18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
UMHURİYET 31 Ocak 1973 • V Vfc FETTAH'iM YAZPlâl "MWİUMPW£S.. MMUıiM TEWSÎLıM ZAlirt HtfcOH ü ,Btf.LıYMftdL tytyftZduTAMffar,AKcE YAfc ftW\ ... 6'HAMVAH BPK BU fruzîL W U âÖM&L V$>İM VEfttU E P E 9EÂİL &0Z WYAWA ÇATMAMtf KALSlVANMlit.EL MÛ SIS IÇINDE BEHZAT AY'IN ROMANI • 20 tEee!» «Parmaklann, yaratıcılar gibl becerikU; yeni doğmus çocuğun bacakları kadar temiz ve kusursuz.» •Eee! benün tatlı arkadaşım.» «Gözlerin...» deyip sustu Besim. Sevil: «Anlat, pardon benzet!» dedl. «Gözlerin, badem gibi. Ajrrıca anlamlı. Göz lerine bakınca, insan bir romana dalıyor gibi oluyor.» «öyle mi?» «öyle. Hiç konuşmasan da, gözlerin çok şeyler anlatıyor.» «Başka'» «Dudafcların kayısı gibl.» «Aman AVlahıın!» «Evet! Kayısıya o kadar benriyor U.. » «Başka yerlerim?» cBurnun küçük ve çekid.» «Nasıl çekici?» «Miknatıs gıbi.» «Öf of!» «Schopenhauer diyor kl...» «Ne dıyor1»» «Kısa ve kalkık bir burun her seyi mahvedebilir dıyor.» «Ooo!» «Goğüslerin greyfuıtlara benziyor.» «Aman! aman!» Kahkahalarla gülmeye başladuar. Gülerlerken biribirlerino yaslanıyorlardı. Gözleri yaşarmıştı ikisinın de gülmekten... Besim: «Bitmedi, dinle!» dedl. «SöyVe, dinliyorum.» «Belın, ceylân beli gibi.» «Ne güzel benzetmeler tannm!» «Kalçın, tay kalçasını andınyor. BacaMann tapınaklardaki sütunlara benziyor. » Katıla katıla gülüyorlardı. Sevıl, gülerken taştan yuvarlandı Yuvarlan dığı verde de gülüyordu hâlâ... Besim, kalktı, Sevü'i kaldırdı düştüğü yerden. «Gülmekten sancı geldi kasıklanma.» dedl Sevıl. «E yeter artık!» «Kendımi tutamıyonım ki'» Bır süre sonra Sevü'in gülmesi azaldı. Yururreye başladılar. Durakta bır dolmuşa atlayıp, Kadıköy'e gittıler .. Sevü, Kadıköy'de de kendinl tutamıyor, gülüyordu ara ara... «Evde de gülerim şimdl.» dedl. «Niçin gülüyorsun dıye sorarlar. Ne dıyeceğim? Uyurken de gülerim. Kaçudı bu kız derler..» «Ne mutlu bana, senl güldürebiliyorum.» Durdular. «Ayrüıyor muyuz güldüren arkadaşun?» dedi Sevıl. «Şimdılık...» «Hiç eve gidesim yok^ «Neden?» «Bilmem.» «Yarın gene komıçuruı.» «Yine gülUsürüz.» «Elbette.» «Konuşuruz, gülüşürüz...» «Bir de . » «Bir de ne?» «Bir de .. Hadi söylemlyeyim.» Gülümsediler biribirlerine, eleJe tuttular... Böyle bir iki dakika kaldıktan sonra ayrıldılar... Besim, gece yatağında duşünüyordu: «Bu tembellikten nasıl sıyrılmalıyım? Içkiyi de çok kaçırıyorum. Bir gün jçmesem, ikincı gun mutlaka içıyorum. Günaşırı bile içsem o kadar yanmıyacağım .. Her gün, her gün. Arada sırada bır gece ara verdiğim oluyor. Zamamm, sağlık durumum güme gidıyor. îçkiyı kararında da bırakamıyorum .. Zilzurna sarhoş oluncaya değin içiyorum. Bilincimi yitirinceye değin İçiyorum. Bu yüzden, ikinci gün çalışamıyorum. Hele yazmaya hiç yanasamıyorum. Bir zamanlar oturdum mu dort be^ saat sürekli okuyordum. Sabahtan ak^ama değin yazı yazdığım pazarlar, tatll günleri vardı. Sabaha değin okuduğum geceler oluyordu. Yalnız romanları, anıları değıl, kuramsal yapıtları da sabaha değin okurdum. Hem de ozetler çıkararak, notlar alarak Ya şimdi? Çok kötu . Uzun süre çalışacak gucum kalmıyor. Bır kez. çok kaçırdığım gecenin sabahları bedenim kulçe gibi oluyor. Beyrım gisli oluyor. Kafam dağınık, karışık oluyor. Böylece oluşan ortam ve koşullar çalışmama engel oluyor...» Yatağından kalktı, mutfağa su içmeye gıtti. Yatağa gırmekten korkuyordu. Uyuyamadığı için korkuyordu. Bundan ötürü yatak, geceler boyu suren bir işkence yeri oluyordu. Geceler ne duşunceler ne de duşlerle bitmıyordu. Ah çahşabılseyrfı... (Devamı v»r) vm •• Ausuz Yaz, «Yılanlann ö I I j t c ü » gibi, dış festivallerde•• "tJdül kazanmış filmleriyle uluslararası un sahibi olmuş yirmiüç yülık yönetmen Metin Erksan, yülarca savasını sürdürdüğii Türk Sineması'nm özlenüen bir düzeye eriştigini ve olumlu bir yolda oldugunu, ancak devletçe gerekli önem ve değerta verilmedigiru belirterek şunları söylemektedir: « Türk sineması bugün bir bunabm geçirraiyor. Aksine en güçlu dönemini yaşıyor. Yugoslav îtalyan sınınnda, yanl gerçek Avrupa'nın başladığı yerden Japonya'ya kadar, Kuzey Deniri'nden Kap Bumu'na kadar Türk sineması diye bir güç var. Türk sineması bugün sınırlannı çizdiğimlz bölgeyl egemenliği altına almış dunım da. Bu egemenlıgi kurmak için yalnız birikmiş yaraöcı gucüne dayanıyor. Türk sinemasının uluslararası bir satıcısı yok. Dış ülkelerdeki ticaret ataşelık lenmiz, Türk sinema ürünlerinln dıs pazarda değerlenmesi için kollannı büe kıpırdatmıyorlar. Zaten aydın geçinen, üniverslte bitirmış devlet memurları, oldum olası Türk sinemasını sevmezler. Türk sineması aleyhindeki sözleri. ben zaman zaman dış ülkelerde çalışan bu tip adamlardan ijitml şimdir. Bu ticaret ataşeliklerl ne işe yararlar? Bunlar Türkiye'nin hangi malını satmışlardır? Işte tüm engeller karşısında bıle Türk sineması, içinde bıriktıği güçle son derece güzel iılmler yaparak dış ülkeîerdeki alanı etkısi altına almıştır. örneğin bugün Yunanistan'da 175 Turk fılmı oynuyor. Tanca'dan Basra Körîezine, tran'a kadar Ortadogu ve Kuzey Afrika'da yıne Turk fılmi oynuyor. Son derece guçlü görünen Hind sineması, ulusal sınırlann içıne hapsedılmiş durumda. Komşumuz olsun olmasın, sosyalist ül ke sinemalan, Türkıye'ye bir tek film satamadıklan halde, bız onlara film satan durumun oayız. Türk sineması bunalım geçırmiyor, aksine en güçlü dö nemini yaşıyor.» < Bugünkn Türk sınemasi yeterli mi, değU mi? DeicUse eksikleri nelerdir?» « Turk sınemasınm tuçbir eksiği yok. Her şeyi yerli yerin de. Çaıkı da duzenli şekılde donüyor.» « Bugüne kadar bir Sinema Kamınu neden çıknuuk?» « Sinema Kanunu deyınce tüylerim dıken oiken oluyor. Sınema Kanunu ne demek? Her kes bir Einema Kanunu sbzü tutturmuş. Ya aleyhmde çıısarsa ne olacak? Herkes bir şey bekliyor kanundan. «Godot»yu bekler gıbi bır şey mi bu? Nasıl bır sıhırli deynek kı, gelıp Turk sinemasını öüzeltecek. Ka nunlaşan her şey birden düzelıyor mu? Ağzından kanun soziuıü dUşürmeyenler kanun gelır gelmez sinema duzelecek sa nıyorlar. Büen de söyluyor bunu, bılmeyen de için garıbı Bu ışler kanunla olmaz. kafayla olur. Her şeyden once Turk sineması ıçınde yetişmış olan ka falan ayırıp seçmek gerek. YılJar yıU tüm güçlükiere, yokluklara, namussuzlara rağmen dunya çapında buyük ışler yapmış ınsanlara, ıstedıkleri fılmı yapmalan ıçın yol açmak gerek. Namuslu ınsanlara düşen gorev budur. Varsa bir babayığit, açsın berum önüıı.dekı yolu. tmkân tanısuı bana Hanı o kanun yoluyla yapüacağı düşünulen ıyi fılmi (ıyi tılm deyımınin de ne oldugunu bilmıyorum) hemen yapıvereyım. Kanunla sınemanın yönetıldığını duynıadım dana. Sinema ka fa ile yönetiliyor.» « Filmciliğimizin ilerleyemeyişinde başlıca etkenler neler?» « Filmciliğimizin üerleyemeyışmde başlıca etken, ünıver sıte bitirnuş Türk aydınlandır. Bu aydınlar, her an, her vesıieyie Türk sınemasına ıhanet edıyor. Türk sineması ile zerrece ılgilenmeyıp, en bayağı gâ vur smemasma alkış tutan ayöınlara bu zehiri sürekli olarak zerkedenler de, sinema eleştırmenlen . • «Türk Sineması'nm Dünyadaki yeri? Dış pazar konusundaka düşünceleriniz?» «1964 te Berlın Film Şenliği' nde Altm Ayı, aynı yıl Venedık Füm Şenlığı'nde seref belgesı, 1966 da Kartaca Film Şenligi'nde altm madalya aldım. Dünyanın tüm ülkelerindekı sinema dergi lennde hakkımda övgüler yazıl dı. Türk Sineması'nm dünyadaki yerinı bılmıyorum. Dış pazara çıkmağa gelınce. Dış pazar dayız zaten. Sürekli çıkıyoruz, çıkmış durumdayız. Dış ülkelere satılan fılmlerden yarar sağlanıyor, dövız giriyor yurda» «Devietin sinemayla tliştdsi nasıl olmalı? Sinema Enstitüsü, ya da Akademisi kunılmab mı?» «Bugüne kadar Devietin sinemayla ilişkisi hiç olmadı. Bu Türk Sineması nereye gidiyor? Yönetmen Metin Erksan Metin Erksan'ın yönettiği «Yılanlann öcü», fflminde Fikret Hakan, Aliye Rona. Erksan: "Türk aydınları Türk sinemasına ihanet ediyor,, konuda ne söylesek boş. Bundan sonra da olamaz her halde. Sinema Akademisine güleyim. Akademı kurulursa ne olur? ümon, portakal yetıştınr gıbi sinemacı mı yetışürecegiz? Okuldan sinemacı yetiştirüdığıni de bızim ulkede duydum. Bütün res samlar atelyeden, müzisyenler konservatuvardan mı çıkıyor? Si nema okulu açılsa hemen givur ögrenimi yaparlar. Batıda ne okutuluyorsa onu okuturlar.» «Neden bizde birbirine ben> zer konud» filmler çevriliyor?» «Halk bbyle istediği için böyle çeviriyorlar » «Türk Edebiyatı kaynak olarak ahnsa, sinemamıza yararh olur mn?» «Dünyanm en bUyük romancı lanndan bıri olan düsünur Ketnal Tahir'in dışında Türk Edebiyatı tanımıyonım. Köroğlu' nun (TUfek icat oldu mertlık bozuldu) özdeyışi gıbi, Kemal Tahir var olduktan sonra Türk edebiyatı bir «magazin» edebiyatı oldu. Bunlar degü kaynak, kesekâğıdı olarak bile kullanılamaz.» «Star sistemine Uraftar mısı. mz?» «Star sistemine taraftar olsam da, olmasam da bu düzen yürürlükte » «Bölge işletmecUiğinln Türk sinemasuun kaderi üzerinde sö» sahibi oluşu hakkında düşünceleriniz?» «Halk eğer vurdu kırdılı film istiyorsa, işletmeci bu istegi yansıtıyor. Yani seyircinin isteğtni yenne getirmede aracı oluyor. Bölge ışletmecısımn cahil olup olmaması, tılmin kalitesini etkilemez. tşletmeci estetikçl değüdır, tüccardır. Halkın istediği mah satmak ister. Yapımcı, işletmecıye değil, halka boyun eğiyor aslında. Yapıma fil mi halk ıçm yapmakta ve onun beğemsme uymak zorundadır.» «Film festivalleri yararb mı, değil mi? Ulusal bir film şenllğine taraftar mısımz?» «Film festivalleri yararlı değil, zararlıdır. ulusal film şenUğine de taraftar değılim. Hoşlanmıyorum. Sanat dallanndaki tüm yanşmalara karşıyun.» 40 Yıl Öıice Cumhuriyet HARB NE ZAMAN? n W fVVALKOCOĞLU yazan veçtzen:Ayhan BAŞOGLU ASHİNGTON 30 (a*.) M. Artur Krock, New York Tımes gazetesine yazdığı bir makalede Amerıka Askerl Deniz Kumar.danlığmm Sovyetlerle Japonya arasmda harp başlamasının ancak bir zaman meselesi oldugunu söylemektedir. Ünlü yazar Transibervan demir yolunun çıft hatta çevrilmesi meselesınin henüz bitmediği ve harp vukuunda Sovyetlerin Doğu Sıberya'ya günde üçyüzden fazla asker sevk edemeyeceklerini de işaret ettıkten sonra Japonlar bir sene daha bekleye cek olurlarsa bu ameliyat bir M. Rainey Sovyet Rusya'nm hayli ilerlemiş bulunacağmdan 800 000 kişılik ordusu oldugunu Sovyet askerl durumu kâfı de ve gunde 25 uçak yaptığını Jarecede kuvveüenmiş olacaktırs ponya'nın ise Sovyet Rusya Ue diyor. Japonya, VUâdivostoktan bir saldırmazlık anlaşmasım imuçarak Japonya'nın en hassas zalamağı reddettiğini söylemişmerkezini teşkil eden (Tokyo. tir. Ozako. Nagazakı) sanayi UçgeWashington'dan ahnan bir nini tahrip edebılecek olan Sovyet uçak kuvvetlerine halen başka habere göre Roosevelt karşı koyabilecek durumda de hava kuvvetlerlnl 1184 uçağa ğildır. Ve Japonva ileride tm kadar yükseltmek yetkisi veren parator PuYı tarafmdan da ba teklifi kabul etmiştir. Bu uğurzı zorluklara maruz kalabilir. da 93 milyoh dolar sarf etmek Amerika Parlamento Başkanı gerekmektedir. YARIN: Atıf ¥ ü m a z Batıbeki DİŞİ BOND "BLÛEONJ 3BUIM ZESIffllM, BİR eauKLl İ Bu Sırada b'ir ourup â+tı a5i TİFFANY JONES GARTH UEB yERDE €O
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle