18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET 5 Ocak 1973 ÇAMÎ'Yİ VİNc HJZUfc $AÜUA ADlH» 8ü * W Boyif ^ îzmir'in içinde SAMİM KOCAGÖZ'ÜN ROMANI 152 «Farkmda değil mlsiniz? Sizln suçsuz olduğunuzu butUn garnızon öğrendi; yann da lzmir, memleket öğrenir gazetelerden...» «Subay arkadaşlar bana nezaket gösterdller, eksık olmasınlar..» «YanıUyorsunuz,B dlye gülümsedl Üsteğmen, «bu tutumlan nezaket değüdir. Suçlu olsaydınız, yuzünüze bakmazlardı...» «Teşekkür ederim... beni teselli ettinüs. Ne var ki bana bu işi yapan herifı benzeteceğim... Yaptıgıra yanına bırakmayacagım...» «Bakın bunda haklısınız. Ben de slzin yerinizde olsam, böyle düşünürUm. Sizm yerinizde olmadıgıma gore, dostça söyleyeceğim, izin verin; soğukkanlıUğınm elden bırakmayın. Tutun ki, beş setlik bir maç oynadınız, kazandınız. Belasını zaten bulacak...» Bu sırada Çavuş, göründü. Binbaşının benl çağırdığını söyledi. Osteğmene bir yol daha teşekkür ettim. «Sizl geçirrnek lçin Niramiye Kapısında olacağım...» karşüığmı verdi. Salona girdığimde, Yargıç, dudaklannda ctgara, arkası dönük, pencerenin önünde durmuş, dısarsını, dağlan. tepeleri seyredlyordu. Yalnızdı; bir de jrazıcı Çavuş vardı. Binbaşı, dönüp bana bakmadı bile. Çavuş, elindeki kalemle işaret edip beni yanına çagırdı. Kaleml ellme verdi. Bir bir k&ğitları imzalamaya başladım. Yargıç, bize dönmeden konuştu: «Evrakı okumadan mı lmzalıyorsun?» Kalem elimde kalakaldım. Binbaşı, bize döndü: gülümsüyordu: «Bir k&ğıdı imzalarken, ya da bir kAğıdı imzalatırken okuman gerek...» Sesiml çıkaramadım. Ekledi: «Para alıp verirken de saymaz rnısın?» «Para kendi param olunca, galfba saymıyoruın Binbasım.» «îyl bir huy degll...» Çavuşa döndü: «Tamam mı şimdi bütün dosyalar?» «Tamam komutanım.» «Al, yukany* Başsavcı Komutanımıza götür. Yüzbaşın da orada: otuz dört numaralı dosyayı inceliyorlar. Yardım et. Bu iş bitti. Eu dosya kapandı.» Dizlerim yine tltremeye başladı. Çavuş çıkınca sordum: «Bu iş bitti mi Komutanım?» Yargıç, yavaş yavaş geldi; masasmın başına oturdu. «Ne yazık ki bitti. îş ihbardan öteye geçemedi... Dur hele, yeni dosyalara geçmek için yanm saat değin vaktira var. Savcıdan gelecek yeni dosyalar.» Senlnle blrer çay tçellm. Otur şöyle bakalımjı Zile bastı. tçenye giren Çavus'a, «oğlum, bize lki çay soyle geürsinler.» buyruğunu verdi. «Başustüne komutanım.» diyerek Çavuş, çıktı. Çok sinirlenmistim yenıden. Oturduğum yerde dizlerim, ellerim titrlyordu. Boguk bir sesle konuştum: «Nasıl bitti komutanım?» ! . «Delil yetersizliğinden. Savcı, seni sorguya çekmeyi gerekli görmedi sorgu tutanaklannı okuduktan sonraj «Ya ötekiler?» «Sabahtan beri onlarla uğraytı; ufraştık. Bunları suçlayabilecek bir tek tanık vardı: O da ölmüg. Üstelik suçlu, bütün suçlan yüklene rek ölraüş. Suçun bir bölüğünü sana yükleme zorbalığını yürütemediler. Üstelik, merardaki Rasim'in, bu zavallının da suçsuz olduğu k«nısında bütün savcı ve yargıçlar. Zavallı adam, namusunu ancak ruzu mahjerde, raahkem«i kübrada temızleyebilır...» •Ne oldu gimdi? Sulhi üe Hidayet Bey, yar gılanmıyacaklar mı?« •Delil. tanık yok. Sadece ihbarla mahkum edemeyiz.» «On dört milyon ne oldu komutanım?» «Bu para, ölü Rasün Beyle birlücte mezara gitmiş > «Rezil herif!» •Bu on dört milyon devede kulak Emre; yakmda memleketi batapu sattıklarını öğrcneceksin... Bakalım bu pislik nasıl temizlenir?» Çaylar geldi. Yine yalnız kaldık Komutanla. öfkemi yenemiyordum: •Bu adamlar, ne oldu îimdi Korautanım?» •Söyledim ya, anlamadın mı? Takipsizlik ka rarı aldılar.» «Gittller mi şimdi?» «Gittiler.. bırakıldılar.» Yüzümün rengi değişmiş olacak ki, Yargıç, dikkatli dikkatli yüzüme baktı: <Şu anda ben, sana karşı yargıç fılân deîilim. Bir ağabev öğüdü sana: Bu öfkeden vaz geç. Bilerek. seninle konuşmak için seni böyle alakoydum. Gazetelerin dedikodulanna da kulak asma. Yann ben, hepsini uyaracağım. Zaten söyledik. tanık olarak çağınldı|ını yazacaklar. Bu iç, senin için de kapandı. Öfken, sabahki öf ken geçtı mi şimdi?» <Arkası var) Halil Pasa'nın kayınpederl Asaf beyin Istanbul'a götürülmek Uzere verdiği kınlmış bademi Celal'le ertesi sabah yeme ğe basladık. Yattığımız abırda Posta Genel Mufettişl Kurmay Albay Befik, Ordu Topçu MÜIettişi Yarbay Emtn de vardı. Refik bey uzun gezileri yalnız başı na yapmış bir tecrübeli klşiydi. Yola ibtiyath çıkmıjü ve yanın da yiyeceğl vardı. Fakat büsa birsey vermiyordu. Halil Paşanın çavu$u Balıkesirli Muharrem de Izinll olarak bizimle birlikte memleketine gidiyordu, kafileye dahildi. Tabii o da açtı. Aksam Uzeri yanıma geldi ve şu haberi getirdl. Muharrem Nusaybtn'e doğru demlryoU dö?eyen Alman rnühen dislerin yakmdaki çadırına gitmiş, Ordu Kumandanının yaverinln burada oldugunu ve yiyecefe ihtiyaa bulundugunu soylemiş. Almanlar: Bis ke&disine yemek vermeyi şeref biliriz, demlşler. Aksam Uç kişilik yemek gelecekmış. Blz bu havadise pek sevlndik. Akşama doğru Albay Refik bey gene sofrasıru açtı ve Yarbay Emin'i de çağırdi, bir sürii kuru yemek vardı sofralannda.. Ama bize bir dilim vermek aklına gelmiyordu. Oysa ben ona Musul'da gereğinde çok yardım etmiştim. Albay hiç oraJarda değildi. Ve sanırım haiimlze kıskıs gülüyordu. Yüzbaşı Selâhattin'in Romanı Hazin bir ölüm olayı Müthiş bir koku üzerine çevre aranıyor ve hemen oracıktaki ahırda bir ceset bulunuyor. Bu, hasta vaziyette oraya kadar gelip içeri giren, büzülüp kalan, sonra da bir damla sudan bile yoksun halde ölüp giden bir Türk eridir. tik. Arkadaşlan henür sıydı. yUzbaNazım benl çagırdı, Musul, Kalkas ve o bölgeler konusunda bilgi aldı. Anladım kl Nazjm, Nuri'nin kurmayıdır. Bir daha hayret ettim: Nazım, Nuri'den hem yaslı, hem kurrnaydı, hem de çok akıllı ve bilgiliydi. Bu üst ve ast üişkisinı havsalam almıyordu. Nuri o tarihte 27, Nasnm 2fl yaşmdaydı. Yirmi dokuz yaşında kurmay binbası, yirmi yedi yaşında Korgeneral. Vagondan aynlınca demhı beni Nuri Paşamn yanına götüren subayla karşılastun. Bana kendisini takdim etti: Nuri Paşanın yaveri Asaf! (2) Benden bazı ricalarda bulundu. Istanbul'dan anl olarak yola çıkmış, mendil. çorap, kordon vesaıre alamamış. Benden evine uğramamı ve bunlan alıp kendisine göndermemi istiyordu. Mumkün degil, dedim, çünkü bunlan evinizden alsam da size gelemez. tstedığiniz şeyler bende var. Gelin bavulumu açayım, beğendiginizi alın. Ve öyle yaptık. îşte Kılıç Ali'yle tanışmamız o gün başladı. Yalnız o gün çok Uzülmüş Derleyen : tlhan SELÇVK kusu vardı, hepimizde tstanbul'a gıtmekten doğan yogun bir sevinç... Yolda ortaya masa koyduk, çeşitlı oyunlar oynuyorduk. Yarbay Al&ettin Bey esasen Kasımpaşaiı namıyla maruftu. 1908 de Edirne'deki okula gelerek bize Hürriyetm ilanını bildirmışü. Alâettin Bey küfrün envaını kuljanan doğru sözlU doğru özlü bir adamdı Bir şeyden kızmiî. boyuna Enver Paşaya küfrediyordu. Hatta bir ara: Herif arncasını ve kardeşini ordu kumandanı vaptı, bize hâlâ ttimen kumandanlığım çok görüyor kerata, p diye söylenip durdu. tum. TELGRAF ŞAŞKINLIK CEMtLE Aksam oldu, Muharrem iki Arapla birlikte mukemmel bir sofra getirdi. Tavuk, yumurta, pasta, sarap, meyva... Hele sıcak ekmekler nefisti. Bizimki bunu görilnce saşırdt X»rlnl sorunca söyledik: Almanlar Bç gün sabah kahvaltısı dahil olmak üzere bize çok güzel baktılar. Refik bey de tavuk ve yumurta almak Uzere emır erinı gönderınce Mühendisler «Burası bakkal dükk&nı değıldir, biı bunu sırf Halil Paçanın yaverine karşı bir cemiie olsun diye yapıyo ruz» cevabıru vermişler. Üç gün sonra hareket ederken kendi lerine ne kadar borcumuz oldugunu sordum. Para almadılar. Ben de mühendise on 8İtm lira göndererek bunu hiîmeti yapanlara vermesini teşukkürlerimle bildirdim. Böylece üç günlük yemek bize on altına maloldu. Ancak bu parayı vermemin nedeni, memleketin parasım dağıtmak değildi elbet.. Halil Pasaya duyulan saygıvı sürdürmekti . Demırkapıda acıklı bir amm dalıa var: Geldiğımızden bırgün sonra müthiş bir kokuyla uyanmıştık. Her>anı aradık. Yanımızdaki ahırdan ölmüş bir Türk ennin cesedını çıkardık. Zavallı oraya kadar hasta olarak gelmiş, ahıra .girmis, ölmüş, kimsenın haberi olmamış. Nokta kumandara bir Arap bmbasıydı. Kendisine her çeşıt hakareti yaptık. Askeri gömdük. Zavallı Mehmet... Arap ellerinde gömdUğümüz Anadolu Türküsrinden bin de buydu. Ben bütün bunlan düşünürken subay geldi ve beni paşanın istediftni s«yledi. Bu sefer şaşırdım. Acaba bız bir başka Nuri Pasa'ya mı çatmıstık? Vagona glrdigim zaman büsbütun şaşırdım. Nuri pürazamet ayakta duruyordu. Ve üstünde Korgeneral Uniforması vardı. Benimle görüştU. Istanbula gidip Enver Paşayı göreceğimi anlaymca, agabeyine selâm söylememı ve durumu anlatmamı istedi. Musul, Halil Paşa ve ailesine deggin benden bilgi aldı. Trenden hayretle çıkarken çok değerli bir kurmay subay olarak tanıdığım Nazım'la karşılaştım. (1) Ben yüzbasılıgımj bekliyordum, Celâl üsteğmenligıni... O gün Musul'dan bir telgraf aldık, Celâl üsteğmen olmustu. Bana bir haber yoktu. Oysa ben btr yıl önce 1917 de Karabekir tarafmdan vüzbaşılığa inha edilmiştim. Ama benl yüzbası yapmamıslar ikl vıl muharebe kıdemi vermişlerdi. Bu sefer eene yUzbaşı olamamıştım. Bu üzünrtlyle trene atladım Bu sefer bize lki ytlk vagonu verdiler. Birine Nüsavbin'de blze katılan Kurmay Yarbav ve Tümen Kumnadanı Alâettln Bey (3) Topçu Kumandanı Emin, Albay Refik, ben Celftl bir de başka subay portatiı karyolalan serdik. ötekine de erlerl ve eşva'.arı yerlestirdik. Tren hareket etti. Havada güzel bir bahar ko PTŞMANLIK Sonra nedense aklına geldi ve bana görevimın ne oldugunu sordu. Altıncı Ordu yaveri olduğumu söylevınce savurdugu küfürlere pışman .oldu. Benim bir boşboğazlık vapmamdan kay gılanmış olacak kı duyduklanmı kimseye söylememem ger*ktiğini anlatmaya çalıştl. Ben kendisine temınat verdim ama, yarbayın neşesi kaçmıştı. ( + ) Nusaybin simdi Gfinevde son istasyondur. Sınınn 6teyakasına Fransızlar Kamışlı a* dında bir. Ermeni kasabası knrmuşlardır. Divarbakır, Van. Erzunım dolavlanndan kaçân Ermeni ve Kfirtleri burara yerleştirdiler. Ve buraya Eicezire adını verdiler. Ben 935 • 938 yılla» rtnda bu sınırda ınfifettişUk görevi vaptım . (1) Ba Nazım Milll Mücadelede Kütahya'da Albay ve TjJmen Kumandanı olarak kahramanca şehit oldu. (3) Sonradan Kılıç AU (2) Sonradan tümgeneral iken 929 da Selimiye'de öldfl. 4 0 Yıl önci Öüînhurfyet 5.1.1973 VVALKOCOĞLU yazan veçizen.Ayhan BAŞOGLU NKARA 4 (Telefonla) İKTİSADÎ PROGRAMIMIZ Hazırlanan iktisadl program Uzerinde görüşmek üzere Vekiller Heyetı dün top için de tetkiklerde bulunmak dıgını» sttylemiştlr. Yine önümüzdeki sene içinlanmıştır. Bu program kesinle üzere Avrupa'ya heyet gönderllşince sanayi kısmmın tatbikatı mesine karar verilmiş ve heyet de bir şışecam fabrikası kuruliçin mevcut fen adamlannm sa dtin akşamki ekspresle Paris'e ması kararlaştırılmıştır. tlgiliyısım çoğaltmak lâzım geldiğin hareket etmistir. ler, sömikok fabrikası kurulden mühendis ve teknisyen yeİş Bankası Umum Müdürü duktan sonra artık kok ihtiyatıştirmek üzere Avrupa'ya elli Muammer Bey, «Bu sene mem cımız tçin harice para hareaöğrenci yollanacaktır. leketimizde büvük bir sömikok mamıza hacet kalmayacağını Bundan ba>;ka fabrikalara uz fabrikasının açılmasına çalışıl söylemişlerdir. man ve ustabaşı vetiştirmek için Istanbul ve tzmir'de kunİSTANBUL borsasımn dünkü (4/1/1934) kapanış fllar açılacaktır. yatian: Sterlin, 687. Dolar. 134. Fransız fırangı, 168. Mark, 50. Dınar, 58. TUrk altmı 925 kuruş olarak gösAvnı zamanda iktisadl programa dahıl olan kömür sanayıi terilmiştir. A YARIN :• KORDONSUZ YAVER DİŞİ BOND BİR ANDA <SEIP( VEAUDI Tüeoü ONM ı ^ ^ Demirkapıdan hareketımızın akşamı Nusaybın tren ıstasyonuna ( + ) geldik. Dort yıldan ben tren yüzü gormemistık. Tren bize uygarlıgın en bü>iik ışareti gibı göründü. Kendimizi bir anda Istanbul'da sandık. Ertesi sabah uyandığımız zaman Enver Paşanın kardeşi Nurı'nin trenle Istanbul'dan geldiğını öğrendık. Ben Nuri'nin Azerbeycan'a gideceğinı biliyordum. H.Jil Paşa da yolda rasgelirsem kendisıyle konuşmamı emretmişti. Bu emn yerine getırmek Uzere gittiğim vakıt trenin dışmda bir subayın dolaştıgını gördUn. Nuri bey burada mı? Dıye sordum. Yttzüme baktı: Paşa içerdedir, dedl. Paşa deyimlnin ne ifade ettlğini anlamadım: Ben Halil Paşamn yaveriyim, müsaade ederlerse kendileriyle görüşmek istiyorum. îsmimi mahsus söylememıştim kl, birden beni görünce şaşırsm, kendisiyle alay edeyim. Daha önce de söylediğim gibi bu Nuri ben Harbiye'deyken Dolmabahçe'de Padişahın Malyet bölügünde tegmendi. HUseyin Rahmiyle ben ve o, bize TürklüğümüzU Bğreten Halit beyin evine giderdik. Sonra seferberlıgin başlangıcinda Haydarpasa' dan birlikte Beşinci Kuvvei Seferiye treniyle hareket etmiştik. O, Halepte bizden ayrılarak Trablus'a girmişti. Ve son olarak yarbay oldugunu öğrenmiş TİFFANY JONES GARTH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle