23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 22 Ocak 1973 Fikir Denilen Mucize erçek ve yapıcı fikirler savaşımn, bütün toplumlar içın bir zlndellk ve hayatiyet eseri olduğu görüşünü, bu sütunlarda, geçen pazartesı yazunızda, belirtmeye çalışmıştık. Bu fikirler savaşı, insanoğlunun mucizesi olan tfüşünceler ve lnancalar alanlarında, tâ ilkçağdan başlar. Dilnya durdukça da sürüp gidecektir. Çünkü bunlar, insanoğlunun, soy ve kutsal arayış ve yaratış gücünün, yenılemez hasılasıdır. Dinler alemi de, elbette ki, bu arayış savaşının arenasına glrer. Eğer bir din, donmuş bir skolastik nizamı, yanı dar bir çerçeve haline getirilmemişse, bu alanda da gerçek bilginler, durmadan yeni fütuhat pe« şinde koşacaklardır. önce insan muhayyilesinin besledîği çok tannlı inancalar alemini, t°k tanrılı dinler sisterai yolunda izleyeceklerdir. Sonra bu sistemin, yine metafizik olsa da inancalar ilkelerini bir yandan çağdaş insanın ihtiyaçları, öte yandan çağın fütuhatı i!e bağdaştıracaklardır. Oluşan ve gelişen kutsal müesseseler böylece, insanoğlunun hayrına ve mutluluğuna yöneltmeye çalışacaklardır. 6 Olaylar ve görüşler YOL VE BATAKLIK! Sevket Süreyya AYDEMİR veren de, bu yolda y'ol alan aydınlartn gayretidir... Evet, çamurda, yani hırs, tahrik ve yalan deryasında boğulmayıp, aydın araştırma ve gayretlerj ile, din kavramına yenl değerler katan ve çıktıklan yollarda daha sağlam ve geniş yollar açmak isteyenler de var. Bu gavret, daha ikinci meşrutıyet devrinde başlamıştır. Örneğin aslmda sarıkh, fakat aydın bir Hoca, Mektep Yöneticlsi ve Tarihçi olan Şemsettin Bey'in (Günaltay) Birincl Dünya Savası içinde yayımlanan «Hurâfattan Hakikata» ve «Zulmetten Nur'a» adlı eserleri. o günün kuşaklan için çok etkili olmuşlardı. Aynı devrede hürâfata, yani dine katılan ama dinden olmayan köksüz inanış ve rivayetlere karşı, çetın savaşlar veren bir akım da gelişmişti. Mustafa Kemalin, daha ilk Meclis açılmadan başlayan, bu alanda, o zamanın Ankara uleması ile sürdürülen tartışması, daha sonra da, yabancı eserleri de içine alan incelemeleri malumdur. Cumhuriyet TOrkiyeslnde d*e, din konusu Czerinde bilimsel aragtınnalar yayımlanmıştı. Yani bu yolda yola çıkan yolcular, gittikçe daha derinlere de inmektedirler. Bu gayretler, daha Cumhuriyetin ilk yıllarından başlamıştır. 1926'da, iiç değerli din adamı tarafından yapılan Kur'an çevirisi, mevcut çevirilerin, sanıvorum ki en sadesidir. Daha 1925'te, felsefi kültürii de olan değerli bilginlerden Elmalılı Hamdi Efendinin Fransızcadan «Metâllb ve Mezâhip» adı ile Osmanlıcaya çevirdiği eserin ilk kısmını teşkil eden büyük ve kendisl tarafından yazılan önsözü, sanıyorum ki, gerçek bir anıtsal çalışmadır. Osmanlıcanın, son abicTesi de bu olsa gerekör. 1927'de M. Halil Halit Bey'in Ingilizceden cBir inkılap bekliyoruz. Bu inkılabın adı islâmdır...» «Çağ kapayıp, çağ açan, Düşmanına bile adalet saçan, Merhamet ufkuna kuş gıbi uçan, Mazlum Sultan, Abdülhamit Han bizim...» Bu örnekleri, aynı gazetede, cfilediğimiz kadar bulabiüriz. tşte birkaç tane daha: «Anadoluyu kurtaran Mustafa Kemal değıl, Sultan Vahıdettındir.» «Millî münafık Inönü asılmadıkça, memlekette huzur sağlanamaz.» «Vahidettine vatan haıni diyenler, vatan hainidir.» «Bu vatanı bir kişi kurtardı ise, o da Vahidettindir diyen kimdi? Mustafa Kemal'di!..» Bu gazete, Istanbul Üniversitesinden, Yüksek Islâm Enstitüsü müdürlerinden, tanınmış müftü veya vaizlerden imzalar ve yazılar nakleder. Amaç, Cumhuriyetı ve CumhuriyeU kuranlann hatıralannı tahribetmektir. Zaten bu amaç uğrundaki yayın, Anadoluda ve 12 Mart öncesinde, sel gibi yayılmıştı. Bu selin bayraklarını taşıyanlardan biri, hem de o zaman milletvekili olduğu halde. «Edîrneden Istanbul'a yeşil bayraklar yünjyecektir» diye yazabiliyordu. Sıkıyönetim mahkemelerinde henüz böyle bir dava görülmediğine göre, bunlann kökleri, tertipçileri hakkında, belki, çıkacağı açıklanan ve beklenen kitaptan bilgiler alacağız demektir. Hulâsa bir bataklık ki adına din deryası denilir. Bu sözler, bizzat dine hakarettir. Ama bu bataklığın dışınoTa kalanlar ve gerçek din araştınnalan alanında yol alanlar da var. Ortalığı sarmak istidadı gösteren çamurun başdöndürücü kaynaması yanında, ümit ve teselli Yol ve Yolcular çevirdiği «Intişar1 îsllm Tarihl»nde biz, bozulmamış bir din sisteminin, nasıl ysyıldığını ve yerleştiğini görürüz. Hem de, silâhsız, parasız ve teşkilâtsız! Kelâm ilmi ve Üâhiyat üzerinde Cumhuriyetin ilk toplu eseri, 1943'te, Aksekili Ahmet Hamdi Efendi tarafından yayımlandı: «Tav. zihli llmi Kelâm» Bu kitabın sayfalanm çevirdikçe, rahmetli Hamdi Aksekili Ue îstiklâl Mahkemeleri sırasında, bir bakışta çileli gibi görünen, fakat benim çok faydalandığım ve hücremizde günlerce süren konusmalanmızı Jıatırlanm: «Suytı Arayan Adam» adlı eserimde, bımlan vermeye çahştım... 1960'dan sonra, gerçek bilim yolcuları dinler konusu ve tafihi yolunda, geniş adımlar attılar. Ve gördük ki, gerçek fikir, tahrik, fitne ve hiddetlerin, çok üstündecfir. 1960"ta, kendisinî tanıdığım Yasar Kutluay'm «tslâm Felsefesi Tarihi» adlı çeviri?i ve 1963'te Kemal Kuşçu'nun HintU Prof. Dr. Muhammet Hamidullah'tan çevirdiği «Islâmda Devlet Idaresi» eseri yayımlantfı. •, Son yıllarda lse'bu" gayretler, büyük aşamalar haline gelmistir.*'1 ' * , Cemü Sena'nın «Müha'mHTed'in Felsefesi» adlı eseri, bizde ve bu .alanda sanıydrum kt, ilk tahlili ve tenkîoM yapıttır. Yeni bir görüştür. Bu eser Üzerinde bu sütunlarda bir incelemem çıkmıştır. Şımdi de. bir sosyoloji hoeası ve mantıkçı olan Osman Pazarlı «lslâmda Ahlâk» isimli ve çok önemli eserinl yayımlamıştır. Bu esere de ayrfca döneceğiz. Eskl Büyükelçilerden Vasfi Mentes'in «Dindarlıkta Aydınlığa Koşalım» a<lı ve son çıkan' kitab'ım, avnca tavsiye ederiz Bu arada ve genel kflltür bakımından,"Mete Tunçay'ın üç ciltlik «Bat|da DüşCncelep Tarihi» ile, Orhan Hançerli» oğlu'nun «Düşünce Tarihi»ni, önemle belirttneliyiz. Hulâsa, bilimselin fütuhatı genişlemekte ve kararlığa karsı mücadele eden yolcular, yollarına devam etmektedirler. HİÎtanîîî Sporü Cumhuriyet yarmdan itibaren 100 kuruş 'CU11HURİYET" YAHINDAN ÎTİBAREN ÜLKENÎN HER TARAFINDA 100 KURUŞA SATILIRKEN BUNUN HER OKUYUCUYA AYDA 7,5 LİEALIK BİR KÜLFET YÜKLEYECEĞtNİ BlLtYOKUZ. FAKAT NE YAPALIM KÎ. HIZLA ARTAN FİYATLAB KARŞISINDA DAHA FAZLA DAYANMA ' GÜCÜMÜZ YOKTUK. ' SADUNTANJU Tarihin tanıklığına başvurursak görürüz ki, din denilen sosyal kurum, bu oluş ve gelişme halinden saptırümadığı ve dinin ilkeleri ile, toplumun koşullan, insanoğlunun nıhi ihtiyaçları arasmdb bir bağdaşma kurulabildiği takdirde din, toplum için ve toplum yararına, itici bir güç olmak niteliğini koruyabilmektedır. Ama eğer, dinin en büyük düşmanı olan cehalet ve fitne, bayrağını kaldınrsa, bundan. hem din, hem toplum, ancak zarar görür... Ö r n e k E s e r l e r *' \ '.,.. Bataklık îşte şimdl de Türkiye'de ve yurt dışındaki Türkler böyle bir saptırma gayretinin bütün tahrikleri ıle karşı karşıyadırlar. Bu tahriklcrin örneklerfncten bir kısmını, geçen yazımızda ve Almanya'da yayımlanan Nizam gazetesinden, bu sütunlara aktarmıştık. Şunlan tekrar edelim: «Millî bayram değil, kepazelik...» (19 Mayıs Bayramı için) «Başındakl o oturağı, hangi çocuğun altından kaptın!» (Şapka) «Nurcular! Süleymancılar! Imam • Hatipliler! Tarikatçılar! Irkçılar! Vehâbiler! Bölünmeyin, birleşin!» «Millî münafık Inönü, RUJ tjanlarını korudu...» ıımhjJriyet, günlük tlrajı 92.000 olan bir flkir gazetesl. dir. Tirajları Cumhurryet'in üzerinde bulunan dört gazete daha vartfır, fakat bunlar kitle gazeteciliği yaptıklan için Cumhuriyetne aynı sınıflsnmaya sokulamazhır.. lngilte,re'de «The Times», tirajı, halk tıpi bir gazete. den 10 misli daha düsük olduğu halde, îngiliz basınının 1 numarah yayım organıd;r. The Times türü fikir gazeteleri kamuoyu oluşturmakta daima sorumluluk. taşırlar; halkın, büyük kitlenin eğilimlerıni kollamak yerine, o egW limlere çağdaş bir yön verme görevini üstlenirler; gerektigi zaınan karşı çıkmasını bilırler. C Atatürkçü İlkelere Bağlıyız Cumhuriyet'in 49 yüdır değişmeyen karakterl, Türk kamuoyunu Atatürkçü ilkeler yönünde oluşturmak, geliştirmek olmuştur. Tekcolojik patlamalar içinde basın, kendini 'modem endüstriye uydurmak telâsına kapılıp temel amacını kaybetmemelidir Gazete herhangî bir ımalât değildir. Dogru haberi vermek, favdalı haberi bulmak, çağdaş fikirleri oluşturmak ve yaymak gibi görevler unutulmamalıdır. Bjr rotatiH fabrika eib) çörmek, di^ffi makineleri kumaş dokuyan tezgâhlarla bir tutmak v« sürümü kolav mal yapmak temelde yanhştır Bir gazete halk tipi de.olsa, fikir yapıcı da olsa, toplum tçin..herhangi bir enöüstri ürününden değisik önem taşımahJır. Basınm bu ayrıcalvlını korumak. toplumun bütün kurumilan için görev olmalıdır.. •', Cumhuriyet, böyle bir anlayışı görse de, görmese de tutumunu değiştîrecek basın organlanndan değildir. Meslek anlayjşımız, ülkenin kaderino egemen olan ve gelecektekl görevlere hazırlanan güçlerin doğrulan ve çağdas gerçekleri öğrenmelerini saglamaktır. Bizim düşmanımıı yoktur. Ama, dogruları ve çagö*as gerçekleri anlıyamıyanlarla ta'rtışmalanmrz, mücadelelerimiz olmuştur. Arkada bırakfığımız yarım asır, gazeteçilik meşleginden ne anlartığımızm en büvük kamtıdır. Cumhuriyet, Türk basınının en güçlu gazetelerinden biri olarak trugüne erişmişse, bunda, kendi töplumuna ve çafına büyük bir sevgi ve «aygıyla bağlı oluşunun payı unutulmamahdır. Şunu da Kaydedelim Din perdesi arkasındaki adî tahriklere karsı çıkmak lüzumu, Sayın Senatör Bahriye Üçok tarafından. hatta Senato kürsüsüne kadar getirilmistir Bu uyarıya sağduyu, cevao vermelidir. Evet, cehalet olacak, ama cehalet, hiçbir zaman muzaffer elmayacaktır. Söz, tfaima. gerceğin, bilimselin ve yeryüzünün çamurlanna basını eğmeyenlerin olacaktır Bu, tarihin bir kanunudur. Ama doğro, güzel ve hatta tannsal bir kanundur... HÜMANİZMA DEDİKLERL OKTAY AKBAL Evet Hayır TEŞVİK TEDBlRLERl u günlerin ekonomik olayı Teşvik Tedbirleri ve bıuıun la ügili tartışmalar. Inoelememiz Türkiye'de özel kesimin ve bu kesime bir güç vermek istevenlerin ne kadar önemsiz bir konu ile ugrastıtlannı gösterecektir. GUnlük yaşantıdan bir kaç örnek vererek baslayalım: 1 Pendik'te oturan bir sanayici arkadaşım belki de ° o 50 / kâr yuzdesı olan ve her türlü belgede birinci sınıf önemi olduğu belirlenen bir iş üzerinde tesis kurmak ister. Gerekli şey 60 kilovathk bir elektrık gücüdür. Ve arkadaşım bir yüdır bunu sağlayamamıştır. Kendisl bu tonulan'Çoi iyi bilen biryuksek muhendistir. Ama bütün çabalan boşa çıkmıştır. Bu arkadaşım başka bir müesseseye, büyükçe bir fabrikaya sahip kişiye ayni tesisin daha büyüğUnü yapmak tizere etüdler yapmaktadır. Bu tesis İçin gerekli güç 300 MİOvattır. Ve bunu sağlama olanağı nasü bulunacaktır? Henüz çözülemedi. 2 1969 ve 1970 yılmda sentetık iplik hara maddesi dısandan gelir, burada iplige çevrilirdi. Bu konuda epeyce ihracat yapılmıştı. Daha sonralan biri güney' de, öteki Marmara bölgesinde iki tesis kurularak, hammaddenin Türkiye'den sağlanması yoluna gidildi. Sonuç şudur: Bu tesislerde elde olunan hammaddenin pahalılaşması, ihracatın bu sebeple durması yerli hammaddenin fiyat farkı az buz değildir. Şimdi ihracatçılarla bu iki tesisin etkili sahipleri arasın da önemli ve şiddetli bir çekişme Ankara'da Bakanlık Kulislerinde süre gitmektedir. Geçenlerde, çalıştıgım btnanın asansörü kat ortasmda durdu. Usta tamirci çağırdık. İçinde kalan arkadaşı zar zor çıkardık. Sonradan anlaşüdı ki anzanın nedeni voltaj düşüklUgUdür. GUnün o saatlerinde asansöre bınmek tehlikeli oluyor bizim semtte. (Bu semt Pangaltı'dır). ümanizma? Nedir hümanizma? Ingiliz Hümanist Derneğinin Başkanı Prof. A. J. Ayer şöyle tanımlıyor bunu: «Hümanizmayı bir din olarak düşünmek istemem. Çünkü onun büyük değerlerinden biri, beni ona çeken ve hümanist olmama yol açan şeylerden biri, onda hiç bir dogma bulunmamasıdır» Hümanizma, demek her jeyden önce bir dogma değil, hattâ dogmalara karşı bir tutum, bir davranıj, bir görüj. Öyleyse nasıl bir ?ey? Kennelh Harris BBC Radyosu adına bu konuyu incelemiş, tngiliz hümanistleri Ue yaptığı konusmaları bir kitapta toplamış. Vedat Günyol da bu ilginç yazılan çevirip € Hümanizma Üstüne Konuşmalar» adlı bir kitapta bir araya getirmiş. Önsözde Harris, «Hümanistler neden bir grup, bir örgüt kunnuşlar? Ctalan birleştiren npkta nedir? Neyi temsil ediyorlar? Bir $eyi temsil etmeyip de, bazı jeylere karşı mı çıkıyorlar sadece. lşte bunlar, Hümanizma üstüne bilmediklerimden bazılan. Hümanistlerle alü görüjme yaparak, bu bilmediklerimi bulmaya çalıstım> diyor. Bir mektup aldım geçenlerde. Kimin yazdığı önemli değil. Hem belli de değil. Gençten bir arkadaş olmalı. tçi alev alev yanan, iyi niyetli ama, kendini bir doruğa çıkınış sayan bir genç. Beni eleştiriyor, bir çeş4t çekingenlikle suçluyor. Kimbilir doğrudur belki de. Bunu şimdi kimse bilemez. Kim korkak, kim yürekli, kim doğru, kim yanlış davrandı. kim iyi, kim kötü yazdı, kim yararlı kim yararsız oldu? tlerde bir gün anlaşılır. Belki de hiç anlaşılmaz, o da başka. Neyse, o genç arkadaş bir yerde hümanizma ile de eğleniyor. «Siz hümanistsiniz> diyerek çağdaş sorunlarm dışmda kaldığımı söylüyor. Hattâ küçük burjuva duyarlığına seslendiğimi, egemen sınıflan ürkütmekten kaçmdığunı da ekliyor!. Ben hümanist miyim diye düşündüm bütün bu eleştirüeri bir ' yana itip. Gerçek bir hümanist olmak kolay mı dedim kendi kendime. Bunca kitap, yazı yazdım yayımladım, hepsinde insanı sevmek, insana yararlı olmak, kişiyi bir takım bağnazlıklardan, bir takım tutucu güçlerden kurtarmak, kendi kendine düşünmesLnden yana olmak, aklmı kullanmasını öğretmek, kısacası bir bilince götürmek yığınlan.. Akılla duyguyu birbirinden ayırmadan, okurlarımı insan sorunu, çağdaş dunyanın bir kişisi olmanın sorumluluğu üzerinde düşünmeye, kafa yormaya çağırdım gücümün yettiğince... Günyol'un çevirdiği «Hümanizma Üzerine Konuşmalar»ı okurken bunları düşündüm ister istemez. Sözcüğü sözcüğüne katıldığım düşünceler görüşler buldum Ingiliz Hümanistleri Derneği Başkanı Prof. Ayer'in sözlerinde: «Hümanistlerin benimsediği en önemli tutum çudur, insanlar, nasıl yaşamaları gerektiğini, kendi ilkelerini, özgürce dü?ünüp kendileri bulmalıdır. Onlan geleneksel ilkelere uymaya zorlamak istemiyoruz. Hattâ Tannya inanamaz hale getirmek de istemiyoruz onlan... Yapılması gereken toplumsal işler dururken fizik ötesi ilkeleri kendimize dert edinmemizin gereği yok gibi geliyor bana... Çok önemli bir sorumdur bu bence. öbür dünyada gerçeklesebilecek ne kadar iyi şey varsa, bu dünyada gerçeklesmelidir, insan hayatı yaşanmaya değer bir amaç olabilir ve bu dünyada ulasılacak amaçlar vardırj Hümanistler dogmalara karşıdırlar. Bu yüzden birbirine uymaz, bütün dogmalar, bu dogmaları benimseyenler hümanistlere karşı çıkıyorlar. Beni hümanist olmakla suçlayan, bu yüzden nerdeyse küçümseyen o genç okurum gibi, o genç okurun tam tersi başka dogma sahibi okurlanm gibi. Bir hümanist dogmalara karşıdır diye, hümanizm bir dogmayı içermiyor, savunmuyor diye siyasal yelpazenin dışında mı kalacak? Hayır. Gerçek hümanistler ilericilikten, gelişmeden, insan sevgisinden yanadırlar, böylece solda yer ahrlar siyasal yelpazede. Bu konuda Prof. Ayer'in sözlerini okumakta yarar var: «Bir insanın Hümanist olup da solcu olmaması çok güç şeydir. Sadece şundan ötürü ki, 50I kanat, aslmda, çok sayıda insanın mutluluğundan yanadır. Bütün bu söylediklerimde, ayncalıklara, yalnız küçük bir azınlı|ın yaşanmaya değer bir hayat sürmesine karşı çıknus oluyorum. Sol kanat ayrıcalıklara karşı olduğuna ve bu konuda herhangi bir jeyler yapmaya çalıstığına göre, bir Hümanistin solcu olması gerekir bana kalırsa.» «Hümanizma Üzerine Konuşmalar», günümüzün kitabı. Her aydının, solcu olsun sağcı olsun her sydının okuması gerekli bir yapıt Özellikle aşın dogmalara bağlananlar, her şeyi onlardan Dekleyenler, duyguyu, anlayışı, hoşgörüyü, dostluğu önerenlere, ;a\'unanlara acınacak birer «hümanist» gözüyle bakan, kendile•ini çok çok ilerici ya da çok çok milliyetçi sayan kimselerin Dkumalarını isterim. Belki dengeyi bulurlar, sağduyu ile düiünmeleri gerektiğine inanırlar. Hümanizmanın bir basarısı olur DU da... HI $ ÖZEL KESİM, ALTYAPI TESİSLERİNIN İHMALİ PAHASINA, HER K a NUDA TEŞVİKLER İSTEMEKLE BİZCE İYİ ETMEMEKTEDİR. Arslan Başer Kafaoğlu nda verilen ömeklerden ikincisi olan sentetik iplik hammaddesi yapan tesisler bunlardan bir türü ortaya koymaktadır. O hâlde kurulmuş ve kurulacak endüstriler için en iyi teşvik, bol ve ucuz enerjt ve temel madde sağlamak olmalı dır. Bunun yanında da teknolojik yenilikler için gerekli araştırma ve çalışma giderlerini yapmak, sonuçlanndan özel sektönl yararlandırmak olmahdır. Bunun ötesinde illfl bir teşvik gerekiyorsa bunun da selektif (yani seçilerek) yapılması şarttır. Bu yazı dizimizde konunun teknik inceliklerine inmeden ilkeleri tesbit ettik. Şimdi biraz daha aynntıya girip konuya eğilelim. «Teşvik» denince anlaşılan şey bellidir. Bir kimseyi bir şeyi yap ma yoluna sokma anlammdadır. O halde «Teşvik» tasarısı kimi, neyi yapmaya itmek istiyor? özel sektörü. yani bugün ticaret ve endüstri ile uğraşanlan ya da dışardan Türkiye'ye yatırım yapmak isteyenleri, tesis kurmaya ya da Türkiye'den ihracat yapmaya itmek amaci gOdiUUyor. Gerekçe şudur: Ülkemızde tasarruf çarçur ediliyoc . Ya da tasarruf yetersizdir. Tasarruflar ve yatınmlan arttırmak. için gerekli sekilde destek, «Teşvik» şarttır. Teşvik de iki yolla olur. Ya yaürımın maliyetini dUşürmekle, ya bu yatınmın kârmı artırmakla ya da kredi sağlayarak. Bunları biraz acıklayalım: Örnekle Açıklama a) Tatırını Maliyetini düşüren tesvlkler: Yatınm mallarının büyük kısmı (makineler) dışardan gelir. Gümrüklerden geçerken vergi almmazsa yatırım maliyeti düşer. Aslmda yatınm maliyeti düşmesi ile baa kimseler yatırım yapma kararını ahrlar. Diyelim 25.000 iglik bir fabrikanm maliyeti gümrükle birlikte 130 milyon liradır. (Döner sermaye, Içerde yapılan makineler ve inşaat içinde). Bir iş adamı 60 milyon kredi bulmayı aklı kesmektedir. Ama daha 70 milyon lira vardır. Pakat dışardan gelen makinelerin gümrüğü olan 30 milyon almmazsa, belki 40 mllyonu da kendisl bulup yatınm karan verebilir. Yahut 15 bin ig yerine 25.000 igUk fabrika kararı verebilir. Gümriik gibi yatınm mallanndan içerde alınan gider vergüeri de indirilıp kisiler yatınma özen dirilebilir Keza ucuz arsa ve malzeme verip avnl sonuç elde olunabilir. b) Yatınm kânra artıran Teşvikler: Yatınma aynlacak kârlar vergl dışı tutularak, ya da ham maddeler, enerji v» faiz iş sahibine vergisiz olarak saglanmak yoluyla da kişiler yatırıma özendirilebilir. Bizdeki «Yatınm indirimi» buna bir ömektir. c) Ücuz faizli kredi verilerek yatınmlar ve ihracat teşvik edilebilir. Bızde bunun uygulaması Sma! Kalkmma Bankası kredileri ile, vatınmlar için verilen orta süreli krediler ve thracatta Selektif Kredi Oygulatnası'dır. Acaba bu gibi teşvikler milll ekonomiye ne vararlar sağlar. Yannki, yazımızda bunlan ele alacağız. Zor YollarKolay başanlann peşinde koşulduğu bir ortamda, Cumhuriyet gibi zor yollan seçenlerin başlannda dert ek«ik (Jegildir. Son 5 yıl içinde Cumhuriyet'in yılhk personel masraflan 6 tnilvon liradan 10 müyon Uraya yükselmiştir. Malzeme masraflan vine bu 5 vıl Icinde 7 miivon İlradan 9 milyon liraya çıkmıstır. 1969 ve 1970 yıllannda 11 milyon liranın üstünde yılhk ilân geliri sağlayan gazete, 1972'de 10 mllyon liraya bile ulaşamamıştır. Bunda. ilânve reklâm weren çevrelerin, CumhurlyeVe karşı özellikle son yıllarda takındıkları tavrm rolü vardır. Son y.ıllarda, büyük ihtiyaçlar içinde gerlnen ülkenin calkantılar, bunalımlar fieçirdigi ö*5nemdir ve Cumhurivet sosyal, siyasal, ekonomik olaylann üzerine eğllmek, gerçekleri göstermek, olup bitenler özerinde fitir alı» verişini sa?1»mak eörevfrıi clrHive aldı^i ölcöde. bazı cevrelere ve kîsilere «sevimsir» geîmiştir. Cumhuriyeti «Siı madetnkt özel sekt3rü tenkit ediyor. devlet »ektörünün invretlendirihnesini isiiyorsnnnz, Syleyse aize Szel sektörden ilân yok» diye cezalandırmafa kaikanlar bile olmuştur. BSyle bir mantığm doğal sonucu. Cumhuriyetin devlet. «ektörfl tarafınd'an ilân ve reklâma bogulmaa olmahydı: , ovsa, devlet sektörü ilânlannda, Cumhuriyet için hiç bir ayncalık görülmemlştir. Kaldı ki. Cumhurlyet"in ekonomik, sosyal ve siyasal tutumu her zaman oldugu gibi yapıadır ve sektörleri saglam bir zemin aramağa rorlayıcıdır. Amaç, Tüik ekonomislnin, Türk politikasının ulkedeki sosyal hayatı, berkese refah ve huzur saglayacak geviyeyo en kısa zamandaulastırmasıdır. Yaşanan birçok acı tecrubeden sonra buçün bu amacı belirtmeden söze başlayar i?adamı ve poHtikaeı kalmamıstır. Okuyucunun Desteği önümüzdekl dönemin daha kolay olaeagını sanmıyoruz. Anlayışsızhklan, ters anlayışlan, maksath davranışlan, engelli bir koşunun engelleri gibi aşa aşa yolumuza devam edeceğiz. Büyük bir çalka'ntı ve bunalım dSneminde, Cumhuriyet gibi geçerll egilimleri değil de Atatürkçü çağdaş ilkeleri kollayan, savunan bir gazetenln karşılaşacağı zorluklan yenebilmesi, okuyucusunun desteğini gerektirmektedir. Cumhuriyet yarmdan İtibaren ülkenin her tarafında 100 kunlş'a satılırken, bunun her okuyucuya ayda 1$ liralık bir külfet yükleyeceğini biliyoruz. Fakat ne yapalım ki, hızla artan fiyatlar karşısında daha fazla dayanma güeümüz yoktur. Okuyuculanmızın bize anlayış göstereceklerine ve destek olacaklanna her zaman olduğu gibi inamyoruz. Fiziksel Yokluklar Yeterli enerjisi olmayan bir ülkede, elektrik sıkıntısı en şiddetli dereceye gelmiş bır Ulkede, acaba özel kesım hangi teşvikten söz eder? özel kesim altyapı tesislerinin ihmali bahasına her konuda teşvikler istemekle bizce iyi etmemektedir. Istanbul'da elektrik şebekesi eldeki takatı taşıyamaz hale gelmistir. Endüstri'nın yoğunlaştıfı îzmit Gebze bölgesinde endüstrl suyu ciddî bir problem halini almıştır. Temel endüstri mallanndan demir ve saç sıkmtısı yeni montai üniteleri kurulması nedeniyle da ha da artmıştır. İhracatın artışı dolayısiyle çimento tiyatları başını alıp gitraektedir. Endüstrimizi tehdit eden akçalı zorluklar değil. fiziksel yokluklardır. Bu durumda özel kesim ve onu korumak çabasında olan kurullar ve klşiler nelerle uğraşmaktadır. Hayret etmemek elde degil.. anLarouşse'tan abonelerine... .MeydanLarousse'un 31 Aralık 1972'de yayımlanan 104'üncü fasikülüyle 10'uncu cildi tamamlanmış oluyor. ll'inci cilt abone kaydma başlanmıştır. Abone olma süresi 2 Şubat 1973 günü sona erecektir. Bu tarihten sonra hiç bir mazeretle abone kaydı ve yenileme işleminin yapılmayacağı, sayın abonelerimize duyurulur. r • • ••••••«•••I mensucat santral t.a.ş ELEMÂN ARIYOR Tekstil thraeatı konusunda görevlendîrilmek üzere, bir eleman aranmaktadır. Aranılan nttelikler: • • • • • . • 2535 yaşlan arasında olmak, Ingilizce, Pransızca veya Almanca lisanlanndan en az iki tanesinı çok iyi bilmek. ' ' Idari veya Ekonomik Bjlimler dalında yüksek «ğrenim görmüş olmak Askerlik görevini yapmış oimak. . < • Istekhlerin, Kazhçeşme Demırhane Cad. 126 da kurulu işyerimia Endüstri İlişkilen ve, Personel Dairesı Müdürlüğüne şahsea müracaat etmeleri rica olunur. Fiziksel noksanlıklar şu noktadaki noksanla birleşmektedir: Türkiye nüfusu az olmamakla »•»••»•••••••••••••••••»•••••»»••••••••••• beraber, nüfusun bir büyük kısmının köylerin ağırlığıyla piyasa ekonomisine girmemiş olmalan yüzünden «Pazar» küçük iaünaktadır. tç pazan büyütmenin yolu da, kân kısa sürede az olmakla beraber, çok insan Şirket Merkezimizin 22.1.1973 Pazartesi gününden iübaren, çalıştıran yatınmlan göze almak kendi binamız olan, İstiklâl Caddesi 314 Beyoğlu adresine naktan geçmektedir. Böylece iç paledilmış olduğunn Saym MUşterilehmizin ve ilgililerin bilgilerizan bUyütmeden girişilen tükene arz ederiz. tim malı endüstrisi yatınmlannda ekonomik büvüklUkte tesis P A Ş A B A H Ç E kurma olanağı dogmamaktadır. Bazı tüketim mallaıı bu nedenTİCARET L İ M İ T E D Î le ates pahasına cıkmaktadır. Satanca burada da kalmamakta Ş İ R K E T İ tüketim malına ara malı ya da .+••••••••••••»••••••••••••••••»•»••• hammadde • veren endüstrilerde de durum sıkısmaktadır. Yuka(llftncüık 619) 410 ADRES DECfŞlKLİCt MEYDAN Gazeteçilik ve Neşriyat LTD. ŞTİ. Suîtanmektebi Sokak 23 25 Cağaloğlu İstanbul !\'ot: 10'uncu cilt aboneleri ciltlerini merkezimizden alabilirler. 160 lira göndererek ciltlerini post'a Ue isteyenlere 10'uncu ciltleri taahhütlü olarak postalanmijttr. (Fulmar: 689) 408 Dosra No:'968/7213 Mahçuz olup satılmasma karar verilen 7500. üra değerinde 49 15 83 Nolu telefonun abonman mtıfa hakkının tıırincl satışı 24.1 1973 günü saat 12.10 12.30 arasj Kapalıcârsı Betedıve Mezat Müdürlüğü Satış Salonunda vapılacaktır. O gün verilecek bedel muhammen taymetin % '75'ınl bulmazsa ikinci satışı 25.1.1973 günü aynı yer ve saatte vapılacaktır ve en çok arttırana peşin nara 1le ihale edilecektır Alıcılar adres ve 150 kuruşluk posta pulu Rönderdiklennde şartnamenin bir sureti adreslenne gönderilecektir Isteklilerin mezkur gün ve saatte mahallindeki memurumuza müracaatlan flân olunur. (Basın 336) 412 MENKUL SATIŞ İLÂNI tst. 6. cı îcra Memurluğundan : (Manajans 115) 4Uı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle