzeme Servisimıze tevdi edeceklerdir. Basmüdürlüğümüz, ihaleyi yapıp yapmamakta veya dilsdU gine ihalede serbesttir. Istanbul Telefon Başraüdürlüğü AYŞE ÖZKAN (GÜLER) ile üstün GRunoiG kalitesinin erisilmez eseri MÜMİN ÖZKAN evlendıler. Bursa 8 Mart 1973 (Cumhuriyet: 1498) ZERRtN TUUJ ile ÎALÇIN KÖKEÎ Evlendıler. 83.1973 tatoTım edîyoruz.., • • • • • • • Feykalâde lüks kabine Döner komutatör Üstün seçicilikvehassasiyet Yüksek kaliteli tonalite Dahili ferit anten Kısa dalga için dahili anten Modern transistorlarla donatılmış devreler. KONSER BOY 20% (Cumhuriyet 1499) VEF AT CİHAN Emekli Tank Kurmay Albay Lutîı Güzer ve Asuman Güzer'in sevgili oğulla. n, Ankara tktisadî ve Ticari tılmler Akademisl öğrencüentıaen AvKut Güzer"in bırinıs aardesı, KOM. ORT. Sulfanfıamam, KatırcıollutaanKat 5 İstanbul (îlâncılık: 1332). 1503 TÜRKtYE DEMİR VE ÇELİK İŞLETMELERİ GENEL MİJDÜRLÜĞİJ1SDEN KARABİJK 26 KALEM MUHTEÜF BEZLİ LASTİK HORTUM SATINALINACAKTIR Genel MüdUrlUğUmüz tarafından kapalı zarf usulU Ue 26 ka'em muhtelif bezli Iftstik hortum satınalınacaktır. Bu tse ait sartname; 1) KARABÜK'te; Genel MüdürlüğümuiB Malzeme tkmal MUdürlü»u, îc Alımlar Servisinden. 2) tSTANTtUL'da: Taksim. Cumhurtvet Caddest Dogupalas Kat 4 No 7 deki îstanbul Mümessilliğimizden, 3) ANKARA'da Yenisehır Karanfil Sokak No: 30/7 deki Ankara trtıbat Büromuzdan, bedelsi7 olarak alınabilir Isteklilerin sartnamemize uygun olarak nazurlayacâklan kapalı tekllf mektuplannı geçiei teminatlan Ue birlikte en gpç 27 Mart 1973 Salı ptinu saat 14^0*8 kadar Karabükte Genel MüduriiiMmüz Haberleşme ve AIÎIT MUrt"riugürJe tevdl etmelert «an olunur. (Bastn: 12088/1437) İLÂN Devlet Orman lşletmesi Göksun Müdürlüğünden Cins ve 3 S. K. 3. S. N. 2 S. N. 3 S. N. 2. S. N. kalıtesı B. Goknaı Tomruk B. » B. » » B Çk. T'jmruk B. Çk. Tomruk Parti Adedi 1 10 1 42 7 61 1 îşletmemiz Göksun Bölgesl Yantope Meıkez Deposunda mevcut 3288 139 metrektlp' muntelif cins ve muhtelif kalitedeki orman emvaller 21^.1973 tarihine rastlayan Çarsamba eünü «aat 11.00 de tşletmemiz Müdürlügü binasınaa vadell açık arttırmah olarak satılacaktır 2 Satışa ait ebat Usteleri ve müfredath Uâr Meraş Orman Başmüdürlüğü Maras Orman î s letme Müdürlügü Ue Işietmenjzae görillebıür. 3 Ahcılann belli gün ve saatte teminat makbuzlarıyle birlikte Komisyonumuıa tnüracaatlan ilân olunur. MUrtan M3.D3. P.4D5 619.344 27.00b 2198 815 S75.570 Bluhammen bedeli Temir.atı LiraKr. LiraKt 291.00 • . 1470.1» 399.00 . 18540 00 489.00 ' • 1000 UÜ 421.00 69000.00 543.00 15260.00 Pesinat *30 •/o 30 •/o 40 %30 HALÛK GÜZER 22 yaş Dahannaa Almanya'da tahsilde iken geçirdigi feci bir trafik kazası sonucu Hakkın rahmetme kavuşmustur. Cenazesı 9 Mart 1973 Cuma günü öğle namazından sonra Şişiı Camiinden kaldınlacaktır. Sevenlere duvurulur. A t LES 1 %40 (Ajans Vo: 172» 150* tSÎM DEGİ!$İMİ HUsevin Ibrahim Akmen olan adım Kadıköy Asliye 2 nci Hukuk Hâkimliğinin Esas Dosya 72/745 sayılı kararı ile Üstün Akmen olarak tashıh edilmistir. Ostün AKMEN (Cumhuriyet 1508) (Basın: 12088/1486) (Basm 12154) 1491
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle