11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 13 Arahk 1973 ökeni bakımından «açıklınması gereken' bir konu» anlamına geien Lâtince «Referendum» sözcüğü. siyasal bilimler diline «bir yasanın kabul veya reddedilmek üzere halkın oyuna sunuîması» olarak geçmiştir. Türkçede «halkoylaması» sözcüğüyle karşılığını bulan bu sistem, genellikle olağanüstü durumlarda yasarr.a organlarınır. kararlarınm halkın onayjna bırakılması şekünde belirmiştir. Uzak veya yakın çeçmişte Batı ülkelerinde ömeklerine rastlanan bu uygulamaya ülkemizde d« basvurulmuş ve bilindiği gibi 27 Mayıs Devrimi'nden sonra Kurucu Meciis'çe onaylanan yent Anayasa, halkın oyuna sunularak kabul edılmiştir. Siyasal tarihte çoğunluk kritik dönemlerdı; ve özel koşullar altında halkın onaymdan yararlanmak üzeıe başvurulan bu yol, Türkiye'de son seçim öncesi dönemde yeniden gündelik bir önem kazonmıştı. (Hatırlanacağı gibi, Milii Selâmet Partisi, radyo propaganda konuşmalarında ikticfara gelmesi halinde. halkın doğrucan doğruya yasa önermesi veya bir yasayt veto ctmesini sağlamak amacıyle yeni bir sistem geliştireceğini açıklam:ştı.) Halkın demokratik mekanizmaya doğrudan ve daha etkin bir şekilde katılması isteğinden doğan bu gorüs, gerçekte olağanüstü koşulların ürünü olan bir pratiği, genel leştirmek ve sürekli işler bir hals getirmek çabasındadır. F Olaylar ve gotüşler Kamuoyu Yoklaması Dr. Muzaffer SENCER <îan doğruya denetlemektedirler. Örneğin, Atina siteınde l.Ö. 5. yüzyılda en ileri aşamasına ulaşan demokraside, sitenin çeşitli kesimlerinin temsilcilerinden oluşan Beşyüzler Meclisi (Boule)nin hazırladığı gündem ve yasa tasarılarınm onaylanma yetkisi, bütün. yurttaşların katılabüdiği Halk Meclisi (Ekklesia)ne ait olmuştur. Ve yasaların yürütülmesi için seçüen yöneKcilerin (arkhont vb.) denetimini yapan yine bu meclistir. Yönetime katılmanın komıi nal bir birMğin üyesi olarak her yurttaşın eörevi olduğu ve bütün yurttaşların bir alanda toplanarsk oylnmaya katılabildikleri küçük topluluklarda işleyen bu sistem. yapıca daha bireyci ve boyutca daha büyük topluluklarJa uygulanma olanağı bulamamıştır. Bu bakımdan, eskil (antik) toplumların ileri aşamasında, yönetim görevleri topluluk birliğinin ifadesi olmaktan çıkarak bireysel ve kişisel bir hale geldiginde doğrudan demokrasi Son bu'.muştur. Gerçekten yönetim görevlerinin topluluğun bütününden koparak ayrıldıiı ve yurttaşlık kapsammın genişlediâi Roma Cumhııriyet döneminde. doğrudan demokrasinm yerine «temsil sistemi» geçmistir. Bu riönemde Krallık çağından kalan «aile birliklerı»nin temsilcisi Curia Meclisi'yle «aile reis!eri«nden oluşan Senatusdan başka, çeşitli halk katmanlarını temsil eden Centuriata (Yüzler Mecli.=i) ve başlanaıçta alt katmanların temsilcisi olan Halk Meclisi (Comitia Tributa), yönetici ve büyük memurların seçimi ve yasama yetkileriyle karmaşık ama temsili bir sistem ortaya çıkmıştır. Halkın yör.etimine doğrudan doğruya değil de temsileileri aracılıgıyle katıldığı bu sistemrîe, alınan yasama kararlarının halkın onayma sunulmasından çok, halka bildirilmesi anlamında «referendum» kavramı belirmiştir. O halde temsil sisteminin ürünü olan b'J uygulama, başlangıcından bu yana söz konusu sistemin yapısında buîunan ve Delirmesi kaçınılmaz olan bir boşluğu kapatmaktadır. Bu boşluk, belirli bir süre ıçin temsilcisıni seçert halkın bir ikinci seçime kadar yönetime katılma ve temsileileri denetleme olanağından VOKsun kalmasından doğmaktadır. Bu şüre içinde, yasama ve yürütme organlannm halk tarafından denetimi söz konusu olmadıgına göre, «referendum>, yönetenlerle yönetiienler arasında kopan ilişkiyi ve kesilen diyalogu en alt düzeyden yeniden kurma yolu olmaktadır. Yakm çağ demokrasileriyse, bu boşlugu feiderebilmek üzere halkovlaması sisteminı kapsamca genişleterek çok belli durumlarda halkın onayının alınması biçimine dönüştürmüşlerdir. Bunurla birlikte, bu sistemin sürekli işleyen bir mekanizma halirve getirümesi şöyle dursun, sık sık kullanıldığı bile görülmemistir. Bunun en başta gelen netfeni, her konuda ya da önemli sorunlarda halkın oyuna başvurmanın, çağımız toplumlarmda kaçınılmaz olan temsil sisteminin. bütün yararlannı ortadan kaldırması ve rejimi pratikte işlemez bir duruma sckmasıdır. Bir halkoylamasırtın bütün prcpagnnda, uygulama ve değerlendirme dşamalannın gerektireceği zaman. firansman. eleman vb. yükü büyük bir enae] olduğu gibi, halkoyunun her konuda yeteri ve gereğince uyan.k tutulmasındaki güçlük de ortadariır. Halkoylaması, bu ve benzeri nedenlerle olağan kojullarda hemen hiç kullanılmayan bir araçtır. ha sürekli b!r özellik kazanması gereklr ve bu dijaloğun kurulmasında sayısız yararlar vardır. Böylelikle, temsil sistenıinin ana «akıncası olarak karar organlarıyle halkoyu arasında d'oğabilecek karşıtlıklar önlenebilecek ve bir çok sosyal ve siyasal gerginliğin önü alınmış olacaktır. Işte çağdaş demokrasilerde bu kopukluğ'j giderme görevini üstlenen araç, kamuoyu yoklamalarıdır. Kamuoyunu ilgilendiren çeşitli konular ve önemli sorunlar üzerinde halkın görüş, kanı. yargı ve davranışlarını belirlemek üzere sık sık başvurulan bu yoklamalar. gerçekten demokrasinin sağltklı ve aksamadan yürümesinin bir ön koşulu gibidir. Özellikle siyasal alanda yapılan kamuoyu yoklsmnları. her şeyden önce demokrasiyi tek yanh bir süreç olmaktan kurtarmaktadır. Yöneticiler kadar halka da görüşlerini açıklama ve eğilimini dile getirme olanagı saglamakta ve siyasal katılımın bir kaç yılda bir oy v r r n e alanım aşarak sürekli bir üişkij'e dönüşmesine ortam hazırlamaktadır. Demedira mi ben san a? Sşkence, mişkence, hapis, mapis. asın, maşırı, tehlikeli, Imehlikeli, dava. mava, komünist, momünist, yazar, •mazar, devrimcı. mevrirnci. solcu, molcu, hepsini bir çuvala; vakti evvelde olduğu gibi Sarayburn.u'ndan cumburlop denize Geriye ne kaldı konuşacak? Bakın ne kaldı Bir ara rahmetli Sabahaîtin Eyübbğlu'yia aynı koğuştaydık. Yataklarımız yanyana Hapishanenin de kendine göre bir zevki var Tepedeki pencereden göğe bakarken aklıma geld), yarım yamalak hildîğimce: Yahu. bir sarkı vardı. radyoda çalardı: Demedim mi, ben sana demedim mi. «zibi hT«ev . Sabahattin Eyüboğlu, şarkı değil türkü severdi. Ama hiç umulmazken tatlı bir sesle söylsmeye başlamaz mı! Şarkı duvarlara çarpıp tavana yansıyor, oradan ranzalara dökülüyor. Dokunaklı olmasına dokunaklı ama, ben şarkının sözlerinden bir başka hikmet çıkarmaya çalısıyorum ; aklımda kaldığınca: , • Demedim mi, ben sana. demedim mi? Her nedense bu sabah yazı yazmak için kâlıdı makineye geçirirken gene: Demedim mi, ben sana demedim mi? diye mırıldandım. Hiç kuşkusuz «ben» derken kendimi kastetmiyorum. «Ben. sen, o yok, biz varız» demiş ozan. Devrim'ciUk töresinde böbürlenmeve yer yok. Ama bu ülkenin öncü yazarları adına soruyorum: Demedim mi. ben lana demedim mi? Ne dedin? Petrolüne sahip çık, demedim mi? Boraksına sahip çık, demedim mi? Montajına güvenme, demedim mi? Böyle kalkmma olmaz. demedim mi? Sömiirü düzeninr çanak tutma, demedim mi? Yabancı kapitalizmin kuyruğuna yamanma, demedim mi? • Emperyalizme uşak olma. demedim mi? Toprak reformunu yap, demerfim mi? KompraHora kulak asrr,a. demedim mi? Ulusçuluktan usaklasma. riemedim mi? Avdınlarma zulmetme. demedim mi? Özgürlüğü kısıtlama. demedim mi? Bu gidişin sonu yoktur, demedim mi? Dedim elbet. Sea de kalktın: Solculann kökünU kazıyacağım dedin. Peki ne oldu? Bir yığm hapishane, bir yığın dava. bir yığın Işsi7. bir yığın somn. bir yığın açmaz. bir vığın bunalım . Ne HUKÜmet kurabilirsin. ne enerji bulabilirsin, ne emekçine iş kapısı açabilirsin. ne kalkuımayı vürütebilirsin, ne sanayileşebilirsin. ne başka birşey vapabilirsin! Meydanlarda kalkıp bangır bangır komünistlik tehlikesinden sözaçar. Halk Partisini komünistükle suçlarsın. Al sana otuz Uç vilâyetin Belediye Ba.şkanı Halk Partili.. Solculan temizlevecegim dersin. al sana her ikı seçımde solcular birinci. Belediyelerin, Belediye Meclislerin, îi Genel Meclislerin. muhtarlıkların. senatörlerin. milletvekillerin yüzlerce. binlerce solcu... Seçimlerde milvonlarca seçmen ve milyonlarca seçmen ailesi solcu... Tut bakalım fişlerini, getir bakalım CIA'dan kompüterlerini yığ üstüste dosyalarını Ağrı dağı gibi. Sonra ne olacak? Üç buçuk gençle, üç bes yazar. ve bir bölük aydın üstüne kurulan cadı kazanı devrildi mi Ustüne basına... Yandm mı kestane kebabı gibi... Hey gidi, rahmetli Sabahattin Eyüboğlu, sağolsa da söylese dokunaklı sesiyle: Demedim mi, ben sana demedim mi? Bilinçli.. Kamuoyu yoklamalarıyle. uyanık ve bilinçli bir kamuoyu oluşmakta, yasama ve yürütme organlarmın çalışmaları, bu oluşan kamuoyunun denetim süzeecinden eeçirilmektedir. Böyletikle, siyasal mekanizmanm halk istemine uycunluju sürekli bir şekilde sağlanırken. yöneticilerin genel egilime ters düşmeleri önlenmektedir. Yine kamuoyu yoklamalarıyle demokrasi, halkın üstünde hir «siyasal vasilik», bir seçkinler kılavuzluğu oîmaktan çıkarak bir görev ve yetki temsilciliğine dönüçmekte ve gerçek k^iliğıni kazanmaktacfır. Demokrasinin henüz bir seçkinler yönetimi olma geleneğinden sıyrılamadıgı ülkemizde, bu rejimin güvenli bir biçimde işleınesinde önemli katkılarda bulunacalt olan kamnoyu yoklamahırının yabancı olduğu açıktır. Kütle haberlesme araçlanmızın bu türlü yoklamalara hemen hiç yer vermeyişi yanında. aşağı yukarı her türlü alan araştırmasına karşı kapalı olan akademık kurumanmızın. bu yabancıliEin baslıca sorumlulanndan biri olduğu şöphesizdir. Oysa bu uygulamalar. siyasal iktidarların halkla ilişkiyi kopararak ona ters dflren bir dogrultuya girmesine engel olacak ana araçlardan biridir. Bu bakımdan dileğimiz, özellikle halka dönük bir iktidarın kurulması isteklerinin iyiden iyiye belirdiği bu dönemde. basın yayın. organları kadar, ilgili resml kuruluşlann bu tür yoklamalara açılmasıdır. Halkoylaması Yerine Gerçi özünde. yasama organıyle halk arasındaki bir boşluğu doltfuran ve karar mekanizmasıyle yönetilenler arasında bir köprü kuran halkoylaması. temsUi yönetim biçiminin temeHn.de yatan bir kopukluğun sonucu olarak doğrouştur. Ama çeşitli nedenlerle, sürekli bir sistem özelliği kazanması şöyle dursun, sık sık kullanılması halinde bile bir çok sakmcalar ooğurabilecek olan bir araçtır. Yukanda adı geçen partinin 14 Ekim seçimleri ör.cesinde, öngördüğü sürekli halkoylamas:, çağımızın çok öncesinde antik toplum aşamasmda geçerli olan doğrudan demokrasirıin temelirıi oluşturan bir sistemdir. Doğrudan ciemokrasi, niifusu bir kaç yüz bini aşmayan ve üstelik ancak bir kaç on bin kişinin yurttaslık hakkına. yani seçme ve seçilme olanagına sahip olduğu eski Grek sitelerinde gözlemlenen bir siyasal rejimdir. Bu rejimde, yurttas niteliği taşıyanlar, sitenin «Agora» denilen belli bir alanmda toplanarak topluluğu yönetecek yasalan doğrudan kabul veya reddetmekte ve bu yasaların yürütülmesini yine doğru Ortam Hazırlayıcı Ancak temsil sisteminde beliren ve halkoylamasının dolduramayacağı bir boşluğun giderilmesine ihtiyaç olduğu da açıktır. Halkın siyasal katılımınm sadece bir kaç yılda bir oy kullanmaktan öte bir anlam taşıyabümesi içrn. temsilcilerle seçmenler arasındaki illşkinin da ISPANYA ÖRNEÖİ OKTAY AKBAL Evet Hayır IŞKENCE CANAVARLIĞI nkara'da çıkan Yeni Halkçı adlı gazetede 28 temmuz'da işkence Uzerine yazdığım bir yazıda Batılı bir kaynaktan yararlanarak Güney Vıetnam'dakı işkence yöntemleri ve örnekleri üzerinde durmuş, o günlerde ülkemizle ilgili aynı iddialan da gözönünde bulundurarak «Cumhuriyetimizin 50. yılını kutlayacak olan Türkiye bu gibi suçlamalardan ve baskılardan uzak tutulmalı, kurucusunun amaçları lekelenraemelidir» diye yazmıştım. Şimdi, Cumhuriyetirnizin 50. yıldönümünden daha ancak bir ay geçince yine Yeni Halkçı'da okumaya başladığımız i ^ n d d i l a r K ile ^Q1U dilekjnsanın tüm inançlarım sar san, onu derin bir endişeye yönelten aynntılap taşıyor. öbür basm organlarında çıkan yazılar da aynı endişeyi ve üzüntüyü arttınyor. Bu gibi işkence olayları, her akşam radyoda ve televizyonda «Cumhuriyetin insanca yasama yolu olduğunu» dınlediğimiz bir devirde gerçekten yaşanmış mıdır? Bu sorunun ce vabını burada kesinlikle verebilecek durumda değiliz anıa, işkence konusunda yerli ve yabancı basın ve yayın organlarında yer alan iddialan inceleyerek bazı ilginç sonuclara varabilmemiz mümkündür. A ir jandan sağcı cephe, öte yandan solcu cephe... Hangi ülkede bu iki cephe kesin çizgilerle birbirinden ayrılmışsa, ayırtılrmşsa orada işler bir süre sonra tam çıkmaza girmijtir. Bir ulusu ikiye bölmenin en sağlam yolu sağı ile solu karşılıkh düşmanlar topluluğu halinde sokmaktır. Düşünce, görüş. inanış ya tam sol ya da tam sağ cephelere ayrılınca o ülkenin toplum düzeni altüst olur, bir süre sonra işin içine dış güçler kanşır, bunu başkaldırmalar izler, derken o ulus bir iç savaşa zorlanır... B Bugünlerde bir kitap okuyorum: Italyan sosyalist lideri Pietro Nenni'nin «tspanyada İç Savaş ve Faşizm»i... Türkiye'de kendılerini sağcı ya da solcu diyenierin, sol ve sağ toplulukları bir cephe halinde toplamak isteyenlerin, ya da "Meclis'lerde sağcı partiler orîak bir cephe kurup sola açık partileri ezmeli. memleketi tam bir sağcı görüşle yöneüneli. diyenierin, ya da buna tam karşıt görüşler ileri sürenlerin ibretle o^ğfffl^Sğgereken bir ^itaptır bu. WM Genç kuşak bilmez, yaşamamıştır 19361939 yıllarmı, îkinci Dünya Savaşından önceki krizli günleri... Bir büyük savaşm öncüsü, habercisi, yüksplen Faşist ve Nazi egemenlik savlarmm belirgin örneği bir iç savaş yaşandı o günlerde... îspanya haikı, politikacılan, partileri. ordusuyla ikiye ayrıldı, tam üç yıl birbirine girdi. Sağcılar sırüannı Faşist ltalya'ya, Nazi Almanyasına dayadılar, silâhları, parayı, hattâ tecrübeli asker gücünü oralardan sağladılar. Solcular ise Fransa ve tngiltere'nin karışmamak. ilkesi yüzünden tek başlarına kaldılar. Sovyetlerin ve Meksika'nın silâh yardımıyle yetindiler. üç yıl süren kanlı savaşm. kardeşi kardeşe kırdıran çarpışmanın sonucu nedir bilir misiniz? Bir milyon ölü. İki milyon mahkum. Yıkılmış beş yüz bin ev. Beş yüz bin sürgün. Yerle bir olmuş yüzlerce kent, kasaba... Neydi olup biten, nedendi bütün kanlı savasın amacı, nedeni, kökeni? 1931 yılında Ispanya'da Krallık yıkıldı, Cumhuriyet ilân edildi. 1933'e kadar Cumhuriyet yönetimi ilerici adımlar attı, dinsel etkiler poliükadan uzaklastırıldı, Medeni Kanun kabul edildi, toprak reformu gibi köklü atılımlara girişilmek ister.di. 1933 seçimlerinde ise sağcı partiler ağırlık kazandı. Bu kez sol partiler karşı koydular sağcı iktidann yaptıklanna. Madrit ve Barselona'da grevler, Asturias madencilerinin ayaklanması gibi... Bunları sağcı iktidar silâh zoruyla bastırdı. Franko Ordusunun Başkomutanı oldu. Binlerce emekçi öldürüldü, hapisler, sürgünler solcularla doldu... 1936 şubatında yapılan seçimlerde ise solcu partiler çoğunluğu kazandı. Solcu halk cephesi dört milyon, sağcı milliyetçi cephe üç buçuk milyon oy almıştı. Mecliste sağcı partilerin 142, solcu partilerin 271 milletvekili vardı. Merkez partiler ise ancak 31 milletvekili çıkarabilmi^lerdi Böylece iktidar sosyalistlerle cumhurijetçi solculara' geçmişti, komünist partisi sayıca önemsiz olduğundan pek etkili değildi. Solcu cephe köylülere toprak verdi. hapisteki emekçileri özgürlüğe kavuşturdu, bütün ücretleri vüzde onbeş arttırdı, kiliselerin, din adamlannın etkilerini azalttı, çıkarların: önleui. Fakat seçimde yenik tfüşen sağcılar durmaksızın olaylar yarattılar, gazetelere saldırılar, grevler, kışkırtmalar. derken cinayetler, ardından. da durmaksızın ktşkırtılan askerlerin bir başkaldırma hareketi... Fas'ta Halk Cephesi'ne karşı ayaklanmanın başlaması... Ispanya iç savaşında başrolü hiç kuşkusuz Nazi Almanyası ile Fasist ttalya oynamıslardır. Bu devletlerin desteği olmasa Franko başarıya ulaşamazdı. Ayrıca demokrasi cephe?i adı verilen Fransa ve tngiltere Cumhuriyetçi tspanya'ya birazcık yardım etselerdi sonuç böyle olmazdı. Halkçı Cephe iktidarının Ispanya'yı komünistleştirecegi, aşırı sağcıların bir savıydı. Gerçekte Ispanya'da sosyal demokrasi yerleşmek üzereydi. komünist partisinin gücü Meclisteki oniki milletvekilinden ibaretti. Ispanya'da faşist bir yönetim kurulması Almanya ve ttalya'nın isir.e geliyordu. onlann aianları, beşinci kollan oynadı bu alanda en önemli rolü. Kışkırtarak, Îspanya solculann eline geçti, kutsal değerler yıkıldı. din iman elden gitti gürültüleriyle!. Aşırı sağcıların, daha doğrusu dış güçlerin emrindeki bir iktidann Ispanyayı ele geçirmesiyle bitti bu kanh savas... Artık Ispanya'da tek bir parti. tek bir din, tek bir sef vardı. ülke yarım milyonluk bir faşist ordunun baskısı, nerdeyse işRali altındaydı. Işçi ücretleri eski düzeyine indirilmistı Toprak reformundan vazgeçilmiş, büyük toprak sahiplerinin çıkarı bozulmamıştı... Nenni'nin «tspanya'da İç Savas ve Fasizm» kitabı dikkatle, önemle okunmaya değer. Birtakım koşutluklar kurmak için. gözümüzü açmak için Günden güne «sağcı cephe», «sağcı iktidar» sözü edenlerin içlerindeki niveti «ezmek için. ülke sola kayıyoi". so'.cular bir partide birleşti. Buna olanak tanımamalı diye çığlıklar atanların kafasında yatan düşünceyi anlamak için . Içinrie bulunduğumuz duruma, koşullara gerçekçi bir teshis koymak için... Artık saklamaya ya da görmez lite gelmeye olanak yok. Avrupa basın ve yayın organlan aylarca önce Türkiye deki işkence iddialan üzerinde durmaya başlamışlardı. Örneğin Ingiltere'nin bellibaşlı ticarî TV şirketlerinden biri olan Granada TV Türkiye ile birlikte Güney Vietnam' da siyasal tutuklulara işkence yapıldığını ileriye süren iki avn program yayımladı. Her iki TV programına gösterilen tepki ilginçtir. International Herald Tribune adlı gazetede Amerikalı Anthony Le\vis'in 17 Temmuz 1973te yazdığına göre Güney Vietnarn'a ait programdan sonra Saygon Hükümetı bu iddialan reddetmiş ve Güney Vietnam'da siyasal suçlardan kimsenin tutuklu bulunmadığını söylemiştir. Öte yandan Granada TV'nin Ttrkıye'deki işkencelerle ilgili iddialanm reddedenlerin arasmda da hem yüksek kademedeki yetkililer ve tngiliz televizyonun daha sonraki yayınlarına çıkan temsilcilerimiz vardı, hem de Saypon'dakiler gibi Tür kiye'de siyasal tutuklularm bulunmadığını belirten politikacılar .. Her iki ülkedekilerin iddialanna göre Türkiye'de ve Güney Vietnam'da cezeavlerinde tu tuklu bulunanlar âdi suçlardan ve komünisthkten yatmaktaymışlar.. Birbirini andıran bu sözlere ve işkence iddialarına karşı her iki ülkede gösterilen eş tepkiye rağmen Türkiye ile Güney Vietnam arasında bir paralel görüntü yaratmaya olanak yoktur. Çünkü artık bugün Türkiye işkence iddialan üzerinde durmaya başlarken. Güney Vietnam'da konunun kapatılması için çalışılıvor. Ne var ki Granada TV1 nin Saygon programında işkence kurbanlan hakkmda bilgi veren Jane ve David Breton adlı iki Amerikalı fizyoterapistin söz lerj unutulacak gibi değü: «Sorgu merkezlerinde sanıkların ölür vermesini istemedikleri için \ etkililer işkenceden hemen sonra onlan hastaneye Röndermektedirler. Bizim gördügümüz işken ce izlerine insanların en çok ayak ve el parmakİBrında re vücudun diğer duyarh taraflarmda. elektrik cereyamnın verildipi verlerde rastlanıyordu.» Jane ve David Breton adlı Anerikalılar bazı işkence fcurbanlannın filmlerint ve fotoğraflarını da gösterdiler. Bu görüntülerd° dövüle dö\nile kafaları vsnlmış iki k?dın ft7='likle ertze carpıyorfiu. Her ikisinin de viicurlunıın « r ş ı tutma^ hir dtınımrtıyrtı. Kpd'nlp.rr'ün bin gençti. Öbürünün ise 67 yaşında oldu Aynı amacı güden bu satırlann yazarı da 1973 eylülünde lngiltere'de bulunduğu zaman Granada TV'nin Türkiye ile ilgili yayınında «demokratik ülkeleri çökertmek amacı ile çalışıhp çalışılmadığını» ve bu yayını hazırlayanla rin demokratik ülkeleri çökertğu belirtildi. Aynı programda göz rın «tngiliz televizyonuna sızmıj meye çalıştıklannı» ve İngiliz leri işkence ile kör edilmiş bir üçüncü kadın da vardı. Kon Son televizyonuna da 500 ile 700 ka 500 ile 700 kadar programcı» araAdası'ndaki kaplan kafesi deni dar solcunun «sızmış» olduğuna sında bulunup bulunmadığını öğ len hücrelerde yaşamış uzun sü dair aynı raporda bir kayıt burenmeye çalıştı ve bu iddialan doğ lundugunu açıkladılar. re. Amerikan Hava Kuvvetlerinrulayan herhangi bir belirti ile de daha önce doktorluk yapmış karşılaşmadığı gibi Türkiye'deki Öte yanda Granada TVnin Güolan John Champlain de Granaişkence iddialarına ait programın ney Vietnam'daki iskenceleri anla da TV'nin programlannda göriitan programının yayımlanmasın yayınlandığı akşam, daha geç bir nerek Saygon'da işkenceye uğsaatte İngiliz televizyonunda Cadan sonra bir yazar şu ilginç açık ramış kimseleri tedavi ettiğini nakkale Savaşı ile ilgili bir başlamayı yapmıştı: «Güney Vietnam söyledi ve bu işkence sonucunka programın da yayımlandığım daki polis sistemi, Amerika'nın or da sakat kalanlann resimlerini taya çıkardığı bir yaratıktır. CIA, ve bu programda Çanakkale'de sa ekrana çıkardı. Viet Kong olduğu tahmin edilen vaşan Türklerin düşmanlaruıa kimseleri yakalayabilmek için karşı Insanca davranışlarının özel Daha sonra bu yayına karşılık likle belirtildiğini de öğrendi. olarak, Kuzey Vietnam'daki A Phoenix adlı bir program düzenlemiş ve işte bunun sonucunda merikan savaş tutsaklanna işFakat Kuzey Vietnam'daki Ame da işkence başlatılmıştır. Saygon kence edildiğini ve işkencenin rikan savaş esirlerine işkence epolisine ve cezaevlerine yardım gerçekte bir komünist yöntemi dildiğini gözönünde bulundurarak dolayısiyle 14 milyon Amerikan do olduğunu söyleyenlerin de çıktıişkencenin yine de bir komünist ları sağlanmış ya da bütçeye kon ğını belirtmeden geçmeyelim. Niyöntemi olduğu ileriye sürülemez mustur. Güney Vietnam'daki potekim Granada TVnin Türkiye' lis rejimine yardım edeceği yerda, mi? Sürülse bile, bu önemli bir deki işkence iddialarinı kapsanokta olamaz. Önemli olan, KuAmerika'nın bu dururau protesyan öteki programının haberini zey Vietnam'da Amerikalı savaş to etmesi gerekir.» Bu sözlerin sa verirken bazı gazetelerimiz «Uhibi Amerika'daki New York Ti tutsaklanna yapılan işkencelerin, luşlararası tlişkileri Inceleme ister uluslararası komünizmin bir mes gazetesinin yazarlarından Enstitüsü»nün bir raporuna da yöntemi olsun, ister olmasın, dünAnthony Lewis'di. Amerika'nın değinerek «Bu gibi TV programyanın herhangi bir başka yerinde en ünlü basın armağanı Pulitzer lan hazırlattırarak komünistleuygulanan işkence yöntemleri için bir özür sayılamıyacağıdır. Hem sonra ünlü yönetmen Costa Gavras'ın 1971'de ŞUi'de çektiği • Sıkıyönetim. adlı filmin Amerika'nın başkenti Washington'daki özel gösterisinde niçin olaylar çık Bolu Müftüsü merhum Hafız Ahmet efendinin kızı mış ve film yanda kesilmiştir? Emekli Öğretmen Bu filmde Şili'deki siyasal tutuk lulara işkence yapabilmek için AID (Amerikan Yardım Teşkilâtıl aracılığı ile özel işkence cihaz lannın getirilişi, bu cihazın siya aziz ruhu için clümünün 40'ıncı gününe rastlayan 14 aralık sal tutuklar üzerinde uygulanı1973 cuma günü ikindi namazını müteakip Çengelköy, Hacı şı, çeşitli ülkelerin polis görevlile Ömer efendi Camiinde Mevlid'i Şerif okunacakür. Arzu eden rinin baskent Washington'daki po akraba, dost ve din kardeşlerimizin tesriflerini rica ederiz. lis kolejinde yetiştirilmeleri ve AtLESİ bu görevlilerin işkence yöntemle rini ve çeşitli tedhiş hareketlerini bizzat yönettikten sonra karşı ta aiâncılık 4942) 10313 rafın mağfiretiymiş gibi gösterme yi nasıl öğrendikleri hikâye edilmektedir. Hikâye edÜmektedir, çünkü söz konusu film belli bir senaryoya göre çekilmiş ve olaylar aktörlerle canlandınlmıstır. Fakat acaba «Sıkıyönetim.in Washington gösterisinin yanda kalı şının nedeni filmdeki olayların belgesel gerçekleri yansıtarak bazı vicdanlan rahatsız etmesi miydi? Yoksa «Sıkıyönetim«in komünîstlerin demokratik ülkeleri çökert mek üzere çektikleri bir film ola rak kabul edilmesi mi? Üzerinde durulması gereken bir başka nokta da 1971'de çekilen «Sıkıyönetim^in Şili'de 1973'de görülen olay lara önceden ışık tutmus olmasıVE UZAKYOL MAKİNA dır. BAZI ÜLKELERDEKİ İŞKENCE IDDİALARININ YÖNTEMLERİNİN AYNİ OLUŞU DÜŞÜNDÜRÜCÜ. ORTAKLAŞA BİR ÖĞRETİM GÖRMÜŞ SANKİ İŞKENCECİLER ! Ödülünü iki kez alan Anthony Lewis 17 temmuz 1973 tarihli İnternational Herald Tribüne adîı bir başka Amerikan gazetesinde yukarıdaki açıklamayı yaparken sadece ülkesinin adını kirletmek isteyenlere karşı çıkmaktan baş,ka bir amaç gütmüyordu. Mahmut T. ÖNGÖREN DORTLER DERSANESİ ÖZEL • ÜRT KURUCU ÖARITMENİN BAfARI İLE YÜRÜTTClAÜ ÜNİVERSİTE HAZIRLAMA FEN KURSLARI 222460 (Cumhuriyet: 10296) KKH MEVLÎT ÎLÂN Türkiye Demir ve Çelik Işletmeleri Genel Müdürlüğünden Karabük 1 Genel Müdürlüğüroüzce; MUHTEIJF CÎNS NAKÎL ARAa satınalmacaktır. 2 Bu ise ait sartname; a) KARABÜKTE: Genel Müdürlüğümüî Malzeme İkmal Müdürlüğünden, b) ISTANBULTJA: Taksim Lamartin Csd. Doğu Palas No: 7'deki Mümessilliğimizden. c) ANKARA'DA: Yenişehir. Karanfil Sok. No: 30/7 deki. Irtibat Büromuzdan, bedelsiz olarak temin edilebilir. 3 lsteklilerin sartnamemiz esasları dahilinde • hazırlıyacakları kapalı teklif mektuplarını muvakkat terhinatlariyle birlikte en geç 25. aralık. 1973 salı günü saat 14.30'a kadar Genel "Müdürlüğümüz Haberleşme* ve Arşiv Mödürlüğünde biTİundurmalan sarttır. i Postada vâki pecikmeler ile telgrafla yapılan teklifler dikkate alınmıyacaktır. Genel Müdürlüğümüz Arttirma, Eksiltme ve lhaie Kanununa tâbi değildir. (Basın: 27515) 10293 . . . HATİCE DANIŞMAN'ın UZAKYOL YAHUT YAKINYOL DAMGALI VEYA YAKINYOL EHLİYETLİ Güverte Zabitleri Vardiya Mühendisleri Ahnacaktır T EŞEKKÜR Israil Devleü'nin kurucusu ve ilk Başbakaıu Gemilerimizde ıstihdam edilmek üzere, elemanlar aranmaktadır. 1) Dolgun ücret verilecektir. 2) Geniş sosyal haklardan istifade etme imkâru mevcuttur. Isteklilerin İst. Fındıklı. Meclisi Mebusan Cad No: 95'deki Personel Müdürlüğüne dilekçe ile müracaatları rica olunur. D.B. DENtZ NAKLtYATI T.A.Ş. ÜENEL MÜUÜRLÜGO David BenGourion'ım ölümü dolayısiyle gerek Elçiliğimize gelerek. gerek telgraf, telefon ve mektupla başsağhğı diloyen bütün dostlarımıza candan teşekkür edoriz. İSRAİL ELÇİLİĞİ Cumhuriret 10205 (Basın: 2764810303) Bu arada Türkiye açısından önem taşıyan bir başka soru da var. Ankara'da Yeni Halkçı gaze tesindeki iddialar arasında bulu nan işkence yöntemleri Saygon'da ve Sili'de uygulanan işkence yön. temlerini niçin ve nasıl bu denli andırmaktadır? «Siyasal sinema» nın önemli örneklerini veren Cos ta Gavras «Sıkıyönetim»de Washington'daki özel polis kolejinde bu gibi yöntemler üzerinde yetis tirilmekte olan yabancı ülkelerin görevlileri arasında Güney Vietnamlıların. Şilililerin. Portekizlile rin ve Yunanlılann bulunduğunu özellikle belirtiyor. Senaryo yaza rı bizi dahil etmemiş bu hikâyeye Atatürk Türkiyesi iskencenin ne hikâvesîne, ne de eerceSine dahil edilebilir. Bu da herkesten cok. varsa sorumlulan or+avs çı kartıo vasal sınırlar îçinri'e cezslandırdığımız talîîirde, bîzlm tuturmiTnııza ve sa? diıynmuM baelı. Tıirkive bir Güney Vietnam ol madıği eibi bir Ynnanistan da ol mayacaktır, bir Şili de. Sayıştay Başkanlığmdan 17 19 Aralık 1973 tarıhlerındc yapıiacağı ilân alunan Denetçi Yardımcılığı giriş smavı. görülen lüzum üzerine 24 2ü aralık 1973 tarihlerine ertelenmiş 8 iralık 19Î3 olarak ilân edilen müracaat sü resı ise 15 aralık 1973 tarihine kadar uzatılmıştır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle