18 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
AIFA DÖRTs .CUMHÜRÎYET: 29 Mayıs 1C71 II AClT meselesinln çözümü, • desen'de, yağhboyaya kıyasII la daha kolaydı. Elmyr, bü• k bir şans cseri La Novvelle ü )rleans'ta Fransız yapımt önem i miktarda bir kâğıt stoku butnustu. Elmyr, Arche'in markaını taşıyan desen kâğıtlannı aya batınlmış bır hidrofıl panuğu ile oğarak sarartmayı ıhnal etmedi. Desen kâğıtlan >oylece «eski» havasına bürünnuşlerdi. Bu arada çerçeve meelesini de halletmek gerekiyorlu. Amerika'da Şasi'ler Fransalakilerden farklıydı. Bu yüzden ^lorida'ya syak basar basmaz 'aris'ten örnek bir çerçeve geirtmis ve onu Mıamili bir moıılya ustasına vererek çok sayı la benzerini yaptırtmıştı. Tabii erçevenin de eskitilmesi lazımiı. Bunu Terebentin, Lin yag; • koyu Pri boyadan ibaret bir e :anşımla elde ediyordu. Miami'de hayat uzun sürmeye:ek derecede şahanevdi. Almvr 955 de Şikagolu italü bir tablo aciri olan Joseph Faulknerie liski kurmayı başaracaktı. Adana ilk elde 5300 dolara bir seri vîodıghani ve Matisse desenl •atmıştı. Bunu 7000 dolarlık bir »Ip.tisse yağılı boya ve yine aynı ıstanın 3500 dolarlık bir beska 'seri izledi. Şikagolu tablo tacii her alımda resimlerin gerçekığinl Şikago Sanat Enstitüsünie tespit ettirmişti. CM1T dHni T SBllJLM dirüenmeye karar verdi. Hayatının büyük talıhsızlıklerinden biri burada gelecekti başma. Mexico'da Oscar Herner admda Avusturyalı bir sanat galerisı sahibiyle tanıştı. Galeri tam bir çorbaydı. Hemen her ttirlü resım vardı. Müşterilerin çogu zengln Amerikan turistleriydi. «Çok açıkgoz bir i$ adamıydı, dıye anlatıyordu. Elmyr. Ve oyle sanıyonım ki. benden de şupheleniyordu. Resimden anladığmdan falan değil tabiî. (tbiza' daki kasabanın artistik anlayışı bile onunkindcn daha iyiydi). Ama Avustun'alı bir göçmenin ısbirliğıyle hikâyemdeki bazı tutarsız yanları farketmişti. Komünist Macaristan'dan bu denli önemi olan eserleri dısarı kaçırmış oîmama pek inanmıyordu. Buradan hareket ederek, iki ile ikiyi toplamıs ve trpkı benım gibi o da aynı sonuca, yani 5e ula$mı$tı.» Elmyr. Mexico'dan aynldıgında Oscar'a emanet olarak altı tablo bırakmıştı. Bunlar arasında Matisse'in bîr mimoza vazosu öniinde oturan genç bir kızı temsıl eden bir tablosu da yer alıyordu. Ünlü ustanın oldukça sık kullandığı bir konuydu bu. Tabloya 2000'i avans olmak Uzere 10.000 dolar istiyordu. Altı ay sonra bir sanat dergisinden tablonun New York'taki galerilerden birine satıldığını bir rastlantı sonucu Öğrenecekti. Hemen galeriye telefon etti. MatisseM satın alan 80.000 dolardan fazla ödemişti. Galerinin sahibi telefonda • Müthiş bir Matisse bu diyordu. Böylesıne. rastlamak her zatnan mümkün değildi! > elinden çıkmayan ilk sahte desendi. Elmyr'ın bu yola neden başvurduğunu anlamak güçtu. Ne var kt, bu hata pahalıya oturacaktı ona. Faulkner tongaya bastığını iyıce anlamıştı. Hemen Mıami'ye telefon ederek Elmyr'i buldu. Ondan resimlerin gerçeklik belgelerini istiyordu. Elmyr, Sıkagolu tablo tacirinin i$i sıkı Faulkner çılgına dönmüştü tuttuğunu farketmistı. Adama Ama basma gelenler bu kadarla bıtmeyecekti. Elindeki iki Re soz konusu belgelerin yanında noir'i incelemeye giriştı. Sonun olmadığım, ama mutlaka bulup da bunlann büyük ustaya ait göndereceğini söyledi. Amâ areserden itina ile «kesilen» rep tık buralarda duramazdı. Ve errodüksiyonlardan baçka bir şey tesi gün Louis Raynol, namı diger Elmyr Hory, Florida'yı terk olmadığım öğrendi. Bu Elmy'in AULKN'ER bır sure sonra Elmyr'den satın aldıgı eserlerden bazılarını sergilemek uzere New York'taki Delius galerisine gönderecekti. Iki hafta geçmeden Delıus'ten bir mektup aldı. Sergiyi ertelemisti. Zira Renoir'in iki desen!, gerçek değıl reprodüksiyondu. Aynca Modıgliani'lerin gerçekiiğinden de şüpheliydi. Matisse'ın y&ğlı boya tablosuna gelince, ünlü ustanın eskı sekreterine fotoğrafını yollamı?tı. Sekreter de telgrafla tablonun sahte olduğunu bildırmıştı. İmzada unutulan F e» harfi / # ediyordu. Faulkner müşterilerine tablolar hakkında gerekli ikazı yapmış, çeşitlı uzmanların FBt'ye Elmyr tarafından satılan eserlerin gerçek olduklannı bıldirmesine rağmen hepsınm paralanm geri vermiştı. Faulkner işi 18.000 dolar zararla kapadı. Türkiye'nbı \akmdan tanıdığl ünlü Fransı* ressamı Fernand Lcger'le de dostluk kurmuştn. Yandaki fotoğrafta 193* sıralarında Leger gorulüyor. IMMHİHHIIIIIIIHIIIMIIIIIIIIIIIIIIMIIIIIIIIIIIIIIIIIIII ıınııınn İki kere iki beş eder LMYR, onsekiz ay boyunca dolaşıp durdu. Amerikada FBI ajanlan tarafmdan izlenip izlenmediğine dikkat ediyordu. Sonunda Mexico"ya gidip E Muazzez Tahsin BERKANO 3 tırdık. Baygindı. « Aman, Alberto, kosup memurlar» haber verelim! Diyecek oldum öfke ile yüzüme baktı. « Şimdi onların bizi görecek gözleri yok Resmi muamelelerle tneşguldürler. En iyisi, vakit kaybetmedrn onu en yakın olan biziro hastahaneye götürmektir. Tedavisini yapsr, canını kurtarır, ondan sonra haber veririz. Aksi halde kızcağız öiebılir. Durumu pek kötü .. Ben bir doktor ve bir insan sıfatiyle buna razı olamam. Alberto akıllı adamdır. Sözlerıni doğru bnlrium ve seni kuoağıma alarak arabaya koydum. Incecik bir vücudiin vardı, tüy kadar hafiftin. Alnından kan akıyordu. Gözlerin sımsıkı kapalı idi. Arabayı son süratle sürerek hastahaneye geldik. Alberto seni hemen tedavive başladı. Bir tarafında kırık çıkik voktu ama gözlerin açılmıyordu. Ertesı sabah iljerîli makamlara haber verdik. Geldiler. tlkin cebindeki Fransızca kiUptan senin İstanbulda vaşıyan bir Fransız ailesina mensup olduğur.u zannettiler. sefarethaneden sordular. Uçakta Fransız ailesi vokmuş. Sözün kısası, hükümet bu işi incelemekle meşgul olsun, biz, kan koca. senin canlanıp bir ipucu vermeni bekliyerek yatağının yanına mıhlanıp kaldık. Tam iki ay... O süre içinde, kazanın yarattığı ilgi azaldı. gazeteler bundan bahsetmez oldu. Seni arayan soran da voktu. ^unu da itiraf edeyim ki biz de biraz hodbince davranıvor, işi pek kurcalamıyor. üstünr düşmüvorduk. Çünkü Alberto da. ben de sana çok bağlannmtık. Kırkını aşmış, üç evlâdını kaybetmiş bir kan kocanın kollan arasına gökten melâikeler bir kız çneuk indirmişlerdi. Hem de cüzçl. şirin. tatlı bir kız. Ondan kendi isteğimizle avrılmava cnnlümÜ2 nasıl razı olurdu? Bunu birbirimizin (nzlerinde nkuyorduk. Belki de fena vapıyorduk ama nç«kta her halde yalnız olmadığım, annenle ve babanla beraber olduğunu ve onların da öldüklerini düşündüğümüz içindir ki böyle gevsek davranmıstık. Alberto sıkı uğraşmavınca resmî makamlar da işi Uvsattılar ve böylece seni bizim tedavimize bıraktılar Lili. Bu hususta fazla tafsilâtı Alberto sana verir sekerim. Bana çelince. bütün korkum senin sakat kalmandı. Geçirdiğin korkunç soktan sonra beyninde vahut vücudünön herhangi bir tarafında bir ânza kalmasi beni endişeve düşürmekte idî. Alherto ve öteki doktorlar fennin bütün imkânlarını kullanmakta idiier. Bir gün, tara iki av sonra ve ümitlerimizin azalmaya başladığı sırada gözlerini açtın, dudaklann kıpırdadu hiç anlatnadıgım ve bana acayip gelen bir şeyler mınldandın. Doktor da. ben de dikkat kesilerek bu mınltılann mânasım anlamaya çalıştık. Boş! Sonra sen ağladın. hıçlararak ağladın. Birini çağirıvordun ama. kimi? Nihayet Alberto akıl etti. Esasen her vakit ve her şeyde o akıl eder. Hayranım ona Evet. sana yaklastı, Pransızca bir şeyler söyledl ve sen cevap verdin. Kurtultnustun. Şnurun ve zekân da verinde idi. Diz çökerek Allaha teşekktir ettim. Senin için kaç kiliseve mum vaknuş. kaç mum adamıştım bilemezsin. Sonunda dualanm kabul olmustu. (Arkan var) MCİİICOÇO§f||İİ|KonuyereSim:/VYHAN BAŞOGLU j | TUNADAKI HAYAIET Çıkan kısmın özeti GünseM, güıel b!r yaz akşamı Sanyerde, blr çay bahçesindt, .o korkunç ründen beri. gormediği adamla karsıla$ır. Möthiş beyecanlanmıstır. Gürel bir kadmla birlikte olan adam da onu görmüştür. Bir sure sonra 7»nına gelir ve küstah bir tavırla ondan adre»ini Ister. Günseli onu (föriıp görmemek ara. sında bocalamaktadır. Adam otorlter bir w%le «Yann geleceğim» der ve gider. Günseli bir süre sonra evine döner ve knçüklüğönden beıi yazdığı hatıra deftrrini okumaya baslar. ttalyanın \'areze fehrinde (eçirdiği çocukluk rünlerini hatırlamıstır. «E» harfi LMTR, bunun üzenne derhal Mexico'ya telefon etmiş ve Oscar'ı bulmuştu. Oscar, olaydan haberli olmadığım öne süruyordu. Yalnız tabloyu Cenevreli bir tablo tacırine emanet etmışti. Ama sonunda New York'a gelerek Elmyr'le buluşmayı kabul edecektı. tki adam, kararlaştınldığı gibı iki hafta sonra bulustular. Oscar, Elmyr' in ağzından girıp burnundan çıkmış. onu kendisıne daha başka tablolar vermeye ikna etmişti Bunlar arasmda küçük bir yağlı boya Matisse de vardı. Hep sinin satış değen, o zamanki rayice göre 300.000 dpîan buluyprdu. Oscar, Matisse'i uzun unın inceledikten sonra, ıstifini bo«maksızın su sözleri mırıldanmıştı: «Matissf'in imzasına bir e h»r fi eMrmeniz gerekmez mi?.« Bu andan ıtibaren artık Ustunlük onun tarafma geçmiştı. Oscar, yeniden Mexico'ya dönmuştü. Elmyr, bir ay sonra ema net tabloların ne olduklannı sor mak ıçin telefon ettiğinde şu ce vabı alacaktı: «Henüz hiç birini satmıs dtfilim. Bu arada Meıico'nun bavasının istenmeyen vabancılara hiç de tyi gelmediiini sîze batırlatmalıyim. Üstelik burada kiralık kaatiller o kadar diisük flyata ki.» Elmyr'in Oscar'a emanet ettigi ilk Matisse'in serüveni oldukça ilgi çekici. Tablo elden ele geçerek önce îsviçre'nin, sonra da Pans'in rolunu tutmuştu. Sonra onu yeniden Amenka'da gorüyoruz. Ne var ki. orada, üç yıl sonra. Matisse'in kıa Bayan Muthuıt taralından, alenen, sahte olarak damgalanacaktı. New York"un Knoedler Galerisi temsilcisi E Coe Kerr'a bakılırsa tabloya sonunda P8ris polisi el kovmuştur. Buna karşıhk başka kaynaklara gore tablo su anda Yunanlı bir armatörün yatını süslemektedir. Yine aynı kavnağa göre tinlü armatör Elmyr'in elınden çıkan bu Matisse'e tam 165.000 dolar vermiştir. Ama bız vıne de Bay Kerr'in şu sözlerinı vabana atmayalım: «Birinci sınıf. harikulâde bir parçaydı bu. O kadar müktmmeldi ki. kimse sahte olduğruodan şüphe edemezdi!.» E DİŞI BOND IZC 8İCAZ ZA/V^AN «AZAM s O K A D A R , T6KBAE B İ Z f M 1 LC lUSl'LeMMEyE Ş A « L A D I L A 6 Atl / l'Sl'A^IZ yKJE <3UCLEÇ£<TEt ^ Dçak kazasının Milano yakımnd* oldufunn sonradan Ancela bana söyle anlatmıstı: «Kocamla Vareze'ye, evimize dönüyorduk. Bir uçafın düstüfünü haber aldık. Aksam vaklastıfcı halde ve havanın rüzgârlı olmasına aldıns etmeden biz de arabamızi kaza yerine sürdük. Ortalık bir an» baba rünöne dönmü$tfi. Herke§ bir ağızdan, yalan yanlış bir seyler »öylüyor, havkınyordu. « Kurtulan yok. Altraı» kisinîn heps) 51müş. Aralarında srkiz çocuk da varmıs. Holanda şirketine ait bir uçakmıs. Uıak Şarktan gelivormus. Ankaradan, İstanbuldan ve Atinadan volcu almış. Amsterdam'a vahut Londraya ıridecekmif. Kazanın nasıl olduğn •nlasılamaraıs. Uçak alana işaret vennis mi. ifareti altnamıs mı nedJr? Henüı kesin bir şey söyliyen yok. Ben de mümkün olduğn k»d»r kalabahğa yaklasmava yöneldim.' Kocaın kolumdan çekti. Sinirli bir sesle: « Doktor sen misin ben mi? Sen unkta dnr. yaklasma! drdi. Bir afacın dibine sinerek oturdum ve Allaha yalvarmaya başladun. Ölmüs denilenlerin 51memi? olmalannı, onlan kurtarmasınt niyaı ediyordum. Saçma «eydi bu, biltyorum. ölenlerin dirilmesine imkân roktu. Biraz sonra kocam yanıma geldi. Pek üztündü. « Hcpsi ölmüs, dedl. Klmi yanmıs. kimi soktan ölmüş. Resmî memurlar i^i ele alınca Alberto ile tekrar arabava bindik. İkimizin de ağzımızı bıçak açmıyordu. Bir kaç dakika sfssizce vol aldıktan sonra birdenbire otomohili durdurdn. övle anl bir fretı vapraıştı ki ba.şımı fena halde çarptım. « Ne oluyorsun Alberto? diye öfke ile bajhrdım ama o beni dinlemeden kapıyı açıp dışan fırlamıştı. Onnn koştntn istikamete bakınca, «laca karanlıkta, bir ağacın dallan arasında bir çocuk gördiim. Saşkınlıjhmı, telâsımı tahmin edersin. Nefes alamadan ben de o tarafa fcostum. Alberto. yasından omulmıyacak kadar çevik bir hareketle ağaca tınnandı ve çocnSu büyük bir itina ile kncaklayıp «sagı Jndirdi. Yavrucagı »ere va TİFFANY JONES DOSCL&J, SAİ ETTI'B VCMİM ETTı'. . 78 «Bunu sen söylüyorsun ..» «öldürmek şöyle dursun, kimsenin burnunu bile kanat. madım şimdiye kadar...» «Fakat o adam sendtn... Gayet iyi hatırlıyorum... Ben bir gördüğümü bir daha unutmam ..» «Evetbenim... Asil adım Aleks Penn...» «önce öbür kız... Sonra da Robin değil mi?...» «Her iki cinavetle de uzaktan vakından ilgim yok... Seni temin ederim ..» «Kimseyı manrfıramazsın buna...» Sandalyeyi işaret ettim : «Evvelâ giyin... Sonra gitmek ya da kalmak ve yirmi dolan geri almak bakımından karannı verirsin.. tlle gitmek istivorsan koşmana, kaçmana lüzum yok... Buradan büyük bir sükunetle çıkip gidebilirsin.» «tvi amma . » «Evvelâ givin diyorum sa» na » Sakin görünmeğe çalısarak givinmete ba«ladı Ben de pabuçlanmı tekrardan bağladım. Ondan vana hiç bakmıvordum... Cabvıcak hazırlandı Bir sevler söylemek tstiyord\ı ama a. radıgı kelimeleri bulamıyordu herhalde. Yirmi dolan çıkanp uzattım. Basını iki tarafa sallayarak geri geri çekildi. Ben de omuzlarımı sükerek banknotu yatağın ü'tüne bıraktım. Sormak istedigin bir ?ey mi rar'.» diye mınldandı. «Evet • «Beni burava bövle bir a. maçla mı çetirdin?.. Robin hakkında fconusmak için mi demek istiyorum...» «Evet.» Blr süre düsündti : «Robin'i 81dürmetJigini s5v. lüyor, kaatil olmadijını ilert gürüvorstın..7 Doğru mtl bu?..» OLUM CIKMAZI Yazan : L BLOCK «Yuzde yüz...» «Iddıa ettığine göre öbür kadmı da sen öldürmedin övle mi Doug? Hav Allah sana hâlâ Doug diyorum... Ovsa uydurma bır isım bu... Bir kaldınm rfılberıne hiç kimse gerçek ısminı söylemez zaten... Ama konuşurken karsımızdakıne bır i«imle hitap etmek zorundayız. Sana Aleksander mı demetn gerekiyor bu durumda' » «Hayır... Sadece Aleks . » «Aleks . » îsmımi. adetâ «evk duyan bir ifadeyle hecelemışti. Sonra. birdenbire, orada nıçin ve ne sartlarla bulundufumuzu hatırlaj'arak kaşlanm çattı. cid dıleştı. «Peki. Robm'i madem sen öldürmedin kim öldürdü' » «Benim, ögTenmek. anlamak. keşfetmek istediğım de bu zaten . » «Fakat Maxfield oteline onunla birlikte giden sendin değil mi?» O geceki ve ertesi sabahkl olaylan ona aynntılann üstünde önemle durarak özetledim Bıçağı, bıçağı kavrayan eli ve fcolu yavas yavaş nasıl hatırladıgımı da açıkladım. Gözlerini bir an bile gözlerlm rien ayırmayarak dikkatle dinle di. Dıyeceklerimin tümünü dedıkt»n sonra ikimiz de sessiz kaldık. Los ve earip kokulu otel odasında sımdi karşı karşıvaydık ve bırbınmıze bakmakla ye tinivorduk Nihavpt, o konuştu: «Bir Hirafta bulunfteatun.j «Nevmlş bu ltiraf?..» «Sana inanıyorum Aleks..» Tnrlcgesi: ADNAN Yarın: GARTH OOSTUM, GE/vll MEVV. UMAMINİA SAALIDlU. . APLI G Ruhunu şeytana satan Faust gibiyim... MALKOÇOĞLU TAKI SHABOM r âeuVoe, KSUPI sıyıE KOKJU MİSTT. »CAP <ATLİ AYLÂK MUSA İntikam Yemini KİTAP HALİNOE ÇIKTI O ana kadar bır tek Tannnın kulu bana böylesıne samımi bır ıtıralta bulunmamıştı Göz lerımın yasarnıasına güçlükle mân! oldum. Sekızıncı Avönü'de bir taksıve atladım. Jackıe otelde uzun boy lu kalmamızm doğru olmayacağı nı söylemıstı Ona göre bu çeşıt yerler özellikle benım bakımsm dan ppk emniyetlı sayümazdı «Herkes gıbt benim de bir evım var..» diyordu. «Allah bilir ya aklımı oynatmak üzereyım ga lıba Cunkü binm meslekte eve erkek göturmek adetı voktur... Doksandnkuzuncu Caddede oturuvonım ben.» Bovlece otelden avnlmi*. taksıve bmmıştık Arka koltufta otunırken, şoförün dıktz aynasm dan beni eörmpmesıne bilhassa dıkkar Ptmi?tim Adresi Jaclîle verdi Sofore c» re ben ızine çıkmış ve Eeceyi bır kadmla basbasa geçırmek üzere bu çeşit islerde kullamlan apartımnnlardan birine giden bır askerdim. înecegimlz yere vanncaya kadar ıkımiz de tek kelime konuş mndık. Şoför sereSindcn He fazla olarak verdıgımi7 paravı alıp tesekkür Ustiine fesekkür ederelc uzaklastıktan sonra eenç kadın beni irolumdan vakaladı »tlerde eöriiner Dark» df»S nı biraz yurümek zorundavız. Her thtimale Karsı şofnriin han gi apartımana EirdiSımızı görmemesı ıçin burada inmevı uygun buldum. » Ben. Itendl nesabıma bu nok tayı hiç düşünmemiştim.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle