20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHTTRÎYET r 19 Kasım 1973 AyiÜlNLAfL,^VıtAHOA, . Bu KAV6A OuVLt PEVAM £!>£&£ ButfİK HAttofcİ* ( RAMÖMA İtf " M/5AU YALAA yA5ıyufe, licı APAMıM A M A M İ Ü 6 Ü > ü W<#i Toz Duman İçinde TALİP APAYDIN • 59 nın görmiyeceğı bir yere tık. Bit pire dolu. Koye yetecek kadar var sanırsam. Sonra kay. natırsın. Nazife gehn burnunu tutuyordu. EUnın ucuyla toplayıp götürdu. Koku çıksın dıye kapıyı mahsus aralık bıraktı. Dısarısı iyıce aydınlanmıştı. Nerdej'se gün dogacaictu Hamit egilip baktı: «Hey memleket, dıye söyjendı. Geidık sonunda emme ..• Başım salladı. Başka soz bulamadı Gusulhaneye girdi. Nazife'nin uzattığı «1cak suyu dokundu. Kılle ogundu iyice. Kazıdıkça parmak gıbı kirler çıkıyordu bedeninden. Çıkıp bıteceğı yoktu. Sonra sakaluu ka. zıdı. Ustura korelmiştı lyıce. Çeke çeke zorla kestl. Bıyığım kısalttı. <Hıh, şırodı bıraz adama benzedık. Adamlıktan çıkmiçtık tovbe estaiurulldh.» Gıyimp çıktı. Pantol yok mu' Var. Eski pantolun duruyor. Şayak pantolu uzattı. Bır çift de çorap verdı. Hamit gıyındi. Eski Hamit olmuştu sanki. Ranatlayıverdı. Gıttı oglunun yanırja uzandı. Uyuyan çocugu optü kokladı Yavrum beram, dedi. Arslanım... Babasız buvuyen oğlum. Demek hastalandm sen? Nazife gelin tavaya azıcık yag eritmiş, iki yumuıta sızdırmıştı. Ocak b&sında yenıden ag lajnaya başladı. Neler çektik neler . dıye soylendL Sen gideli cehennem hayatı yasadık. BUıyorum Nazife, ağlama gayri Koyde kımsesulık gıbi zor sey yok. öyle. Başım dirsegıne dayamış, tavana bakıyordu. Bir yoksuldu hersey. Ev iyıce eskımistl. Yatak yorgan kılim, dökülüyordu. Zahire isı nasıl? dedi. Kaldırablldın mi biraz? Kaldırdım emme kulak asma. Tek ö . kuzle ne olur? O da ıyice kocadı öazan inegi koştum annacına, bazan odünçleştık komsularla. Kaldırdım bir on be$ şınık kadar Attım ambara. Çocuk hasta bır yandan Hiçbir işın tadı yok. r. Hamıt başım salladı^bir şey Gel yeyiver şuriu. Âflcık da'. dunden. Ineğin sütiı iyıce azaldı. Gıdım gıdım veriyor. Bu kışı nasıl geçtrecegız bılmem Vanp sedıre oturdu, eski yenne. Küçük pencere tam onune gelırdi. Gören olmasın dıye perdeyı açmadı. Perde çiçekleri soluk, eski bir basma parçasıydı. Nazife sıniyı onüne koydu. Tavana asılı se petten ekmek çıkardı. ÇiUenmis bazlama ekmeklerdi. (Dersmı Var) Atatürk Günlerinde Sosyal Demokrasi Prof. Dr/ Muammer AKSOV ' Ne bileyim, hasta işte Karnı siş. îstahsız. Zayıfladı ıyıce. Hamit çarıklarını çıkarmağa başladı. Ağır dan yüzunü buruşturuyordu. Hııı... yaptı. Bır su ver de içeyim. Vay. hıç aklima gelmez. Açsındır da sen?. Açım ya. Getır ne varsa. Euyu da koy. bir yandan ısınsın. Bem nerede saklayacaksın'' Gunduzlerı ahırda samanlıkta kalayım. Kırose gonneyecek Olur emme bılmem kı .. Ocağd kazan koydu. Altım yaktı. Bır gıiğum su bosalttı jçıne. Sonra ocak başına çomeldı, ağlaınaya başladı. Bellı eıraek ıstemıyordu ama boşandı. Sarsıla sarsıla aglıyordu. Kul Hamıt başım eğdı. Hıçbır şey söylemedı. üylece duruyordu sedirın ucunda. Yabancı gıbiydı Onun da içı kabardı Gbzlennden sakallarının arasına yaşlar »K™gB basladı. Ayaklan sızlıyordu. Bacakları beli, her 7e. ri ayrı ağrılar ıçındeydı. Basım çenrip bakr.: Kalk agiama, dedi. Buna da şukur. Saf salım geldım ya, canımız sag ya? Nıye a£Uyorsun? öyle he. dedi Nanfe. Zorlukla dogruldu. Çok karajrms bızım yazunız çok... Bu burada, sen orada neler çekiık. Hamit basını salladı. Sorma gayn. ölmediglmize sükür. H'sU bir su ver de ıçeyım. Nazife gelin yer evinin gerısındeki testiden su doldurup getırdi. Tası uzatırken Hamıt'e baktı, alaca karanlıkta yüzunü iyıce goremiyordu. Yoksa Hamıt degıl mıydi bu a' dam? Eskiler içinde saç sakal, kirlı. tanınacak gibl değıldi. Bir de kokuyordu fena halde. Ama sesı Hamit'in sesiydı. «Hey Allah, dedi. Ne hale gelmiş? Bizden de beter olmuş. Tüh tüh tüh .. Bu hale getu renler kor olsunlar inşallah. AUahtan bulsunlar.» Çamasır sandığını açtı, eski yamalı bır k&( çamasır çıkardı. Bır de islık tnıntan i Sabun da yok. ne etsek acaba? Kıl yok mu, kılle ogunurum. Kil var Bir de benlm eski ustura olacaktı, atmadıysan bul da tıras olayıra. Atmadım, atar mıyım? Sandıgın dibınde duruyor El yordamı ıle onu da buldu Hamit ağır agır soyunmağa basladı. Çıkardığını kapının ardına atıyordu. Koku busbütün çoğaldı, evın ıçinı doldurdu. Götür bunları «amanlıga, dedi. Klmse «Ulusal ekonomi, koruyucusuz kaldıyy Sıyasal hayatımızcfaki karalama metodlannı yetennce tamdıgımız ıçın, bellı kışüerm, çevrelenn ve orgütlerın Huseyin Ragıp'ın yazüanna karsı ne dıyeceklerını pek 1yı tahımn edı yoruz. Hemen, «bu Hüseyın Ra gıp, zaten komumstuı bırı» dıyerek, sorunu «kolayca» (') çoz me yoluna sapacaklardır. Bu ne denle, Kurtuluş Savaşı'nın sn krı tık günlerinde Hâkımiyeti Mılliye'nın başında olan Hüseyın Ragıp'ın, yüzlerce makalesını sa dece bır kaçından rastgele 23 cümle naklederek, onun ne zıh myjştte bır ınsan oldufeun^,, ve "Tîttsey'n Ragıp (Baydur'» Jçın nın ne kadar gulunç olacagını gösteımek ısteriz: Hüseyın Ragıp'ın 7 nısan 1921 gunlü «Türk Çocukları» adlı baş makalesınm »onu şoyledir' «Bu harpte cenge gıtmeyen asken evıne almıyan analar, taburuna koşmayan gencı evlatlık tan tardeden babalar gorduk. Bundan bır ay once. Bursa'da Yunan ıdaresıne tahammul ede meyen 12 yaşında bır Türk yav rusunun daga çıktığını ışitmıştık. Bugün tnegol'de ağızlan süt kokan masum çocuklann mücahıtlerımızle beraberce savaşa kanştıklarını ve sehıt duş tuklerını okuyoruz. Duşman onunde, cephe arkasında kadın, çocuk, genç, ıhtıyar. kalbı ımanla ve ateşle dolu butün bır ınsan kıtlesi. vatan aşkı ve ıstıklâl ateşıyle yekpare bir kale halını almıştır. tşte Türk Mille tı!» 12 mayıs 1921 günlu ve «Ramazan Duşüncesı» adlı başmakalesı de şoyle bıtıyor* «.. Hirıs tıyan Avrupa, müslüman memleketlerı bırer bırer esir ettı; şımdı son bağımsız îslâm hüku metıyle uğraşıyor. Çok bedbaht bir Ramazan geçırıyoruz1 Anadolunun ışgal edılmış yerlerınde bınlerce müslüman kesıhyor, camıler yıkıldı, ezan seslerı boguldu. Fakat bu talıhsizlığın arkasında, parlak bır kurtuluş güneşı görüyoruz. tnonü'dekı son tslâm ordusu, Haçlıla n (Ehlı Salibi) ıkı kez bozguna ugrattı. AUah'ın tevfıkıyle bundan sonra da başan ve zafere ulaşacak; ve tngiliz hıyane tinın son haydudunu sınırlardan def edıp çıkaracaktır!.» Buyuk Taarruzdan çok once 23 6 1921'dekı başyazısını şoyle bitirıyor «Gün geçmez ki, Yur.an taarruzunurk jakın olduf'unu blldiren bır haber okumayalım. Ikı aj'dan beri heraen bıitun Atına, Beyoğlu ve bırçok A\ rupa basını bununla mesgul. Hemen hcpsı. zaman zaman aynı haberi vertyorlar* Taarru?un \ukubulması yakındır . Bızım arladığımıza gore vukuu yaKın olan, artık taarruz rfeğildır. Yunan ordusunun geri çekılmesi, Izmır ın boşaltılması, Kral Konstantın'ın felâkı Ve Turk mılli emelının Tannnın yardımıyle gerçekleşmesi ve tecellı etmesıdır » Yunanlıların saldırdığı ve teh lıkelı ılerlemeler yaptığı gıınlerde, 14.7 1921'dekl «Manevi Kuvvet» ba?lıkh makalesl şoyle bıtıvordu: «Bır yanda Anadolu'ya çapul umuduyla gelen soyguncu bir eşkiya surusu.. öte yanda mert, metin ve cıhadımızın yükseklik ve kutsallığı ıle heyecanlanmıj Turk dllâverleri!.. Savaş talıhinın, bu ıkı zumreden kıme güleceğinı tahmın etmek zor rfeğildir. Allahın ınayetıyle. uçuncu gallbiyetl g»tiren buyuk bayramın yaklastığını goruyoruz. Zafer mutlaka bızımdır». 20 7 1921 gunlu başmakalesi de şoyle bıtıyor: «Ordunun koklen, mılletin kalbındedır. Kuvvetini oradan alır ve oradan aldığı kuvvetle muzaffer olur » Şimdı soruyoruz: Ataturk'uı» nın ekonomık ve sosyal sorunlarına da, daha Kurtuluş Savaşı yülarında köklü çozümler aramakta dır: Yüz yıllar boyu sömüruimuş, horlanmtş fakat «hürriyet> ve «refah» adına hiç bır şey alamamıs, payına sadece «yoksulluk», «hasta lık>, <cahıllık>, «zulum ve tahakkum altında ınleme» düşmüş olan Turk koylusunun durumunu» yuTurt reli kö\lusu• rmıştır. dıfe ndl» bvl RortRınç ve ] dan, ancak «sosyal ve ekonomık alanlarda yaranın üzerine cesaret le eğılerek ve ciddî reformlar ya pacak yönetıciler» ve «atılacak cesur ve bilgıli adımlar» sayesinde kurtulabıleceğini anlatraıştır. Ve gostermıştir ki, toplum olarak geri kalmamızın, millet olarak felâketlerden, acılardan kur tulamamamızın ana nedenı, Turk Mahmut Esat'ın ko.vlüsünün ve onun mutluluğu , nun, toplumun amacı olarak ele yazılanndan örnekler alınmamış olmasıdır. O, şunun buHüseyın Ragıp'ın kullandigı nun (kuvveti elınde tutan kısı• Devlet Sosyalızmı» deyımının, lerın'» keyfi, debdebesi, çalımı Devletçılığımız ıçın bazılarınca \e a^ırı refahı için sadece «değerkullanüan bır deyım olduğunu sız ve yığm halindekı bır araç. gostenrken, . Devrım Dersleri» ki gıbi kullanılmıştır. Ambardaki tabından akUrmalar yaptığunız buğday taneleri gibi.. tstersen sl Mahmut Esat'ın, Kurtuluş Savaşı bnkaç avucunu etrafa serp, ıstergünlerinde yayınladığı yazılardan sen \er tavuklar, kazlar yesin!. örnekler vermek ısteriz. O MahIste, tek tek her Türk koylümut Esat Bozkurt ki, Hakimiycti sünün, başlı başına amaç olduMilliye'nın bırçok başraakalesini gu, ıçimizdeki en kuvvetlilerin yazmıstır ve Turkiye Buyuk M'l bıle, o hergun alınteri ıle bütun let Meclisınin ve Mustafa Kemal değerleri kazandıran sade insana Paşa'nın bıricik yayın orgam olan borçlu olduğu bılinmeden, duyulbu gazetede zaman zaman basnıa madan ve bu duyguya tamamen kale olarak 23 kolon halınde gun lerce suren ıncelemeler yayınla uygun bıçımde butun Devlet ve Toplum duzeni ayarlanmadan, mıştır. Ve o Mahmut Esat kı, Ata Turk Ulusunun mutlu. Turk topturk'ün en buyük devrımlerınden bırı olan Turk Hukuk Devrimi»n lumunun sağlıkn, Turk Devletının kuvveth sayılamıyacağı, Mahde Ataturk'ten sonra en buyuk paya sahıp olan kışıdir. Ve yıne mut Esat Bozkurt tarafından 50 O Mahmut Esat ki, bugün Anka yıl once dile getirilmiştır. ra Hukuk Fakültesi bahçesıne Şımdl sozü ona bırakalım: Türkiye Barolar Birhğince heyke lının dikilmesine karar verilen aMahmut Esat'ın damdır. İşte bu Mahmut Esat Boz kurt, Hukuk doktorası yaptığı Is «Türkiye'li Köylüler» vıçrenin her yanına sinmiş olan adlı makalesi duşunce hürriyetinden aldığı ışık la, Turk Tarıhinın derinliklerine îzmir Mebusu Mahmut Esat ınerek, yalnız hukuksal ve siyaBeyın, 27 Eylul 1921'de yayımlasal sorunlara değü, Türk halkı nan.uzun makalesinden bazı cümHAkimiyeti ilılhye'nın basına getlrdlği ve sonralan Hâkımı> etı MiUıye'nin başyazarlığı Ue bırlikte Basın Yayın Genel Mudurliığu gorevlnl de omuzlarına yüklediğl ve olduğu gune kadar Buyukelçi olarak Turkıye'yi tfışanda temsıl ettirdıgl (tnonu zamanında da aynı g o reve devam eden) ve yukarıkı cumlelen yazan bır kişının, «komUnist» olduğunu ciddi surette ıleri surebümeğe lmkân var mıdır?! Ona karşı yapılacak komunıstlik iddialanna «kargalar bile guler!». Ancak bclırto^|t ki, eğer Hüseyın fftgıp ^^^^Ktbugun yasaârtakjjahhsizHglnT ağramış olsa*\e wvnı gon.şlen dıle getırseydı, eski yazılanndan (hatta >azmadıklarından ve soylemedıklennden, fakat yazabileceği ve sovleyebileceğı farzedılenlerden) oturu bıle «komunıstlik ithamıyla hesap vermek» ten \e «ıftıralara uğramak» tan yakasını kurtaramazdı'! Mahmut Esat'ın «Turkıyeli Koyluler> başlıkh yazısından bir bolum leler nakledıyorum: «Malumdur ki, bızım ıkı asra yakındır başlayan yenilık tarıhımız, yazık ki devam lı olarak bır başarısızlık, bır duşme sılsilesıdir denebıhr. Bütün bu başarısızlıklar, Batıyı uluorta tafclıt edivermek ve ıçerıden çok dışanyı memnun etmek telâşından uerl gelmıştır. Batı'nın prensıplerını almak, şuphesız yurtsever yenihkçılerımıze bır borçtu. Fakat aynntüara varıncajTİ kauar uluorta Bati'yı Turkıye'ye nakletmek, bambaşka nedenler etkisir.de cins ve ırk bakımından bırleşroiş uluslardan kurulj ülkelerde vücut bulmuş ıhtılallerın dâvâsını, ırk ve amaç bakımından bir birlok gostermeyen bu ülkemn tarihıyle, anlam ve geleneklenyle bağdaştırmaksızın. bütün vatandaşları kapsayacak bır surette aynen bizde yürütmeye çalışmamn ardı, şüphesız hüsran ve düşuş olurdu. Nıtekım öyle oldu. Yenılık gınşımlerimızde belıren buyük noksanlardan birisi, belki en onemlisı de, halkın sosyal durumunun ve ulusal ekonominin ibmâli idl. Bu eksıkhk etkisını o dere.» gösterdı kı, bütun yenılıkçilerimızın, bütün iyi niyetlerıne, Anayasalarırı yayımlanmasma, Hürriyetin ılânına rağmen, Türkiye topluluğunun (camıasının) durumu lyıleşmeye yüz tutmak şöyle dursun, ulusal bünye hergün biraz daha fazla kanadı. Aziz Türkl>e zayıf boynunu her gün bıraz daha Batı'nın esirlik zincirlerine uzattı. Yenilık gınşımlerimızde beliren buyuk eksikliklerden birisi, belki en onenjlisi de, halkın sosyal dnrumnnnn ve nlnsal ekonomi* nin ihmali ıdı. Bu eksiklık etkısini o derece gösterdl kı, butün yenilikçilerımizin bötün iyi niyetlenne, kanunl esasların yayınlanmasına, humyetin ilânına rağmen, Türkiye topluluğunun durumu iyiye yüztutmak şöyle dursun, mılll bünye her gun bıraz daha yıprandı, sürünen köylü her gün biraz daha fazla kanadı. Aziz Turkiye za MALKOCOĞLU yazan veçizen:Ayhan BAŞOĞLU ŞÜPHELİ ZAFER yıf boynunu her gün biraz daha Batı'nın tntsaklık zincirlerine uzattı. Sankı bizde yenilık, hurrıyet, kanun, yüzyıllardır kanayan nlosal toplnluğnn (millî camianın) kaderıyle alay ediyordu! Başarıya ulaşamayan her reform (ıslahat) gıriçimi, halkta eskılığe tabıi bır eğılım, bır bağlılık ve sevgl bağını egirıyordu. Bır elınde kılıç, 4 bır elinde saban, Turkiyemızl bıitun dunvaya karşı bekleyen bfi« yük köylü, butun bır ıdari hayatımızda, itıraf etmek gerekır kı, ulusal tarıhımızın en hazın, en mazlum bir simasıdır. Bugün goruşme kürsüsune kbnulmu; olan «Nahiyelerın Idaresi Kanunu» nun lfade ettiğr llk anlam, «halk ve ulusal ekonomi» dır. Yüzyıllardır lşleyen. ba derin yarayı kavrayan Büyuk Millet Mecllsi'ni ve onun Bakanlar Kurulunu. halka doğru attığı bu i'k adımdan ötürü buracıkta bir kez daha kutlamayı kendımıze en samiml millî bır gorev sayıyoruz. Sevgıli Türkıyemız, duşuş, gerıleme tanhimızın haykırdığı ıki koygun yara ıle inlemektedir Gelişme tarıhımızın müttefık kaldığı birıncı yara. memleketin gerçek sahiplennin asırl'ardır bu devletın mukadderatını ldareden uzaklaştırılmı; olmasıdır. Ikind yara da, yenl ilimlerin yardımı ıle kesfolunabilenıdir ki, olnsal ekonomimizin kornyucusuz kalmış olmasıdır. Bu suretle her gun bıraz ezilen, biraz düsen ekonomımiz, sevgîM TüYkıyemizı açlar memleketı haline, soktu. Vaktiyler önünde bütun' göçlenn, taçların eğıldıği bu ülke, Bart hesabına işleyen, dıdinen, çalışan. bır esirler ulkesi halıne dönüstü. Dıkkate değer ki, «genışleme ve yukselme doneminde» genellikle sahiplennin elınde kalan devletimız, duraklama ve gerıleme done minde tamamen kaderini, bu mera lekette bir dıkılı ağacı bulunmayan, mânen bu memleketı duyma sı ımkânı olmayan bir alay seni vencı yabancılara bırakmış bulu nuyordu Çoküş doneminde (dew rı ızmıhlâhnde» ise, cetlerimizm çok kıskandığı ve çok koruduğu ulusal ekonomiıniz, tamamen Avrupa elinde kalmıştı!.. Boylelilda dahilden ve hariçten ezilen Türkiye'li koylünun, bu ülkeoin bu en meşru sahıbinın durumu, Ortaçağ Derebeyleri esirlerinin durumundan daha çok kötii bir hale duşmüş bulunuyordu. Bugün, Uçüncu Sultan Mustafa devrinden beri açılmış olan. yenileşme <teceddüt) bayrağının altında, «Nahiyeler Yönetlmi Kanunu» ile ea bilinçli bır adım atılmıj bulunuyor. Türkiye'li köylü, Modera Türkiye Devletmin efendilik makamına geçiyor Şuphesiz, yalnıa •Nahiyeler Yönetımi Kanunu» il« herşey olup bitmiştir denemez. Fa kat bu bır harekettir ki, yeni Halk Turkiyesinin, zaferden zafa re koşan ordularımızın ardında doğmakta olduğunu müjdeleyebi hr...» Mahmut Esat, uzun makalesini şöyle bıtiriyor: «Yenileşme' konusunda kat'iyyen kaülam^yacağımız bir görüs vardır kı, bu munasebetle onu (Devamı 7. sayfada) DİŞİ BOND GARTH jAUAHOf.\! İSİM S£N(M
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle