Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SATFA IKÎ :CUMHUHf YET: 10 Nisan 1972 ARİHÎ BİB BAKIŞ: Halk Fartisinin tarihi; hele son yıllarda, halktan kopmanın hazin hikâyesinden ibarettir. Bu hikâyenin temelinde onun, gerçek anlamı ile, hiç bir zaıtıan bir parti olamamasmın. kuruluştan gelen özelliği yatar. Bu özelliğuı nedeni şudur: Halk Partisi, daha tarih sahnesine doğarken, bir halk partisi, bir kitle partisi olarak değil. bir devlet partisi olarak doğdu. Bir tek parti idi. Bu tek parti gücünü, halktan değil, devletten alıyordu. Partinin gücü halk'ta değil, devlette temsil olunuyorriu. Hattâ bir devlet partisl bile değil. bir şef par*'''v di. Bunun böyle olması ise. hata değil, mantık'tı.. Çünkii ülke, bir İstiklâl Savaşı .vaşamıştı. Bir inkilâbın eşiğindeydi. Bu son değil, başlangıçtı. Ülke kurtulmuş. Ama devlet kurulamamıştı. Daha doğrusu bu yeni devletin vasfı. raüesseseleri, çağdaş nizamlar içindc yeri henüz belli değildi. Bir Başkumandanlık otoritesinden çıkılıyordu. Ama bir tek irade otoritesine giriliyordu. Bu tek irade. ya bir diktatörlük olacaktı. Yahut da bir şef otoritesi, teşkilâtı halka maledilcnıe'e bile, isml halktan gelecek, bir örgütün bayrağı ile. Büyük Millet Meclisinde temsil edilecekti. Böylece bir oy toplamma dayanarak. hem >eni devletin müesseselerini yaratacaktı. Hem İnkilâbın merhalelerini. aşamalarını işleyecekti. O hal< de bu örgüt. halkın sesini getirmekten ziyadc, halkın, ancak Şef ve onun kadrosu tarafmdan sezilen ihtiyaçlarını formülleştirerek. hattâ halkn rağmen. ama halk için, kanunlar kovacaktı.. Nitekim öyle oldu. Tek Şef. tek parti ve tek irade bu halka rağmen. ama halk için kanunlar yolları ile, devletin şeklini ve inkilâbın tetncl müesseselerini halka maletti... Ama bu Parti kurulurken onun, gerçek anlamı ile, bir proğramı bile yoktu, Gazl. Meclis. yani Birinci Millet Mec lisi, tarihi vazifesi olan tstiklâl Sa\aşını artık tamamlamıştı. Artık dağılması gerekiyordo. 1 Nisan 1923'te yeni seçimlere karar verdi. Eski Müdafaai Hukuk Cemiyetinin yerini alacak hir Partinin knrulması zamanı da gelmişti. Ama iMııs tafa Kemal, etrafında çeşitli tereddütlerle karşılaşıyordu. T DORUKTAKIKAVGA! Şevket Süreyya AYDEMİR umhuriyet Halk Partisi 9 Eylül 1923 tarihinde kunıldu. Bu kuruluşun tarihini Mustafa Kemal daima, 1919 Eylülünde Sivas Kongresi günlerinde kurulan veya kurulıışu ilân edilen «Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeü«ne bağlamak istemiştir. Hakihaten de, Halk Partisi, kendi doğum öncesi ilk seçimlere. bu Ceraiyetin teşkilâtı benimsencrek girildiği için, bu bağıntı aşikârdır. Nitekim Halk Partisi ilk kongresine de, birinci değil, ikinci kongre adını \ererek, Müdafaai Hukuk Ccmiyetini, kendi tarihine maledecektir. Bu suretlc de kendi kökünü, Milli Mücadele tarihine bağlayacaktır. C Gazi Mustafa Kemalin Halk Partisi fikrini ve teşebbüsünü ilk defa ortaya atışının tarihi ise. 6 Arahk 1922'dir. O tarihte İstiklâl Savaşı artık sona ermiştir. Kendi içindeki çarpışmaları son haddine varan. Birinci ve tkinci Grup şeklinde fiilen ikiye bölünen Birinci Millet Meclisinin fiili hayatı ise. sona errnek üzeredir. Bu şartlat içinde Gazi Mustafa Kemal. o zaman Ankarada yaymlanan .Hakimiyeti Milliye 'sonradan Ulus>> gazetesi ile <Öğüt> gazetesinin muhabirlerini çığırarak onlara, gcniş beyanatta bulonur. Gerçi Lozan Banşı henüz imzalanmamıştır. Ama İstiklâl Savajı kazamlmıştır. Er geç barıs sağlanacaktır. İşte bu beyanatıoda yeni teşebbüsünü şu cümle açığa vurur: • Gerçekte, büyük vatanperver kitlenin reform isteklerini taşımayan bir programın başarılı ve verimli olması ümit olunamaz Bu milli maksat ve gdrüşleri gözönünde bulundurarak, milletin her sınıf halkmdan, hattâ İslâm âlcminin en uzak köşelerinden, bana ebedi olarak iftihar duyacağım şekilde gösterilen teveecüh ve itimada layık olabilmek için, en mütevazi bir millet ferdi sıfatı ile, hayatımı sonuna kadar vatanın hayrma vakfeylemek emeli ile barıstan sonra, halkçüık esası iizerine dayanan ve Halk Fırkası adı ile, siyasi bir Fırka kurmak niyetindeyim...» s görüs ve karan bu cümlede toplanan 'beyanat, bu gazetelerde, onun imzasını la şıyan bir tebliğ şeklinde çıkar. Bu konuda aydınların görüs.Ierini toplamaya çalışır. Halka da kararını ulaştırmak ve halkın görüşlerini de anlayabilraek için, Batı Anadoluda geniş bir geziyc çıkar. Büyük Millet Meclisi de. 1 Nisan 1923'te yeni seçimlere karar verir. Gazi bu yeoi scçiınlere, 9 Umde adını taşıyan bir forınülle girdi. Bunları «Anadolu ve Rumeli Müdafaai Hukuk Cemiyeti Reisi Gazi Mustafa Kemal» imzası ile yayınladı. 1.11.1922'de kaldmlan saltanat nizamı, bu umdelerin ikinci maddesinde de reddediliyor ve birinci maddede •Hâkimiyet, kayıtsız şartsız ulusundur» formülü yeralıyordu. Birinci Mecliste muhalif cephe olarak beliren İkinci Gruptan, bu seçimlerde, kimse kazanamamıştı. Yeni Meclis 7 Ağustos 1923te toplandı. tlk iş olarak bir komisyonda hazırlanan «Halk Fırkası Nizamnamesi» 9 Eylülde kabul olundu. Halk Fırkası, böylece kurulmuş oldu. Fırkanm kunılnşu resmeıı hükümete bildirildi. Bu müracaatuı altında. Mustafa Kemal Fırkanm Reisi. Rcccp Peker Genel Sekretcr olarak imza atmış bulıınuyorlardı. Müracaat dilekçesinde, Fırka (Parti) tdare Heyeti de gösteriliyordu. Refik Saydam, Celâl Bayar, kurucular arasındaydılar. Işte o ta rihten beri ve daha sonra •Cumhuriyet» sözünü de adına ekleyen Halk Partisi, siyasî hayatımızın içindedir. kaymayan günlük çekismeler içinde kaldı. His ve sinir gerginlikleri şeklinde yürüdü. Meselâ şimdi Halk Partisi'nin dornktaki kavgası da, sempati veya antipatilerle, demagoji ekstremi arasında, verimsiz bir didisme olarak siirüp gitmektedir. Bn böyle olunca da korkulur ki, Halk Partisi, hattâ tarihî kökünden de büsbütün koparak, parlamentoda birkaç temsilci ile yasar çörünen, ama aslında ne halkla, ne siyasetle artık ilçileri kalmayan hedefsiz bazı kaiıntılar gibi, tükenecektir. Hem halkın. hem hayatın dışında kalacaktır... |Hep aynî soru: Haftanın raporu "Şimdi ne olacak?,, Cumhurbaşkammn. Parlamentoda grubu bulunan parti li I derlerinden bir not'la istediği bazı hususlara hu teşekküller I tarafmdan verilen cevapların mahiyeti kamuoyuna açıklanmış • tır. Böylece hem not'ta istenen hususlar. hem de bunlara ve I rilen cevaplar belli olduğuna göre siyasal durumun ne biçim ' de n elişeceğine dair tahminlerde bulunmak için elde veterü malzeme var dcmcktir. Hemen şunu söylemek mümkündür: Ağirbğuu Parlamento • Hükümet va da sivasi partiler hükümet ilişkilerinden alan • demokratik iç politika sıırunu. Cumhurbaşkammn not'u ve bu I na verilen cevaplarla yeni bir mecrava girmiştir Kuşkusuz bu ' veni safhada meselenin şdyle. ya da böyle bir takım yeni te • zabürleri olacaktır. Fakat. denilebilir ki, şimdiden belli olan I bir taraf da, meselenin. vine demokratik koşullar içinde mut I laka ülke \ararma olumlu bir sonuca vardırılacağıdır. Bundan • başkası düşünülemez lıile. I Konuyu genel hatlarıyla bir bere daha hatırlamakta yarar vardır: Sayın Cumhurba*ksnı. devletimizi. 12 Mart Muhtırası | nın verilmesini zorunlu kılan ortama getiren koşullar arasında I politika usullerinin ve partilerarası ilişkilerin bozukluğunun da ' etkisi hulunduğuna dikkati çekmiştir Not. bütün uyarmalara rağmen bu «politika hastalığında» dfizelme ve iyileşme sağlanamaılıeını belirtmekte ve hunun demokratik rejim \e ülfce bütünlüğü bakımından ortava çıkardığı sakıncalara temas etmek I tedir. Cumhurbaşkammn not'u. bu nerienlere bağlı olarak so I nuc kısmında ve birinci madde olarak. «Sivasî tartışmalsrın, çekişmelerin, seçim nrouasandası mahiyetindeki her türlü fa l aliyetin geçici bir siire için durdurulmasını» tedhir olarak ih>ri I sürmektedir. Not'un ikinci ve daha önemli olan kısmı. devletin alacağı • tedbirlerin ve ıcformlan öneren tasarıların kötü usuller. dav | ranışlar ve cngellcmeleı vüzünden kanunlaşmasının çeciktığine işaret etmesi ve hu dnrumn bertaraf etmek icin de gerekli Anayasa değişiklikleriylr birlikte. «Peşin olarak önceden verilccck bir ;enel vetki ile hükümetin techiz edilmesi ve kanun gücünde kararnamelerı Bakanlar Kurulunun viirürlüğe koyabil ı me imkânının »aratılması» nı partilerden istemesidir. | Parlamentoda grubu bulunan partiler. not'u cevaplanus ve bu tarzda üngörülcn tsdbirıeri, hedefe varmak açısından yeterli bulmadıklarını va dotayısiylc katılmadıklannı açıklamışlardır. Bu cevaplarda birlesilen ortak noktalar şunlardır. Partiler. siyasi çekismelerin suarşiye vardım ettiğı kanısında değil I dirler. Bu bakımdan tlpmokratik usullere ters düsecek bir si | vasi faaliyet kısıtlajnasının karşısınriadırlaı Partiler. mahiyeti, kapsamı ne olacağı hilinmeyen bir vetkinin hükümete pesinen verilmesine de karşıdırlar Bunu. parlamentonun Anayasa ile belirlenen \etkilerinin bir bakıma devri anlamına vormakta, vasama yetkisinin ricvretiilemiyecefine işaret etmektedirler. ı Partiler. Anayasa acği*.îU;cğinî bir ölçü içinde düşünebilecekle I rini açıklamakladırlar tçinde bulunulan ortamdan çıkmak için etkili birer tedbir 1 olacağı düşünülen ve not'ta yer alan hususlann partiler tara I fından bu biçimde cevaplanmıs olmasının ortava bir dnrum çıkarması gayet doğaldır. Hattâ bu darumun. bir süredir t a . | zeliğini muhafaza eden «Simdi ne olacak?» sorusunu da tekrar | batırlara getirmesi normaldir. tlk akla gelen ihtimal, bu konudaki temas ve ıstısarelerin I devam etmesindeki zorunluluktur. Dikkat edilecek olursa I Cumhurbaşkammn not'n emredici bir nitelikte değildir. Düşünülen tedbirleri empoze eder mahiyette değildir. «Sıyas: par I tilerin ve parlamento gruplarının açık ve kesin cevaplarını I rıca eder» niteliktedir. Cevaplar, ısteklerle uyusmaz biçimde olursa bunlar üzerinde şu ya da bu vol ile tartısmaya ve gö I rüşmeye devam edilemiyeceği anlamına vanlamaz. Mesele\e | bu açıdan bakılacak olursa konu üzerindeki karsılıklı görüs. melerin devamını beklemek yerinde olacaktır. Kanun gücünde I kararname yetkisine partilerin karsı cıkmasını Basbakanın bir | mesele yapması beklenebilir. Bilindiği gibi, Cumhurhaskanının not'u liderlere verildikten sonra Basbakan bu not'u açık I lamak ibtiyacını duymus ve yaptığı basın toplantısında hem I bunları savunmus, benimsemis, hem de onlara bir açıklık vermeye çalışmıstır. Her ne kadar bu acıklamanın biçimi ve rauhtevası da partilerin tepkisine vol açmıs ise de. Basbakanın hasıl olan durumu bir nevi güvensizlik biçiminde yormasına ve buna göre bir tatnraa girmesine de yer olmam»«n gerekir I Çünkü olay paılameato dısında cereyan etrrıiş. ve güven fa'da ' SÜvensizliği hatırm çetirebilecek parlamenter usnller^en Biafe , U kalmıştır. Zaten not'ta açıklıkla belirtildiği üzere «Milli Gu I venlik Kurulu, Basbakanın değişmesivle bir iyileşmeye gidı * lemiyeceğini de karar altma almıs» bulunmaktadır. Bn bakımdan Basbakanın, not ile oluşan olaylar karsısında konuyu bir güven meselesi haline getirmiyeeeği de belli bir sonuç telâkki edilmelidir. Bn koşullar altında bir sonuca varabilmek için tek açık kapı olarak karsımızda kalan sudnr: Demokratik usuller içinde, ülkeye en yararlı sonucn alıncaya kadar karsılıklı görüş I Ortanın solu > sanıyorum en dikB:n hedefsizliğin, düşündürücü ki,sloganıdır. 'kati çekici, en göstergesi, «Ortanın Soln» sözü, formülü veya Ortanın solu sözü, gerçi uznnca bir zamandan beri dillerdedir. Ama, ortanın solu nedir? Nerede baslar? Nerede biter? Bn bir program ilkesi midir, voksa bir yornm mndur? Veya herhan?i bir gün ve herhangi bir anda, sözün gelisi olarak söylenmis, fakat sahibi belli olmayan, yahut sahibi tarafmdan dahi benimsenmeyen bir dil sürçmesi midir? tste bu noktalar kesinlikle belli değildir. Gerçi Halk Partisi'nde, en hüviyetli, idealist ve müdafaa ettifi prensipler nispeten vnznblu ve hele partiyi örgütlestirmek mücadelesinde tamamiyle haklı olan Sayın Ecevit. bn soruların cevaplandırılmasında daima çaba sarfeder görünmektedir. Ama bütün bu çabalara ragmen ortanın soln'nun. Halk Partili insana malolmus açık ve belirli bir ifadesinin mevcut oldufu, elbette ki iddia edilemez. Kaldı ki. ortanın solu'nu bir terim olarak alırsak, sanıyorum ki, Halk PartisTne göre, bn terim ha. vads kalacaktır. Cünkü Halk Partisi artık, bir terim partisi değildir. Ve demokratik bir parlamento rejiminde, zaten bütfin bn tür partiler. hepsi de aynı plâtform üzerinde çalışan partilerdir. Hülâsa buçün Cumhnriyet Halk Partisi'nde ve doruktaki kavgada da. terimler ve fikirler değil. sadece profesvonel politikacılar çarpısırlar. Günün parti havası ise bu mücadelede. fikrin değil, demagojinin lehine çalısmaktadır. DemafOR, yani fikirleri ve terimleri değil, vıgınların lıislerini costurarak kendine vol acan adam ise, bu havada kendi zeminini buldu mu, korkulur ki Cumhurivet Halk Partisi, hattâ tarihî atmosferini de kaybederek, demagogun ağına düssün. Ve böylece, bir tarihi hâtıra olarak da silinsin.. Kısacası, Halk Partisi donığunda sürüp gi. den, ama halkın ve kitlenin deül, fakat demagog sorumsuzlar tarafmdan halkın ve han çevrelerin hislerini harekete getirmek suretiyle vüriitülen bn kavga, sadece hazindir. Ve öyle denilebilir ki, raemleketteki demokratik rejimin havası bahsindc, aynı zamanda cesaret kıncıdır. Ne de olsa siyaset adamının yerini demagogun alması bakımından... Dorııktaki kavga i Halk Partisi bn varlıgını bugün de sürdürür. Ama bn teskilât simdi, hiç de halktan gelmeyen, hiç de halka inmeyen, partinin varlıgını belki kökünden sarsabilecek olan bir kızgınlar kavgası icinde. kendi kendini tüketmektedir. Çünkü bu kavga. a n . cak doruktaki kavgadır. Dorukta ise halk değil, profesyonel politikacılar konnşur. Profes. yonel politikacı, politikayi meslek edir.en, dornğnn rüzgârları içinde, kendi kendileriyle becellesen, politikanm rüzgârlan içinde yaşayan insanlardır. Halk Partisi'nde Tek Adam'ı ve tkinci Adam'ı bir tarafa bırakırsak, profesyonel politikacılar daima mevcut oldnlar. Bnnların bir kısmı bürokratik cihazlardan gelen, ama son. ra politikacıhkta profesyonellesen insanlardırlar. Bir kısmı da, esas mesleklerinden ve çevrelerinden kopan ve artık kaderlerini politikaya baglayan kimselerdirler. Profesyonel politikacı, bilhassa çok partili demokrasilerde. ömür boyunca bir sosyal yaratık olarak yasar. Asıl 1945'ten sonra bu zümre bizde de, parlamento ve çevresi ile, partilerin tasra teşkilâtlarında yerleşmiş, kemiklesmistir. Oligarşik menfaat cihazlan içinde varlıgını, bir nevi sımflastırmıştır. Bnnlann içinde, millî meselelerin bilirasel izahlarına, devlet yapısının temel dâvalarına inenler, bn meseleleri ve bn dâvaları araştıran, formülleştiren, topluma temel görüşler ve temel eserler getiren kimseler yetişmedi. Bn böyle olnnca da, doruktaki kav. ga, gerek Halk Partisi'nin kendi üst kademe. sinde, gerek partiler arasında, fikir sahasına Kimisi, eski Müdafaai Hukuka sarılıyordu. Klmisi. Paşanın Diktatörlüğe gideceğinden korkuyordu. Aydın olanlar ve çağın akımlarını bilenler ise, bir Partinin kunılabilmesi için ortada, bir program, hattâ bir doktrin temeli arıjorlardı. Meselâ Yakup Kadri Karaosmanoğlu soruyordu: Pek' iyi ama Paşam, bu partinin bir doktrini yok? Elbette olmayacak çocuğura, eğer bir doktrine bağlanırsak, hareketi dondururuz.. Paşa haklıydı. Üstünde yüriidüğü toprağın i;lenmeraiş halini, başına gcçtiği halkın, safha safha yoğurulacak hamurunu biliyordu. Bu sebeple denilebilir ki Halk Partisi, tereddiitlü ve hirnz da şüpheci bir çevrenin içinden, bir önder adamın sezileri ile. ama biraz da programsız olarak doğdu. Cumhuriyet Halk Partisinin geçtiği. ama şimdi çok arkada kalan bu yola, kısaca gözatalırn.. Maltepe Belediyesi sokakların Jcenarmda akan lâğımlara seyirci kalıyor Kartal Maltepesinin güzel bir da bir cadde denize kadar uzanır, aka: Gazi Osman Paşa Caddesi.. Guya, değil caddeye, denize dahi lâgım akıtmak yasaktır. Amma gelin görun ki, bizim apartman da d'ahil olmak üzere, bu caddedeki bütün apartmanların fosseptikleri caddenin yar.ısıra denize akar; hattâ sahi;de yeni yapılan bir apartman da lâğım kanalını beton künklerle denize bağlamıştır!. Bu ha!e mâni olması lâzıra gelen Belediye, bir de gelip Plevne Sokağı'nın başmda lâğım kanalımn üzerine kemâli itina ile menfez yapmıştır, vatandaşlar geçerken lâğıma düşmesinler tfiye! Bu lâğım kanallarında scmtin küçük çocukları oynamak•tadır. Yann havalar ısmınca semt sakinleri buradan, bu lâğımların aktığı yerden denize girecektir. Gecekondu semtlerinde dahi görülmeyen bu hal, semti vardır: Çayırlar. Buraiki yanından lâğım suları aka Maltepe Belediyesinin vazife ve şehircilik anlayışının en hazin belgesidir. Burada bir salgın hastalık o . lursa, bunun müsebbibi yalmz ve yalnız Maltepe Belediyesidir. Bu duruma, bir vatancfaş ola. rak, Sağlık Müdürlüğünün de dikkatini çekerim. Necmettin ÖZÜTUNAL1 Çayırlar Yoln N o : 20 Cumhurlyete mektuplar ağımızdaki Batı tıp kitaplannın hekim ve hekimliğimiz yönünden incelenmesi hepimizi ilgilendirir kanısındayun. Bu satırların sahibi konunun önem ve güçlüğünü bildiği kadar; sunmakta olduğu yazısınadâ iddialı bir başhk koyduğunun farkındadır. C Batı tıp kitaplarında hekim ve hekimliğimiz YAZAN: Dr. İhsan ÖZKAYA Adana S. S. K. Hastahanesi muştur (3, 11. 12). 1937 yılında ilk defa bir çeşit göz iltihabı olan tekrarlayan Iritis, ağız ve genital bölgedeki ülserlerin bir triad ola rak düşünülebileceğini belirtmiştir (6). Bu klinik tablo, Anglosaksonlar tarafmdan «Behçet disease» (Behçet hastalığı) (3, 5, 6, 8, 9, 11). •Behçet syndrome» (Beh çet sendromu) (3, 6, 8, 11) veya •Behçet triad» (Behçet triadı) (8) olarak isimlendirilmiştir. Fransız lar bundan «syndrome de Behçet» (Behçet sendromu) (7, 10), Almanlar ise Behçet krankheit» (Behçet hastalığı) diye bahsederler (12). Bir çeşit göz iltihabı olan iritis ve uveitis ile birlikte, ağızda aftöz lezyonlar ve genital bölgedeki ülserasyonlarla bir triad meydaııa getiren Behçet hastalığı, seyrek de olsa diğer çeşitli lezyonlarla birlikte bulunabilir. Bundan dola yı bazı Anglo Sakson kitaplarında «triple symptome complcv of Behçet» (Behçet üçlü semptom kompleksi) olarak da anılır (8). Behçet üçlü semptom kompleksinde görülen bulgular şöylece özetlenebilir. (6): , 1. Deriye ait olanlar (eritema nodosum, eritema multiforme, funınculosis. thrombophlebitis). 2. Oynaklara ait olanlar (arthral gia, hydroarthrosis). 3. Göze ait olanlar (keratitis, conjunctivitis, retina ve corpus vitreum'a olan kanamalar). 4. Tükrük bezlerinin tekrarlayan sişlikleri. 5. Santral sinir sistemi hastalıklan (meningitis. encephalomyelomeningitis, bir veya birden fazla ekstremitelerin paraplejileri veya organik konfüzyonel sendrom). hastanm hayatı tehlikeye girer. Evans ve arkadaşlan (1957) bu gibi vakalann yansının ölümle sonuçlandığıru bildırrruşlerdir. Beş vakada yapılan patolojık incelemelerde, beynin gri maddesinden daha çok beyaz maddesinde olmak üzere, sayısız yumıışamış alanlar bulunmuştur (6). Hastalıgın nedeni bilinmemekle beraber; Sezer tarafmdan (îstanbul Tıp Fakultesi Göz Kliniğinin değerli öğretim üyelerinden Necdet Sezer «19071971») retina altı sıvılannda fıltrabl bir vırus bulunmuş ve bu virus Evans ve arkadaşları (1957) tarafmdan da doğrulanmıştır (6). İzole edilen virus dünya tıp ıiteratüründe Sezer Virus'u olarak tanınmaktacür (6, 12). (Üzüntü ile belirtilmeğe değer ki, ilk eserde Sezer adı bir yanlışlık eseri Sezar olarak geçmektedir.) Sezer'in bildirdiğine göre, Behçet hastalığına tutulanlann kanlannda her zaman söz konusu edilen virus bulunur ve hastalık iletilebilir. Bugüne kadar kompleman fiksasyon testi yapılamamıştır. Aynca hastalığa karşı bağışıklığın da kısa sürdüğü sanılmaktadır (6). Hastalıgın başanlı bir tedavisi bilinmemektedir. Steroidlerle geçici bir iyileşme sağlanmakla beraber; bunun yerine daha spesifık tesir gösteren çiçek hastalığı aşısı tavsiye edilmiştir (6). Gönül ister ki, bu hastalıgın tıp diinyasına tanıtümasında ve nedeninin araştırılmasında olduğu gibi, kesin tedavisinde de bir Türk hekjrninin öncülük etmesidir. NOT: Yazınm baş tarafmda belirtilmeğe çalışüdığı gibi, isimleri çağdaş Batı tıp kitaplanna geçmiş olup da kendilerinden burada bahsedilmeyen hekimlerimiz bulunabilir. Eğer varsa bun lan bildirmek lutfunu esirgemeyenlere şimdiden teşekkürlerimi sunmak isterim. LİTERATÜR 1. Akmcı, Sırrı. Dirim, Tom: XLVT Sayı: 5, Sa. 230231 Mayıs, 1971. 2. Akıncı, Sırn. Hayat Tarih Mecmuası Cilt: 2, Sayı: 12, Sa. 2630 Ocak, 1967. 3. Asimov, Isaac et al. Stedman's Medical Dictionary. The WUliams and Wilkins Co. Baltimore, 1966. 4. Bockus, Henry, L. Gastroenterology Vol.: ITI Second Edition W 3 . Saunders Co. Philadelphia and London, 1965. 5. Chatton, Milton, J., Sanazario, Paul, J. Current Medical References Lange Medical Publications. Los Altos, Califomia, 1965. 6. Durham, Robert, H. Encyclopedia of Medical Syndromes Hoeber and Raw Publishers, 7. Kuslepeliler park isliyor Kuştepe, Gecekondulan yıkbrılan halka Belediyece parsel dağıtılmak suretiyle 1954 yılında kurulmasına başlanan ve hâlen 20 bini aşkin nüfuslu Şişli tlçesine bağlı bir mahalledir. Mahallenin eksiği. gediği çoktur. Toprak halinde, susuz, kanalizasyonsuz, araba giremiyen sokakları vardır. En önemlisi ne halkın. ne de çocuklann nefas alacakları bir parkı. bahçesi bulunmayışıdır. Oysa ki park VÜCÜda getirme imkânı mevcuttıır. Mahallenin göbek noktasını tcşkil eden metruk mezarhk <ölü kemikleri usulü dairesinde bir araya toplamp korunmak suretiyle) bu iş için biçilmiş kaftandır. 20 bin insanm hayatını bu dsrece hafife almak çok ıstırap verici bir şeydir. Sehir havasının kirlenme nisbeti hergün biraz daha artarken bir de çöp kokularına ve yanan çöplerin çıkaracaklan zehire mâ ruz bırakılmak isteniyonız. Parka, bahçeye karşı çıkan, fa kat kenarmdan köşesinden tırtıklanmasına göz yuman şimdi ise koskoca çöp fabrikasını göremiyen Mezarlıklar Müdürlüğii. ^nıt lar Yüksek Kurulu yetkilileri neredeler acaba?. Nairo TANYEUI Kuştepe Halkından Kardeşimi arıyorum Bundan yedi yıl önce, babam, kızkardeşım Zevnep Saygın'ı Seyitgazi kazasınm Yukarısöğüt köyünde, köye gelen sahte bir sigortacıya evlStlık olarak vermlşti. Aslen Bozöyük'ün Cihangazi köyündeniz. Bütün ararnalanmız bir netice ver medi. Kardeşimin âkibetinden korkuyonım. Son çare olarak siza başvuruyorum Kızkardeşırnin hatırlayabilcüğim kadar özellikleri: Şimdi 15 yaşında olmalı. Saçı kumral, gözleri mavi sağ yanağında bir ben var ve buğday tenli idi. Orta boyludur tahminim şimdi. Kızkardeşimi bilen veya duyan varsa insanıyet namına aşağıdaki açık adresıme haber vermelerini rlca ederim Haber veren memnun edileoektir. Hilmi SAYGIN Ziraat Teknisyeni Küre^Kastamonu Her iki halde de asıl amacı, simdiye kadar gereği gibi işlenmemiş bir bahiste meslekdaşlarına ve do layısiyle meslek dışı aydınlara bir çağrıda bulunmaktadır. Çağdaş Batı tıp kitablarma adı geçen ilk hekimimiz, Celâl Muhtar (Özden) (1866 1947) ın «sistanlarından Deri Hastalıklan Vzmanı Hasan Reşat (Sığındım) (1884 1971) olmuştur (1, 2, 14). 1913'te Almanya'da iken bir çeşıt kan kanseri olan «Monositer Lösemi.yi Victor Schilling (1883 ?) ile beraber tıp diinyasına tanıtmıştır (1, 2). Bu değerli hekimimiz yurda dönüşünden sonra ilkin Şam, daha sonra Beyrut Tıp Fakültelerinde yönetici ve öğretici olarak görev almtş, Birinci Dünya Savaşı son yılında Haydarpaşa'daki Tıp Fakültesinin Cildiye ve Efrenciye Seririyâtı» (Deri ve Frengi KliniğMnin ilkin «Müderris Muavini. (Doçenti) daha sonra da «Müderris»i (Profesörü) olarak 15 yıl hizmet etmıştir. 1933 üniversite reformunda kendisini çekemeyen bazı öğretim jye lerinin. o zamanki Milli Eğitim Bakanmı kötü tanıtmalarıyla kadro dışı bırakılmıştır. Bundan sonra yurt dışı, yurt içi mesleği ile ilgüi çeşitli yerlerde çalışmış ve son olarak Sosyal Sigortalar Kurumu îstanbul Hastahanesi konsultan hekimliğinden emekliye ayrılmış ve bir sene sonra da hayata veda etmiştir (1). 8. 9. 10. 11. 12. 13. 14. Hasip Tanyol ine Îstanbul Tıp Fakültesinin değerli öğretim üyelerindpn Âkil Muhtar (Özden) (1877 1949) m lSSTde Vichy Tıp Kongresinde •Alkalilerin Safra Sekresyonu Üzerine Etkisi ve Bunun Karaciğer Yetmezliğinde Tedavi Edici Uygu laması» başlığındaki bildirisi. aynı fakültenin hekimlerinden Hasip Tanyol'un 1954'te Portal Sirozla Birlikte Olan Fıtık ve Aralanndaki tlgi., 1956'da .Portal Si rozda Sık Raslanan Göbek Düşüklüğü Belirtisi» adı altındaki yayınlan Batı tıp kitaplarına geç miştir. (10, 4). Türklüğü söz konusu edüerek kendisini bilimsel çalışmalan ile tıp diinyasına kabul ettiren ilk ve biricik hekimimiz İstanbul Tıp Fa kültesi Deri Hastalıklan Kliniğinin değerli öğretim üyelerînden Hulusi Behçet (1889 1948) ol Y; Fifth Printing with Correotions, 1965. Garnier, M., Delarnare, V. et J. Dictionnaire des Termes Techniques de Medicine 16 Edition Libraire Maloine 27, Rue de L'e'cole de Medicine, 4 Paris. 1953. Hoer, Normand, L., Osol Arthur. Blackiston's New Gould Medical Dictionary Mc. Graw Hill Book Co. Inc. Newyork, Toronto, London. 1956. Hyman, Harold, T. Handbook of Differential Diagnosis 2nd Editions J.B. Lippincott Co. Philadelphia, Montreal, 1957. Laffont, A., Durrieux, F. Encyclopedie Medicochirurgicale Edite"e Sur Fascicules Mobiles 18, Rue Seguir, Paris (6). Mc. Nalty, Arthur, S. Butterworths Dictionary London, Buttervvorths, 1965. Psychyrember, Willibald. Klinisches Wörterbuch mit Klinischen Syndromen Walter De Gruyter Und Co. Berlin, 1969. Saraçbaşı, Ertuğrnl. ünutulmaz Sözler Ankara, 1970 Traite de Medicine Tom: XII Maladies du Sang et des Organs Hemapoitiques Masson et Cie, Editeurs Libraires de L'academie de Medicine 120, Boulevard St. Germain Paris, 1949. me ve konuşmaya devam. I CUMHURİYET V EFA T Ailemizin muhterem büjüğü, Dordüncü Umumi Müfettiş ve Tunceli Vali ve Komutanlığı ile 17. Kolordu Komutanlığından emeSli, eski Bolu ve Kastamonu Milletvekili ve Harp Akademiler;nin en kıdemli mezunu EMEKLİ KORGENEKAL 9 Nisan 1972 Pazar sabahı Kadıköy'deki evinde vefat etmiştir. Naaşı, 10 Nisan 1972 Pazartesi günü (bugün) Kadıköy Osmanağa Camiinden öğle namazını müteakip kaldırılarak Karacaahmet şehitliğindeki aile kabristanmda Allahın rahmetine tevdi edilecektir. . EVLATLARI. Y. Müh, Vedat Alptoğan ve Nesrin Alptoğan Avukat Feriha Günalp ve Dr Fevzi Günalp Y. Muh. Nurettin Alptoğan ve Leylâ Alptoğar Bora Tuncel Alptoğan ve Ünal Alptoğan Gülsoy Tünce ve Necat Tünce Nesibe Günalp, Sedat Tünce. Haluk Burç, Memduha Alpdoean. NOT: Vasiyeti mucibince çelenk gönderilmemesi, arzu edenlsrin Türk Donanma Vakfına tebernıda buhınmalarım rica ederiz Cumhuriyet 2490 Hüseyin Abdulloh Alptoğan Sud Kostik Satın Alınacaktır Kurumumuz ihtiyacı olarak teknik şartnamesind'e belirtilen nitelikte 49 ton Sud Kostik (katı) kapalı zarf yoluyla teklif almak suretiyle satın alınacaktır. 2) Bu ise ait idari ve teknik şartnameler tstanbul Beşıktaş Çırağan Cad. No. 80/1'deki Müessesemiz Malzeme Şefliğinden ve Ankara'daki Genel Müdürliiğümüz Malzeme Müdürlüğünden bedelsiz alınabillr 3) îîteklilerin usulüne uygun teklif mektuplarını en geç 24/4/ 1972 günü saat 12 00'ye kadar Müesîesemiz Yazı tşlen Servisine ulaştırmalan zonınludur. Komisyon aynı gün saat 14.00'te toplanacaktır. 4) Postada vaki gecıkmeler dikkate alınmaz. 5) Kurumumuz ihaleyi yapıp yapmamakta veya cfUediğine yapmakta serbesttir 1) Sezer Sezar lehçet hastalığı daha çok vetı? jkin erkeklerde görülür. Yayın 'lanan vak'aların ekserisi Ortadoğu'da rastlanmış olup, A.B.D. Zeavin ve arkadaşlan (1956) an* cak üç vak'a bildirmişlerdir (6). Hastalık kronik bir seyir izler ve bazı vakalarda bu siire 20 yıla kadar çıkabilir. Tekrarlayan göz lezyonlan ilerleyerek iki gözü de tutar ve yavaş yavaş görme kaybolur. Bazı vakalarda körlüğe kadar gider. Hastalık santral sinir sistemine yerleştiği hallerde. Bi D OĞ üM Ankara Barosu Avukatlarmdan Çiğdem ve tbnhipı Aynacı, kızları • ŞEBNEM» In dünyaya geldiğinl akraba ve iostlarına müjdelerler. Ortaköy Sifa Yurdu 9.4.1972 (Cumhuriyet: 2486) 8 ET ve BALIK KURUMU Balıkçılık Müessesesi Müdürlüğii (Basın: 13248/2471) NIMBÜS Sakarya Korunmaya Muhtaç Çocukları Koruma Biıiiği Başkanlığındaıt: Clml Kemiksiz Sığır Eti Muhammen Mikten 35İJO K e Muhammen Fiyatı 18.5ü U Muhammen Tutarı 64 750. L 4 488. tlk Teminatı L. 1 Vılâyetımiz Yetiştirme Yurdunun 1972 ma!l yılı ihtiyacı olarak yukanda cinsl muhammen miktan, muhammen fiyatı, muhammen tutan ve tlk teminatı vazılı bir kalem vtvecek maddesi 26/4/1972 Çarşamb» günü «aat 15 IlO'te Sakarya Milli Egitim MüdürlüSün<le Kapal) zarf usulü ile ihale edilecektir 2 ŞARTNAMESİ her gün mesai saatlerinde YetişUrme Yurrfunda görülebillr Tallplerln kanuna uygun olarak hazırlayacakları teklif mektuplarını thale saatinden bir saat Snce Komisyona vermeleri lâzımdır. Postadaki gecikmeler muteber değildir. tlân olunur. (Basın: 12663/2482)