Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
BAYFA DÖRT : CU3IHURÎYET: ve çıktım. Olay tstanbulda bomba gıbı patladı. ÇünlsU beiirtügiın gıbı kulüp sanki dokunulmazlı?ı bumnan bir kuruiu; gibi çaliîıyoı, feimse de uğraşmaya cesaret eriemıyordu. Kapatma sararının Istanbului! diger eğlence yerleri ile lokanta lannda duvulmasını öa sağla dım. Böyleoe «Cmntyet Müdüriı bizi de kontrola gelebilir» kor kusu, çekingenJiği doğdu. Te mizlik ve fiat konulannda istediklen gibi at ovnatamaz oldular. iaşmıs olmalarında gordu£ümü bu yuzden de îstanbul dışıı» tâymierinı önledigimiz az Önea belirtmiştim. Görev süremde veri nl değiştirdiğın tek âmır isf Unkapanı Merkez Memuru oldu Atatürk ve tsöklâi Mahkemes^ üyelen Ue dıger arkadaslan Iz mitîen Mudanya'va Ridiyorfiıık Lât dönüp dolaşıp Isianbul'un asaytşine gelince Gazı Hazrptlerı <kaç âmir ve ınemuru deei'tirdi ğimi» sorduiar. Kadroyu a\Tien koruciuğun'.u kendilerine ar7 edince de «Ben Lnkapanı Mtrkez Memurunu tanınm. (»öre\de kaltnasını uycun bulmuvoıum» buyurdular. Bu ırrarma üzerme derhai geminin telsızinden üluneydauı tel s27 Afcustos 19" 1 ı j { ; t . r Ağustos'ta başlıyan büyük taarruz sonunda kendilerini İzmir körferin de bulmalannı bir türlü hazmedemiyen Tunanlılar, Türkiye aleyhine açtıklan genel kampanyayı bütiin güç leri ile sürdürüyorlar M JttiSîAFA KEI^L'İM . »Antann: tmefcU Korfwwı1 EKREM BAYDAR En başarılı yollann\ dan biri de, tstanbul'a gelirken Pire'ye uğnî yan seyyahlara (turist) | Türkiye'yi yol kesilip {! adam soyulan, seyyah • Ş lara kötü rauamele edilen bir ülke olarak , tanıtmaktı. Yunanlıların bu yenl f,propaganâa şekli bir süre sonra kulağımıza gcldi. Hem bu propa gandayı tesirsiz hale sokmak. hem de karşı propaganda yapmak i.çin tedbirler aldık. H İstanbul'da ne kadar scyahat acentası varsa . hepsinin sahiplerini Mü : düriyete topladım. Şehrin âsayişi için alınan tedbirleri anlattım. İstanbul'a ait rakamlar, âsayişin Atina ve Pireden daha iyi olduğunu gösteriyordu. Bunlan Yunanistan, Türk Turizmini baltalamak için kampanya düzenlemişti turistlere de duyurmalarmı istedim. tstanbul'a gelecek gemiler için de geniş tertibat aldık. tki pasaport polisi gemilerin gelmelerinden önce Çanakkale'ye gönderiliyor ve işlemler gemide yapüarak turistlerin bekletilmemesi sağlanıyordu. sızı aracıhiı Ue «lnkap»Bi kez Memuruııun «hrevindeu «lın dlSinı »erinc B»>koiTiısprın » • * kâlct etmcoînı vc Mcrke/ Mfmn runun ıla ben döniinctNf kadar MüdünTCttt bekleme«i«» emrettım. işte eörevaen «lougım tes t.mnıyet sörevlisı bu olmustur Bu durum aynı zanıanoa Musiafa Kemal Paşanın buvük Oır Kumanüarı oluşu vanınd» Miyüte biı lider ve idarecı olusunu da ovtaya koymaktadır Gazînin uyarısı tı «onunda vapurdaki »âbıka. lmın kimliği tesbit edildi. Çanta bulundu ve turiste veriidi. Turist bu durum karşısında ne söyleneccğini şasırmış; Türk Po P olıslerin başarılı çaüşmalannın sırnnı görevlerinde uzun süre Italarak uzman Millî Emniyet Teşkilâü kuruluyor T«h«in BERKANP 90 Zavallı Ancel« teyze onlarm durmadan çaUşmalarına nasil kızardı değil mi? Ance^ı adını işitmek Günseliyi birdenbire carsmıştı. Gözleri vaşardı. Hasretle: Mefer o giinlcr ne kadar mutlu tmişim, dedi. Bu sözler istemeden ağzmdan çıkmısti. Medyet ;ıantm telâşla ona yaklastı. ti'Ume Seliciğim. Matlu çünler elbet yine gelecektir. O xam»n Ancel» ile Albertonnn sevfisi \t şefkati benim hayatımı doldururordu. Asıl annemle bnbatn sağ olsalardı belki beni onlar kadar »evmfiler ve şımartmazlardı. Koltuğuna çömülmüş oturan Mustafa Bey onu tasdi. etti: (>ünselinin hakkı var. Doktorla karısı miistesna iki insandı. Vakitsiz ölümleri ralnız onu değil, bizi de çok üzdü. Sir de oııları çok seriyordunuz deği) mi amca? Bazı geceler jeçmiş güoleri düsüuürüm de şayet o müthiş uçak kazasından sonra ağaca takılı kalmıs olan kızcağızı onlar görüp almasalardı o kızcafuın hali ne olurdu diye kendi kendime sorarım. U zaman omuzlarımdan aşağı inen bir ürperme bütiin benlifimi sarar. Kimbilir, derim, belki dlürdüm, belki de, daha fenası, sakat, sarsak bir çocuk kalırdtra, belki beni bir ök&iizler, kimsesizler yuvasına götüriirlerdi. Onun bu kadar acı hâtıralara değindiğini göriince >teziyet teyze büsbütün üzüldü: Bunları diişünme artık kızım. Bundan sonra (inünde gütel lüıılcr rar. Cicnçsin, «üztlsin, hamdolsun hem meslek sahibi hem de zcr.jinsln. Giinseli acı acı güldü: Özür dilcrira. Bu «açma sözlerl nereden bulup çıkardım bu gecc? Hepinizin keyfinizi kaçırmak için sebep voktu. Fakat maalesef sizin yanınızda iken hep onları hatırlıyorum. Bu konuşma sırasında Doğan verindcn kalkmış. Cengize yaklaşrmı;tı. Bu tırsattan istifade eden Suna arkadaşının boynuna sarıldı: Sen bizim keyfimizi kaçırır mısın canım kardeşim" Hrpimir seni öyle seviyoruz ki... Bujrünler çok fiziiidUn yavrum. Bundan •onra artık rahat nefes alacaksın. Hakkınız var teyTeciğim. Haluk benim için büyük bir l'züntfl idi. Ondan kurtulmama yardım ettiginiz icln »ize, hele Dogana ömrüm oldukça minnettar kalacağım. O adam bir feliketti. Ailemiz İçin de bir jüz karası imiş. Böyle bir aileden ö.Tİe bir Insan çıkması façılacak ?ey! Bu sözleri .Mustafa Bey «öylemişti. Halacığım beni çok nyarmıstı ama her nedense ben bile bu kadar kötü e"çeğe inanmak İ5tememistim. Bu saflıgımı re hoşgörürlüğümü çok acı şekilde «dedim. Konnsma yine sıkıcı blr yön almak lizere İken Suna imdada yetişti: Bu »Szler yasak artık! Bundan sonra bn konuya dönmiyecegiz. Ben simdiden bir yaz proırramı hanrlıyorum. Ne pibi? Her hafta olmasa d« on bes fünde bir cumartevyle pazan Seli bizde üeçirecek ve birlikte çrkıp gezeceinz. Program dedifin bu mu? Oezi programmı sonradan kararlaştırıcağız... Veter ki esas Uzerinde anlaşahm. Gölüstüler. O zamana kadar lâf» karışmayaa Doğau Belki Uünıelınin yarışma projesı kabul edilir de Adanaya gider. dedi. Alaj mı edi.vorsun? Hayır Uünseli. biraz evvel kısaca anlat» tifin esaslan çok itgi çekici buldum. Sahi mi? Buna çok sevindim. (stersen beraber çalısaiım Doğan. Ne iyi olur! Düsünmeden ağzmdan bu sözler (ırlamıstı. Doğan bu teklifi kabul edecekmis gibi bir saniya dnrdu. Genç kırın kalbi kiit küt atıyordu: Ulamaz. BiisbütüD baska yoldan yürmoHükkı tardı. Tolları her bakımdan a\rı idi. Doğan bu kesin sözlerle onuo bütün nmUlerini kırmak mı istemişti? Genç kır o tcce ve ondan sonraki giinlerde hep bunları dü^ündü ve içine sükunet verecek bir cevap hulanıadı. Yalnız. ver> diği karardan sonuna kadar şa«>mamara azimli idi. Dünya vüzünde dost olarak tanıdiğı ba aileden uzaklaşmıyacaktı. Bu yuzden ıstırap T« acı çekse de... *** Bofaz simdi kimbilir ne kadar »erindir! Günseli elinden kalemini bıraktı. Kâfıtlan itti. arkasına da>andı. Artık çalı^maktan bunalnııstı. Bütün gücünü tüketmi^. erimiş pbı kendisinde büyük bir vorgunluk duymakta idi. Evct, Boğaz simdi ne kadar aerindi! Buuu hasretle düşünmeve koyuldu. Italyadan döndükten »onr», AlbertODun hediyeüi olan valıya bir de(a olsun gitmek ıstemcmiş, avukatı eliyle orasını ejyalı olarak Isveçli bir aileye kiralamıştı. Valı ve Boğaz onun için türlü bâtıralarla dolu idi. Albertoaun o yalıvı ne güzel emellerle yaptırmıs olduğunu. o günlerin bulunmaz heyecanım bir türlü unutamıyordu. Onlarm gölgeleriyle dolu olan o ndalara, o rıhtıma ve o denize nasıl bakabilir, o sofalarda tek başına nasıl dolasabilirdi? Bu sıcak .vaz gününde yine Yp.nimahallevi hasretle andı ama o kadar yorgundu ki eski mmanları bütün latlı ve acılariyle tekrar Ta^amaya knrveti kalmadığını düşünerek birdeo yerinden fırladı. Gidip biraı hava alayım. Saat beştı. Sokağa çıkınca derin bir nefea aldı. Tatlı bir rüzgâr Mçlannı oksadı. Dısarısı o kadar boğucu defildi. Arabasının kapısını açarken vazgeçtt. anahtarı çantasına koydu. Acıkmısım. Divanda Wr şeyler yer. «erin serin otururum. Belki bir ahbaba da rastlar iki çift lâr ederım. Bugün konuşmaya, insanların arasina karısmaya ihtiyacı olduğunu anlıyordu. Pastahanere kadar yürüriü. Kösede bir tek mara nasılsa bostu, sevinerek sandalyeye oturdu. Uinlenmek. hiç bir ? • düsünmeden bomhos nturmak ne eüzel <> seydi! VakJaşan garsona pasta ile dondurma ısmarladı. Meğer ne kadar acıkmışmıs! (Arka* nt) TVLt. Tedbiralıyoruz G alata rıhtımına yanaşamıyscak kadar büjük olan gemilerle gelenlerin karaya çıkarılması için de Seyrisefain (Denizyolları) Itfaresinin iki va puru tahsis edSlmişti. Vapurlara dil bilen polisler de verilmişti. Taksi şoJörleri ile faytonculara, belirli bölgeler için fıyat tesbit ettirilmiş ve tarifeler verilmişti. Bunları turistlere, karaya çıkmadan dağıtıyor ve böylece fazla para ödemeîerinin önünü alıyorduk. Tarihi eserlerin bulunduğu bölgelerle Boğazdaki itkilı gazinoların sahipleriyie konuşarak turistlere yüzde 10 indirim yapmalannı sağlaımştık. K«palıçarşı ve Eyüp çevre»inde de îivil polislerle gerekli teribırler almıyordu. Bu tedbirlerin uygulanması olumlu sonuç vermiş, turistlerden bir tek sikâyet gelmemişti. Kitap dağıttık ynca, «Anadolud» Yunan Mezalimi» adlı kitabın IngiHzce ve Fransızca baskılannı da turistler gemilerıne dönerken parasız olarak dağıtıyorduk. Turistler için en önemlı »orun emniyet sorunuydu ki buııu da temin etmJştik. Görevde bulunduğum süre içinde sadeoe bir turist, çantasınm kayboltfu A ğunu belirterek polise ba?vurmu? ve kısa sürede bulunması üzerine de hayretini gizleyememişti. Büyükadaya giderken, yanına bıraktığı çantası çalır.an bir turist, ıner inmez polise başvurarak şikâyetçi olmuştu. Et. rafı seyrederken daldığını, ineceği zaman da çantasının yerınde yeller estiğini eördüğünu söylüyordu. Halktan bir kışının, turistin çar.tasır.ı alması imkân dışıytiı. Bu muhakkak vapurda bulunrın profesyonel bir hırsmn veva yankesicinin işiydi. Bu yüztfen vapurda sâbıkalılardan kim;e olup olmadığını araştırdık. Po. lisin konuyu ör.emle ele alma konu ve resim: AYHAN BAŞOGLU ! I GÜNAHKÂR KRALİÇE Emekli Korjteııeral Kkrem Kaydar 1929 yılında Izmir'de görevii bulunduğu günlcrde... lisınln bu başarısına dıger Avrupa ülkelerinde rastlanamı;. acağını ifad'e etmışti. Uzman polis u işteki başanlanmızın en biiylik sırn, göreve başladıktan sonra bu işlerle uğraşan İkinci Şube polislerinden hiçbirinin yerlni değiştinnemenıdi. Şehirdeki sabıkalıları en az kendileri kadar tanıyan, hangi sabıkalımn nasıl iş çevirdigini, nerede saklandığını bllen, hır sızlığın ve j'ankesiciliğin yapılı? şekline göre yapanı bilecek kadar urınanlaşmış olan polis arkadaşlanmın, yer değiştirmemeleri iç;n bütün idari tedbirieri almiştım. îşte yukarıda anlattığım başarı da benim tutumuma karşı fedakâr polis arkadaşlarımın verdijri cevaptı. Tabii çabanuz yalnız turistlerin emniyet ve ralıatını sağlamak gayesinl gütmilyordu. B Doğu Kulübü Bİi polis gıbı ayn bir kuruluşumuz olmamasına ra(S men eğlence yerleri ile ma ğazHİan da gözaJtında bulunduruyorduk. Vabancılar taralından lşletilen Cercle Dt)rient (Dogu Kulübü) nden şikâyetler ahyor, fakat bir türlü kontrol fırsatını bulamıyorduk. Esasen bu kulübü kontrole de şlmdiye kadar kimse cesaret edememiştı. Bir gün maii konularda görevll ekibımizden bir istihbarat aldık: «Fiatlara büyfik ölçüde lam yapılmıştı». Beklediğün fırsat çıkmıştı. Hemen bir müşterl gibi fculUbe gidip bir masaya oturdum. önümde kirden sarımtırak hale gelmiş beyaz bir porselen tabak duruyordu. Garsonu çagırdım. Patronu göndermesıni istedim. Kim oldugumu bılmiyorlarciı. Bu yUzden garson dönüşünde «Patron dıçarı çtknus efendim» öedi. Patron lâlettayin bir müşterinio ayağına gelecek degüdi ya. Garsona bu seler, «Kendisine Istanbul Polis Müdürii Ekrem Bcy bckliyor dersin» dedün. Biraz sonra patron «Teşrifiniı de» bsberimic voktu efendim. Hoş geldiniz» diye yanıma yaklaştı. Güler bir >Tizle devam e^ tı: «Emirlerinizi bekliyoram efendim.» Hiç cevap vermeden göjüs cebıradekı beyaz mendili çıkardırn ve önümdeki tabağm bir kısmında gezdirdim. Mendil île birlikte patron da simsiyah olmuştu. «Kulübünüzü 10 eün müddetie kapattım. Ştmdi kapıları kapatıp kepenkleri iurtirüıiz!» OedıiD M 63 fiiân yok mu burada?..» «Olmaz olur mu?.. Ama villâ en azıodan bir tolometre ilerde... Bekçj bu saatlerde orman taraîına pek uzanmaz...» €Paoli'j1 nereye gömecegiz?... Kararlastırdm mı?» diye Jabeke sordu. «Evet, çok uygun blr köş« biliyorum... Çalılıklann «rkasında, kuytu bir köşe... Irmaga da yakın... Toprak o kesimde gayet vumuşaktır...» «Böylesi daha iyi... Kazarken zorluk çekmeyiz...» «Evet...» «Hava karanlık... Dedijin yeri çabucak bulacağından emin misin?» «Ben ouralan avuoumun içi gibi bilirim... Belki on defa gellp burada kaldım... Orrnanda da ava çıktık. » Valoti böyle söylerken arabayı yavaşlatmış, sağdaki toprak yola sapmıştı Bir çıtin önitnde durdu... Arabanm farları hemen oracıktaki bir tabelâyı aydınlattı: «Özeldlr, girilemez.» Farlan söndürdükten sonr» arabaya tekrar yol verdi. Hsr ihtimale karşı ışık yakmaksızın üerlemeyi zorunlu görüyordu.. Böylece ay ışığmda iltiyüz metre icadar vol aldılar. Tekrar durdukJarında, ormanın tam kenanna gelrruşlerdi. «Arabayı burada bırakmamız gerekiyor... Yol berbat.. Dediğim yere kadar yürüyerelt gitmekten başka çare yok.» Bu tkaz Clavet'nin canım sık mıştı. Homurdanmağa başladı. «Sandigın gibi değil...» diye Valoti teselli etti. «Elli altmıs metreden fazla tutmaz yürUvecegimiz yol... Buna da itirazın var mı7...» «Dediğln kadarsa yolc...» Hep beraber indiler. Bagaidan kazma ve küreklerl çıkardılar. «PaoH'yl hemen ml götürelim, yoksa çukur açıldıktan «onra mı?> diye Jabeke sordu. «önce çukuru açalım sonra gelir alırız... Ben kapıları kl lltlerim... Böylesi daha iyi. Hay dl, yürüyün bakalım...» Kazma ve küreklerl alarak ormara yöneldiler. Gruba, Valoti öncülük edlyordu. Karanlıga rağmen âgaçlano DİŞİ BOND SEHFONİSİ Türkçesi : Şehbal AYGEN v* calıların arasından sikıntı çekmeksızın yol aknasına bax:lırsa buralan gercekten gayet iyi bildiği anlasılıyordu. Jabeke de eski bir komando sılatı ile yadırgamanin rerresini duymaksızın aynı şeyi yapıyordu. Clavet ise boyuna saga sola takılıyor, canı yandıkça. kösteltlendikçe basıyordu küfürü. O na göre bir şey değildl ou... Paoli'ye fena krayordu... Ne di ye oyuna gelmişti de kendisinl öldürmelerine meydan vermişti. İJimdi hayatta olsaydı Clavet davar çobanlan eıbj vabanl bitKiler arasmda kendine yol açmak zorunlugunu duymayacakn. Kilçük bir bayırdan aşağı tndikleri sırada Valoti geri dönüp durmalan için işaret verdi. «Dediğira yere geldik... I?te burası.» Clavet hâlâ homurdaniyorrtu: <Hava durgun ama avaz çıkmağa başladı yine... Fazla oyalanırsak donup kalınz burada...» «Hiç üzme kendini... Bes dakika sonra Fin hamamma girmişçesine ter dökmeğe baslayacaksın...» Ağaçların arasında kaybolan çukurluk bir kesime gelmiîlerdi. Yerden doğru kesil bir sts tabakası yüksellyor, lakat ancak yan bellerine kadar geliyor, sonra dağılıp gidiyordu. Korku fllmleri İçin emsalsiz bir senaryo olabilirdi bu mansara. Valoti, bulunduklan yerl «öy le blr kere daha gözden gecırdikten, el fenerini sagda «olda dolastırıp çevreyi kontro) ettikten sonra diğerlerinl teşvik amacı ile ilk kazmayi Indirdi. Kısa blr süre sonra terlemeve baîlamıstı bile. PardesUsünu, ceketinl çıkardı. Bömle*inin kollarım sıvadı. daha hıziı OT tempoda topragı kazmaya aevam etti. Uıgerıen de kürekiere sarılmısjar, kendılerıne duçen göre\'i vapıyoıiardı. Toprak gercekten vumj^aktı... İşlerinı tazla ıkınıp s:kınmaksızn rahaıça sfırebıiıyorlardı. Bir saatın sonunda çukur açılmıştı bile. Derinligı bır buçuk metre kadardj. Clavet de soyunmuş durumdavdı Buna rağmen sın.'sıklam olmuştu. MenetiUyle durmaksızın yüzünü gözünü KiıruJu yor, avuçlannın zedeienmen esı için küregı bü.yük bır dıkkbtle kulianıvordu. «Bu denniık veter..» ölye bir aralık söviendj. «Petroı KUyusu kazmıvoruz va oeyler.. » . «Kvet nakiısın . » aiye Vaiotı cevap verflı «Daha tazla ter dökmemıze lüztitn V K arO tık.. Kazma ve KüreKien oıı ftenara bııakarak Haoii'vı alnıaya Kittiler Beş dafcka sonra cefenin sabık reısı cukurun dnıne uzanmıştı Uoğrulduıar . üırbirlennın vüzüne naKmafı^ga gayret ederek oırKac oaK:ka hiç Künusınaksızın aurfinlar. Bu. bır çeşiı ınııraın duıu^uydu.. Haoli valnu vakın aosııan degii şırketin Kurucusu r« vöneticisi idi aynı zamanda Ortaklık tconusunda daıma dürüst davranmıs, reıs oidujru ıçın arslan payını kendme avi'rnas gibi heveslere asla kaD'lm^mstı. Tam mesiekten çekiiıp oır kösede hayatının en rahs' ve Ramsı? çünlerint vn^amava n»Kirlanöıgı sırads brtyie hnnn bir âkıbete uğramasj kaîıredicı bu şeıdi dorusu. • lArftai fri TİFFANY JONES MALKOCOĞLÜ GARTH TUNA Kilap halinde çıktı