15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 21 Şubat 1973 ylesin* bağlı idi kl Köy Enstltülerlne ve Tonguç'a, O'nun ölümünü duyunca II* kalp krizini geçirmisti. 1960 Haziranının son gunlerlnde dostum Şerif Tekben'le ziyaretine gittigimizde konusması yasaklanmıs yatıyordu. Sayın eşl iki dakika içln bizi yanına bıraktı. Ama O, Tonguç'un ölümünü, çok ilginç olan cenaze törenlnl aynntılanyle öğrenmek istiyordu. Heyecanlandırmamaya çalıgarak her şeyi anlatmak zorunda kalmıstım. Kendlsine açacak, Onsuz olamayacak bir enerlmiz de vardı. Köy Enstitülerl fikrini ve Tonguç'u sürekli olarak yaşatmak için bir dergi çıkarmayı düsünmüstük. Ertesi gün tekrar gelmemizi istedi. Gittik. Derginin admı koymuştu: îmece. On yıl aralıksız yajimmı sürdüren, isim babası olduğu bu dergide, lmecibaşı olarak öncülük yaptı, degerli yazılar yazdı. Onun deyimiyle gerçek bir eğitim lmecesi olan Köy Enstitülerine, kafası ve kalbi ile büyük katkılarda bulundu. Hasanoğlan Köy Enstitüsüntfeki dört yıllık arkadashğımızda ve sonraları O'nun insan kalbi, sağlam kafası ve kültürü ile çevresine cömertçe, hiç bir şey beklemeden saçtığı ışıgın yakın bir tanığı olmak mutluluğuna kavuştum. Talim ve Terbiye Dairesi üyesi ve Tonguç' on yakın bir danışmanı olarak Köy Enstitülerl kanunlanaın, yönetmelik ve programların çıkışında bilyük yardımları, katkılan oldu. 1942'de bir kurs olarak açılan Yüksek Köy Enstitüsü 1943'te yönetraeligi çıkanlarak çalışma ya başladı. Bir halk üniversitesi olraaya aday ve Köy Enstitüleri'nin beyni olarak işlemeye baslayan bu kurumun öğretlm üyeleri, Ankara Üniversitesinden, yüksek okullardan sağlanan değerli hocalardı. Sayılan kırka varan bu öğretim üyelerinin pek çoğunu öneren, sağlayan ve kuruma kazandıran Eyuboğlu olmuştur. Hikmet Birand, Vedat Günyol. Mimar Mualla, Saffet Korkut, Mahir Canova, Aytfın Gün, Ruhi Su, Aşık Veysel bunlardan sadece birkaçıdır. Ö Olaylar ve görüşler Eyuboğlu ve K. Enstitüleri Hürrem ARMAN rekli bir şeyler kalır ve bunlar turlO konuîann anahtarlan olurdu. Sokratesten en yeni düşüV nür ve sanatçılara kadar uygulanacak bir planı vardı. Talim ve Terbiye Dairesi üyesi yetkisiyle ortaokul Türkçe ve lise ecfebjyat derslerine (raetinler üzerinde inceleme) yöntemini o getirdi. Bu kurumlar için hazırlanan tek ders kitaplan, sonralan politik nedenlerle çok değiştirilen, seckin metinleri fikirsel is ve arastırmaya zorlayan yöntemleriyle, hazırlayanlardan çok O'nun yapıtlandır. lerde Milli Egitim Bakanlığı Tebliğler Dergislnde sıraya konmus bir plak listesi ve Yüeelin bir buyruğu yayımlandı Bütün ilk ve orta dereceli okullard'a müzik dersleri aracı olarak bir gramofon sağlanmaya çalışılacak, derslerde uygulamalar yapılacak, ders dışında da öğrencilere müzik dinletilecek. Birçok okullann o yıllarda bu uygulamaya geçtlklerine tanık olmuştum. Kalabalıklarla beraber hep anlamlıya, güzsle. daha güzele erismek O'nun yaşam kuralı idi. Köy Enstitülerinde hep bnna çalıştı. HasanoSlan Köy Enstitüsünün heykellerle donatılması çalışmalan da O'nun planıdır. Güzel Sanatlar Akademisi öjretlm üyesi, Heykeltraş Nusret Suman, misafir öğretim üyesi olarak O'nun önerisiyle Yüksek Köy Enstitüsüne geldi. Öğrencilerle önce (Mimar Sinan, Barbaros, Mithat Pasa, Namık Kemal, Fatih) büstleri yapıldı, idare binasının karsısına oturtuldular. Suman'ın yanına alarak Güzel Sanatlar Akademisine götürdüğü birkaç Yüksek Köy Enstitüsü öğrencisi orada, öğrendikleri teknikle, röliyefler, birkaç heykel ve büstler kopya ettiler. Bunların ambalâjlı olarak bir yük vagonu ile Hasanoğlan tetasyonuna geldiği gün Sabahattin de geldi: bunlan kendi gözetimi altında tasıttı. Ertesi gün yine O'nun gözetiminde Açıkhava Tiyatrosunun sahne duvarlanna röliyefler, giris kapısının önüne «Nike. monte edilmeye baslandı. «Venüs», Yüksek Köy Enstitüsü kantininin, .ÖŞrend» heykell lse En=titü binasının önüne yerleştirildi. Bueün bir çam ormanı olan, o günün fldanlan arasında Apollon başlannm yerlerini gösterdi. Daha birçok heykeller vardı planda. Hatta bunlar çoSaltılıp 6bür Köy Enstitülerine gönderileeeklerdi. Bir eaddenin iki yanı Enstitülerde, köylerde işbaşında ölen öjrend ve öğretmenlerin heykellerine aynlmıştı. «Tohutn Eken Adam» heykeli yine O'nun kafasında, Türk köylüsünün bir slmgesl olarak öz kazanmıs, Nusret Suman'ın ustalıgı ve Tonguç'un onayı İle rfev bir yapıt niteliğivle biçlmlenmeye. gerçeklesmeye başlamıstı. Bu iş için Nusret Suman venlden Reldi. Heykelin boyu 25 m., tabanı 22x23 idi. Demir iskelet ve beton lanmast tamamlandı. Bu d e y adamın sol elinde bir tohum çanağı vardı, sağ el tohum saçıyordu. Heykelin lçi Köy Enstitülerl müzesl olacaktı. Yanına bir kitaphk eklenecekti. Yapıtın ince işleri tamamlannıadan 1946 geldi çattı. Tonguç'un Genel Müdürlükten aynlmasından hehıen sonra, önce Yüksek Köy Enstitüsü binasının Snündeki «öğrenci» heykeli, sonra Apollon başları" parçalandı. 27 Mayıs'tan sonra Tonguç, Sabahattin ve Fransız gazetecisiyle Hasanoğlan'a gittlğind'e, röliyefler. «Venüs», . bir kanadt kopmuş olarak «Nike. duruyordu. Tohum Eken Adam heykelinin başına daha başka seyler geldi. Köy Enstitülerini yıkma kampanyasmda, gerici literatüre adı kanstı: Stalin'in, Tonguç'un heykeli olduSu sövlendk Ve günün tyllî Eğitim Bakamnın sözlCı buyruğu İle yokedildi. Ticaniler sonradır. Heykellere ilk saldın budur. t Parayla oimayan.. Bey'oğru'nda Tünere doğ'ru yürürken sağ kaldırımda yükselen büvüic yanjilardan birinde Türk • Alman Kültür Merkezi vardır. Bfzim sanatçılarımıa öteden beri burasını benimsemişlerdir.«Istanbul. ,resım sergilemek için galeriden yoksunken, Al'mân Kültür Merkeri daha etklndi; Bevoğlu ve Taksini galerileri açıldıktan sonra göre'vi hafifledi. Ne var ki gene de fllm gösterileri. sergiler, konserler, dil kurslanyle voğun hir ça^ıa içinde görülüyor Alman Kültür Merkezi .. Subat ayı programını incelerken •bunu bir daha anladım Her seyden Önce dikkâtimi çeken • şey de Bertolt Brecht'iri 75'incr dogum yıldönümünü kutlanfak için düzenleren; program oldu. • Brecht adım sanafsevefler aras(nda duymayan yoktur'. İ898'de dofan ve 1956'da ölen bu tiyatro adamı, dünya çapında bir sanatçıdır.'tlk oyununu 1918'de yazmıştır. 1924 1926 yıllannda ertk tivafrb denemelerine Beçmiştir. Bu atılımıyle d^ tiyatro 'dünyasma büyük ka'tkıda bulunmuştur. Hitler iktidpnyle çatışmak zorunda kalan Brecht vatanından uzaklara düsmCj, tsviçre. Fransa, Danimarka, îsveç, Finlandiva'dan sonra 1941'de Hollynrood'a gitmistir. Çalısmalanna hiç ara vermeden birbiri peşisıra oyunlar yazan sanatçî 1948'de Aİmanya'ya dönerek Dogu Berlin'e yerjesroiştir. Brecht'in oyunlan dilimize çevrilmis ve sahnelerimizde oynanmıstır. Bunlartfan «Sezuan'ın lyl Insanı» Sehir Tiyatrosunda ovnamrken gericilerin baskınma ugramıstı. Büyük gürültülerden sonra oyuna devam edildi. Gericiler: Bu herifin oyumı Sehir Tîj'atrolannda nasıl oynanır? diye ortahğı velveleye verdiler. Oysa Batı*nın bütün kültür kentlerlnde Brecht aflslerd"eydl. Tiyatro dfinyasında öyle bir yerl vardı M. hlçbir siyasî «üç Btecht'i o yer» den asaSı indiremezdi. Stadi Istanbul'dakl Türk • Alman Kültür Merkezl, işte bu Brecht için tör£nler düzenlemiçtir. Bunun ne demek olduğunu ancak bif kıyaslamayla anlatabfliriz: Diyelim ki Paristeki fa da Londra'daki Kültür ataselerimlz, Nazım Hikmet'i anmak için tBrenler düzenleslnler... Î5te bu neyse, Batı Alman KCÎtür Merkednin Brechtl anmaa da odur. • ' " • Belki bunu btâm kafamıı almaz, ama Batı kültürü * • hosg5rüsü bByledir; Simdi fers açıdan Wr omek daha verelim: Erza Poun* çağımızın en büyük şairlerinden tayılır. I Kasım 1972'de JÎ7 yasında öldü.. Amerikanın Idao eyaletiride doğmustu. Yetmis kitabı. bltıbejyüzü aşkın denemesi ve elejtirisi uardır. Yaşadıgı «ürece dünyanın ünlu ozanl a n y l e sürekH iliçkileri olmns. siire ve «alrlere verebileceği h e r ' ş e y i vermîS. dünya edebivatına katkılarda buJunmustu. Ne var H Lenin'e. Stalin'e degil, ama Hitler'e, Mussolini"ye egillmi asınydı. Amerikan vatand'aşı Pound, faslst fikirferindcn Btürü lkitıcj Dünya Savasında Hitler • Mussolini ortaldıgını destekledi. Roma Radvosundan Amerika ve mıîttefiklerl ajevhine attı, tuttu. Savastan sonra Pound, Washington'a rBtürüldü. Bir hastaneye yatırıldı. OniH yıl sonra tekrar ttalyaVa dSndfl: ' • Amerilca bir tımarhane. divordu. öldüğü zaman bv bfiyük Amerikan ozânı bütün dünya basınmda ve en başta Amerika'da anıidı. . Dünyanm her yanında •RördüBü ilgi sanatından ötürüvdü. Batı Almanya'mn Bfechti ve'Amerika'nm Pound'u . hoşgörüyle karsilaman. «anatın politlkayı asan yücelifine zaygıdan doğar. Bu tavei. bir kültür oluşumunun ve anlayısımn sonuctıdur. Bu anlayu burjuva toplumlannds vardır. Parayla buıiuva olunmat. Çek defterlerlnl Hram sıram gflğsünde kabartan ham ervah. burjuva kültür ve anlayışım banknotla «atın alamaz. Burjuvazi tarihin bir ürünüdür ve blr «üreç içinde meydana gelmiştir. Batı'da burjuva to'plumu: fasist olsun, komünist oî•un, «anatçılannı hosgörüvle karsıhir. Cünkü bir ulusun dill ve dilin anıtlan her tür politika görüşünden yücedir. Denebillr kl: • • . ' Bizde bu tür hoşgSrüye yer yoktur. Evet. yoktur. • ; . . . " Ne yapalım'kl Bstı'da vaidın Varoİdugu Jçîndir W enlar Batılıdır, biz defciliz; va biz böyl« hosgörüye «ahip olmadığımız içfndfr ki Avrupa Konseyinde torguya çeHlir. bu sikmtıyı nasıl geçlştrreceğimizin hesaplan lçjnde kıyranır dııruruz. . .' Ona da Bir Yapıt ' • Ortam Güzelliğı Hasanoğlan Köy EnstitüsO öbür Köy Enstitülerinin imeceslyle kurulmaktaydı. Yapun lşlerine elverişli aylarda Enstitülerden gelen 810 ekiple Hasanoğlan yaratıcı bir iş hızının sevinci ve mutluluğu ile çoskular içinde çalkanırdı. tş saatleri dışında yurdun her yöresindton gelen Enstitü öğrencilerinin değişik halk türküleri, halk oyunlan, şiirler, mani ve temsilleriyle, gerçek bir taban kültürünün ahşverisl saglanırdı. Tabandan bozulmadan gelen folklorun bütün nüanslanyle sergilendiği böyle bir ortam, Sabahattin'in ustası olduğu, özlemini duyduğu bir yaşam ve değerlendirme konusu idi. O bu konuda d"a çok seyler vermiç, almasım da bilmiştir Daha da anlamlı, daha da güzel seyler olraah !di. Bir gün bir öneri İle geldi. Kuvvetli bir amplifikatör alınacak, tören alanına ve dağınık is yerlerine hoparlörler konacak, iş saatlerinde de türlü müzik yayını yapılacak. Sağlanacak Batı müziği plakiannın bir listesinl de hazırlamıstı. 1944 yılında her sey karaborsada idi. Bunlar orada bile güç bulunurdu. Amplifikatör yapacak bir teknisyen bulduk, bulabildiğimiz plakları aldık. Döşemini öğrenciler yaptı. Sıraya konmuş Batı müziği plakları ve halk türküleri kansımı bir programla is saatlejinde de müziğin etkisi sürdürüidü. Bu konuda olup biteni görmeye Tonguç'la beraber geldiler; sevinçleri, mutlulugumuz sonsuzdu. Eyuboğlu bu atılımı, olabileceği kadarıyle öbür okullarda da uygulatmaya çalıştı. O gün Köy Enstitülerinö*en yetişen yazaî ve şairlej re, dolaylı dolaysız büyük etkisi olmustur. Seçilmiş bir BSrenci grubunun çıkardıfı Köy Enstitüleri Dergisinin başında O vardı. Onlü san'atçılanmızı ve düşünürleri EnstitCve getirerek O tanıtıyordu. Bir gece Mellh Cevdet Anday, Cahit Sıtkı Taraneı. Yaşar Kemal, CahH Külebi' Mehmet Kemal, Necati pumalı ve Sahap Sıtkı îlter'le gelerek, geç vakitlere kadar, Yüksek Köy Enstitüsü Sğreneilerine ve hepitnize yaşattıŞı sanat söleni gecesirfln tadını hâlâ unutamam. Bir gece de Orhan Veli İle felmişti. ögrencilerle yapılan oturumdan sonra sabahlamış, Hasanoğlan sırtlaVından, Orhan Vell'nin sayımlanmamış şiirlerini dinleyerek. güneşi rfoğdurmuştuk. 194S'dan sonra, Köv Enstltuleri yokedilmeye btşlayinca türlü karalamalara, <mçlamalara tanık olduk. Eyuboğlu, tutueu • çıkarcı, oy pesindekiler ve bunların yardakçılanndan gelen iuç» laraalan doğal bulur, en çok solcu eeçinen, lncelemesiz, araştırmasız, her seyi bildiğinl sanan kişilerin eleştirilerine kızar, üzülürdü. Kuruculanndan olduğu Köy Enstitülerine, Tonguç'a kafası ve gönlü ile bağh olan Eyuboğlu, bu bığlılığının bir yapıtını da, kendine Szgü tutumla, bir yapıtla vermiştir. «Tonguç'a KitapM O düşünmüş, imece üe hazırlanmasim, yayımlanmasını O sağlanıı»tlr. Bu yapıtın basmdald su yazı O'nundur: «Bu kltabı, Tonguç öldüğü zaman bir arada bulunabilen dostlan tasarladı. Dediler ki. Tonguç'un ölümüne vahlanmakla kalmak Tonguç'un da gücüne gider. Acımızı bir ise çevirelim. Tonguç'u, Tonguç üstüne düşünülenleri, Tonguç'un yaptığın: anlatan bir kitap çıkaralıın. Böylece TonjuçMiB Blümu bile dostlannı bir lmeceye, bir i» arkadaslıfiına Rötürdü.» Bu sSzler kendisi İçin de geçerlidlr. Tüm yaşammda, islerlnde kurduğu, sürekll olarak büyük harflerle yazdığı imece üe O'na da bir yapıt gerek. Kendisi gerektiğlnde her zaman, fakat normal olarak haftada iki gün gellr, geceleri de kalarak serbest zamanlarda da öğrencilerin aracında yaşar, katkısını «ürdürürdü. Bu donera O'nun, özellikle klasiklerin çevirisi nedeniyle geeeli gündüzlü çahştığı günlerdi. Hasanoğlan' da kaldığı saatlerin kendisine mutluluk verdiğini. dinlendirdigini, yasamını değerlendirdiğini »öylerdi. Geleceği günleri yalnız ögrencileri de£11. biz de özlemle beklerdik O, derslerinin dı»ında en hafif sohbetlerinde de hep bir seyler verirdi. Bilmeden bildirmeden yapardı bunu. O, bir yerde bulunsun da, anlamsız, fikirsiz zaman öldürülsün, buna hiç olanak yoktur. Dersleri de, kendince planh, sohbet oturumlan idl. Daha önceden bastırıp dağıttıgı metinlerle öğrencilerin düşünüp hazırlanmalannı sağlar; kendisi çok az konuşur, gerekll yol göstermeleri yapar: tam bir özgürlük içinde çoğu kıyasıya tartısmalı olan oturumu yönetir, sonucu bağlattınr, özü buldururdu. Onun derıleıinde bulunanlarda sü YASALAR HERKES İÇİNDlR OKTAY AKBAL Evet Hayır K endilerini her şeyin, hatta yasalartn üstünde sayanlar var. Nerde mi bunlar? Basında, aramızda... Yok, bizlerin arasında, bizlerin yanında değü, karşı yanda, karşı devrimciler arasında... Yasalara göre adaleti etkilemek açık bir suçtur. Birkaç kez bu suçu bilmeyerek işlediğim için iyi bilirim. Adalet önünde yargılanan bir kişi, bir konu vardır, hatta mahkeme kararını vermiştir, ya aklamıştır ya mahkum etmiştir. Siz tutar karar doğrudur, ya da yanlıştır dersiniz, işte suç işlediniz, çünkü dava daha sonuçlanmamıştır, Yargıtay' dadif, sizin yazınız davayı etkilemek amacını tasır, açık bir suçla çağınrlar sizi de adalet önüne lyl niyetinizi ispatlarsanız ceza almazsmız. Ama sürüp gitmekte olan bir mahkeme sırasmda tutar savcının iddlanameslni överseniz, sanıkları savunursanız o zaman kaçacak yeriniz kalmaz. «Adaleti etkileme> suçunu işlersiniz göz göre göre... Bakıyorum kimi gazetelerimiz böyle «suç» ları işlemekten hiç korkmuyorlar. Milletvekilliği dokunulmazlığma bürünmuş kimi gazete yazarcıklan da öyle... Bambaşka dokunulmazhkları olduğuna inananları da var lçlerinde. Bunlar da «milliyetçi»liği klmseye kaptırmayanlar... Kendi kafalarına, siyasal görüşlerine Uygun bir iddianame gördüler mi sarılıyorlar kaleme, başlıyorlar oradaki savlan desteklemeye, orada suçlanan kişilere, yazarlara, politikacılara saldırmaya, daha beter suçlandırmalara girişmeye. tste açık suç! tste apaçık adalete etki yapma!.. fşte kendini yasalann dışında görme!. Neden, niçin, nasıl? Niye böyle bir ayncalık tanınıyor böylelerine, niye? Kimi gazeteler, Sıkıyönetim mahkemelerinde yargılanan kişilere ait bir iddianameyi günlerce yayımladılar. Resimlerle, »uçlayıcı sözleri başlıklara cıkararak. Kamuoyu öğrendi bu kişilerin neden suçlandırıldıklannı, savcının ne gibi kanıtlara, tanıklara dayanarak bu suçlandınnayı yaptığını... Bu, neyse ne! Ama, ya o iddianamedeki her sözü, her »avı doğru kabul ederek «tşte hainler, işte ihtilâlciler, iste komünlstler! îşte onlara yazı yazdıranlar, işte şunlar, işte bunlar» diye sütun sütun yazı döktürenler?.. Onlann yazdıklan adaleti etkilemek değil mi? O sözüm ona «milliyetçi» likleri, o dokunulmazlık zırhlan mı koruyor onları? Yasa'.ar eşit değil mi, eşit olarak uygulanmaz mı herkese? Şimdi ben kalksam herhangi bir davada savumna avukatlannın sözlerine dayanarak bir yazı yazsam. Desem ki savcının dedikleri yanlıştır, şu şu nedenlerden böyle bir iddianame ortaya atılmıştır, işin gerçeği şöyle söyledlr, avukatlann, sanıklann her sözü gerçektir... Ne olur bilir misiniî? Ertesi gün Savcılığa çağırırlar, en kısa zamanda da adaleti etkilemek suçuyla adalet önüne çıkanrlar İşin kaçamak yönü, bağışlanır yanı da olmadığından bilmem kaçıncı maddeye dayanarak mahkum ederler. Yasalar böyledir de ondan. Kimse bir şey diyemez, işin savunulacak yanı da bulunmaz. Bu yüzden gazete* yazarlan pek dikkat ederler adalet önünde yargılanan bir kişi bir konu üzerine yazı yazmamaya, fikir öne sürmemeye .. Ama birtakım kişller İçin değil sanki bu yasalar? Birtakım kişiler ayncalık sahibl sankiî Bunu nasıl »çıklayacağız peki? Yasa uygulayıcüarı ne der buna, basın saycılan, yargıçlar, okurlar, aydınlar ne der? Böylesine açık bir haksızlık karşısında kamuoyu ne düşünür? Ben bir gerçeği belirtmek istedim. Yasalar herkese eşit uvgulanmalıdır. Sen yazarsan suç olsun. o yazarsa görmezlikten gelinsin! Senin yazın adaletin isine karışmak olsun, o yazarsa yurtseverliğini tspatlasın! Sağduyu dısına çıkmaktır bu. Yasalann eşitliğini yadsımaktır. Gazeteler. gazeteciler, yazarlar, aydınlar arasında ayncalıklar olduğunu kabul etmektir. Bütün bunlar demokrasi dediğimiz düzene aykındır. însanhğa aykındır. Anayasa'ya aykırıdır. Hukuka aykırıdır. Her şeye aykırıdır. emleketimiz gibi gelişmekte olan Ulkeler bir yana, geliş miş modern sanayi toplumlarında bile küçük ve orta sanayici, küçük sanatlar ve el sanatla n meslek «ümreleri bugün sosyoekonomik yapıda varlıklannı devam ettirmekte ve büyük sanayinin yanında önemli fonksiyonlar yapmaktadırlar. Nitekim işyeri sayısı bakımından Amerika'da işletmelerın c,b91'i, tngiltere'de •.o 92si, Japonya'da S98İ küçük ve orta işletmelerdlr. Işçi sayısı bahıtmndan ise, Amerika'da işçilerin °o 27'si, Ingiltere'de '» 26'sı, Japonya'da °'o 56'sı, küçük ve orta sanayi işletmelerınde çalıştınlmaktadırlar. AET ülkelerinde de oranlar isletme sayısı bakımından oldukça yUksektir. 09 isçi çahştıran işyerlerinın oranı Almanya'da Vt 84,1, Fransa da V* 87,6, îtalya'da % 91,1'i bulmaktadır. Ülkemizde de endüstriyel faaliyet bir çok sektörlerde bütün ağırlığı ile kücük ve orta sanayi işletmelerinin elinde bulunmakta dır. İmalât sanayiine genel olarak bakıldıgında, işletmelerın ' 93 ,1'i küçük ve orta boy ışyerlerinden, °.'o 1,9'u ise büyük işyerlerinden oluşmaktadır. t$letme sayısı bakımından büyük çoğunluk küçük ve orta sanayi meslek zümresinde toplanmaktadJa. Ücretle çalısanlar sayısı bakırnından, küçük sanayi Vt 30.6, büyük sanayi ise »,'. 69,4 ağırlıga sahiptir. Satışlar ve başkalanna yapılan imalât hizmetlerinde, kü çük ve orta işletmeler o'o 24,7, bUyük işletmeler "o 75^ oranında bir dağılım göstermektedirler. Son iki ölçütte (kriterde) bü yük sanayi lehine bir artış göze çarpmakla birlikte küçük ve orta sanayinin paylannm küçüm senmiyecek oranlarda olduğu hemen görülmektedir. Küçük Sanayinin Örgütsel Sorunları M KÜÇÜK VE ORTA SANAYİCİ İLE KÜÇÜK VE EL SANATLARI MESLEK ZÜMLENMEDİKÇE DÜRMELERİNE RELERÎ, MODERN ANLAMDA ÖRGÜTVARLIKLARINI SÜROLANAK YOKTUR. Dr. Şevki GÜLER • > . ••'.•«JU JSM» D.T.C.F. SOSYOLOJt ASÎSTANI harcadıklan halde, sonuç başansız olmuştur. Bunun sebepleri arasında en önemlilerinden biri, ilgili sosyal riimre mensuplarınin kendilerini temsil eden örgütlere gerekli ilgi ve desteği göstermemeleridir. Bir başka sebep de kalkınmamızda daha ziyade bü^ k sanayiye önem verilmesidir. Planlarda iktisadi ve sosyal kal kınmamızan politikası, büyük sanayiyi geliştırmek, bunun için her türlü özendirici ve teşvik edıci tedbirleri almak şeklinde belirleıımiştir. Bunda da bir dere ceye kadar hakikat payı vardır. Bu yüzden iktidarlar, küçük sanayici ve sanatkârlan, uyguladık lan birçok mali ve kültürei yar dımlanna rağmen, bir çeşit kendi kaderlerine bırakmışlardır. ö r Rİitlenme zorunluğu veya varolan öreütlerin daha iyi işler hale getirilmesi zorunluğu daha ziyade buradan doğmaktadır. tif faaliyetlere karşı bu rümrenin ferdiyetçiliğınden gelen olum suz etkenler, örgüt yöneticilerine karşı duyulan güvensizlik, bir dereceye kadar küçük sanayicîler arasındaki rekabet, nihayet Bzenikle önemtl \ i r etken olarak örgüt içindeki yönetici kadrolann ve onlara bağh olan üyelenn arasındakJ parttonlık büjük rol oynayan etkenler olarak sıralanabilir. Tabanı ilgileodiren bir başka ftken öbeği de kül türel mahiyetlidir. Buraya, örpüt üyelerinin örgüt hakkındakl duygu ve düşünceleri, örgüt üyeliğinin gerektirdiği sonnnluluk ve yükümlülügü anlamayı, yetkilerini yerinde kullanmayı, gerektiği zamanlarda örgütün denetimini yapabilmeyi, bunun için gerekli kurallan ve usulleri bilmeyi ekleyebiliriz. 2 Kooperatif ve derneklerin amaçlarmı gerçekleştirememelerinde bir başka etken Öbeği de örgütlerin yapısindan ve örgüt yöneticilerinden gelmektedir. Gerek koorjeratiflerin gerekse derneklerin mahalli yönetici kadrola n örgüt yönetimi hususunda tam bir bilfn ve deneyime, bir çok hallerde örçütün arnactna uyan tutum ve davramşlara sahip görünmemektedirler. Mahalli çatıs malar, üyeler arasında taraf tutmalar, siyasal rutum ve davraniş lara göre üyeiere hizmette buhın malar, zaman zaman fceyfl uygu lamalar örgüt yöneticilerinden gelen olumsuz laktörler olarak belirtilebilir. 3 Küçük ve orta sanayi, küçük sanatlar ve el sanatlan sek törünün ergütsel yetersizllğinde, bu konuda mevcut yasalann eksikliği ve siyasal ikUdarlarm hia metlerindeki aksaklıklar da neden olarak belirtilebilir. Nitekim, hem kooperaUflerin hem de dernoklerin faaliyetlerini denetleyecek bir resml kurulusa hemen hemen raslanmamaktadır. Birçok demek ve kooperatif üyeleri. Kördükleri aksaklıklın ve suiistimalîeri şikâyet edecek bir resmt makamm bulunmadığını ve ya yapbklan sikftyetlerin olumlu bir somıca ulasmadıftniı vakınarak daima belirtmektedirler. (Oy sa gelişmekte olan bizim gibi ülkelerde siyasal iktidarlar sosyal huzur ve adaletin tpsisi hususıında çesitH sosval zümrelerin 8r"üüenmelerinde yardımcı politikalar uygulamak durumundadırlar.) Cözüm Yolu Farklı mesleki, sosyal, ekonomüî çıkarlara sahiD sosval zümreierta örRütlenerek, siyasal iktidarlara ve kamuoyuna kendi sorunlanm aksettirip birer baskı grubu olarak haklannı aradıklan modern toplum yapılannda, küçük ve orta sanayi. küçük sanatkSr ve el sanatlan mensuplan içinde buİundUgumuz hızlı sosyal değişime ayak uvdurup, oluştnak olan yeni sosyal vapımızda fonksiyonel bir unsur olarak, ver almak ve varlığinı devam ettirmek isterlerse, bunun en etkill ve tek yolu olarak Brgütlenmek ya da mevcut örgütlerini eünün sosyo ekonomik şarüanna uydurmak zorundadırlar. Bu bususta hem siyasal iktidarlara hem de ilgili sosyal zümre men suplarına ve onlan temsil eden örgüUerin mahalli ve merkezi yöneticilerine büyük görevler dUşmektedir. Yasalarla, orta tabaka dediğimiz ve daimi bir sos yal denge unsuru olarak gördüğümüz züiurenln örgütlenip toplumsal yapımızda etkill olabilecek duruma getirilme. si gerekirken, bunun vanında öbür sosyal smıfların OrRÜtlerinin yaptığı gibi, ilgili örgütlerin temsil ettikleri kiüenin daimi desteğini ve yarduninı sağlamak üzere çeşltli hizmetlerde bulunmalan ve sosyal tabanlannı ken dileri ile bütUnlestirmeve çabsmalan beklenmektedir. . • i •• F Okuyucu Mektuplan SSK'da ıkramiye haksızlığı sürüyor Sosyal Slgortalar Kurumunda, keUmenln tam anlamıyla, bir ikramiye haksızlıgı «ürUp «Itmekte ve Kurum personellni büyük huzursuzluga düşürmüş bulunmaktadır. Bu akıt almaz gartp durumu «nlatmafia çalısalun: kurum bünveajndeld «enrfikalardan ikisi 1967 yılında, mahkeme karanna davanarak, toplu sözlesmeye Kitme imkânı bulmuştur. BSylece o »ırada bu sendikalann Ovesi bulunan Kurum mensuplan. sendika aracılıgı ile »*ya $ah«en dava açarak. buefln 1971 vi!ına ait ikramlyelerint mahk^me karan tle. almaktadırlar. Gayet «abiîdir kl. aynl voldan 1972 n h n a ait lkramivelerini de alacaklar ve bu, her vilın ikramiyesl Içln aynca mahkeme açmak «uretiyle surüp çidecektir. Bu sonuca gBıe, «öyle garip btr durum meydana gelmektedir: Aynı Kurumun blr ünited n d e : tamamen aynı «fatiive tâbl, aynı amaç tçin. avnı eörevl vapan, dolavınyle avnı haklara sahip olmasi eereker, yanvana oturan iki klsiden hir! Ikramiveslnl atmakta, 6bi"rü tse ne vapacaSını bllmez durumda küskün ve huzursuz, bu isin sonunun nereve varaca?ını düsünüp durmaktııdır. Kaderin «evkiyle bir «endikaya üye olan kimse blr hskkı elde ederlrpn. bu sendikaya üye olmavan ve hele 1967 vılından sonra eöreve baslavip da maddeten böyle bir üvsliSi imkân dahiltnde bulunmavsnların bu haktan mahrtım bırakılmslan ne hak ne hukukla b**r1asmavara6ı eihj o müessesenin oersoneli ara<ında büyük hıızursu?luk ve morsl borukluffu meydana getireceiH tabiîdir. • Bu acavip duruma arttk blr son verilmell degil midirî ,. : Mevcut Örgütler Halen küçük ve orta sanayi, küçük sanatlar ve el sanatlan ile ilgili örgütler olarak sınırlı sorumlu küçük sanat kooperatiflerini, ticaret ve sanayi odalannı, ninayet esnaf ve sanatkârlar der neklerinı görmekteyiz. Bu Brpütler görevleri bakımından birçok ortak noktalara sahipMrler. Her üçü de mensuplanna genel olarak ekonomik, sosyal ve mes leki alanlarda hizmette bulımma y ve karsılastıklan güçlükleri yenmede önrfltsel hizmetlerde bu lunmayı amac edinmişlerdir. Bu amaçlara ulasmakta, bazı mahalli örRütler büyük başanlar elde etmiş olmakla birlikte memleket capmda bu öreütlerin eörevlerin de aksaklıklar ve yetersizlikler olduğu bir gerçektir. Hattâ bir cok dernek ve kooperatifler ismen mevcut fakat fiilen varlıklannı gösteremez durumdadırlar. Sosyo • ekonomik yapımızda bu derece önemli bir yere sahıp olan bu zümrenin halen içinde bulundugu ve ivedi çözüm yollan bekledigi birçok sorunlan vardır. Bunlar, hammadde temini, sermaye, üretim, pazarlama, teknik ve mesleki bilgi. makina, alet ve edavat ninayet örgütlenme olmak üzere jteniş ve çe5>itli alanlan kapsamaktadırlar. Ne yazık ki. bu sorunlar gerektigi pibi kamuoyuna vansıtılıp tar tışma konusu olanaklannı bulam"imakta, bu vüzden çözümlenmeleri de gecikmekte veya yetersiz kalmaktadır. (Adı ve adresi sakjı) Clnli öğrenciler Türkce • . mektuplaşmak istivor Btz MilHyptçl ÇSnliylî Ş Taipei'deH Mllli Ceno Oniversitesinde Törkçe ÖÇrenivonts. Sınıîımızda on altı talebe var. Hepimiz Türk Bffrfincllerivle t«mşmak ve mekrupiaşmafc Isttyoruz. Lütfen yardıro eder mJslnte? Selâm ve hürraetlertmlzi suDarız. Arkadaslan adio» SaMh 8of»o» No; » Shoet Ynan Road, Talpe». raiwao İ T O Rep, of C3üna (Formosa) Örqütlenme Zorunluğu Bizce, küçük ve orta sanayici, küçük sanatlar ve el sanatlan zümresinin yukanda belirtilen çeşitli güçlüklerini yenebilmesi için en etkin yollardan biri, vakit kaybetmeden örKÜtlenmesi yn da varolan örgütlerini modern tOTJİumlann karmasık yapılannda fonksiyon görür hale getirmesl gerekmektedir. ÇUnkü Rüçlükleri bir kişi tek başına aşamamaktadır. örgütlenmede. hiç kuşkusuz si yasal iktidarlara büyük görevler ve yükümlülükler dusmektedir. Bunlar örgütlenmeyle ilgili günün şartlanna uygun ve uygulanma olanaklan bulunan yasalar çıkar mak, örgütlerin kurulmasında maddî ve manevî desteklerde bulunmak, öreütfln verieşlo mensuplan tarafmdan desteklenmes'ne kadar gerektiginde denetim ler vapmak olarak sıralanabilir. Ancak, hemen sunu belirtelim ki, siyasal iktidarların bu tür fa aliyetleri tek başına v'eterli olmamaktadır. Nitekim Cumhuriyet tarfhirrize bakttgımızda birçok kereler küçük sanavici ve sanatkârlann Brcfitlenmesi husu sunda hükümetler bizsat çaba Yetersizlik Nedenleri POnksiyon yetersizliğinin nedenleri olarak şu üç etkeni belirtebiliriz: 1 örgütlerin sosyal tpbanı olarak kUçük sanayici, küçük sa natkârlar ve e! sanatkârlannın örgütlerini desteklevecek sosyal dayanısma ve birlikten voksun oluşl&n. Bunun sonucunda 6rgütle, temsil ettigi sosyal zümre arastnda bir bütünleşmenin gerçeklesememesi. Nitekim. gerek kooperatiflere crerekse demeklere karşı, mensuplannın ilgisi olduk ça sayıftır. Aynca, birçok dernek ve kooperatiflerde üve olma eeilimi vüksek eörünmekle birlikte, ırerektiSi anlarda ergutü maddî ve manevl bakımlardan desteklemek, ftreütün faaiiyetlerine katılmak ve ona llgi gdstermek çok düşuk oranlarda görünmelrtedir. Btı tutum ve davranışlann beHrmesinde ise, küçük ve orta sanayi mensuplan arasındaki mahaUi faktörlU çabsmalar. kollek TÜRK HAVA YOLLARI A.O.'dan Ortaklığımız ihtiyacı olarak 20.000 Kg. Drops şekeri ile 10.000 Kg. Nane şekeri satın alınacaktır. Muhammen bedel 450.000,00 TL.'dır. Geçici teminat 22.500,00 TL.'dır. Kapalı zarfla teklif mektuplan 8.3.1973 Perşembe günü saat 15.00'e kadar Ortaklığımız Gümüşsuyu Caddesi Dersan Han No: 90'daM Malzeme Müdprlüğüne verilecektir. Şartnameler ayru adresten temin olunur. Ortakhğımız 2490 sayılı kanuna tâbi değüdir. SANAT ENSTİTÜSÜ ELEKTRİK, ELEKTRONİK, RADYO. MOTOR VEYA TESVİYE BÖLÜMÜ MEZUNU ELEMANLAR ALINACAKT1R Başmüdürlöğömüzde boş 25 adet ve ileride bosalacak teknfsyen kadrolannın doldurulmasını teminen 23/2/1973 günfl saat 14.00'te yapılacak sınavla yeterl kadar teknisyen almaeaktır. Asağldaki sartlara haiz oianlann «ınava girebllmeleri için nöfus cüztfanı. dtploma ve 1 adet fotoğrafla birlikte en geç 22/2/1973 günö mesai bitimtne kadar Gayrettepe Yıldı» Posta Caddesindeki Persone) Servisine lahsen müracaatlan ilân olunur. ÇAMUR İÇİNDEYİZ Nereye bassanîz çamurt Cılk çamur her taraf. Istanbulu çamur alıp eötürecek neredeyse! Ama ne aldıran var, ne rahatsız olan Beledi Fen Islerine Tesekkür .)• . KadıkSyü ve ver işsal sokaklan eeçilmez hale e e i r e n fosseptik sulannın mîkroDlanvla mahdut imfcinlanna ragmen ivl ve basanlı bir müearfpte açan Beledivpnfn Kadıkflv Fen tslert MiJdürü Birol Yaıar*ın bu davranısi semt sakinleri tarafındnn memnuniyetle karştlanmıst]». , Pi)h»ssa Saskın Bakkal senv tindeki «avVafclann rrrfkrop sa» cnn sulard.ın temMpnm«ti semttp btJünan 3 flkolfulıtn n8rpncilerin) mutlak blr tehlikaden fcurtarmistır. Teşekkürleıimiz) sunanz. adı «aklı yer İst. Telefon Başmüdürlüğü gARTLAR: 135 yaşından büyük olmamak. 2 Askerligin) vapmıs olmak 3 Vücutça görünür herhangi bir «akatlı^ı biılunTnamak (Basın: 111671089) Ana eaddeler. kaldhnmlar hep çamur. Emlnönunrtpki köprdlerin merdivenlerinde blriken çamur. bir bahcevi topraklündırablHr! Topkapıdan ZindrHkuvu'va kadar her yer çamur iclnde vÛ7Üvor. Barl. Beledive bahce «ahlplerine !rin verse rte eadrtelerde biriken camurlan «lip Bötürseler 6*e toprak kaybı ol masa. Bir arazSz. bfr vıkama »racı da mı yok BeiedivenlnT Istanballatar adıns bir rrup hemsehıi (Cumhuriyet 1092)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle