23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET 29 Ağustos 1972 Mart 18T1 Muhtırasmdan «onra 1981 Anayasasında değisfkllk yapılmaa önerileri baıladı. Eylül 1971'd« blr çok önemli maddelerd* değısiklikler yapıldı. Şimdi yeni çalısmalann içindeyiz. Aslında Anayasa gibi temel bir kanunun değiştirilmesi en so» naürm gelecek bir ç»re olmahdır. 1924 Anayasasımn toplum gereklerin* artık cevap vermediği yıllar yılı söylenmesine, yazümasına rağmen değişiklik ancak 1961 yılında v* bir devrim hareketinden •onra miimkün blabümis.tir. Bu Anayasanın n« «neklere mal olduğunu hanrlamakta s«nınm yarar vardır. Yeni Anayasa'nm hazırlık çalışmalanna 27 Mayu 1960 Devriminin ilk saatlerinde baslanmıs ve bu görev, aonradan Ankara Üniversitesi Sğretim üyelerinin de katıldığı tstanbul Üniversitesl Hukuk Fakültesi öğretim üyelerine verilmişti. lstanbul Komisyonu diye. adlandınlan bu ilrai Komisyon, anket yolu lle vatandaslara yeni Anayasa hakkında görüslerinl belirtmek olanağuu sağlamıs; gerektikçe uzmanların bilgilerine başvunnuş; bir yandan anket cevaplannı değerlendirirken ote yandan Bata AnayaEalan üzerinde de ciddi çalışmalara girmiştır. Bu arada Ankara'da Siyasal Bilgiler Fakültesi de aynı konudaki çalısmalarını sürdürmekte idi. Hazırlanan 8n tasarılar Ekim 1960'ta Milli Birlik Komitesine verllmiştir. Sonuçta, Anayasa Komisyonunun devamlı ve ciddi çalışmalan sonunda hazırlanan Anayasa Tasarısı, 9 Mart 1961'de Temsilciler Meclisi Başkanlığma tevdi olunmuştur. Terasilcıler Meclisinin de 27 Mayıs DevTİmi'nin yılddnümünde çalışmalarını tamamladığı ve yeni Anayasanın halkoyuna sunulacak hale getirildiği bilinmektedır. 1961 Anayasası böylece uzun ve çok yönlü bir çabanın ürünu olmasma rağmen «reaksiyoner» olarak nitelendirilmiştir. Cumhuriyetin temel yapısını kuran, devietin ve vatandaşlarm kaklarını ve görevlerini büyük bir titizlikle düzenleyen bu hukuk anıtının ortaya gelmesinde emeği geçenleri övgü ve minnetle anmak bir borçtur. Aynı zamanda, yıllar süren mücadeleye ve emeğe mal olan Anayasamız üzerinde değişikliklere gidilirken de bir o kadar titiz davranılmasını istemek vatandaş olarak hakkımızdır. Bir yapının temel ta$ları oynatılırken butune verebıleceği zarar çok iyi hesaplanmahdır. K Olaylar ve görüşler Değişiklik ve Danıştay KÂZIM YENİCE Danıştay Üyesi ' «Ey Anayasadan şikâyet edenler! . , * Benim, toplumu, ergeç ufuklanmızda da belirece'k 'bunalınilardan kurtarmak için, sızden istediğim reformlara 12 Mart Muhtırasına kadar eğüdığiniz oldu mu? "Önerdiğim sosyal, kültürel ve ekonomik tedbirlerden kaçına itibar ettiniz? Hatta bunalımlar uç vermeğe başlayınca yürürlükteki yasalan ve diğer objektif kurallan tarafsızhkla ve içtenlikle uyguladığınızı «söyliyebilir mişmız? Anayasa'nın 132. laaddesi «Yasama ve yürütme organları ile idare, mahkeme kararlarına nymak zorundadır; bu organlar ve idare. mahkeme kararlarını h.ç bir suretle değiştiremez ve bunlann yerine getirilmesini geciktiremez.» demesine rağmen beğenmediği kar rarlan yerine getirmeyenler, Anayasaya ve mahkemelere inançsızlığını açıkça ortaya koyanlar sızler değil misiniz? İdaremn takdir hakkından bahisle dilediğiniz gibi hareket ederseniz, ba işlemlermiz yargı denetimine tabi tutulamazsa yurt duzeyınde idarenin keyfiliği alıp yürümez mi? Mukadderatı iki dudağın arasından çıkacak «Seni istemiyorum, hemen başmın çaresine bak'» kelimelerine hağlı olan yüksek kademedeki görevli; hukukun, kamu hıaneti ve kamu yaran gereklerinin emrinde mi olur, yoksa tam bir çaresizlik içinde kişisel kaprislerin ve partilerin emrinde mi?..» mayan yerde; Türk hukukuna göre, yürütme de yoktur. Yürütme organı, kaynağını kanundan almayan bir tasarruita .bulunamaz. ... Yürütmenin aksine olarak, kanun olmasa da, anlaşmazhğın mevcut olduğu her yerde yârgı vardır. (Temsilciler Meclisi Anayasa • Komisyonu Raporu TuUnak Dergisi Cilt; 2, S. sayısı: 35) İdarenin kanuniliği, vatandaşm hürriyetıne ve mülklyetırie idarenin her müdahaiesinln kanunı bir yetkiye dayalı olmasma baglıdır. (Verwaltungsrecht 1 Prof. Hane;J. Wolff 1971 s. 42, 52 vd.). Hukuk devletmde idarenin meşruiyeti, yukarıda açıklandığı gıbt kanunlliğindc olmasma göre idarenin kanun ve hukuk ıçınde olması nasıl sağlanacaktır? Bu, Anayasanın 114 üncü maddesınde yazılı şekılfle «İdarenin her türlü eylem ve işlemlenne kaışı yargı yolu>nun açık tutulması ile kabildir. Bununla beraber eskıden berı Danıştay'ın idarenin takdirlne dokunmamasırıdan so» edihr. Takdir, hukuki BlçtUer' içinde ise istsk yerindedir. Bilındıği gibi, idarece yürütülen kamu hızraetinde hâkım unsur kama yaraneUr. Bu nfedenle, keyfiliğe göz yıımulmadıkça, sınırsız bır takdir hakkı düsünülemez. îdarî yargı denetiminden beklenen, kamu gücünü kullananların yasalara, diğer yazalı hukuk kutalİErına ve hukukun genel prensi^lerine saygılı olmasını sağlamak; keyfilığe, şahsi çıkarlara ve partizanlığa imkân vermemektır. ' Objektif ölçüler içinde kalan ve kamu hizmeti gereklenni gö zeten yürütmB organı Daniîtay'ın varlıgmdan kuşku duymaa. Haklı nedenlere dayanan ben istedigimi yaparım, tasarrufuma gerelıço göstermek macburiyetinde de değilım züınıyetı yenne, kamu idaresi olmanın sorumluluğu içinde savunulan bir iflari tasarrufu Danıçtay'ın durdurmasufl ve sonuç itibariyle iptal etrrıe» sini düşüamek olanağı yoktur. Danıştay, değerini her ölçünüa üstünde tuttuğu tarihî misyonu ve ardanda bıraktığı yüz yılı aşaa hizmeti ile idarî icaplan büen Ye ona saygıh olan tarafsız ve bağımsıı bir yargı kuruluşudur. . • ^ . . Yüksek memurlar sorunu Danıştay, İptal kararlan lle yürütme görevini köstekleme». Ortada iptal karan da olsa, yeni tasarrufu tesis edecek olan pen« tdaredir. Danıştay dogru olanı, hukukun yolunu gbsterır. Emsal kararlarla ilerde tesis edecegi işlemler için idareye ıştk tutar; mütalâalarıyla ona tasarruflannda isabet ve devamlılık sağlar. îdareye karsı açılan her dava haklı değildir. İdarî yargı öntlnde iptalle ve tazminat Isteminin kabulü ile sonuçlanan davalar, reddedilenlerle kıyaslanırsa oranının hayli düşük olduğu kolayca görülebilir. Buna rağmen. daha çok politik nedenlerin hâKıro olduğu idarî tasamıflarla işlerinden edilen bir kısım yüksek kademelerdekı görevlilerln idarî yargı orgamnca haklılıklannm kabulü, Danıştay'ı en ağır şekılde itham için yeterü sapUr. Hıçbır inandıncj gerekçeye dayanmasa da, Danıştay'dan İdarenin bu gibi işlemlerine dokunmaması beklenir Hattâ, harcı hukukun Ustünlüğü ve yargj denetiml ile yuğrulan bır Anayasaya rağmen ıktidar «Hükümet tasarrunan zırhına bürünmek ister. Oysa, 1961 Anayasasmdan çok önce HUkümet tasarruluna o farihteki Danıştay Kanu.nunda yer v'erilmek istenmış; ancak T.B. M.M.. tasanyı ileri tarihe bırakmış ve bir daha ele almamıstır Aflayasada değisikiıfc toplum sorunlarmı çözmeğe yeter sayılfaıamalıdjr. Bunaumlarda yürütme organınm Anayasaya hâtam prensıplere yeterince «aygılı olmamasının geniş peyı oknuştur. Iktıdarlar Atatürk devrimleriniri inançh konlyuculan, Anavasa ve yasalaftn şaşmaz uygulayıcılan dmalıdırlar. Yasalar güçlerıni ancak uygulayıcüarın içtenliğınden ve sorumluluk duygusundan ahrlar. Yasalar ve genel anlamda hukuk kurallan parti polıtikasına uyduğu oranda uygulanırsa ve Devlet hayatında sorumsuzluk olagan sa>nlırsa, demokratik sosyal hukuk devletinden sö« etmenin hiçbir anlamı olmaa. Dile gelse Son değişiklik temennisini • fırsat bilen bazı çevrelerin arzulannın da gerçekleşmesi halinde mevcut Anayasanın ne hale gireceği doğrusu merak edilmeğe değer. Bu arada 1961 Anayasası kendisıni savunma zorunluğu içinde dile gelse herhalde şöyle derdu Yürütme ve Danıştay «Yürüıme sadece kanunların uygulanması demektir. Kanun ol Uzaktan görünmeyiş... OKTAY AKBAL Evet Hayır Edebiyât sohhetleri ESENDALIN HIKAYELERIYLE de kabul ettiği en doğnı y5nnutamadığım yazılardan biSON.YILLARINI HİKÂYEYE VE • temle bize canhhklannı aşılari Vercors'un, (Jen Bruller, yan kisilerin doğru dünyalarını Doğ. 1902) dilimıze Susan ÖMÜR BÖYU YAZDIKLARÎNIDÜZELT görürüz: Şefkate susamış insan Deniz' (Varlık Y.) diye çevnlen zavıflıgı, duzen içinde susarak büyük h!kâ\'es:dir (Le Silence MEYE ADAYAN BİR SANAT ÖZENİrahata kavusan pasifhkler. basde la' mer, 1942». fiır Fransu; kalanndan geçınip üste çıkan . NİN OLGUN ÖRNEKLERİ ELÎMİZDE. evuıe zorla konuk olan işgal suasalaklar,*v külfetine yenılmlş bayı Alman, ilgi ve sevgi kazan'AMAZAMANI YENEN BU EMEĞİN,. akşamcılar, kendmi dü$ dunvamaya çalışmakta, kendısinı susında avutan çarpıklar, dalga suslarıyla protesto eden aileye YİRMİNCİ ÖLÜM YILIND BİLE, TOP seçen gençlık, gelişıgüzel sohyaklaşmayı istemektedır. Bır bette abarttyı ölçüsüzce kullsakşam kitap odasında hep dınLU ESERLER DİZİSİ HALİNDE TAnan gevezeler, sabırsız tahmınleyen ve hiç, cevap vermeyen ev cıler, nutuk atan avantacılar, sahipleri karşısında: « .. KitapMAMLANİV1AMIŞ OLMASI HER BA? «elmalınmtasası» nı çeken golığın önünde durdu. Parmakla , nüllü severler... • nnı kitap ciltleri üstünde okşar •C . ; £IMDAN ACINILACAK Ş E Y D İ R. gibi dolaştırdı: Balzae, BarEsenrfal'ın birçok hıkâyesi mares, Baudelaıre, Beaumarchaıs, halîe kahveleriyle küçük meyBoileau, Buffon... Prance, Gauhanelerdeki dost sohbetlerinden tier, Hugo... Ne zengınlik Tandoğar: Mebus Olursa, Kayışı nm, dedi ve hafü bır gulÜmse^ ' Çeken, Insafsız, Aptal Sen de, meyle başını salladı: Hem de Pazarlık, Bildim, Temiz Sevgiben daha H harfindeyim... Ne ler... Emeğiyle geçınen kisüere Moliere, ne Rabelais, ne Racıne, saygı duyan, lükse yatkın rahat ne Pascal, ne Stendhal, ne, Volkadınlara zıtlanan, yobazhSı e• taire, ne Montaigne, ne de dığer lestiran, köy ağalannın haksızlıAü, N. Ataç, A. Şinasi Hisar, deY,Ev?Qjn»',Yakırt».,(X)ost Yağişik olabilir: Zaman çnceligi, birçokları... îngilizler denlnğıyla devlet bürokrasişinia, işleSait Fşjjı içîn başlattıgı «BUtün yınları,'Hâzira"h1971, 35 hikiye, hikâye ustalığı. yurt gerçeklerice, dedı, hemen de Shakespeameiligin.i.jeçr.en (^İtipl!Kuruş, Eserlen» dızısı, yeni yayınevie 276 sayfa, 15 L.). Bakmayın lç ne yönelme dikkatî, dil doğjura hatırlanır; Italyanlar depınce Mulâhazat Hâijesi, Tş}a Bitti, su... Bunlann hepsinı tasiaığı de ilkin Dante akla gelir. Is rinın gırişimleriyle gelişmiş, Us kapakt;Aki tarihe, bazı ba»kı »oDedikler, Asılsız Bir Sözün Esatün ücretler ödeyen Bilgi Ya runlârı yüzünden ancak bugünhalde Memduh Şevket Esendal, panjollardan ilk akla gelen sı...) yazar, içten sevgilerden üçüneülüğü kaptırmamakla birCervantes'dir. Ve bizden 'söz e yınevi Darüssafaka Cemiyetin lerde çıktı kitap piyasaya. Yüz karı koca esitliğinden; iş emelikte hiç bir zaman da birinci dilince de Goethe. Ama Fransa' den aldığı hakla Abasıyanık'ın yılhk Türk hikâyesini içerecek ginden vanadır: ŞimdiHk Durkulliyatıru yeniden çıkarmıştı. bir antoloji hazırlığında, bütün ve üdnciliğe geçmez. Kuşkusur dan spz açılmca ilk anda kim sun, Bir Mektup ve Cevabı, îki Şımdi kitapçılarda derli toplu yazarlann bütün hikâye kitaptartışılır yargılardlr bunlar. Ahatırlanır? Moliere mı, Racıne Katfın (ikinci ciltteki «Bir Kan ı yazarlık işini; yazıp yazıp mi, HugO mu, Voltaıre mı, Ka kutulanmış biçimde, ' aradıgınız larını yeniden okuyorum budınm Mektubu. 209214, 1. cüt• Bütün Eserleri. dizilerini bula günlerde. Nice esef, nice şaşda bir kenara kovmak, çeşitli belais mı? Yoksa daha başkdteki ^ıikâyenin tekrar basımıdır; biUrsiruz. Ömer Sej'fettin'in bükınlık, vaktinde iz bırakmış sım keı eltfen geçirip sonra yayımları mı? Tıpkı bır tıyatro antre4348; bir külliyat baskısında tün kitapları (Bıh}ı Y.1, Cern di hiç etki vermiyen nice ölU lamik, bir ara iştaha gelip ürüft sjnde bekleşen ve hangısınjn en bağışlanmaz ihmal) En çok kızYayınevinin basladığı Puskın'ın örhek arasınö*a M. $. E.'nin hivererek aonra susup bir kenara önce gireceği belli olmayan kadığı da koca em^ğini söraüren kâyeleri tam bir mutluluk verçekllmek .. biçiminde uygulayan labalık gibi. Fakat müzik söz bütün eserleri (1. ve 2. cilt çıkişsiz kadın yanlıslığıdır: İki Zidi bana. Bu hazzı, e«kimeyen bir sanatçı hiç bir zaman öncü konusu olunca iş değişır... O tı). çok kimseye nasip olmayan yaret, Kızımız, Karısınm Kocahaklı bir talihle Fanl Hüsuti bir sanat eseri karsısmda duyusayılamaz; hiç olmazsa burada zaman biz, Bach, Haendel, Besı. ' ' • • lan hayranlık saygısını, changibirlesebiiiriz. ethoven, Wagner, Mozart Ue Dağlarca dizısınin ilk dört kiilk olarak hatıra gelıriz.. Bıraz tabı. hattâ kendi bastırdığı hal sini seçeyim» kararsızhtmda pek 'Esendal'ın yazdıklanriı tekrar soyadımn çoSunu begenerek yeniden yeAma M.Ş.E.'nin hikâyeleri, cık sustuktan sonra ek'edı: «Ve de sırtlarına adıyla tekrar gozden geçirerek bir yazılış ve yayım yıllarını biidibiz, evet biz, bırbirımızle nıce harfîerini slravla koyduran ,Ne nidçn okuma sevgiMni paylassiir 'gibi en gerekli ve en ölcati .Cumalı'nın oyunlannı top mak isterim. Sandıgimız kadar ğimiz başlangıçtan (1916) ölüsavaşlar yaptık.» (s. 16). çülü biçime dönüştüren emek liyan ilk dort kitap; Inkılâp çok kitap yok böylesine. müne ve bugüne kadar degeneBır kitaphğın zengınlığı karçoğaltımmı bu hikâvelerin hep. Kıtabevınce ozensfece yayımlarini vitirmemislerse eğerki bu 'sısında kim küçüluş duymamış nan R N. Güntekin, R. H. Kasinde görmek mümkün. Bu açıHatırlayacaksınız. Kİtaplannkanıda da birleşme kolaylığımız tır ki? Görüyorsunuz alfabetık . ray . • Çesitli yayınevlerince sa da M.S.E. takma adını kullanan, dan yaşayan vazarlarımızdan var, sanat eserinin gerekli niolarak dızilmış burada yazarlann yalnız birine, Necati Cumalı'nın dejeştirilerek yehiden çıkanlan ölürnünirn yirminci yıhnda (16 teliklerl üzerinde yeniden dureserlen. Ben, raflarının' blçüsü H. R. .Gurpmar külhyatı... Ha Mayıs) bütüiı .eserlerinin ancak usanmaz çalışkanlıgına benzetemak için iyi bir fırsatımlz var nü yanlış anlayan bır demırcıbilirim çabasını. Gerçekten Hor.i Memduh. Şeyket Esendal'ın ikinci kitabı çıkarılabilmis olan demektir. nin dalgmlığı yüzünden, hemen varö*a, Halim Gelecek, Şelimi ki? Me'mduh Şevket Esendal (1883 . tuçbır yaiaruı bütun eserlerinı Ananm... gibi hikâyelerinde büs 1952); gençliğinde girdiği (1906) Gerçekten M.Ş.E.'nin hikâyeyanyana koyamadırn ev^kitaphGerçekten talihli değil M. Ş. Ittihat ve Terakki Cemiyetinbutün göze çarpan Cumalı iyimlerinin ana nlteliklerinin; dil ve ğımda. Hoş bunun tek nedenı E. Yıllarca siyasî kışiliğimn a den kırk yıl sonra (1945) kendi serliği, iyi niyetliliği, ivi dünya anlatım doğruluğu, edebiyatsı?ustanın hatasından aeğıl. He dını gizlerr.ek için üç harfin ar dileğiyle ayrıldığı Cumhuriyet görüsü... Esendal'ın hikâyelerilık, yerlüik, canhlık, kısalık, nin de önde gelen niteliklerinmen hiçbir yazarın eserleri ay dma saklanan alçakgönüHülüğü, Halk Partisi Genel Sekreterligiözlülük, süssüzlük, lçtenllk ve ni boyda, aynf boyutta,. bas'ü kendi derledıgi 48 hikâyeji o im den biridir. Hayat Ne Tatlı, ne kadar yarım .yüzyıl siyasî madiğı için. örneğm Tahır A zayla bastırma dıkkati (Hıkâyo hayat içinde yasamıs, parti mü ' iyimserlik... olduğund'a ortakç? Gençlik, Hasmet GClkokan, Ev birlesrlir. Şlmdl iki ciltteki hilangu, baska btr açıdan şöyle ler I. II, Kültür Basım ve Ya fettişliği, öğretmenlikler. elçilik Ona Yakıstı, Ana Baba... hikâkayelerin yayım sırasına gödile getırır ' esefim. «Yabancı yım Kooperatüı, Ankara 1946). ler, milletvekillikleri... yapmışyelerindeki aydınlık bakış, inre dizilmişlerdir konu özetleridilden kitaplar satan bir, dük ayni kıtaplan değışik adlar ve tı. Kisiliği ve eserleri üzerine sanımızın özündeki en gerçek ne bakalım. lane (Temiz Sevgikâna ne zaman girsem, gözlerım kapaklarla sünne fırsatı (Doşt egilen iki emeğin verdiğl bilgiyanlardan birine, yaradıhşından ler, 19201925 hikâyeleri) ikinci kendıliğinden ayni boyda, Bynı Yaymlan; Otlakçı, Mendil AI lex için su iki kitaba bakmalı: mav^sı İyi kisiliklerin kirletilkitaptaki (Ev Ona Yakıştı, 1926. düzende^ ciltlı, sırtlannda adlatında; 19581 hakkı olan ilgiyi Tahir Alangu: Cumhuriyetten memiş, bozulmamış cevherine 1948 hikâyeleri) Gevenli Hacı' rı ve sıtra sayıları altın yazılaı bır tüflü sağlayamadı. Sanatla düriist bir yöneliştir. Sonra Hikâye ve Roman, Cilt 1, nın anlatımı değişik olmak üze1?. parla'yan toplu eseı* takımla sıyasetın uyusmazlığı mı deme 1"59. 125 . 167; Cevdet Kudret: nna takıiır kaJır . UıindeliK re tıpkısıdır; bürokratların zorli buna, siyaseti öne alan bir Türk Edebiyatmda Hikâye ve Şon aylardaki aramalanm sıra eserlerın renkli kargaşalığı içmla baç aldığı bir köy .ağasının sanatçının zorunlu talihi ml? Ne Roman, Cilt II, 1967, 1970, 327 sında Sait Faik'in eseriyle birden kitap rallannın yukarılan olduysa oldu, Memduh Şevket 351. Kişisel ve siyasal hayatınm ^sömürülüsünu anlatır. Bir Mü likte yalnız Memduh Şevket Ena dogru, işim tamamlanuş, Esandal; hep gizli, uzak kaldı bahese, yabancı turistlerin mesendal'ınki; eskimenıiş, eksilözellikleri bîr yana, ben yalnıztopluma oturmuş, guvenlı bir ra'^iarı karşısında ballerinden Türk okuyucusuna, Bazı hikâ ca hikâyelerinin getirdiğini söz memiş, değerden düşmemış, azametle anıt ğıbi yukselırler yeleri ortaokul kıtaplarında Dihoşnut hafız hoca . mü^rzinin vakti geçmemiş.. göründü bana. konusu edebilirim burada. Ne zaman böylesine toplu e.ser le yer bulduğu halde hep bir bidin düsüncesine bağlı 1ı VcuKomiser, Şapka, Rüşdiye, Hâtakımlarını görsem, içime .bir lınmezlık içinde durdu, 1934'te luklarını işler. Esendal'ır bazı mid İçin Bir Yazı .. gibi hikâTürk Edebiyatından yalnızca üzüntü çoker, edebiyatımıza öbasılan Ayaslı ve Kiracılan (Va üç hikâyeçi seçin deseler ne cehikâyeleri ya monologdur, ya yelerinin yer almadığı bu İki mürlerinı • harcamış, çağ açmış kıt Y.), Cumhuriyet Halk Par vap verirslnlz? Birinc^ Kefik Hadiyalog; hiç bir ekleme yapmacildin yarattığı okuma lhtiyacıyazarlarımızm eserlerıni bultısınin roman yarısmasında fl Iit mî, ömer Seyfettin mi, ikindan hemen sahneliyebllirsiniz: nın Esendal hikâyelerinin üçünmakta çektığınftz guçlukıerı dü çüncülük . aldığı (1942) halde Hasta, Mebus Olursa, Otlakçı, cü cildinin, açığa çıkmamış roci Sabahattin Ali mi, Salt Faik şüniır, bizdeki kültür erozyonu ikinci bâsııruna, ancak 15 yıl manlannın» gidereceğini düşüKayısı Çeken, tnsafsız, Çaya mi öiye kararsızlığa düjebilirim nun korkunçluğunu elle tutulur sonra ulaşabildi (Ayaşlı ile Kinerek bekliyorum. Çünkü bir Gid'erken, Pazarhk, Bildim, Tıbelki; ama üçüncü muh'akkalc casına' sezerim. Ölümü üzehn racüarı Dost Yaymları, 1957) sanatçının yarattığmı. ne kadar raş, Temiz Şevgiler... Bunlarda Memduh Şevket Esendal'dır deden onüç" yıl geçen büyük ve yol üstün olursa olsun, başka bir Esendal'm hikâyelerinin yeni konuşmalanyla kendilerini açırim. îlk iki gıranin »ahiplerini açıcı hikâyecımız Memduh, Şev basılan ikinci cildi ş^ndi ellmizsanatçı aynen yaratamaz. ğa çıkaran, deneysel psikolojinin belirlcrken tutturulın ölçü deket Esendal'ı hep bu açıdan düşünurüm. Bundan dolayıdır kxH Dcst Yayınevinm rahmetli yazann terekesuıdekl bütün eserlenni yayma ışine yardımcı olmaya, bu duygular ve özlemlerle katüdım. (Tenuz Sevgıler, Onsöz, 1965). 1 150 adet Prefabrike Konut İhtiyacı olarak beher konut İçin 24 kalem ııhhl tesisat malzemesi açık eksıltme Bu önsozde Esendal'ın bütün usultl lle aatın alınacalrtır. hıkiyeieriyle romanlanriı üçerden altı ciltlik ikı dızıde yayım 2 İhıla 85.1972 Cum» sünü saat 15.00 de Imar ve lamanın sevüıç hazırlıjı vardı. tskftn Bakmnjıjı binası 7. katmdald toplantı salonunda yaOysa aradan yıUar geçtı. Behpüacaktır. ** r çet Necatıgü'in 1971'de çıkan 1 ÜnitemİB ihtiyacı için blr adet lvttt tezgfthı, kapalı • Edebıyatımızda Eserler SozlüS Bu İşe alt muhammen bedel beher konut İçin teklif almak suretiyle satın almacaktır. ğu»nde (Varlık Y.) örneğin Or5.939.75, llradan olmak Uzere tamamı 890.962.50, liradır. 2 Bu işe ait teknik ve idar! sartnameler îstanbul.ümt*han Kemal'den 29 eser ttnıtıl4 Geçici teminatı 39^88.50 lira olup nakit olduğu dığı halde Memduh Şevket Bniye'de Müdürlüğümüz Malzem» ÂmirUJinden 40^ takdirde; Bakanlığımız veznesine makbuz mukabılinde yasendal'ın yalnızca yukarda acu lıra bedelle temin edilebillr. tınlacak ve thale gUnü diğer belgelert de birlikte limit içl geçen hikâye kitabı tizetlenır. 3 Tekliflerin muteber oîması İçin İhaleye lstlrak edecek Banka Teminat Mektubu veya Vezne Makbuzu Kornisyona Orhan Kemal için çok değılse fırmaların şartnameleri satın almalan şarttır. tevdi edileeekUr. de M.Ş.E. ıçın kuşkusuz azciır 4 Ihale 20.9.1972 Çarşamba günü saat 14.00'de, 2. madbu ölçü. Adının genişllfıne ka'r5 thal» şartnamesi her gün Bakanlık t katındakl derie belirtilen adreste yapılacağından lstekUler teklif şın «1930'lardan gunümüze. .» mek'tuplannırr aynı gün saat 12.00^* kadar Mudürluğü603 No. lu odada görüşülebilir. • roman, hıkâya, oyuiı. anı... dört • müz Malzeme Âmirliğinde bulunmaaını sağlamalıdıryuze j'akın eserı tanıuın bır 6 thale 2490 sayılı kanuna tâbl olmadığmdan idare lar, • söJüüğun ük adıraı, nıçın Memihaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğine vermekte ser5 Tesekkülümüz 2490 sayılj kanuna tâbi olmadıgı cihetle, duh Şevket Esendal'ı hıg değılbesttir. Müdürlüğümtiz ihaleyi yapıp yapmamakta reya M yayımlanmış eserlenyle getirdilediğine yapmakta serbesttir. 7 Postada vâld gecikmeler ve telgrafla yapılan mümenustır okuyucusuna? Burada 6 Tamamlayıcı bilgi 37 61 00/04 No. lu telefondan alınaracaatlar kabul edilmez. M.Ş.E.'nin bır çssıt talıhsizllğıbilir. ıi duşünaceğız. Gerçekten blü(Basın: A. 13357 • 20370/6092) (Basm: 20452/S094) mnden sonra Varlık Yayınevı..ın O. V. Kanık, Sabahattü» «Uzaktan nasıl gSrünüyojuz?» On bej gunlüğüne yurt dışma bir gezi yap. tım. Paris'i, Londra'yı şoyle bir gorüp geldım. Bu yüzden soruyorlar hep: ıNasıl görunuyoruz uzaktan?» Nasıl mı gorünuyoruz? Gaüba hiç gorünmüyoruz. Ne bakan var, ne goren. Turkiye'nin adı geçmiyor pek Batı toplumunda. Bir hafta Paris'te, bir hafta Londra'da gazeteleri inceledim. Bır tekinde büe Türkiye adına, Turk adma rastlamachm. Yokuz Batı kamuoyuntfa. Ne olumlu ne olumsuz biçimde. Yokuz, lzimiz bile yok. yokuz peki? Belkl de bunun tam terslni sormak gerek: Niye var olahm? Ne yaptık, ne ettik, n« yarattık var olmak için, bılinmek için, anılmak için? Uygar dünyanın saygı duyduğu üstün değerleri bas tacı mı yaptık?Yoksa onları her lırsatta ayaklar altında mı ezdik? Evet tzdik. Eziyoruz, bu yolda yürudukçe de ezeceğiz. Iste Türkiye'nın uygarlık (îılnyasj önünde gururla sunacağı değerler: sanatçılarımız, sairlerimiz, romancılarımız, yazarlanmız, aydınlarıroız, bilginlerimiz... Ama nerde bunlar? Turk toplumunun ön yerlerinde mi? Nerdee !.. Hor gorülen, aşağılanan, «uçlandınlan bunlardan başkalan değil ! Hesap sorulan, yerilen, Birası geldikçe ezilen, ezdiri•ÜNBSCO'nun Dünya Kitap Yflı'nftfyı*. Arada blr ilânlar görürsünüz: Kitap Ylh diye.. Ne yapıyoruz bu kîtap yılı için, bir sergi mi tertipledik, yayınevlerine ödüller mi cfağıttık, yazarlanmızı mı değerlendirdık, devletçe, ulusca kitaba en üstün bir değer verdişimizi. mi gösterdik? HayiT," hayır, hayır, Hiç birini yapmadık bunlann. Hattâ tam tersi neyse onları yaptık, yaptırdık. Kitaplar toplattık, dükkân dükkân, yayınevi yayınevi. Kitapları yaBakladık. Yazarları susturtfuk. Batı uygarhğının en üstünde tuttuğu, baş ucunda buluncjurduğu, bir toplumun aydınlanmasmda, bilirçlenmesinde, iyiyi doğruyu birbirinden ayırmasmda etken olan yapıtları korkunç biıer yaratık haline soktuk. Yurdun köşe^inde bucağında yaşayan okuma seven kimseleri kitaba ellerini tfeğdlremez duruma getirdik: korkudan, çekingenlikten, a>Mp bir ls, yanlış bir i | ya> • pıyoruz sanısından... ' '• Evet, Batı ülkelerinden bu yana bâkınc* blr fey görülmüyor. Ne iyj ne kötü ! Hiç blr şey. Dıs ülkelerdeki temsilcilerimizin suçu aeğil bu. Ne yapacaklar «güneş ulkesı Turkiye» dıye üçbeş broşur dağıtmak yeter mi bir ulkeyi sevdirmeye, tanıtmaya? 2aten onların aa bir şey yaptıkiarı yok, yapacakları yok. Her biri kendi kösesinde yaşaylp gidiyor sessizce. Bır ulkenin dünya ölçüsünde bir varlık olduğunu kabul ettiren (îeğerlerini önce biz, kendimiz ayaklar altma aldık mı, geriye ne kalır? Bir bakın ünlü şairlerimize, yazarlanmıza? Ne tfurumdalar? Toplum ne veriyor onlara? Kenarda köşede süruklenip gidiyorlar. Yazdıkları, ürün verdikleri, .dünyanın değer verdiği birer sanatçl Idşiliğine sahip oldukiarı için • nerdeyse büyük bir suç işlemişler ! Işte Dağlarca, örnek olarak. Bir ohun adını duydum Londra'da, sanat çevrelerinde: şiirlerini çevirmişler Ingilizceye, hem de kaç kişi birden. Londra'nm en ünlü bir yayınevi basacak yapıtını. Türkiye'de tabanca »orunu j'üzvınden hapsedildiginde en ünlü îngiliz yazarları, salrleri bildiriler yayınlamaya k^lkışmışlar. Boyle büyük bir şaire yanlıs bîr is yapıldı diye. Sonra Dağlarca hapisten çıkınca vazgeçmişler. Şimdl şiirlerinden seçmeler basılacak... Turkiye'ye o zımın dönecek uygar dünyanın bakısları: işte Hr TUrk ozanı diye, lşte Nobel adayı bir Türk Tliye, işte dünya ölçüsünde bır deger çıkarmıs îürkiye diye... Dostlarıma söylüyorum açık açık: «Dışardan bakmca Türklye görünmüyor». Ben iki hafta baktım baktım göremedim, en kuçük bir iz bile. Sanki hiç yok gibiyiz. Sanki y^ryüzünün yeni' bağımsızhğına kavuçmuş geri ülkelerinö?en biri gibiyiz. Sanki koskoca bir tarih, bir uvgarhk, blr Atatürk yok geçmişimizde... Niye boyle. niye? Çağdaş uygarlığa sırtımızı dondurdüğttmüz için mi? Bizi buna zorlayan üç beş gericinin etkisinde kaldığımız için mi? Ne zamana dek? Bu olumsuz yoldan dönüş ne zaman? Çağdaş uygarlığın öncü^ü Atatürk'un buyruklarına, ilkelerine ne zaman sarılacağız ycnfden?.. «Çağdas uygarlık dCzeyinin» üstun<fe olmak sbyle dursun. en alt basamaklarına dnştük, bunu görmüyor muyuz? Uygarhsa. sanata, külture, bilime karçı çıkan her toplum bövle olur'lki kez iki kaç eder? Bcş mi. diyor. sunuz. Öyleyse daha çok uzağız gerçekten, doğru yolu bulmaktan, daha çok... . '. U Kalkınmayı önleyen dört sebep CİHAD BABAN ürk Dev'.etl iyidir, hoftur ama, en büyük anahtarını yanında ^ Vaktin nakit olduğunu, kalkır.ma davasınd» yatırım ve emek kadar, o iji suratle. yapmanın lâzım geldiğini bilmez ! Belki bilir de; mekanizmayı fearekete geçirmekte aciz olduğu için, bu zaafını itiral edeceğine, ilkel insanın komplekıiyle kusurunu «drmezlikten gelir. Bunu çunun için yazıyorum: Üçüncü Bes YıT» hk Plân, çeşitli sektörlerde kalkınma için mılyarları öngörüyor.. Meselâ turizme yılda a?ağı yukan bir milyar ayırmış.. Buna sevınmemek rrfümkün değil... Fakat bu beş ylllık »üre içinde 4,5 milyarı sarletmek gerektiği zaman, işlerin nasıl gıcırdayıp sıkışacağını goTeceksiniz... Çünkü, TCrkiye'de gerek devlet olarak, ve gerek özel tesebbüste bu parayı yerinde sarîedecek ehliyette insan çok az olduğu gibi, paranın sarfında ena seyyaliyet kazandıracak insan üa. pek azdır. Eğer bir fabrika iki yılda biteceğine dört yılda biterse, eğer maliyet unsurlarınm üzerine devalüasyonun getirdiği yükler binerse, eğer bir devalüasyon, malı içeri atabilmiş olan ithalâtçıyl Karun yapar, siparişini vermis fakat ttıah teslim alamamış fabrika kurucusu Karun'u, elinde keşkul, banka banka istiskal görerek dolaşan fakir derviş haline Bokarsa, o memlekette kalkınma zor olur ! Günden Güne I rıeHd gibi unturîar çok ^z. Bualanda ın=an yetistırmemişiz, hâlâ da az yetıştıriyoruz ! Böylece, Türk kalkmması bılgisiz, tecrübeıiz ellerde ister istemez bocahyor.. Bu iki menfı unsura iki tane daha ekleyebilirsıniz: Turkıye'de krecfi müessesesi, yani banka île müte. şebbis arasmdaki ili'şki. "o^O'ye varan ve avrıca murekkep olarak yürutulen falzler, pe^ın alınan komisyonlar yüzundcn işlcri baltalatnakta veya mütesebbisi O'o60 kârla çahsmaya zorlamaktadır. Türkiye'de nıce müessese vardır ki, ufacık bır destekle yurüyecekken, bankaların yüksek faizleri, ve temınatı aramaktaki aşırı hırsları yüzünden istihsale geçememek tedırler.. Bu durum, yarın Ortak Pazar'a girdigimiz zamm ne netıce verecek? Doğrusu çok duşünülmeye değer ! Kâlkınmsmızı önleyen dordüncü ve en mühim unsur, bizim, zamanı su gibi israf etfışimizdir.. Türkiye'de ve başka memlekette aynı zaman'da birer fabrika kurmağa kalkan iki vatandastan, Türkiye'deki, isini ötekilerden en az iki yıl sorira. bitiriî\. Türkiye'de ihaleye çıkarılan, ve ekonomivi hızlşndıracak olan alt. ya.pi Işleri, hiç Bir zaman vaktir.de bitmez !..' Bu sütunda, Türkiye Elektrık Kurumunun. • «Aman bana üç yıl evvelden haber vermeden ' sakm teşebbüse geçmeyin!» dedığine isaret etmıştim... Zamanın içinde ilerleme katarı başını almış gid'erken, biz istasyonda bilet kontrolü ile meagul olursak, treni kaçıran o biletı yıTtar !.. Nitekim yırtıyor da .. Yırttığmln deîili, fert başır.a millî gelir... Hâla yerlerde sürüra «ürum sürünüyor ! *w . «Vakit nakittir» dive hepimizin dilincTe*dolasan bir söz vardır ama, başta Devlet olmak Ü7ere. vaktin değerini idrak etmemis insanlar olduğumuz için, onu pervasııea israf ederiz '.. Sonra da neden kalkınamıyoruz? diye, birbirimize sorarız ! İLSN Yunanistan ile Türkiye'nin ekonomik durumunu inceleyen bir raporu isadamlarımu Türkçeye malederek bize de göndermişler; bu raporun göze batan rakamlan basma c a ıntiT kal ettiği için, Yunan kalkınmasının, bize gors nasıl hızla ürediğini lörraüssünüzdür. Bizdf bu kalkınmayı kemâliyle yürütmek için dort faktör eksik.. Evvelâ devlet bCnyesinde istık1 rar yok, dolayısiyle vatandaçta guven teşekkül etmiyor... Saniyen, bu iıtikrarsızlık ve guvensizlik zemini üzerinde; ister muhendıs, ister kalifiy» isçi, ister pazarlamacı, i^letmeci, yo PTT Arastırma Laboratuan r Müttürlüğünden İLAN Ayağımız Yerde 6AŞIMIZ GÖKLERDE OLMALIDIR HAVA 'KUWETLERt\tşGt)ÇLENDİRME VAKF1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle