25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 6 Eylül 1972 lusal Kurtulus Devriml 50 yıl önce gerçekleşmişti. Ulusal kurtuluş devrimi çağımızın en ileri yaşamlarından birıdır. Fakat önceden tarihçisinl, sosyoloğunu, düşünürünü, ikti«atçısını ve teknokratını yetiştirmemişti. Pelsefesi hazırlanmamış devrimlerdendir. Bu yüzden ktiltürü oluşmamış ve sistemi yerleşmemlştir. O günden bugüne dek kurtuluş savaşının v e devriminin yaratıcı felsefesi ele almmamış, incelenmemiştir. Ülkemiz çeşitli dönemlerde farklı bunalımlardan geçmiştir. Kurtulmak ve çağdaş uygarhğa varmak için; kurtuluş savaşmın yaratıcı felsefesine ve geleneklerine yentden dönmek zorunluluğu ortaya çıkmıştır. Kurtuluş savaşmın hayat felsefesi; bugüne kadar b'flimsel ölçülerle ortaya konmamıştır. Bu durüm devrimciliğimiz için büyük eksikliktir. Düşüncelerimizin tarihçi, iktisatçı ve sosyologlarımızm bu l?e bir an önce koyulmalan gerekir. Yolumuzu bulmamız, kendimize özgü metodu oluşturmamız için bu uğraşa girmemiz büvük önem taşımaktadır. Kısaca; bu feîsefe, halkı toplumda yöneticiJtici kuvvet kabul eden, sosyal güvenlik ve yardmılasma kurah üstüne oturtan, kapitalizme ve emperyalizme karşı, çağdaş uygarlığa yöneimiş, demokratik banşçı bir toplum düzeni ve yaşayiş anlayışıdır. U Olayta ye görü • Bu toprağın tüm evlâ,tlanna ırklan, ditıleri dilleıi, mezhep lerı ne olursa olsun tam vatandaş gururu sağlanacaktır. Toprak hasretı ile yanan köylıiler topfağa kavuşacaktır. Btitün bu girişimlerin gerçekleşebileceği siyasî görüş demokratik soldur. Demokratik soJ düzende; sömürü, somürülme, ilkel kapita^izm ve emperyalizmin tüm etkilerine son verüecektir. Demok' ratik spl düzende tn'san i'nsana köle olmıyacaktır Kamu işlet' meterı bustünkü gibi kapitalist gelışmenın aracı olmayacak halk yaranna işliyecek ve ekonominin «itici gücü» oiaraktır Halk bu işletm'elert kendi işletecek ve kendi vönetecek bir ekonomik özgilrlüğe. ulaşa.caktır. .özgürlük, banş, ulusal bağımsızlık, bilimsel yöntem demokrafik sol .düzenin temelidir. Demokratik Sol ve I i CfiP Parti Meefcsi Üyesi » • * * * • SÜLEYlUAN GEMÇ Halk kurar * Demokratik'solu'hallc Mtîelerl kuraf, halksız kurulmuş bİT tek demokratık iktidar örnefi göstenlemez. Demokratik so! ğıdan vukanyâ kurulan bir reiimdir Ve halkm inşa ettigi bır 'istetndir Bu arada halk kavramına açıkhk getirmek gerekir. Çünkü, genis bir kavramdır. Heie üîkemizde çok daha değişık , yorumîanmaktadır. EmeŞi iîe vaşayan bütün zümreler halktır. 'Bu bakımdan demokratik soîu kurma Işinde çalışan «ümreler arasmda hangilerinin daha etkin. daha yetenekli, daha güçlü, daha becerikli olduğunu arastîrmaya gerek yoktur. Hançısinin öncüîüğünde mücadele yürüteceğmin tartışıîacağı versizdir. Bizim inancımız odur kl her türlü ilerîciliğin kaynağı halktır. Bazı aydmlar kurtuluş savaşlannda düşün ve eylem öncüiügü yapmışîardır. BU gerekçe ile tepeden inme yöntemleri önermeîerl yersizdir. Halkı sadece yönetilecek, kullanüacak. çalıştırılacak bir kitle oîarak görmeîeri hem sakat hem de yanlıştır. Elbette kl bir kısım aydmlar dünyanin her yanînda ilerici tutumlara katılmışlar ve öncülük etmişlerdir, etmektedirler de. Ancak bunlar ya bir halk eyiemi içinde bulunmuşlar ya da yönetici oîmuşlardır. Bu takdirde hareket bir aydın eylemi değil halk eylemi olmuştur. Demokratik sol tepeden inmeciliği ve her türlü yasa dışı kural dışı iktidar yöntemini reddeder. Demokratik solun haîka rağmen kuruiamıyacağı kendi içeriçidir. îleri bir toplum düzeninin yukandan aşağıya kurulamıyacağma inanıyoruz. Sanavileşmeye öncelik veren, emekten yana ve çalısanlann kendi eli ile yürütüp denetüyecekleri plânh bir ekonomik sistem zorla gerçekleştirilemez. Kurtuluş dönemi ve siyasai örgütü • • Kurtuluş devriminl hedefe töaştıran ekonomik ve sosyal savaştır. Ekonomik ve sosyal savaşı örgütlenmiş ve siyasai güç haline gelmiş halk yığınîan verebilir. Böyle bir örgtitlenroe, 196İ Anayasasmın saptadığı kuraîlarîa ve içerdiği sosyaî özde oîacaktır. Ve, siyasai bir partl aracıhğı ile verüecektir. Ulusal kurtuluşun siyasai örgütü C.H.P. kendine dönüş ve'yaratîcı felsefesini hulu? eylemi içindedir. Son yıllarda geçirdiği iç evrimîer bu Ibjfciyaçtan doğmuştur. C.HP. demokratik sol çizgide yerini' almış yapısını bu özde oluşturmak çabasma girmiştir. Yeni politik ainia' yışmda ve programında beîli açıklığa ve tutârlılığa kavuşma çabasına ginniştir. Her gtin değişen ve oîuşan, yeni sorunîar ortaya çıkartan bir çağda yaşamaktayjz, böyle bir çağda Türkiye şartlan gös öntine almarak CH.P.'nin programmı daha da genlşletmek, yeni bir karakter kazandırmak doğaîdır.Ve böyla olacaktır. uyguîanan metod 'geçersiz ^olmuştur Ülkemizin sanayileşniesi ve kurtuluşu için 'çıkar ysl olmamıştır C.H.P. yeiii tutum ve davranışa^ girmiştir, Parti' kurultaylan bu ydntemi onaylamiştır. Halk . çı kitleler tarafından benimsenmiştir. Yeni yö.ntem, geçmişte iz' 'lenen yolun dışında b'ir yöntemdir. Türkiye geri kalmış bir üîkedir; geri kalmış ülkeler fcapıta list yöldan kalkınamazlar. Kalkman bir tek tiîke örneğı ğörül • memiştir. Bu yargı kişisel bir varış değıldir. Dünya Türkiye pratîği sonucu bilim adamlarının geniş deneyîer sohucu saptadıklan bilimsel bir varıştır. 1961 Anayasası Türkiye'nin kapitaüst olmayan yoldan kalkınabiieceği sistemi üstüne oturtulmuştur. Kapıtalist olmayan yol ve metodla" Anayasanın emrettiği ileri atılım ve reformlâr sosyal" gelişim ve değişim sürecimize paralel olarâk öncelikle yapılabilir. Böyle bir yöntemle; tanmda köklü değişim yapacak toprak reformunun yapılması dış ticaretin bankacılığın sigortacllığm ulus yaranna îşler hale getirilmesi büyük sanayi işletmelerinin devîet eliyle kurulup işletilmesi sosyal felâket haline geîen iş"sizliğe care bulunması, vergilerin herkesten gücüne göreT alınması, milS gelirin çahşanlann emeğine ve fırsat eşitliğinin yarattı' ğı olanaklara göre sosyal adalet ilkeîeri içinde dağıtılması gibi kökîü dönüşümlerin öncelikle başanîması gerçekleştirilebilir., • . . " Bu isler Anayasatnızm çizgisi içinde k'arma ekonomi sistemi ile yürütulecektir. Halkın yararı bunu emrediyor. Anayasamıza, Kapitaüst olmay'an yol; "; TUrkiye geri kalrtıış bir tilkedir. Halkımizm yasam düzeyi çağın çok gerisindedir. însan başına gelir, tükethn ve yafırım sun de* rece dtişük ve yetersizdir. 1946 yıluıdan bu 'yana, denenen yol, kaçms ekonomid» ekonomik girişimler calışan halkımızm yaranna işliyecektir ülusal ekonominin düzenlenmesınde ve gelişmesinde kamu sektörü »gır basacaktır Hangi girisfmîerm .kamu kesimine gireceğinJ ha\km* ihtiyacîan tayin edecektir. • Kapitalist olmayan kâlkmma» yönteminde; plân, hem kamu sektöründe hem de özel girişimlerde zorunlu oiacaktır Bugün .olduğı^ gibi özel sektör başıboş bırakümiyacakfcır Bu görüş, C.H.P.'nin ekonomik ve sosyal şörüşüdür C.H.P bunun için; şürekli arayış ve yenılenme içmdedır C.H.P.'nin sa vunduğu ekonomik sistemi gerçekleştirmek için ülkenin sosyal şartlanmn elverişli olduğu biîimseî bir veridir. Araştırmacılann tüm deneyleri bunu ortaya koymuştur. Yukarıda sıraladığımız •ekonomik işleyişle kurulacak demokratik soî. düzende: Dış politika Atatürkçü geleneklere oturtulacaktır» Ulusal savunmamızı kendi sanayi gücümüz karsıhyacak, ulusal savunma kalkujmamıza yük olmayacak. bırbirini bütünlüyecektîr. • :>. . , , . . • .. Ulusal b'ağımsızhğımızı çığneyen ve gölgeleyen tüm anlaşma' lar ve bağlaşmalar kalkacaktır.^ PetrOl ve madenler yabancılara »ömürtülmüyecek, halk yaranna işletileceklerdir." Yabancı sermayenin yağması kalkacaktır. Vergmin ağır yükü fukaraya değil, varlıklıya yükletilecektir. Mılli gelir dağıhmında kesın sosyal adalet sağlahacaktır. (Yoksul çocuklan parasız okuyacak, doktorsuz, ilâçsız, bakımsız bırakılmıyacak hastane kapılanndan kovulmıyacaktır.) Rumelihisarı iskelesi OKTAY AKBAL «Urumeîihisarmda oturmuşum Oturmuş dabir türkü tutturmuşum». O da bu kanapede oturdu mu acaba? Bu yağmur sisini yüklenmiş Boğazı seyretti mi? Bir kez birlikte geçmiştik Boğazdan, ta Köprüden Beykoz'a, oradan sandalla İstinye'ye. oradan da yürüye yürüye Bebek'e dek. Sait Faik ve Orhan Veli'yle. Necati Cumalı vapuru kaçırmışü, yoktu. Nerde o güzel gün, geçmişin hangi yaprağında yitip gitmiş? Orhan, Sait masallarm insanlanna döndüler. Bir lamanlar onlar da yaşıyordu, dostlarımızdı, arkadaşlarımızdı, birlikte yedik içtik tartıştık gezdik. Biri kırkına gelmeden, biri ellisine varmadan çekti gitti. Bu, beğendikleri beğenmedikleri, sevdikleri, «evmedikleri, anlattıklan anlatamadıkları y«r yüzünden, insanlardan, yajamdan.. Birinci sigarasuu uzattım boyacıya. Aldı kulagının arkasına koydu. Ne de ağır aalhyor fırçayı! «Bu kadar çamur nerden gelmiş böyle?» dedl. «Levent'ten yürüdük Baltalimanına kadar, yolda oldu» dedim. «Levent'i beş yüdır görmedim» dedi. Rumelihisarlıydı. Yarun saat, hem de ağır »ğır tırmansan yokuşu, Etiler'e varabilirdin. Ama o yıllar*yılı kıpırdamamm Rumelihisar'dan. îskela yanında, kanapelerin önüne çekmiş sandığmı, yatgısıni yaşamij. kutusu da basit, renksiz, gösterişsiz. Asmış bastonu kanapenin koluna. «Çok isterdim yürüyerek inmek çıkmak, ama tor» dedi. öyle uzun BÜrdü ki boyamasıI.Bitirdl» parayı verdim, «igaralarımızı yaktık. Denia kurşun rengiydi. Boğazm kendi rengi yoktu bugün. Yağmur yağdi yağacak, ama yağmıyor n«denss. Bekletiyor, korkutuyor, üzüyor. îkl kişi geldi boyacınm yanma. «Yatağı sattım» dedi. «Parayı aldm mı?» Almış, sevinçli. Hem de iyi paraya, Az sonra alan da geldi. O da ucuz mu pahalı mı almıg, bilmiyor. Başka bir yaslı adam vardı balık tutanlan seyreden: «Ulan seksen lira nasıl verdin, ben onbeş lira vermezdim» dedi. Sonra «Ama scn o yatağm içini bir iyice sra, bunun dede3İ altmlarım yatakta «aklamıj kırk yıl önceı. Bir şeyler daha konugtular. Yanıma biri oturdu. Bir genç. Dalıp gitti yolun ucuna bakıgları. Ben de sigara üstüne sigara yakıyorum, Evet Hayır HORMON KONTROLU ÎLE MÜSTAKBEL ANNELERÎN HAYATLARI KURTARILIYOR ,o da. Oysa pek sevmem sigafayı. Çazı günler istiyor insan. Bir umut arıyor. Yaşama bağlanma nedenii Çok sigara içenlerde bir şey arama vardır, bir yalmzlıktan kurtulma isteği. Özellikle kadmlarda.. Çıkarırlar çantalarmdan paketi çakmağı, • heyecanla yakarlar sigaralarmı. Oh, kurtulntuşlardır, bir taze güç kazanmı^ardır artık.. Delikanlının gözü Emirgân'dan gelen dolmuşlarda, taksilerde., Biri gelecek. Biri gelmeli. O «biri», o olmalı. Beklenen, beklediğimiz, beklediğiniz.. Hep birini bekleriz, ya gelir ya gelmez, gelse de görmeyiz anlamayız bazan, gehnediği halde de geldi sanırız. Hayır, bilemediniz Godot değildir her beklenen. Godot uımıtia beklenir, umutsuzca beklenenler de vardır. Kişiler, olaylaf, bir şeyler... • " Ben de çok bekledim böyle. Gelse ne olacaktı? Gelmedi çoğu kez beklediğim. Kalktım, yürüdüm, unuttum. O bekleme anını öa. Ama o unuttuğumu gandığım duygular içimde yerleşti kaldı köşe taşları halinde. KişHiğimi yaptı, beni katılaştırdı, guçlendirdi. Bn delikanlı da bekleyecek, sigaralar içerek, rakılar içerek, düşler kurarak kuramıyarak. Konuşsam, desem ki «Arkadaş vazgeç vu sevdadan, bırak her şeyi çu anda, olduğu yerde bırak onu, kendini» ya da «At kendini denize yapamıyorsan, yok ol, su ol, köpük ol». Hep şairler karıştmr kafamızı! Şiirlerle yaşanmfca düş yaşam öyle güzelleşir öyla gdzelleşir ki. gerçek yaşam katlamlmaz olur. O zaman hep kıyamete bir" saat varmışcasına yafiarsın, bir öykÜmde yazdığım gibi... Bir pazar akşam üstü. Rumelihisarı iskelesindeyim. Yalnızım. Yasak değil bana yalnlzhkl Hoşuma gidiyor hattâ şimdi yalnız olmak. Sigaramla başbaşa. Anılar anılar... Vapurlar geçiyor, koca jilepler. Nerde o eski Şırketıhayriye vapurları! «Vapurlar da iskelemize uğramaz oldu» dedi boyacı. Üç kez vapur varmış artjk, o da sabahları gidig için. Pazarlan hiç yokmuş. Vapurlarm uğramadığı bir Boğaziçi iskelesi olmak ne acı! Birden öyle duydum kendimi. Bırakılmış bir iskele gıbiydim şımdi Kimse gelmeyecek, yanıma yaklaşmayacak. îçimdeki yolcular bir yere gidemiyecek! Kalkmah gerçeğe doğru yürümeli. Anıları, özlemleri, içlenmeleri bırakmalı. Ya gerçekle savaşmah, ya da kaçmalı, kendinden, her şeyden . HORMON KONTROLU ir Ingıliz Unıversitesınde geliştirilen metod sayesinde müstakbel annelerin hormon kontrollan seri bir şekilde yapılmaktadır. Bu şekilde 3000 bebekten 5 inin" hayatmı kurtarmak olanağı doğmaktadır. * Araştırma Leeds Üniversitesinde yapılmaktadır. Metod, hamileliğin ileri aylarmda OstorcJen dişilık hormonu • seviye» sinl süratli bir biçimde tesbıt etmek temeline dayanmaktadır. Profesör Stitch, Leeds ve .bu Hamileliğin ileri aylannda a«ne ve bebek büyük ölçüde os metodun uygulandığı 140 merkeztorojen çıkarırlar. Bunun belir de saatte 20 tahlılin yapılabilli bir seviyeyi bulması ve artma diğini ifade etmiş ve bu şekilde sı anne • çocuk için sağhk işare daha çok sayıda bebeğin hayatının kurtanlabileceğini öna sürti oîarak kabul edilmektedir. . .) f. Ostorojen miktanndaki düşme müştür. hamilelikte bazı tehlikelerin bolirmesi demektir. Bu durumda be' KANSER beğin dışarıda ana rahmindcn daha çok: yaşama şansının bulunduğu ortaya çıkar. fdrarda yapı • SOVYETLERÎN YAPTTĞI. lacak ostrojen kontrolü sözü edıBÎR AŞAMA ÎLE KAN len durumu daha aynnüları ile ortaya koyar v KANSERtNİN (LÖSEMÎ) TEDAVÎSÎNDE YEPYENÎ " ÜMÎTLER BELÎRDÎ TEST TÜPÜ B MÜSTAKBEL ANNELERİN HAYATLARI KURTARILIYOR. KAN KANSERİNİN TEDAVİSİNDE YEPYENİ ÜMİTLER BELİRDİ. SIĞIRLAR YİYECEK DEPOLARININ ANAHTARINI BOYUNLA RINDA TAŞIYOLAR. 1• » * %< Cold Norton'daki çiftliğinde başan ıle yapılmıştır Bu şekilde hayvan serbestçe tabii biçimde yiyeceğini sağlamaktadır. Bu güne kadar en modern çift liklerde bile sığırların önüne belırli miktarda yiyecek konur ve buna «Kontrolludiyet» adı verihrdi. Tabii böyle bir tabi! olmıyan beslenme sistemi hayvanlarda huysuzlanmalânn en önemli sebebi oîarak kabul edilmektedır. ' +^ * l VECDİ KIZILDEMİR tıp otoritelerinin kanserin turunün ılerlemesini ağırlaştırma bakımmdan önemli gelişmeler kaydettikleri bir sırada yapılan bir basm toplantısı üe kamu oyuna duyurulmuştur. Sovyet bilgüıleri lösemiye tutulmus .insanlann kanım maymun ve şebeklere aşıladıklannı, bu surette hastalığın bu hayvanlara bulaşmasmı sağladıklanni açıklamışlardır. Verilen bu bilgiden, Şovyetlerin kansere yol açan bir virüs keşfetmeyi başardıklan kanısına vanlabilir. Amerikadaki Millî Kanser Enstitüsünden Dr. John B. Moloney, Sovyetlerin hazırladığı raporun lösemi ve benzeri hastalıkların önlenmesi ve tedavisi hususunda «mutlak surette yeni ümitlerin doğmasına yol açacak nitelikte» olduğunu söyledikten sonra, Sovyet Lösemi Projesini yönetmekle görevlı uzmanlardan biri olan Dr. Boris Lapin'i orada hazır bulunan basm mensuplanna takdim edip, diğer kanser türlerine değinmiş ve Sovjretlerin bir tür virüs tesbit etmeyi başardıklannı, fakat bu vırüs'ün insanlarda lösemi hastalığını meydana getiren virüs olup olmadığının henüz kesin oîarak büinmediğıni sözlerine eklemiştir YENİ SİSTEM Yeni sistemde sığır boynunda elektronik bır kılıt taşımaktadır. Bu kilit yiyeceğın saklandığı bölümün kapısını bir elektronik devre vasıtasiyle otomatik oîarak açabilmektedır. < Küitleme yine elektronik sis» temle olmaktadır Sığır, işmi bitirip yiyecek deposundan aynlırken başını arkaya hareket et^ tırmekte ve anahtar kendihğinden kilitlenmektedir. Sistemin kullanılışı hayvanlara birkaç saat içersinde öğretilmektedir Işin en ilgl çekici bır yanı da her sığırın boynundaki kilıdın belirli kapılan açabilmesıdır. Böylece bir hayvanın diğerinin yıyeceğini yemesi önlenmiş olamaktadır. Bçnzer bir sistemin koyunlar için de kullanılabılmesı için çalışmalar yapılmaktadır Sistemi Kuzey Iskoçya Koleji öğretım üyelerinden Dr Broadbent bulmuştur Elektronik kılıt sistemi Calan Elektronik firması tarafından imâl edilmektedır Kilitlerin herbıri 40 sterline malolmaktadır. HAYVANCILIK SIĞIRLAR YİYECEK DEPOLARININ ANAHTARLARINI BOYUNLARINDA TAŞIYOR îngilterenin en İyi beslenen sığırlarından bazılan artık yiyeceklerinih bulunduğu bölmenin anahtarlannı boyunlannda taşımaktadırlar. Bu sayede hayvanlar elektronik bir kilit sistemini istedikleri zaıpan açmaktadırlar. • Bu fikir Tanm Araştırma Konseyine bağh Hayvancıhk bölümü uzmanlan tarafından ortaya atılmış ve ilk denemeleri kuruluşun Sermaye piyasası YıImazÇORUM Ticaret Bakanlığı Müfettişl Bir testr tüpünde renlç degişikliği esasuıa dayanan yeni metotla herşey bir iki saat içersinde anlaşılraaktadır. Araştırmayı yürüten profesör Roy Stitch bir yıl içersinde 3000 kontrol yapıldığmı ve en azından 5 bebeğin hayatmm kurtanldığını açıklamıştır. "'^Amerikah ilim adamlan, Sovyetlerin kan kanseri (lösemi) ile .ilgiîi araştırmalar sırasında kaydettikleri bir aşama sayesin.de, bu hastalığı önliyebilecek bir aşının keşfinde ve tedavisinde önemli gelişmelere yol açabilecek yepyjeni ümıtlerin dogduğunu açıklamışlardır, Bu aşama, özellikle Amerikah £immıımmııımıımmMiııımımıımmmmmımmııımıımmn> | kisinde kalırken daima Ticaret Bakanlığmın uzağında çalışmış ve bu bakanljğm dile getirmeyo çalıştığı gerçek, sorunlar ılgi gormemiştır, Ticaret Bakanlığmın bu tasan hakkmdaki bütün gorüşlerinin kabul edilmesi gerektığird kımse iddia edemez. Fakat, iş çevresi ile yakın temas olunarak hazırlanan maddelenn, halk tasarruflarının korunması açısından değerlendirilmesini yapabilecek tek yetkilinm, yıllardır T. Tıcaret Kanunu uygulayıcısı durumundaki Ticaret Bakanlığı olduğu da inkâr edilemez. Tasârı hazırlanırken • incelenen yabancı örnekler arasmda Amerıka Bırleşik Devletlerı mevzuatının geniş etkısinde kalınmıştır. Oysa. gelişmiş ekonomisi, etkiii borsası ve aydın halk kitlesi ile karşılaştırıldığı zaman memleketimiz ile A.B.D. arasmda bır benzerlık bulunamaz. Seçilen yanlış örneğin en önemli yanıltması ise halk şirket ilişkilennde tarafsızlık ilkesinin benimsenmesı olmuştur. Başka bir deyişle tasan halka doğru bılgıler verıknesını sağlamak ile yetinerek şirketin içişlerine karışmamaktadır. Yani bir şirket, yönetioilerinin kötü niyetleri sonucu felâkete gidiyorsa, bu durumu ortaklarına duyuracak, fakat şöyle veya böyle davrannıanız gerekir şeklinde halka etki etmeyecektir. Bu prensip, öğrendiği bilgilerin iktisadî ve hukukî değerlendirmesını yapabilecek gelişmiş bir toplum için belki doğrudur. Fakat, okuma oranı bile henüz bir sorun olan memleketimizde çok yetersiz bir uygulama göstereceği kuşkusuz ve halk tasarruflannın çaresız yakınma ve bâşvurmalarınin devam etmesı kaçmılmazdır. Bazı çevreler, sermaye piyasası hakkındaki tasarınin kanunlaşması konusunda kesın bır karar vermiş gibi görunüyorlar. Ilkin Maliye Bakanlığı tarafından sevkedilen eski tasarınin kapsamı ve hükümlerinin tamamen değiştırilmesı kararlaştınldağı zaman, alt komisyonlar kurularak yeni tasarınin Mıllet Meclisi Geçici Komisyonunda hazırlanması olağan değildir. îkinci oîarak, Ticaret Bakanlığmın bu düzenlemeyi T. Ticaret Kanunu içinde yapan bir taslak hazırladığını bildırdıği vakit bir inceleme dahi yapılmadan sert tepki gösterilmesı düşündürücüaür. Son olarak, hükümetin tasarıyı geri alması halinde dahi çahşmaların devam etmesıni sağlamak amacı ile tasarınin bır kopyasını daha kanun teklifi şeklinde Meclise verılmiş bulunnıasj bu konudaki karariılığı açıkça göstermektedir. Tasarıya yoneltılen eleştirilerin haksız olduğu kuşkusuz düşünülebilir. Fakat, böylesine kesin kararlarla tartışma yapümasının pck yararb olamıyacağı da açıktır. = g TEŞEKKÜR NIYAZI TOKER'tN | | OKÜYÜCU MEKTUBU ORTADOGU TEKNİK ÜNİVERSİTESİ'NE GİRİŞ ADALETSlZLİĞI Bildığimiz gibi bu oğretim yılmda Orta Doğu Teknik Ünlversites'me 1400 öğrenci alınacaktır. Bu öğrencılerin 1000'i Türk uyruklu, 400'u yabancı uyrukludur Sınava gırenlerin 28.000 olduğunu biliyoruz. Bu durumda ancak yirmi kışiden bir kişi sınavları kazanmıştır. Ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi Rektbrlüğü'nün aldığı karar üzerine ek kontenjan açığı olmaya.caktır. ' Her yıl 300 puan üzerinden yapılan degerlendirme bu yıl tahmin etmediğimiz bir şekilde değiştirilerek 100 puan üzerinden yapılmıştır. Bilim başarı, genel kabiliyet (zekâ), mimari testlerinin puaıi hesaplamaları gizli bir şekilde yürütülmüş, bu konuda öğrenciler açıkhga kavuşturulmamıştır. Yukarıda açıklanan değerlendirme yüzünden yüzlerce ögrenci bir puan, hattâ 0,1 puan yüzünden üniversiteye giremiyecektir. Bir veya birkaç puanla üniversiteye girememenin acısını duyacaktır öğrenci. Ve toplum ezik bir insajr* kazanacaktır. Tabiî buna kazanmak denirse... , Geçen yıl 15 000 öğrencinin girdiği Orta Doğu Teknik Üniversitesi smavlannda 1.400 kişi alınmıştı. Bu yıl sıhava girenler iki misli olduğu halde alınan öğrenci sayısmın aynı kalması ve değerlendirmede yapılan değişiklikle bir puari yüzünden yüzlerce öğrencinin üniversiteye girememesi doğal oîarak öğrencilerde bir tepki yaratacaktır. Birçok öğrenci sorunlanndan sadece biri olan bu duru . mun düzertilmesi ve âdil bir çözüm yolu getirilmesi gerekmektedir. Üniversite oğretim üyelerimizden, Mıllî Eğitim Ba, kaphğımızdan, ve Orta Doğu Teknik Üniversitesi öğretim üye , ve yardımcılanndan bizim en büyük sorunumuz olan okuya.bilme sorunumuza bir çare bulmalarını istiyoruz. Hiç değılse Orta Doğu Teknik Üniversitesinde önemli bir miktar kontenjan açılmasını ve öğrencllerin yüzünün gühnesini saglavaeak tedbirlerin ahn.masmı diliyoruz. OJD.T.Ü. nhavını kaybeden blr lise meznnu S ermaye piyasasını düzenlemek amacı İle uzun suredir hazırlanan ve son şeklind almış bulunan kanun tasansı ilgili çevrelerin ağır eleştirilerine uğramaya devara edjyor. Özel çıkarlar sağladıktan sonra destekler gorünen bankacılar grubunu bir kenara bırakırsak, Ticaret Bakanlığı, önemli çırket kuruculan, işçi örgütleri ve küçuk tasarruf sahiplerl gibi geniş bir çevrenin bu tasarıdan hoşnut olmadığı anlaşılmaktadır.. Büyük kaybımız kıymetli eşim, sevgili babamıç, Mülkiye = Müşavir Müfettişi . E 1 • ÖĞRETMENİN HAKKI Ticaret Bakanlığı, bu tasarınin bir teşvik kanunu niteliğindeki ilk şekline ltıraz etmezken, son olaylardan edındiği tecrübeleri de değerlendirerek, zorunlu bır denetim kanunu haline gelmesine karşı çıkmıs ve böyle bir duzenlemenin T. Ticaret Kanunu içmde ve son tecrübelere ceyap verir yönde yapılmasını istemiştir. îş adamları ve Istanbul Sanayi Odası ise, tasarınin bir düzen sağlayamadıktan başka düzensizlik yaratacağını ileri sürmuş; buna kaışıhk işçi örgütleri sermaye tarafını .tutmakla suçlamış bulunuyorlar. Kimse sormadığı ve konuşacak bir temsilcisi de bulunmadığı ıçın halk tasarruflan susmakta ise de, söyleyebilecek önemli eleştirileri olduğunu ilerde belirtmeye çalzşacağız. Demokratik bır memlekette eleştirıye yol açmadan düzenleme yapılamıyacağını kabul etmekle beraber, üzerınde 1963 yılındanberi çalışılan bır tasarınin böylesine yaygin ve sert tepkılere uğramasmda önemli nedenler aranması gerektıgı kanısındayız. . Soz konusu tasan bazı ış adamlan ile üniversıte oğretim üyelerinin ortak çalışmasi ve Maliye Bakanlığı yönetimi altmda liazırIanmış ve birkaç defa değiştirilmiştir. öncelerı, yalnız isteycn şırketlere uygulanacak bır teşvık kanunı niteliğindeyken, şımdi bütün halka açılma olaylarını zorunlu şekılde denetleyen bır tasan halme gernıiş ve bu defa bankacılar grubur.un etkısıne gırmiş bulunuyor. Sermaye piyasası ile iş adamı arasmdaki durumunu korumaya çalışan bankacılar ilo onları aradan çıkarmaya uğraşan iş adamlan çekışmesinı bir yana bırakırsak, sermaye pıyasasında son zamanlarda görülen uyguns>uz olaylarla ilgılenen bulunmamış ve bu olayları gorüşme konusu yapmaya çalışan Ticaret Bakanlığı da etkılı olamamıştır. Yaygm bir kanıya göre, bankacılar a yetkıler verılerek halk tasarruüarma yardım etmeleri sağlanırsa, sermaye piyasasmda gorulen kandırma olayları sona erebilir. Oysa, iş adamı ile bankacıların çıkarları genellıkle bırleştığinden bu düşünc^ fazla iyımser bulunmaktadır. Kaldı ki, şirket ile bankanın ortaklara usulsüzlük yaptıgı gorulmemış olay da değildir. Sozün kısası, tasarıyı hazırlayan kuru bazan iş adamlan, bazan da bankacıların e\ = hastalığmın teşhisİ v.e cr'hu yeniden kazanabilmek için uygu E lanan tedavi sjrasında büyüjc sabır, fedakârlık ve gayret gös = = terşn, bizlere manen destek olan A Ü. Tıp Fakültesı Göğüs S E Hastalıklan Profesörü Sayın Selâhattin Akkaynak ile asıs E E tanlarına, hemşire ve diğer personeline, gerek hastalığı sıra E = sında ve gerekse kaybını müteakip bizlerden her türlü ilgi ve E = yardımı esirgemıyen, telefonla, telgrafla ve bizzat gehnek su = = retiyle açımızı paylaşan Devlet Bakanı Sayın Zeyyat Bayka = =: ra, Adaîet Bakanı Sayın Fehmi Alpaslan, îçişleri Bakanı = E Sayın Perit Kubat, Müsteşar Sayın Hayrettin Ersöz ile Ge E E nel Müdürlere, Ankara Vajisi Sayın Şerif Tüten, Bakanlık E = Teftiş Kurulu ve diğer mensuplanna, Emniyet Genel Müdürü E = Sayın Orhan Erbuğ ile Ankara Emniyet Müdürü ve Polis =j = Enstıtüsü Müdürlerine, Danıştay Başkan ve üyelerine, Jan = E darma Genel Komutanlığına, Mülkiyeliler Birliği ve tdareci E E ler Derneğine, A Ü. Ziraat Fakültesi Dekanı Sayın Prof. Dr E E Rasim Doğuş, Besın Maddeleri ve Hayvan Besleme KürsÜsü E ^ Profesörü Sayın Dr. Sedat Kansu ve dığer oğretim üye ve yar E dımcılanna, T.M.O. Genel Müdürü Sayın Adem Karaelma» E E ve diğer Ofis mensuplanna akraba, dost, hemşehri ve tanı = E dıklarla merhumun bütün arkadaşlaruıa teşekkürü bir borç = = bıliriz. EŞİ VE ÇOCUKLARI = Tillllllllllllflllllllllllllllllllllllllllllllılllllllllllllllllllllllllllllllllllllı^ C3umhuriyet 6334 Yep.ı öğretmen okuluntı veya liseyı bitirip hemen Eğftım Enstıtüsü'ne gıden ve mezun olan bır ortaokul öğretmenj ile 5 yıla kadar başarıU ilkokul ösretmenliği yapıp Eğitim Enstıtüsüne giden böylece öğrenimi süresıncc mesleğine ara veren ve ortaokııJ oğretmeni olan m'eslekdaşa ayn) ma aşm verilmesı açık bir haksızlık ve yükselmek isteyen öğretmenin önüne çıkarılan personeJ kanununun ruhuna ve Ana yasa hükümlerine aykın bir tutum örneğidir Ek 36. maddeye göre evvelce bu gibi meslekdaşlarımıza verilmış olan bir kademe şımdi Sayıştay karan nedeniyle geı'i ahnıyor. Demek yıllarmı meslpğine adamış ve yüksek tahsil vapmis bır öğretmen tahsiline hic ara vermeden tamamlamış nlanls ayn) hakka sahip oluyor Halbukı htzmette geçen her yılm değerlendırilmesi gerekir Aksi lıalde 1 ılâ 5 yılhk emekler deâerlendırılmeyecek mi? Personel Kanununa göre yılda 3 dönem (15 Mart, Temmuz Kasım) terfiler yapılmaktadır Bazen bir gün yüzünden 4 ay terfi kaybı olmaktadır Bu kanunun ruhuna ve hızmet anlayışıns aykırı bir hükümdür Bu vüzden Haziran dönemi mezunlan kendilerinden sonra mezun olar Eylül dönemi mpzunlarına göre hiçbir avantai sa^lavamamakta, mağdur duruma düsmektedırler. Bu hususlar te$vik 3dici değil, şevk ve basanvi enaellpvicı hükümlerdir Hizmette epçen her günün degerlendirilmesi gerekir Hııkuk devletinde hiçbıt ekoromik mülâhaza menf' hükümler Ketirmemelidir zira dolavh olarak ortaya çıkaoak zararlan faydasından zivade olacaktır Çok önemli olan bu hususlarm en kısa zsmanda düzpltiimesi dileğiyle savm iimiierin dikkatine saygılanmla arzpdprîm Bİr öğretmen SATILIK Cağaloğlu, Tasvir Sokakta, 412.30 M2 kargir Depo satüıktır. MÜRACAAT: tş günleri: 22 42 90 Cumhuriyet 6325 İ.E.T.T. İŞLETMELERİ UMUM MÜDÜRLÜĞÜNDEN İmtihanla Memur Alınacaktır 1 30 yaşını geçmemiş, askerliğini yapmış, hiç bir okulla ilişkisi bulunmayan Lise ve dengi, Ortaokul ve dengi okul mezunu ile Ortaokul 2 veya 3 den terk etmişler arasmdan 12.9.1972 tarihinde yapılacak yazılı ve sözlü imtihanla Persohel Kanunu gereğince aylık verilmek suretiyle memur, saat okuma memuru ve tahsildar alınacaktır. '2 tsteklilerin 11.9.1972 günü saat 16 00'va kadar tşletmelerimiz Zat tşleri ve Sicil Müdürlüğüne nüfus cüzdam, diploma ve bir adet vesikalık fotoğrafla müracatları (Basm: 206056322) BELEDİYENİN YANINDA KAÇAK ET KESİLİYOR îstanbul Belediye Sarayınıh birkaç yüz riıetre uzağmda s yasaları hıçe sayarak bir aydır ılgilı makamlara vaptıgımız bütün mdracaatlara ra§men faalivetine devam erten bır «keçi mezbahası» var Sosyal Sıgortalar Kurumu apartmanlannın 2. Blok'unun arkasına rfüşen, Zeyrek Hamamı yanındaki boş arsada her sabah saat 68 arasmda 810 keçi kesllerek yüzülmekte, etleri parçalanarak götürülmektedir. Kesim yerinde biriken kesim artıklan, etrafa yaydıklan koku, cezbettikleri sinekier dolayısiyle hepimizi rahatsız etmektedir. 8. 8.K. n . Blok kiracıları adına Bedil Borakan
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle