25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 15 Eyluî 1972 urbu soltaa ateş1 suzân demiş bağrı yamğm biri. Nasıl da yer etmiş bu dize belleğimde, hatırlamıyorum.. Kafiyenin uyumu mu, içerdıği anlam mı ağır basmış cfa aklıma takılmış, söyliyemiyeceğım. Sultanm yani yöresi yakar in.sam, anlamına geliyor bu Osmanheaya maloîmuş, ama gerçeğin gerçeğini yansıtan söz. «tYanaşma suitana {yani iktidara), jranarsm» diyor dize. Kim söylemiş bunu? îktidara, kodamanîara yanaşıp da ağzının payını almış, yanıp kavrulmus bir şaır mi; yoksa iktidarm ( siîlesini yiyen, yiyince de şairliği tutmuş sıradan bir yurttaş, dertîi bir yurttaş mı, anlamasj güç. Kim söylemişse söylemiş, doğru, çok doğru bir yan, hattâ yanlar var bu sözde. îktidann kendîsi, yakar iktidardakiîeri. önce böyle bir anlam çıkıyor bu sozden. Az mı gördük, son onbeş yirmi yıl İÇÎnde, iktidarm nice nice insanm başım yediğini? Alain, «însan düseceği yere çıkmamah» diyor. îktidara gelip de düşmemek olur mu, oîmuş mu? Kendine ve adamlarma «düşük» dedirtmiyeceğim diye direnen nice politikacılar görmedik mi? Düşecekleri yere çıkmış olmamn cezasım çektiîer, hem de fazîasiyle. Yıllarca önce, Vatan Caddesinde, şimdi pek hatırhyamadığıns bir tören doîayısıyle D.P. iktidan kodamanlarımn, başları havalarda, güle oynaya, alay haiinde, Aksaray'a doğru sürü sepet, böbür böbür indiklerini kaldırım kenanndan seyretmiştim. Menderes, o kızıla boyanmış saçîariyle, adamlarmm ortasmda öylesine bir görkem, öylesine afra tafrayla geçiyordu ki, bir an, iktidarm insanlara oîmayacak güçler ekliyebileceğine inanasım gelmişti. Sonra, Yassıada duruşmaîanncfan birine seyirci olarak gittiğimde, o kızıl saçh bası artık boyayamaz oiduğu için kırçıllaşmış (ashm bulmuş) haîiyle, çökük avurtîarı, yıkık omurîarı, ufalîp ufaîıp neredeyse vokîara karısacak kadar silikleşmî? havasiyle görünce, öfkelerimin birdenbire tarifsiz bir acımaya » donüştüğünü farketmiş, önümde sanki ansızın açıîıvermiş karanlık, derin ve dipsiz bir kuyunun boşluğuna düşer, düşer hissetmiştim kendimi. Sonra, 27 Mayıs sabahımn, o güzelim erkek sesiyle radyolardfc bangır bangir bağıran Devrim müjdesini haitırlamış, doktoriarın en yiğıti Cemil Cemiloğlu ile birbirimize ^«arılıp hopladığımiz o mutlu dakikaları ansımış, irkilmiştim. Peki, ne olmuştu? Menderes, düseceği yere çıkmış, inmesini biîmemiş, tepetaklak devrilmisti , K Olaylar ve görüşler IKTIDAR ATEŞI VEDAT GÜNYOL yor? Yakın iaribimizde nice nice umut kıncı örnekleriyle karşılaştık bunun. îktidar insam yakar diyor, bağrı yanığın biri. Yakar diyorum bea de. Halkın ve bu arada aydmların CH.P.'ye olan hmcmdan yararîanan DJVnin seçimlere hazirlandığı, yıldızmın parlaroaya başladığı günlerdeydi. Bir, sınıf »rkadaşım sonradan partisınin kalemi çelimsiz, pazısı güçîü kodamanianndan oîdu •, Kadıköy parti ilçe başkanıyken, seçim öncesinde bana ve kardeşime «Haydi gelin yazıiın parüye, listeye koyaîım adlarftuzı,, seçilırsinız yüzde yüz» demişti. Biz yazılmadık. îktidann adamı, gelecegin ne renk aîacağı bilinmeyen iktidarinfn adamı olmak korkusu mu bürümüştü içimızi, yoksa îktidar ateşinde yanmak düşüncesi mi ürkütmüştü'bizi, hatırlamıy^orum. Ama, yazılmamıştık. .Seçimler ölmuş, oylarımızı sevine sevine D.P.*ye vermıştık. Sonra bir de baktık ki, bizim arkadaş milletvekili oluvermiş. Oluş o oluş. Sonra, biz ondan, o da bütün partisiyle birlikte kısa tamanda haiktan kopuvermişti. Sonrasmı biliyorsunuz. O arkadaş da, bütün D.P. taklmı d*a boylamıştı Yassıada'yı. tktidar yakıttıştı arkadası ve takımım. " , Bakm ne diyor masaî ustası koca La Fontaine?: «Ey halkın hizmetinde çalısanlar, Kodamanlar,v krallar ve Bakanlar, : Sizler ki ne balanık sular, ..., * t , Ne utnulmadık belâlar içîndesiniz; Sizler ki mutsuz oîdunnz mu düser, Mutla olâunaz ma da bozulursanuz.» Evet, C.H.P. iktidan da, "D.P. iktidan da, A P iktidarı da mutlu oldukları dönemlerde bozulmuş, mutsuz oldukları doneml de de düşmüşlerdi. . .f * Peki, kim bîîmiş düseceği yere çıkmamasıns, çıkınca â& düş• memesim? Demirei de bılememışti ama, oîaylar onu getırip getarfp Syie bir noktaya ulaştjrmıçtı ki, suçu kabahatı bir kaiemde silinivermiş, neredeyse kahraman oluvermişti. îktidar böyîedir işte. Çoğu kez yakar kendıne yapışan ınsanı, bmde bır de, açık kapılardan Süzüîüp feçmesmı bilenlerı esırger, sonra yeniden v . akıllanmad^îarsa eğer geiir haklarmdan. ,' Alain, «îktidar kasveUidırV îktid'arda olan sevılmez, sevüemez» diyor. *Hangı iktıdar bu? Demokrasüerde, halkın oyu ile işbaşma gelenler mı? Yoksa* halka rağmen, zor kullanarakbafa geçenler mi? Her ıkisi 4e oiabıhr Oyla başa gelenler, bir çıkar birliği kürug da, kendılerinı basa geçirenîerden koparîarsa, o zaman AJain'in sözünü ettığı iktıdar oluverjrler • . * • . Lykurgos Lakedemonya'ya, Solon da Atina*va ^ 3 1 » ? *W > duktan sonra, uzun süre yurtlarmdan aynlmısiar, kfendi koydukları yasalan o l a . k ı b i r gün çiğher, yasalarıh üstüne çıkanz dıye bulunur, kendi koyduğu yasalan, akhna estjkçe çlğnemeyen,' v Az •çiğnemeye yeltönmeyen kirase Oysa, H Melvılle'ın dediği gibi, «Bir. insan kafaca ne kadar üstün olursa'olsun, ashnda azçok bayağı ve aşağıhk gdserişîere basvurmâdan, başka insanları 8$' ^'rekli ^ a r a k buyruğu altına alamaz » Alamaymca da düşer. Onun için, îktidar detfiğrmiz o herkesin ülaşatmyacağı, ulaşsada uzun %ure bannamıyacağı yerden düsmerneyı, yani beili bu seviyeyu ınsanca bir seyiyeyi korumasını bjlrneiidir. . . \ îktidardan düşmenin ayrıîmanin tieğiî en sağla'm yoİq, .«kasvetli» olmaktan kaçmmaktır, vebadan, kaçınır gibi. «Kasvetli» bir iktidar, yanına yaklaşılmaz, söz anlatılmaz, anlatılsa da dinlemez bir iktidardır. Kâtıp Çelebi (1), hukukçu Ebü'lLeys'in Başları havaîarda, çevresini kasıp kavuran, çahmıhdan geçilmez insanlann, bir devran dönmesiyîe birdön küçüîüvermeleri ne yürekler acısı Şeydir ! Gönül ister kl, hep o kabadayı haîler sürüp gitsin, türîü baskılara, yıldırmalara, hattâ işkencelere kafa tutsun cfa, insan onuru denen o hiç bir dünya nimetiyle değiştirilmez şeyi ayakîa.r aîtma afrnasm, aîdırmasm Ama öyle mi olu Bozulma ve düşme «Kasvetli» îktidar düşer * . » ağzmdan, bir bilgın içm .gerekH olan şu on erdem! sayıyorj «Haşyet (korku, korkma), nasıhat, çeîkat, ta*hammül, sabtn ve» kar ve sükun, tevazu, haik^n mahndan kendismı uzak tutmak, daima kitapîara bakmak ve yanma kolayca gîrebümek » BCtün bu erdemler, bence, devfet adamlannın vazgeçîîmea erdemleri, niteîîkien olmah . Buniara sahıp oîan devlet adami, görevipden aynlsa biie *düsmü$ olamaz Çünkü, bunîar onu düş1 mesine imkân olmayan bir yerde, bır seviyede tutarlar Pîaton, , gönlüriün tahtına' oturttugu ideal Devletinin başma boşuna mı getirmek istetniş filozoflarî? Kâtip Çeîebi'nin saydığı bu erdemîer içinde, ozeilikle ikisi iktidann vaageçilmez niteliği <umah bence: Halkm mahndan kendıni uzak tutmak ve vanma koîayca girebilmek> Yanınakoiayca girebilmek, belki 4e bu nitehkienn en önemlısidlr''ÇSi^kp, yanm.a'dan vakılmadan bir devîetlimn yanma girebiîmfek, diyalog kurabilmektir ashnda. Ovse, basj havaîarda ıktidarla kim' diyafpg kurabilmîştir? Hıtlerner, Mussoliniier, yurtîarmm aklı başmda, namuslu aydtnlanm yakîaşttrmîşîar mıdır yanîarina? Hitler Almanyasmm bunca kaîburüstü aydmîarı, 'sanatçıları, bilginleri diyalog kuramsdıkian için yâdelîere goçmediîer mi? " • îktidar yalmz,, ifetidardakileri" mh yakar? tktidara, dert an"V^ek için biie oîsa, yaklaşanlan yakmaz mı? Korbn snlta» a*<^.i suzân'm belîei asiî anîamî dsr bu olsa gerek Suitana yaklaşırsan, va kulu kBlesi olursunr, buyruğuna girer r diîediği yoida vyürür, dümen Suyonu izlersin, ya da aklm mantığm, sağduyunun volunda») saştne*. kafa tütar. kellenin uçurtulmasma razı olursun. Adalfetlî bjr padişah olarak tanman Hint Hükümdarı Çıhapgir (156916^7) tahta çıktığı zaman Ağra Sarayı'na zülerîs donanmı$*altm'bir zincir astırmıs. Şikâyeti olan her yurttaş, . gündüz veva gecenin her saatinde bu aîtm zinciri çekerek der*&ini saraya duyururmuş Bir masal. bir efsane nitehğı taşıyan bu hikâyeden ahnacak çok dersler var. Eşi Adnan Adıvar'm dlümünden sonra, sori günîerini köseciğmde geçıren Halide Edip, çemi a«va almış D.P iktidarınm hı$mmdan Sylesine korkuîara kapılmıştı kı, kppısına kadar ge|en Nehru'yu biie, hastahk bahanesîyle geri çevirmiş, sonra da, büyük devlet adamınm eîimize s!k*jjt>rdjgı heş nefu sçmamıs lâîeyi görünce hijngür hüngür ağlamıstı , Ama ne o!du sonra? Yeller esti ol saîfanatm yerinde «Kizir•. oğlu Mustafa Beg» gibidir bütttn kötü iktldarîar, bir hı$mman ' .gelir geçerlef Geride, bir. Körojlu kahr, şanı çerefı bütün dunyayı tutac ••. ,' s : : • ' * ' (1) Kâtip Çelebi'den Sşçmeler; O. Ş. Gökyay, M.E.B. Yaymîan, 1968,'s. 224. " • 0* Paranin yeri OKTAY AKBAL Evet Hayır azarm, düşüncelerini anlatmak için başvuracağı sözcüklerı seçmesı, yeriı yterih*de kullanmasr, önemlidır *Söz'cük, tek başına* ahnmöa, yalmzca sözlükteki' anlamiyla .düşü , / nulmek gerekir. Yazar, onu kullanırken, ilkın sözlükteki anla . ' mına bağlı kalacaktır. Yani, yan lış kullanmayacaktır o sözcü "V ğü. izjn için para nedır? Böyle bir soruyla de I9*u biriktirirmiş, yüsde 14'ü gıysiye, yüzde karşılaşsamz ne derdmiz? Bir düşünurdü13'ü motosiklete, yüzde ll'i geziye harcarmış. nuz once, para nedîr ya da ne değildİr dıKitap, mobilya, fotoğraf vb. şeyler ise daha ye • Belki hiç bir şey değildir. adamına göre, > sonra geliyor. belkı her şeydir, gene adamına göre... Sir «Sizin için en önemli şey nedir?» sorusunThomas Mbre, Utopia'da «Her şeyin para ile da ilginç bir iş bulmak yüzde 40'la başta yer blçuldüğü bir yerde toplumsal adalet ve ıaalıyor, onu yüzde 38'le aşk, yüzde 28'le aile hathk hiç bir zaman gerçekleşemez» dermş mutluluğu, yuzde 27 ile para izliy»r. Kültür yuzyıllarca önce. Yalan da çıkmamış bu sozu. ' * düzeyıni yuceltma, kendi kendıne bir şeyler Her sey parayla ölçülüyor bugünkü dunyada, yaratma, sos^yal adalet gibi şeyler daha sonra geliyor. Üzerinde durulacak başka bir soru bu yuzden de toplumsal, edalet ve rahathk bir da gençîerm kendilerine miras olarak üçdört turlu gerçekleşemiyer. Hem bu toplumsal adamilyon kalmasını doğal sayıp saymadıkları... letı tumuyle gerçekleçtirmek galiba bir masal! Daha, doğrusu "böyle yüklü bir miras sosyal Hiç bır duzende, hiç bir ülkede, hiç bir çağda adalete uygun mudur, değil midir? Gençlerin yok boyle şey ! Bir ceşit düş, bir çeşit varılyuzde 44*ttne göre bu paranın hepsinin miras masi hayal edilen amaç bu. olarak kalması en doğal şeydir. Yüzde 3l'i, bu Express dergisinde bir soruşturma yaymparanın yansına sahip olmayt sosyal adalete lfındı. «Yaşamımzda Para» başhklı bu soruşuygün buluyor. Yüzde 14'ü pek az bir bölüturma Fransız gençleri arasında yapılmış Ne münü istiyor. Ancak yüzde 4'ü ise mirası kaistiyor bugünün gençlen? 15 20 yaşlarındaki bul etmiyeceğini bildiriyor. genç kızlar, delikanlılar ne Hıtler'ı, ne Stalin'i Işte 1520 yaşlanndaki Pransız gençleribiliyorlar. Ikınci Dunya Savaşı, De Gaulle'den nin parayla ilgili gorüşleri. Görülen önce şu, > önceki Fransa'nın durumu d* onlar içıft.'ya '"'gençler istedîg|ni jüacak, elde edecek, kada,r 5 fc9H£İ konular ? tştö yaşamm eşığinde bulunan para istiyorlar^, baskalannı egemenlikleri al • bu gençlare.şöv'le bir jsoru scKrulmüşu.. «E&ra tma sokmak gmi bir hırs için değil. Softra gü ' nedır sizm için' Her şöyden önce her istediğivenlıkli bir iş özlemindeler. Araba sahibi olni almak, keyif surmek aracı mıdır? Bir gümak, aşk hayatı yaşamak sonraki ist'ekleridir.* venlık. nedeni midir? Bağımsizlık, özgürlük Para harcamak mı, 'yoksa biriktirmek mi ismüdür? Başkaları üzennde egemen olma gütersiniz diya sorulunca yüzde 88'i biriktirmek . cü müdür?» Siz olsanız ne dersiniz? Bu genç. ten, yüzde "7'si harcamaktan yana oy kullanlerin yüzde 56'sı her istedığını almak, keyif mış. Bu da günümüz gençjiğinin yarınlannı sürmek aracı saymışlar parayı. Yuzde 22'si bir bugün kadar düşündüğünü gösteriyör ' guvenlık nedeni, yuzde 19'u özgürlük, bağımYetecek kadar para..! Çağdaş gerfçlik buBidık, ancak yuzde 2'si başkaları üzerinde egenun ardmda. GUvenlik, aşk, yaşamak... Bu da menlık kurma yolu saymış . Her istediğini alen doğal istekler, özlemler degil midir? Bir de • ma ısteği, guvenlikten ağır basıyor ! Elbet yaş sız düşünün bakalım bu sorular üzerinde. îçon beş yirmi olunca güvenlik diye bir koriu tenlikle... Sanmtn azçok o Fransız gençleri yoktur I gibi duşüneceksiniz. Yetecek kadar para, öz v lenen bir yftşama düzeyı için, bir güvenlik îkinci soru şöyle: Bir meslek seçımınde duymak için... Her şeyin parayla ö'lçüldüğü bir • çedtli etkenler rol oynar? Sizin içm en önemdunyada onbeş yirmi yaşlarındaki Fransız lisi hângisidir? tlginç bir çalışma yüzde 57, gençleri daha başka ölçulerin de var olduğunu güvenli bir Iç yüzde 23, kazançh bir iş yüzde 9, açıklıyorlar. Bu, bir ilerlemedir. Dünyamızın boş zamanı 'çok olan bir iş yüzde 7, çok sorumdaha iyıye, daha güzel bir düzeye doğru gittiluluk yükleyen bir iş ise yüzde 4 oy alabîlmış. ğini gösteriyor. Paraya tutsak olmayan bir Başka bir soruda da «Çok paranız olsa bu toplum, bir insanlık. Ancak o zaman gerçek fau dncelikle'nereye, neye harcardınız?» diye sosyal adalet, gerçek sosyal hu?ur kurulur, soruluyo'r. .Yüzde 22'si otomobil ahrmış. Yüzancak o zaman S Y OKUYUCU MEKTUBU îzmir köriezi pislık içinde Saym Osman Kibar'a " Izmir'in en büyük sorunlarından birisi korfezin pisliğidir. Denizm pis kokusunu Bornova' ya girerken hissedersinız. İz mir'e yaklaştıkça bu durum çekilmez bir hal alır. Hele Kordonboyunda bir gezinti yapacak olursanız bir daha denızın kenanna yaklaşmağa tövbe edersıniz. Denize bakıp deniz suyu mu, yoksa lâğım pısliği mı olduğunu farkedemezsiniz. Halbu ki denizlerin, maviliği, kokusu asırlardır şairlerin ve yazarlan n ilham kaynağı Olmuş v© ' îıâlâ olmaktadır. Nice Leventle rimız sularm engin maviliğine büyülenip denjzlere açılmışlaröır. Türkiyenin en hareketli limam olmasına rağmen hiç bır ilgi gösterılmemektedir Bir çok lüzumsuz h'arcamalar yapılırken hiç bır zaman körfezi temizlemek ışi gerçekleşmedi. Geçenlerde bir Japon firması 10 milyon liraya bütün sa hil şeridini pırıl pırıl temizliyoceğine garanti verdi. Saym Kibar bu işi halledeceğini söylomesine rağmen ortada hiç bir laaliyet yok. Gün geçtikçe Kordonboyu çöplük denizine dönüştiyor. Kısa zamanda bu sorun halledılmezse şarkılara konu olan Kor donboyu, bataklık koyu halme gelecek. Sayın ılgıhlerin dıiüsatini çekiyorum. Mehmet ÇINAR BİZ DE DEVLET MEMURUYUZ Kadastrocu olarak köylerunızın tupulanmasuu yapıp, vatandaşın gayrimenkulüne değer kazandırıyoruz Buna karşılık ner türlü haklardan mahrum olarak, sabahtan akşaraa kâdar kızgın güneşın altında alın ten dokerek hectefımıze ulaşmak gayretını sarfetraekteyız. Akşam olup da; en çok sev~ dıklerımızden bırı olan aıle yuvasından ayrı kalmanın ıstırabı içinde kıvranıyoruz. Baba şefkatuıden yoksun olan yavrudan büyüyünce ne beklenır? Halta tatıh için koyden şehire lndığımız zaman ufaoık yavrumun babasına adetâ bır yabancı gozıi üe bakmasının ne kadar acı verıcı olacağını her baba bilir. Bundan böyle evin durumu hiç akıldan çıkmıyor. Hasta mı veya rahatsız mı bilinmez kı! Halbukl çalışma usulümüz ve normal çalışmamız hiç aksamadan her geceyi evimizde geçirme imkânını tapulama müdürlüğü sağlar, fakat bunu ıstemez. 15 teknisyeni üç araba köylere gotürüp getiremez mi? Koyde yattığımızın sebepleri: (î) Mudür ve kontrol memurları, teknısyenlere ustunlüklerinı kabul ettirmek isterler... Görev bakımından üstünler bunu bıliyoruz. (2) Yuvamızdan, ailemizden, çocugumuzdan ve şehır hayatından mahrum etmeleri, • (3) Kontrol memurlarının çalışmadan kaçınnıası. Devlotin arabası aynı güzergâh üzerindeki köylere her gün teknisyenin yaptığı işi kontrol memuru tetkik etsuı dıye mutlaka uğrar. Şayet; Teknisyenler akşamiarı şehire giderse tabıı kı kontrol memuru da sabahtan akşama kadar çaüşmak kulfetıne katlanmak mecburiyetinde kalacak. Zıra şahsına araba gelmeyecek. İşte bu nedenlerden dolayı bizleri köylerde italmaya zoıluyor ve bırakıyorlar da. Isteğimız normal mesaımızi yaptıktan sonra akşamiarı hasretıni çektiğımız yuvamızda olmamız. Mehmet KASAPüGLl Tapulama Teknisyeni 14400 NÎGDK Şu var ki, sözcüklerin sözlük • « anlamları kuru anlamdır; sözcük, cümle içinde değerlenir ancak. Cümle içinde anlam kazanır. Taşlan tanıyan yapı ustası gibi, yazar, sözcükleri tanı , 1 yacak, onlan yapı taşı olarak 'Bilenler «yaşantı» sözcü^üni düşünecektir. Doğru ve yerli yebugiin bü anlamda kullaniyor rinde kullanmakla kaknayacak, bılirız? «Uçakşörneği dftada... . • kuralları, yazun (imlâ) kuralla • • » lar. Bılmeyertlerse «hayat.ı Kar onlara yeni yeni anlamlar da kaAynı yazar. «mtı» «intı» ekiyrı bağlamaz onlan pek. » Sözcütler/ de uymaz 'k.üralUra şıliyor onunla. Yarm da «ınace zandıracaktır. le (ki bu ek, ntı, nti'dır), VaDemek'ki, arayış içindekj düz kimi "zaman. Sjz. «ille de şu an1 ra»yi, «seriiven»t «yaşantı»yl pılan sözcüklerm aıçtiinsinın yazıcılar gibi, ozanları da ttulama, gelecek bu sözcü)s» diye ÇUnkü yazar, dili iyi kullanan karşılayaçaklaı. çıte^bilir tli «t^m ve müsbet bir mâna» taraldışı sayacağız. tutturursunuz dil kurallarını kişidır her şeyden önce. mizde mi bunu öolemek* "şımadığını ileri 'sürüyor. 'Ki bun gozonünde tutarak. Bakarsmız Usta yazarlar. ustalıklarım an Sözü * duğruca,* dolambaçsız SözcÜk.ler, dil, Kişi , oğlunu da vanılıyor Türkçenın en ışo sözcük karşı koyar buna, bir lattıklarından, yani konudan a4soylemek, fcnlatacağıni biimek, buyruğundadır cünkü. . >.'. *f. lik ek^ermden blrıdır bu ek. başka anlam edinmeye Kalkar sözcükleri yerlı* yerinde kullanmazlar yalnızca, onu işleyiş tiikendisine. Hem de, sizin lst°:Kmak: îlke budur. Düzyazıda olçiminden ve biçimı doktükleri ğınize çok aykırı bir anlam, sun, şiirde olsun. Ozanlar hıç«dıl»den alırlar. Sözcük, yazabir zaman tutmamış"i^r<iır ama, Gün gelir, bu*yeni anlamıyle. • rm elinde «yaşarlık» r kazanır; Mercımek Ahmet, taa XV yüzaykırı anlamiyle %ıre/ sösrtükie*diî, yazarm elinde gelfşır, değ*ire. «Uçak» sözcüğü boyle bir şir, biçimlenir, yetkinleşir. "' , \ yılın ilk yarılarmda öğütlemışsözcüktür. «Ya£ak» sözcüğüne Bu böyîedir ya, sözcükleri yan •* tir bunu: Söz, açık, anlaşıiır ol', benzetilerek yapılmıştır. «Tayhş kullanan kişiier de oldukça mahdır, halkm bildiği sözciıkyare meydanı»nın tek sözcükçoktur. ler kullanılmalıdır. «Ey oğul!» T »ljik karşılığı olsun istenmıştir. der Mercımek Ahmet, «eğer oKimi zaman, usta bellecjığımte «Tayyare»ye de «uçku» denmiş• yazarlar da da sözcüklerin yan zan olup şiir soylemek istersen, tir. Gel gör ki, «uçku» tutunlış kullanımlarına rastlarız. Asöyleyeceğin sözün tam olması't mamış, yıtip gitmiş, «uçak» da vunuruz, «Usta yazarlar biie na, aydmlık, açık olmasına* ça«tayyare»nin karşılığı olmuşyanlış kullaniyor, kaldı ki biz..» hş. Sakm örtülü söyleme » * tur. Sözlükte de bu anlamiyle diye. Oysa tedirgin ' olmahyız Mercimek Ahmet, bu ilkesine kesin yerini almıştır bundan. Tedırgm dîmalıyız dili bağlı kalarak çevirdıği KâbusTürkçenin özleşmesine, yeni yanlış küllanmaktan."" ^ 1 îst Opera 've 'Balesi MCdÜTlügbne Atatürk "Kültür nâme ile, konuşma diline yakm. yeni sözcükler kazanmasına kar #> «Yanfl? küllarimak» derken,, sade, açık Türkçenm güzel bır Merkezinde ıstihdarrn* edllmek üze^, a^ağıda belırtılen g ö r e v şı olanlar, ikide bır de yazarlar: dile yeni olanaklar kazandırmak lere eleman alın&cakjir , ** , örneğim vermiştir. «Şu sözcük kurala aykırıdır bu içm, bıierek, alışılm^sm dışına *' Doğrusu, dediğım gibi, şvr 2 îsteklilerin" 657/1327 •sayiTl Devlet Memurları Kanunu sözcük bilmem nedir...» Buntaşmaları bunun dışındâ* tutniak11 konusunda ozaniar, Mercimek 48. maddesinde yaz;lı nitelikte bulunması ve mutlak surette îardan biri, geçenlerde, «yaşangerekir. Bize yanlış gibi gelen askerliğım yapmış olması şarttı,r Ahmet gibi düşünmemişlerdır tı» sözcüğü tizerinde duruyorkulîammlar belki de yazarm, di3 îsteklilerin 27/9/1972 günü şaat 14 OO*te Atatürk Kültüı' genellikle. Şiir kuraldışı kalrrış du. «Yaşantı»nm «hayat» olarnılin olanaklarmı smamasıdır. Or Merkezinde yapılacak mülâkat Ve seçmede hazır bulunmak tır. Cemal Süreya'nm söyledıyacağını söylüyordu. tak dılin kalıplarınj z«rlayan, üzere; en geç,,2&/9/1972 akşâmına kadar bir dılekçe ve birer ğince, «şiir anayasaya aykınKi haklıydı yazar. sözcüklere yeni anlamlar yükadet fotoğrafları ile îstanbul Devlet Opera ve Balesi Müdürdır»» çünkü. Ozanın giicüdür o«Yaşantı» sözcüğü «hayat» kar leyen, yeni deyiş yolları, değışiK lüğü Zatı«len Şefli^inemüracaatlan /iuyurulurnu'n yasası şılığı olarak yanlış kullanılıyor anlatım bıçımleri deneyon ya. çoğu zaman. Oysa. «yaşam»cür Klima teshin, yqngın, söndürM a k ı h a ' î . Mühendis veya zârlarda bu durum ortaya çı . Çlüzyazı ise, yasalara, kurallara uymak zorunaadır. ' «hayat» anlamına gelen yeni me, mekanık v.s tesiâat için" Mühendis kar. Özellıkle t ozanlar başına yaşama IJızel jeneratörü Sanat Enstitfisfl Motorculuk buyrukturlar bü alanda. Duı Ne var ki, büyük bir düzyazı. sözcük. '«Yaşantı» ise, süresiniı» parçalarıdır, yaşaru' Bölümü mezunn , . ' ellerinde yoğurur ozanlar. Sözustası çıkar, dil yasalan dedıYangın'sbndüPme tesişat) İçin Sanat Okuln mez\ıntı cükleri paşa gönüllennce kulla . ğimiz kuralları altüst eder O* lan andır anlardır Deneyimler''. dir. nabılecekler gıbı, sozdizımını de nun kullanımlarmdan yeni yaAma, onun ilerde «hayat» kar allak buüak etmeye yetkılerı ' salar, yeni kurallar çıkarmakşılığı olarak sözlükte kesin yevardır. Onlarınkı «dıl içinde bır tır o vakit yasacılara kuralcı(Basm: 211Ş2/6531 almayacagını nerden dıl»dır Dıl kuralları dılbilgisı lara düşen \JSTA YAZÂRLAR, / ANLATTIKLARINDAN, YANİ KONU,. I)AN ALMAZLAR YALNÎZCA, ONU tŞ' L E Y İ Ş bİÇİMİNDEN VEQ BİÇİMİ DÖKTÜKLERt «DJL>> ' DEN. ALIRLAR Dilimizde bu ekl taşıyan pei çok sözcük vardır: Akıntı büküntü, çıkıntj döküntü gır.rti kaşıntı.. gibi ^Hepsinin d6 anlamı «|am ve 'müsbej»tir Düimizde öteden beri var olan bı gibi öözcükler örnek alınarak yehi ,yeni sözcükler ortaya atılmıştır bu ekle yapılan: «Yaşaa tı» da bunlardan birıdir Os manlıcası' yoktur bu sözcü*ün Batı dillerinde «yaşama deneyi mi» anlamına gelen bir kavıatı vardır Dilimiz onu tek sö^ cükle, «yaşantı» ile fcarşıiamf . yoluna gitmjştir Ki .bu da.,, bi dil için. öğünülecek bi* oluş tur. TLI  ALİtİÂÇAlCriR tstahbul Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğünden * » . MALİYE BAKANLIGI ,1i 75O ' * .• ı Kitap yılı Tüm aydmlar, yazarlar, çizerler, öğretmenler, okurlar, bakarlar, yönetenler, yönetilenler, kitap severler; • Sözüm hepinizedir. #, 1972 KİTAP YILIDIR. Türkiye'den geçerken ne gör 'dün diye sorarlarsa KİTAP YILINA, hiç olmazsa bir köyde kütüphane açıldı desin. Köyümüzde kütüphane açıyoruz. Bukonudaki her türlü yardımları nızı bekliyoruz. Abdi KOSTAK Posta Kutnsu: 162 Seç Köy Muhtarı BURSA Yurt dışına îşçi olarak gitmek için Evvelden Almanya'ya giden bir vatandaş çalıştığı firroadan iş bulup kardeşini ve akrabasını istek yaptırıp aldmyordu, bundan üç yü evvel kardeş iste ğini hükümetimız kaldırmıştı. Ve ayni zamanda lşçi sevkiya' tı azalmıştı. Hükümetimız şimdi Avrupaya ışçi göndermek ıçin tamamen iyi niyetle çalışmaktadır. Kalkmma çabalan ıçersinde bulunan ve lşçi dövizlerinden faydalanmak ıçin çareler arayan ilgıliler, acaba tekrar kardeş isteklerini yeniden açamazlar mı?. Necati Kayı ' .1567 Sayılı Kanuhün verdiği yetkiye dayanarak, karşılığı Katnu yatırımlarının finansmanında kullanılmak üzere, Hazinece 3.tertip1972KalkınmaİstikrazıTahvilleriîhraçolunmuştur. ' • Her türlü vergiden muaf tır. • Tahviller itibari degerle;i üzerlnden her an paraya çevritebiür • Devlet ihalelerinde teminat olarak kullanıhr. • TAHVİLLER, 15 Eylül 1972 tarihinden !5 Ekim 1972 tarihine kadar 100, 500, 1000, 5000, 10000, 100000 liralık küpürler haiinde bütün Banka Şubelerinde satışa sunulmuştur. KALKINMA İSTİKRAZI TAHVİLİ almakla tasarruflarınızr emin ve yüksek gelirli bir kaynağa yatırmtş ve ÜIkemizin kalkınmasına katkıda bulunmuş olursungz. . Butahviller (Basm: 6534)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle