Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYEI 19 Aralık 1973 Utün AvrupalUar, Batı Ulkeleri, Amerika petrol diye birbirlerine giriyorlar. Bu ülkelerde petrol tetbirleri, yakıtın syarlanması. enerj: soranîarı ele ahmyor. Suudi Arabistan petrol bakanı. Cezayir Dışisleri Bakanı, ta Avrupadan Amerikaya değin bir bir petrol sıkıntısı içindeM ülkeleri gezdiler, dolaştılar. Dert lerini anlattılsr: îsrail, Arap topraklanndan çekilsin, Filistin'in haklarmı tanısın. isteliğiniz gibi yine petrole kavuşursunuz, dediler. Gazetelere demeçîer verdiler. Ne ki Avrupahlar, Amerikalılar, sanki ortada bu gerçekler yokmuş gibi, yine petrol derdine, teribirlfirine giriştiler. Eir Allahın kulu çıkıp da, «Şu Araplar ne diyor? NP istiyor?» demedi: hiçbir gazetede Arapîann derdine çare düşünene • varsa da pek az rastlamadık. Dünya politikacılannın da ülke ü!ke dolaşan bakanlarına ne karşılık verriüderini de doğru dürün ötrenemedik. 18 Aral'kta Cenevre'de toplanacak İsrail Arap banş kor.feransmdan bu gidişle bir sonuç çıkmayacak. Öyle sanıyjruz ki. dünya pe'rolsüziülcten e!i kolu bag lı bir hale °e!se, yine blitün dünya, İsraii'rien yana çıkacak, İsrail'e arka çıkacak. Araplar aşiret, Araplar cahil, Arap'ar budala.. Harîi sörnüriUecek. soyulacak uluslardan Araplar. Avrupa, tıpkı. Osmanlı İmparatorlugunun çöküş yıllarmda yaptığı işlemi, bugün Araplara yapmakta. îsrail, önce Amerikalı milyarder Yahudilere arkasını vermiş, sonra bütiin dünya ülkelerirsin egenen yahudilerinin desteği ile Ortadoğuda, burJarın maşası. karakolu jrörevini vapmaya devam edecek.. Edecek ya petrol silâhını hesap edemediler Batılılar... B Olaylar ve gorüşier Adanmışhğa Ölçü Gerek Samim KOCAGÖZ mı çıkar. Kimi din ve bilim adamlanna göre Tanr:nın İsraü Oğullarına vadettiği toprak, Sina Çölünden Mezopotamya'ya değin uzamaktaymış! Rıvayet olunur ki İsrail kavmi, Yakuo Peygamberin on İki çocuğundan üremiş gelmiştir. îsrail sözcüşünün anlamı, Tann kulu, demektir. Ayrıca MUSA Peyganıberin dinini kabul edenlerdir. Musn'mn dininden olmanın bir özelliği de anadan doğma bu dinden olmaktır. Böyle o!makla bir'ikte, Musa'mn dinini, Yahudiliği. tarih boyunca kabullenroiş başka uluslar da vardır. Bir de ilginç örnek verebiliriz bu konuda: Hazar Türkleri, Yahııdi dinini resmen kabul etmiştir. (İ.S. 786). Beni İsrail'in tarihinden, kırk yıl çöllerde kalmasından. bu yüzden Arzı Mevud'a kavuşır.ak için çektikleri eziyetten. burada aynntıh söz etme olanağımız yok: değiniverelim sadeee. Ne var ki İSA'nın çsrrruha serüdiği günden beri • İsrail Oğnlları deği', Romalı Vali çarmıha germiştir İsa'yı, bu iş bilimcilerce halledilrrüştir! en az iki bin yıldan beri, Benj îsrail, Yahudiler Filistin topraklarım, yurtlannı bırakıp bütiin dünyaya yayılmışlar, gittikleri ülkclerin ticaretini, iktisat işlerini avuçlarına almışlar giderek çok zençin olmuşlardır. Zen ginliğin verdiği olanaklarla. yaşadıklan ülkelerin bilim, sanat vaşannsmria en ön sırayı almış lar ticarette olduğu gibi , dünyaya bilirr.de olsun, sanatta olsun büyük ad'lar vermiçlerdir. Öte .,andar Ha ülkeden ülkeye din bağları. onlan birbirine bagiı kalma olanağıru vermiştir. Yahudi a«ılh bilimciler, sanatçılar • biz yazmadan hepsini ansırsınu • her ne denli yaşadıklan ülkenin sanat ve bilimine, o iükelerin dilleriyle sahip çıkar gprünmüşlerse de Beni îsrail'in ta Mezopotamya sürgünunden beri ARZI MEV'UD özlemini çekmilerdir. Geçen yürnl'.ar boyur.ca kendnerine vadedilen toprakları. FilisTin'in otur dukları bölümünü unu'araamışlardır. Bu tnpraklarda oturan. hem de iki bin yıldan beri oruraa Araplara • k! aynı ırktandırlar diişman gfizüyle bakrmş!ardır. Ulus'.ana tanımlanmasinda din, bağlayıcı, birleştirici bir kurum olarak kabul edilirse de Yahudilerde bu lcurumun gösterdifti etki, başlca hin bir ulıısta göriilemez. Bug'in bile diinya, aynı dinden ama çesit cesit tilke ve devbtlerden oluşmuş uluslarla doludur. Yahudllerin bir dinden o!an kişilerin ille bir üike. bir devlet olma rutkulan, bir araya gelme tutkuları, başka dinden olan insanlann hiç birinde görülmeı. Bu özellik de anadan dojfma bir dine sahip olmaktan ileri eeliyor gibisıne de açıklanması güç bir sorundur. Mezopotamya'ya Değin Suriye Yazarlar Birliji'nin (Bütün DUnva Yazarlarma, Ve tyi Niyetli Aydinlara Çağın)sım okurken, iki yıl önee bu konuda yazdığım bir yazıyı, yazdıklarımı ansıdım. Suriye'li meslektaşlanmız, Israil'in bu son savsşta, hastanelere, okullara. sivil halka nasıl salriırdığm:. çocuklan öldürmek için Suriye ve Mısır'da uçakIardan attjgı oyuncak bombalarla nasıl çocukları öldürdüklerini anlatıyorlar. Dünya yazarlarını ve iyi niyeth aydınları yardıma çağınyorlar. (Yeni Adımlar. Aralık 1973, Sayı 12). Evet bu çağın bize eski bir yanmızı (Arzı Mev'ud başlıklıydı) nnsıttı: Arzı Mev'ud, kutsal kitaplar da İsrail Oğullarına vadedilmiş topraklardır. Bu topraklar denilince, KUDÜS ve yöresi anla Zorbalık Arzı Mev'ud özlemi. birarada yaşama özl»mi, Yahudilerin yüıjallar boyu yaşadıklan ülkelerj bir türlü kendi yurtlan olarak benimsemelerine engel olmuş gibi (törünrnektedir. Yaşadıklan ül.u.elerde hep kendilerini yabancı saymalan, o ülkeleri yurt edinmemeleri, kendilerini ve topluluklarını ayn tutmaları; yaşadıklan toplumlann içinde onları bir yabancılaşmaya götürmüştur. Bu yabancıhiı kendileri istemiş ve aramışlardır. Ülkelerin yönetimlerinde rol aldıklan vakit bile kendilerini o insanlardan sayamamışlar; bu yilzdendir ki adları çekingene. giderek korkaga çıkmıştır. Kendüerini hep eğretl vatandaştan saymalan; paraya, üstün kişi olmaya götürmüştür onlan. Bu özellikleriyle yine içinde yaşadıklan toplumlara yukandan bak ma olanağını bulup büsbütün »yrıcalık gtltmeye bilerek .bilmeyerek yönelmişlerdir. Bugün Beni tsrail, Arzı Mev'ud'a kavuşrnuştur. Bu kavuşma, sadece Ortadoğuyu de§il, bütün dünyayı tedirgin etmektedir. Hemen söylemeliyiz ki, kendisir.i bir ulus sayan bir toplul'jğun, bir yatrt sahibi olmak isteği denli doğal bir istek olamaz. Böyle bir istek, o ulusun yir.e en kııtsal hakkıdır. Ne var ki Beni İsrail, en az iki bin yıl önce terkettiği toprakları, kendilerine vadedilenden çok daha büyük olarsk istemektedir. Birkaç bin yıl öncesinin Beni İsrail nüfusu ile bugün bütün dünyaya yayılmış Yahudüerin nüfusu arssında çok büyük bir artrr.e va^ciır. İkinri Dünva Savaşır.dan sonra kunılan (15 Mavıs 1*W> İsrai! Devleti. ister ki dlinv^ vtizünde yaşayan Ijütün Yah'Kİilerl (20,600 Km.2) sığdırsın. Elbette bövle bir olanak yoktur. İsrail «dma. bu OİanaksızlıSa karşın, Amerika. Sovyetlrr Birliğine ve bUtün dünya uluslaruıa. Yaîmdüere İsratl'e söç hakkını kı?ıtlsd;k!an io:n çatm.ktadır. îste bu ise akıl erdirmek rok srü? oluyor: !9fil vılmda (2.183.000) o!a.n nüf'isn. bt:"iin neredeyse dört milyona yaklaşmaktadır İsrail in. îsrail e goç, bu hızla devam edecek olursa. bunca insan nereye sıgdınlacaktır? Dünvadaki bütün ülkelere dagılan Yahudilerin nüfusu kaç milyondur? Kutsa! kltapta. daha başkaca kitaplarda (!> Beni îsrail'e \adedilen, adanan topraklar. herhalde bugünkü Mısır, Surive topraklan degildir. Ne var ki Yahudiler, bütiin dünyanın dört bir bucajhndan kalkıp gelirlerse. İsrail hükümeti de büyümek inadmda israr ederse, Ortadofcuda ne dirlik ne dUzen öldüm Allah kaîmavacaktır. îsrail Basbakanı Bayan Golda Mever, 8 Evlül 19T2 tarihll gazetelerde çıkan bir demecinde şöyle demistir: «Ar?olar tooraklanndan vazüecerierse, SULH OLUR» Acaba bu denli zorbalığa Musa razı olur muydu? Bu sözler, îsrail'in niyetinl. bütün savaşlarını özetlemektedir. Bize kalırsa. sulh masasuıa Araplar oturabilirlerse. her şeyden önce, Yahudilerin İsrail toprsklarınm sınırmın nereye deîin uzanacaginı ve nüfuslannm iki bin yılına 1 degin kaç müyon olacağını öğrenmelidir ki ayaklarını onB söre dpnk alsmlar.. ÎJunu acıkça kabul etmek znrunlugu ortaya çıkıyor: Bütün dünya ülkelerindeki egemen Yahudl destekçilerine güvenip. İsrail bu?ün zorbalıgı ele almıjtır. Düşününüz Hitler bile çocuklan öldürmek için havadan oyuncak bomba atmamıjtır! Bu eylem, lnsanlan fıruılamakla eş bir barbaruk u w«t Lüksün Köleleri ç beş yıl önce ıızaya yükselen bir astronot, yukandan ycryüzüne bakıp dcmişti ki: Dünya bir mr.vi portükala benziyor! Ozar.ca bir lâf;ı bıı. Uzaktan terlemiz' masraavi görünen diinyanm üstündc milyarlarca, canlı kımıl kımıl yaşıyor, hergün çevreEİni biraz dalîi\ kirlctiyordu." İnsanlar birbirlerini ?ömürîiyor, birbirlcrini öldü:::nek. için silâhlar yapıyorlardı. Bu silâhlardnn en yunura'ı da AED BaşKanj Niion'm elindçydi. Parmağıyla elinın altınd^kidüğmeye bastı mı Nixon, dünyanın işi tamamdı. Nitekicı geçcn hafülardan birinde, Orta• doğu Savaşı sırasındn, ABD B^îşkâm veıyüzündeki askeri birliklere alârm işaretım verJi!" Dünyayı bir hcyecan dalgası sardı. Ne vaı ki pclitıknyla yakındsn. ilgili çe\Töie.in .akîına bir soru işaretmin çtngeli bahk oltası gibr takıîıvcrmjşti: Acaba Nixon iç poiitikadaki güçdurumıınfian sıyrılmak için mar.evra mı çeviıiyordıı? Bilindiği gibi W<ıtergate Skandalı Ba§kanı köşeye sıkıştırmıst!. Amerıkan vatandaşınm gözlerini içerden dışarı çevirmck mi istiyoıdu kapitalizmin eğemenı? Kuşku c kertfye vardı ki, ABD Dışişleri. Bakanı, bir açıklama yapmak zorunda kaldı: Amerikan Hükjnıetinin görevliUri 'Amerlkalıların hayatıyls kumar oynamarr.akladır. Böyle bir açıklama yapılmEsı gereği bîle dehşet vericidir. tır. ÇIKMAZDAN KURTULUŞ... OKTAY AKBAL Evet Hayır irkaç ay sonra yeni bir seçime gidilecek. Geçici bir hükümet, karma bir hükümet işbaşında kalacak o güne dek. Seçim ya^asında buyük partilere öncelik tanıyan bırtakım düzeltmeler yapılacak. îki büyük parti, CHP ile AP Cumhurbaşkanıyle aniaşarak bu görüşte birleşmiftir. Günün gerçeği budur. Bir bunalıra bitmiştir. İktidar krizl belirll bir ~süre için ortadan kalkmıştır... Şimdi ortaya çıkan forular şunlar: Meclis kendini dağıtmayı nasıl kabul edecek? Yeni seçim ne zaman yapılacak? Seçim yasasmda neler değiştirilecek? Bunlara karşı küçük partilerin tutumu ne olacak? Daha erken, bütün bunlara kesinlikle yanıt vermek zor. Yalmz görünen gerçek şu; DP, MSP, CGP, MHP seçirn yasasıp.da değisikliklere de, seçimlerin yenüenmesine de karjıdırlar. özellikle MSP, DP... Son il genel meclisi seçlmlermde aldığı oy oram yüzde beşe düşen MSP birkaç ay sonra yapılacak bir seçimde daha çok oy yitirecektir. Hele nisbî seçim yönteminde küçük partilerin aleyhine birtakım değişiklik de yapıhrsa büsbütün yokolur MSP, DP, ÇGP, MHP. Çolu'fek bir temsiltf Sokamaz Meclise... 14 Ekim seçiminde CHP 36 ilde en çok oy alan parti olmuştur. Bu 36 ilin çıkardıgı milletvekili sayısı 247'dir. Demek Türkiye'de 1961'e kadar uygulanan çoğunluk yöntemine göre yapılsaydı bu seçimler, CHP bugün Mecliste salt çoğunluğu eldte etmiş bulunacaktı. îktidar olabilmek, güvenoyu alabilmek için 226 oy gereklidir, oysa CHP 247 temsilci sokacaktı Meclise... AP ise ancak 25 ilde en çok oyu alan partidir, daha çok küçük illerdir bunlar, bu yüzden de AP'nin çıkaracağı milletvekili sayısı 150yi aşamıyacaktı. Geriye kalan elli sandalye de küçük partiler arasında dağılacaktı. DP yalnız Konya'da mı en çok oyu alan parti oldu, yalnız Konya milletvekillerine; MSP nerde en çok oyu almışsa yalmz oranm temsilcilerine sahip olacaktı. Onbeş yirmiyi aşamıyacaklardı. Bu ararfa CGP, MHP ve TBP tek bir kişi bile sokamlyacaktı Meclise... B rlarnını ve tanımını çok iyi bildiğimiz kavramlar politikacılann çoğunlufu tarafmdan \*anlış kullanılmakta dır. Bu yanlışlar kullanıla kullanıla olağan hale gelmiş. yanlı şı dofrudan ayırabilenlerin sayısı da azalmıştır. Hemen konu nun içine girelım: Her parti ken disine «milliyetçı» adını veriyor. Temel ilkeleri milliyetçilikle as la bağdaşamıyacak olan, daha doğrusu milliyetçilik kavramına çelişik düşecek olan bazı partiler temel ilkesinde milliyetçilik bulunan bir partiye karşı saldırıya geçerken: «Biz milliyetçiyiz» diye bağnşabiliyorlar. örnefin ümmetçı, dinci, tutucu bir parti kendisine «milliyetçi ve mukaddesatçı» adım veriyor ki böyle bir partiye ancak «ümmetçi» demek gerekir. Milliyetçilikle ümmetçilik eşdağer oj" mak şöyle dursun ayrı Rnlamda, hatta karşıt düşen kavrarr.lardir. MİLLİYETÇİ MÜKADDESATÇI A LİSE ÖĞRENCİLERİNİN BİLMESİ GEREKEN KAVRAMLARI, ÜLKEMİZİ YÖNETMEK İDDİASINDAKİ KİŞİLERİN YANLIŞ KULLANMALARI İNSANI ŞAŞIRTIYOR. Dr. Mediha ESENEL ve saygideğer bir dinciydi. Şimdikiler öyle mi acaba?. Naim Bey Felsefe Bölümünde metafizik dersi vsrirdi. Dmciliğınden ötürü açıkladığı filozoflara karşı da objektıf olamıyordu. Eğer onlar Tannya inanıp dini savunuyorlarsa ne s!S, yoksa fikirlerini üstünkörü açıkla>ap hemen saldırıya geçer, o dınsiz filozoflarui hakkından gel meye çalışırdı. Aksi »ibi, dersini sonradan yanmış olan Ze>Tiep Hatun konağındaki «Ziya Gökalp Dersanesı»nde vermek zorun daydı. Başına kara takkesi. aya gında mest lâstiklerı, cebinde enliye kutusuyla içeri girer; önce kürsünün tepesinde asıl duran yağlı boya koskoca Ziya Gökalp tablosuna şöyle bir ters ters baknktan sonra geçer yerine otururdu. Sağlığında bir türlü başedemediği bu adam ölümünden sonra tepesine çıkmış, onu eziyor gıbiydi. Naim Hoca vakit vakit Gökalp'e lâl atmaktan geri durmazdı. Ömegin, onun realite yerine kullandığı «şenıyet» ya da «mefküre» sözcüklerıne takılıp: «Arapçada bunlar katiyen yoktur, eliyle tcpesindeki resmi gösterip, nah, işte bu uydurdu,« derdi. Gökalp'e niçın mi kızardı? Milliyetçi olduğu için. Ondan ön ceki aydmlar mıiliyetçi değiller di, osmanlı ya da ümmetçiydiler. Gökalp ya da Mehmet Emin Yurdakul: «Ben bir Türküm» dedikleri zaman İslâm ümmetinden kendilerini çekip ayırmış, dinden daha güçlü birleştirici bir varlığa, millıyetçilığe inanmış oluyorlardı. sı ayaklanırtca o n m a n ümmetçilik (İkri de ıflâs etti. Tuık k r tek başlanna ölüm kalım savaşı verdiler, din kardeşlcrinin yardımındar» yoksun olarr.k. Boyle bir durumda akılh bir Türk mıllıyeîçi o'masın da ne olsun? Dinıa ^««jlumları. bir, leştirici bir güÇ olmaktan çıktıgı açıkça görüldükten sonra yeni bir inanç gerekliydi: Milliyetçilik, kendi ulusumuzun gücüne duyujacak inanç. Gökalp Naim Bey Bu kavramlan aydmlatmak için verilecek somut örneklerden biri Ziya Gökalp ile Babanzade Naim Bey lüniversite öğrencilerinin verdiği adla Naim Hoca> arasındaki tartışmalardır. Ben Naim Hocanın son öğretmenlik yılına yetiştim, kendisini ve fikirlerir.i yakından tanımak fırsatım buldum. Tipik bir dinci ve ümmetçi olan Naim Hoca, ölümünden uzun süre sonra bile bir türlü bağışlayamadığı Gökalp hakkindak: duygu ve düşuncelerini, vakit vakit aç;klamaktan çekinmezdi. Daha doğrusu ders dışında erkek öğrencilerle konusurken biz de duyardık. Çünkü kızları hiç sevmez, üniversitede ıfelsefe bölümünde) erkeklerin yanında görmeye da ysnamazdı: «Kızların burada işi ne? Dinimizde faziletli bir kadın evinde oturur, zaten ne öğrenebiürsinizki? öğrendiğiniz ne işe yarar?» derdi. Kızların zekâ ve kabiliyetçe de erkeklere eşit olabıleceğine asla inanmazdı. Biz, sırtımızı dağ gibi Atatürk'e dajarmş gençler, yaşh hocanın bağnazlığma pek o kadar kızmaz, içimizden kıs kıs gülerdik. Sanırdım ki Naim Bey soyu tükenmek üzere olan eski kafaiıların son örneklerinden biridir, onlardan sonra ülkemizde aynı düşünceleri taşıyan yeni insanlar türemiyecektir. Sonradan, geze dolaşa, yakmdan tanımak fırsatmı bulduğum Anadolunun bazı bölgelerinde çafdışı fikir ve jnançların h*p yaşadığını gördüm. Cumhuriyetin 50. yılında bile geriliğin dal budak salacağını o zamanlar sezmiş olsaydım hiç gülemiyecektim. Ayrıca, Naim Bey ne söylediğini iyi bilen, din konusunda çok okumuş, fikirlerini açık seçik belirtmekten çekinrneyen dürüst Yaşayış Yerini Görünce.. Yıllarca önce Diyarbakır'a ilk gidisimde şehri dolaşırken Gokalp'ın şimdi müze olan evine de gittim. Agaçlıkh serin bir p.vluda taştan soylu bir yapı. Onun milliyetçilik fikrine varış redcnlerinden birini de orada çözdüğümü sanıyorum. Elimden geldigince kıyısını, bucağını dolaştığım bu şehir çeşitlı kavımİprin, din ve mezheplerin bir araya toplandığı çok kanşık, çok renkli bir bölge. Oracîa Arapça konuşan Araplar var, kimi Müslüman, kimi Hıristiyan, Ermeniler var: Gregoriyen, Katolik, Protestan mezheplerinden. Süryaniler var Asurluların soyundan gelme, Hıristiyan. Süryanice kon.uşur çocuklarına Süryanice okuyup yazma=ını öğretirler. Kaldelerin torunları var. Onların da kiliselerini aradım, yıkılmış, kendileri de sayıca çok azalmışlar. Ayrıca Museviler, daha başkaları ve tabii Türkler var. Bu şehrin köklü bir ailesinden gelen Ziya Bey özel hayatında belki de çok dindardı. Küçüklüğünde her halde hafız olmuş, hem de dilini anladığı bir kutsal kitabı ezberlemişti sanırım. Yoksa Naim Bey gibi bir din büginine Kur'an'dan lyetlerle nasıl cevap yetiştirebilırdı? Fransızcayı da iyi öğrenmiş, ünlü Fransız düşünürlerini incelcyip onlardan etkilenmİSy Şehrin bu din ve dil curcunası içinde: «Ben kimim?» diye düşür.müş olmalıdır. Orada «Osmanhyım», •Musiümamm» demek yeterli olmaz: «Biz Türkçe konusııyoruz. Türküz, ama hepımiz birlikte bir ulusu meydana getiriyoruz» demiş olamaz mt? Gökalp kim olduğunu, nereye varmak istedisini kesinlikle belirtmiş: «Türk milletin(icnim. İslâm dintndenim, Batı mrdeniyetinderim.» O önce Türk, «onra Müslüman oldugunu söylüyordu. Türk müliyetçUiğinin temellerini saptamaya çalışıyordu. Türk ulusunu dinin • hizmetind'e değil, dinl Tıiirk utüsımurı hlimetinde görüyordu. önce: «Türk; dili dilime. dini dinime uyandır», dedi. Sonra : 'Kendini Türk sayan herkesi Türk kabul etmekten başka çare yoktur» dedi. Bugün milliyetçilik kavramı Ziya Gökalp'i de a^mıştır, Atatürk'ün milliyetciük anlayışı onun çok caha ilerisinde durur, din kaydından kurtulmuj; olarak. Bugün Arap âleml îsrail'e karşı koymak için Arap milliyetçilifini geliştirmeye çalışıyorlar. Onlarca birleştirici eleman elbette ki İslâm dini degil. Hepimizin de bildiği gibi, îslâm dini kurucusunun »oyun dan gelen ve Kur'an'ın dilini konuşan Arapların bir kısmı Müslümansa bir kısmı da Hıristiyandır. örneğin Suriye'de çok sayıda Hıristiyan bulunduğu gibi Lübnsn'da ise çoğunluktadırlar. Batı Asya'ya, Afrika'r.ın kuzeyine yayılmış ve çeşitli adlar almış fakat benzer geleneklere sahip, aynı dili konuşan, Müslüman ya da Hıristiyan Arap toplumları aralannda birleşmeye çalışıyorlar. Aynı ülküyü, aynı amacı, aynı dileği taşıyorlar. Tek bir ulus ha line gelemeseler de beraberlikten alacaklan güçle ortaklaşa düşmanlarına karşı yurtlannı ve uluslannm menfaatlerini ko rumaya çabalıyorlar. Lise ögrencilerinin bilmesi gereken kavramlan ülkemizi yöneteceklerin nasıl olup da yanlı; kullandıklarını bir türlü »nlayamı yoruz. Son yıllarda insanlığı uyaııcı olaylar birbiri ardında Bylesinc dıziüyor kı dünyanın yeni bir uyanış çağıırı ya^adıgına inanç yoğunlaşıyor. Cünkiı on yıldaıj berj bütün söylenenler, en kaba gfrçekler1 •biçiminde ortaya çıknıaktadır. Sözgeli=i Batılı devletleT:n yoks\ıl ufusları" somürd.öğü çeşitii kereler yazılmıştır. Ama Arapların petrol«ambargosuyla oriaya çıkan elle tutulur gerçekler bir milyar yazıdır. daha etkilidir. . Artık iyice öğrenüdi ki: Dünyanın an ycksııl halklarının yasidıâı Ortadoeui Batı dünyasının igpnforuçu ve lükjünü snğlsyan kaynakmış Batılı uygar insarr. tabar'ı y^rık ve sözii kör fellahın petroIüTıü sağarak saJŞlar.atını sür'diirünnüş. O akıl. almaz refah, p üVün üre• tim ve .tüketİTi (ÎÜCÜ, mîiyonlsrca yoksrul insanın sahibi bulunduğu ^petrolün sömürülmesine dayanırmıs. , Arajj. ayagınm »Hındaki petrole sahip <;ıktı»ı gün, Batı^ dünyasının birbirıne girnıesi başka neyi anlatrr? Ama Ctesi .de'var bu işin? • Baü. tkonomi' kitapterında yazılanları doğruUyacak bir bü;4ik bünahmm'eşiğine adımını atmıştır. Kapitalizm, ne donli çabalarsa çabalasm, kompüterlere başvırrstın, elektrcnikle donansm, kaçınılmaz sonıınma doğru yöneliyor Kapitalizm dedığimiz zaman yalmz Batı akla g?l• rnemeli. Amerika ya* Ve Avrupa'ya bağlı koskoca bir dünyanın milyarları aşkın halkları, bu düzenin çevresinde ve bu düzene bağımlı yasıyor. îkinci Dürjya Savasından önce bu bağımhhk sıstemı, şörnürge düzenleriyle daha beürgindi. îkinci Dünya Savasmdan sonra sömüreeleıe sîyasî bağımsızlıkları verüdi, ama ekonomik açıdan empçryalizmin zineirleriyle' bağh halklar. Amerika'nın VP Avrupa'nın lüksüne ve tüketimine hizmett» devam ettijer Mazium halklnnn ellerimieki dofa zenginliklerini istedıâi gibi lcuüar.abıldikçe, Batının lüksü siiregelecek; ama mazlum uluslar benliklerine sahip çıkabüdikçe Batı'da kıysmet vakınlaşaeak. Arabın petrolünü, Şili'nin bakırını, Türkün boraksını istediği gibi kullandıkça, Batı kapitalizmi tıkır tıkır yürüyecektir. Tıkır tıkır yörüdükçe bu düz^n. banş içindeki dünyadan söz açılacşk. tekerleğe; çomak sokmaya kaikanlar ezilecektir. îşte biz* de bu dünyanın içindeyiz, Arap ha^kının yeraltı servetlerinr Batı dünyasının lüksüne ve 'tüketimine bağ, layan düzenin bir parçasıyız. ' ' Arap bu dünvayı sa'rstığı için Atatürk Türkiye'sinin de sarsılması ne kadar garip ve acı değil mi?. Yirmıncı yüzyılda tüketim okonomı'sinin lüksüne köleler başkaldınyor. Bu ba|kaldırmayl nükleer savasın düğmesine basarak odetrneye kalkıjacak çügıniığa Batı uygaıhğı mı diyece r Okuyucu Mektupları Üniversiteleratası Kurıil Sayın tJyeleriııe . ' Biz halen 973 Ekim tarihinde bütünleme derslerine girerek 2, 3 dorsten belge almakla karsı karşıya kalmış ögrencıleriz. Okulurnuz, idare olarak keşmekeş içindedir. Hu sebeple, birçok arKaaaşımız II sınıfın farmasötik kimya derşine aniden yapı lan t a r h değişikliği yüzünden girernemiştir. Okulumuz. vönetmeliklerin A verdiği ayncahk sebebı ile. du W rumlan hakkında bilgi alama • « •• ' . kililere sesleniyoruz: 1 3 Ternmuz 1973 tarihli Cumhuriyet Gazetesinde 22 Ey lül 1973 tarihinde neşredilmiş yazıya göre: 1) (1750) kanun Üniversitede, öğrend bülunanların, şimdiye kadar Univer site öğreniminde eeçirdikleri süre ne olursa olsun, ıljrili yönetmeliklerdeki hükümler sak. lı kalmak şarüyle kanunun vayunı tariîıinden itibaren»en az 2 yılUk bir süre aaha öğrenimlerine devam edebilecekleri ve sınavlara girebilecekleri eski öğrencilerin ise bu süreye 2 yıl ilâve edilecegi belirtilmişti... Şimdi, seçim yasasında değişiklik önerileri ortaya atıldığına göre bu konu büyük ö'nem kazanıyor. Geçmiş yıllara goz atmak, geçenleri unutmamak gerek. 1950'den önce Bayar'lı, Menderes'H DP ille de nisbi seçim isterdi. Erim'H, Günaltay'lı CHP ise nasıl olsa oyların çoğunu kazanacağına güvendiğinden çoğunluk yönteminde direndi. Oysa 1950'de DP ile CHP arasınrfaki oy farkı çok büyük olmadığı halde Mecliste DP 400'den fazla milletvekili çıkardı, CHP ise ancak yetmişi buldu. 1954'te CHP'nin temsilcileri otuzlara düştü. Bu kez CHP'liler başladılar çoğunluk yöntemi demokratik değildir diye yazmaya, söylemeye. Hepimiz de çoğunluk yöntemini kötüledik, küçük partilere de temsi] edilme olanağı tanıyan nisbi seçimi, hatta ulusal artıkh bir seçim yöntemini istemeye, savunmaya... Derken burdan da vazgeçildi, bu kez d'Hont yöntemi uygulandı son seçimlerde, büyük partilere ancık öncelik tanıyordu bu yöntem. Şimdi yeniden büyük partilerin Mecliste salt çoğunluğu elde edebilecekleri bir yöntem aramaya başhyoruz. AP mi. CHP mi, hangisi iktidarda oiacaksa, ııius ona versin salt çogunîugu, biri iktidarda biri muhalefette gürlii birer parti olarak görev görsün! Küçükler de üçer beşer kişiyle kalsınlar, etkisiz, güçsüz, başarısız!. Ne cîerseniz deyin yenilenecek milletvekili seçiminde çoğunluk yöntemine yaklaşan bir yöntem uygulanmalıdır. Bu, bir zorunluluktur. İster CHP, ister AP kazansın, kazançh çıkacak olan Türk dcmokrssisidir. Anlayışsız, ulusal yararlann uzağında. sağduyudan yoksun lirierciklerin yönetimindeki küçuk parti'cri ı:lus yszgısında söz sahibi yapmanın yanhşlığı aniaşılmıştır. En i^isi yine iki büyük parrili düzene dönmek midir? Bumın da sakıncaiı yanları yok mu? Var. Var, ama ülkeyi bunalımdan bunalıma sürükleyen birçok lidercije o*e birakılmaz elbet yurdun. ulusun yazcm... Bu yüzden CHP ile AP yurt ve ulus sorumlulugunu yıllar ytlı sırtlamış iki büyük parti olarak bu konuyu kesinlikle, en yararlı biçimde halletmek zorundadırlar. İlkbaharda yapılacak bir seçimde r.isbi yöntem uygulanmalıdjr. ama birtakım kısıtlamalar, oy oranları, barajlar saptayarak... Kısacası. bir seçim bölgesinde en azından bir milletvekili çıkaracak partinin belirli bir oy barajım aşması istenmelidir. Örneğin yüzbin kişinin oy kulland;ğı bir seçim bölgesinde oyların yüzde yirmibeşini almak ön koşul sayılmalıd:r. Buna benzer birtakım engeller düşünülebilir. Yenilenecek Meclis seçimi bir partiye salt çoğunîuğu sağlamalıdır. îktidprı ortada, onun bunun kaprisi, etkisi altında bırakmamalid'.r. Küçük partilerin, liderciklerin özel hesaplan, çıkarlan ulus yazgısı üzerinde rol oynamalıdır. Evet. bir sürü soru var yanıtlanması gereken. İşte Talu yönetiminrie kurulacak bir ortaklık hükümeti, daha doğrusu AP ile CHP'nin ağır bastığı bir seçim hükümeti. bütün bu soruları yanıtlamak, ortadaki sorunları çözmekle görevlidîr. Parti yararı önde gelir, kabul. Ama yurdun, ulusun yararı hepsinin önünde gelmez mi? Öyleyse... jan öğrencilerle doludur. Bizlerin meselelerine eğilecek yet 3İCKISIHU ' verinl Milliyetçilik Fikrine Varıs Gökalp'in milliyetçilik fikrine varışınm özel nedenlerini düşünüyorum. îlk akla gelen nedenler meydanda. Avrupa'yı saran miiliyetçilik akımlanyle birlikte burada ekonomik etkenleri incelemiyoruz împaratorluğa bağlı Avrupalı uluslar birer birer bağımsızlıklarmı ka zanınca Osmanlı İmparatorluğu çöküntüj'e uğradı. Demek ki artık «Osmanlı» olmanın pek bir anlamı kalmamıstı. Birinci Dünya Savaşmda «din kardeşlerimiz» de İmparatorluğa kar HAKKl DEVRİM ve NEZİHE ARAZ yeni bir ansiklopedi hazırladılar: Ist. Dz. Tek: Sat. AU Kom; Başkanlığından 1 Kapah zarf usulü ile 9 adet Pres ütü makinesl ve 5 adet Bulaşık yıkama makinesı satın alınacaKtır. Tamamının muhammen Bedelı 384tKKjW) lira alup çeçicı temınatı 19.llu.ou iıradır Şartnamesı Komisyonumuzda, Ankara ve İzmir Levazım Amirliklerinde Rörülebilir. 2 Kksiitmesı 31 Aratık 1973 gür»U saat 11 3(>'da Kasunpaşadakı Koırusyonumuzda yapılaragırıdan istsklilerin 249U sayılı kanunun 31'ıhcı matidesı gerefince hazırlayacakları teklif mektuplannı engeç ihale günü saat 10.3ü'a kadar Komisyouumuza vermeiprt. (Basın: 2744510499) TÜRKIYE 1BŞ31Îİ73 Cumhuriyet 10510 TEŞEKKÜR Çar.akkale şehitlerinden îsmairin evlâtlanndan çok kıymetli varlığımız, Emekli P. Kd. Alb. AIVStKLOPEDLSl Bu yayım, HÜRRİYETve KAYNAK KÎTAPLAR isb'rligiyle gerceklesti NURİ ŞEHITOĞLU'NUN (Aygün) 193İJ1S0 vefatı nedenivle büyük acımızı paylaşan. cenaze to'renlne katılan, bizzat evimize gelerek. mektup ve telsrafla tâziyetlerini bildiren çok değerli silâh arkadaşlarına, komsulanmıza. dost, akraba ve sevenlerimize ayrı a>T! teşekkürc büyük acımız mâni olduğundan sayın gazetenizin tavas<utunu rica ederiz. ' . Eşi: Behicı» ŞEHİTOĞLL' ve Evlâtlan Cumhuriyet 10507 Maaş almadan g,pç1n«n (!) memur da var. Yo/EaJ AkdaJ•madeni Lisesinde ög'retmenken 5/7/1973 günii vapılan asistanlık sınavını ka?anarak • 6/7/1973 günü 41IM • 6Î5./1723T sayılı Rek!«rlCgün vazısı ile Fer» Fakültesi'ni» Genel Zooloji Kürsîisüne standım.' 7/7/ 1973 günü de göreve başlatıl,<lım. 10/7/1973 gün 85779/231.0 (68) sayılı yazı ila Bakar.lık mecbur! hizrhefimı Üniversiteye devrettı. Çeçıtli vazışmaJara ragmen maaş nakil kâğı.cfım göndenlmeriifiinrtent beş ajdır n\|aş alamamaktayım, Bu kanun meriyete girdiğine ne zaman ala*ağımı ria bilemiyetkililerin de haberleri olduğu yorum. Bilgi için Bakanlıktana göre, bütün üniversiteierde ki 13 Eylül ve 17 Ekim 1973 yönetmeliklerin birieştiriimesı gün, 567^ sayılı yüilar görüzaten 3, 4'üncü sınıflarda tatbik lebilir. •. • edilmekte olan ders ceçme usuîlgililerin ilgilehmesini ve lünün 1. 2. sınıflarda da tatbik edilmesi daha do*ru olur ka bilgi vermelerini beklhorum. nısındasız. Kadir KAVMAK Fen Fak. Genel Zooloji B'.zlert, üüştüğümüz Kötü d'uKürsüçiinde Aıistan rumdan kurtararak, acı lan mıistanbul zı dindirecek kararlarırj en kısa zamanda almması en büyük dilegimızdir. üaygııar M$anta$ı Vüksek Ukulu 12'aci suuf , öğrencileri adına Erdal Baykal • Savın Bakan, ' T.C. îçışlerı BakanlıSı Hu .susi îdareler Zat Maaslan Sandıfı îdaresi Kurulu Başkanlığından i avda bir cful »maaşj alan nasfa ve yaşlı bir hammın yekilivim. Ey. lül, ekirn, kasırn üç svlığınıri ödenme zamanı 1 eylül 1973 Bizler Anadolu'dan p Or.iversite ve Yüksek Okullar iken 19 »kim 1973 tarihinde da, bin bir güçlükierle tahsıl , f49 gün se«ikme ilei ödendi» ömürîerinin son yıllarını sü yapmaktayız. Bir çoğumuz tek dersten beklemeli olarak smıf ren az maaşîı• yokstıl ve yaş' ta kalmış durumdavız. Mill! ü olan bu yısanlan eünlerce banks kapllarında «iirucdürEğitim Bakanlığının orta deremek çnk acı ve üzücü olu" celi okullara vermiş olduğu Tek yor.' 1973 aralık, ocaR ve şu' dersten geçrne hakkır.ı tüm yüksek tahsîl öğrenc:lerine de . oat, .1974 üç aylık maaş îavermenizı ümitle bekliyonız. manı yaklaşmâktadır. Bu geBöv!ece eŞitimde fıriat eşi'li cikmelere seboo olan: eörevlerini zarnanınffa yapamsyan so' ğinin saglanmış olacağı ve bu karann sizlere verecegi v:crta nırrtlu kişiierı cezalandfmarıni huzurun ranında lıizlert de zı, eecikmevı önlevici tedbirşerefli Curnhurivetirrıızin SO. lerin alınmasi İçin ilgililere vılınrla mutsuz bırakmamamzı irerekli emrı .vermpnizi bu ku rumdan ma*s slaa emekli,. beklpr saysnlanmızı sunarız. dul ve yetirnler adına rica î'nksek Okul ile sav;'lanmı sunarlm. adma Vınrettin KIMÇ îhsan İLBAS Sağlıh tdares' Yiiksck 1872/1 Sok. No: 25^ Okulu ANKARA Karşıvaha / ÎZMtR Maaşı vaktinde ödeyin Eğitimde fırsat eşitliği Cumhuriyet . 10504