27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SATFA DÖRT: :COtHIJRlTET: 5 Temmuz 19Îİ ÜRK SİNEMAS1ATV durumu ve geleceğı hakkında daha genel bazı duşuncelerımi2i açıklamadan önce, geçen sinema mevsımının sozu edılebılecek filimlerine bir bakahm. Mevsimin en (ve tek) onemli filmi, Yılmaı Güney'ın «Untnt» çıkışıydı... Özlenen bir Turk gerçekçüiğine doğru alılmıs bu onemli adım, «Altın Koza» şenlığınde değerler.dırılmesi ve bagının da ilgısıyîe. tıcarî açıdan bekleamedüc bir başarıya kavuşarak ilerısi için iyi niyet]i yapımcılara umut verdi. Ne yazık ki, fılim, Türkiye'deki her iyi niyetli sinema eserinm basına geldiği uzre, «sansiir» engelıne çarparak yasaklandı. Bu olay, kamuoyunun ilgısini «ansurun üstune çekme açısınrfan yararlı oldu sayıhrsa da, bundan sonrası için bulunabilecekleri girişımlerde yapımcıları (iestekliyecek bir ortamın yaratümasını bir kez daha engellemis oldu... Gfiney, Şerif GSren' le birlikte yonettiğı bir diğer fılmi «Vnrpuncular» a, hızlı tera posunun yanında toplumsal bır ıçerık vermeyi başardı. Bu iki fılim de, sıkıyönetim koşulları altında bugün için yasaklanmıs olmakla birlikte, Güney'in ilemi içın kendisinden çok seyler beklenen bir sinemacı olduğu gerçeğini kesinlikle dogrulamıs bulunmaktadır .. T İR ZAMANLARIN «iyi si. nemacılar» ı dlye anılan bır avuç yonetmen, piyasanın zorunlu kıldığı fıhmleri yapmanın otesinde bır varlık gösteremedıler. Akad usta, bu ortamda filım yapmaktansa çekılmeyl yeğledi ve 2 vıla yakı» bır su. redır smeraadan uzaklastı. Bir Atıf Yıltnaz, bu mevsirn yaptığı tek ilginç fılim sayılabilecek «Zeyno»da, bır hikâyeyi eli yuzu diizgun bır bıçimde anlat. maktan öteye geçemedi. Metin Erksan. isi 'tamamen is fılımle. rıne doktu. Erksân'ın Nevzat Fesenie birlikte yonettlği ve ilginç bir çalışma olduğu.söylenen «Iki Günahsız Kıa»ı, kotü b;r dağıtım netfeniyle oiacak, goremedik... Halit Refiğ, «Adsıs Cengâver»le ilk renkli sinemaskop Turk filmine imzasını Bunca FÜmden Arda Kalanlar B Herkes ekmek peşinde atarken. «Binbir Gec« Masalla. rı> nın serbest anlatımh bir uyarlamasını ortaya koydu. Orh»n Aksoy, modern aşk masalları anlatmada Türk »inemastnın basta gelen isimlerinden ol duğunu «Ketban Roma'da» ıle gosterdı. Orhan Elmag, Yörı.ıc efsaneleri anlatmaya devam etti: «Dişi Ericiya» . Daha yrni kuşaktan, Fevri Tana, «Dsflar Kartaiı» ve «Elmacı Kadın» la yabancı filımler aktürmacıhğını surdürdü. Tnnç Baçsran «Cafer Bey», flban Engin «Mürebbiye» ile yerlı öğelenn ağır bastığı guldüruler yapmayı denediler... Ilk filmi «0ksfiı»den beri. de. ğişik konulan sinemaya aktar. msyı deneyen kadın yönetmenuniz Bilge Olgaç ise, aynı ttı. tumu, Kerira Korcan'ın roma. nından uyarladığı «Linç» ve Stefan Zweir*dan uyarladıgı «Merfcatnet» ile sürdürdü .. OIgaç'm bu 2 filmini de beğenmediğimi söylemeliyim. Her ?ev. den önce Olgaç, sinemaya egemen olmus, bir hikâyeyi uzunluklardan, fazlahklartfan arındırarak anlatmayı bılen, sinema dılıne sahip bir yonetmen değil henüz... Ama bu, belki de zamanla sahip olunabilecek bır sey... onemli olan, Olgaç'ın değişik konulara yürekli bıçimde el atan tutumunu sürdürme*!.. Sınemamızda şimdihk en çok ek5İkli2i duyulan şeylerden bi. rı bu olduğuna göre, Olgaç'm aynı yolda devamı dilenir. Yeni başlayanlar E. TILMAZ GÜNTErin yard'ımıyla filimlerinin yönetimıni ele alan Şerif G3ren'ın diMnda, bizim bildığimiz, tek bır yeni isitn katıldı geçen yıl Turk sinemasına: «Dikkat Ran Aranı>or» filmiyle Temel Gür. sn .. Anlatım yonunden birçok > anlışlan olan, ama değişik bır konuyu sinemamıza getırmesıvle dıkkati çeken bır fılim.. Burada. Turk sinemasınm en ör.era lı sorunlanndan bırimn de, bır Bilgc Olgaç'm; geçen yılın Altın Koza şenligri ikincisi «Linç» filmi; yürekli bir biçimde anlatılmış gerçek bir konuyu işliyor; ne çareki sinema dili bakımından çok aksıyordu. turlu yenılenmıyen, değişmeyen Resimde: filimde Cenk Er ve Demir Karahan gorülüyor... bır sinemacılar grubu olduğunu soylemek ve sınemamıza nıve bir tür'ü yenilerin katılmadığı. nı sormak gerekir. Her sanat da^ında olduğu gıbi, sinemanın da devamiı taze kana ihtiyacı vardır, ve sinemanın genç isimlere imkân vermemesinin, bugunkü hareketsizliğin, donuklu. ğun, «ölü nokta» nın başlıca n t . den'.erinden olduğu kesinlikle soylenebilir... V konu ve resim: AYHAN BAŞOĞLU f GUNAIİKAR KRALIÇE Yeni formül *ŞTE, bır yuda yapılan 200 kusur filmden arta kalanlar bu kadarcıktır. Diğerlcrinin bir . ikisini görmek, bepsini görmek demektir ve dogrusu ya, bu açıdan, her hafta sabırla aynı oyuncuların oynadığı aj"nı Syküleri bıkıp usanmadan »eyre giden Türk sinemasınm sadık seyircilerine armağan verflse yeridir. Ama bu tur se%ircinin Eyüp sabn bile ta?mak, oynanan ojun geriye tep. mek üzeredir. Her ne kadar bir buyük yıldızımız •Renkli filmler sinemamıza kalite getirdi. Bn sayede. tuvaietlerimize. makyajımıza daha çok itina edi>oruz> dıyerek sinema sanatının tuvalet U) ve makyaj (!) gibi 2 temel öğesinuı onemini belirtmişse de. renkli fümle gelen seyirci, yine geri gitmeğe başlamıştır. Şimdi bulunan son formül, «masaU formülüdür. Anlatılagelen seyler, gerçek dışı olraaları dolayısiyle hep masaldı ya zaten, bu kez, masaldan murat, «Pamuk prenses ve * cüceler» cinsinden çocuk masallarıdır ve sinemacılarımız, seyircimizi yıllardır çocuk yerine koyduk. larını, böylece bilinç altı yoluyla bir kez daha itiraf etmjs. bulundl , , l, ezTahsin BERKAND< 40 Taka.. t*ka.. taka . Sıcak Boğaziçi gecelerine nefes çetiriyor, Insmların çabasını, yasama xornnn hatırlatı. yor bu ses bana. Başımı önüme e|dim. Bir sanive icin ts>z . lerimi kapadım. Gerilere, yine Italya'va do^ru nçtum. Geçen günler bir filim şeridi balinde önüme serildi. Tılbası tatilinl Alberto, Ancelâ, Dogan ve ben bir masa basında ve yalının plânı flzerine etilmis olarak geçirdik diyebilirim. Doktor, in. saata biran e\vel baslanmasını istediji için vapı ile Dofan'ın u|rasması imkânı ortadan kalkmıstı. Gelecek yaza kadar beklememeğe ka rarlı idik. Bu sebepten projelerin son seklini tstanbul'daki mimara acele vollamak gereki yordn. Hemen her çüniımüz bu konn ıle ilgili konusraalar ve tasarılarla geçtikten sonra nihayet kâçıtlar tstanbala gönderildi. Ondan sonra da ;özlerimiz postacının getirecegi zarfJara bailanıp kaldı. Hele benim heyecanım görülecek sevdi. Gelen her baber benim icin ayrı bir sevinç vesilesi oluyordu: Belediye. projeleri tasdik etti. Temel atıldı. Birinci kat yttkseldi. tkinci kat çıktı. Çatı kapandı. llab... Bu haberleri okudukca ellerBkî (irpıyer, sevinçten yerimde dura'mı> ordom. tstanbul'a Haziran ortasında gitraemiz ka. rarla.şmıstı. Bir ay kadar balamda kalacak, Temmuz sonunda onu da beraber alıp yalıya yerlesecektik. Sözün kısası, ilkbaharın ve yazm ilk gün. leri hep bu çalısmalarla seçti. Ancelâ ile ben haftada birkaç defa, fakülte çıkısı, çarsıyı do. lasıyor. yeni evimizi güzellestirmek için türlu seyler alıyorduk. Bu alıs.veri^ sırasında Ance. iâ'nın ince zevkine bayran oluyor, bnnu tek. rar tekrar sövlin ordıım. Ben âdeta çocuklasmıstım. Ama doktorcuğumla karısı da en az. dan yirmı yas çençlesmislerdi. Sandıklar vapura yüklendifi çün biz de nçakla Roma ha\s. alanından ayrıldık ve saat yedide sevçili halacıjımın kolları arastna atıl. dım. Türk misafirperverliîi, ötedenberi bütün dünvaya ün salmıştır ama, bunun canlı örne. ğine ben halamın evinde sahit oldum. !>ekerim benim, o eski köskü perı masallanndaki snltan saravına çe\irmıs. sandıfında, sepetinde ne kadar eüzel sev varsa ortaya çıkarmış. En nadide islemeler, ipek balılar, eski samdanlar, gümüs kutnlar, eri bakmakla doyulamı\acak bir ganat ser»ist haline ftetirmiş. Bütün bun ları ne de ze\kle yerlestirmis! Bu eski binada ne sirin köşeler yapma|a muvaftak olmuş: Köskfi âdeta tannamadım. Bunn halama sövlrdifim zaman yan mcmnun, yarı üz{ün gü . lümsedi: Esyaların çotn senindir kızım. Sana sormadan anneciginin sandığından çıkardım. Bana sorma|a elbetteki lüznıtı yoktu ha. la. Esasen mektuplarınızda bundan bahset. mistiniz. Ama ben annemin bu kadar netîs rsyaları olacağını tahmın etmemistim. Bunca yıl bnnlan bu derece buyük itınalarla muhafaza ettiğiniz için size minnettarım. Taslı kadın çok anlamh bir bas sallayısla yüzüme baktı, Felâketten sonra ilk isitn bu kıymetll parcaları sandıklara kilitlemek olmustn. Hrr nedense içimde bütün ümitler kırılmamıstı. Bir gün onları sahiplerine testira edecetime inanıyordum. Bu inancımda yamlmadıfımı olavlar ispat etti. Bugün bu kıymetli ana bana yadifârlarını sana vermekten çok büyök «e vinç duymatotavım. Sevırili balam benim. Siz dünyanın en iyi insanısınız. Bo sözlerim onun gdzlerine ya? getirdi. Ben sadece aile servetınin ve hâtıralarinın bekçisiyim Günscli. Esen ismini ve ona aıt setleri vasatmak en buyük emelimdır. Konuşmamızın dram havasından sıyrılmak için şaka ettim: Fakat halacıgım. ben ömrümün son ona kadar genç kızlık ismimi taşıvamam ki Güldü, yanafımı oksadı. Tabiî yavrum. Birkaç sene sonra, hatti daha ev\el seni gelin edeeefiz. Soyadın da deîisecek. Ancak «en yine de Esen olduğunn unutmıyaeaksın. Birdenbire batırladım. Bu ismj yasatacak Haluk var. Czflntit. müz bos! Vüzünden bir bulut geçtı sanki. Kesik ke. cik: 2vet, Haluk.. dedi. Isr.rla sordum: Ondan ne baber var? Ac acı gülümse.yerek basinı salladı. Ce. vap \cren sesi de acı ıdi. Senın \urda döndügtinü. ?cı,irdıfin miithis kazaâan sonraki olavları ona vazmıstım. Bn haberiu onun üzerindeki ilk tepkisi parlak olmadı. Nasıl? Benim kurtuldujuma tevınmedi mi? Rösküıı tek salıibı kalmak tstivordu. Mi. rasın pa>lasılması bosuna gitmedi elbette. 1 (Arkas v«r) I Sanatçıya ve devlete düşen DİŞt BOND aesroe • r 1 t"RK halkı, yüzde kırkından çoğu henüz okuma yazma bilmeyen, iyi eğitilmemiş bır halktır ve üstelik haberleşme araçlarıyla kolayca yayılan ucuz ve soysuz bir çağdaş kültür anlayışı ürünleriyle zevki devamiı bıçimde köreltilmekte, beyni sürek. li olarak yıkanmakta, şartlanma yıllardır sürdürülmektedır. Aslında bir toplumun her müessesesi olduğu gibi, sanatı da toplumun genel düzeyindedir, bütünüa bir parçasîdır. Türk toplumunun birçok müessesesinde gorülen uyuşukluk, düzensizlik, geri kalmışlık, sinemasında da vardır ve Türk sinemasınm çağdaş sinemada onurlu bir yere ulaşması, ancak toplumda temel değişiklikler meydana getirecek onemli değijıklıklerin, hamlelerin bir parçası olarak meydana gelecektır. Bu değışikUk oluşuncaya dek, Türk halkmın bugünkü beğeni düzeyine sığmmak, yapılanlarj mazur göstermek içın halkın bun. lan istediğini öne sürmek, gerçek sanatçı kişiliği onuru ile bağ. da^amaz. O zaman, sanatçı, «ben sandıktan çıktım. diyerek gırtınj halka dayadığuıı sanıp her tstediğinî yapabüme umudundaki politikacınjn paraleline düşer.. T 1 sa aeâçktcrKn AtCtZAKL S&VtCffiOLCM l * tâMA 0i . ^h>«« • jja.gf*'• * * EVLAPfMN LUMl <SE uuarvc J eLOUNuZÜ ı İLÜ ANDA KA. CAK0.IK 8 1 » CANMIf TlM SIZI •• 3Cl •M ^ ^ TİFFANY JONES iü .* CIKflYET 10 Size güzel bir haber veriliyor, memnun olacağınız yerde başhyorsunuz homurdanmağa.. Hem su ana kadar biz kendımizi tehlıkeye atmış değiüz henüz.. Onlar her türlü ihtimali göze alarak yatırımlarını yapmıslar, mah da gümruk kapılarından kaçırmağa muvaffak olarak Marsilya'ya kadar getirmişler. Bundan bize ne?. Endişe duymanız için ortada sebebe benzer bir şey yok. Keyfimize bakabiliriz» «Gerçekten de Syle..» dıye Valoti cümlenin ucunu yakaîamıstı. «Onlar, netice itibariyle bizim ar7urumuzu yerine getırmekten başka bır şey yapmıs sayılmazlar.. Ne demistik biz onlara?. Yüz kilo tutarında mal istiyoruz demistik değil mi?. Yuz kilonun tümünü birden bır defada teslim etmeleri onlar için olduŞu kadar bizim için de faydalı.. Alınz emaneti, vaziyetimizi de buna göre ayarlarız.. Is onlardan çıkar. tamamiyle bizim olur.. Rahat rahat süreriz P'yasaya..> Bu lâflar Paoîi'nın hoşuna gitmişti: «Çok dofru beyler.. Şimdi, emaneti nasıl çekeceğimiz konusunda karar verelim. Yarın, malı bizden alıp satısa çıkarması gereken adamlanmıza bizzat haber vereceğim Hazır olsunlar.. Onlara. elimizde yüz kiloluk büyük bir parti bulundu&tından katiyen bahsedecek değiliro tabiî.. Piyasa altüst olabilir.. B"iyat düşürmek hevesine kapılabilirler.. Biz, malımızı yirmişer kilo. yirmibeser kilo seklinde sü receğiz.. Böylece t'enge bozulmayacak. kânmız da çok yüksek olacak.» Jabeke araya girdi: «Mantık da bunu serektirivor zaten.. Malı. topyekun tüketmek için ne kadar zamana ib tiyacımız var dersin?.» «En azmdan iki ay.. Aceleye de lözum yok bence.. Avn»sızları pirelendirip olafanüftü bir şeylerin döndüğünü belli et OEBÇCkTTCM OHA AÜCAtl DOK.TOftl.AB Yanlıslık ALKIN beğenisme uymak de. ğil onu olumlu yönde gelıştirmek gereklidir.. Türk toplumu, bugün onemli olabilecek bazı refomıların eşığinde bulunmaktadır. Demokrasüıin belli bır eğitim düzeyine ulaşmamış toplumlarda halkuı tümüne mi, yoksa eğıtilmiş olanına mı dayanması gereği bile tartışılmakta, bir bakan, yalnız okuma . yazma bilenlere oy hakkı tanınması hakkındaki tasansından söz etmektedir.. Yıilardu, gıderek yüzyülardır kendisine hiçbir şey venlmemiş bir halkın bugünkü düzeyinin, siyasal alanda olduğu gibi, sanat alanmda da mihenk taşı olarak ahnmasının yanhşlığı ortadadır. O halkı eğitmek, ona bir şeyler vermek, onu belli bir çağdaş düzeye ulaştırmak, ondan sonra onun kararını, seçimini ve beğenisını ölçü olarak almak zorundayız. Aksi, dürüst politikacı. ya da, gerçek sanatçıya da yakışmayan bır sahte davranı? olur.. Sanatçı, hele günümüz Türkiyesi gibi değişim halindeki bir toplumda, ejntiLmemiş halkm beğenisinin gölgesine sığınacağma, her gerçek sanatçı gibi toplumunun ilerisinde olmak, ona yol gös termek zorundadır. Bugünkü reform ortamında, sanatçjdan beklenen buysa, devletten beklenen de Türk sinemasınm toplumun k'iltürel kalkınmasmdaki önemI! rolünü artık ve nihayet id. râk edip, Devlet eliyle sinemamı«a eğilmenin zamanınm çoktan «eldiğini ve geçmekte olduğunu »nlamasıdu". H Türkçesi: Şehbal AYGEN memelıyiz.. Kokuvu slırlarsa ısleruı rengi değişebilir. Yüz kiloluk bir parti ile oynadığımız du yulursa haber kulaktan kulağa yayılır. polısı fena halde tedirgın edebilir.. Kendi hesabıma kacıp kovalamaca oynamaea hıç nıyetım yok.. Rahat rahat geçınip eidiyoruz işte...» «Bir sürü is arasında bir de polisle uğrasmsk zorunda kalırsak vay halimıze.. Çok tatsız bir şey olur... Bunu Clavet söylemis.tt. Valoti sinsi sinsi ffüldü: «Sen öteden beri yufka yürekltsindir zaten..» Ne demek istediğinl Allah bilirdi ancak Kimse üstıinde durmağa lıizum görmedi Paoli aynı anda koltuğunu ö^.e çekmiş, dirseklerini de masava dayami'îtı: «Eski yıllards olduğu gibi malın sürümü sırasında tam sipere yatıp emnivet tedbirlen ve benzeri sevlere başvurmak zorun!u?unda değilız Su halde ay rıntılar üstünde durarak hoj yere vakit kavbetmeyelim. Yeteri kadar gevezelik ettik zaten. Bugünkü toplantıdan maksadımız ne? Marsilya sevahatini düzenlemek ve malı çekmek..» aavet: «Döndük dolastık kritık noktaya geldik» dive derin derin düşünmeSe baçlamıstı. Sakin sörünrtıeŞe calısarak naketini çıkardı, bir sigara yaktı. Aslmda hiç de sakin değildi tcin için kaynıvor, telâ^tsn ne vapacasını bilemîyordu Nasıl kalkacaktı bakalım ?ju berbat işin altından**. «Para meselesine gelince.. öneeden de konuşmuşhık. Durumds değişik'ık olmuyor Top. lam. ortalama beş yüz bın dolar..« «Ama bir defada ve toptan vermek de sart de2il m i ? . . Tek değişıklik bu bence..» Clavet'nin açıklamasına tı cevap verdi: Valo «Ha toptan ha taksıüe. Benım için farketmez.. • «Senin içın farketmeyebilir. Ama benim için evet... Odadakîlerin hepsi bir an sustular. Bütün eftzler havretle Cla vet'ye dikilmişti. Mızıkçılığa doğru atılan bir çeşit ilk adım mıydı bu böyle?. • Paoli. ortaklannı teker teker süzdükten sonra Clavefde durdu: «Yanlış anlamıyorsam şayet, sen yeteri kadar paran olmadığını sövlemek ıstivor olmalısın. Hazırlamadm mı henüz?..» «Adam basına yüz bin dolar diyorsunuz.. Nakit olarak bövle bir toplam yok elimde. HİSSPmize düşenin bir defada ve top tan ödenme«i gerpkt'gı «Klımın ko^esinden bil Valoti. fırsatı kaçırmsk nı»«tınde değildi «Aklınır köşesinden bfle eeçmemi?. » dive hormırdandı. • Amma da oiskin adamsın.. Bu i«e herke«in kendi he«abms vözer bin dolar vatıracağı en szmHan on kere söylendi. tekrartan» Hı lem de kaç ay önce.. Madem toparlavamıvacaktm bn parayı, vaktinde ika? etmelijadin bıVi Son dakikada olur mu b3yle şey?.» (Arkatn »ar> Yann r Sinema kulüpleri yayınlar, yarışmalar
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle