10 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURÎYET 8 Kasım 1972 KAPtiA^ıHDMC4* ?... KKA KtfŞiLAMAfii UMUmiNUZ MU , YOK^TEPEMF BiHEJL Ba AVJAT Kl$Ml M i t£A*5lLAW>lMIZ &ECEİÎ&İMÎ Öî 3WE Mİ t?.!. üSîtİMüBAŞM BE K A R ı U f c U MKAM AKŞ düMAHA 50K.M&VIN ffENÎ.» fcANUM&ü. VAfl.,« İ îzmir'in içinde SAMİM KOCAGÖZ'ÜN ROAMANI 96 Üçüncüsü de sizler; derslerinize dört elle sanlıp, iyi bir kurmay olmaya çalışacaksımz eyleme geçme vakti saatt gelene dek.. Dördüncüsü, bu söylediklerimin sonucudur: Sabırlı olacağıt!» Sonra Binbası, bır bir ellerirmzi sıktı. Sadık'a, «Ablam hemsirejnin ellerinden öperira. Enişteme hürmetlerimt söyle » dedi. Binbaşı Asım Beyin evinden karanlık sokaklara çıktığımızda, üç arkadas elele adets yıknzlara doğru uçuyorduk. « Babam. •emekll Âlbay Nazif Beyin anılan, uzayıp gidiyordu. Mîitareke yıllarınm lstanbul'unu, Kurtuluş Savaşımızın en onemli günlerini, kendi açisından anlatıyordu. Bu anılan Gulseren'le birlikte okumak, bizi, birbirimize nedense daha yaklaştınyor; her fırsatta bu anıları okumak icin sevinçle biraraya geliyor duk. Ben, yorulduğum zaman o, o yoruiduğu zaman ben, okuyorduro anılan. Bizi en çok, babamızın, kisisel eyletni çekiyordu yazılannda. Herhalde yakınlıglmızdan clacak. örneğin babamızın îsta'hbul'dan Anadolu'ya geçişi, savaşa katılısı çok ilginçti. Şöyle Bnlatıyordu: Binbaşı Asım Beyle ük konuşmamızdan sonra bir yıl, »ekiz ay geçri. Harp Akademisinin iklncl sınıfında okuyortfuk. Aklımızın yarısı derslerdevse. yarısmdan fnzlası Ankara'daydı. Sınıfımızda bütun arkadaşfarla, hep birlikte Ankara'yı düsünüyorduk. Ne var .ki birkaç arkadaşımız. bizce mimllydi. Onlara hep dikkat ediyorduk. Yanîarında konuşmuyorduk, açılmıyorduk. Çünkii bu arkadıçlarımızın babaları, aileleri, saraya yakın kimselerdi. Akademinin ,biz, son sınıfı sayılırdık. Son sınıftaki, üçüncü sınıftaki arkadaflanmız. çoktan, toptan Ankara'ya geçmij gitmijlerdi. Biz de her an emir bekliyorduk. O gün. 1931 yıhnın ilk günlerinden bir gün. geldi. Bir sabah, d'erse girdiğimiz zaman. sırılarımmn .üstünde, hepimizin adına ayrı avn yazılmıj birer mektup bulduk. Zarflar. adımi7« vazılmı?tı ama, mektupların deyişi. birdi Üstünde. «Erkânı Harbiye ikinci sımf taiebesinden Mülâzimievvel Nazif Efendiye» yaiılı zarfı. hemen kaptım. Heyecanla açtım Bütün sınıf benlm yaptığımı yapıvoTdu. Bu mektup. Anadolu'yk davetiyevdi. Buna emir demek daha doğru olur; biz zaten Javet değil. emir beklivorduk. önce bu <»ve'iv<"iin ue]ub'i"a «a«tıV Biraz da kızdık. Ne var ki, sonradan arkaOaşlarla düşünüa, konuştuğumuzda hak verdik mektubun yazılış biçimine: «Turkıye Büyük Millet Meclisi Hukumetı, Mutiafayı Milliye Vekıli, Ferik, Fevzi» imzasiyle. 13/1/1337 tarihlı davetiyede şoyle deniyördu yer yef: «Memleket, vücut ve hizmetinızden istifadeye fevkalâde muhtaç iken, bugün için pek manasız bir çey olan mektep baÇı, sizı beyhude yere tstanbul'a bağhyor. Dü?ününüz kı millet silâb başında müdafaayı istiklâl için çalı;ırken sizln lstanbul'da bu hizmete iştirâk etmeksizin ge> çen günleriniz, haysiyet$iken, müellim ve ihtiyari bir esaret vaziyetinden baska birjey değildir. Birçok mektep arkada$ınız. ihtiyacı memleketı takdır ederek, Anadolu'da vazife başına şitap etti. Hâlâsı vatanın istihsali gününde. bu jerefli neticenin kahramanlan meyanınrfa sizlerin de bulunmasını, Anadolu HükUmeti, katiyyen arzu ediyor...» dendikten sonra, Anadolu'ya varınca durumumuz ve görevimiz bildıriliyor, yazı »öyle son buluyordu: «Anadolu'ya, hizmet ba;ına şitabınızı bekleriz». Davetiyenin, emrin bu üslupta yazıbnasını. içimizdeki kuçkulandığımız Itıçilere de karşı olduğunu anlamakta gecikmedik. Mek tuplar elimizde, sınıf, birtirine girdi: Birbirimizin boynuna sanlıyoruz. Kendimizl yitlrmişiz... Herşeyi unutmuşuz . Sınıf. bir ilkokul smıfına döndü. Bir masalann, sıralann üstüne çıkmadığımız kaldı. Bu sevinç dalgası, bir an geldi, birden duruluverdi. Hepimiz taf kesilmişiz. Suçüstü yakalanmıştık sanki. Sınıfa birdenbire kuşkulandığımız. padi;ahçı olduğunu bildtğimiz bir arkadaşımız girmez mi ? Hem de göğsünd'e emir subayı kordonu panldıyordu! Silik kisilerin adlannı aklımda tutamam; hele hainlerin adlannı hep unutmak isterim... Ne de olsa btze karsı namuslu davrandı sayılır: «Arkadaslanm!» dedi, «görüyorum. benınrö*avetiyem de sıramın üstünde duruyor. Anadolu'ya çağrıhyoruz. Ama ben, Damat Ferit Paşa Hazretlerinin emir subaylığına tayin edildim. Askerlik serefim üzerine söz veriyorum ki, benden size bir kötülük gelmevecektir. Çünkü benfm tutumum olsun, sizin tutumunuz olsun. bir (içtihat meselesidir). Yolunuz açık olsun!» (Arka» a . Haydi simdi git gez..'. dedi. îştıe o devirde Osmanlı Mebusan Meclisi böyleydi. îstanbul da keşmekeş içindeydl. Bır Cuma gecesı kızkardeşim Enune'nin evmdeydirn.. CJecevarısı kapı çalındı Bir ınzibat neferi bir kâğıt getir*. Nöbetçi subayı derhâl kışlaya gelmemi bildiriyordu. Kalktım. Bir |cayığa atlayıp Beşıktaş'a geçtim. Bütün subaylar kışlada toplanmışlardı. Emir: . ', «Yann îstanbul'un Türkler~tarafmdan zaptedlldiği gündür. Is tanbul Rumlan buyük gösteriler için hazırlanmışlar. Ordu, kan ile de olsa, bu taşkınhklan bastıracaktır. Birinci Alay Ortaköy ve Bebek bölgesını işgal ve Rumların oradan lstanbula geç mesine engel olacaktır.» Bir başka olay: Bir sabah Tabur Kumandanı çagırdı: Gıt Merkeı Kumandanlıgında Yiisbası Nevzat'ı gor, sana ne emrederse yap!.. Gittim. Babıâlide bır Bulgar nelvaeı dükkânının camına Buigarca yazıyonnvş... Kendisıne çok uyannalar yapılmış dinlememis.. Karar verilnüş: Sıvıl giyınmiş subaylar bu camı kıracakiar. Herif inat ederse cam siirekli olarak kınlacak... Bu görev için Alaydan bir subay ıstemisler, ben gönderilmişim. Vüzbaşi Selâhattin'in Römanı ) Kavganın da bir ilmi var nyorlardı. Şaır Mehmet Emin, Hamdullah Suphı, Aka Gündüz, Halide Edıp bu akımın başında ıdiler. Bunlara gore Türklüğümüzü bilmedığimiz için Balkan Harbinde mağlup olmuştuk. O halde Türklügümüzü öğrenmek gerekti. Mehmet Emin Türk hal kının ıstıraplannı dile getiriyordu. Halide Edip Turan özlemine dönüktü: «Vatan ne Türkıyedır Türkiere ne TJİrkistan .. / Vatan müebbet bir ülkedir, Turan..» diyordu. Derleyen : İlhan SELÇVK meli'den gelen muhacirler tsv tanbıüda yavaş yavaş bir takım sanatlara giriyorlardı. Balkan Harbi sonuna kadar Kadıköy'de Türk berberi yokken, savaştan sonra ilk defa Altıyol agnnda bir muhacir Türk berber dükkânı açryor, bu açılış Türkten de berber olabilirmiş Okrini veriyordu O vakte kadar bakkal» hk, kunduracıhk, terzilik. özetle memurluktan başka İş ayıp sayılırken vavaş yavaş bu Inanç yıkıhyordu Memuriyet dışında iş yapıp para kazanmamn $erefsizlik olmadıfı ffkri yayıhyor du. Selftnikli muhacirler tstanbul da önemli etkiler varatıyoriar, para kazanmaya yönelme basllyordu. I Türk toplumunu, en kestirme yoldan uyandırmak, millet* Türklüğün ne olduğunu , anlatmak gerekiyordu. Mehmet Emin, Hamdullah Suphi, Aka Gündüz, Halide Edip bu akımın başındaydılar. Mehmet Emin, halkın ıztırabını diltf getiriyordu. Halide Edip, Turan özlemine dönüktü. biz Osmanlıyız» diye tutturmuslardı. Bir takım aydınlar yenilginin nedenlerini dinî taasubumuza, ekonomik yetersizliğimize ve bilimsizllğimize veriyorlar, Ittihat ve Terakki'nin tutumunu «Avrupaya benziyelim» diye bagınyorlardı. Bunlann başında Celâl Nuri vardı. Tevfik Fikret. şiirleriyle yeriyor, bu şiirler elden ele dolaşıyordu: «Hâlâ o vesavıs, hâlâ o desais Hâlâ düşUnen başlara bir lâtmai tenkil • Hâlâ sıntan dislere bir lokmai en'am » Ote yanda Araplar «ElmUhtedi», KUrtler «Kürt Teali Cemıyeti». Ermeniler «Taşnak» ve Rumlar fEtniki Eterya» cemiyet lenni kurmuşlar habire Osmanlı tmparatorlUgunu yıkmaya ve yıktlan împaratortuktan mümkün olduğu kadar fazla miras koparmaya ugraşıyorlardı. Bu ugrasta kendilerine dışardan destekleri ve yardımcılan vardL BİLEN YOK Ama Turan 1n yeruıi pek bilen yoktu. Ahmet Ağaoğlu şarkta aydın ve zengin milyonlarca Türkün yaşadığını ve onlan Bus boyundurugundan kurtanp büyük. bir Türk imparatorlufu kur mak gerektıgini soylüyordu. Aka Gttndüz Rumeli'deH Türk nalkjrun çilesıni anlatarak ve yanBa ait büyük günleri hikaye ede rek ümit ve ateş dağıtıyordu. TürkçülügUn yanısıra Osmanlı lann cereyanı da vardı Bir çok Türk, Rum, Arap ve Ermeniyle birlikte «Ne din, ne . milliyet. SOHBET HAREKETLER Orduda «Kabalak» veya «Enveriyye» adı altında bir serpuş kabul ediliyor, Avrupaya öftrenci yollanıvordu. !lk defa tzmirde demirvolcu yetiştirmek için okul ve tstanbul'da b1r Ticaretl Bahriye mektebi acılmıştı Ordu gerçekten çallşıyordu Canımızı dişımize takmış çabalıyorduk. Bır ^ece benim bölük odasında HUseyın Rahmi ile oturtıyorduk. Vakit gece yansını bulmuştu. Rahmi ile ders çalışmıstık ve sohbe'e geçmiştik. Arkadaşım dedi ki: Alman kışlalannda Alman bölükleri on beş dakikada yataktan kalkıp silâhba;ı yapıyorlarmış .. Biz de o günleri görebilsek Ben iddia ettim: Bu işi bizim bölük de yapar! Rahmi inanmadı Beraber koğuşa gittik Herkes mışıl mısıl uyuyordu Yalnız bir nöbetçi ge ziyordu. Ben yüksek sesle bağırdım: (•) Yakup Şevki, sonrsdan Orgeneral olmuştur. TEKRAR TEKRAR Ertesı akşam karanlık basınca camı kırdık. Bu kırrtla olayı bir kaÇ kere tekrarlandı. Herıi başa çıkamadı. Bir gün bir emir daha: Bütün sınemaiarda fılim 'îraalan Fransızca yaaılıyor, Türk 4e yazılmıyor. Subaylar sıvil giyerek sınemalar» "gıdecek ve Fransızca yazılar başlayınca perdeler yırtüacak .. Eğer Bumlar müdahale ederse, silâh kullanüacaktır. Bu eylem haftalarca devam etti. Sonunda Rum sınemacılan O zaman Türk smemacı yoktu ister istemez filmlerde Fransızca ve Türkçe yazı yazma ya başladılar. Bir akşam gün batarken bır emir: «Bölüğünüzle Bursaya hareket edeceksınız. Bursa Rumları isyan etmiş, Bursa Mudanya yolunu kesmıştır. Derhâl bu yo İu açacaksınız » Vapura bindık, bir gece kaldık, isyan bastınlmış, bizi tekrar geri gonderdiler. O günlerde buna benzer nıce eyleme gırdık. Bunlar yalnız benim yaptıgım ışler değıldı. her Türk subayı bu > înanılan * biçimde emirler almakta ve yap maktaydı. Balkan Harbıyle Birıncı Dünya Savaşı arasında, yani 10.11.1913'le 4^.1914 arasında işbaşında bulunan İttıhat ve Terakkı hükümeti, memleketin her yanında millî doğrultuda bir mücadele vermekteydi. Oitıanh Devletinin her ysnıpda bir kazan kaynıyordu. Ne var U toplumda blrtakım hareketler de başlamıştı Alman Generali Liman Von Sanders kumandasutda gelen bir Alman askerl knrulu orduyu yetiştirme ye çalışıyordü. tM milyon sermave ile Itiban Millî adlı bir TUrk Bankası kuruluyordu. Ru 4 0 yıl önce Cumhuriyet tMANVA'nm süâhlan bırakma konferansından çekilmesi yeni meseleler doğurmuştur. Lokarno hükümleri hâlâ geçerli mi değil mio Lokamo'da Almanya. Fransa, îngiltere, Italya ve Belçıka devletleri arasındd müzakere ve imza edilmiştir. Bu belgede aynca karşılıklı tahrik vuku bulmadıkça herhangi bir hudut tecavüzünde misaka imza koyan devletler, tecavüze uğrayan tarafa yardım etmeği de taah hüt etmişlerdir. AJTII muahedede askerlikten tecrit edilen Ren nehrinin Almanya cihetindeki arazide Almanların herhangi bir askerl kuvvet bulundurmaları bile 8.11.1933 A LOKARNO ANLAŞMASI tecavüz sayılacağı yazılıdır. Bu anlaşmadan sonra özellfkle Fransa'nın silâhlanm azaltması gerekirken aksine silâhlanm hadden asın bir derecede artırmış ve bu anlaşmayı önce Fransızlar bozmuşlardır. Gerçi şimdl Hitlerin ihdas ettiği bu durum karşısında «Dahilî işlerle uğraşırken harp etmeyi asla düşünmediğinl» söylemekte ise de İngilizlerden de kendileri için bir fayda ummadıklan meydandadır Buna göre Avrupanm durumu büsbütün ka rıçmıı bulunmaktadır. MALKOCOĞLU yazan veçızen.Ayhan BAŞOĞLU DÜN SOVYET Rusya Inkılâbmm 16 ncı yıl dönümu münasebeti ile bütün Sovyet memleketlerinde meratim yapılmıştır. SELÂNİKTE toplanan Balkan konferansında Bulgarlann yine azınlıklar meselesin) öne sürerek birtakım mÜ5küller çıkarmakta olduklan haber verümektedir. ÇELİK HANÇER BAYRAM ERTESİ ! BAŞARI DİLEKLERl VE GÖZ YAŞLARI DİŞİ BOND FİKİRLER Balkan Harbinın ve Koca Rumelı'yi kaybetmemızın sebepleri aranıyor, herkes anladığınca ve bildiğince konuşuyor, fikırlerinı açıklıyordu. Enver Paşa Harbiye Nâzm olduktarl sonra üç bin kadar su bay savaşta ıyi çalıştılar diye nışan, kıdem zammı ve terfi ile talüf edildiler. Bu terfi defterinin çıktığı günlerde Raydarpaşa Tıp Fakultesinde gözünden hasta olarak yatan hocamu Yakup Şevki beyi ziyarete gitmiştim Bana şunu anlattı: « Enver Paşa ziyaretime ge lince kendisine dedim ki, üç bın kadar zabit Balkan Harbindekı hizmetlennden dolayı taltif edi) di. (Bunlann arasında Yakup Şevki Bey de vardı) Üç bin ada mın fevkalâde iş gördüğü yerde hiç olmazsa üç bin subay d t = normil görevini yapar.. Bal kan Harbine esasen yedı bin su bay katılmıştı Şu halde orduyu bkylesine Kepaze duruma düsürenler kimlerdi? Ve ilâve etti: Sub&ylanmıs kavga ümlni bilmediklerinden ordumuz yenilmiştir. TİFFANY JONES YeAKAT PCOCTOP \ TAKiM\yQ^ OUAA sııe yEOEMiNJii i7^ GARTH FELÂKET O sıralar Orduda bulunan Al man hocalardan bir çoğunun düsüncesi de buna yakındı. Askerlerin dışmda kalan çev reler de çeşitli fikirler öne sü rüyorlardı. Islâmcılar, islâmıye Ü bıraktıgımızdan ötürü başırr. za bu felâkettn geldlğını söyltı yorlardı. Bunlann basmda Se bilür • resad dergısi vardı. TUrk çüJer, TUrk Ocaklannı açmış lar haftalık Türk Yurdu"nu çıkararak Türkleri uyanışa çağı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle