16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFAÎKİ : CÜMHÜBİYET: 20 Şubat 1972 mrnlUh Efendl onn Istanbul Cniversitesinde kflrsüye (îkartmıştı. Lâkin Selânikte bir ortaoknlda lnsa sfire yaptığı hocalıktan ba&ka tecrübesi olmıyan Ziya, acayip bir rnh dâriığına tutularak derse baslayamamış, on dakika kürsüde terleyerek sessiz, sadanc durdnktan lonra dershaneyi terketmişti. Aradan yıllar geçti. İttihat ve Terakkl, ynrdun bn tek Üniversitesini ele alıp yeni baştan düzenlemek istiyordu. Üniversiteye içeriden, dışandan aşılar yaparak (yerli ve yabancı hocalar getirterek) müesseseyi kalkındırmak kararında gamiml olan (Merkezi Dmnml) azasmın tek ömidi yine Ziyada, onnn geniş kültürö fle memleketi hakkiyle tanıyan sosyal kavrayısmda îdi. Merkezi Cmumîde etrafmı aldılar, bocahğı kabul etmesi için sılastınyorlardı. Hükümetin arzusu onun sadece hoca olarak değfl, tfim Üniversiteye hâkbn bir rol saMbi olarak Üniverjitede çaüşması idi. E Ord. Prof. Dr. Kazım İsmail GÜRKAN rini ganimet eşyası gibi alıp paylaşmayı ilira sanıyoriar. Halbukl hakikl Uim adanu, rahunda ilimlerin metodlannı canlı olarak yaşatan ve araştırmalannı buna göre yapana denir. Böyle ilim adamlanmız olursa memlekette ilim hayatı dofmuş olar. tşte ben böyle bir (muhit) yaratmaya çalışacağım. An» sanmayınız ki üniversite hocalannın bepsi böyle olacak! Bir kısmı maaş almak için, bir kısmı üniversite profesörlüğü ünvanını taşımak için ders okutacaklar. Zaran yok! 23 hocada bn kabiliyet gelişirse yeter. Bu türlü hocalar ra£bet föreceği için diçerleri itibardan düşecekIer. Elverir ki hükümet üniversite işlerine karvmamayı prensip olarak kabnl etsin! Ben buna şunun için söylüyonnn ki cemiyette konu.şurken arkadaşlardan bir kısmı, hoca olursam diğer profesörlerin emellerimiz dahilinde ders vermelerini sağlarnn zanmnda olduklannı anladun. Halbnki ben hiç bir hocanın ders verişine kanşamam, şunu söyle, bmra söyleme diyemem! müdahale edilmiyecegine dair alG öfcalpteminata karsılık kendisi de, hatti dı|ı muarızı doktrinleri yayan bocslara dahi müdahaleyi aklından bile geçinnedi. Üniversitede idari bir fonksiyonu yoktn. Lâkin İttihat ve Terakkinin ideolojîsini yapmak yoluyla Cemiyette edindiği kudretle ber şeyi yapabflecek durumda iken örneğin kendi anlayıştna taban tabana zıt fikirleri yayan Mustafa Şekip'e sevgi ve saygıdan baska bir yüz göstermedi. Bunan gibi ŞeMp Tunç da ona ayni tavn takmıyordu. ZİYA GOKALP ve ÜNİVERSİTE H "t ste Cskup'te çıkan «Teni Mekteps ile S e . * lânik'teki «Genç Kalemler» de birbirin. den ayn odaklarda Ribi görünen iki büyük bas fstanbul Üniversitesinde bu hizmeti gördüler. özellikle Ziya Gökalp politikayı (Merkezi Umnrai) de bırakmayı, kürsüyü kürsü olarak knllanmayi bildi. Politikamn besabını Mfitarekedeki Divanı Harp'te cesnrane verdi. Malta'ya sürüldü. Kürsünün mahsnlü ise tam milliyetçi, hep milliyetçi nesillerle birliktf şerefle süriip çidecektir. Hocaların derslerine müdahale yerine mö. «araahaya söz veren, böylece «okntma hürri. ycti» nin knrnlmasinda baslıca âmil olan GSkalp, hüknmetten aldıfı teminatı da iyi knl. lanmasını bilerek miidabaleyi önlemis, laraanın deyimiyle mchtarivet (özerklik) in pelmesine yardıraci olmustur. n iki basan tsrihî kıymeti haizdir. Gün. delik politikamn ilme kansmaman çerektiğini çok defa knllandığı manznme yoluyle de şöyle müdafaa etmiştir: * * * Oiyorsnnuz ki hükümetin idarl Velâyeti fenlere de sâmildir Ben derim ki idare her hüneıi Bilmez, çünkü mütchassıs değildir. Selâhivet mansıp gibi yukandan Verilmez. hep Ihtisasla alınır Hiç bir alim nüfuzunn hünkârdan Almaz, gerçi ondan alır nâzır (Bakan) Bir müderris ya ilmi ile taayyün Eylemlstir, sizden tâyin istemes Yahut etraeraişken taayvün Ederseniz tâyin, katır çömez. Bırakınız bnnlar kendi kendine Seçsinler siz sevirci kalınız tlmi verin alimlere siz yine Ele mülkün dizginini alınız. Üniversite erairlerle düzelme» Onu yapar ancak aerbest bir alim Bir mesleğe haricinden fer gelmez Bırakınız ilmi yapsın muallim. UNDEN UNE ,Her sabah korknnç bir dünyaya yeniden doğmak Geçenlerde hayll tecrübeli blr dostnmla sohbet ediyorduk. konumnz, devlet mekanizmasinın çalışmadıjı, istendiği kadar verimli olmadığı idi .. Bn raemlekette hiçbir tş dürtüklenıne. den çıkmıyordu. llgili memnrlar vatandaşa hizmet konnsnnda adeta olumsuz bir tutum içinde idiler; önlerine gelen her. hangi bir işe «Olmaz'» demek için sankl can atıyorlardı. Vatandas kanunî hakkını bile alıp alamayacagından emin olamıyordn. Onun için aracılar türemisti . Hizmet erbabımn bir çofu acaba neden yüzlerine lânet insan maskesi takıyorlardı? .. Dostum, cBırsk vatandaşa hizmeti» dedi, «Bu çekişme hükümetin içinde var: zannetme ki, Maliye Bakanlığının alt kademelerinden çekilen vetolar, hep mall dengeyi korumak içindir!... Bu vetolann temeünde: (Ben istersem 1si yoknsa vnrur, ananızı aglatırım) gıbi bir kompleksin, bir buyurma zevkinin izleri olduğu gibi, kişisel ve bozuk ilişkilerin hesa. bmı âmme hlzmetine ödetmek cinsinden ilkel bir duygunun da etkilerl vardır» diyordn. Dofru! MeselS Turizm Bankası, b5yle Ilkel duygnlınn 8ç alma zevkine on yıl kurban edildi... Aslında bn hastalıfın baslıca bir nedenl var... Devlet bünyesindeki istikrarsızlık!... Memur, kendi yasamının imkânlannı, kendi calısma eiicnnden alamıvor.. 25 yıllık partiler idaresi alınterinin değerini partizan dostum veya partili çıkar cının ayaklan altına ativerdi... Devlet hizmetindeki insan ar. tık çevrek vüz yıl evvelki insan dtjHldin O hükümet ve reJim «arsıntılanna davanabilmek için hizmet gucunden daha siyade kisisel pavandalar «ramajfa basladı>. Şn Genel Müdnr, sn Bakanın adamıdır. Bakan acaba ı a | . lam mıdır?... O giderse onnn verine kim gelebilir? Acaba XZ Mart muhtırasımn üçüncü maddesi tatbik edilecek mi? EBilirse: kime kul olmak lâzım?... Ben şimdi şn mfîdüre hulus ile hizmet edeylm; edeyim ama, yann onn bir rflzgfir süpBrür göturur ve evvelee onnn yerine goz dikmis elan muavini İs başına geline taalim nice olnr? Oyle ise, nudfire karsı İs yapar gibi gSrflnmeli, fakat mnavininin hosuna gidecek tntnma da yer vermelidir! Sayın okuyucnlar! Kafalarında hep bn tfirlfl hesaplann aflannı Srenler, siıin ağlamanıza kulak kabartabilirler mi? Bakanlıklarda kanunlar hazırlanamıyor: müteahhit sikâvetci. otobüs şoförü sikâvetci, Bakan sikâyetçi, posta müvezzii si. kSyetçi, vatandas da kan aflıyor! Bu hastalığı memleket adma tedavi etmek istiyorsanıı, hükümetlerin çüven ve istikrar içinde çalısmalannı temin ediniz! Gidici bir hükümetin ve gidici gfirönüşlfi bir Bakanın, disiplm knrması mümkün defildir. Onnn için liderlerden, politikacılardan, milletvekili ve s e . natörle.den rica ediyoruz: Ccnz kabadayılık duygulannı unu. tup; parip, ilkel, düsüncesiz, nereye gidece|i belli olmayan demeçlerle, devlet istikrarını tedirgin etmesinler. Bn millet buzur içinde sürekli bir istikrar ve bariş havası arıyor! Her tabah yeni ve korknnç bir dünyaya dofnp, her işe yeni. den baslamaktan bıktı nsandı... Talât Pasa: «Ne demek..y> iç şüphe edilemez ki, 1918'lere kadar gtlen o yıllarda tstanbul Üniversitesinde kafa yapıcı nstalann başında ikisi geliyordo: Ziya Gökalp, Mustafa Şekip. M illl Eğitim Bakanı Şfikrfl Bey, «Ziya Bey, diyordu, başka türlü ben bu müesseseyi düzeltemem.» Etraftan bn ifadeye teyid ve ısrar sesleri yükselirken odaya Talât Para girdi ve meşbnr şakacı tavn ile «Ne demelc daha kabul etmedl ml? Etti, etti.. hem sen tftyin muameleslnl henüs yapmadın mı?» dlye Uraz da Bakana tirlz etti. «Oldubitti» ye karsı boynomı bfikerek bllinen tavnnı alan GSkalp, devamlı «ben hoca olamam, ben iyl hoca değillm, Üniversiteâı benim dersimden faydalanılamaz» deyip geziyordu. Nihayet ynmusadı ve âdetl üzere ınnn sükutları takip eden heybeti ile coşkun bir şelâle haüode şfiyle konuştu: „ mademki (tnvanı cemiyet) de, siı de benim ho. ea olmamı istlyorsunuz, benim tek yapabileceğim iş, orada bir (muhit) hazirlamaktır. Bizde llmin ne olduğumı bilen azdır: Medresedj yetisenlere g8re Uim, fıkıh ve kelâm gibi dine ve seriafc» ait bilgilerdir. Avropada okn. muslara töre farp filimlerinln yazdıklannı bDmedtr. Birincisi kendisini Dnrkheim'de, ikincisi ise Bergson'da bulmustu. Ziya'ya «dar», «dog. matik» diyenler olmadı değil, determinist bir tarafı da vardı. Imam Gazaü'nin tasavvafu. nu kafasında Durkheim'le izdivaç ettirmişti. En sade fikirleri de nnıflandırarak onlara aklî ve bendesi bir şekil ve hava verdiktea sonra bir mantık örçüsü içinde ifade ediyor. dn. Şekip ise, sosyolojiden filozofiyi bolmns, Ribbot, W. James, Freud, Fonville ve baskala. nndan geçip ferdi cemiyete bâkim kılan spi. ritüalist görüsü ile yazıyor, okutuyor, yayı. yordu. Ziya'nm buna reaksiyonu «fert yok, cemiyet var» vecizesinde topladığı kollekti. vizm teorisi idi. Bn çalısmayı yakından sey. reden hakiki (dar) lar Ziya istese Şekip'i üniversitenin semtinden bile geçinnez!. di. yorlardı. Dıstan görnnüste baklı idiler. Bil. medikleri, Ziya'mn hakiki bilgin, fazıl ve mürsit oldvğu idi. Gerçek su ki, bn ikisi bnsrfinkü nesillere ortaçafın küflenmis «llmi içtima> ve «tlmi rnh>u yerine modern sosyoloji ve filozofiyi gösterdiler. Sonuç M B iri tslim ülemasmın duşfindüklerinl, 1 kincUeri Avrupa âlimlerinin keşfettikle eslektaşlanna «okutma hürriyeti» nin, finiversiteye özerklitin tam anlamı ile tanınmasını 6» yıl önce böyle savunan Ziya Gökalp, ber zaman ne kadar taze, ne kadar açık ve berraktır. Cumhuriyet'e mektuplar Maaş ve ücretlilerin eline net geçen 1200 lira Malî Denge Vergisinden muaf tutulmalı Bir orman köyliisünün eîestirisi Malum olduğu üzere malî denge vergısinde günlük 40 lira, aylık 1200 lira istısna olarak kabul edilmiştir. Millet Meclisi Komisyonlannda yapüan değisiklikle ayhklardan gelir vergisi çıkarıldıktan sonra kalan kısmın malî denge vergisine tabi tutulmasına karar venlmiştir. tnsanın aklına şu geliyor: Ne lçm gelir veTgisi mall denge vergisine esas olan meblâğin tesbıtinde aylıktan tenzü edılıyor da ayni şekilde kanunen kesilmesl mecburi olan damga vergisi, emekli keseneği ve memur yardımlaşma kurumu keseneği tenzü edılmiyor. Biz bir orman köyünde yaşayan Nasıl geür vergisi için kesivatandaşlanz. Her yıl Orman Islen miktar memurun eline geçletmesinin ormandan bize ayırdımiyorsa, damga vergisi, emekli ğı bir maktayı kesip satmakla keseneği ve memur yardımlaşgeçiniriz. Fakat, bu yıl, daha ma kurumu keseneği de memakta ayrılmadı. Bu konuda yap murun eline geçmiyor. Madem tığımız müracaatlar da sonuçsuz ki günlük 40. ayhk 1200 lira makalmaktadır. lî denge vergisinden istisna kılmmıstir. Bunun net ele geçen Bu arada ilçemiz AP. Başkanı ücret üzennden uygulanması, Sevket Kara, bizden odunlan ken âdıl ve gerçekçı olur. disine vereceğimize dair imza is temektedir. Ve eğer tümümüz im Millet Mecüsi ve Cumhuriyet za verirsek bize makta ayırtacak Senatosunda yapılacak görüşrmş. Anhyamıyoruz: Orman. devmeler sırasmda bu hususun letin mi, yokaı başkasınm mı? gözönünde bulundumlarak maÖgililerin bu konuya eğilerek aş ve ücretlilerin net olarak bizi bu sıkıntıh durumdan kurele geçen paranın 1200 Urasınm tarmalarmı bekliyoruz. mali denge vergisinden istisna Hasanh Kovii Halkı edılmesinı temin edecek şekilŞILE de ıcap eden defişıklıgin yapılmasını sayın senatör ve milletvekillerinden talep ve arz edij'orum. Kadri Büyüktimkin Ajnalıceşme Beyoğlu 4 Şubat 1972 tanhli gazetenizin sinema haberlert İle ilgill sayfanızda, Beledıye BasınYaym ve Turizm MüdtirU Rauf Okay'm mektubunu okudum. Sayın Okay'ın sözü edilen fllime farklı tarife uygulanmasının sebeblni 7 Oscar ödülü al13 Şubat 1972 günü Abdullah mış olmasana bağlaması bu lşEMzin «Bir gazi Ugi bekliyor» le ilgilenenlerin, başkalarmın başlığı ile yayınladığımız mekdeğer yargılanna ne kadar ötubuna Millî Savunma Bakannem verdiklerinl gösteriyor. Dzun metrajlı bir filmin aldığı Slıgı cevap vermıstir. Bakanlıdül sayısma bakılarak farklı ğın cevabı şöyledin tarife uygulanmasına karar ver«1 tstiklâl Madalyası istemek nerede ve bizden başka ğinde bulunan kimliği aşağıda hangi Ulkede görülmüş doğrusu merak ediyorum. Bu mantık ve yazıb sahsın iddiasına gön nühukuk dışı karar yüzünden de fus kaydını naklettirdiği ödefîlim şirketlerl budanan reform mi$ As. Ş.'si tarafmdan naklen tasanlan gibi filimleri de bugeldiği Hadim As. Ş.'nden gedayarak kısaltmaya glrişmişlertirtilecek kütük kaydına göre dlr, acaba bir okuyucu daha ucuz diyerek içinden baa sayinha kağıdınm tsmim edilmesi faları kopmus bir kitabı mı, yok ilgi (b) yazı ile tzmir ve Konsa bir miktar daha para vereya As. D. BaşkJıklarma yazılrek kitabın tam metnlni mi amıştır. lır? Hiç şüphe yok ki sinema severler de eksik ve kesik bir 2 Mezkur sahsa gazetenis filim seyretmektense seve seve aracılıgı ile duyurulmasını ribir iki lira daha fazla vererek ca ederim. tam bir fümi seyretmeyi terdb. ederler. Remzi KALAYCIOGLU Kurmay Albay Atrf ÖGÜTÇÜ Beyant/lst. Bakanlık Genel Sekreteri» Şair, «Ol mâhiler ki derya içredir. deryayı bilmezler> demiş. Anlayanları anlamıyanlara anlatmak zahmetinden kurtarmak için bugünkü Türkçeye çeviriverclim: «O balıklar ki deniz içindedirler, denizden haberleri yoktur.» Ben bugünkü insanlığın tutırmunu, daha doğrusu bugünkü değil de, insanların hayat karşısındaki oldum olası tutumunu bu sozü örnek alarak değerlendiriyorum. PAZAR SOHBETİ OL MAHILER Kİ... rüyor, Hmsede kolunu kıpırdatacak hâl bırakmadan cehennem olup geçip gidiyor. Insanlar perişan bir halde eskl durumlanna dönmeye çalışıyorlar. Bütün gayretlerini bu yolda harcıyorlar. Bunu elde edebilmek için büyük fedakârlık yıllan geçıriyorlar. Yavaş yavaş, fakat neler neler bahasına bolluk refah yıllan gerı geliyor; herkes kendi sosyal durumuna, şahsî gayretine göre, vesikasız, tahdidsiz tarafmdan karnını doyurabümek, gönlünce yaşayabilmek, hiç olmazsa buna ulaşabilmek için serbest ve hür bır gayret sarfedebilmek, eceüyle ölebilmek yeteneklerini elde ediyor. İşte bunlara erişilınce canıraız bahasına ele geçirdiğimiz rahat (Affedersıniz) bir tarafımıza baönaya başhyor, sagcılıktı, solculuktu diye birbirimizi yemeye, zavallı dünyamızı yeni bir harbin eşiğine doğru itmeye kalkışıyoruz. Bir kimse çıkıp da, «Yaahn bu AUahın kullan, bin şukür karnımız tok sırtımız pek. harp zamanında mumla aranacak olan küçük bedbahtlıklar içersinde kör • topal yuvarlanıp gidiyoruz, bu kadarıyla yetinelim, üst tarafını çomaklamayalım, bir eakatlık çıkartacağız» demiyoruz. En büyük lokmayı yutmak, dünyaya hâkim olmak hırsı içinde birgün kendisini de mahvedecek küçük ateşlerle oynamaya, bunları körüklemeye savaşıyor. Si lâh fabrikatörleri, yann kendiierine çevrilecek, beyinlerinde patlayıp kendilerini mahvedecek silâhlan yapıp hanl banl satmak, bunlan satabilmek için küçük devletleri birbirlerine düsürmek için delice yarışıyorlar. Duymuşsunuzdur herhalde ünlü âlim Aynştayn'e sormuşlar, «Cçüncü ciban harbi nasıl olacak?» diye de, üstad kafasını kaşımış. «Vallaha üçüncü için bir şey söyleyemiyeceğim ama, dördiincii herhalde sopa ve taşlarla olacaktır» demiş. Demek ki, Üçüncü Cihan Harbındeki atomlann, hidrojelenn patlamasından sonra, eğer yeryüzünde dördüncü barbiÇikartacak adam kalırsa, âlimin dedığine gore Hâbil ile Kaabil devrine donülebiünecek. yacağım. Ona bır gün çocuklarının çokluğundan söz açacak olmuştuk da bize şunları soylemişti: «Evlendim, baktım bizim hanım, danstı, baloydo, tuvalet, kostüm, gezme eflenceydi diye kaynıyor, zaptedemiyeceğim, heraen bir çoeuk icrfc ettim. Hâ. milelikti lohnsalıktı falan filân derken, çocak ele gelene kadar birkaç sene nefes aldık. Birkac sene geçip de bizim hanım tam gözünü açıp havalanacak gibi olur olmaz, bir çocnk daha koydum tezjâha. Onnnla da 3 5 sene rahat ettik. Arkadan sene böyle 34 yıl arayla bir çocak, bir çocnk daha derken, gördüiünüz gibi dördü bulduk. Baka. lım bu gidisle daha kaç çocnğiı. muz olacak !» Ka; tane olduysa Allah bagış. lasın, sevimli Yüzbaşunın bu rahatlandırma çocukları kimbilir bugün kaç yaşlanna geldiler. Hiç şüphesiz evlendiler, onlar da çoluk çocuk sâhibi oldular. Çünkü bu anlattığım hi. kâyenin üzerinden otuz yıla ya. kın zaman geçti ve çok şükiir bir harp âfeti gelip de Yüzbaşımın dölünü kurutmadı. ACI BİR KAYIP Aksu L&boratuan ailesinin, kıymetli mesai arkadaşı, temız ve lyi kalpli, vefakâr, çevresine kendini çok sevdirmiş yeri dol durulmaz kâmil insan ERTUĞRUL ÇARDAKLI yakalandığı elim hastalıktan kurtulamıyarak Hakkm rahmetı ne kavuşmuştur. Aziz nâşı, 20 Şubat Pazar günü, öğle nama zını müteakip Kadıköy Osmanağa Camiınden kaldınlacaktır Aile efradı ile bütün yakınlanna baş sağlığı dileriz. AKSl) LÂBORATÜARI (Cumhuriyet: 1182) IZOCA/VV Tarife yüzünden budanan filmler Yahut değerlendirmıyorum da değersızlendınyorum. Düşünen, düşünebilen tek hayvan olduğu halde, insan kısmı içinde bulunduğu nîmetleri, ancak o nimetler ellnden gittikten sonra anlıyor. Yani şâirin söylediğiyle kıyaslarsak, balık olarak denizin ne mene bir sey, kendisi için pe lüzurolu, ne bulımmaz bir nimet oldugunu ancak oltaya yahut da ağa tutulup balıkçı teknesinin ambannı kuyruguyla döğmeye başladıktan sonra idrâk ediyor. 2025 yılda bir tâun gibi bir harp geliyor, 3400.000 kişıyi sılip süpürüyor, bir o kadannı sakat bırakıyor, bunlann evini, yuvasını yıkıyor, ocağını sondü «tyi ama Pazar sabahı bu lâfların anlamı ne?» dıyeceksiniz. <Ba ne biçim sohbet a şisman, senin için kararmış» diyeceksiniz. Hakkmız var. Benim Pazar sabahlan buradaki gorevim, sizın, yukarda saydıklanmla bütun hafta kararan içınızi ferahlatraak, 78 dakikacılık olsun bulutlardan sıynlan bır güneş huzmesiyle gönlünüzü avdınlatmak ama, ne yaparsınız kı, her Pazar adam kafasmı kuma gömemiyor. însamn İçinden bazan da böyle «Şu cânım dunyayı ne hallere sokuyoruz a dostlar düşmanlar, biraz gözümüzü açalım da Allahuı önümüze serdiği şu nîmetlerden faydalanalım» demek geliyor. Anglosaksonlar Yirminci Asnn başlarına «The gay nineties (Neş'eli yahut, keyifli bindokuz. yüz'ler)» derler. Ben eminım kı ilerde, su yaşadığımız devreye de neş'eli 1950'ler, 60'lar, 701er diyecekler. Çünkü hamdolsun harpsiz geçen şu 27 yıllık devrenin özellikle ikınci yarısmda bolluk var, para var, imkân TİCARET ve SANAYİ A.Ş. İDAREMEGLİSİ REİSLIĞINDEN Sidl No: 90633/35532 Şirketimizüı Hissedarlar Umuml Hey*et AJelâde Toplantısının Türk Ticaret Kanunu ve esas mukavele hüküraleri dairesinde, aşağıdaki gündemde yazüı hususlan görüşmek üzere 9 Mart 1972 günü saat 11.30'da Divan Oteli, Taksim adresinde yapılması kararlaştmlmış olup, saym hissedarlarunızın veya vekülerinin mezkur gün ve saatte toplantıya teşıifleri rica olunur. İdare Meclisi ve Murakıp Raporlan ile 1971 yılı Bilânço ve Kâr Zarar Hesaplarımn toplantı tarihıne tekaddüm eden 15 gün zarfında şirket merkezinde bissedarlarımızın tetkiklerıne amade bulundurulacağını arzederiz. Millî Savunma Bakanlığının cevabı Pazarlama Araştırması Kursu • • • • Kayıtlar başlamıstır Dersler 6 Mart 1972 Pazartesi günü başlayacaktır. Kurs progTamı M.E.B. Talim ve Terbiye Dairesince tasdik edllmistir. Kursta başan gösterenlcre Milli Eğitimden tasdikli kurs belgresi verilir. Tamamlayıcı bilgi için müracaat: PEYA Piyasa Etüd Müşavirlik Araştirma Ltd. ŞU. Beyoglu; İstüdU Cad. İmam Sokak 1/4 Telefon: 45 66 47 Cumhuriyet 1177 NİMBÜS var, her şey var. Eğer insan denilen gaafil mahluk, harp denılen bâdirenin beşeriyet içia ne berbat bir âfet oldugunu anlasa da millî savunmaya veya millî saldınya harcadıklarım dünyada sefâlet çeken birtakım ınsanlann yardımına hasretse yeryüzü büsbütün güllük gülistanhk olacak. Hitler bir za. manlar, «Biz tereyağ yemiyornz silâh yapıyoruz» diye tutturmuştu. O zamankl çocuk aklımla, «Hay tift yiyin insaallah!» diye beddua ederdim. Zamanla ziftten de daha beterinl hem kendileri yediler, hem de bütün dünyaya yedirdller. Ne olduT Ne olacak, Olanlar meydanda. Peki ne yapalım? Ne yapaca> Simızı aşağı yukarı anlattık işte. Bir kere adam olmak, bir. birimizle u|raşmıyacak bir devreye girmek için mutlaka bir harp çıkip bizi eanımıza dflsfirmeslni beklemiyelim. Ben yedek subayhgımı yaparken, bi. zira alayın batarya kumandanlanndan çok çocuklu bir tatlı, kıdemli yüzbası vardı. lsrhl hatınmda ama muhtemel blr kü Sjj çUk kan dırdmna mâruı kal 'A marjnı Hanl hikâye meşhurdur, Os. mank lmparatorluğunun harp. ten harbe sürüklendiği devirler. de köylünün birinin yetişkin oğullarını, «Pâdişâh efendimiz Moskof rSvuruna harp açtı, Pâ. disih efendimiı Nemçe kâfirine cihâd ilân eyledi» filân diye ge. lip gelip askere ahr, muharebe. ye götürürler, çocuklar da bir daha dönmezmis. Böyle böyle birkaç evlâdından olan köylü son çocuğunu da askere verirken: «Bana bakın» demiş, «Pâ. dişah efendimize benden selâm sövleyin, benim dölürae doşü güvenip de ons bnna kafa tutmasın, gayri bende asker yetiştirecek sermâye kalmadı.» Insanız, hayvâni nâtıkiz. hayvânı âkiliz; böyle olduguna göre adam olmak için ille rte harp gibi bir âfetle terbive edilmeye ihtiyâcımız olmamalı. Bunun için de yapılaeak bir tek şey var: Birbirimizi yemekten vazgeemek. Ama ne mümkün! A2zimi7 dıır^a G ü n d em : tDARE MECLİSİ 1. Başkanlık Divanı seçimi, 2. İdare Meclisi ve Murakıp Raporlan ile Bilânço. Kâr ve Zarar Eesabmmr okuıunası ve müzakeresı. 3. Hesaplann kabulü ile İdare Meclisi ve Murakıpların ibrası, 4. 1971 yılı kârından dağıtılacak mıktarın tesbiti ile karaı ittihazj, 5. Murakıp seçimi ve ücretinin tesbiti. 6 İdare Meclisi Reis ve Âzalarına Türk Ticaret Kanununun 334 ve 335. maddelerinde yazılı muamelelen ifaya mezuniyet verilmesi, 7. Başkanlık Divanına zaptı imzalamaya yetki verilmesi, 8. Hissedarlann dilekleri. (Yeni Ajans: 552) 1164 Oenızıne şabjp çıkmazsaj^ Türk ponahmp CemîyetF: vardınnnızi bek!iy4 • TEŞEKKÜR Bu ydki hac farizasmın ifası suasında, 200 küsur kişilik kafilenin gidiş ve dönüşünde uçak bekletmeden ve çoğunlukla olduğu gibi hava alanlannda perişan etmeden vaktinden önce götürüp IVlekke. IVIedina ve Arafatta hepimizle ayn ayn meşgul olmak suretiyle yardunlannı esirgemiyerek bizleri minnettar eden Kocaeli Turizm B?skanı sayın HA CI SÜLEYMAN ERCAN'a teşekkürü bir borç bilirim. Hacı LEYLÂ BİNGÖL Cumhuriyet 117*
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle