23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURIYET 6 Aralık 1972 tö{Ti... V E flfL 5ABAH BOHçAC V 5 , P N N U P E , 5ALİHA K1H ANNEŞÎT4Î CORHEftt (jElEi SALİHA L ; ! ÛMCt KA&üL.ETMEK 1 KARNıHl K ı l , 6AÖAM ÛLpüPü^SBKi VALL. HEM NE P E M E K İ S T J H£ MAZUKıYOMllM k İzmir'in SAMİM KOCAGÖZ'ÜN ROMANI 122 «Paraî» dendı mi, hemen çeki yazıyordu Ben de gıderı dıkkatle defterJere ışlıyordum Dir kez Hamdı B&ye gösterecek oldum Hıç de tjeklemedığım bir biçımde eîım salladı: «Aman oğlurn, bu sizin işiniz.. Ben, toptan ne para. koyduguma bakarım. Sen, bana toplamı söylc s dedi. Anladim ki, Hamdı Koryürek, bu İŞİ, çocuklan için seve seve yapıyordu: Uğur için, GÜlseren ıçm, bır de Gülseren'den ötürü benim icın , Sankı Gıılseren'le on yilllk evlıymı^ız gibi, bana Ilarndi Bey, «öğlum, tbylc yap darrtat böyle sdyle..* fibi çok yakmlik gosteriyoıdu. Bu sabahki gazetcler pek içaçıcı değıldi. Cahit., anladığıma gdrç kendısînı busbütün ise vcriyördu ovalanmak ıçm. Kâlkti ustanın arkasından gıttı Bu kez, yapmm öte yakasındakı duzIIIRC «jımehio karıp dökmcye hazırlanıyorlardl. Beion dökükcegi vakıt, çımento karma makinesıni hazirUırlardı Homen yerimdetl firlayip şanüycyc koştum Sojunup tulumu gıydım, Ayakîanma cski biı lâstik avakkgbıyj gcçırdım Bır büıcdir çimento karmayı, tsçılerle bırlikto iş edinmiifünv Kuıcğı kapıp onlnıla bhlikte durmadan kum almak, bıı yand.in biı yana, basbayağı omuz addlcleıîmi geliştiriyördu. Bana mı oylo gelıynrdu bilmem, elirvıdo rpket, daha hafıf gîbı^dî. îççılçr do benırrt kcndılcrıne kdtılmami hayretlc K.MşıIıyor, tonıa da çok mouımın oluyorlardı Cahit'in onlnra karşı alçak gönüllü, arkadnşça cjlpmi, benim kürekle yardıma gırışmem, ışçilere biZİ scvdiiTnıstı Nc vnr kı kalfnmızı bîr tiirlü memnım edrmıyorduk Bunun da nedenini sökememi'jtık daha Iîşçilorin içinde bir Haso vardı. Çımpntoru Kürt Ha&o'vdu adl. Göz kararı ı!c bır kum yığmma ne dcğin, kaç torba çırrıcnto kanştınlacagmı biJırdi Bu ıstp ıyıce pışmıçli Bugün de bır s,ıue kum kuıckledıkten sonra, Haso, şöyle bır bana ahcı goç]e baktı. «Scncîc kîilıp kıyafct vrr bek!» dedi, «gel burova bakalım bilck nasıl?» Bu kalas yığmmın iki vakasma geçtik Butun işçilef başimıza toplandı. Demıroğlu da işi korükledi. îşcilçr. «Bir küo holvasına'» dîye, bağrıçtılar. Hsso, uzamıs, az kniasmış sakahtu şövlc bir kasıyıp bana baktr «Oldi be!» diye. bir nara attı. Haso'yla zorlu bir bilek yarısına gırıştık, Haso'ya karşı üç dakika dçğın dayandım gıbı ama, Haso, kaçm kurasi Ha^o Kaç yıldır kollan, bilekleri işleven Ha^o, elbette beni yendi. Yarışma süresince çıt çıkarmadan bi?i seyreden işçiler. ben yenıbnce, bir alkış, bir kıyamettir kopardılar Cahıt, Haso'nun arkasmı oksadı. Haso, şoyle bır bana baktı: ,<Korktum sendcn be yahu! t Ş var sende bek. , < îlle daha bir yıl kürek sallaman gerek ki beni ycnebilesin.. Ha çık şimdi asfalttaki bakkala git de Bİ bir kilo helva, "ju keratalar paydosta yesin..» dedı NP bır yılı, on yıl kürek sallasam, Haso'yu yenemezdim Balyoz gibi bir yumruğu, sanki betonarme bır kolu, bileği vardı Yıkanıp giyindim Asfalta yoneldim. Bir yerıne ıki kilo heîva aidırn Haso'ya, aıkadaşlarma. Döndügümde santıyede, barakanm içinde Cahit'i bir hesaplar yapaıken buldum: «Ustanın hakkı var galiba, olçuler tamarn da, rakamlar yanlış konmuş olacak Şimdi ben söz gpçırempm; heie Rahmı bır gelsin ..• diye soylendi. Bu İşe biraz şasıyordum: «Bu ustalara, kalfalara niye söz gcçuilemez?» «Omuılcn boyunca, belli bır ışı yaparlar; o ii,te de uzmanlasırlar. Eczacılarm unuttufunu, kdlfaları biiir. Mımarların atladığım da yapı usta ları duzcltn Petıol Mühendisinin petrol çıkmaz dcdığı yerden de pefrol çjkacağmı ispatlayanmi ben. gördüm...» Böylc konuşa konuşa işin, işçilerin başına dö nüjor, yuruyoıduk ki, yoldan GÜlseren'ın arabaS.nm bizim rilana saptığım gorduk Hızla geldi: omimüzde durdu: «Merhabajyı bastı Cahit, sordu: «Bıze yardıma mı geldin?» • Hayır, suı ayaı tmaya geldim: 565B'» *Aman'» kar,*ılığını verdi Cahıt Demiroğlu. «sabahtan beri Emre'yle 555K' diye birbirimizi yedık, iş arasmda gazcte okumaktan canımız çıktı. Şimdi bır de 555B'yı nereden çıkardm''> «Dun Kızılay'da, Ankara'da olup, Mendereb'ın yakabinın nasıl çocuklann elınde kaldığını go' mek isterdim doğrusu . Parola da güzel: 555K' Be^inci avın, beşıncı günü, saat beşte, Kızılay'da » Bırden bu sozleri söyledıkten sonra cıddılestı Gulseren, «Sonu nereye varacak bu ışın7» Cahit, sıkmtıll sıkıntıh omuzlarını kaldırıp îndîrdi. «Öğrenciler, Menderes'm yakasına dek sarıldılar,.. Bundan ote nereye gidebilirler ki? İhtılâl çikarama7İaı heıhalde... Söz gelişî İhtüâl çıkarabılseler, halkı kaışılarında bulurlar Halksjz da ihtılâl olmaz Dayanacak bir güç gerek» «Niye öğrenciler, aydmlar bugüne değin halkı kazanamadı"7* «Of Gulseren of' tşte bu soru beni ağlatabilır Hem ayaküstü tartışılamaz böyle konu. Bir gun konuşuruz...» Aklıma, dilimin ucuna, hep böyle konuşmalar sırasında olduğu gibi, eniştem Yarbay Sabri Bey geliyordu ama, yine hep yutuyordum. Askerlere nâmus sözum vardı: Ne Cahit'e, ne de Gülseren'e bır tek sozcük ağzımdan kaçıramazdım1 Gülseren'e, «555K'yı söktük. Senin parolan 565B neyin nesi?» diye sordum. Gulseren, yüzüme dikkatli dikkaili baktı, sonra da Cahit'e döndü: «Size, 555K'nm heyecanını unutturmak için 565B'yi icat ettırn bugun » Cahit, başını kaşıdı; saatinc baktr «Besınci ayın, altmcı günü. bugün yani, saat beşte.. tyi ya B'yi sökemedık ..» lArkasn var» Telefonla soıun' Rahmı'yı buldurn Birinci muharebe hattmda ve ıhtıyat taburunun * yamndaymış, konuştu ve anlaftı: Tümen yansını kaybetmıştır, Butun sıperter yaralı ve şehıt doludur. Her taraf ceset ıçmde . Maalesef hıçbır şey yapjlnmayacaktır. Ehmızde son \ tek bir ıhtıyat taburu vardır. Kumandanı Ahmet Beydır. O da «Ben taburumun katılı olamam» dıyor ve taarruz etmemekte dırenıyor. Teleîonu Ahmet Beye venyorum Ahme! Bev ahızeyı aldı: Selâhatlın Bey, taarruza imkân yoktur Eger taburumun taarruz etmesı ıçm ısrar ederlerse, ben şahsen taarruz eder olürüm, fakat taburumun katı li olamam Ben bunları naKiedmce Ordu Kumandanı hıddetle: Kurmay Başkanına söyleyın şımdı Tabur Kumandanını oldürsün. taburun emru ku mandasını alsın, kendısı taarruz etsm Yüzbası Selâhattin'in R Derleyen : tlhan SELCUK jıımı altı kılometre Güneyındekı Felâhıye'ye çekilerek savunmaya geçme kararma vanldı. MÜDAFAA Felâhıye, Suveyde noru ıle Dıcle aıasmdavdı Irakta hor, batakhk dsmektır. Bekır Sami' nin tekıifi, Dıcle Nehnyle batakhk arasındakı bın ıkı yuz metre gemşhğmaekı dar bogazda ıkı suya cephenin ıki yamnı dayayarak müdafaa ıdı. Golç Paşa, Bekır Samı'nın one nsini kabul etmış, fakat Nuret tm bey bunu kabul etmemışfi. Bunun uzerme Golç kendisini gbrevden alarak Istanbul'a yollamış, bövlece Hahl bey. Irak grupu kumandanı ve Irak Ge nel Vahsı olmustu. Bekır Sami bey karaılastırılan mevzie 1 1 lRlb'da gelmış ve sıperlpri kazmava başlamı^tı Günlerden ben bıtmez tükenmez yağmurlar yağıyordu Çöl geçilemez hale dönü«üyordu. 15 1 1916'da ordudan bır emır Olaylar birbirini izîerken, Altmcı Ordu Kumandanı Mareşal Golç, teftiş için cepheye gelivor. Yanmda Kurmay Başkanı Albay Kâzım Karabekir ve Birinci Şube Reisi Yüzbaşı Saffet vardır. geldi. Ellı Ikıncı Tümen Kurmayı Huseym Rahmı, Şam'a tayın olunmuştur Sam'da Menzıî Müfettişliğıne muracaatmın teblıği ve hareketımn büdırılmesı . Basn bey beni çağırdı: Bu pmrı Ikincı Şube teblığ etsin. Yalnız sen Hüseym Rahmi'ye soyle buradan aynlmasin. Çevresını tanımayan bır kurmay ^ubav çok tnuşkül durumlara dusebılır Ku^eyin Rahmı'ye teletonla ilettinr Een, dedı, hzel olarak başvurmuştum. Albay Ismet bey (Ismel Inönü) Surıye'de ordu kurrm>v baskanı olmus, ben ora ya çıdeceğîm, burada çahşmayacagım. Cevabı Basn beye naklettim. Yağmurlar devam ediyordu. Bekır Sami mevzıini hazırlamakla meşgul . . * OYALAMA BİR HAYAL Ablam Emme'nm havalı gozlenmden geçti. Ahmet Beym ıdam emrmı ben verecektim Kaldı kı ordu Kumandanı haksızdı Ahmet Bev bugune kadar odevlermi fazlasıyla gerçekleştırmış değerh ve kahraman bır askerdı. Sapsan olmuştum. Hahl Bey duruma müdahale ettı. Nurettin Beye: Musaade edin Tümen Kumandanıyla ben görüşeyım, dedı. Bekır Samı'yi bulduk ancak Nurettin Bey: Ben gdrüşeceğım, diye ahızeyi ehne aldı O sırada yalnız Nuıettin beyi duyuyor, Bekır Sami'nın ne söylediğmı bümıyorduk, ancak ben konuşmayı sonradan öğrenerek tarıhe şoyle geçırdim: «Nurettin bey Hıdıriye ne zaman gıreeeksımz? Bekır Sami bey Hıçbır zaman Nurettin bey Şu halde Tümenın Kumandasmı almak üzere oraya geleceğım Bekir Sami bey Çok ıyi olur, hiç olmazsa öldürduğunuz insanların yanına gomulmek suretiyle günahmızı odersmız.» Ve duşmanı ilerde tutmak ıçm kuçuk bırliklerle oyalama muharebeleri yapmakta... 18 1.1916 Akşam üzen Rahmı cepheden geldı. Rahmı'nin ısrarmdan canı sıkılan Basrı bey bu celişi duyunca tena halde kızdı: Yahu Felâhiye'de savaş baş lamak üzere Kurmay subayı muharebe başlarken cepheyı, tayin emrı de alsa bırakır gider mı? Bövle bir sutfeya korkak derler. Rahmı bunu düşunmedı mı? O gece ne Kumandan Rahmi* yîe goruştu, ne de Basrı Ben bunun üzerıne: Sen hemen dön, Tümene katıl, muharebe bıtsın, sonra gi dersın .. Yoksa bu durum senın içm ıyı olmıyacak! Rahmı gülerek: • Bunu bana Bekir Sami bey de soyledı. ölmeye nıyeüm vok. Tümen mutlaka penşan olacak:, yemlgıye uğruyacaktır Bu telâketın ıçınde bulunmak ıstemem. O geceyi beraberce konuçarak geçırdik 19 11916 Sabahtan itibaren o güne kadar gormedığımız bır duşman topçu ateşı başladı ve akşama kadar devnm ettı En büyük mu harebelerde bmı geçmıyen rnermı atmaya alışmış bız, o gun îngılızlerın Felâhıye sıperlonne çeşıtlı çapta 15ü bın mermi attıklarını gorduk Kutulammare uyuyor, hıç ses çıkaımıyordu. TOP SESLERİ 4 0 yıl önce Cumhuriyet 6.12.1933 T * SON DÜRUM EBLtG «Istanbul Müddeiumumılığmden: . îstanbul " Adlıyesındefı Müddeıumu ' mıiik Birmcı ve İfcıncı Istmtak Daırelerı ıle, Sultananrnet Sulh Ceza ve Sulh Hukuk Mah kemelerinın dünden ıtibaren ts tanbul Tevkifhanesının ıdare kısmında vazıfeye başlamış oldugu ılgılılere tebhg olunur efendim.» Adlıye Vekâletı Vekılı Zekâı beyın de katılması ıle Adlıye yangını hakkındaki tahkıkat derınleştirılmektedır. Bu yangında ınsanca zavıat olmadığı gibi adliye kasası muhtevivatınm yandığı hakkındaki söylentılenn de mübalâğalı olduğu anlaşılmıştı. Çünkü Adlıveye getirılen paral^r ' muntazaman MAHKEMELER bankaya yatınldığından kasalarda ehemmiyetlı para bulunmamakta ıdı. üığer kıymeth evrak ve eşyaya gelmce bunlar ıcra ve emanet demir kasalarında bulunduğu için bunlar da yanmamıştır. Yangının bu kadar dehsetlı tahnbat yapmasma fırtma halmde esen rüz gâr sfcbep olmuştur Adliyenm BASLADI tedakâr memuıları ateşler için den mumkun olduğu kadar dos \aları kurtarmışhardır Adlıye ışlerımn durmaması ıçm ımkân dahılınde Olan aeele tedbırler alınmıstır Dun geç vakte kadar yangm yermde duman çıkmış olduğundan ıtfaiye çalışmış, hafnyat ışı yarına kalmıştır. DÜN GAktP bır tesadut esen olarak Bruksel adlıye bınasının 50. yılı münasebetıyle bir merasım yapılmıştır. Bu bınanın yalnız kubbesi elli sene önce 43 milyon 763 bın altm tranga mal olmuştur. ESKÎŞEHİR'de şeker fabrıkalarımizm üçüncüsü dün merasimle açılmıştır. Rahmi akşama kadar ışlermi bıtırdı Kumandanı ve Kurmayını gordu Her ıkısı de kendısıne serzenışh sözler soyledıler. Ne var kı hareket ıçın vapur voktu Bızım ardımızda onuncu kılometıede menzıî vardı. Burasıyla Bagdar arasında vapurlar ışlerdı Esasen Basra^dstn Bağdat'in 120 kilometre Kuzeyine kadar vapur ıslıyordu Sa vaş çıkıncaya kadar bu ışletme Ingiliz Linç kumpanvasmındı. Bız de barış zamamnria savaş ıçm hazırlanan Tngilizlerm eline bırakmıştık bu ışlerı Rahmi o sece de karargâhta kaldı Duvuian top spslerını hır felâketm habercısı gıbı karşılıyor: YARIN: DÜŞMAN ALT! BİN ÖLÜ VERİYOR Anika yaşarken YAZAN : İVO ANDRİÇ ÇEVİRENLER: Adnan ÖZYALÇINER îlhami EMÎN o * ÇIKAN KISMIN ÖZETİ . Anika, bir zamanlar, yaşadığı çevrenin en çok konuşulan kadınlanndan biriydi. Çünkü resmî makamları ve dinl kurumları hiçe sayarak Dobrunlu Prata Milentiye ile çatışmıştı Fırıncı Marinko Kırnoyelâç'ın kızı oluyordu. lYTaıinko günün birinde, bahçesinden erik çalan bir köylüyü öldürmüş, sürgun olarak altı yıllığına Sarajevo'ya gönderilmişti. Cezasını bitirip kasabaya „ donduğu zaman beraberinde bir de kndın vardı: Anca. tkincı karısjydı bu. * Birinci kansından çocuğu olmatfıgı için kendinc kıyasla çok daha genç duruındaki Anca'yı almak zorunluğunu duymuşiu. Bu kadının ilk kocasından bir oğlu vardı. Daha sonra fırmcıdan da Anika dünyaya geldi. Sıska, gelişigüzel bir kiK olarak büyüyor, kimsenîn dikkatini çekmiyordu. Fakat zamanla dcğişip gelişccek, çevrenin i'gisini üstünde toplamaga başlayacaktı. Günün birinde, kilise kapısında bir erkekle karşılastı. Bu Mihaylo idi. Guneş, avlunun duvaıı aıüniLU tan sonra uzayan gölgclerden korkuyla kaçar, güneşi bır daha gorebılmek için olabıldiğınce yukseğe tırmanırdı Karlı, karanlık gökyuzuyle soğuk günler gelıp çatınca Anika odasına kapanır, ocagl yakar, ateşe bakmadan karşısinda ütururdu. Cepkemni açıp ehnı koynuua sokar, kqltuk altından m aşağıya, kaburga kemiklennden ayrdıp büyümeğe başlayan goğuslerine doğru uzatırdı Rurdakı derı, gov» desının başka yerlennın hepsmden daha kaygan, daha gergmdı Böylece saatlerce avucunu bastırarak orasını ovalar, o zaman ateştekı tenccrelenn her biri bir goz olup bakar, heıçey kendısıne bır t,e.yler söyleı gıbı olur. sankı hepsiyle tatlı tatlı konuşurdu Herhangı bır şey ıçın çagırdıklarında elıni koynundan çıkciımak zoıuncfa kalmca uykudan uyandırılmış bıı ı gıbı cve gıderdı Synra >emden odasına donup atcsm kaısısma geçtığınde unın surc kendıni toparlayamaz; a/ önce elıyle dokundu«u yen bır turlu buiamadığını sanir, suya dılşpn degerı olçulmez bir çeyı yitirmış gibi oluıdu îste böyle geçırıyoıdu gunlonnı Kırnoyelçev'ın kuı; yalnız kendıni cfusunup baskalarıyİJ ılgîlenmeksızın sunden güne daha çok dolgunlasıp guzelleşerpk Çabucak gelıp gcçer sır oldu genç kızlık çagı yaz, güz derken yeniden gclen kı^la birhkte geçıp gıdıyordu Pa/ıır gunleri Anika kıliseye solgun yüzlü, si5 ka bir komsu kızıyla bırlikte geliyorriu. Bas langıçta Mihaylo onu her pazar kapıda bekIPI, bnkac kelime konusurlardı. Arna yava? yava'; ötekı delıkanlılar da yaklasrnaga baslamı^lardı. Kırnoyelçev'in korkak, cılız çocuğtından ^imflı ıriyarı, güzel bir gcnç kız ortaya çıkmı^, kış bohbetiermde gerek erkekle rin kadınlarla ilgıli konuşmalarının, gerekse kadinların dedikodulannın ana konusu olmuştu O kış, Marınko da ölmüştü. Oğlu Lâle iş lerı üstüne almıştı. Hem genç, hem de geri zekâlı olmasına karşıhk Lâle, işinin ehli çık* mış babasının muşterılerini elinde tutabilmişti. O zamana kadar gölge gibi yaşamış olan Anca, daha da kamburlaşip sıskalaşmıştı. Hıçbir zaman sevmedıği, iyıce de anlamadığı kızı, bencil, çevrejle ana babaya karşı katı yüreklı, ılgısiz olunan kadınlığın içe kapanıkhk donemindeydı tam .Vidinliyi bu kasabaya bağ layan bıricik varhk yok olmuştu Busbütün kestı konuşmasını Aglamazdı Yalnız yitik bu* bakısla bakardı çevresıne özel bir hastalıgın gelip onu goturmesine gerek yoktu. Aynı yılın yazmda dldu Anika, babasının ölümün» rien sonra gıydığı karalan üstünden atmamıştı daha. Kız yalnız kalmasin diye eve, rahmetll Marınko'nun üvey kardesı Plema hala taşınmıştı: ıyıce yaşlı yarı kör bir dul olan kadıncağızın tedir^ın ve mutsuz geçmis bir genç liği vardı, ama oyle uzakta kalmıştı ki bunlar, kendı bıle mutsuzluklariyla çektiklerinin neler olduğunu hatırlayamazdı tşte bu hala ıle kaçık kardeşı arasmda günlerinı geçlrlyordu şımdı Anika Ana babanin ölümü, çevresinı kaplayan ho^hık, sırtında taşıdığı karalar £îÜ7elligıvle garip huylarını busbütün açığa çıkarı>ordu. (Arkası var) Bu konuşmadan fena halde sinırlenen Nurettin bey, Kolordu Kumandanma: Bu herif sarhoş mu? Halil bey: Rakı ıçmez. Nurettin bey: Şımdı ne yapacağız? Çok asabî, çok sakin, çok üzgün olan Halil bey: Hatamızdan gerı donereic Türkün ölmesine son vereceğiz. Halil bey bu sozlerı o kadar sakin ve cıctdî söylemıştı ki Nurettin bey artık kendisini dinlemiyeceklermı anladı: Nasıl isterseniz öyle yapınız.. Ve Ordu Kumandanı gitti. Halil bey de bana: Ben yatmaya gıdiyorum, durumu düzenle.. de. Gün açılmadan, birinci hatta yığılmış birlıklerı gerı almak, düşanm karşı saldırısına meydan vermemek, yarahlan ve ölüleri kaldırmak işiyle sabaha kadar uğraştım. Gerekenlere emir verildi. DİŞİ BOND TİFFANY JONES UZUNrÜ VEKia SIP BİRİNCİ t FELÂHİYE SAVAŞI Kolordu verdiğı Kayıplan önlemeye ve kendisini derleyip to parlamaya başladığı, ve gereken biçimde Kutülammare muhasarasma başladığı sırada: Mareşal Fon der Golç Bağdat'a geldı ve Altmcı Ordu Kumandanlığını ele aldı. Basra'ya çıkan Ayilmer or1usu Kutülammare'ye altmış kitometre mesafeye yaklaştı. Bunun üzerıne önce 35 sonra '38 ve en sonra 52. gelen duşmanı durdurmak üzere ilerıye ^önderildı. Ve ilerde muharebeler başiadı. Savaş, düşmanın yavaş yavaş Uerlemesı ve bizim yavaş yavaş gerılememızle devam ediyordu. Olaylar süregehrken Altmcı Ordu Kumandanı Mareşal Golç karargâhıyla cepheye geldı Mareşal'ın yanında Kurmay Başkanı Albay Kâzım Karabekir ve Bınncl Şube Reısı Yüzbaşı Saftet (Saffet Arıkan) vardı. Bu ka tıleye Nurettin, Aşır, Halil, Basri beyler de katılarak cepheye şıttıler. Gezildi, incelendı. Sonra Bekir Sami'nin teklifi onaylanarak Kutülammare'nın GARTH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle