18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CTJMHtTRtYET 16 Mart 1973 emokritos gülerek çıkarmıs her sabah eviaden, bu yüzden ona «gülen filozof» derlermiş; Herakleitos ise ağlayarak başlarmış gü»üne, ona da bu yüzden «ağlayan filozof» adını takmışlar. Montaigne, «Elbette gülmek ağlamaktan yeğdir,» diyor, ama burada işin tersine dön«îüğünü de söylüyor: llk bakışta gülen insanı iyimser, ağlayam karamsar saymak doğru gibi görünüyorsa da, yukanda adı geçen «gülen filozof» gerçekte karamsar bir filozoftu. Insanlıktan umudunu kesmişti, bu yüzden de işi gülmeğe vurmuştu; böylece, «Siz insanoğluna güvenin bakahm, insanhğın ilerleyeceğini söyleyin durmadan, gülüp geçiyorum sizin bu lyimserliŞinize,» demek istiyordu. Herakleitos İ5e, insan ve toplum konusunda iyimser olduğu için, «Neden hâlâ bu kötülük, bu gerilik, bu dar kafalıhk!» dermi«. gibi ağlıyordu, inandığı değişimin geciktiğine üzülüyordu anlaşılan. D Olaylar ve görüşler İyimserlik Karamsarlık Melih Cevdet ANDAY Çoğun kadm'ar başanr bunu, çünkü yalnız onlar bilir doğurma sancısndakı umudu. Ölüm, bütün trajik görünümüne karşın, saçmahğından ötürii, Hoca'da gülünç bir kılığa girer, «Ben gağhğımda bu yandan giderdim.» demiş. durumları araması, her şeyi saçmaya indirgeyerek gülünç olanı, baska bir deyişle, saçrr.aıım mantığınl bulmasını sağlanv.ştır. Picasso'nun toptan savası haber veren Guernica'sı da sinirlendirici bir gttlünçlük i*leniml bıratnr. Burada düşle karabasan birbirine karışmaktadır. Düşle şakayı bir gören Freud'un en büyük etkisi, karikatürcüler üzerinde kendini göstermiştir. Saçmayı irsan rfavranışlarının nedeni durumuna getiren karikatür sanatını ise, ciddi saymamak çok yanhş olur. Belki çağımızi en iyi anlatan sanat o. Şimdi kaikıp da karikatürü. Demokritos örneeinde olduğu sibi, umutsuzluk propagandası diye adlandırabilir miyiz? Byron, «Gülüyorsam, aflayamadığım içindir.» demiş. Bizdekl. «Güleriz ağlanacak halimize,» sözü gibi. Komedya maskesi ile tragedya maskesi Ribi, iyimserlikle karamsarlık da iç içe girer çoğun. En yaman başarılara ermiş büyük adamlarm yaşamında karamsar dönemlerin hiç eksik olmaması bur.u göstermez mt? DenebiHr ki, lyimserliğe giden yol karamsarlıkten geçer, belki de bütün büj'ük başarılarda karamsarhğın payı vardır. Bana sorarsamz; iyimserliği iyi, karamsarlığı kötü saymaktan yana değilimdir ben. Fransa'ya yerleşmiş bir îspanyol solcusu, yıllar önce okuduğura bir yazısında. faslzmin îspanyol ruhunu SldürdüğünC yazıyordu. Karamsnr olunacak durumda korkmadan karamsar olmalı, Bizde «Giiler misin, ağlar mısın?» dlye btr söz vardır; bu s5zü, «Demokritos'tan yana mı8m, Herakleitos'tan yana mı?» anlamında vorumlayabiliriz. Gerçekten de o sözde, gülmek ile ağlamak arasında bizi seçmeli durumda bırakan birtakım olaylara anıştırma oldugu çok açıktlr. Ama bu seçmeli durum, sanıldığınca karşıt iki tutumu göstermez hiç de; başka bir deyişle, birtakım olaylard'a gülmek ağlamanın, ağlamak da gülmenin yerini tutabilir pek güzel. Nitekim ilkçagda, gülmenin sanatı olan komedya ile, bizim bir zamanlar «ağlatı» diye karşılamağa kalktığımız tragedya arasmda kesm bir aynm vardır sanılıyordu: oysa zamanla bu kesin bölümleme ortadan kalktı. tiyatro sanatı bu iki niteliei birleştirme yolunda gelişti. Shakespeare'de Falstaf'ın en büyük gülünç kişi sayılması, Moliere'in bizi güldünnekten çok düşündürmesi bunu gösterir. Ama eski Yunan'm komik ve trajik maskelerincTe, benzer çizçüerin bulunduğunu da unutmayahm; cCnkü gülmerin İnsan yüzüne verdiği biçim, ağlamamn doğurdugu çarpıkhklara çok yakmdır. Bu yüzden de, kimi zarr.an. karşımızdaki aŞlıyor mu, gülüyor mıı anlayamavız. Dahası, ağlamaktan gülmeğe, gülmekten ağlamağa son hızla geçenler vardır. başkalannî aîdatmak değildir de nedlr zoraki iyimserlik. lyimserliğin insan için değişmez bir ilke olarak ortaya atılması, belki ayakta kalmamız bakımından yararh olur, ama unutmamalı ki, tek ayakta kalabilmek için iyimserlife katlanmak, insan ruhunu, karamsarlıktan daha da bozar. Hem karamsarlık, ayakta kalmamızı sağlamaz mı sanki? Süleyman Nazif. «Kinim, dinimdir.» demiş. Şunu da katmak istiyorum sözlerime; yapmacıklığa düşmeyen, bir karamsarlık, hüzün düşkünlüğüne varraavan bir umutsuzluk, insana saygıyı ortadan kaldırmayan bir insan nefreti, do^amızın bize verdiği ve toplumnn kaçınıimaz kıldılı bir çeşit korunma içgüdüsü, bir ceşit varolma gücüdür. Yaşlı Lear ormanda bağırıp çağırırken. Timon. hepimizin yerin dibine batmamızı dilerken, yine yaşamm düzelmesi umudunu taşıyorlardı. Aşm sıcakla aşırı soğuğun bedtenimizde özdeş bir etki nyandırması gibi, iyimserlikle karamsarlık da, İnsan doğasının iki yuzE gibi görülmeli. Dün, bugün, yarın.. aşam, acı ve tatlı olaylarla sürer gider. Kişiye göre, başlangıcı ve sonu noktalanmış bulunan bir süreçtir yaşam... Ama kişinin yaşamımn bittiği yerde yaşam devam eder. Akışının ânüne geçilemez bir büyük nehir gibi bilinmiyen denizlere doğru akar zaman... Hepimizin tçlnde yaşadığı bugün, bir süre sonra dün olacaktır. Bugünlerden dünlere nasıl bakıyorsak, yarmlardan bugünlere de öyle bakacağız. Bugün içinde yaşadığımız olaylar, yarının anılarıdır. Belki bugün anlamaüığımiz bazı şe^eri, ilerde anlryacağız. 1930'lar, 1950'lerden bakıldığı zaman başka biçimde görülüyordu, şimdi başka biçimde görülüyor. 19601ar, içinde yaşadığımız saman sürekli heyecanlann kaynağıydı. Aradan geçen zaman, insanuı duygulannı törpüler, aklını daha bağımsız kullanmasına yol açar. Yaşadığımız bugünü yann daha iyi anliyacağımız belirgindir. Çünkü bugünü iyi anlamak için yeterli bilgi de yoktur elimizde... Gazetelere olaylann dış yüzü eksik, ya da yanlış yansımaktadır. Kamuoyu, yaşadığımız günlerin haberlerini de bölükbörçük, eksikyanlış öğrenir. Büyük siyasî olaylann yazgılan hep böyle olmuştırr. Aradan uzun bir süre geçip, bugünler dün oldüktan sonra, blr ünlü kişinin anılannı okuyup: Yaaa, demek öyleymiş... diye şaşanz. Son vıllarria yakın tarihimiz üstüne yazılmış Mtaplarla anı türünden eserler, aydınlanmızı çok ilgüendiyor. Yazar, Çizer, sanatçı, yakm tarihimize büyük bir ilgiyle eğilmiş, harıl hanl okuyorlar. Sade onlar mı!... Kitap satışlanna şöyle bir gözatmca anUyonız ki yakın geçmişimiaJn önc«liği van Millî Kurtuluş anılan... 1930'larm perde arkası... Osmanh Sarayının son günleri... 1940'larm karanİJk savaş kesimleri.. Kendi kendime düşünüsor ve soruyorum: Böylesine meraklı, böylesine ilginç günler ve çalkantılı olaylar arasmda yaşarken, nasıl oluyor da dünü merak edebiliyoruz? Gerçekten de bus^in içinde yaşadığımız olaylar çok önemlidir. Türkiye 12 Mart öncesinde ve sonrasında durmadan dinlenmeden önemli siyasi olaylarla çalkalanıvor. Adeta bir deneyler zincirini çekiyoruz. Çevremizde oıan bitenleri iyi izlemek, anlarr.lannı kavramsya çaıışmak beş üniversite bitirmeye değer. Birinci Dünya Savaşı öncesl ve sonresı ne kadar ıreraklıysa, içinde yaşadığımız günlerin en az o kadar meraka değer yanı yok mudur? Bana sorarsamz: Vardır derim. Okurlarımız, gerçi bugünkü olaylann içyüzünü yann öğreneceklerdir. Yann... Yani bugunler dün ve yasananlar tarih olduğu zaman. Simdilik, gazetelerde satır aralarını okumaya çauşarak; liderlerin, parti ileri gelenlerinin açıklanmayar> konuşmalanndan birtakım yorumlar çıkarmaya çalışarak; zaman zaman şaşarak; zaman zaman öfkelenerek; zaman «aman gülerek izlediğiniz olaylar, yann bir deve yükü anı olarak. Işte o zaman gerçeğin çıplak yüzüyle karsı karşıya eelecegiz. Mustafa Kemal, Padişahın buyruğu cebinde çıkmışü Anadoluya, ve o zaman olayın görünen yüzü buydu. 27 Mayıs 1960ta radyoda sesini duyduğumuz kişinin kim biliyordu gerçek siyasî eğilimlerini? Sultan Mehmet Reşat: Ben meşrutî hükümdanm.. diyordu, ama hükümda. nn meşrutiyete saygı duyması yetiyor muydu meşrutiyet için? Bayar Menderes: Biz demokrasi istiyoruz.. diye ortaya çıktıklan zaman toplum dalgalanmıştı, kim derdi ki bu hareket Yassıada'da bitecek? Her bir olay, yeni bir olayın doğurganlığını yapısında saklar. Yanndır o! Ve geçmişin sütüyle beslenir. büyür. Y Saçmalığın Bilinci... Unutmayalım ki, etimiz çürür, kemiklerimiı kalır; oysa kafatası hem gülüyor gibi, faem de ağlıyor gibidir. Bakmayın tehlikeli yerlere ksfatası çizmelerine; geçende bir yarışma kazanan Nehar Tüblek'in iskelet konulu karikatürü, hiç de korku yaratmıyordu: Hamlet, elinde kafstası jle ünlü tiradını söylerken, polislerle tiyatroyu basan iskelet, «Bu baş benimdir.» diye işaret ediyor eüyle. Zavallı Yorik! Yaşarken afrasından tafrasından geçilmeyenlerin ölümü bizde güîümseme doğurmaz mı? Hayır, öcalma gülürasemesi deŞil bu, saçmalığm bilinc!. Yapıtlan, üzerimizde bir karabasan etkisi yapan Kafka'yı gerçekte bir komedya yaratıciM saymak hiç de yanlış olmaı. Çağdaş insanı saçma bir işkence mahkemesine sokmakla Kafka, sürekli yargınm doğurduğu komik bunahmı dile getirmişti. Onun yarattığı Bay K., niçin yargılandığmı, niçin süründürüldüğünfl bilmez, ama bunun kaçınılmazhgım benimsenıekle toplumun düştüğü saçmalıgı en abartılmış biçimde gozler önüne serer. Kafka'nın hep abartılmış Gülümseyerek... Ancak alaycı bir gülümseme ile karışık sürekli karamsarhk da, kendini beğenmişlikten başka bir sev degildir Her işin bir yanlış yanı olabilir ya da zamanla ortava çıkabilir: bunu görüp de. »Ben demedim mi?» diye gülümseyeni, ya korkak yerine koymah, va tembel. îleriyi hep o göreoek, yanılansa hep biz olacağız. Çok partili döneme gecişimizden sonra. partilerle, particilikle alay edip duran öyle çok ayd'ın vardı ki. sonunda ne oldu. onların alay ettiği particiler devletin vönetimine el koydular, alay edenîerden sokulanlara da işler dagıttılar. Gülümseyen karamsarlık kişiye füozofça bir görünüş verebillr, çünkü alay. çoğun zekâ İle kartştırılır, ama her gülümseyen karamsar, Desnokritos olamaz. Coleridge, •Gülme de, gözyaşlan da do|a' nın bize verdlği iki aşın dildir.» diyor. Gülmenin kararasarhğa, ağlamanın ivimserliŞe 6zgü olduğunu unutup, biz yine gülümseyerek çıkalım evlerimizden. Halk Kitleleri ve Siyasi Partiler YILDIZ HAK'ER Ist. Belediye Mec. Üyesi alk kitleleri deyimi çok ve çeşitli şekilde kulîaıaldı Bu deyimden neyi ve hangi sınıf ve zümreyi kastettigımizı açıklayahm: Görüşümüze ve anlayışımıza söre işçi. köylü, küçük üretici, küçük esnaf, memur, asker, orta köylü. kısaca tüm dar ve değişmez gelirli vatandaşlar bu deyimin kapsamma girer. Türkiye'nin değişen objektif şartları içinde ekonomik ve sosyal gelişimden emekçi halk kitlelerinin en az yararlandığı açık bir gerçektir. Öte yandan küçük üreticinin üretiminı ÇOK düşük fiyatla kapatıp büyük kârlar sağlayan aıacılar kövlüye yüzde 200, yüzde 300 faizle güya kredi sağlayıp, köylünüıı gittikçe yoksullaşması pahasına «Yedi Milyar» çibi köy'ünün sırtından korkunç bir sermaye birikiıni yapan tefecuer. ışçilerin sendikaları aracılığıyle ücretlerine zam ısteği karçisında işverenlerin Iokavt yapmasmı bir Anayasa maddesi balino getirme çabaları, montaj sanayii, yedek parça, ilâç v.s vurgunları, hallnn en gerekli ihtiyaçlan ve arsalar üzerine yapılan spekülasyonlar bir mutlu azınlığm çıkarına halk kitlelerinin ekonomik gelişimden yararlanmasını önlemiştir.^ Halk kitlelerinin içindeki bir kısım zümreler doğrudan doğruya üretim yapmazlar ise de, tüketim yeteneklerinin hemen aynı ekonomik düzeyde olusu, dert ve davalannın müşterek çözümünü zorunlu kılmaktadır. Ançak mevcut üretim şartları içinde sosyal yaşantılarınm değişik şekiller göstermesi nedeniyle bir siyasî örgüt içinde müşterek sorunlarını dil* getirmeleri zor gib' görülmektedir. Buna karşılık, yukanda belirttiğimrs muüu azııjhk, oda\arıyle. büyük maddî olanakları, bütün ülke ^zeyine yaygın teşkilâlft sfya'sî p^urtileriyle 8rgütlü ve güçlüdürler. Bu nedenle halk kitleleri 1961 Anayasasının getirdiği demokratik ortam içinde" dahi, î'ariamento ifei" ve Parlamento dışı siyasette eşit mücadele olanağını bulmamn güçlüğü içindedirler. Ancak Anayasa'nın verdiği haklar çerçevesinde ve demokratik anlayış içinde siyasî bir partinin kendilerinin temsilcisi olması hiç de olanaksız değildir. Demokratik düzen içinde, Türkiye'nin gelişen ekonomik ve sosyal yapısı doğrultusunda siyasî partilerin sınıfsal nitelikleri iyice belirlenmiştir Deraokrasimizin vazgeçilmez ögesi olan Parlamentoda halk kitlelerini temsil etme görevi bugün CHP'ye düjmüş görünüyor. AP, sermaye çevrelerinin temsilcisi olmakla beraber bir kısım toprek ve ticaret burjuvazisinin de temsilciliSini yapısı nedeniyle zorunlu olarak yapmaktadır. CGP doğrudan doğruva tekelci sermayenin temsileisi durumunda gözüküyorlar. DP'ye gelince. eski düzene dönmek özlemi içinde olan ve tekelci sermayenin kendisini yutacağını anlamaya başlayan, taşra ticaret zümrelerinin ve henüz kapitalist işletmeler haline gelemeyen toprak ağalarmın temsilciliğini üzerine almış durumda. Bununla beraber bu partilerin her biri de, halk kitlelerini sadere kendüerinin temsil ettiğini her fırsatta söylüyorlar. Ovsa e7İlen, sömürülen kitlelerin yararı için, dünyanın akışına kerdüişinden uyan topluma olayların sosyal gelişimi içinde ve objektif sartların doğrultusunda yön vermeye çalışan piyasi partiler halk kitlelerini temsile hak kazanırlar. CHP sorunların demokratik sol cizgi doğrultusunda, halk kitlelerine dönük olarak cözülecegi düşüncesini yönetici kadrosunun eylemiyle saptamıştır. So^val bir kanundur ki, düşünce ve eylem blrbirimien avrı'amaz. Ve toplumun degişen, geliçen olaylan lcinde düşünür insanlqr. Olaylann çözümünü «entezini yaparlar. «tnsan sosyal hayvand'.r» demis birisi: «İnsan toplumtın ürünüdür» demiş bir baskası. Toplumun hareketi ve sosyal gelişimi dışında insan düşCncesi olmaz, olamaz. TRT'NİN TUTUMU VE GENÇLİK televlzyonumurun barı yayın. lan günlük olaylarla ilgilt ' *on derece ince bir hesaba dayandırılarak hazırlanmıs gibi bir izlenim veriyor. Bu yayınlardan biri geçenlerde hem üniversite gençligini hedef almış, hem de üniversitelerimizin yetersizliğini belirtmek üzere düzenlenmlşti. Günümüzde genç liği suçlamanın ne denll kolay olduğunu kimse yadsıyamaz. öte yanda, üniversite yasasının değiştirilmeye ve üniversite 5zerkliğinin kaldmlmaya çalışıldığı bir sırada üniversitelerimiri tek yayın Jrunıluşumuz olan TRT'nin yayınlannda küçCk düşürmeye de gerek bulunmadığı ayn bir gerçektir. Söz konusu edllen açık oturumda bir başka hesabın da yer aldığı ortaday. dı. TRT'ye muhabir almak için yapılan smavda üniversite gençİiğinin ne denli bilgisiz olduğu anlaşılmış! Bu gerçek üzerine TRT yöneticileri açık oturumda, son zamanlarda TV aleyhindeki eleştirilerden ötürü olsa gerek, bir savunma yoluna gicTerek, «tşte bize 1? için başvuranların durumu. Yeterli eleman bulamıyoruz. Yeterll yaj'in da bu nedenle yapamıyoruz» demeye getlrdiler. Sorunlanm çözumleyetneyenlerin suçu kendilerinde değil de, başkalarında aramaları eskiden beri başvurulan ucuz yollardan biridir. Bugün gençliği kolayca suçlamanın ve onu televlzyonda «teşhir» etmenin rahathgı içinde bulunan TRT acaba bugüne cTek gençlik için yayınlannda ve daha önce görev verdiŞİ genç elemanlarla llgill olarak yönetimlnde kendine düşen sorumluluğa uygun davranmı? mıdır? Bu sorunun cevabını ver meden önce bir başka noktayı belirtmekte de yarar vardır. I H! I : TRT sorunlannın çözümlenmesi ile gençlik sorunlanna katkıda bulunması isteniyorsa, programı ve teknik personelin eğitimi ile gençlik yaymlarına önem vermeli Mahmut T. ÖNGÖREN programlann kaç tanesi gençlik düşünülerek hazırlanmıştır? Gençliğin eğitimine ne denll yer aynlmıştırî Gençliğin eğitimini bir kıyıya bırakalım. Radyo ve televizyonda gençliği sadece oyalayacak kaç program var? Ankara Radyosu'nda 1966 yılıarında yayınlanan «Gençlik Saati> niçin kaldınldı? Ankara Televizyonu'nun ilk yıllarındakl «Gençlik Bilmek îstlyor?» adlı program a niçin engel olunduî Bu sorulann «olumsıp» cevaplanodan Stbette yalnız bugünkü «teshirciler» sorumln tutulamaz. Fakat" bugün "THTJnİ"n gençlik için görevini yerine getirdiğini rahatlıkla süyleyeblliyor muyuî ki, aynı gençliğin üstelik «cahil» diye halkoyuna ihbar edilmesine göz yumabilelim? Sosyal Sigortalar Kunınuı Genel Müdürlüğünden r ' Kurumumuz «Kızılav Tesisiprine» ait Mlmari Proie. aşaSıflakl şartîarla yanşmaya çıkanlmıstır. I Yanüinava T.M.M.O.B. üvesi Münar ve Mühendisler katılabilir. II Yarışma serbest. ulusal ve tek kademelidir. III Yanşma 12.7.1973 siinü sona erecektir. IV Yanşma ile ilffili sartnameferin temini: Yanşmaya eireeekler. S.S.K. Genel MOdiirlüŞü Genel Muhar «ebe MfidürlUğfine 100, TL. yahrarak alacaklan makbuzu tnsaat tşleri MüdürlOPne ibraz etmek suretlvle şartname ve eklerinl alaoaklar. i = m ve adreslermi kaydettireceklerdir. >1 V ödüner: TL. 50.000. 1. ödul TL. 40.000. 2. Odül 3 ödül TL. 30.000. Mansivonlar: 1. Mansiyon TL. 20.000. 2. Mansivon TL. 17.500. 3. Mansiyon TL. lü.onc. 4. Mansivon TL. 12.sno 5 Mansivon TL. 10000. VI Jüıi Oveleri: 1) DanısrrısTi Jüri Oyeleri R S.K. Genel Mildilru COıat övü! S.S.K. MÖd Kurulu Üyesl Kkrern öakıhç SS.K Gn Md. Müşavirl Mustafa Enginsn S.S.K. Gn. Md. Müşaviri Mustafa SandıkçıoŞlu Abdnrrahman Mavituna S S.K. tnş tşl. Md. Yrd. D.Y.B. Teknik Tahlil Oz. Inal Suneur Makina Müh. (SJ.G.) Turgut Yorgancıoğlu 2) Aslt JOrt Oveleri : Mimar (Î.T.O.) Aktan Ok&n Mimar (D.G.SJO Cihat Pındıkoglu Mfmar fD.G.S.A.) Orhao özeüner Mimar ftTÜT.O.) Canda? Bakır Mimar <t.T.O> Atiliâ Arnat Mimar ft.T O > Aliefll AyvenM tnş. MOh (t.TÜ.) MUslim Karaknvnlı 3) YertPk Jüri Üveleri : ErfKirnent Blgat Mimar fD.G.SJL) Mimar ft.T.O.) Yılmaz Sarsrm 4) Raportörler : Mimar (t.T.Ü.) Tarhan Koldaş Mimar (O.D.TÜ.) E«er fVbay Mimar ftV.T.O/) ömer Akm VII Yanşma Bayındırlık Bakanlıgi Mnhendislik ve Mimarlık Proje Yanşmalanna ait Yönetmelilr esaslarıns uygun olaeaktır. (Basın: A. 6475 12264/1680) vaplar bulmaya olanak yoktur. Oysa 1970 yılı nUfus sayımı sonuçlanna göre nUfusumuzun gençlere ait oranı bir hayll yUk«ektir. 1970 yıünda TV yönetimi genç TRTnin henü? y&pamnMh TV programcılannın bir «Tekaama yapmak zorunda olduğu mUl kursusndan geçirilmesini ilk program planlamasında bu sağladığı zaman vme îngiliz u» istatistikler gözönünde bulundu manlar Ankara'ya çağnlmış ve rularak, hiç olmazsa önümüzbu uzmanlar tarafından kursa gi deki yülarda, gençlik program recek olan elemanlann sayısı lanna önem verilmeli ve söz kesinlikle saptanmıştı. Kurs prog konusu «Teşhlrcilik»ten »^yazge . rstnı gereğince ancak belli saçilmeUdir. Üstelik TRT ' çeşitU yıda elemanı eğitmek mümkünbasın mensuplannın yazılarında dü. Fakat TRT Genel MUdilrlOda belirttikMİ gibi »Görevimiz ğü'nün verdiği emirlerle kursa Tehlike» adlı yabancı dizi film girecek olan personelin sayısı leriyle gençliğe hiç de olumlu ol bir kez değil, bir iki kez arttınELHAMRA DA 6 OVUIMLARI mayan yollar göstermekten ken larak bu «Tekamül eğitimisnin dini kurtarmak zonıridadır. Bu vapılması olanaksız bir duruma yabancı dizi filmlerin dunanuna getirildi. Bu olaydan sonra da önümüzdeki yazada parmak ba TV personelinin her geçen yıl ge Televizyon kurulmadan Bnce sacağımız için şimdi biraz da lişen ve değişen TV program «Bu yayın orcanı muhakkak eği TRTye ahnaa genç elemanlarla tekniğine uygtın bir düzeyde gör ilgili tutumu inceleyelim. timde kullanılmalıdm» görüşll gü ve bilgisinin arttınlması bir savunulmuştu. Geçenlerde bir kez bile sağlanamadı. Ama TV Genç TV gazetenin TV eki'nde haftada 5 yayınlan eleştirildiği zaman da, gün yapılan TV yayınlannda eğisöz konusu edilen personel eğiProgramcıları tim ve kültüre ayrılan zatnsnm timinin önemini kavrayamamış tüm yayınlarm % 25'ini oluşturTelevizyonumuzun geçen yü olan ve gençlik yaymlarma önem duğu belirtiliyordu. İçinde etek ki, 4. kuruluş yıldönümünde vermeyen zihniyet genç TV perdikmekten. makarna sosunun ya programlarm yetersizliğine nesone'.ini ve genelllikle üniversite pılmasına değin çeşitli eğlence den olarak TV programcılannın gençligini ileriye sürmekten kalik eğitim konulannm da bulunyaş ortalamasının 27 olduğu ile çınmadı. dugu bu göstermelik yayınlarm riye sürülmüş ve bu genç kadro Cumhuriyet 1691 acaba kaçta kaçı gençliğin eğiti ile daha iyisini yapmağa olaProgramlar Meslek Eğitimi mine ayrılmıştır? Sözgeltşi. üni nak bulunmaclığı belirtilmişti. versiteye giremeyen gençliğin eği 1964'te TRT ve 1968'de de TV kuKimin Ma!ı? Bu konuda bir başka önemll timine bir katkıda bulunmak üze rulurken hiçbir şekilde personel noktanm daha bilinmesinde yaHer hangi bir TV yönetmeni re hangi yayınlar planlandı? Ne politikasını gözetmeyen TRT Ge rar var: Bugün gerek radyolannin yayınlannda kendini savun yazık ki, bu sorulara olumlu ce nel Müdürlüğü, yaşamında en mızın, gerekse televizyonumuzun ması yanlış ve tutarsaz bir davyönetici kadrosunun meslekl eği ranıştır. Bu gibi bir işe uzun Nedime ve merhum Dr. Hayati Tarkan'm oğlu, Nebatime sahip olmadıklan da bir yayın süreleri ve açık oturumhat Tarkan'm eşi, Orhan ve Doğan'ın babalan, Nur ve baska gerçektir. Meslek eğitimilar ayrılamaz. Çünkü TV stüdBİR DOKTOR Sevil'in kayınpederleri, Işıl ve Engin'in dedelerl, Muallâ ne sahip olsalar bile tüm yaym yo binalan ve vericileri devleKumbaracıbaşı ve merhum Necmi Tarkan'm kardeşleri, kuruluşlannda görüldüğü Uzere tin olabilir ve devlet adına yöARANIYOR: Yıldız ve Aytug'un amcaları, Onur ve Can'ın dayılan, hepsinin yaklaşık olarak iki yü netilebilir, ama programlar ont Ablam Hatice Saygm'ın çok Anadolu'nun yakm bir ilTarkan, Gökırmak, Tarhan, Kumbaraabap ve Tozan d:. bir «Üst kademe yayın yönelan hazırlayanlann ya da stüd5 ciddi ameliyatmı mahir ve çesindeki krom madenine ailelerinin değerli varlığı, ticilerini geliştinne seminerlerisn yolan ve vericileri yönetenle• mübarek elleriyle yapan Şiştatminkâr ücretle bir praüsden de geçmeleri şarttır. TRTde rin malı degfldir. Televizyon : U Etfal Hastanesi 1 inci Ceryen doktor aranmaktadır b konu üzerinde hiç durulmadıyayınlan sadece halka aittir. î rahi Klinlği şefl Op. Dr. Arzu edenlerin görüşmek ğı gibi, meslek bilgisini, yalnız Ancak halkın ilgisini çeken, oüzere 49 77 00 numaraya te• MELİH EGEMEN'e çahşma sürecinde karşılastığı çe Dnn ve ülkenin çıkarlannı ve lefon etmeleri rica olunur. şitM durumlardan aldığmı sanan başlangıçtan beri tedaviyi yugereksinmesini gozeten konular 14/3/1973 günü kaybetmiş olmanın derin üzüntüsü lçindeyayın yöneticilerinin yeni eleman rüten büyük insan Doç. Dr. bu yayınlarda yer almalıdır. Bir yiz. Merhumun aziz na'şı 16/3/1973 Cuma günü (bugün) almak için açtıklan sınavlan yayın organmın vönetim yeterSUAT EFE'ye Hacıbayram Camiindeki öğle namazından sonra Yenima(Cumhuriyet: 1687) : yeterli bir şekilde düzenleyebile sizliğine dayanan olumsuz ve halle Mezarlığında toprağa verilecektir. cekierini, bu sınavlara giren ele ve 3 üncü Dahiliye, 1 inci Cer başansız yayınlan, eksiklikleri manlann verdiği cevaplan TV Tanrıdan rahmet dileriz. rahi Kliniklerinin, Deontoloji ve aksaklıkları elbette halkın yayınlannda «Teşhir etmeğe» A 1 LE S î kurallarım çok iyi bilen saym ilgisini çeken konular arasınhak kazanmalanm ve gençlikle U OH t O K doktor hemşire ve bilümum dadır. Fakat elde çeşitli olanakilgili yaytn görevleriyle aldıklan personeline yürekten teşeklar bulunmasına rağmen olumgenç personelin eğitimini yeri Tarık Z. Kırbakan kür ve minnet duygulannıızı lu yayınlar yapılamadığı ve ba(Heriş: 440/1698) getinnedikleri halde «Gençliği alenen sunanz. Binın, seyircinin «ert ve sürekli Oerl, 8a<j ve ZBhrevl suçlama yoluna gidebilmelerint» eleçtirileri ile karşılaşıldığı zaEczaci Hactalıklan Mütehasnn nasıl kabul edebiliriz?manlarda göstermelik açık otuÇOK ACI KAYBİMIZ Hnmi ÖZTÜRK tıttltlal Cad. Pannakkapı rumlar ve tartışma programîaNo: 06 TEU r «4I»TI Eğer TRTnin sorunlannın çö Başbakanlık Yüksek Denetieme Kornra Czman Müşaviri n fle birtakım «avunma yollançok değerli ve sevgili arkadasınuz Cumhuriyet 1697 züralenmesi ve radyoTV yaymna başvurmak ancak halka karlarmın gençlik sorunlanna bir f» haksızhk olur. Yazımızın konusu açık oturumda gençliğin katkıda bulunmalan gerçekten bUgisizligini ileri sürerek işin isteniyorsa, önce program ve Mütercim • Sekreter Bayan Aranıyor: 14J.1973 günü kaybetmiş olmanın derin üzüntüsü ıçıncleyiz. Aztz ncunu TRT'nin yetersizliğine naaşı 16^.1973 Cuma günü (bugün) öğle namazını müteakip Hateknik personelinin (Yöneticiler Bilhassa Türkçeden İngilizceye vapur acenteıiği üe ilgili değin götürmek de kimseyi yacıbayram Camiinden kalüınlarak Yenimahaıle Mezsrlıgında topde dahil) eğitimine ve gençlik muhaberatın tercümesini çok iyi yapac&k Kaoiii*ette biı Danıltmamahdır. TCrkiye'de gençrağa verilecektir. Hatıralanyle dalma kalbimlzde vuşavacak karyan mütercime ihtiyaç vardır Maaş dohjundur yaymlanna önem verilmeli, sonlik sorunlan ile tlgilenmeyen deşimize Tanndan rahmet. kederli ailesine ve Kurul mensupSaat 10 13 arası: Tel. 45 50 07 45 17 82 r? da bir kuruluşun yetersizligisorumlu kuruluşların bulundularına başsağlığı dileriz. ne neden olarak başkalarının ek ğu ve bunların görevlerini yapBAŞBAKANLIK YÜKSKK ÜENE1LKME sikliklerini ileri sürmenin bir (Cumhurtyev 1685) madıklan elbette bir gerçektir. KURl LD UZMANLAKJ OKRNKGİ başka yetersizlik örneği sayüacaBu gibi kuruluşların arasında, bugün gençliği ve onun yetiş• bilinmelidir. !• (Cuınrıurıvet 1696) mesinden birinci derecede soİSTANBUL BAROSU BAŞKANL1ĞINDAN rumlu olan üniversitelerimizi rahatlıkla «teşhir» eden radyo Bilimsel Yarışma İlânı ve televizyonun da yer aldığını 1) Istanbul Barosu Bilim ödülü Yönetmeliği hükümleri belirtmek zorunrfayız. gereğince (1961 den bu yana Anayasamızda yapılan veya ya» pılması öngöriilen değişikliklerin bilimsel açıdan tahlili) koTRT'nin Görevi nulu bilim araştırması düzenlenmiştiT. Yüksek Denetieme Kurulu müşavir uzmanı olarak bankamızda çalıştığı süre zar359 sajnh TRT yasasının 2. fuıda genış bilgı ve tecrübesiyle hizmetlerimize olumlu katkııarda bulunduğu kadar 2) Yanşma, katılmak isteyen herkese açıktır. maddesınin «Yayın Esaslan» kişiliği üe de bütür mensuplarımızın sevgi ve saygısını kazanan 3) Yanşmaya girecek tncelemelerin en geç 10 Ağustos bölümünde radyolanmızın ve 1973 akşamma kadar daktilo İle dört nüsha yazılmJŞ olarak televizyonlarımızm «MilH KülBaro Baskanhğma tevdi edilm«!s1 gereklidir. tür ve Eğitime yardımcılık gö4) Yanşmaya katılan eserler. vönetmelik gereğince fcurevi>nden töt edilir. llk yılınrulacak lüri tarafından tncelenecek ve birinciüği kazanan dan itibaren TRT'nin yayınlarıesere fBeşbin) lira ödül verilecektir. nı incelersek bu görevin başarı5) Birinciliği kazanan eser aynca ücret öaenmeden tsh bir şekilde yerine getirildiğini kaybetmenin üzüntüsü içindeyiz. tanbul Barosunda f5000) adet basılır. Eser sahlbi. Baro bu rahatlıkla ileriye «üremeyiz. FaMerhuma Tanrıdan rahmet, kederll ailesine başsağlığı dileriz. baskıyı vapmadıkça eserini bastıramaz. kat vine de ilgililer birtakım «a6) Bilim ödülu yönetmeliğini incelemek ve Jazla bilgi alDEVLET »ATIRIM BAVKAS1 yılar, program adlan ve saatmak isteyenler Istanbul Barosu Başkanlığına başvurabilirler. leri ile elbette egitim ve kültür yayınlarımn yapıldıgını belirteceklerdlr. Fakat acaba bu (Basm: 12517/1682) (Kor Refclâm: 1881699) u'ak bir çaJışma tecrübesi olmayan kimseleri Ankara Televizy» nu'nun llk kadrosu olarak seçme yoluna gitmiş ve bu genç programcı kadrosuda yüksek öğrenir.. ve askerlik koşullannı bile aramayı dusünmemişti. Daha son ra bu personel, Ingiliz TV u» manlannın Uç aylıl kursundan geçirilmiş ve TRT içindeki yeni T" yönetimine teslim ed;1' ilk TV yavmının başlatılması istenmişti. Saptanan tarihte yaym aynı genç kadro ile başlatılmıştı. Halâ da aynı kadro ile sürdürülüyor ve gerek yönetim aksaklıklanna, gerekse personel eğitimi noksanlığma rağrâen ele? tirilere bu elemanlar hedef oluyor. dostiar tiyatrosu ABDÜLCANEAZ s o n 3 hafta turne nedeniyle ACI KAYBIMIZ j TEŞEKKÜR Dr. Faruk Tarkon'ı DR. FARIJK TARKA1V1 V E F A T Dr.FARUKTARKAN'ı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle