24 Nisan 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA DÖRT: ıCÜMHTJRlTETi :I3 Haziran 1971 INI PARÎS MAKSI PARÎS Lanvin ve çıplak Istanbul îğneli istikbâl \ B UZ GtBİ bir akg«m. Ama sofuk ve yağmur Orly'nin pijte değil de fehre açüan kapmnda bekliyor bizi. Havaalanına ayak basmak yok çiinkü. Dev PanAmerican uçağı doğrudan terminale yanaşiyor. Uçağın kapısuıdan bir koridora geciyoruz. Koridonın ucunda bir hostes. Nereden geldiklerini sonıyor yolculara bir bir. «İstanbul» diyorum sıra bana geldiğinde. İstanbul «Açıl susam açıl» gibi sihirli bir kelime aslında. Karşı tarafın gözlerinde ışıklar yanıp sönmesine alı«jnı«.un bcn. Ama bu sefer gözlerde yansryan ışık değil de enduj*. Hostes beni tuttuğu gibi bir memurun önüne götürüyor. Pasaportumu alıyor meranı: Rani, dlyor, kolera afi kiğıdınız?. Aşı kâğıdı mı? Yok.. Istanbul'da o ası fur.ntsında bcn de aşı olmuşum ama, karşılığında ne kâ^ıt vermişler, ne de bir şey.. tstelik aylar geç miş aradan. Kara listeden çoktan çıktık biliyorum. Ama ne care ki memur kara listeden çıktığımızı bilmiyor. Pcki. ne olacak şimdi? Olacağı şu, diyor. memur. Ya karantinaya alacağız sizi, ya da derhal a;ı yapacağız. Aman. diyorum, o halde aşı,.. İğne oimaya bu kadar can attığunı bilmlyorunı hiç. Yammda yaşlı bir Fransız. Tatilini Istanbul'da geçirmiş. Onun da ası kâğıdı yok. Âkıbetlerimiz aym. Alıp gijtürüyorlar termlnalde bir sağlık odasına bizi. Basıyorlar iğneyi. Ne istikbâl!.. Deri carnitiirlerle suslü bir dupiyes. Süeter üstüne glyilen bu kıyafeti koyu kahvrrengi torap vc pabnçlarla genij kenarlı bir hasır sapka taınaıulıjor. nhamını Hint köyliilerinin luyafetlerinden alan bu gece elbisesi altın isjemeli iki değişik desende sariden yapılmıştır. Sarı sırma bir saçak elbiseyi süslüyor. böyle bu sezon... Renk üzerine, desen Uzerine kurulu. Kuplar tinlü bir modacının ustalığını taşıyor ama, biçimler hemen daima bir plili ya da düz bir e tek. Boylar midiye yakın çok kere. Üstte sömizye bir bluz veya bir süeter. Bolero kadar kısa bir ceket, ya da düpedüz bir bolero. Belde enli bir deri kemer. Boyunda yandan dügümlenmiş bir küçük fular. Başta geniş kenarlı bir hasır şapka Ayakta siyah yahut çok koyu kahverengi çoraplar, kapalı, dekolteü. önden bağlı, spor ama zarif yüzlü pabuçlar, alçak topuklu. RenklerJ eteğin desenine eş. Bazan gölc mavisi, bazan portakal rengi, bazan san, bazan bej... çeşit çadırçarşaf. Kap vazifesi >ıwıııııııınııııııııııııııııııııııııııııınııııııııııııııııııııtııwMimıtHiııımıııııııw ni görüyor. Elbisenin kumaşına eş. Gece kıyafetlerinden bazıları ise yaldızlı şifondan, organzadan. Kelebek kanadı misali. Başta gene çadırçarşaf. Gelini bile öyle Lanvin'in. Portakal ren gi uzerine altın yaldızh nefis bir jariden kapalı, büzgülü etekli bir elbise. Duvode yerine de çarşaf... Bir de gece pelerırüerı var koleksiyonda. Dradan. Kat kat kesılmiş. Katlann her biri de ayrı bir renk. Savrula savrula geziyor mankenler. Ama... Böylesine bol bir pelerinde üç ayrı kesim ne demek?.. Boy 1.80 in üstünde olmadı rru. düşünmek bile korkımç!.. Muazzez Tahsin BERKANO 18 RENKLt BÜYÜ ISACAS! dürbünün kımıltısma göre değişen bir renk ve desen ziyafeti. Aslmda şaşılacak bir yanı da yok bunun. Sıradan bir renk, sıradan bir AN! BİR ÇEŞİT dürbünler komnozisyon değil ki soluklan vardır, uzun. «Japon dürbükesei. Lanvin"in 1971 ilkbahar nü» diye satılır. Göıünüzü ve "az koleksiyonunu beziyen uydurup da baktınız mı, renklerger<~ek bir sanatçı: Eduardo Paoden. şekillerden büyülü bir dün lozzi sürrealist bir ressam. 1924 ya açılır önünüzde. Yüzlerce, yıhnda İskoçyada dogan Paobinlerce renk... Yüzlerce, binlerlozzi çeşitli ödüller kazanmış bir ce üçgen, dörtgen, altıgen... En mimar ayni zamanda. «Son yaufak kımıltı ile değişir bu renk rım asnn en iyi rnimarı» timraler. bu şekiller. Biri diğerini tutnım taşıyan sanatçıyı Lanvin momaz. Hepsi birbirinden cazip. daevinin yöneticisi JulesFrançois Cranay New Yorkta bir gaHer seferinde içinizden: «En gülerideki desenleri ile tfiıırms. reli bu...» dersiniz. Ama güzelin Sanatçı ile bir anlaşmaym varardı gelmez. mış hemen. Omın zevkinl yol Lanvra'in koleksiyonu lşt» t ç ayrı rcnkten yapılmıs pelerinler Lanvin koleksiyonanun özelliği. K H 6 DIŞI BOND Gecikirsen Alberto ile jelir »eni alıru. Te. lâslanma! Hiç ntamet etmeyin, beni ere kadar ge> tirecek birini bulurum. GüJdü, şaka etti. Son camanlarda benimle hep böyle şakalar eöivor. ŞORTLU HİKÂYE.. Seçecegin kavalye giicel olsun. Kızunın yamnda çirkin bir erkek görmek istemem. Ben de füldüm. Elimi saUadım: IRTMAÇLARLN içinden gö Merak etmeyin nonosum. En füzeliti ıerülen şortlar Lanvin'de de çerim. var bol bol. Tayyörlerin, elKoşar adımlarla Anna'nın evine doğru yiirürbiselerin eteUeri ya önden, ya ken içimin hafiflediğini, başımdaki karuntulann da yandan bele kadar açık çok dağıldığını hissettim. Sevgili Ancela! Anam bekere. Adım attıkça bir mini şort nim! Biraz evrel onu hiç Ifizıımu yokken üzdiigörüniiyor aradan. ğüm için pişmandım fimdi. Sonra şifondan mini şortlu ge Bu ne' güzel sörpriz Lili! Siz de mi Ance kıyafetleri var. Omuzlara doğ Paoloni'nin desenleri ile süslü yıııı etaıninden bir elblse. Etek iitüfüz na'lara gidiyorsunuz? ru yuvarlak bir dekolte ile açıplilerle genişliyor. Kemcrin ucunda ipek bir piukiil var. Birdenbire yammda Hanri'rl fördüm. lan şömize kollu bol blüzlar. Kal A... Siz nereden çıktinız? Janet nerede? yol, kare kare, Uçgen Uçgen yünmış. Pırıl pınl, ışıl ışıl... GözünU çaya kadar boyları. Altında da Henüz derslerini bitinnediği için «nnem lülerin, pamukluların, ipeklilealamıyor insan. Mor üstüne al mini değil de artık mininin en çıkmasma izin vennedi. Sirin de Annaya giderin üstüne dökmüş işte. Dâvettın yalduusı gidiyor, al üstune minisinden şortlar (!>. Üstü ceğinizi bilmiş olsa kederinden deli olurdu. Hlerin başını döndüren büyünün gümüş yaldızlısı geliyor. Biçimkumaş görünmemecesine rengâkaynağı bu. Anr.a'larda bir toplantı olduğunu bilmivorler gene hemen daima bir ör renk taşla, pulla. boncukla işli. dum. Tesadüfen gidiyorum. ECE KIYAFETLERtNDE ise nek. Dar beden, uzun kol, plili Şıkır şıkır... Ayakta gene siyah Toplantı diye bir şey yok. Biz telefon etilhammı Hindistandan, Ganj ya da büzgülü etek. çoraplar. Şaşırtıcı, çekiçi... Gütik. bauç«4e su keoaruuU serinlemeye geleceğikıytianndan $)trtıf Cr*hs£>, zel de tsllrt. Aflsa>$yil[r cinstsn Bir d*r imşta feilmizî'söyledik. " ' ' JT1 Elbıselerden çoğu baş döndürü çük daire şeklinde bir tepelîkdegil. Biz kim? cü güzellikte sarilerden yapı! ten aşağı büzgülenerek inen bir Gece modellerinde çizgilt şifon Nina, şeytan şeytan {iildü: lar var bir de. Beden daracık, Başka? yaica kapau, kollar uzun. Belde Mikelo. enli bir deri kemer. Etekler diSözlerinin arkasında gizlediği mlnayı •nlalim dilim, üç dört parça. üçları mıştım. Hücuma geçtim: sivri. Vücuda şöylece sanhver Nina ile pek dost oldunuz ton fünlerde... mis. Içinde de hiç bir şey! O da tok tok cevap verdi: Neden olmıyalım? Bütün Inztar Mikeloyu Her biri tinlU bir şehrin adıru beğenecek değiller ya! Bir tanesi de zarallı Hantaşıyor. Bazılan midi, bazıları ri'den hoşlanırsa günah mı? maksi. tstanbul midi ile maksi Çok komik bir hali vardı. Kahkaha Ue gülarası meselft. Mor, bej ve gri mekten kendimi alamadun. Biz böyle neşeti kahkahalar atarak Anna'nın bahçesine girerken ilk yollu. Güzel, zarif, ağırbaşlı... Agördüğümüz kimse Mikelo oldu. Hanri'nin yarama ne v»r kl içi görünüyor İsmazlıği r e gerezeliği devam ediyordu. Onu götanbulun. Ama Londranın da rür görmez yar.ıma biraz daha yaUastı. görünüyor, Atinamn da. New Aman Liliciğim, senin arkana anklanayun, beni sen himaye et! Yorkun da. Eh, elle gelen düğün Ne oldn canım? Şakayı bırakın Hanri. bayram!.. Şaka olur tnu? Adamda Balkanlı kanı var. Sizin yanınızda bir erkek rörüace yüzünün Yarın: | ne hal aldığını farketmediniz mi? GÖNtİL RAPORU | Saçma söylüyorsunuz. Mikelo'nun benim Y üzerimde biç bir hakkı yoktur ve olamaz. Hak verilmez alınır kızım. Haydi şimdilik Allaha ısmarladık. Ben Nina'nın yacına gidiyorum, siz de başınızın çaresine baktn! Kızmıstım. Mikelo'nun selâmını soğuk karfiladım ve hemen dans etme teklifini reddettim. Ev sahibimiz Anna aramıza girdi: Lilir.in hakkı var Petroviç. L'zak yoldan geldi, yorgundur. Biraz dinlensin de... Şuraya gel otur şekerim, soğuk bir şey içmez misin? tçtim, yedim. Bir kaç dakika sonra keyfim yerine gelmişti yine. Dünya pespembe olmuştu. Bana takdim edilen erkcklerle, sonra da Mikelo il» bir çok dans ettim. Beni eve Mikelo getirdi. Yolda çok konuşmadık. Hava kararmıştı. Düşmemem için koluma girdi ve ağır adımlarla yürüdük. Evin ışıklan uzaktan görününce durdu: Sizinle mutlaka konuşmalıyım Lili, dedi. Bu böyle devam edemez. Size söyliyecek çok şeylcrim var. Bu defa. ona ters bir cevap veremedim ve niçin olduğunu bilmeden ben de ona: Benim de size anlatacak şeylerim var, dedim. Hayretle yüıüme haktı. Söyliyeceklerimden korkuyordu sanki. Birdenbire ağır bir yükün altına girmiş gibi başını eğdi: Öyle ise evvelâ sizl dinliyeceğim LİH. Yann akşam göl kenarında bulusuruz. Ona elimj uzattığımı görmedi. Bir heykeî sertliğiyie durmuştu. Belki de benim yamndao ayrüdığunı bile farketnıedi. VE BALMAIN TİFFANY JONES *** Çocukluğumda geçirdiğim korkunç kazayi Mikelo'ya uzun uzun anlattım. Göl kenarında bir ağaç dalında oturmuştuk. Akşam karanlığı ağır ağır inmekte idi. Siizümü bir defa olsun kesmeden, bir hayret sesi çıkarmadan beni dikkatle dinledi. Sonunda: İşte böyle, dedim. Onun konuşmadığır.ı görünce hikâyemi bu iki kelime ile bağlamak istemiştim. Uzaklardan gelen bir yankı halinde o da: İşte böyle . dedi ve sonra yalnızmış, ken» di kendine söylüyormuş gibi devam etti: Demek böyle ha! Şimdi pek çok seyleri anlıyorum. Bu gurur, bu vahşi güzellik, bn tezadlar, bu başka diyarlardan gelen tavırlar ve sözler... Demek böyle... Demek bir Türkmüs! Şimdi durum aydınlar.dı, aramızdaki perde kalktı... Hayır araraıza daha kalın bir perde indi. Türk ve Müslüman... (Arkan rar> ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••t TEŞEKKÜR Çok sevdiğimiz BABAMIZ 93 Telâşlanmıştım birdenbire. He rifi bir an önce bulmalıydık: «Haydi gidelim. , Kaybedecek vaktimiz yok..» O gün öğle üstü bir fahişe ile sevgilisi rolünü mükemmel oynaraıştık. Şimdi ise bir fahişe ile müşterisi rolünü oynavacaktık. Jackie oteli biliyordu. Gelip geçicı müşterilerle oraya birkaç kere gitmişti. Kapıcı, Rörür gör mez tanıdı onu. Pis berbat bir oteldi. Holde bir sürii sarhoş yalpalıyordu. Kapıcının arkasmdaki dolap arahktı. Orada da yarıya kadar içilmiş bir şişe görulüyordu. Defteri Douj; Mac Evan diye imzalayarak beş dolar ve yetmişbeş sent verdim. Sonra merdivene yöneldik. Tam Cikacağımız sırada Jackie: «Bir dakika sevgilim..» dedi. «Sen burada bekle, Kapıcıva bir şey sormam gerekiyor.» Kulak. kesilmiştim. Albert Shapiro'nun bu otelde kalıp kal madığmı sordu. arkasından da şöyle dedi: «Şu subayı baştan savar savmaz Shapiro'yu görmek zorundayım. Kendisine bir miktar mal teslim edeceğim.» Kapıcı, bir süre kayıt defterini karıştırdıktan sonra aradığını buldu ve bildirdi. Yanıma geldiğinde Jackie'nin vüzü gülüyordu: «305 numaralı odada kahvormuş. Bizim odanın numarası 214. Şimdi oraya gidelim. Kapıcının bizi biraz unutması lâzım. Bir süre kendi odamızda kalır bekleriz..» Söz konusu odaya 0rdik. Tah min ettiğimden çok daha pisti. Yeni doğan güneşin ışıklan altında bu pislik bütün aynntıları ile gözler önüne seriliyor, insanın midesini bulandırıyordu. Karyolanın, karyola deneppk veri k'imamıştı. Örtüler leke içindeydi. Oysa Jackie bu otele de müş teri getirmis, belki de bu odada V. Şahap Günçan'm acı kaybı dolayısıyla; yakın alâka ve yardımlannı esirgemeyen 66 ncı Mekanize Tümen Komutanı Sayın Tümgeneral Mehmet HARPUT'a ve Tümen Karargâh mensuplarına, Sayın Hakkı ACARAYA merasimde emeği geçen din adamlanna, bizzat cenaze törenine katılmak, çelentk getirmek, telgraf, telefon ve mektupla bassağlıgmda bulunmak suretiyle acılarımızı paylaşan ve bizleri teselli eden bütün akraba. dost ve tanıdıklanmıza minnet ve şükranlanmızı sunanz. Kur. Albar Doğan Günçan (Cumhuriyet: 4969' OLUM CIKMAZI Yazan: L BLOCK kalmışü. îşın bu taralını dusün memek için dişimi sıktım. Kıskançhktan ileri gelen bir tepki değildi bu. Sadece kendi kendime kızıyor, midemde de bulantıya benzer bir şeyler nıssediyordum. Köşedeki yataktan tarafa bakmamağa çalışarak man tığımın tütnünü aradığımız herif yönünde seferber ettim. Yanında yine bir bıçak vardı belki de? Bize karşı kullanmak hevesins kapılır mıydı acaba? Kspıcının, bizj hatırdan çıkarması için on dakika kadar oyalandık. Sonra Jackie kapıyı açtı. Bir kat daha çıkarak 305 numaralı odayı bulduk. Kulağımı kanada dayararak kısa bir süre dinledim Hiçbir şev duyulmuyordu. Kolu yavaşçacık yokladım. Acılmadı. Kilitliydi demek. Bu defa Jackie üstüste birkaç kere nırdu. Cevap veren olmuyordu içerden. Daha hızlı vurmağa başlayınca sahibinin uyku sersemi olduğunu belli eden bir ses duyuldu: «Bu saatte hangı Allahın belâsı kapıyı vuruyor?..» «Ben Dolores..» «Ne Istiyorsun?..» «Kapıyı aç.. önemli bir şey var..> İçerden, sürüklenircesine kapıya yaklaşan ayak sesleri duyduk. Arkasından kilit döndü, kanat ancak birkaç santim aralandı ve okkalı bir küfür: «Sen Dolores değilsin..» Daha fazla konuşmasına mey dan vermeksizin v "pıyı omuzladTrn gibl tttim. Adam dengesiı.ı muhafaza etmeğe çalışa rak prerisin geri gitti. Girdik Saati aldığımız dükkânın sa hibi yalan söylemermşti. Herif tıpatıp onun tarifine uygundu. Yanlışlığa benzer bir sey söz konusu olamazdı. Sırtında pijama filân yoktu. tç çamaşırları berbattı. Her iki kolunda da bir süril iğne yeri derhal dikkati çekiyordu. Önce benim üniformama son ra da Jackie'ye baktı. Halinden hiçbir şey anlamadığı belliydi. «Ne istediğinizi bilmiyorum ama yanüş kapı çaldığınızdan eminim..» «Siz Albert Shapiro, namı diğer Philiie değil misiniz?..» «Evet benim. Ne olrnus yanı?..» «Cinayet işlemen için seni kim kıraladı PhiUie?..» «Cinayet işlemem için mi?» tnanmayan sjözlerle bakıyordu. Şaşırmıştı birdenbire: «Ben hayatımda kimseyi öldürmedim. Asla. Hiçbir aaman..» «Saatten de haberin olmadığım iddia edebilecek misin?» «Siz nelerden bahsediyorsunuz vahu?.. Saçma sapan..» Kolumu uzatıp saati gösterdim. Korkuyla kanşıb bir hayrete kapıldığını gizlemege muvaffak olamadı. önce saate dikkatie baktı sonra başını kaldırıp beni süzdü. Paniğe kapıldlğı muhakkaktı Birdenbire «Aman Allahım...» diye in ledi. «Sizsiniz... Siz...» Jackie'ye bir omuz vursrek; kapıdan yana koştu. Koln' JÜI vakalayarak önce olduğıj c r e nııhlad.m çonra btna bakmağa zorladım. Ne yapması lâzım geldiğini bilmez haldeydi Fırsattan faydalanarak müthi* bir yumruk indirdim suratına Homurtuva benzer sesler çıkara. rak sırtüstü yuvarlandı Omuzlanndan tutup kaldırdım. (Arkası var) + GARTH Menkul Satış İlânı İstanbul 13 nci tcra Memurluğundan: 1959/2623 Mahçuz olup satılmasına Kara r verilen 4000 üra değerinde 45 29 98 tayılı telefon intifa hakkının 1 inci artırması 16/ 6/1971 saat 12.30 13 de takdir edilen kıymetin % 75 1 nispetinde bedel «Ide edilmedi. ğl takdirde 2 nci artırması 18/ 6/1971 aynı saatlerde İst Kapılıçarşı Belediye Mezat Müdürlüjtü S»tıs Salonunda vapılacaktır. Alıcılar. telefonu is. tediği yere naklinde ve namına devrinde teknik mâni oluo olmadıtını. daha önc* tdareden ögrenmesi lâzımdır. Taliplerin tatcdir edilen kıymetin % 10'u nispetirde Dey akcesinîn vatırılması trecburidir. Tellâli. ve ve ihsıe karar pullan alıcıva aittir. Telefon konusma borcu satı$ bedelinden ödenmive. cehtir. tlân olunur 7/8/1971 trt. 12 nçi tcr» Memurn (Basuı: 3833/4953) AYLÂK MUSA KitREDE B6WfM
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle