18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURlYET 23 OcaS 1973 elevizyonun giderek yayın alanını genişletmesi çeşitli konular gibi son derece önemli bir yaym konusunun da unutulmasına yol açıyor. Bu önemli nokta radyo programlandır. Televizyonun etkinlik derecesi karşısında radyonun önemini kaybettiği ve radyo programları üzerinde durulmaya gerek görülmediği pek çok ülkede rastlanan olaylar arasındadır. Oysa zamanla bu davranışm ne denli yanlış olduğu anlajıldı. Şimdi aynt durum Türkiye'de de yavaş yavaş kendini gösteriyor ve televizyonun yayılmaya başlamasından «onra radyo programları ihrnal ediliyor. Fakat bu arada bazı radyo istasyonlanmızın teknik gücü arttmla rak radyo yayın alanlarının genişletilmesine da çalışıldığı bir gerçektir. Ne var ki gerek televizyonumuzun, gerekse radyolanmızın eskisine kıyasla daha fazla sayıda dinleyici ve seyirci tarafından izlenmesine gayret edilmesine karşılık her iki yayın organmın programlarmı geliştirmek lizere en küçük bir sdımın atümadığını yayınlardan enlıyoruz. En önemlisi de, televizyonumnzun yayın yaptığı bölgelere aynı anda yayın yapan radyolarımızın programlarında bu doğal rekabetten ctürü ne bir değişiklik, ne de bir gelijme var. T Olaylar ve gorüşîer Televizyon ve Radyolarımız Mahmut T. ÖNGÖREN tarlada, ealışma sırasında ve akla gelebilecek her yerde kullamlmaya başladı. Böylece TV alıcısının götürülemiyeceği yerlere küçücük radyo alıcısının taşınabildifi anlaşıldığından .sabah programları, kadın ve alışverişle ilgili bilgiler, okul eğitimi, işbaşı eğitimi ve tarlada çalışanlar için köy programlan» gibi yeni yayınlar ortaya çıktı. Radyo haberleri ve yorumları arttı, biiyük kentlerde trafik durumu ve hava raporları, borsa haberleri çok sık verUdi. Bu şekilde, çalışanlara ve taşıtlardaki yolculara erişen radyo hem insanları eğiterek oyalama yoluna gitti ve ülkelerin kalk'.nmasına önemli katkılarda buhındu, hem de hareket halindeki insana bile erişerek ona yararlı olmasını bildi. Eskiden yerinden nakledilmeyen olayların inında yayımlanması önem kazandı. Olaylara yol •çan kişilerin düşünceleri ve görüşleri onların sesleriyle en kısa zamanda dinleyiciye duyuruldu. Müzik programlan da arttırıldı ve ne yazık ki radyo piyesleri tarihe karıştı. Ve böylece radyo, televizyonun rekabetinden sonra, dışa dönuk ve çevresiyle ilgilenen ve çevresindeki olaylan eleştirici bir gözle inceleyen bir dinleyici topluluğunun yaratümasına yol açtı. tında tutan hükümetler yalnız kendi görüslerin» sık sık tekrarlattırarak ve daha önemlisi çatıjmaya ve tartışmaya yol açacak görüşlere de yer verilmesini önliyerek yalnız kendi isteklerine uy gun bir halkoyunun yaratılmasını sağlamışlardır. Aynı sonuca şimdi televizyonlarla da ulaşmak mümkün, fakat radyoda sadece söz bulunduğu için istenilen tek taraflı halkoyunu yaratma konusunda radyo ile hedefe ulaşmak hem daha kolay, hem de daha etkileyicidir. Işte bu nedenle de bugün radyolanmızın, televizyondan sonra, daha etkin ve dışa dönük program hazırlamalan gerekir. Çün kü aksi halde radyo dinleyicilerini çepeçevre sarıp, onlan çevreleriyle ilgUenmekten alıkoyar ve lç dünyalara daimalanna yol açar. Îkinci Dünya Savaşı'ndan önce Almanya'da yapılan bir dinleyici araştırmasmda bir radyo sahibinin «Yayın sırasında sanki radyonun içine giriyorum Radyo dinlediğim zaman kendimi kitap okuduğum zamandan daha kolay kaybediyorum ve her jeyi daha ko lay unutuyorum» dediği belirtilmişti. Işte radyonun dinleyiciyi kendi dışmdaki bir dünyaya değil de, kendi içindeki bir dünyaya da itebilmesnıin psikolojik durumundan yararlanan hükümetler, geçmişte halkı kendi arzularına uygun bir biçirade rahatça etkilemek olanağını bulmuşlardı Bu görüşle ilgili en iyi örneklerden birine Hitler zamanında rastlıyoruz. Hitler, radyoda ve topluluklar önünde yaptığı konuşmalarla iktidara geçmiştl. Hitler'den Cnce Almanlann flmlÜerl kırık, moralleri bozuktu. Alman halkı kendi düsünceleriyle başbaşaydı. îçlerine kapanmışlardı. Onlan harekete geçirmek üzere basmın, kitap yazarlarının ya da herhangi bir kişinin ve topluluğun gösterdiği bir çaba yoktu. ÖŞrenmek, çevreye açtlmak. çevre ile ilişki kurmak tngiltere ve Amerika'da önem kazanırken Almanlar içterine kapanık bir dünyada yaşamaya devam ediyorlardı. Almanya çok eskiden berî bu çizgideydi. Gerek Almanlann. gerekse Orta Avrupa'nın bu içine kapanıklığı müzik, dans ve heykelcilik gibi alanlarda üstün sanatçılann yetismesini sağlamıştı. En sonunda da radyo içine kapanık Almanlann o özel dünyalanna rahatlıkia girdi ve Hitler'in radyodan yükselen sesi de bu dünyadaki hedefe kolaylıkla ulaştı. r Okuyucu Mektuplari îstiklâl Madalyası sahıplerinm şeref aylıkları da arttırılmalı Muharip Gaziler Cemiyetlnin Büyük Millet* Meclisir.e yaptıklan teklif ve müracaat üzerine Istanbul Seriatörii SaviD Mebrure Aksoley'in de bu teklifi benimseyerek Mecliste savuhması sonucu madalya sahibi gazilere ayda 300 lira vatanl hizmet tertibinden verilmesi sayın parlamenterlerce kaüul edilerek 1968 yılından göçerll olmak üzere sözil geçen miktar üzerinden aylık almakyurdu kurtaran savaşçıSann senelerce magdur bırakıimalan ta olanlann maaşlan bir misli karşısmda. vicdan!anncîa bir arttırılmıştır. Kurtuluş Savamuhasebe vaatıklan zaman aşını yapanlar 20 30 kisiden caba sızı duvmavacaklar mı? ibaret olan bu mahdut zevat değildir. Komutan'.an tarafm Bizim fttıfete ihtiyacımiî yoktur. Çünkü'onlar çok sevdikledan özel olarak inha ve teklif ri vatanfanna caT.lannı ve kanedilmek suretiyle madalva alan larmı yerrhekle en büviik fedalar. takdirname alanlar ve olakârhklan ve feragati gösterğanüstü Ust rütbeve vükseltilenler de vardır. Savaş zaferle mişlerdir. Alınmakta olan seref aylıgının taban maaş miksonuçlandık*an sonra bir avnm tarı olan 520 liraya veya özel yapılmadan Kurtuluş Savasına olarak vatan hizmeti tertibinkatılanlara ' madalya verilmesi den maaşlann iki misline çı66 Sayılı İstiklâ) Madalyası Ka kanlması bugünün hayat panununa ek olarak çıkanlan 829 halılıSma ve şartlanna uypun sa^nlı kanunla umuma feşmil olacaktır. Acı ama şunu hatıredilmiştir. Bu kanunu çıkaran ladık: Baba. oğluna bifbağ ver sayın Meclis. savaşçılan ayırt miş. oful ise, babaya bir saletmeksizin hepsinin vatanl hiz kım üzüm vermeyi düşünmemet tertibinden haklannı vermistir. Cünkü savaşı' vapan ve mektedir. . • Febjm Okan kazanan mahdut bir zümre de1 • Tfirkiye Muharip ğil. Mill! Orduda eörev alan, Giziler Cemiyeti cephede bilfiil çarrjısan gaziIstanhnl İl Başkanı lerle onlann lkmalini yapan . geri hizmette, çalışanlardır. Bu nedenle ayırt edilmeksizin Kur Fırsat Verilecek mi? 1972'nin sonlannda açıklandığına göre şimdi Türkiye Radyolan için bazı yenilikler öngörülüyor. Bunların başmda yaym saatlerini uzatmak var Belki haberler arttırılacak ve bazı yeni programlar da yapıîacak. Fakat acaba radyonun televizyonun doğal rekabeti önündeki yeri gözetHecek mi? Ve en önemlisi radyo programlan dinleyiciyi çevresiyle ilgilenmeye ve çevresini eleştirmeye yöneltecek bir düzeyde mi hazırlanacak? Yoksa son zamanlarda gördüğümüz gibi radyo programlan insanlann iç dünyalanna sfeslenip onlan uyuşukluğa mı itecek? Onlann tek yönlü düşünmelerini mi saŞlayacak? Ya da her demokratik toplumda olduğu ve olması gerektigi gibi dinleyicinin günlük yasanüsma siyasal ve sosyal bir katkıda bulun masında radyolanmızın da bir rol oynamasına mı gidilecek? Şurasmı kesinlikle belirtelim ki bugün Türkiye Radyolarında programlann, televizyonun da doğal rekabetine rağmen, çağdaş yayıncılık1 anlayışına ve Yirminci Yüzyılın dinamizmine uygun bir düzeye yükseltilmesini sağlayacak programcılar çahşmaktadır. Iste sorun, bu programcılara 1973 yıh içinde fırsat verilip verilmeyeceğindedir. Yabancı Ülkelerde Televizyonun bu rekabeti karjısında yabancı Clkelerde radyo programlarında göriilen gelişmelere ve değişikliklere hemen şimdi kısaca bir göı otaıak yararlı olacaktır. Televizyonun çeşitli ülkelerde ük kez yayına başlaması radyoyu yöresel ya yına önem vermeye zorladı. Aynca radyo, televizyonun yayın alanının ve yaym saatinin dıEinda kalan bölgelerin ve zamanlarm koşullannı gczeterek de program hazırlamaya yöneldi. Televizyondan sonra radyonun bir de topluluklann değil, kışilerin gereksinmelerini karjılamaya çalıştığını görüyoruz. Şimdi bazı kimselerin oturma va yatak odalarmda, mutfaklarında, otomobillerinde ve ceplerinde ayn ayrı radyo alıcılan bulundurmala rı bu görüşü doğrulamaktadır. Yine televizyonun rekabeti karjısında radyo rjnliik olaylan daha sık vermeye de ahştı. Işte bu rekabetin karşısında radyo evin tum odalarma yayıldığı gibi evin dışına da çıktı. «Transistör» gibi teknik bir gelişim sayesinde bahçede, kırda, Televizyondan Önceki Durum Televrzyondan önce, radyo içine kapanık bir dinleyici topluluğu yaratırdı. Özellikle Avrupa'da îkinci Dünya Savaşı'ndan önce radyoyu tekeli al YAŞAM BİR UZLAŞMADIR OKTAY AKBAL Evet Hayır TEŞVİK TEDBİRLERİ eni getirilen teşvik tedbirleri yatırımları arttırma ve kalkınma bakımmdan bir yarar saglar mı? Elbette baz» üretim dallannda bir kalkınma ve bir yatırım artışı olur. Ama ekonomide sorulacak soru daima şu olmalıdır: Ne bahasıns? Evet, özel kesim yatınmlarmın artısı ne bahasına olacaktır? tulu, Savaşmda Mİ1U Orduda ir yerde kopar kişl. Klmden? Çevresinden, yakınlanndan, en önemlisi kendinden. O güne kadar taşıdığı kişiliğinden, anlarmndan. Nasıl olur bu? Bir rastlantı, blr güçlü ışık, bir değişiklik, bir yaşam dönemeci. Belki bir sevidir, bir tutkudur. Alışmıstır bir kes hergünkü dlizenine, işine gücüne, dostlarına, tanıdıklanna, eşine, çoluk çocuğuna. Yanl «Uzlaşma» halindedir toplum düzeniyle, kendi kişiliğiyle beğrnüeriyle. Denge bozulunca uzlaşmazlıklar çıkar ortaya, Birbiri ardına. Tutunacak dal kalmaz, ya da tek bir dal var^ sa da, kolaylıkla ele geçmez, kurtuluş yolu olamaz hemencecik. Kişi ordan oraya çarpar kendini, çıkmazlara vurur baçmı. Büsbütün itilir karanlüdara. Çevresi, düne kadar onu sayanlar, sevenler, ya da böylo görünenler felâketini ösleyen kimseler olarak beliriverirler. Yırtıp atarlar yüzlerindeki mukeyi. Herşey apaçıktır. üzlaşma yoktur artık yasamla arada. Elia Kazan'ın «Uzlaşma» romanını yeni bitirdim. Filminl «Je görmüştüm geçen yıl. Kirk Douglas, Faye Donaway oynamışlardı baş kişileri. Romaa daha başka bir tad verdi. Kazan usta bir sanatçı, usta bir yazar. Yer yer uzunluklardan Rom&run akışuu, anlamıru bozuyor ve uzunluklar. Ama bu haliyle de, bir başlayınca bir daha elinizden atamayacağımz bir roman. Ele alınan tema öylesine hepimize yakın ki... Kısacası çağdas lnsantn, büyük kentlerde yaşamak zomnda olan, bu çuTjmtı, boguşmalı evrenin içindeki kişinin bir uzlaşmadan başka bir uzlaşmaya gitmesini, gitznek zorunluluğunu çiziyor duyurnyor başanyle.™ Evangeleh, babası Kayseri'den Amerika'ya goç etmiş bir Amerikan yurttaşıdır. Yazardır, ama reklamcılık tşlerinde çalışır, büyük para kazanır, iki evi, üç otomobili, güzel eşyaları, rahatı konforu, kısacası orta halli bir Amerikan yurttaşuun ulaşmak istediği her olanağı vardır. SUrekli çalışma, belirli bir düzeyin üstünde yaşama, pahalı terzilerde giyinrae, para getiren, beğenilen, aUo? toplayan her şeyi degerli sayma, budur yaşam ona göre... Bir uzlaşmaya vanruştır, çevresiyle, eşiyle, dostlanyle, işiyle. Edebiyatçıdır, ama bunu unutmuştur, istedigi öyküleri yazmak belki de mümkUn olamayacaktır, bunu düşünmez bile. Bir yere yarmıştır, orada tutunacak, daha daha daha ileri gidecektir, Amerikan yaşam biçimine uydurmuştur kendini, bir uzlaşmaya varmıştır kendisiyle çevresiyle... Birdenbire bozulur bu uzlaşma. Bir sevidir herşeyi yıkan. Yok bir sevi değii, bir tutku. Genç bir lcariına karşı duyduğu korkunç bir yakınlık duygusu. Hep onunla olmak isteği, hep ona sahip olma özlemi. Gwen'dir bu uzlaşmayı bozan güç. Eski uzlaşmayı karısı Florence temsil eder. Evangeleh, Amerika'daki adıyle Eddie Arness içinde yaşadığı uzlaşmanın ters'.iğini yanlışlığım duyar. Arabasıyle yolda giderken olur bu. Yaşamamak ıster birden sanki. Kırar direksiyonu bir kamyona dogru. Sonra hastanane, uzun bir dinlenme, birtakım kuşkulann büyümesi, akıl dengesinin sarsüışı vb. Eddie yaşadığı düzenden tiksinir, çok yapay bulur, gereksizdir bütün bu törenler, yer!eşmiş düzene uyma çabalan. Gwen'in kişiliğinde bir kurtuluş kapısı açmıştır. Sevi midir, tutku mudur, bambaşka bir şey mıdir? Köklenyle dogulu, Anadolulu olan bir Amerika'hnm duygusuz bir toplumdaki ilk yıkılışıdır. İlk ve son! Çünkü Eddie bir daha dönemez esM düzenıne. o denge, o uzlaşma yıkılmıştır. Şimdi bir yenisini kurabilmek savaşını verecektir kişi... Florence uzun süre direnir eski uzlaşmanın kişisi olarak... Ama insan bir dengeden kopmuşsa, bir uzlaşmadan kopmuşsa ne yapsalar dönemez eski kişiliğine. Karısı için «ama iyi bir kadındı» diyenlere şöyle diyecektir: «İyi bir kadmdır ve beni öldürüyordu, ben de onu». Karısı eski yaşamlanna dönmelerini önerir, ya eski düzenin insanı olacaktır, ya bütün servetine el koyacaktır toplum adına karısı... Şöyle bir konuşma geçer aralarında; cHerşey eskisi gibi olsun istiyorum» «Ne eskisi gibi olsun?» «Seni eskiden olduğun gibi istiyorum» «Ama Plorence, şekerim. Yıllar, yıllarrian berî seninle de|üdim aslında, öyle değil mi?» Eddie Arness eski uzlaşmadan yana olanlarm açtıklan savaşta ne yenik çıkar ne de Ustün, Bırakır o alanı onlara bütünüyle. Ulaştığı herşeyi de.. Para. ev, araba, olanak, Un, itibar, saygı, sevgi. Herşeyi bırakır. Yeni bir uzlaşma yapmak gereklidir ama... Yaşamda hep uzlaşüır onunla bununla, işle, sşle, dostla. Meteliksiz Eddie, Gwenn'in yanında, o kavgacı, D serüven kadmı, ama sevdigini gerçekten seven, ona gereği jibi bağlanan bir insanm yanıada bulur yeni uzlaşmayı. Kü;ük bir meyhane işletirler, ama öyküler yazacaktır artık, para nrsmdan, toplumun üst katına çıkmak tutkusundan sıynlmıştır. Şöyle biter roman: «Tutkumu doyurdum mu? Neydi tutlcum? Hatırlamakta güçlük çekiyorum. Bunun tutkumun tatmin edildiği anlamına geldigini umuyorum... Ama burda kendimi bir yabancı gibi hissetmiyorum.» «Uzlaşma» nm kahramanı kurtuluşu kendini bir yabancı çibi duymamakta bulmuştur artık. Kendi kişiliğine yabancılık iu>Tnamaktadır. Belki de gerçek mutluluk, huzur budur, keniiyle çelişki halinde olmamak, kendi varhgıyle uzlaşmaya varnak. Toplumla, başka insanlarla değil, kendisiyle... Okuyun Cazan'm «Uzlaşma» sını, bir şeyler verecek size, yeni bir seyler duyuracak, kendinize karşı yabancılığmızı yanlışUklarınızı.. 3elki de bir kurtuluşa, bir lç huzuruna, dengeye, yeni bir vaaşmaya doğru itecek, götürecek sizi... B Y ELEŞTİRİMİZİN DIŞINDA, BUGÜNKÜ UYGULAMAYA GÖRE TEŞVİK TEDBİRLERİNİ UYGUN KABUL EDEBÎLİRİZ. ANCAK, YETERLÎ HALE GETİRİLMESİ ŞARTI İLE... Eğer gelen mallarm sağladığı yeni vergi gelirleri, feda edilen vergilere eşit ise bu takdirde devlet yatırımları zarar görmez. Böylece özel kesim yatınmlan ile kamu yatırımları birbirine paralel yürür. Bunun mümkün olabilmesi kolay değildir. Muhakkak ki feda edilen devlet eelirleri, alınan yeni vergilerden az olacaktır. Bir hesap yapalım: örneğin 25.000 iğlik bir komple tesiste gümrük vergileri 24,5 milyon civanndadır. Bu tesis kurulduğunda artacak olan stopaj vprgisi sadece 2,5 milyon liradır. Bu tesise birincl cede öncelik verildiğinde» nm mdirimi en az yüzde 50 olsa bile bir kaç yıl gelir vergisi, alınmayacaktır. Şu dunımda Teşvik Tasanlarmın aşın tamftarlannm «Devlet blr eliyle aldığını öbür eliyle geri ahr» sözü havada kalmaktadır. Yukandaki ömekte devle*; bir yılda verdiğini 10 yılda almaktadır. Zaten tabiatta olduğu gibi ekonomide de, hele 20. yüzyılda, «Hiç bir şey yok olmaz ve hiç bir sey yoktan varolmaz.» Şimdi anlaşılan şudur, kaybeden devlet gelirleri olacaktır. Bu kayıp öbür teşvike değer mi? Bunun cevabı da az gelişmisliğimizin gerçekçi koşullan içinde verilmelidir. özel yatınmlar, kamu yatınmlan aleyhine gelişti miydi, tilkemizde başımıza gelmeyecek lş yoktur. Ne evimizde elektrik yakabiliriz ne de Haüç'in kokusundan, Kurbağalıdere'nin cifesinden kurtuluruz. Musluklanmız akmaz, telefonlanmız işlemez olur.(l) Böylece bu tesvikler «gelışmiş ülkelerde var» diyen ilgililere de karşılık vermiş oluyoruz. O ülkelerde telefon, eğitim, elektrik v.b. işleri de özel kesim tarafından yerine Arslan Başer Kafaoğlu getirilir. Oralarda alt yapı yattnmlan olup bitmlştlr. Ama teşvik tedbirlerinin hiç mi yaran yoktur? Elbette vardır. Yatmmının artmasmı istediğimiz kesimlere daha çok vergi, kredi yardımı yapılır. İstenilmeyen kesimlere ise ağır koşullar uygulanır (cezalandıncı vergiler gibi). Böylece plan hedeflerindeld yatınm bölünüşü elde edilmiç, hiç olmazsa bu bölünUşe yaklaşılmış olur. Zaten emredicüik niteliği taşunâyan bir uygulamada Hükümetin elinde başka ne çare var ki? Ancak bir kaç yıldır uygulanan teşvik politikası bu görünüşü de haklı çıkarmıyor. Şöyle ki, montaj sanayiine öyle cezaî vergiler konuldu ki, ilk anda bu endüstriden «yandık, mahvolduk» feryatlan yükseldi. Hatta bu feryatlar o an için dogruydu. Fakat «sadece o an için doğru idi.Bu tedbirlerin üzerinden daha bir yıl geçmeden montaj endüstrisi. craalandırılmak istenen bu uğraşı dalı, en kârlı dal halini akü Teşvik edilmek istenen birinci sıradakj, örneğin gemi inşa sanayii ise yapılan her türlü teşvike rağmen adeta yerinde sayıyor. Teşvik tedbirlerinin bu anlamda bir yaran olmadı. (Zaran da oldu bazen. Meselâ 1966' da Sunta Tahta Fabrikalan önemii teşvik aldılar. Bu yüzden yurt düzeyinde sunta fabrikalan serpilip gelişti Şimdi Ankara'da Bakanlıklarda fabrikalara ihracat olanağı sağlanmaya çalışılıyor. Tabiatiyle bu konunun özüyle değil, uygulanmasıyle ilgili. Ama yine de zikredilmeye değer. Çünkü ekonomik analiz araçlannm zayıf olduğu Türklyemlzde böyle hatalara gelecekte de rastlanabilir). Burada sektörler arasmda en uygun yatırım dagılımı sağlamaya yönelmiç çabalann yetersialiğinden söa ediyoruz. Sayın okurlanmız, bu çabalarm gereksiz olduğunu ispatladığımızı sanmasınlar. Herşeyden önce, biz bugünkü plan anlayışınm karşısındayız. Bu uygulama ile Türkiye'nin çıkış yolunu bulacağına da inanmayız. Ama yine de bugünkü uygulama mantıgı içinde, yatınmlan ve ihracatı düzenlemeyi amaç tutan teşvik tedbirlerini, uygulanaeak en uygun politika olarak kabul etmekteyiz. Bu tedbirler gereklidir, bugüna kadar yetersiz kabmslardır. O halde yeterli hale getirilmeUdir. Yeterll ve uygun hale getirilmesinin llkeleri ne olmalıdır? Madem ki yapıcı eleştirmeyi yol diye seçmişiz. bunlan sayalım: Yararı da Var Yeterlilik İlkeleri 1) Teşvik Politikası, asla bir özel kesimi kalkındırma politikası olarak alınmamalıdır. Sadece özel bazı yatınmlann ekonomik önceliğine yönelmelidir, hele 6zel yatınmlan kamu yatınmlan yaranna arttırmamalıdır. Kamu yatınmlan yapı tesislerini gerekli yer ve zamanlarda ekonominin emrine vermedikçe her teşvik bosunadır 2) Bir kesimdeki vergi haflfletilmesi, aşın kârlı ama topluma yaran az kesimlerde vergi agırlaşUnlması lîe dengeye Retirilmeli, yeni deyimle eşlendirHmelidir. Yakın geçmişte bir yandan baza kesimlere teşvik veriHrken öteki bazı kesimlere arsa ve montaj sanayii vergi farklılaştırüması yapılması bilinçli bir plailama uvgulamasına yak laçma gibiydi. Ama tamamlayıcı adımlar atılmadıfından yeterBiz kaldı. 3) Sektörlere verilen teşvik ve cezalandırmalar, başka politika tedbirleri ile uyumlu olmalıdır. Bir yandan montaj sanayiine vergi konurken öte yandan demir yolu ve deniz ulaştırmasına hız verilmis olsaydı, son derece olumlu sonuçlara gidilebilirdt 4) Devlet yatınmlan teşvik tclbirlerine paralel olmalıdır. Yanl örneğin tesvikler cmaden lzabe» sanayiine veritmişse, ona göre elektrik ve enerji yatınmlan da ayarlanmalıdır. Enerji, sanayi suyu, konut, arsa ve şehirleşme politikalan teşvik tedbirlerinî paralel olarak yürütülmelidir. 5) Teşvik edilecek aektörlerle birlikte planda fazla şiştiftl ve zararli hale geldigi belirlenen kesimler dar tutulmalıdır. Teşviki genij tutarsak bugünkü düzenin iyi kötü ölçeğl olan «fiyat kâr» ikizlerini de danltırsak, bugünkü kargaşadan da daha gerive gideriı. Teşvikin anlamı kalmaz. 61 Teşvik uygulamasj açık, gade ve kolay anlaşılır olmalı hele sık sık değiştirilmemelidir. Bize eöre teşvik tedbirlerinin etkilt olmasmın en büyük sartı kararlılığı ve bir uzun süre uygulanmasındadır. Sık sık degişen ilke ve uygulamalar bazt aracıliin zengin etmekle kalır. 7) T^ş^ik tedbirlerinin etkilert derecelidir En etMlisl ucua ve bol kredi sağlanmasıdır. Yahnra lndirimi en az etkilisldir. Yatınmlan ve hele ham maddelerin verpi muafiyeti de en etkili olan tesvikler arasındadır. Hükümetierin kredi konusunda neşteri ele alarak girişecekleri dÜ7*ltme operasyonlan, kısa sürede büyük ferahlıklar sağlayabilir. Bu en ideal sekllyle dahi teşvfk tedbirlerinl sonuçlan ltibariyle bir dp»prlendirmeye tabi tutmalıvız. CUnktl yent vatınmlan tev vik edince. rekabetçi bir piyasada eskilerin ne clacağını da düsünmek eerekecektir. Yann da bn konuiTi içleyiD, aynca gelon «Teşvik Knnımu Tasansını» da eleştirecegiz. (1) Son fld yılds kamn vatınmlan dtrraklayınca ba dertler de artmıçtiT. görev alanlara madalya verllmistir. Bugün almakta olduğumus çok smırlı şeref ayhğmı bir «fttıfet» gibi sayanlar, yapılan hizmetlere karşı eski kanun, yeni kanun dlye ayırt edenler. Y o k s U İ ÇOCUklaf T \ üniversitede Yıllardır sonuca bağlanamayan eğitim sonınu, nöıayet blr sonuca bağlanarak bir yön verilecekmış. Verilecek ama üniversit«ier paralı olursa acaba ne kadar Kse mezunu üniversiteye girebilir. Belirtildiğine göre yılda üç bin Ura kadar ödenecekmiş. Maddl imkânsızlık'ar lçerisinde kıvranan bir ba^a, oğluna bü kadar para vererek Üniversitede nasıl okutabillr? Sonra her iş bununla bitse; çocuğun yılhk ev ve yeme • lçme parası; sonra, kitap derdl. Bir kitap üç yüz, bes yüz arasında Bir baba bunlan nasıl alabilir. Sonra, her şeytni bir cocMğuna verse geride kalanlann hali ne olacak? Her y:l binlerce mtiracat oluyor. Sadece yüz elli bin kiştden. yirmi bin kişi girebiliyor. Giremeyenlerin hall ne olacak" Her vıl binlerr*> rstphpnm açıkta kalmasma bir son verilmesinl daha ne kadar bekleyeeeğiz? Oniversitede okuyacak olanlar sadece m'addf irnkânlan iyi olan zengin çxxnıklan olacaktır. Bu ber yıl tekrarlanınca üniversite fakir halkm çocuklanna tamamen kapalı kalacak. Buna. gerçekçi bir çözüm yolu bulunmalıdır. Günför GÜN4YDIN (Gözne Orman tdaresinde) TÜM AYDIN KAD1NLARA CAĞRI Hanl slz zaman eaman kimsesiz çocuklar yaranna Hiltonda falan yemek verirsinis ya. Hani siı köy öKretmenlerine mektup falan vazarsmız ya.. Hanl partiler. nutuklar ve de meçler... Hani moda, sosyete. dedikodu sayfalan... Sonra kadın naklan, blrlik, yardımlaşma... Ben onlann hiç birini yapamıyorum simdi. Uzak bir köy deyim de. Cumhuriyetin 50. yılı geliyor. Bir kütüphane kurayım dedim köyümde Siy aydm hemcinslerim, bana yardıma . olur mnsunuzî Kitap göndererek Katkıda buhınur rousunuz? Pesinen teşekkürleıimle. Öğretmen: BUge Ona] Mnhtar: Halll ühıç»» All Şee GfiodüzJö Küvfitneedl BURSA VEFAT Merhum jehit Kaymakam Dr. Abdurrahman Şükru ve merhume Ümmühan Münevver Tansu hanımefendinin kerimeleri, merhum Yüksek Mühendis O. Hıfzı Muhtar Bilık beyefendinin refikalan Yüksek Mühendis Muammer Tansu ve Muzaffer Tansu'nun muhterem ablaları, Yüksek Mühendis Şükrii Bilik ve Avukat Dr. Erol Bilik'in anneleri. Sevinç Bilik'in sevgili kayınvalidesi, Taylan Bilik ve Ni] Bilik'in sevgili babaanneleri, ince ruhlu, kıymetli insan, Emme Necdet Bılık HANIMJSTENDİ 20 Ocak 1973 Cumartesi günü Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 23 Ocak 1973 Salı günü Şişli Camiinde kılınacak öğle namazını müteakip Zincirlikuyu Kabristanında ebedî istirahatgâhına tevdi edilecektir. ülu Tann rahmet eyleye. AtLESt Cumhuriyet 423 VEF Merhum ömer Fehmi Başkufun eşi, merhum Dr. Hikmet Başkut, merhum Cevat Fehmi Başkut ve Hayri Başkufun anneleri, merhum General Asım Berkmen'ın kardeşi, Metin, Acar ve Yaman Başkufun babaanneleri, Mişkât. Vedide ve Belkıs Başkufun kayınvalideleri, Melâhat ve General Asım Aksoley ile merhum Nejat ve Evin Berkmen'in halaları t.T.Ü. MAKtNA FAKÜLTESt DEKANL1Ğ1NDAN (Fakülte Sekreterî Alınacak) 1) Fakültemlzde (4.) derecede Genel Idarl Hizmetler smıfmda münhal bulunan Pakülte Sekreterliğine ytiksek dereceli devlet memuru alınacaktır. 2) Adaylarda aranacak nitelikler: a) 657 savılı kanunun 48. maddestadeld şartlan haiz bulunmak, b) 4. dereceye intibak edebilmek lçin enaz 10 sene devlet memuriyeti yapmış olmak. c) Üniversite mezumı olmak (îşletme, Hukuk, Siyasal Bilgiler, îktisat. Yüksek öğretmen Okulu v.b. bir daldan) d) 3550 yaslan arasında bulunmak, e) Daha önce yöneticilik mevkilerinde bulunmus olmak, f) Pakültemlze benzer müesseselerde mall, idarl, hukukt, personel ve akademik faaliyetlerln planlanması, vürütülmesi ve kontrolunda tecrübe ve maharet sahibi bulunmak, Ingilizce, Pransızca veya Almanca dillerinden birtni !yi derecede biîmek tercih sebebi olabilir. 3) Pakülte Sekreterliğinin önemli görevlerlnden bazılan: Fakttlte yönetim teskilfttmın bası olarak öğrethn, Yönetim, Aynivat, Muhasebe. tdare, Personel, Akademik lşler, Kitaphk, Mer.:ez Atölyeleri. 8efUMertol yönetmek. b) Pakülte Yönettm Kunıluna katılarak raportörlük etmek ve Dekana idarl, mall ve hukuk! konularda yardımcı olmak. c) Fakültenin idarl personelinin çalışma düzeninl gell»tlrmek. eğitmek ve verimli çalışmalanru sağlamak. 4) MOracaatlar sahsen veya yazı ile Makina kanına (Gümüşsuyu tstanbul) yapümalıdır. Pakültesl Dea) tSTİF MAKİNASl ve TRAKTÖR ALINACAKTIR TÜRKİYE SELÜLOZ VE KÂĞIT FABRİKA! AR| İŞLETMESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İZMİT . CEMİLE BAŞKUT 21/1/1973 tarihinde vefat etmiştir. Cenazesi 23/1/1973 Salı günü (bugün) öğle namazmdan sonra Şişli Camıinden kaldırılarak Feriköy Kabristanındaki ebedi istirahatgâhına tevdi edilecektir. Mevlâ rahmet eyleye. A t L E S t (Cumhuriyet • 425) •»•••••••••»•••••»••• ü O K 1 O K < D U K 1 U tt Opr flrolot O 3* |> * • Tarık Uerl, Saç ve Zührevi ( Hastalıkları MütehssMiı < tstiklâl Cad Parmakkapı < No: M TEL.: «4 10 73 ] z. Kırbakan ; İ Süreyya ATAMAL | Sıraselvüer 89/3 Telefun 44 H 44 TAKSİM Hürriyet Kanadımazın Altındadır HAVA KTTVVETI.ERÎNÎ GÜÇLENDtRME TeşekkCIümüzce aşağıda cins ve evsafı yazılı 2 parça araç satın alınacaktır Clnsi E v t a f ı Miktan TraktBr Nuffielrf 10/60 Tip 1 Adet tstif Makinası 1000 Kg. yük fcaldınr S » (ForkLiıt) 400 500 cro 'ye kaldınr, 250 em Bom yüksekligi. Hidrolik sistem (Teknik Spesifikasyonlar Istanbul, Ankara. Izmir Müdörlüklerimizden ahnabilir) N » t : Nuffield bulunamazüa başka marka slınacaktır Istekliler %1£ geçlci teminat mektubu vermek veya bu miktar bedell TesekkülümÜT* vatırmak şartivie tekltf mektuplannı 7/2/1973 Çarsamba pünü akşamı saat 17.00've kadar Tesekkülümüz Muhaberat ŞefliSine tevril edeceklerdir Postadaki vaki gecikmeler kabul edilmez Teşekkühimflz. Arttırma ve Eksiltme Kanununa tabi olmadıjhnrfan. ihaleyi vapıp Tapmamakta. thtivacı bölmekte veya dilediğinden almakta terbesttir T 0 R K I » E 8 E L O U ) Z ve RAT.IT FAR İŞLETMESİ GENEL MÜDftRLfK (Ba«m: 10R13420) KONGRE tıtanbul Yardım Sevenler Besiktas Subesinin vılhk konare»! T Şubat 1973 Carvamba nat 14 d< lokallmlz Besiktas Slnan Pa«« Cad. Altıntaı Sok. 39/3) de vapılacakttr. Üyelerlmlıln tejrlflnl rieı ederU. tdara Karala Cumhuriyet 424 VAKF1% •••»••••••••••••••••• (Basın; 10575421) Cemiyetimizin Tillık konKrefl, TİEamrîamenln 14 üncü msddnine istlnaden 27 M973 e(inö sast 14 00 de Denlîctilk Bankası T.A.O. tstanbul Llman tsİPtmefri MOdürliiM Merker binasi vemek «nlomında vsnılacaktır. , Savm azaların • konereve tesrii» lerl taveı 1 1 retea olunur Ilmsn İsl^tmvsf Vnrdım Cemlyeti İdnrp Heyetl Cumhuriyet »29 KONGRE İLÂNI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle