Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET 6 Ocak 1973 evrim sözcüğünü, kimi aydınlar «inküap», kimileri de, •ihtilâl» anlamında kullanmaktadır. Doğrusunu isterseniz, bir sözcüğün, birden çok anlama geiır.esi, kullanüdığı yere göre başka başka anlamlar yüklenmesi, olmayacak bir şey de değildir. Bütün dillerde rastlanan. hem de sık rastlanan bir olaydır. Önemli olan. kullanıldığı yerin gerektirdiği anlamı yüklenip yüklenmediğidir. Atatürk'ün, «înkılâpçıyız» derken toplumumuIU durmadan daha ileri, daha iyi, daha güzel, daha üstün bir yaşantıya kavuşturmada en hızlı, en kestirme yöntemlerin izlevicisiyiz, demek istediği açıktır. Ne var ki, bunun doğru anlamı da, O'nun öteki ilkelerine bakılmadan pek ortaya koyulamaz. Hiç olmazsa halkçılıktan. ulusal egemenlikten, bağımsızlıktan Atatürkün ne anladığı açıkseçik olarak büinmeiidir. Bizim düsünüşümüze göre, Atatürk devrimciliğinin anlamuıı araştınrken, onun yalnız halkçılık ilkesi bUe yeter bir gösterge clabilir. O, halkçılığı, halkla birlikte halk için» gibi saflam bir temele oturtmuştur. Müsbet büimlerin önderliğinde «Halkla bütünleşerek ileriye doğru. çağdaş uygarhğa doğru. gibi bir yörüngeye oturtmuştur. Nitekim ulusal kurtuluş savaşı, baçmdan sonuna dek bu yörüngede oluşmus bir halk hareketi olarak O'nun eşsiz bir uygulaması değil midir? Bunu böyle bcljrttikten sonra. Atatürkçü düşüncede, Atatürk'ün devrim anlayışında, tepeden inmecilik, kesin olarak yoktur diyebiliriz. Tersine, halkı hazırlama, uyandırma, inandırma vardır. O bu yöntemine ulusal kurtuluş savaşmm kanla ateş arasında sıkışmış en güç, en bunahmh günlerinde bile bağlı kalmıj, yasa yolundan, tartışma. görüşme ve inandırma yolundan asla ayrılmamıştır. Demek ki, Atatürkçü düşüncede, Kemalist devrim anlayışında, halkla birlikte halk için» ilkesi bir temel taşı niteliğindedir. Ünun düşünceleri de, eylemleri de bunu kanıtlatnakta ve yaşayışı da bunu belgelemektedir. Atatürk devriminin ikinci bir özelliği de, ulusal egemenliğe dönük bir eylemler, bir davramşlar bütünü olmasıdır. Bu ne demektir? Bu, halkın kendi kendisini yönetmesi, başka bir deyişle yöneticilerini kendisinin seçmesi demektir. Öyleysu daha iyiye, daha doğruya, daha güzele, bir tek sözle çağdaş uygarhğa varmada ulusun izleyeceği hızh yöntemleri de, halkın seçtiği, kendisini yönet sin diye seçtiği kimseler, aralannda tartışıp bulacaklardır. Çünkü Atat&rk'e göre insan aklt, an D Olaylar ve görüşler DEVRİM GERÇECÎ Y. Müh. Mehmet SALİHOĞLU (Halkevleri Atatürk Enstitüsü Başkam) cak özgür düşünce yöntemleriyle doğnıya, gerçeğe varabilir. Bir takım önyargılara, değişmez sanılan doğrulara saplanarak gerçeğe varüamaz. Çünkü gerçek de değişen, akıp giden bir durumdur. Ancak üstüne üstüne gidilerek, üzerinde tartısmalar yaparak ona ulasılabiür ve kanıtlan ortaya kor.ulabüir. Böyle olunca da, onun üzerinde birden çok insanın özgür düşünceli bir davranışla eğilmesi, kafa yorması, düşünroesi, vardıklan sonuçları birbiriyle karşılaştırıp denetlemesi gerekir. Ancak karşılıklı düşüncelerin ışığmdadır ki, gerçek, bütün boyutlariyle ortaya çıkabilir. tır, kesindir. O bu konuda seçimîni tâ baştan yapmiitır: Demokratik ve layik bir Türkiye Cumhuriyeti kurmak... însanların mutluluğunun özgür yaşamalanna, özgürlüklerinin de bağımsız olmalarına bağlı olduğunu gerçekçi bir görüşle derinden kavramıştı Atatürk. Hem öylesine kavramıştı ki. bağımsızlık ksvramı Atatürk'te tek direğe oturan romantik bir kavram asla değildi. Tersine, çok yönlü bir bütündü ve sağlam ayakların üzerine oturmuştu. Başka bir deyimle, gerçekten bağımsız olmak için Atatürk'e göre, bir ülkenin tam bağımsız olması gerekraektedir. Bu da, politikada, askerlikte, maliyede, ekonomide ve kültürde aynı lamanda bağımsız olmayı gerektiren bir durumdur. Bu sayılan alanlardan bir tekinde bile bağımsızlıktan yoksunluk, Ata'ya göre bağımlılık demektir. Öyle ise Türk Devletini yönetenler, hele hele «Ben Atatürkçüvüm» diyenler, hiç bir zaman insanı insana, insanı devlete. ve devleti de başka devletlere tutsak ve bağunlı kılan bir politikâ güdemezler. Aynntılanna dek anlamı gün ışığmda olan Atatürkçü bağımsızlık kavrarruna arka çeviremezler. Çevirirlerse hem Atatürkçü düşünceye, hem de lcine o düşüncenin hamuru, harcı sızmış olan Anayasa mıza ve Cunıhuriyetin temel ilkelerine ters düşmüş olurlar. Dolayısiyle de ülkeyi yönetme hakları ve yetkileri, siyasal gücü ele geçirme yöntem leri ne denli demokratik biçimlere uygun düserse düşsün, kendiliğinden düşüverir. öyle ise Atatürk'ün devrim anlayısı, halkla birlikte halk için gibi bir yöntemi izlemiş, benimsemlş de olsa, araç larıa amaçlan asla karıştırmayan bir niteliktedir. Bişka bir deyişle, onun devrimciliğinin amacı, bire/in ve giderek halkın, insanlığın mutluluğu, özgürlüğü, genligi olduğu için, bunu gerçekleştirmek ten uzaklaşan yöntemlere de Atatürkçü düşünce kesin olarak karşıdır. Bu yöntemleri, bu araçlan, amacın yerine geçirmek isteyenlere de karşıdır. Onun için, biri ötekini hem sınırlandıran, hem açıklayan Atatürk ilkelerini, yani, ulusçuluğu, halkçılığı, devletçiliği, layikliği, devrimciliği, cumhuriyetçiliği doğru anlamak doğru olarak yerli yerine oturtmak hepimizin boynuna borçtur. Atatürk'ün devrim düşüncesi doğru anlaşılmadıkça, yani o, insanlarm, halkın yaşayışını sürekli biı çağdaşlaşmaya, özgürleşmeye ve iyileşmeye doğ m iten akılcı, bilimcı yöntemler bütünü olarak anlaşılmadıkça, bu bütünü ülküden, amaçtan ayırıcı davranışlara her zaman rastlanacaktır. Rastlatıınca da. bitmeyen bir kavga Ue ulusumuz durmadan tedirgin olacak. durmadan zaman kayıplarına uğrayacaktır. Türlü günlük sorunlanmızın biriktirdiği sıkıntılara, bunalımlara. bir de yanlış politikâ lar yüzünden devletimizin temel rotasına ilişkin bu gibi anlayış çarpıklıklan eklendi mi, artık kişisel Istemleri, iradeleri açan dengesizliklerin, alaboraların meydana gelmesi, çok doğal bir sonuç olarak görülmelidir. Okuyucu Mcktupları Devlet Yurdu mu? 20. yüzyıUn refah ve «ağlık şartlanna harflyen uyularak kurulmuş bir kız öğrend yurdu ki, adj DEVRİM... 150 kişilik mevcuda suyu akmayan, şofbenleri tamiri imkânsız şekilde bozuk tek bir banyo ve 5 kişinin şığamayacağı bir lavabolu çamaşırhane!.. sularla, gaz kaçıran şofbenlerYine aynı refah gartlannda de banyo yapıp, çamaşır yı15 kişinin zorlukla yemek yakarken zehırlenme, grip ve pabileceği fakat buna rağmen, nihayet zatürreeden perişan 150 kişinin ispirto ocaklarında olan evlâtlarınız şimdi de sapişirıp yemek zorunda kaldığı rılık, tifo ve koteraya hazırbir mutfak!.. lanmaktadır. Suyu akmadıgı için temizleBütün bunlara üâveten idanemeyen mikrop yuvası lavarecilikten yoksun ıdarecileribo ve tıkanmış tuvaletler!.. miz banyo sorunumuzdan bahGiyeceklerimizi, ayakkabılasettiğimiz zaman özel yurtfu, rımızı, kitaplarımızı ve diğer yemek sorunumuzdan bahsetzorunlu eşyalanmızı sığdırtiğımizde de üç öğün lokantamak zorunda kaldığımız küçtyı tavsiye ediyorlar. cük tahta dolaplar. siyaha dönArtık ne bedehimizde, ne de müş beyaz çarşafiar (ayda bir «ieğiştiği için); hapishane ko sinirrerimizde dayanacak güç kalmadl. tmtihanlara bu şartğuşuntfan farksız odalanmıza larda ve bu moralle hazırlanıayrı bir renk katmaktadır. yoruz. tşte yurdumuzun iç açıcı manzarası... Etüd ve teftiş • edilmeden nıasa başında çıkarılan tamimlerle, bir yangm halinde patlar korkusuyla toplatılan tüp• ler, yire yurt içinde bir odada yığılı KORUNMAKTADIR. Görüldüğü gibi ne büyük emniyet tedbiri! Tabii ki herhangi bir yangmda tüpler ar Danışma Görüşme Atatürkçü düşüncenin bir niteliği de, vazgeçilmez kesin bir niteliği de böylece ortaya çıkıyor ki, o da yönteminin zorlama değil, baskı değil, danışma, görüşme olduğudur. Bunun siyasal alandaki somut anlamı ise, özgür seçime dayanan Parlamento'dur. Yani Halk Meclisi'dir. Atatürkçü olup da Parlamento düsüncesine karşı olmantn biç bir tutamağı, olanağı yoktur. Atatürkçü devrimci düşüncenin üçüncü bir özelliği daha vardır ki, onu da bu açıklamadan sonra hemen saptayabiliriz. Atatürk, insanı, insanlardan meydana gelen halk topluluklarını yönetmenin tek gerekçesinin onlara özgürlük, mutluluk, genlik verraek olduğuna inanır. Barış içinde bansı bozan etkenleri, ögeleri ortadan kaldırıcı bir tutum içinde yasamalan gerektiğine inanır. Bu noktada onun bir yol ağzında olduğu asla söylenemez. Çünkü, tutumu. yönü ve yolu açık Gerçekçi Görüş öyleyse, devrim sozcüğünü Atatürk gibî gerçekçi bir açıdan görmeli ve ona mistik bir takım anlamlar yfiklememelidir. Devrim, hangi öğretiden yola çıkarsa çıksın, dünya cennetinin anahtarlannı saklayan bir tüsım değildir. Ulusal. toplumsal gerçeklerin ve tarihsel dururoun hesaba katılmadığı ülkelerde, hiç bir devrimci düşüncenin bir reçete kesinliği ile dertlere deva getirdiği görulmemiştir. Örellikle ülkemizde ve gençlik kesiminde devrimin gerçek niteliklerini mistik ve romantik bir takım duygulara feda eden görüşlerin, bize bir çıkıs noktası gösteremediği anlaşıtaııştır. Atatürkçü devrimci anlayış ise, rasyonalist pozitivist pragmatist felsefesi Ue bize daha aydınlık, daha elle tutulur bir Uerleme yolu açmaktadır. Atatürkçü felsefenin amacı. insanın insanı sömüremediği, emeğin hakkmı aldığı ve bağımsız, özgür, mutlu insanlardan oluşan bir toplum yaratmaktır. Devrim K« öirend Tnrdtt öjtrencileri llgın'da JJ yOUUTlTl * * ^ ' ** tık patlayamazlarK Sayın ilgilılerl Bir kere de alışılagelmişin dışında teftiş için, sabah öğle veya akşam herhangi bir saatte Yurt tdarecilerinden habersiz geliniz... Bu şartlar »'tında; buz gibi asfaltlanmClSl ve bir kayırma örneği ÇAĞIMIZIN KÖLELERI OKTAY AKBAL Evet Hayır PİERRE LOTFYl IYÎ TANIYIN EhiI tslimı MT RaUfe heyülânyla hilâ Işgal ve lgfal (ajrretiade balananlar, yalnız ve ancak ehUI İıUmın ve bilhuaa Ttirkiye'ntn dü}manlandu.» Gazl M. KEMAL erçek adı Julien Viaud olan Pierre Lotl'yi yalnız Fransa değil dünya tanır. Çunkü ra> pıtlan çeşitli dillere çevrilmiştir. Türk aydınlarıysa onu yalnız tanıma değil, herkesten daha iyi bilmelidirler. öyle ya! Balkan Savaşı sırasında. 1918'in ateşkes döneminde «Zavallı Türk ler!» diye, bizim için Batılılan acımaya (raerhamet) çağıran, Istanbul'da arasıra onuruna düzenlenen şölenlerde, toplantılarda kendisinden «Muhibbi Hâs» ımız diye söz edilen, bir caddeye adı verilen, oturdugu eve bir yazıt konulan. onursal hemşeri yapılan, son Halife Abdülmecit Efendice «Türklerin yârı muazzâm ve vefakân» diye nitelenen, C. Fararre'nin satırlarında cTürkiye'nin rfeğerli savunucusu» olarak ^5fteryfÇf Atatürk'ün ölümünden sonraki yıllann, yerli bastnında da zaman zaman övülen, böyle bir kişiyi bilmpk gerekmez mi? Apürtmanlar ^, « I . * , . >. «Memleketimin bir ayak ileri gitmesi en büyük emeUmdir» Bir ayak ileri gitmek... Erzincan'ın Tercan ilçesinden bir yurttaş böyle diyor. Almanya'nm bilmem hangi kentinde, bir madende işçi olarak çalışıyormuş. Acele acele konuştu TRT spikeriyle. Nasıl gitmişler burdan Almanyalara. Yedi yüz elli kişiymişler trende. •Alman isçilerle iyi geçiniyoruz, pek fena sayılmaz yani» diyor. «Türkiyeme, milletime hürmetlerfani sunarım». Böyle bitirdi Tercanlı konuşmasını, sonra hemen ekledi: «Memleketimin bir ayak ileri gitmesi en büyük emelimdir.» Başka biri, o da Erancanlı. Tüccarmış Türkiye'de. l$i bozuk giüniş. Sermayesi kalmamış, çaresiz Almanya'ya kapağı atmış işçi olarak. O da madende çalışıyor. Bir an önce dönmek istiyor Türkiye'ye. «Yemekleri kendimiz yapıyoruz. Haftada bir et geliyor. Pırasa alıp, kendimiz pişiriyoruz.» Bir başkası, AU Yüdırım. Beş yıldır ocakta çalışmış «Sonra bir kaza geçirdim. 17 ay hastanede yattım.» Şimdi sigortadan dört yüz elli mark aylık »hyormus, memnun! Nerdeyse. iyi ki o kaza oldu diyecek!.. Bir Gümüşhaneli konuşuyor: «1964'te geldim. Üç buçuk yıl firmada çalışüm. Allaha şükür hayatımız iyi. Bu kadar kâfi». Spiker yaşam öyküsünü soruyor. Gülüşmeler duyuluyor. Toplanmış Türk işçileri, gülüyorlar bu soruya. Yaşam öyküsü? Anlatılır şey mi bu, öyle hemencecik. «Ağaçlar kalem olsa anlatılamaz. Hem çok zaman geçti, hayatunı hatırlamıyorum. Sekiz yıldır çalışıyorum. Türkiye'ye dönmek niyetinde değilim". Anavatana kucak dolusu selâm.» «Hayatımdan memnunum» diyor başka bM Htf: «Bin yüz msrk alıyorum, iki yüz ellisini Türkiye'ye gönderiyorum. Ayda beş yÜ2 mark biriktiriyorum. • Hayatımdan memnunum... Türkiye'ye dönmeyeceğim... Madenlerde çalışıyoruz. Almanca öğrenmek istiyoruz.» Ak5amlan televizyon, pazarları sinema, Pazartesinden sonra inmek madenlere. Çahşmak, çalışmak. Bir umut, ailelerin de yanlanna getirilmesi. Bir sevinç, eşine çoluk çocuğuna kavuşmak... Kimbilir kaç bin kişi, kaç yüz bin kisi bu konuşmaları dinleyip özlemlere kaptırıyor kendini. Ah ben de bir kendimi atsam oralara! Ben de bin mark kazansam, ayda ne eder dört beş bin. İki bini arttırsam, yüda yirmi dört bin, dört yılda yüzbin. Işte sermaye çıktı bile. Dön kentine kasabana aç bir işyeri bir dükkân, al bir araba, bir kat! Düşlerden düşlere koşmak buna denir. Beklersin sıra gelsin gideyim madenlere, fabrikalara. Burda yapamıyacağm işleri yaparsın oralarda. Burda tüccardın, dükkân sahibiydin, ustaydm, orda gir madene kazma salla, gir fabrikaya bir çark başında ter dök. Ama paralar gelsin, ama marklar biriksin. Yeter!.. Ya Türkiye ne olacak? Kim düşünecek onu? «Bir ayak ileri gitmesi en büyük emelim», ama bir ayak, iki ayak ileri nasıl gidecek Türkiye'miz? Çalısan nüfusunu ele kiralarsa, satarsa, yülarca sürerse bu, ne olur Türk ellerinin durumu? «Kucak dolusu selâm» göndermek. Para biriktirip buraya mark transfer etmek, döviz birikimini arttırmak yeter mi Türkiye'nin kalkmmasını sağlamaya?.. Bakın, otuz yedi milyonu geçmişiz. Niye bu gücümüzü kendi topraklanmızda kullanamayız? Niye Almanın, Fransızın, Belçikalmın parasından roedet bekleriz? Insanlarımızı el kapılarında hizmet etme yarışına niye sokarız? Bu topraklarda olmaz mı oralarda olup biten başarılar. gerçekleştirilemez mi Almanın, Fransızın endüstri devrimi. aşaması? Adam kiralayan bir ülke olarak kalmak ne denli yarar sağlar. ne kadar sürer bu yoldan para sağlamak? Bir gün adamlar «artık herkes kendi ülkesine gitsin» derlerse ne yapacağız? Ne olacak şu anda yurt dısında çahşan yarım milyondan çok insanın hali? Bir anda umutsuz lar ordusu. bezginler ordusu yığılacak kapüanmıza. O günü şimdiden düşünmemeli mi? Yurt dışma gitmeyi yaşamlarının tek umudu belleyenlerin üstüne kapanırsa bu hayal kapüan, ne olur oniann da hali? Kendimize yetmek zorundayız. Kendi insanlanmızı bu topraklarda kullanmak, onlann gücünden, zekâsından, emeğinden burada yararlanmak yollarını aramalıyız. • Memleketimin bir ayak ileri gitmesi en büyük emelimdir» diyen Tercanlı da böyle ister. Ama o bulamaz çözüm yollarını, yalnızca özlemini söyler. «Bir ayak ileri gitmek»... Bunun yolu nedir, yordamı nasıldır? Çözmek, işin içinden çıkmak, insanlanmızı çağdaş kölelikten kurtarmak gerekir. Zamanın olanca ağırhğı altında ezilmeden. G P. LOTİ, TÜRK HALKINI BAZEN ÖVMÜŞ, BAZEN «ZAVALLI» DİYE SAVUNMUŞTUR. GERÇEKTEYSE HALİFE'NİN (SULTAN'IN) VARLIĞINI SÜRDÜRMEK İSTEYEN BİR YAZARDI. Doç. Dr. Sırrı AKINCI (ü, bir yandan kendisine ucuzca sevgı kazandınnış, bir yandan da XIX. yüzyıl sonu Fransız burjuvazisinın çıkar hesaplanna çok güzel varamışür. Çünkü «XIX. asırdaki Avnıpa cemiyetlerinin inkişaf tarihi tetkik olunursa görülür ki, bu cemiyetlerde entellektüel tamamiyle taazzuv eden burjuvazinin bir tâbi ve emirber unsuru vaziyetindesdir. Yine güvenilir bir kaynaga dayanarak bildirelim ki, «1914e gelinceye kadar Avrupa'nın bütün büyük milletlerinde edebiyat, tamomen burjuvalar tarafından ve burjuvalar için vücuda getirilmek tedir.»,' Pierre Loti de bu smıfın Osmanlı Ulkesiyle ilgili isteklerinin, edebiyatla kansık bir ceşit kuramcılığını yapmıştır. Doğu peyzajlannı çok güzel anlatan kalemi, batılılaşmaya tüm olarak kapalı kalmış bir Türk toplumu görmek tutkusunu sık sık dile getirmekteydi. örnegin «TUrkiye parlamentolu rejimi kabul ederse özgünlügünü . orijinalliğini yitirecektir» diyerek, I. Meşrutiyet için kıvanç duymadıgını açıkça belirtmekteydi. Pierre Loti bu kanismda kendi Fransası bakımından kuşkusuz haklıydı. Nasıl olmastn ki? Tanzimat'tan bu yana Batılı anamalcılar eliyle sovulup soğana çevrilen, en yüksek dozda İsiâmsal narkozla uyutulan Osmanlı tmparatorluğu, «Regime Parlemantaire» aracılığiyle belki kendine geürdi. Pierre Loti'nin yapıtlan Türkçe o!madığından Türk halk yığınlanna doğrudan dogruya etkili olamamıştır. Ama pek çoğunun Fransız diliyle, kültürüyle yakından ilişkîsı bulunan, XX. yüzyil basındaki Osmanlı aydmlanna etkileri olmuştur: «Üç ath yaylısının içinden sagır, burunsuz, kör, frengiü köylülere Pierre Loti ahı çekip geçen, ağa gemli eli kalemlı efendıierın» türemesınde ki payı Miçümsenemez Fransız yazannın gerçek anlamda ekonomik temellere dayanan refonnlara karşıt. bir sözcükle «Gerici» diyebilecegimiz düşünceleri, Osmanlı başkentindeki siyasal topluluklar tarafından içtenlikle des teklenmekteydi. örneğin II. Mesrutiyet'in düsüncesine yön veren görüslertn en etkini olan «îslamcılık Akımı» öncülerini bu arada sayabiliriz. Onlann kamlannı, daha sonralan yukarda da defindiğimiz gibi, Halife Abdülmecıt Efendi tecvitli anlatımiyle dile getirecektir. încelemelerimden çıkan sonuçlara göre, Pierre Loti için Os Avrupa diplomasisi ve yüksek malî mehafili tarafından hazırlandığını artık anlamaıuzdır. Türkiye için kurtuluş yolu demokrasidir. Fakat bu demokrasl sizin muarefe kesbettiğiniz diplomatlar ve bankerler Avrupasının demokrasisi değil, Avrupa» nın hakiki demokrasisidir. Siz münevverler haiirtnn uzaklasmıssınız. Kendi milletinizi tanınu kutusu gerekli manlı topraklannın bütünlüğü, Türk halkına karsı İÇten sevgi amaç degil, sadece birer araç nitellğinde edebiyat kavramlaridır. Onun «Kutsal» diye bağlanarak sevdigi bir tek yer «Le Tombeau» dur. Bu da kendisine Aziyade romanı m eslnleyen genç Çerkez kıza Ha Oce'nin mezarıdır. Yazarm Fantome d'Orlent adlı yapıtı söylediklertmin kesin belgesidir. Pierre Loti bu kıza olan askında asın duygusaldır. Hatt& biraz sapıtmış oldugunu bile söyleyebiliriz. Çünka kızm mezar tasuun bir eşi ni kendi yatak odasına koydurmustur. Yukarıda belirttiklerimin etkisiyle sanatçı yazan oldukça araştınp inceledim. Bazı kanılara vardım. özet olarak açıklıytvcağım. Pierre Loti bezgin bir ruh taçımaktaydı. Her intan için doğal bir son olan ölüm, onun nıhunda derin bir tasa yaratmaktaydı. Bu nedenle kendisini Epikürizme kaptırmakta. bashca avunma kaynagını eö*ebiyatta bulmaktaydi Pierre Loti'nin kisiHSini iyi anlayabilmek için, XIX. yüryıl ikinci yarısmdaki Osmanlı tmparatorlugu'nun ne olduğuna biraz deginmek eerekir Bu devlet hastaydı. Batilılarca ona «Hasta Adam» denmesi yersiz deSildi Yasaması anamalcı empervalist devletier arasmdakt çekişmelerin yarattıSı bir dengeye dayanıyordu. Tann gölgesi, pevgamber temsilcisi Sultan Abö'ülhamid'in siyasal bütün cabası. dengeyi her gün biraz daha ayarlamak. her gün biraz daha sürdürmekti Bunu ancak ödünlemelerle (taviz) saglayabiliyordu. Başka bir anlatımla ülkesinl Batılılara açık pazar vapıyor, 18S4'ten beri süregelen dış borçlanmalann denetlenmesini, gene onlann bir örgütü olan «Düyunu Umumiye» konsoreiyumuna bırakıyordu. Batılı anamalcılar böylece padişahın varlıemda, onun dört elle sanldığı Islâmsal kökenli siyasal rejimde, kendileri için, en yararlı koruyucuyu bulmuşlardı. Ama söz konusu statükonun Türk halkı hakımından deSeri neydi? T . C Berkes yapıtında bunu «Batılılaşma ve kalkmma çabasınm birinci raundunun Tanzımat'ta kaybedilislnden sonraki devrimlerde işler öyie gitmişti ki, artık Osmanlı împaratorlugu'nun ıslah edilebilir hali, Türk halkının bunun içinden kalkınma imkânı ortadan kalkmıştl Tü:k halkı açısından bu lmparatorluk kaldıkça o halk lcalkınamsz, hiç bir reform tfa vapılamazdı. Ya birt gidecekti ya öteki. Kanunu Esasi vani halk egemenliği davasmın gerek birinci, gerek ikinci denemelerinin başarılı olmayışının sebebi bu dilemmadır» satirlanyle belirtmek tedir. «Türk Yurdu»nda Değişik Bir Ses Pierre Loti'den söz ederken, onun kadar ünlü olmayan, ama Osmanlı yakın tarihine adını Pierre Loti'nin gerçek öyküsü gerçekçiliğiyle vazdıran, bir ya budur. Atatürk'ün de, kendisini bancı yazara değinmeden geçasevmediği YJC. Karaosmanoflumiyecegim. Bu «Parvus» takma nun kitabında belirtilmektedir. adını kullanan Alexander Helphand'dır. Onun Balkan Savaşı sırasında «Türk Yurdu» dergisinde çıkan bir yazısı, her zaman için anlam taşır. Yeter ki anlıyabilenler olsun. Bunu aktaracagım: «Türk Münevverleri! .Devrimiztn talep ettigı bir iktisadî kuvvet vücuda getiremiyecek olursa nız helâk olmanız muhakkaktır. Balkan Muharebesi'nden sonr» da Türkiye malî ve sınaî bakımdan eskisinden fazla soyulmaya devam edecektir. Zira bu memlekette asıl hükmedenler ne hükümet ne Türk halkı ne de raüslumanlardır. Burada hakikatta hükmeden Avrupa maliyesidir. Siz alacaklılannızın hizmetçileri vaziveUne düstüğünüz gibi, devletiniz de onlann menfaatlanna hizmet etmektedir. En mühim mesele, bütün hezimetlerinizin yorsunuz,* Evet, Alexander Helpnand (Parvus) o günlerin tslâmcı, hilâfetçi, saltanatçı, Ademi Merkeziyet'çi, Ittihatçı, Turancı olarak toplumun Ust yapı kavramlarını, sanki bir ismiş gibi, durmadan aralannda tartışıp çekişen sözde aydınlanna, gerçek derdin gerçek çözümünü acı a a böyle haykırmaktaydı. Dostumuz Pierre Loti cenaplan da o sıralarda «Kubbeler ve minareler şehrinin sihrinden», «Azıyad^1 nin mezanna kapanıp göz yaşı döktüğünden», «Bursa'daki Yeşü Cami'i'in çinilerindens, cMevlevî dervişlerinin dönmelerir.den», «Amberbu pilâvının lezzetinden», «Vezirparmagı'yla kaymaklı don durmamn nefasetinden» söz etmede ya da kulak asarlarmış gibi Batılılara «Bulgarlar çok can yakıcüıgı yaptılar. Aman zavallı Türklere bari siz Uişmeyiniz» biçiminde boş sızlanmalarda bulunmaktaydı. takdire ve tesekküre değer hizmetlerdir Ne var ki. yalnız bir sokagın asfaltlanması ve de bu sokağın Belediye Başkanımızın evinin bulunduğu sokak olmaMuhterem gazetenizin 217. 1972 wrihli nüshasınm 2. sav sı, ilçe halkınm dikkatini üzerine çekti. Bu olayın. özellikle fa 8. sütununda yayımlanan vergi beyannampleri verildiŞi «Buna ne demell» bashklt vsbir zamana rastlaması doğru sn için cevap. bir hareket olmadı. Bu, taraflı 5584 sayıl) Posta Kanunukötü hizmet örneti halkta. topnun 17. maddesinin IV. hkralanan vergilerin adi1 harcanmRsında; .8071* ticaret hanladığı kanısmı uyandırdı. Hat*a nyie kapıcı veya odabasısı bukamuoyunda tes«!klriil eden «12 lunan apartımanlarda oturanMart» sonrasmın dinamizmtnt lar ctimle kapısı methalinde ve tarafsızlık hiîmet anlayıçıözel tnektup kututen bulunnı da örseledi Ben de. bu dudurmaya mecburdurlar. rumu yasalara, Cumhurivet ve Böyle kutu bulundurmftvanAtatürk ilkelerine aykın bullara ait adi maddeler, han v« dum. apartımanlann kapıcı veya oNiçin, o sokagın bitisİRİiıdedabaşi gibi daimi hizmetl'.leki okulun bahçesi degil de, y«lrine verilir» denilmeirtedir nız bir sokak.. Niçin. kışın çaYaptınlan mcelemeden Anmur, yazın toı İçinde bulunan kara'daq özel ulak ve uçafc işaretiyle gönderilen adi mcK bütün sokak m caddeler deÇil de. yalnız bir sokak?. Sonılatubun, Serafettin Atuk'un onnı kendi Sendime sordum. turduğu Murat apartımamnda kendisine ait özel mektup KU Bir öfiretmen olarak durumu yetkililere ve Türk kamuoyuna tusu bulunmadıMndan kapıcıduyurmayı gör»v saydım. ya teslim edildiği. anlaşılmışMnstafs Sitnşek tır. Cnmhnrivft tikokuia Bu durumda gecikmenin ser öpretmenı Tislertmlzle bir ilgisi görü'.me • KONXA miştir. PTT Genel M6dürlfi4fi TneKliip Konya Istanbul yohınun 0çemia İçinden geçen kısmı kuzeye aundı. Yeni açılan yolu asfaltlayan Karayollan ekiplen. ilçernizdeki yalnız bir sokagı da asfaltladılar. Bu çalısmaİRr Istar.bul Valiliğinin 4.1.1973 tarih, 420,' 120105 sayılj yazılan Ue Osman Yiğit'e ait Özel Dörtler Dershanesi'nin Cagaloglu Nuruosmaniye Cad. 2& NoJu baslama izni verilmiştir. binada ögretime (Cumhuriyet: 135) Istanbul Emniyet Sandığından SATILIK GAYRİMENKULLER ( Kendi M a l ı ) 1 KADIKÖY'DE SATILIK APARTMAN DAİRESt: Kadıköy Caferağa Mahallesi. Bahariye tleri 'Sokak, 113 ada, 26 parsel sayılı mahaldeki (üz.erinde 75 kapı No. lu) apartmanın 2A4 hissesine tekabül eden çan kat î No. lu dairesi, 29.1.1973 tarihinde Saat: 16.00 17.00 arası açık arttırma ile, 2 KADKÖYDE SATILIK APARTMAN DAİRESİ: Kadıköy Caferağa Mahallesi, Yaverbey ve yeni Fikir Sokak, 133 ada, 9 parsel sayılı mahaldeki 25 kapı No. lu apartmanın 5/65 arsa payh bodrum kat 1 No lu dairesi. 30.U973 tarihinde saat 13.00 14.00 arası açık arttirma Ue, 3 FATtlTDE SATILIK DAÎRE: . • . Fatih Tevkii Cafer Mahallesi, Kiremit Sokağında, 270 pafta, 1906 ada, 12 parsel sayılı mahaldeki (üzerinde 78 No. lu) binanın 4/45 payh zemin kat 3 No. lu dairesi, 29.1.1973 tarihinde saat: 15.00 16.00 arası açık arttırma ile, • 4 FATİHTE SATILIK DAİRE: Fatih Hoca Uveys Mahallesi, Safran Sokak. 2708 ada, 15 parsel sayılı mahaldeki 8 kapı No. lu apartmanın 10/100 arsa payh bodrum kat 1 No. lu dairesi. 291.1973 tarihinde Saat : 9.00 10.00 arası pazarlık ile, 5 FATtHDE SATILIK DEPO: Fatih Muhtesip Iskender Mahallesi. Battal Gazi Sokak, 164 pafta, 2708 ada. 84 parsel sayılı mahaldeki 113 kapı No. lu apartmanın bodrum kat 1 No. lu bölümü (Depo). 29.1.1973 tarihinde Saat: 10.0011.00 arası pazarlık ile, C DAVUTPAŞA'DA SATILK APARTMAN OAÎRESİ: Fatih Davutpaşa Mahallesi, Sancaktar Tekke Sokağı, 1162 ada. 5 parsel sayılı mahaldeki 30 kapı No. lu 2 Blok apartmanın 30/1200 arsa payına isabet eden A.Blok bodrum kat 2 No. lu dairesi, 291.1973 tarihinde Saat: 11.00 12.00 arası açık arttırma Ue, 7 TESVtKtYET>E SATILIK APARTMAN DAİRESİ: gişli Harbiye Mahjallesi, Teşvıkiye Caddesinde, 777 ada 39 parsel sayılı mahaldeki 105 kapı No. lu apartmanın 2/28 arsa payına isabet eden 5 inci kat 12 No. lu dairesi. 29.1.1973 tarihinde Saat: 14.00 15.00 arası açık arttırma ile. 8 BAYRAMPAŞA'DA SATILIK 1/2 H1SSELİ BtNA: Eyüp Bayrampaşa, Muratpaşa Mahallesi, Mimar Sinan Sokağında kâin 8 pafta. 3659 parsel sayılı mahaldeki (üzerinde 90 No. lu) binanın 1/2 hissesi, 29.1.1973 tarihinde Saat: 13.00 14.00 arası açık arttırma ile, 9 BAKDtKÖY'DE SATILIK MÜSTAKİL BAHÇELİ EV: Bakırköy Güngören Mahallesi. Haznedar Çiftliği mevkünde, Çapa Sokak, 5020 parsel. 16 ıpafta sayılı mahaldeki 11 kapı No. lu müstakil bahçeli kârgir ev, 5.21973 tarihinde Saat: 14.00 15.00 arasn açık arttırma üe, 10 BOSTANCrDA SATILIK DENtZ GÖRtR I KULLANILMAMIS DAÎRE: . . Kartal Bostancı (Yenikaryel Bağdat Caddesî. 2/1 pafta, 3 ada, 40 parsel sayılı 25 kapı No lu binanın 1 inci kat. 4 No. lu dairesi, 30.1.1973 tarihinde Saat: 14.0015.00 arası açık arttırma üe. Cağaloğlu Emniyet Sandığı Merk'ez Binası Donatun Müdürlüğünde satılacakür. (Basın: 25864) 129 MEYLIT Kıymetll aile büyüittmOz Muharip Gazi Emekli Oeneral HIFZI BETİN ' in velatının 40 ıncı günü mılbarek ruhuna ithaf edilmek üzere 7.1.1973 Paıap günü ikindl namazını müteakıp Beykoz camiinde Kur'anı Kerim ve Mevlit okunacaktır. Akraba. dost ve din kardeslerimlze duyurulur. AtLESİ Cuınhuriyet 132 >•••••••••••••••»••••••••••••••••»•••••••»» Mütercım Aranıyor N. V. Türkse Shell Şirketinin Ankara'daki merkezinde istihdam edilmek üzere asağıdaki nitelikleri haiz bir tnütercün aranmaktadır. Ingilizce ve Türkçe lisaniarına bihakkm vakrf olmak, b) Hukukî. teknik ve ticari metinlert Türkçe'den Ingilizce'ye ve îngilizce'den Türkçe'ye seri tercüme edebilmek, c) Asgari 10 yılhk tecrübesi bulunmak, d) 40 yaşından fazla olmamak. Adaylann yüksek tahsilli olması tercüı edilmekle beraber şart değildir. llgililerin 22 Ocak 1973 tarihine kadar îngilizce yazılmış hâl tercümelerini N. V. Türkse Shell Personel Müdürltigü, Atatürk Btılvan No. 127/1 BakanUklarAnkara adresine göndermeleri rica olunur. (HAS: 88/137)* a) mensucat santral TÜRKİYEDE İSCİ HAREKEÎÎ •MasıIGelişli •Sendikasn İşçi dunımu •Yurt Dışmdakî işçiier B Turkiye9de Sendikacılık 'CEVOET AYHAH 1. Te 2. ERİN "ÜKÜMETlOlLHİ AMUTIYOR Eski Köy İşleri ve Sağlık Bakanı Usta Oyuncu Işte Pierre Loti bu cdilemma» nın (ikilem). görünüşte Türkseverlik maskesini taşıyan usta bir oyuncusudur. O, yüzünden bu maskeyi hiç çıkarmayarak, üstelik bir de «Âşıkı Şeydâ» kimliğini takınarak, Türk halkınl bazen övmüş, bazen de «»avallı» diye savunmuştur. Gerçekteyse Halife Sultan'ın vaı^ lığını, egemenliğini. sürekliliğini, saltanata candan bağlı bir Osmanlıö*an fazla isteyen, onunla ilgili övgüleri sürdüren, bir yazandır. Böylece Türk halkı için gerçekten dost mudur? sorusunun karşılığı kendiliğinden ortava çıkmaktadır. Pierre LotiTıin bu İM yüzlUlO ELEMAN ARIYOR Edirne'de kurulmakta olan fabrikamızda tam gün çahştınlmak üzere >••••••••••••••••••••• DahiJiye Mütehassısına TOPRAK MAHSULLERİ OFİSİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN Merkez teşkilâtımızda istihdam edilmek üzere 657 sayılı Devlet Memurlan Kanununa göre ücret verilmek kaydı ile tercihan askerlik görevini yapmış makina, elektrik ve insaat yüksek mühendısi veya mühendısi aiınacaktır. îsteklilerin hâl tercümelerini belirtir dilekçelen ile Ankara'da Millî Müdafaa Caddesindeki Genel Müdurlük Fen îşleri Müdürlügüne müracaat etmeleri rica olunur. (Basın; 10172/128) ıhtiyaç vardır. Askerlik yapmış Îsteklilerin fcısa hâı tercümelerüıi bildirir mektupla P.K. 56 EMirne adresine veya Edirne Kapikule yolu üzertndeki fabrikamız Personel Dep. Şefliğine 1 günleri 9.00? 17.00 saatleri arasında şahsen müracaatlan rica olunur. Fulmar: 678/127 Ve Sanattan Politikaya, Bilimden Teknolojiye Sinemadan, Spora kadar herşey BU DEVRİN DHRGİSI Yeni Ajans: 0082/125