Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURIYET 29 Kasım 1973 lman saldırısı karşı?ında, 1940'larda, tngiltere yardımına koştufu Fransanm Dünkerk bölgesinde tütn silâhlanm ve gereçlerini bırakıp ancak askerlerinin canlarını kurtararak anavatanına kavuşturduğu günlerde, havadan yağan oombalar altında Başbakaniığa son ıımutla güvendiği bir oflunu getirmişti: (1915lerin Türk düşmanı ve 1945'lerin Türk dostu> Çörçü'i. İngiliz tarihinin o en korkunç tehükeli günlerinde Çörçil, İngilizlere şöyle seslenmişti: «Size şinr.dilik gözyaşı ile kandan başka bir şey vaadedemem.» Ve «Almanlar îngiltereyj alabiürler mi?» sorusu. na da: «Alabilırler, o zaman da biz Kanada'ya geç?r, savaşırm?! oradan sürdürür ve kazanınz.» demiş iki parmağı ile de utku imi <zater işareti) olarak V yaprr.ıjtı. Bu yanıt dürüst, kendine güvenli ve güveniür bir deviet adamının. ulusuna riosdoğru hesap vermek, onu uyarmak için gerçeği tüm acılariyle ortaya dökmesi idt. A Olaylar ve görüşkr GERÇEK GÎZLENİYOR M. Rauf İNAN okulda matematik dersinden sınav geçirip başan belçesi almış oimasm. Batılı aydın. sayılar için şcyle riüşünür: <<Sözünü ettiğiniz bir nesneyi ölçebiliyor, onu sayı ile deyimlendirebilivorsanız, o konuda bir şeyler biliyorsunuz demektir. Eğer onu ölçemiyor ve sayı ile deyimlendiremİ5'or?anız bilginiz kanıtlanmıyan. yetersiz bir bilgidir. Lord Kelvin. Doğuda da kimileri şöyle der: «Sayılama (istatistik) sayılara yalan söyletme sanatıdır.» Hem llköğretim ve Eğitim Kanununun 3., hern de Milli Efitim Temel Kanununun 22. maddeleri pereğince, zorunlu öğrenim 7'den H'e dek 8 yaştır. Anayasamızin 50. maddesindeki şu hüküm de: «Halkm öfTenim ve eğitim ihtivaçlarım sağlama Devletiıı başta geleıı ödevlerindendir. İlköjrrtim kız ve erkek bütün vatandaşlar için mechuridir ve Deviet okullannda parasızdır.» Eöylece Anayaı=a ilköğrenim zorunlutunun ya? sınırını tümden kaldırmış, îlköğrenim jörrremi.ş bir Türk, hangi yaşta olursa olsun, onu almak zorundadır. bunu sağlamak da «Devletin başta gelen ödevlerindendir.» Başbakanhk Deviet îstatistik Ensti'.üsünün «25 ekim 1970 GENEL NÜFUS SAYIMI Ömekleme Sonuç'.arı» yapıtmı açalım. 2. sayfasındaki •Nüfusun yaşlara ve cinsiyete göre dağılımınnı irceliyelim. (197O'te 4 vaşında olanlar şimdi 7, lî'indekıler bu yıl 14 yaşındadır.) 7 ile 14 yaşlan arasındaki 8 yaşın sayılarını toplaymca. okuma çagındakı çocuklarımızm bu yıl 8.410.000in üstünde olduğunu, (»elecek yıl 8.700.000 olacağınn açıkça görürüz. Buniardan 5.224.000'i okulda tlacağına göre geriye 3.176.000 çocuk kalıyor. Bunun 1.176.000'i ilkokulu bitirenlerle. bu arada ölenlere ayrılırsa vuvarlak hesap 2 miljon çocugumuzun okul eğitiminden yoksun kaldıgı ortaya çıkıyor. (Bu gerçeğ: ulustan sakiajrarak onu ysnıltmak. oyalamak politikasmın yınardır hangi ptana dayandıiını, birbirini izleyen ohy'.ar açıkhyor. i Gazi Mnstafa Kemal demiş ve istemifti ki f!) 10 Ağustos 192S gecesi Istanbul Sarayburnu Farkmda halkla konuşmasında): «...Yoni Türk harflerini çahuk öğrenraelidir. Her ynrttaşa, katlma. erfcefe, hamahı, sandahnrm nğretinjz. Bunu yurtseFeıük, ulnsaererlik «devi hiliniz. Bu ödcvi yaparken clüşününüz ki bir ulusun. bir toplumun yüzde enu. yüzdr yirmisiokuma vazma bilir, yüzde «ekseni. doksaaı bflmezse bu, ayıptır. Bunda insan «lanlara uUnmak gerektir. Bu millet, utanmak için yarıtılmı? bir miliet dcğildir...» «..Artık Kcfmişin yanlışlannı kökünden temizlrmek zamanındayız. Bu vanlışların dözeltilmesinde bntön ynrttaşlınn rtkinJifini isterim. En soıı bir yıl. iki yıl içinde bütnn Türk toplumu yeni harfleri öğreneceklerdir. Llıısumuz yazısile, kafasile biitiin uygarhk scunumn rajunda olduğunu gösterecektir.» Bu isteğinin. bu ülküsünün gerçekleşmes! için, GAZİ kendisi de girişimlere hız vermek p.maciyle Sinop, Sarrsun, Sivaş, Kayseri, kent kent gezip açık havada halk* yeni yazryı öfretmsye çalıştı. Başötretmen oldu. Millet Mekteplerı, HalkeYİeri. köylerde Halk Okuma Otialan, Fğ:tmen Örgütü. Köy Enstitüleri kuruldu. Nüiusra okur yazarlık oranı 6 yılda »ilS'e çıktı. Girişimler. atıiımlar birbirini izliyordu. 1960't» ckulsuz tek köy, öğretmensiz. eğitimsiz tek çocuk kalmıyacaktı. Ne var ki Atatürk UlkUlerine, devrımlerine ve haikın aydınlanmasına. uyanmastna düşman olanlar bu atıhmı durdurdular. 1960't» okur yazarlık oranı yükselmek şoyle dursun 20 yılSar" %40'a çıkmışken 10 yıl içinde "Vaya düşmüstü. Mille* Mektepleri, tüm koüarı. çaİışmaları, yayınlan, kitaplıklariyle Halkevleri, Halk Okuma Odalan, kaldırılmış. yok edilmiş, köylü için oian eğitmen örgütü. Köy Enstitüleri yozlaştırılrıııŞ. değiştirilmiş, budanmıştı. (Türk ülusuna, Atatürk ilkelerine karşı i>lenmiş bu kötücülüğün. bu kıvıcılığın başında olanlar sonradan: Ben Atatürk'ün arkadaşıyım. . yanında onun okulunda yetiştiın... Sevgili vatanım için ıdealîerim vardır... Memleketimin tam manasiyle refalıa kavuşmuş olmasmı görmek. milletimin buna lâyık olduğunu pörmek istiyorum:!.. diye haikın önüne çıkmak. düzmeciliklerle suçlanm unutturmak Istiyorlar). Aşiret Politikası htiyaçlarımızı girfermek için gerekli mal ve ri sağlamüya yrinele:! elkinlığe (faaüyete I üretim denir. Fabrikadan Uriaya d?k bu etkınliâi sörürüî. Ne var ki. Istanbül dolayınria TurİR'dan Utnit'e ursnnn Cooley yolu üzerinrie üretim iliskilpri oa.şKadır Maıdm' in ju«uz ve yanık topr;ıklannda üretim ılişkileri başkadır. Bir Marriinimiz var ki. yü?de scksen halkı alfabe«İ2rfir, ve toprakların yüzds yetniıfi. üstünd? caiışan haikın rteği!, kentte oturnn «galnrındır. Geçmiş c a î l s r ' n • mirası yokml kövlunün çırtınria kambıırdur. Köylerle birlikie alınsp satılan topraklarda. ınsan l.aklanna uzak ınsanlar yaşar. Çok karılı aile geçfrüdir her yanda.... Sijasi partiler rekabeti. aşiretlerarası ıtiş • kakıjın «racı nlteliğindedir. 1973 nisanı 19'uncu giinii. Mardin in Kanco Aşireti Başkanı Abriürrahim Türk. bir kan davası vüzünden öldürülriü Abdürrahim Türk. Adalrt Partisi Miitetvekil:ydı. Mardin'in Kanco şatosunda yaşayan. gpniş toprsklara sahip bir ağa.. Ama Rutan Aşiretinin hıncı spçmişfen celeceğe uzanan bir kan davasıyta Abdürrahım Türk"ün kişilifilnrie yoîunlaşmıştı. Aşiret rei«i. Büyük Millet Meciisı üyesi, iki kere evli Ahriürrartim. »eki ve gırisken bir ınsjın<T'. Aşitet tli = ki'erinin 'çok partili demokrasiyl? nasıl bağdaştırVIacağını.iyı bilen. Ankaradn nüfuı sahibi olm«kla Mrrd'.r.'deki ni'.fuzunu' pekiçtireco^ini fe?en bir kişiydi. .19 nisan cünü Mşrriin'in Ktzıltepe ilcesinde başkına uğradı, öldürüldii. Ama hikâye burada bitmedi, bitemezai Ve birkag gün Sr.tx ştazetelerde devamını okunuk: «AP Mardin Milletvrkili Abdürrahim Türk'ün fildürülmcsiyle ba>Iayan olaylar. yodi av aradaıı sonra oün akşam yeniden alevlenmis, AP ilçe tinasında oturan Dcrik Rasmısız Belediye Başkan adayı Ahmet Necimoflu ve yakıuları, Abdürrahim Türk ailesinin adamIan tar.tfmdan kursun yağmoruna tutulmns. üç kişi ölraüş. 13 kisı vır»lanmıştır. Necim^ğln ve frnbuna Î5*>e yakın kursun sıkılmiştır. . ,Yaralananlardan Rutan aşireti reisi AhniPt Npcimoğlu 11 Ekim seçimlerinde AP'drn millrlvckilı socimlenne katılmış ancak listenin beşinci sırasına düştüğünaen parlamontoya cirememistir. ttk olayd» öldürülen AMürnthim Türk'ün ksrdeşi Anmrt Tiirk ise bu def» parti hirinlfşnıeBi vüzünden DP Mardin Hsttsindtn kontenian ««layı tftsttrilmiş ve 14 tkimde milletvekili seçilmişti.» Görülüyor ki Mardin'de sşiret yaşamı. kan davası. politika, çok partili rejim. demokrası içiçeair Gen üıetim ilişkileri çok partili rejimi elbise gibi giyinmıştu üstüne .. Köylüleriyle birlikte satılan köyler. çok kRnlı evlilikier. insan haklarından ve uygar yasalardan uzak bir vaşantı yürÜTİüktedir. Güneydoğu illerimizden çoğundn benzeri durum «ür» mekte... , • Bir yandan Avrupa'ya fabrika işçisl yollarken, bir yandan Mardin'e fabrika gö'üremi.ven çeyrek yüzyıllık yönetimin stjnucu ortadadır. Cumhuriyet'in 50nci yılmda Mardin hâlâ Ortaçağın ız.lerini toşıyor* Ve oradaki ort»ç*J. yüzyıllar »îimıyla Ankara'ya milletvekili yolluyor. Parlamentoyla aşiret şato<ru arasında. parti aday tisteleriyle kan davalannın sanık listeleri arasmda ilgüıç bir hikâye gazetelerimizin sayfalarına yınsıyor ve yansıyacak.. Ama asıl ilginç yanı nedir bu hikâyenin? Ülkemizin nice bölgesi bu gerilik içindeyken «sâj koalisyon» ile Hükümet kıırmak isleyen politikacının amacı. kamuoyu önünde bundan iyi sergilenir mi? Yenileşmeye karşı tutucu çevrplerden güç alan politikacilar işte böyle bir Anadolu'nun geriliEini sürdürmek için: Sağcıyız.. diye bağınyorlsr I Gizli Eğitim Politikası Halkm yetiştiriİTiesin: sajlayarak Halk Efitimi Yasasi. Çıraklık Yasası 17 yıldır çıkarüma ; chğı gibi. 1961'de kurulan Halk Eğitimi Genel Müdüriüğü bir ara Köyişleri Baknnlığırıa tjağlanmış. bu iş o Bakanlığa ciro edümişti. Şimdi de umutlar, iyi istekli ve duygulu birkaç derneğin çalışmalarır.:. baelanmakta. veniden kuru'an Halk evlerinde. ülkücülerin çabaları kar^ısında FOrumlu iigililer ilgisiz ve aldınssız kalmaktadırlar. '• Son 26 yılın eğitim politikası temelinde yatan ıhalk okuyamasm, rasge'elikle okuyabüenler olur5a, okuduklarını anlavamasıniar. anlaysbilenler olursa dü?üne:nesin!er düvinehilenler blu'rsa. bir karara varamasınlar. raspelelikle yerinrie ve yarErlı bir karara varabilenl^r onu w?\ılayarrasınlarndır. Exnun içindir ki o:<ullarda her üç öğrenciden en az birinin sımfta kaîması biler vetkililerin umurunda değil. Bu po!:îika gerçeğe aykın bildirimler. köklü re yararh olmayan g:riSlmler, yuvarlak sözler. yazılar ile toplumu oyalama, yanıltmalarla .sizlennnfk istenmektedir. lyi duyguları, düşünceleri uyarmak. bu sakıncalı nolitikayı değiştirtmek için. ö?retmenlerden onbinler 7 vıl aralıkla soğuk şubat günlerinde Ankara'da iki kez yürüyüş yaptılar. Boykota sittiler. Gazi Mustafa Kemal Paşa'nm «Bir yıl içinde, iki yti içinde •• 100 basanlmasmı :stedi*1 okur yazirlık oranını 45 yılda '»50'ye bile uiaştırdıgı kuşkıılu olan bu tutuş ve snmıcun temelinrieki politika öğretmenlere karşı kinini artırdı. Onlarhi birlikte Ulusun aydınlatılmasına çalışması gereken yetkelerin öğretmen düşmanlığı bu politikanın sonucu ve Atatürk ülkülerine. devrimlerine düşman olan .süçlerin o yetkeîere egempnliğinriendir. 2 milyonluk okulsuz çocjğumuzun sayısını 630.000 diye küçük göstermek de o poütikanın taktiğidir. Açıkçasl yetkililerin de bu politikaya büerek ya da bilmiyerek aracı olmaîarıdır. Bizde de 1920'lerden 1946'lara dek böyle kişiler yönetimde görüle'oiliyordu. İlkin l94P'ria. sonra 1952'de iki Milli Eğitim Bakanı, B. M. Mecüsinde, okuma çağındaki çocuklanmızdan J o5O'sinden çoğunun artık ckula kavuşruğunu nvjjdelemişlerdi. 1961'de Kurucu Meclisin Eğitim Komisyonunda bir iiye, Genelkurmay Başkaniığı temsilcisine, o yıl askere alınanların yüzde kaçınm okuma yazna bildiğini sormuf; «c.:40 k&darı», diye yanıt almıştı. O bakanların söyledikleri gerçek olsaydı, bu yanıtm «"»80 ın üstünde:» olması gerekirdi. Çünkü 1930'lerde i:kokuliarımızda oğlan öğrenci sayısı kız sayısının iki katı kadardı, son yıllarda bile 500 btni aşkmtiır. 1970'e dek en yetkili ağızlar 1972"de artık «:lköğretimin colOO gerçekleştirüeceği»ni soyleyip durdular.. 630 Bin Gösteriliyor! îlkokullarda ders yıUnm başlaması nedeniyle rsdyoda. tele\'izyonda, gazete!erde ve 26 ekim ak=amı Cumhuriyeimizin 50. yılı programmda Milli Eğitim Bakanlığının şu açıklaması kamuoyuna yayıîdı: Okulsuz 4038 köy kalmış! Okul çağındaki 5.850.000 çocuktan bu yıl 5.224.000'i öğrer.im olanağı bulacakmış. Bu açıklamava göre, p.n yetkili ağızlardan. ilköğretimin 1972de vüzde yüz serçekleştirileceği bildirümişken. yine en yetkıli bakanlık iki yıl sonra bile 4038 köyün ve 630.000 çocuğumuzun okulsuz olduğunu haber veriyor. , B. M. Meclislerinde konuşan bakanlardan. kamuoyuna açıklamada bulunan yetkililerden hiç bili yostur ki, en azından lisede, kimisi de yüksek EZBERLEDİK Bü OYUNl! OKTAY AKBAL Evet Hayır Kentleşme ve Siyasal Eğilimler Ekim feçimleri ardmd?n yapılan çözümlemelercie çoğunlukla, sonuçiarm çeşitH özellikler taşıyan bölgelere göre gösterdiği degişiklikler ele alınmıştır. Ancak, Türkiye'de sosyal değişmenin en belirgin degişıklikler ele alınmıştır. Ancak. Türkiye'de sosyal değişmenin en belirgin anlatımı olan kentleşme olgusunun, seçmenlerin siyasal eğilimleri üzerindeki kısa veya uzun dönemll etkileri yeterince değerlendirilmemiştir. M B akıvorçuıuz o güne dek adı sanı duyulmamıs birl baçbakanlığa ge^riliyor, bir ulusun lideri oluveriyor... Bir anda ünlü bu kijidir o. Büyiik bir >urtseverdir, şöyledir böyledir. N'e zaman üldu. nasıl oldu, daha önce nerdeydi. ne ij yapardı? Br sorular geçiştirilir. Büyuk bir güç, tutmuş itmiştir onu sahneye. Baş köşeye yerleştirmiştir. KENTLEŞME, SOSYAL DEĞİŞİMİ VE ÇIKARLARA GÖRE SİYASÎ TERCİHTE BULUNABİLMEYİ, İLK AŞAMADA DEĞİL, DAHA SONRALARI S A Ğ L I Y O R. DikK»! ed.n. «kenriine yeten» ülkelerde olmaz böyle duruır.îa*'. «Zuhuri» liderler ç:kmaz oralarda. Ulus yazgısında etken ou.n klşiler yavaş yavaş belirirler, zamanla ilerlerler, adlari'iı duyururlar, kendilerini kabul ettirirler. örneŞin Fransa'da. bir Mitterand sol'un lideridir bugün. Geçmişine bakm bu kişinin. kaç kabinede bakanlık etmiş, yılların milletvekili senfitörü, yükseür yükselir Cumhurbaşkanı adayı olarak De Gauüe'le çarpısır. sonra da sol cephenin lideri olur. Kim.e ce vadırgamaz, bu adam birdenbire nerden. nasıl çıktı d m e z . ^ a Ş d ^ j o s u n solda olşurtjjöyledir, bır4^noıreoııyy'a çıkma/Tiderfer, topluma yön vernTEye kâHrişaijJ%r... ..:; Şımd* s'J hjbrri okuyalım birlikte: «İsveç"te sürçünde yaşayan Panhellenik Kurtulu? Hareketi Başkanı Prof. Andrea Papandreu verdiği demeçte Yunanistanda gerçekleştirilen askerî darbenin CIAnın işi olduğunu öne sürmüştür. «Bu iddianm en sağîam delili darbeden sonra Başbakaniığa aetir;lmi$ bulunan Adamandio» Androtsopulos'un eski bir CIA ajanı olmasıdır» demistir. Ba son örnefctir, daha önce nice nice buna benzer olay sayılabilir: Vietnam'da Diem'i devirip Thieuşai iş başına getiren, 8»li'de Allende'yi ortadan kaldırıp Pinochet diye bir kusi» yaratan, dalia daha önce Peron"un emekçi yıgınlarma öncelik veren vöretimini üç beş komutanın eliyle değiştiren, Fransa'da De Gauile gibi çok güçlü bir kişiyi bile görevden çekilmek zorunda bırakan. hattâ tnönü'nün azınhk kabinesinin düşüriiimesine yol açan olaylar biraz eşelense, derinine inilse, dünvKya yön veren, düzen veren bir büyük gücün parmaklan şörülecektir. Yunanistan'daki Papadopulos'un güvenilecek bir fcşi olmaktan çıktığmı anlayan o büyük, güç, durum büsbJ^ün kontrolundan çıkmadan yeni bir cuntayı işbaşma getirtmiş. böylece tehlikeyi önlemiştir. Oynanan hep ayru oyun, oyoncular değişse de ipleri oynatanlar değişmiyor!. . Papacopulos altı yılhk bir diktatördtl. Baktı ki işin sonu yok, seçim oyunlarıyle kendini yedi yıllık Başkan seçtirtti, yavas yavaş çok partili diizene dönmek isteklisi göründü. Ama o büyük güç istemiyordu Yunanistan'ın yeniden «demokTasi kar$a;asıxna dönmesini. Sol partilerin etkenliği biliniyordu, bir iki yıl sonra yapılacak seçimlerde sol cephe iktidara gelebilirdi. Tehlikeyi daha uzaktan önlemek gerekirdi. CIA'rnn uzmanları Yunanlstan polis şefinin aracılığıyle bir karşı darbe tertiplettiler, bir generali deviet başkanı, kendi ajanları o!an bir politikacıyı başbakan yapıverdiler. Daha düns kadar ne yurt dışında hatta ne de Yunanistan içinde adı sanı bihnmeyen bir Gizikis, bir Androtsopulos ulusun, ülkenin başına getirildi. Ama gerçek yönetici askerî polis şefi Yoannidis'tL, ipler onun elindedir, daha doğrusu ipleri o büyük gücün eline veren odur. Yeni cunta yönetimi bir kaç yu daha Yur.an halkım baskı, korku, sindirme içinde yaşatır, solun tüm eğilimlerine kapatır kapıyı... lsteneo de budur. Konumuz, Yunanlstan degil. Bunu uzmanlan yazsın. Hem durum pek uzman da gerektirmiyor! Gün gibi apaçık her şey. Hep ayru oyundur oynanan... Bir şey iyice aydınhğa Çlkmıs oldu: O dev güce hizmet etmenin de bir politikacıyı, yoktan var edilmiş bir politikacıyı sonuna dek korumadığ:, İcurtarmadığı... Bir yere kadar koruyorlar, tutuyorlar, sonra bırakıveriyorlar. Geçmişte bir «hiç» olan o kişi, bir anda dönüveriyor eski hiç'lîğine. İşte son örneği Papadopulos... Sıradan bir subaydı 1967'de, zorla getirildi işbaşına, kendinde bazı güçler hayal etti. tek başına birşeyler yapmaya kalktı, ama onu adam ederüer, ün kazandıranla, güç verenler bir anda bırakıverdiler, o zaman dipsiz bir uçurumda aldı solugu. Böyledir işte; böyledir sırtını başkalarına dayayarak iktidara gelenlerin aonu... Hep az gelişmiş Ulkelerde, dısanya bağımlı devletlerde, kendi kendine yetemeyen toplumlarda olur bu. Evet. bu oyunu ezberledik, nasıl başiadıgı nasıl sürdügü, nasıl bititği belli. Böylejken kimse önleyemiyor, durdurtmıyor, bozamıyar bu ojiinu. Nedense!... Dr. Yakut IRMAK 8iledir. fHaneji ohışturan bireyler arasında siyasal egilim farkına çok seyrek rastlanır). Bu yüzden köylerde genellikle belli bir^ivasal parti veya adagökonımak olmaktadır. Kentlerin çok smırda olanaklar sunan güvensiz ortammda, kırsal kökenli bireylerin zoruniu olarak geliştirdiklerj dayamşmah ilişkiler, dig*r alanlarda olduğu gibi siyasa! davraniş plamnda da rol oynamakta ve geleneksel davranış örneğinin sürdürülmesine yol açmaktadır. Daha doğrusu. kentlesen bireyler, yeni tnaddl ilişkiler içine girdikleri ve yeni bir sosyal grup oluşturdukları halde, ideolojik tercihleri, kısa dönemde yeni koşullan izleyememektedir. Bu bakımdan kentleçmenin ilk aşanıada ve kısa dönemde siyasal davramşlar üzerindeki etkisi, kent çevresine özgü ortak bir eğüim yaratmak biçiminde değil. eski davranış, biçimlerinin süregelmesi biçiminde belirmektedir. Bugüne kadar kentleşmeyle siyasal eğilimler arasındaki ilişki konusunda Türk sosyal bilimcileri arasında öldukça yaygın olan bir genel kanı vardır. Adı özellik taşıdığını oeTmmekle likte. bu olgunun siyasal tercihleri doğrudan dogruya ve belli bir parti doğrultusunda değiştırdiğini öne sürerek genellikle doğrulanmamış bir görüşü benimsemişlerdir. Gerçi kentleçme kendi başına ve doğrudan doğruya siyasal davranışlan etkileyen bir öğedir. Kentleşmeye bağlı olarak beliren sosyal ilişkilerin karmaşıkhğı, kütle etkileme araçlarının yoğunluğu. siyasal etkileşim sisteminin güçlülüğü, karşılaşılan durumların çeşitliliği siyasal davranışlar alanında etkin riteliklerdir. Ancak kentleşmenin bu özellikleri. belli bir siyasal partinin tercihiyle sonuçlanan bir genel davranış modeli yaratmak yerine, tercihleri etkileyen mekanizmalan değiştirerek onlara yeni boyutlar kazandırır. Kentleşme herşeyden önce bir sosj'al çevre değişikliği olduğuna göre, kent kesiminin siyasal tercihlerde egemen olan özellikliklerini saptamak üzere, bu kesimden özlü aynmlar gösteren kırsal çevreye geri gitmek gerekir. Türkiye'de köylük yerler, en yaygın biçimiyle küçük, az çok kapalı ve farklılaşmamış topiuluklardır. Bu topluluklarda bireyler, üyesi olduklan aile yoluy la sosyal çevreyle bütünleşmişlerdir. Birey, topluluğra az çok bir örneği olan aile tarafından davranış ve seçmelerinde denetim altuıa almdığı gibi, topluluğun başka bireyleriyle her gün içine girdiği yüz yüze ilişkiler ağı, onu, genel hayat bakışından siyasal değerlendırmelerine kadar sarıp kuşatır. Üretim ilişküerinın benzerliğinden doğan bu bütünleşme yüzünden, kır toplulukları birej'e çok az davranış özgürlüğü tanımakta, kırsal yapıda hemen her alanda değişmenin çok ağır oluşu, topluluğun benimsediği davranış örneklerinin her tür ve her kuşaktan kişilerce paylaşılmasına yol açmaktadır. Ayrıca, küçük topluluklar olarak köylerin sorun ve çıkarlarınm ortak olması, davranış farklılıklarını geniş ölçüde azaltıcı bir nitelik taşır. Bu nedenledir ki özellikle kır topluluklarında siyasal tercihler, tek kişilik değil aile çapında davranışlardır. Başka bir deylmle, köylerde en küçük seçmen biriml, kişi değil Tercihte Yanıltma Bu, az çok kapalı topluluklarda siyasal davramşlan belirleyen sistemler. kentlerden, öıc« farkhdır. Bir kere, (son yıllardaki qnemli değişmelere rağmen) köyler, her kütle haberleşme sracına ve her etkileşi;n sistemine açık değüdir. Kır topluluklannda, kitap, gazere, broşür gibi yazılı siyasal hatoerleşme ve etkileme araçlarından çok, sözlü olanları etkindir. Köylerde rolü daha büyük olan haberleşme araçları, radyo, karşılıklı konuşma ya da yaygın söylentilerdir. küçük köylülük. geniş ö!çüde ağızdan aktarılan haberler ve bilgiler temeli üzerinde siyasal kanısını belirler. Ancak, köylerde bu yüz yüze ilişki ve doğrudan etkileme mekanizması. genellikle bir ya da birkaç kişide merkezleşmiçtir. Köy liderleri veya kamuoyu önderleri denilen bu kişiler, bu konumlarını, ekonomik, sosyal ya da bunlara bağlı olarak yönetimsel rollerinden alırlar. Örneğin köyün en zengini. geleneksel önderi, öğrenim görmüş kişileri, ya da muhtan bu etkinliği elinde bulundurur. Bu kişiler. geneüikle topluluğun dış çevreyle ilişkisini de düzenledikleri için, bilgi ve haber aktancılığı yaparak köy kamuoyunun oluşmasrnda önemli rol oynarlar. Dıs evrenden sağladıklan bilgileri, şüphesiz ki kendi yönlerinde yeniden biçimlendirerek topluluğa iletirler. Bu neden'.e, dış dünyada son derece yoğun, çok yönlü ve karmaşık olan siyasal haberlerin, köylüye, bu kimseler tarafından özetlenmiş, basite indirgenmiş ve çoğunlukla saptınlmış bir biçimde yansıtıldığı görülür. Bu kişisel denetim altındaki etkileşme mekanizmasının kasaba veya kentlerde bir ucu ve bir kaynağı vardır. Ayn bir konu olrnakla birlikte, yerı geldiği için, kırsal etkileme mekanizmasmın kentteki ucunun, büyük tanmsal işletme sahipleri, kasaba eşrafı vb. gibi gruplar olduğu belirtilrnelidir. îşte bu mekanizma, Türkiye'de köylülük alanında başta üretim süreci olmak üzere çeşitli nedenlerle beüren ve uzun dönemde küçük "köylülüğün çıkarlarına aykırı düşeh bir siyasal Yanlış Yorum Ülkemizde genellikle yaygın olan karuysa tersine, kentlesme sonunda bireylerin (geldikleri bölge ne olursa olsun) ortak bir siyasal tercihi paylaştıklan yolundadır. Bu kanıya göre, «köydeki çok güç yasama koşullarının etkisiyle kente göçenler. bu yeni çevrede görelı olarak daha iyi bir düzeye ulaştıkları için, izlediği ekonomi politikasıyle bu süreci hızlandıran siyasal partiye etilim göstermektedir. Ayrıca özel girişkenliği savunan bu parti, yasama standaraı az çok yükselen bu kişilerin dana da ileri bir düzeye ulaşabilecekleri yolun daki sosyal beklemelerine uygun düşmektedir. Bu nedenle kent çevrelerinde, özellikle yeni göçenlerin yoğunlaştığı gecekondu kesimlerinde, sosyal ve siyasal programıyle kentleşme ideoloji. siyle bağdaşan Demokrat Parti ve (onun devamı olan) Adalet Partisi geniş ölçüde desteklenmektedir. Kısası, kentleşme ola3i, hangi bölgeden ve hangi kökenden ge'irse gelsin kentleşen bireylerin belli ve ortak bir tercihi paylasmalanyle sonuçlanmaktadır.» Olgulara uygun düşmeyen bu yorumun, bir eksık çözümleme. nin ürünü olduğu açıktır. Gerçekten içgöçler yoluyle büyük kentlere, örneğin Istanbul'a yönelen nüfusun geüş bölgeiPrine göre değerlendirilmesi. bunlann kökenlerindeki siyasal aavranışı kent çevresinde de sürdürdüklerini ortaya koymaktadır. Örneğin 1965 sayımma göre Istanbul'daki taşralı nüfusun önemli bir tasmını (»/. 25.9) oluşturan sırasıyle Kastamonu, Sivas, Giresun, Trabzon, Erzincan ve Rize illeri, 1969 seçimlerinde (TürkiKatılma oranı '• 52.4 63J 63i 1 9 S 9 Ov sayısı (Bin) AP CHP 286.8 203.3 205.8' 165.5 206İ 136.0 ler arasında sırasıyle göçmenler, Karadeniz ve Marmara doğumlu olanlar önce gelirken, CHP'ye oy verenler arasında. yine sırasıyle Karadeniz. Doğu Anadolu, Marmara ve tç Anadülulular agırlık kazanmaktadır. Adı geçen seçimlerde bu bölgelerin siyasal tercihlerinin aynı doğrultuda bir fark gösterdiği bilinmektedir Bu bakımdan, büyük kentlerin gece kondu kesimlerinde son seçimlere kadar AP'nin daha çok tercih edilmesinin nedeni, kentin yeni gelenlerde bu parti doğrultusunda bir ideoloji yaratmasına değil. göç edenlerin kente gelmeden önce kazanriıkları davranış örneğini kent çevresinde koruma eğilimlerine bağlanmalıdır Özet le denebilir ki kentleşme ük aşamada belli bir partinin tercihî!.^ ne yol açmadığı gibi orrak bir siyasal davramş modeli oluştur. maktan da uzaktır. Ancak, kentin yol açtığı ve kısa dönemds siyasal davranışlarda bıı yenilik yaratmamakla birlikte, uzun dönemde önemli sonuçlar doğuran bir değişme şüphesiz ki vardır. Bu ilk asama. yeni bir parti ter cihi değil. eski parti tercıhirıi sürdüren etkileme mekanizmasının kınlmasıdır. Geleneksel etkileşim sisteminin çözülmesı. bireyleri hemen bir davraruş tarklılaşmasına »ötürmemekıe oirlik tc, uzun dönemde eski tercihler de köklü dönUşümlere yol acacak bir çatışkmhğı nazırlaınaktadır. Gerçekten kent çe%rresinde. yeni yerleşenler. başta içine gırdikleri yeni sosyal ilijkiler olmak üzere, çoğunluk yoğun örçütlü ve dolavlı bir etkileşım sisteminin baskısıyle karşılaşmaktadır. Bununla birlikte; geleneksel tercihlere aykırı düşen ou yeni koşul ve etkilemeler, hemen değil, bir süreç içinde ve uygun bır sü reden sonra bireylerin davranışlarında değişikliğe varacak bir etkide bulunmaktadır. Merhum Şeyhülharem Müşir Hacı Emin Pa|» ahfadından. merhum Salih Zeki Psşanın ve merhum Ali Kırat Paşanın torunu. merhum Albay Emin Sargut'un ve merhume 'Adiviye Sargut'un kızı. Nazlı Ecevit'in karde$i. CHP Genel Bajkanı Bülent Ecevit'in teyzesi, Haydarpıja Liîesi emeldi İngiüzce öğretnıeni Melâhat SARGUT Hakkm Rahmetine kavusmuştur. Cenazesi, 29 kasım perşembe günü Üsküdarda Yeni Camide kılmacak ikindi namazından sonra Karacaahmet Mezarlığında topraga verile* cektir. Çelenk gönderilmemesi rica olunur. AtLESt Cumhuriyet 9862 Kentleşmenin Getirdiği işte son seçimlerde özellikle büyük kent merkezlerinde. bugüne kadarki seçimlerden farklı olarak CHP'ye daha çok eğilim gösterümesinin nedeni, Du geleneksel oy belirleme mekanızmasının etkinliğini y;tirmesi ve siyasal tercihlerin sosyal ilişküere uygun düşmesinde aranmalıdır. Büyük kentlerdekl bu *eni eğilimin, daha önce AP'ye yönelen oylann kitleler halinde CHP'ye dönmesinin ürünü olduğunu düşünmek zordur. Çünkü davranış araştırmaları göstermıştır ki bireylerin siyasal eğilimleri bir anda köklü dönüşümlere sahne olmadığı gibi, aşağı yukan her ter cih değişikliğini önceıeyen bir si yasal kararsızlık aşaması vardır. Bu nedenle büyük kentlerde gözlenen CHP eğilimini daha çok, kente yeni yerleşen kuşaklar siyasal kararsızlık içine düşerken. artık kentte yetişmıs olan yeni kuşaklann bu parti doğrultusunda siyasal tercihte bulunöuklan şeklinde değerlendirmek yerinde olur. Aşağıdaki taolo. Türkiye'de en fazla kentleşen merkezlerdeki siyasal tercih değişikliğini ortaya koyacak nitelikteflır. 1 i Ov savısı (Bin) AP CHP 290.9 497^ 161.7 247.7 179.2 193 0 9 MALİYE BAKANLIÛI TEFTİŞ KURULU BASKANLIĞINDAN Mnliye NUfettiş Muovmliği Giris Sınovı Maliye Bakanlığı Teftis Kurulunea. İT Arahk 1973 Pazartesi günü saat 9'da, An» kara ve Istanbul'da Maliye Müfettiı Muavinliği Giris Sınıvi açılacaktır. Giris Sınavın» katılabilmek için: a) Deviet Memurlan Kanununun 48 inei maddesinde yazılı niteliklert sahip olmak; • b) 1.1.1973 tarihindt (30) yasını doldurmamış bulunmak; c) Siyasal Bilgiler, Iktisat Hukuk, Ortadoğu Teknik Üniversitesi Idarl tlimler Fakültelerinden, İktisadl ve Ticar! tlünler Akademilerinden (veya eîitleri yabancı fakülte ve okullardan) birini bitirmij olmak. gerekir. Isteklilerin, sınav için gerekli formalite ve belgeieri gösteren ve sınav konulan hakkında gerekli bilgüeri veren Brosürü.' adlan geçen Fakülte ve Akademilerle. Ankara'da Maliye Bakanlığı Tefti? Kurulu'ndan. Istanbul ve lzmir Defterdarlıklarından.. bizzai bajvurmalan veya mektupla saglamalan v« 3.12.1973 pazartesi günü saat 17"ye kadar bfltün iîlemlerini tamamlamalan gereji ilan olunur. (Basın: 24512) 9842 Memur Alınacaktır 1 BöIgeTniz merkezlerinde açık ve bundan fonra açılacak kadrolara tayüı edilmek üzere ye> teri kadar memur alınacaktır. Bu iş için 7 arahk 1973 cuma günü saat 14.30'da tstanbul'da Sirked Büyük Postahane binasındaki kantin «alonunda »ınav yapılacalrbr 2 Sınava gireceklerin en az ortaokul mezunu olmalan 18 yaçını tamamlamış, 35 yaşını geçmemiı erkek iıteklilerin askerlik hizmetini yapmı; bulunmalin jarttır. 3 Atanmsd» Uıan bilenler tercüı edilir. ^ ^ 4 Tamamiayıcı bügi almak isteyenlerin PTT Bolge BasmUdürlüğü personel tervisine veya Başmüdürlüğümüze bağlı PTT Merkez Müdürlüklerine müracaatlan duyurulur» KTANBt'L PTT BOLGE BAŞMÜDÜRLÜĞÜ (Basın: 26274) 9841 D O Ğ U M Gülser ile Orhan Anü'ın kızları oldu. Hayırlı olsun. Bakırköy erkekleri kendilerini korusun. Bakırköy 28.11.1973 Kentin adı Istanbul Ankara lzmir Kentleşme oranı 78 65 50 Katılma oranı % 60.9 85.7 67.3 tercihin süregelmesini sağlamaktedır. Buna karşılık kent çevresindft bireyler, her alanda olduğu gibi, siyasal tercihlerinde de etkileri çok yönlü olan bir siyasal denetim içinde degildir. Kırsal etkileşim mekanizmasının parçajanması, bireyleri, çok genis, birbiriyle çelişen, örgütlU ve yaygın bir propaganda ve etkilesim sü recine sokar. Bu çelişik etkiler karşısında, kentleşen aile ve bireylerin ilk ve en dofal eğilimleri, içerik ve yöntem bakımmdan yabancısı olduklan yeni etkileme mekmnizmasına karsı kapanarak geleneksel dsrranıslaruu |||iııımıııır Cumhurıyet 9854 t X • • z + DOKTOR TARIK Z. KFRBAKAN Hastalıklar MUtehassısi t u u i l i Cad Parmaltkapi No «». ıFT 44 IO n t ye'deki genel eğilime uygun olarak) AP'nin (biri hariç) büyük bir çoğunlukla desteklendiği illerdir. Bu durumda, kent« gelenlerin, memleketlerindeki davranışı tekrarladıklannı söylemek en akla yakın bir yorum olmakcadır. Öte yartdan siyasal davranışlan belirleyen etmenier conusunda ülkemizde yapılmış bir araştır' madan anladığımıza göre, Istanbul'a sonradan yerleseruerin siyasal tercihleri arasında geldikleri bölgelere göre değişen anlsmlı aynmlar belirmektedir Örneğin k«nte sonradan yerlejenlerden AP'ye egilim gösteren i Den. Saç n ZUhrcvt • • • • • • •• • • • ••••••»••• Tablonun . d a . gösterdjği gibi, Türkiye'de 1950'lerden başlayarak hızlanan kentleşme, artık bir ortak siyasal davranış modeli geliştirmektedir. Bu model, sanıldığının tersine, AP doğrultusunda değil, kente verleşen ilk kuşaklarda siyasal kararsızlık şeklinde belirirken. yeni kuşaklarda yüksek katılma şeklinde ve CHP lehine oluşmuştur Son ola rak, geniş ve yoksul haik kitle)eri vararına bir ekonomik ve sosyal program öngören CHP yönünde gözlenen bu geiîşme, ay nı zamanda, yapısal değişmeye giderek bir sosyai bilincin eslik ettiğinl de göstermektedır. 8İLİMSEU DÜZEYDE HÎZMET (ÎÖREN TÜRKİYE İŞİTME VE KONUŞMA REHABİLİTASYON VAKFI (TİV) MA KATKINIZI BEKLİYORUZ. Yardımlar: TÜRKİYK VAK1!»LAR YAF1 KHEOİ Bankaları İle VAK1K Merketi: Tel: 4SMM