Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET 7 Ağustos 1972 ÖNEMLİ BİR KONU ayın Arslan Baser Kafaoflu'nun, 29 Temmuz'da bu «ütunlarda çıkan yazısı. ilgi çekici konulara değinmektedir. Yazı, «Sermaye Piyasası» ba'lığını tasımaktadır. Sermaye pîyasa' sı; yani orta ve uzun vadeli kredi ile. halk tasarruflarımn, hısse senedi veya tahvilât şeklinde bilhassa s%nayi yatırımlarına çekJİmesi, geniş yatırımlar ve kalkınma safhasına girmis serbest pazar ülkelerinde bu yatırımların, besleyici kaynaklarından birini teskil eâer. Yani adına «öz kaynaklar» diyebileceğimiz müteşebbis sermayesi ve i.sletmenin yatınma yöneltilen gelirleri yanmda bu sermaye tedartki, serbest yatırımın ana kaynaklanndan olan sermaye piyasasını besler. Kafaoğlu yazısma girerken, ülkemizin öîîde gelen işadamı Vehbi Koç'un, bir konuşmasını ele alır. Ve yazı ashnda, bu konuşmanın tahliline dayanır. Fakat Kafaoğlu, bu konusmayı nakletm'ek ve açıklamakla kalmaz. Halka açlk teşebbüslerde. * bir balysta göze1 çarpmayan bir iç yapı problemini de açıklar. Bu problem bilindiği gibi. dısarıdan kuçük hisse jjaylariyle tesebbu?e katılan küçük veya ortatasarruf sahiplerinin, işletmerıin netice ve kârlanndan. asıl müteşebbisler ve büyiik payları ellerinde tutanlar gibi yararlanamadıklancfır. Bu sebeple de, Saym Koç'un «Teşebbüse 1000 lira ile katılan vatandaş da. "bu fabrika benimdir" diyebilmelidir» sözlerini eleştirir. Aslında Koç'un ifadesi, küçük tasarruf sahipleri için de guvenli, kurulu, hareketli ve verimli bir iş iştirakine dayanan bir mulkivet ve"a sahiplik psikolojuine değinmekle, ruhi bir ifade tssır Kaldı ki küçuk hi^sedar, tesebbüsün, meselâ bir fabrikanın valnız his=edarıdır. ama büyük y.atınmoı, tesebbüsün idare ve kaderinde: fıkir. karar, sorumluluk ve yon tâvini ile teşebbjsu mutlaka b a ş ş n y a ulaştırmak durumundadır. Büyük hissedarlar, hasıladan yalnız hUse k â n değil, kapalı şekilde de olsa. bir de mütesebbis kârı alır. Buna diferansiyel kâr da diyebiliri/ îsletmenin fiılî idaresini elintfe tutanların munzam kâr ve yan ödemeleri ise malumdur. Ama bizim bu yazıda asıl dokunacağımız hususlar. Saym Kafaoğlu'rrün üstünde durmadığı, fakat Türkiye'de sermaye tesekkülünün. millî sermaye birikiminin ve dolayisiyle bizimki gibi. faîcat yeni kalkınma zorunda bulunan ülkelerin sermayedarlasması. kapitalistleşmesi olusumunda derin etkisi olan ve sanayi teşebbüslerimizdeki aşın ve ihtirâsh atılısları rfa açıklayacak olan bir husustur, tarihî yahut jeopolitik bir durumdur. Ama ona geçmeden, serbest ve kapitalist bir iktisadî sistemdeki gelir sekillerini, kısaca balirtmeliyiz: S Olaylar ve görüşler 4m Sistem meselesi 'ŞEVKET 9ÜREYYA AYDEMİR (?) Fa»zleJr (Para ve benze'ri kıymetleri işletme karşılığı) (5) Rant (Tarım, arazı, arsa gelirleri) (î)« MüteŞebbis kârları (Sermaye, yatırınr, tnüteahhitlik fe benzeri şekillerdeki kuruculuk, teşkilâtçılık ve teşebbüslertfen gelen hasıla). unlar dfcında, bir.blr kombinezon, maskeli, maskesiz binbir t< *p. oyun ve spekülasyonlarla elde edilen ve bunların hiçbirıne girmeyen kazançlan, gelir değil, çoğu meşru olmayan ve^ vergiden kaçıftlan yollar oiarak almakta, tabiî hata yoktur. Kâl\ dı ki, y a k a n d a sayılan 4 esas hasılacfa da, şahsın hiçbir gayreti geçmeden, astronomik gelirler elde edildiği vardır. Meselâ, atfı, na cdiferansiyel rant» dediğimlz kategoride, meselâ şurada veya buradaki bir toprak ve&a arsar.ın,«sahibinin zerrece gayreti olmadan ve t'oplumsal gelişmenin bir neticesi olarak bir gün şehirleşme, altyapı gelişmesi, yahut sanayileşme gibi harekefler neticesinde, fıiç yoktan milyonlar getirmesi. bu oluşuma misal olarak gösterilebilir. Fakat şimdi biz bu genel değinmererrten. sonra asılf* Türkiye'de sermaje birikiminin ve bu gelişmedeki aşırı ve ftıtir^slı atılımların tarihi nedenini açığa vuran, gene tarihi bir zarurete isaret edeeeğiz. , BİR TARİHÎ GERÇEK ' ' ' BAŞLICA GELİR ŞEKJLLERİ Çağımız, binbir gelir sekilleri içinde çalkanır. Ama bunların, çoğu spekülatif olân çeşitliliğini bir yana itersek, aslında ve toplumdaki gelir sekillerini, XIX. yüzyı^ın Materyalist Ekonomi Politîk Ekolünde tasnif edildiği gibi.'başhca dört kategoride v e . ya nıtelikte toplayabiliriz: • (î> Emek ve hizmetlef karşrîığı gelirler (İş ücreti, maaşlar, v.b.) •' * ı Bilindiği gibi. çağdas dünya sermayedarl^ğının teşekkülünde, Avrupa'da ve XVIII. ytizyılın sonlannda makirjaların icadı ve bunterın sanayie uygulanmast gelfr. Bu hareket ö»be îngiltere' de ve 'd"okuma sanayiinde başladı. B.una paralel olarajc buharlı gemilerin yapılısı, bunların dünya denizTeritıe açıllşı. yeni coğrafî keşifler ve bütün bu gelişmelere, Türkiye de dahıl oldugu halde, ayak uyduramsyan Doğu,.menrieketlerini çok fcısa bir zaman içinde, yani daha XPC.' yiîzyıl aon'a •rmeden. sanayii elincte • tvîan Batı.Avrupa ülkelerinin, yani rnetropollerin iktisatii ve . hattâ siyasî hâkimiyeti altrriicfa,.söHiü+ge?ne yar»spmürgeler ha* line sok*t6.*Bu sömürge v e yarı sömürgelerde, yerli sanayiçok . tü. Napolyon har,pleri de bu| olusumda, meselâ Ingîltere'ye, bü , * yük fflçüde* yardım etti Bu harlJIerden sonra Franss vevAvr\ıps.> kara.sımn da katrtmasıyie metropollerde basdcndurücu bır sanayilesme başladı. Bu arada dünya hstm madde kaynakları da.'Ba v ' . D e m e k ki.'Türlrfye'nin, tarihi.ve ieopo!itik bir zaruret olarak h^jıgun sa'navi kalkınmasının .bîrikim ve sertrave.kaynağı aslında, tıdaki 'sarAyi ülkelerinin ellerine geçti. Hülâsa dünya ikiye Bö*. rç pâzarın. Türk tüketici'inin, asırı sömarüjraesi volu.ile olacak•tfivıdü: SanayicîV ve sariayırfen vok^un ülkeler Meselâ Türkiye'. .tır Bu da fivatların bütiih bevlik eft^bivata^ raSmen. tamamen de bu sanayısizleşme ]/e yerli tezgâh sanayiınin Ölüsü o kadar ko'ntrahuz. bassbös bırakilmas'ına kâr hartlerinin a^tronnmik hızlı olmustu ki. şimdj biz o devrp ak görgü, nakı^ve rakamlan olarak ışletilme=i politikasına dayandinlacaktır Ama Sanavi mcelerken, başdöndürücıK bır ürperti içinde kalıyoruZ; Nirekirn Odalan. »anaviirl parfompntoda'.'ve ben7eri yerlerlp basmdal«i Osmanlı tmjJâratorluğu rrîeselâ îkınci Mesrutiyete".haHâ Cumhu. sfizcülert tie. özel »tesebbü'ün korjunmadığı korosunu durmarian ri\et devrine .ğıref ken, iğneder\. iplığe kadar her şeyici dışarıdar, isleteceklerdir. Devlet sanaviinio,ve teJebHüslerinin ta.sfıve edilalan, •ilkel * i r hafri madde ve bazı gı(}a maddeleri ihjScatçısı hamesi. devlet işletmocililinden vazgeçilme=i de.> elbette ki günün !inedü$müştu. Fakir,,Vqkstil bir ülkeydi. Îste Ayrupa'nın bu iksloganlan olacakfır Rsttâ b u n u n i ç i n hu i=letmp!erin. çesitli lisadi kalkmması v e ' t A ^ d p a ' d a büyük sermaye b i r i k i m ' v e yamüdahalelerle zavıfiatiîmasj tertipleri de alınacaktır tırımları o devrede, XIX. yüzyılda, bajlıca iki kaynağa dayanı•lîalbuki bugün özel tesebbüs Vı» hele, özel sanavi eSeı hejordu: • * ' ' * • » ' . ' 1 Sanâyısizleşttrilmiş sömürge ve yar> sömürgelçrin, hem . saplı ellerde ise. bascİoTidürüoü bir kâr haddf içinde çalıs'r basdöndürücü imkânlardab favdafanıf Devtet. rpaiivet kontrolii kayok pahâsina h a m ' t t ı a ^ e kayqağı plarak sömürülme=ı: nun ve kararlarmi' i<:letemez' , • ,' • '' . hemyüksek sfyratll..mamul maddeler pazarı olarak sötkinci biriftim kavnağ) olan* Tsçi eBtıeklerine eehnce. Ru kornürülırrçsi, . . . ' . • nuda z'aman degjiîmıstir Artık i^çi da&ınık ve başıbos degıldir. 2 Henüz teskilâtsız, müdafaasız ve anayaeaj feanunların XIX. yüzyıldan f a r k h olarak. toplu sözleşmeler ve grev hakkı desteğinden yoksun olan işçi sınıflarının emelclerinin. • Anayasaya girmistir Onün için isçinin a'svn istı^man kavıtlan, . ,gene yok^pahasına sömtirülmesf . büyuk olçüde değışmiytir "Kısacası '1)^011 özel sektöre denilen , Bu iju gerçek üzerinde ^ek çok eserler yazılmıştır. . Hattâ sudur: , • • .' " *. • • Marks ve Mârksizm aslında, ve bittabi işlenmiş bilimsel melotlarla, bu sistemin kanuniyetlerini araştırmaya davanır denebilır.' • Maliyetlerini di'ledlğin *ıbj düzeşle. Kâr hadlerini dıledı. Şu halde XIX. yüzyılda Avrupa gelişmesi: ğın gibi yürüt Deylet kontrolüriden de pek ürkme Ama (T) Dış pazarların imkân ve zengin kavnakifrına, isçı grev yapıp hak isterse. istediğıni vermekten çekınme, » .(5) |şçi ^smıfmın bütün XIX. •yüzyıl boyunca a ş ı n sömürülmesele çıkarma, Sonra dâ bu munzam,külfeti. hemen mamesine istinaf ediyordSı'. ' .' • » • • . ' liyete ve kâr hadlerine aktar... " ., ', .' ' • *' , Bunl'ar bir sermayepivasasıni harekete getırır mi? Nıçın gev .'„• tiffnesin.. Nitekım bir holding 1965'ten bu yana hisse seneilerinin değerindeki basdöndürncü artışı gürjerce, haftalarca gazetelerde ilân ederken açığa vuruyor ki, ozel sermaje, durumundan pek de îikâyetçi olmamalıdıf . «. .!•.,••' :' .''' Hafb.uki şimdi Türkiye, •taıh iki jrüzyijlık' bir gecikmeden sonra sanayileşme alanına ayak basarken, bu kaynaklann aslın ** 4 • da iki«inden de mahrumdur. Ama ona da, eeniş garantill, kontrolsuz ve hattâ sorgusuz sualslz b^u hareketı, yani genış y^tırımlan hızla besle>uı emyi kavnaklar lâzımdır Çünku bu yatırımlar dış sermaşe ithalı ile de gereŞı eıbı beslenmemektedif. Dıj sermaye bJze hem az k hem de asırı ve =pekiilatıf kâr gaveleriyle gelmekteciir Îste bu v,azıvetfe gerıve kalan baslıca kavnak. suçlur: . . "Sermaye. bırikıminı. serrnave piyasasını «ve 'oiağanüstü hızlı yatırım irnkânını iç pazara (fa^andıtmak... •. ^Bu'nut» için de iki yol vardır. * <t 1 Hafttın tasatırvflarınf mümkürî olduğu 1<adar hisse ve tahvilât seklinde.eod^trive cpkmşk ' • , 2 Daha emin. daha earantiti daha kâr|ı fcjvnak"6la,rak da, •• • ' sanayide kâr' haellerini tarnarfıen «crbest. korrtrolsuz bı" • rakarak. iç pazarı.alabildigine benim'î'errîek. ' ' tste ş'imdı bizde. ctrevan eo"en hal b u d u r H a l k ı n tasarruflaerîdü<=trİTe çekmek 4i henüz c n . 4*i canlan.mamıstır Ç Çok önemsİ7i rİe difi Me«elâ,Savın Ar=lanv Baser Kafangljj Bu miktâ.n, 19fi5'ten b bu * ?ana. anc'ak''750.000000 lıfa olaralr kavriçdivoj Ha'b'ukıbu arada " ve»valnjz 1971 .yılında öze* «ektör 'vahrım harcarpalannın 16 n>il•v>r" <21' njisli) old'utunu verivor Fakat *bu. kavnak da,ileride arfa,bilin • •. •"..'•. • . • ,/• , . BİZE GELİNCE? •. : *'•'"'•..' * * • " • ,1 Korku üzerine OKTAY AKBAL akıyorum, hepimiz bir. korku lçindeyiz. Sinmiş, urkmüş, bezmış... Bır yerden birileri çıkıverecek. Telelon bir kötü haberi yetiştıriverecek. Kapımiz yıkılırcasına çalını\*erecek. Her an her şey ölabilir. Her an her felâket karşımıza dıkilebilir. Her an •yıkılabiliriz, çökebiliriz, ezflebiUriz... P '• U .4 Evet Hayır Haftanın taporu B Korkularla geçiyor yaşamamız. Hıç bir şej% beklemiyoruz iyi, aydınlık, umutlu... Yannlara güvenimiz yok. tşiınizi yaparken yalnızca gUnfl geçiriyoruz. Eglenirken içimiz kan ağlıyor. Ürpertiler içindeyiz. TJfuktaki gölgeyi büyütüyonız. Küçücük bir lekeyi yaygınlaştınyorvfe. Okuduğumuz bir haber, kulağımıza çalman bir soylenti, otobüSte karşılaştığımız bir batas, düşlerimıze giren heyecanlı olaylar, hepsi hepsı korkularla çevreliyor bizi.. Korkunun öncüleri var, yayıcılan var, kışkırtıcılan var, övgücüleri var. KenoUleri de korkuyor bunların. Ortada bir şey yokken büe korkuyu var ediyorlar. îşlerine mi geliyor ne? îlle de korku havası yaratmak gerekirmiş gibi! Korku yoksa da, korku uyandıran bir neden yoksa da, böyle bir şey varlığını duyurup yıtip gitmişse de, aldırmıyorlar buna! Kiiçücük bir korku izinl durmaksızın Isliyorlar işliyorlar, bir heyula haline getiriyorlar. Çoğunlukla hiç bir çıkan olmayanlar yapıyor bunu. Öyle işte, kendiliğinden, i$ olsun diye!.. Korku nedenleri yok m u ? Var. Ama her zaman vardır korku' nedenleri. Yaşamamızın her anında, her eününde. Çocukluktan baslar, en yaşlılık çağımıza kadar sürüp gider. Bana öyle gelir ki sevinçten, mutluluktan, güvenden daha çok korku, endışe. üzüntü vardır insanın yaşammda. Bir düşünün geçmiş yıllannızı, hatırlaym o gerekli gereksiz korkulan. Babadan, anadan, ağabeyden, kom$u çocuklanndan, okuldaki öğretmenden, müdürden, aTkadaşlardan, daha sonra yasamın binbir türlü dalgasmda karşılaştığınız nice nice insandan. olaydan... Kişi güçsüz bir yaraoktır. Bir baksaruza, nesi var ona güven veren? üygarhk diye bir şey kuramamış olsa doga güçleri arasında ezi lir giderdi çoktan. E n güçsüz yaratık, lnsandır ,bir bakıma. Zekası olmasa, insanoğlunun izi kalmazdı yeryüzünde. Bu doğada hiç bir gücü olmayan insanoğlu elbette korkacaktı, elbette çevresindeki düşmanlardan üricecekti, korkuyu kendine en yakın dost bilecekti. Zekisını kullanarak korkudan kurtulmanın yollannı arayttbaktı. Yaptı da, başardı da... Bugün yeryüzünün tek egemeni insanoğlu, bütün güçlti hayvanlan avucu içinde tutuyor, hatta başka gezegenlere gitmek için ugraşıyor, başanyor da... Ama doğanın kendisine vergisi olan korku duygusunu da yanında, içinde tasıyor, kolkola dolaşıyor onunla. Yeni yeni korku nedenleri yaratıyor, birbirine karşıt, birbirine düşman, birbirine diş bileyen topluluklar. kişiler halinde... Bakıyorum çevreme, korkulannı büyütenler de öyle çok ki! Hiç bir şey yok ortada, adamlar önceden korku nedenleri yaratıvorlar. «Şöyle yapmayalım sonra böyle olur. Böyle etmeyelim sonra bize ne yaparlar. Falancanın volundan geçmeyelim bize kızar. Bilmem kimi tutmayalım düsmanlarımız artar.» Bunu hem de en olgun çağına ulasmıs, ekin düzeyinin en üst yerine çıkmış insanlar yapıyor, sövlüyor. Korkulan büyütüp büyütüp devleştirivoruz. Sonra da o korkulara tutsak oluvoruz. O korkulan vazgeçilmez sayıyoruz, saydınyoruz. Buna kendi gölgemizden korkuyoruz demek de mümkün. Giderek öyle oluyor da... Yaşamda korkudan baska bir değer kalmıyor. Korkulu, bir dünyada işkenceler içinde yaşayıp gidiyoruz. Korirujan büyütmek... En çok bundan körkmahyız. Bundan kaçmalıyız. Korkulann üstüne gittik mi, korku yaratan nedenin ardında ne var bildik mi. korku diye bir şevin kalmayacağını 'göreceğiz, anlayacağız. Kendi kendimize umacılık rolü yapmamak, olmadık korkularla onu bunu ürkütmemek, korkunun yayıcıst, propagandacısı, öncüsü olmamak.. Korkuyla savaşta ilk yapılacak iş budur. Gerisi kendiliğinden gelir. Ama is korkudan yana olmamak... , una bakın siz. Yıl 1936 Devir Atatürk devn. Kanun $ çıkarmış Atatürk, köylüler kooperatif kursunlar, Uye olsun lar, kendi tirünlerini kendileri pazarlasınlar, aracılann somürü sünden kurtulsunlar demiş; bu düsünce de, bir yıl önce, Silifke yöresinde Tekir köyü halkının yürekler acısı halini gördük ten sonra onda iyice yer etmiş. Ama iç çıkari, haraca, ba$kasınm sırtnıdan geçıme geldi mi * t a t ü r k korkılsana BUe röeydan okuyanlar, Tekir köyü halkının kulağma fısıldamaya baslamışlar: Bunlar Moskof icadıdır oğ lum, hayır getirmez. Bunca yıl senin çoluk çocuğunu, ceddini cibiUiyetini kooperatif mi doyurdu? Gelişmenin sıkıntıları KAYBOLAN ZAMAN İÇİNDE DERTLENEN KÖYLÜLER, İŞÇİLER VE ÖĞRENCİLER KENDİ SORUNLARININ ÇÖZÜLMESİNİ BEKLİYORLAR HAFTA .İÇİNBEKİ OLAYLAR VE .1 HABERLOl HEP BİR GELİŞMENİI*" 9' SIKLNTILARINI BELİRTEN" NİTE*LİKTE İDİ. ' t SADUN TANJU .*». **» • renlmde büyük lhtiyaca ve «taz• yıke» cevap verebılmek için bakan hiç degılse vüzde 5O'lüt bır kapasite artımı saglamak ıstiyor. Yeni üniversıteler açıncaya kadar 56 yıl mevcut kurum îarın fedakârlıkta bulunmasıru dıliyor UCAN ;.. .;.;, PROFES^RLER Güzel bir tesadul. yine hafta içinde, en yeni üniversıtemız olan Karadenız Teknik Ünıversıtesinin Rektörü Prot Ekrem Göksu'nun bir vazısı Rözümüze çarptı. Göksu uçan orofesfirlerle tedrisatına devam etme olanagı bulan üniversitesindeki du rumu şövlece anlatıvor: 15 yılda, 250 milyon tira sarfedilerek Trabzonda Karadenız Teknik Üniversitesi açılablldi. Üniversıtenin çaiışma olanağı ancak, tstanbul Teknik Ünıversitesinden haftanın belll eünlen uçakla eeîen Drofesör rıocalarla bulunabilivor Bu hocalar, sadece «STencilerl değil 1R5 taşiden tbaret akademık D^rsonelimizı de efitıyorlar Genç asistanlar daha 56 vıl hava voluvla gelen Drofesör hocalannın kürsüsünde vetışecekler ve üniversıteve favdalı olmava baslavacaklar Aksı halde uçan profesörler olmasa bugün Karadeniz Teknik Ünıversitesinin pek çok dalı kapanır ' •} ^ .'•''. Durum bövle ike'n.' Mîlll ^&tim Bakanı venı yapılacak Unıversıtelerden ve 56 vıl dahî çekilecek sıkıntılardan söz edıvor Belll ki ivı nivetli temennilert aşmavan bu sözler ve dav ranışlarla vüksek öerenim sorunu çözülemiyecek ve bugün daha ciddi bır tutum tçinde olunmazsa. S6 vıl sonrası tatlı gönlümüz çok daha fazla Uzüntiiler le dolacak Falcılık degil bu. ATATÜRK'ÜN KOOPERATİFİ Hafta içinde Türkiye'de kooperatıfçilığin 36 ncı yılı kutlandı. Atatürk'ün 1 numara'ile 15 lira ödeyip üye olduğu Tekir Çiftliği Tarım Kredi Kooperatifinden başka 12 bin kooperatıf kurulmuş Türkiye'de. 3 milyon kövlü üye yazılmış; ama yine <\e Atatürk'ün gösterdiği hedefın çok uzağmda kalınmış. \ATkadaşırruz Bülent Dikmener'le konuşan, ilk kooperatif üyelerinden SUifkefi Mehmet Ali Bilgen: «Kooperatife üye olduktan sonra ürünümüzü değer fiyatma satmaya başladık, kabzımala v4 tefeciye çalışmaktan kurtulclukv diyor. Fakat ne yazik ki, rahat bırâkmadılar bütün köylülerı büyük çoğurilugut ve aradan, 36 yıl geçtiği naWe bugün Silifke yöresinde yer fıstığı kilosu 2 üradan, domates kilosu 2030 furuştan kapatılıyor; ve köylü, mevsimi gelince. yer ^ıstıgınıh 4,5 lira, domatesin 5060 kuruş ettiğinı görüp dizierini dövüyor 4 hâjâ.. Partisi Lideri BUIent Ecevit ve Türklş Genel Sekreten « a l ı i Tunç, dondurulmuş, sınırlahdırılmış fıyat politıkalanyla üreti cinm güç duruma düştüğünü açıklarlarken, mıllî ekonomT polıtikasının halkın bütününe r9fah getirmesi gerektiğini; çalışan sınıflann bir kesiminin yaşamı güzelleşirken, bir kesımi' nin yaşammın zorlaşmasındaki adaletsiaiıği gözler oüüne senyorlar. * Tunç, hafta ı^ınde büyük yan kılar yapan , kotfuşmasmda ça'gm isteklerine, ihtiyaçlarına göz yuaıarak k e n a bildiği yolda ilarlemek ısteyen «geri kalrnış» ekonomi kafaîanna «dank» di; ygcek sözler söyledi. • Bugünün dünyasmda devletler, .dünyasmda devletler, ekonominin tümü üzerinde kontrolleruıi arttırırlarken, srzln hâlâ, iktisadî devlet teşekküllerini kötüleme kampanyaları açmanız ve devletin ekonomiye müdahâlelerini ' reddetmeniz nasıl bır tutumdur, dedi. Sonra. ekonomıde güçlükler arttıkça, kttbahati işçi ücretlerme yükleyıp, «Fiyatlan ücretler arttınyor. Ücretleri ^ondurahm ki, bavat pa halıkğı ve ekonomik tıkanmalar önlensin!» divenlere «oynamak ıstediğiniz o>oinun farkında>ız» cevabuıı vererek şunlan söyledi«Siz yaşadığınız çagın seviye,sinde defılsiniz. Meselelere hep kendi çtkarl&rınızı koruyacak formüller anyorsunuz ve bunları da bize kabul ettirmek ist»vcrrsunmzj Toplu sözlesjneler, grevler.Tcanuni haklar gerçl işÇi ücretlerini « r t t m y o r , fakat işçi •hiçbir zaman, h^yat pahalıIığı seviyesini asan bir zamma kavuşamıyor ve çaiışma . gücünün azaldığı Vıllar*», özel hayatı daha güç şartlaruı agırlığı altmda> eziliyor.» • • luş çaresl bildiklerini de kimse henüz öğrenmiş olmadı. ONBİNLERİN DÖNÜSÜ :v Timothy olayı Prof. Dr. FARUK EREM azla miktarda bir esrar isinden dola%i Türk mahkemelerinde bir îngiliz çocuğunun yargılanması sırasında Ingiîiz basınında memleketimize karşı pek ağır yermelerde bulunulmuştu. Ağır Ceza Mahkemesimn kararını Yargıtay da tastfik etti (30/6/1972, 1823/3174) Hafta içinöe, bir başka tartısma da*eğiym konusunda yapıldı. Egitımde de bir çıkmaz ıçuıdeyiz. ü r t a ciğretımlerinl bitiren gençîer üniversitelenn feapıları önune yığılıyorlar ve «nereye olnrsa olsun» bir yüksek . öğrenim kurumuna girebilmek için remıl atıyorlar Gazeteler her eğıtim vıh basında «onbinlerin dSnüşü»nü hikâve edıyor(J halde, Çumhuriyetin 50'nci' lar yüksek öğrenim kapılarınyılında, toçlumun her kesıtinde dan. Yakın bir gelecekte «yüzmeseleler,»dertlçr,, devletin bübinlerin ~ dönüşü» anlatümava 1 yüyen vaşı ile" birlikte büyiimek baslanacak. Zira onbiıiler yüzte ve çözümle'r aramaktadır binlere dönüşüyOr. Üretıcı köylü, ürettığı ürünün Mıllî Eğitım Bakanı Prol. Sakaymagını hâlâ arâcılara, faizbahattin özbek hafta tçinde cilere, başkasuun sırtından yaüniversıtelerde ikili öğretime şamaya alışmışlara yedırdığı gıdileceginl. bu imkânların araş için dertlidir. İşçi, artan ücretırıldıgmı bUdirdi Yüksek ögtinin artan ihtiyaçlarına yetme KAYMAClKİlCi YİYÖB ELDE KALMAYAN ÜCRETLER Bugün, aradan36 yıl geçtikten sonra. Cumhuriyet Halk F Îngiliz basınındaki eleştirinin Türk mahkemelerine yönelmesini hayretle karşılatnamak mümkün değildir. îngiliz basınının hangi kokten ve kaynaktan böyle bir kampanyaya girdiği hususunda bazı kuşkuların vırlığından soz edilebilir. Mahkemenın verdlği kararın kanunlara hangi yönden aykırı düştüğü konusunda îngiliz basınında herhangi bir fikre rastlayamadık. Yukarıdaki Temyiz kararı mahkemenin neden hakh olduğunu açıklamıştır. Bir tngiliz çocuğuna Türkiye'de barbarca davranılma için ne gibi bir sebep tahayyül edildiğini anlamak da mümkün olamıyor. Bu nedenle Îngiliz basınınm olayı bir sürüm konusu olarak ele almasm dan, bu basın hakkında beslediğimiz geleneksel saygımızdan, bir şeyler kopanp götürmesinden üzüntü içindeyiz. cörnek Basın» itibarını yitirmemek çabasının sürdürülmesini temenni ederdik. Böylesine bir konuyu suç ve ce/a probleminden çıkarıp «Türk Barbarlığu ( ! ) n a dönüştürmek, eğer îngiltere'de bir sürüm saglavabiliyorsa bu uygarlık tekelini kendinde Eoren bir «Şahane Bencillik> ten öteye gidemez. Eğer bu olayd'an iyi niyetle bir sonuç çıkarmak gerekırse konu söyle bir soruya bağlanmalıdır: Ondört vasında bir çocuğa altı sene ağır hapis cezası verilebilir mı? Mahkeme nin verdtği karar kanuna uygundur O hald* ku5ur varsa. kanundan gelmiş demektir. Küçük suçlular hakkındaki kanun hükümlerimi zin çağdaş ölçülere hıç ujmadığını açıkca bılmemiz lâzımdır. Yirmi yıldan fazla bir süre içinde hâkimlerimiz, savcılarımız, bilim adamlanmız «Çocuk Mahkemeleri> kurulmasında ısrar etmişlerdir. Yürütme ve yasama organını bir türlü harekete geçirmek mümkün olamadı. Yunanistan'da bile. şatafatlı propaganda usulleri ile dünya kamuoyuna çocuk mahkemelerinin kurulduğunun duvurulduğu günler o kadar uzak değildir Çocuk suçluluğu ile mücadelenın temsilciüğini yapan çocuk mahkemelerinin bu kadar ihmal görmesinin memleketjmizi bazı yermelere sürükleTeceğıni düsünmemiz lâzımdı. Bugün Türk basınuıcfa ve toplumumuzda üzüntü doğuran bu olay bir süre sonra unutulacak ve yine çağdan düsmüs kanun hükümlerimizle devam edeceğiz Suçlunun, çocuk diye, beraat ettirıleceği elbette düşünülemez. Fakat çocuk suçluluğurja özgü bir ceza «daletini kurmak çabalannda bu kadar geç kalmağa hakkımız yoktu. Belli bır yasa kadar sanıklann ayrı bir usulle. ayrı bir mahkemede vareılanmalan. haklannda verilecek hükmün ceza değil, ıslah tedbirleri n i teiiginde özel müevvideler olması gereklidır. Eğer çocuk mahkemeleri kurulmuş olsa idi çocuk suçlulufu problemi memleketimizde d? bir laboratuvar titizliği içinde belll organlarda toplanacak, diinyamn herhangi bir yerindeki uygulamaya eşit bir davranış içinde olacaktık Hiç olmazsa bundan sonrası için çocuk m a h . kemeleri kurulması çabasında ihmalden kaeınahm Bir kans boyunda bir çocuğu. örnegin bir ağır ceza mahkemesinde. iki jandarma arasıncfa yargılamanm. hâkimlerimizce kolav. acısız bir is olduğu sanılmamalıdır Bir çocugıı yargılamanm ne olduğunu mesıekten olmayan lar bilemez. İnşaat Yaptırılacaktır Etibaok Genel Müdüılüğünden Bankamızca, Seydişehir Alüminyum Tesisleri sahasında yaptırılacak olan merkez Lâboratuvan ve Sosyal Tesisler 2. kısım ıkmal insaatı sabit birim fiat esası^izerinden eksiltmeye çıkarılmıştır. 1 Eksiltme 31 Ağustos 1972 Perşembe günü saat (15.00) de Etıbank Genel Müdürlüğünde yapılacaktır. 2 İşin tahmini keşif tutarı (8.100.000 TL.) olup. geçici*tepinatı (256.750.) TL. dır. 3 Eksiltmeye girmek için iştirak belgesi ahnmaEi şart o\\xp isteklllerin, $ a) B grubundan en az (10.000.000. TL.) lık müteahhitlik karnesi, . b) Bir defada benzeri bir işi taahhüt suretiyle ve şartlanna uygun olarak yaptıklarına dair belge, « * c) Eksiltme şartnamesinin 8. maddesinde belirtilen vesikalar. ile birlikte ihaleye iştirak belgesi almak üzere 12 Ağustos 1972 Cumartesi günü saat (13.001e kadjr GeneJ' Müdüriüğümüze müracaat ermeleri lâzımdıı. Bu tarihten sonra yapılacak müracaatlar kabul edilmiyepeği gibi, noksan vesika ve telgrafla yapılan müracaatlar da dik^ kate alınmaz. ' 4 îhaleye iştirak belgeleri. 26 Ağustos 1972 Cumartesi gününden itibaren Sıhhiye Hanımeli Sokak No:^49'da Ejtibank İnşaat Dairesi Baskanlığından alınacaktır 5 Tekliflerin eksiltme günü saat <U 00)e kadar Bankamı» Umum) Muhaberat servisine verilmis veva gönderilmiş bulunması lâzımdır. Postada vâki gecikmeler kabul edilmez. 6 Eksiltme dosyalan Ankarada Bankamız tnşaat Dairesinde ve Seydişehir Alüminyum Tesisleri Grup Başkanlığında göriilebilir. 7 İhaleye İştirak için ihale dosyası satın alınması şart olup dosyalar eksiltme günü saat (12.00'ye kadar Şankanrm tnşaat Dairesinden (500. TL.) mukabilinde satın alınabilir. 8 Bankamız 2490 sayılı kanuna tâbi değildir (Basın: A • 12358 • 19348) 5676 mesintien şikâyetçidir. Hafta tçînde olaylar ve haberler bu sorunlann çözülmesindeki gecikraelerin halkın büvük kesimini nasıl üzdüğünü ortaya koydu. Çözümleri bulmakta gectkttkçe dertler büyiiyecek ve bizi daha fazla üzecek. Sanayüeşmemizle öğünüyoruz. Geriye doğru baktıkça, hele şu son 10 nlda önemli bir gelişme olduğn yıtrinleri dolduran tüketim ma'llarıruri cicili bicili manzarasıpdan da anlaşılıyor. Son 1012 yılda 6 milyon köylü, vatandaşımız kentlere akın etmış Nüfusumu 'zun yüzde 3536'sı artık şehirlerfle yaşaç glmuş Köyde' ttrij nünü cfeğerine satamayan Köv, lü, şehirde eme|inin ^arşıliğım almaya koşuyor. Ama bu ümıtli koçuya öyle bfr zamanda gırmiş ki. bizim köylü işçi vatandaşlarımızıh; şehirde kulakte *ına çalııjan ilk şey «Ekonormnin kurtuluşn işçi ücretlerinin dondnntlmasına bağiı» sözlen oluyor Başbakan Ferit Melen gerçı «ücretler dondurulmayacakıv dedi ama. ekohomi\i çıkmaza itcnlerin başka' bir kurtu ; :;* ?efat ve Teşekkür Merhum Ahmet ve Fatma Cevahiroğlu'nun sevgıli oğulları Hüseym Ûsman Cevahıroğlu ve Gülbeyaz Yazoğlu'nun bırıcık ağabileri, Ahmet Cevahiroğlu'nun aziz babası, Murat, Neslişah Cevahiroğlu'nun dedeleri, Bayram. îbrahim, Recep. Mehmet Maksut, Mustafa, Osman, Ahmet, Seyfi. Abdullatı, Şaban, Reşat v e l h s a n Cevaiıiroğullannın amcazedelen. Rahmı Yazoğlu nun kayınbiraderi, Aziz Baksoy'un halasının oğlu * Büvük varlığımız OFLl HASAN CEVAHİROĞLU Hakkın raSimetine kavuşmus ve cenazesi 4.8.1972 günü Kulaksız Aıle Kabristanma defaedilmıştır. Cenazeye katılan, çelenk gönderen, telgraf ve telefonla baş sagfığı+ dıleyörek büyük acımızı paylaşan cümle dost yakın ve aSrabaiacımıza teşekkür eder değerlı merhuma Tanndan rah met »e rrrağfiret dileriz. CFV>HtR(k*,l V UlKSİ Cumnunvpt 5680 MEVLIT Eski gazeteci Tekel Satış ve Grup Müdün fiakliviıt alınacaktır Külliyetli miktarda nohut, tasulye, mercimc k bulgur mübayaa edileGekilr. llgılı firma ve şahıslann mektupla müracaatlan rica olunur Adres: P. K 704 ' Olns • ANKAKA Herış: 1247 5682 RIZA BARLAS'ın vefatının 40'uıçı gunü olan 8.8.1972 Salı günü lyarıni ıkındı namazmı müteakip Şijli Camiinde aziz ruhunu tazız için Nusreı YeşilşBy. Kâni Karaca. Mahrrrut Hataylı. Zeki Altın. Ali Gürsef Hüseyin Top. Kemal Tezergil. MeHmet Karacan tarafından oku naçajc Mevlidi Şerife dost skraba ve Hrzu edenlerin teşrifler rica olunur. Eşi: SENIHA BARLAS. BARI AS vc SÖZEN AILELERt (ReklâmcıllK: 1751) 5683