26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SATFA ÎKI: :CUMHURÎYET 16 Nîsan 1971 t şte Mr aydan kısa bir sfire içinde her şey • olnp bitti: «Şaibeli» ve parlamentonun dnrguncu kalıbı Içinde verimliligini de yitirmiş olan Demirel hükümeti yavarlandı. Onun yerine şaibesiz ve hiç koşknsnı böyle de kalacak oUn, çünkü kişilerini biliyoruz ve parlamentonnn durguncu kalıbına tntsak olmamaya yatkın bir yapısı bulanan Nihat Erim hükümeti geldi. Bn hükümet, parlamento dısı bir iktidar. dır. tçinde parlamentoln ve pa'rtili flyeler de vardır ama bnnlar bn hükümet içinde, buralara tnensap olmadan jrelen blr politika nygalamıyacakları için hükumetin parlamento dısılıgı niteligini bozmazlar. Ba parlamentonun, Demirel'i YSee Divana gönderip ona, «saibe»sinden kurtnlma şansını vermesi zor olacaktır. Fakat Demirel zamanında hıılanmaya başlamış bnlunan bSyük bnrjavalaşma, sanayi borjuvazisi karma ve geliştirme akımı, Erim hfikümeti tarafmdan daha dinamik, kendi içinde daha rasyonel, kendi eığırı ve I6jigi içinde daha verimli olarak sfirdürülun. ce ki sürdürülecektir onn destekliyecektir. Parlamento dışı iklidar, parlamento içi destek Prof. Bahri SAVCI met etme keyifçiliğine alışmıs bulunan Demirel, 12 Mart'tan sonraki dnrnma karsıdırlar. Bnnlar, 12 Mart'ı ve onun getirdiği parlamento dışı iktidarı demokratik süreein doga. sına aykın görmektedirler. 12 Mart'ı ve onnn yol açtığı Erim hükümetini, parlamanterizme bir saldırı saymaktadırlar. Ba yüzden parlamento dışı bir fizik uyeulaması ile kurulan parlamento dışı iktidara, şimdi, kendisi nin saldırdığı parlamentodan bir destek yaratma düsünülemez. Fakat bn parlamentonun kendi dısından kopup gelen Erim hükümetine destek olması biraz ciddi düsünecek olnrsak oldnkça olağan bir şeydir. Parlamento içindeki tfirlü grnplar a ç ı n n . dan yapılacak bir dnrum mnhakemesi, par. lamento dısı iktidara parlamento içinde bir destek bulunması olayını açıklamaya yetecektir. yeltendiler. Ama Demirel, gene ayakta kaldı. Neden ve neyi temsil ederek? Demirel ba başarıgına toplama ba keı sanayie dayalı bir bnrjnvalaşmaya götürerek, toplnma egemen sınıflan da bn kez büyük sanayi bnrjnvası ekseni üzerinde bir yeni ittifaka nlastırarak statükoyn kendi içinde bir gelişme ile birlikte gene esas temeli üstfinde totma politikasını Izleyerek ve temn l ederek kavaşnmştar. tşte AP, Demirel ortadan silinse de silinmese de bSyle bir sanayie dayalı büyük bar. javalasmacılık akımıdır. imdi CHP'yi gdzleraeye gelelim: E e e . vit'in daha sola itmelerine karşin (rağmen) bn partinin «ortanın sola» felsefe«i ve anlayın nereye kadar genlşleyebilmistir, n e . den ibaret kalmıştır? Karma ekonomi bayragı altında sermaye birikimeiligini ekonomide etkili kılmaya var. mıstır. Tapacağı; ekonomik ve sosyal yapıyi, karma ekonominin nnırlannı genişleteeek operasyonlardan bile ozak tntarak, sınıflar arası bir adaleti sağlamaya ySnelmelcten iba. rettir. MGP'ye gelinee; o, karma ekonomide sermaye birikimcilifini esas alır. Bunnn etki ve dolayısı ile fileşim payını daha yükselt. mekten Steye geçmeyi düsünmez. Onun da yapaeagı; tepede sermaye birikimciliği olmak üzere egemen sınıflar hiye. rarşisini korama ve fakat alt sınıflan da. Batı modelinden esinlenerek, birazcık doyar. maktır: özgürlük. sosyal tedbirler soyntlamaları ve sermaye birikimciliğinin denetimi altında emek . fleret ayarlamaları ile Bir tümce ile, ba fiç parti firetimde batılı kapitalist yöntemi, çerçeveyi tatan; bn üretim biçiminin ekonomik ve toplnmsal ilis. kiler demetini yasam degerleri sayan: onlan gene kendi temel düşünü içinde bazı dofrnltmalarla oygalamayi öngören siyasal knvvetlerdir. şte ba yüzdendir ki, tarihin onların e t . kUinde kalan ba evresinde, barjnvalaş. ma. büyük bnrjnvalaşma akımı hız kazan. mıstır. Fakat Demirel'in Menderes mirasına hak kazanmak için kallandıgı arkaik de^erler. ir. tica yöntemleri, kendisini çok bagladıgı için, o ba bnrjavalasmayı, bnrjnvalasma İçindeki ba büyümeyi yolana yordamına koyamamıa. tır. Şimdi. Nihat Erim hükümeti, vakıa, par. lamento dışı bir iktidardır. Ama, Demirel'in. ki gibi şaibelerden, devrimei ögrenci kanıntn kokosandan, irtica örgütlemelerinden, israftan. büyük bnrjnvalaşmayı karma ekonomi. ye dayatan blr yöntemin «ratio» «apmalanndan uzak kalabilir. O zaman da burjuvalaşma içindeki büyümeyi pekalâ yoln yöntemi lçine koyabilir. Ve o zaman da parlamento. nnn ona desteklememesine ciddî btr neden kalmaz. nrjnvalasma içindeki bfiyüme gfireeini kendi içinde eleştirebiliriz. Tarihin objektif kosnllannın Türkiye'ye doğru yola çıkardıği sosyal ve ekonomik zoronlar ile v e . rilerin, büyük bnrjnvalasma süreci karsısına çıkma istidatlarını arastırabiliriz. Bu istidatların zaman faktörü içinde kazanacafı kapasiteieri simdiden hesaplayarak karşılaşmadan doğaeak sonnçlan düsünebiliriz. T a . rihin şimdiki verisi olan sanayileşmeye dönük bnrjnvalaşma sürecinin; gene tarihin objektif kosallannın Türkiye'ye dogru yola çıkardıjh verilerle karsüaşması aırasında, hükümetlerimizin ve partilerimizin Atatürkçülüfe ve Anayasaya ters düsme olasilıklannı da araştırabiliriz. B Hânı yağma Başbakan Sardımcısı Atillâ Karaoımanoglu, Tfirkiye'nin cNamussuzlar Koalisyonu> tarafından nasıl «ömüruldugünü, daha doğrusa nasıl soyaldnğnnn, bilimsel açıda rakamlanyla ortaya koydn. İç ve dış kapitalizmin isbirlikçi raaskesi, sorumln devlet yetkilisi eliyle düsürülmüştür. Bizim bogün yapacağımız i.ş, Başbakan Yardımcısının konasmasım Szetlemek olacaktır. Düsük iktidar, komprador ve isbirlikçi »ermayenin oynncağı idi. Ihanete varan bir bırs içinde hânı yağmaya dalmış bn yöneti. min nitelikleri neydi? özetliyelim : (T) Yabancı baskısına eyvallah.. 1970 Ağnstos'o devalüasyon kararı yabaneı karar kademelerinin «bütün yardımlan keseriz» tehdidi üzerine alınnuştır. Düşük iktidar nzan sfîre paranın değerini düsürmemek için di. renmiş, ama bn zornnla operasyon, ancak Tfirk ekonomisini dı. sardan yöneten kapitalist karar kademelerinin zoruyla alınmıştır. (5) Yalancıhk mesleği.. Düşük iktidar, devalüasyonla beraber alınması gereken tedbirleri halktan gizlemek istemiş, bn yolda islemlere girismistir. Alınacak tedbirleri kapsayan 7/1643 sayılı ve 30 Kasım 1970 ta. rihli Kararname, yasalar çiğnenerek saklı tatulmuştur. (3) Ne yaptığını bilmezlik.. Düşük iktidar, Devlet Personel Kananunun kendisini nere. ye götürecegini hesap edemiyecek kadar başıbozuklnk İçinde çalısmıstır. Bn yüzden personel düzeninde yapılan değişikliğin hesabı, şu gün dahi belli değildir. Devleti, eyyama gSre yönetmeye kalkısanlann seramsuzloğa hayret verlcidir. (t) lflâs.. 1971 Bütçesinin yalmz eari harcamalar bölfimünde 1,7 mil. yar liralık açık vardır. Biitçe düzeni bir iflâsın belirgin çizgile. rini tasımaktadır. Bütçenin denkleştirilmesi imkânlan yok edU. miştir. (5) Üretim yapısında çöküntü.. Düşük iktidar döneminde, mal t r e t e n kesimlerde (tenra, sanayi ve inşaat) bir azalma, bnna karşılık hizmet sektoronde bir artış olmnstnr. 1966'da tanm, sanayi ve insaatın millî gelir artışına katkısı yücde 67,6 iken, bu oran devanüı olarak sıalmış ve 1970'te yüzde 25'e dflsmüştür. BSylece kalkmmak s8yle dorsun, çöküntü hızlanmıştır. (S) Borç batağı.. 1979 sonnnda dövizle Sdeneeek ana borç mlktan 2,5 mnysr dolardır. Buna ödenmesi gereken faizler de katılırsa toplam borç yükü 3,4 milyar dolardır. Oysa aynı rakam 1964 sonanda 1.6 milyar dolar idi. Demek ki, faiz de hesaba katılırsa 1964 . 1970 arasında 1,9 milyar borçlanılmıştır. (?) Batıhlaşma.. Tflrkiye kalkınma yolanda bSyle giderae, ve Ortak Pazar ülkeleri de bogünkS hızlannı devarn ettiririerse, blzim, Batı seviyesine nlaşmamıı için 2359 yılm feçmesi gerekmektedir. (S) Yabancı sermaye vurgunu.. Son dört yılda yurda giren yabaneı sermaye miktan 112 milyon dolar. bana karşılık yurt dısına yollanan yabaneı sermaye kârı 121 milyon dolardır. Yabaneı sermaye sömürüsü ba rakam. larda açık biçimde dile gelmektedir. (?) Mütegallibe saltanatı.. Tanm kesiminde elde edilen gelir 1971» gSre 37.8 milyar li. radır. Buna karşılık yalnız 87 milyon lira vergi alınmaktadır. Mütegallibe toprak sahibinden vergi alamıyan, daha dofrusn oy almak için vergi almıyan bir politika düzeni içindeyiz. (jo) Hazineyi yağma... Tesvik tedbirleri adı altında birtakım yollardan, İktidar t a . raflısı kapitalistlere Devlet yağma ettirilmektedir. tbraeatı t e ş . vik bahanesiyle özel sektöre dafıtılan ulufe 1 milyar 805 milyon lirayı bulmustnr. Bn dağıtım, ihracat artsın diye yapılmış, ancak ihracat artmamıştır. Yatırım kesiminde kapitalistleri tesvik için Devlet hazinesinin sırtına vnrnlan yflk 6 milyar llradır. Kapitalistleri tesvik etmek ve gnçlendirmek İçin Devlet 8 mil. yar lirayı askın parayı sa gibi akıtmıs; bir haramıade sınıfı yaratmak ngruna yoksul millet sömuralmfistur. • Başbakan Yardımeısı Devlet Bakanı Karaosmanoğlo'nnn verdigi bilgileri bütün aynntılarıyla bn köseye sıgdırmak itnkâ. nı yoktnr. Ama dış ticaretten iç ticarete kadar Türkiye'yi hânı yağma haline getiren haranuade gürnhun, nasıl cNamussuzlar Koalisyonu» knrdnğn ortaya resmen konmnştnr. Memleket ba hale gelinee elbet genç ögrenci silâhlanıp ban. ka soyar; ve bizler de memleket soygnnnnu bir yana bırakıp banka soyganlanyla oyalanır durumz... Halimiıde sasılacak bir sey yok ! »•;» '•":•», ' . . . • Devletçiliğin vardığı yer İçinde Atatürkçülüğe karsın (ragmen), bir devlet kapitallzmine dönüşmüştür. Bn da, sermaye birikimcilifinp devletin ittifakını getirmistir. Menderes bn devletçiliği, plânsız programsız olarak bir liberal ekonomi hizmetine koymustnr. Demirel de bn devletçiliîi. öıgür firisim dedifi ekonominin ve toplnmun temeli saydıiı imtiyazlılar grnplannın, kapkaççılık beceriklilerinin emrinde harcayarak, kapitalist ekonomi yöntemini genisliğe kavnsturmustnr. Böylece hepsinin birleşik gücünün verisi ile ı a daram dogda: önee, feodalite artıklariyle küçük »rta bfiyük bnrjnva sınıflannın tumünün egemen sınıflar teskjl etmesi. ve bn niteliği ile bn sınıfların, bir kanatlariyle Iktidar. bir kanatlarivle mahalefet safiarında yer alarak ülkenin iktidannı meydana getirmeleri . Sonra da feodalite artıklarından bir yeni tarım bnrjnvazisine yönelis. Ticaret sanayi burjnvalarının da sanayie davalı büyük bnrjnvalasmanın önderli(inde güçlenmeye yönelisi Talnız bu arada, bn sistem Demirel'in tmiyaneliğinden rahatsızdır. Demirel, M e n . deres mirasını elinde tntabilmek için 27 M a . yış akımına, uvanmaya baslavan emekçl gı. nıflann hareketliliti dolavısiyle dogan devrimcflige karsı trelmektedir. Ba ySzden gericilife, arkaiklige tavizler verip irticaı örgütlemektedir. Ama bütün bnnlar büyük bnrjuvalaşma. yı gözlerde de pek balanıklastırmaktadır. a y bir lştir. Şimdilik A ma baHalkn Partisi devletçiligi, olan s a . dar: zaman Parlamento görecektir ki ğına, Demirel israfına düşmeden, tarihin ba evre için Türkiye'ye aygun gördügü burjuvalasma süreci, kendi «ratio»sa içinde daha tntarh ve verimli olarak sarebilecektir. O zaman, ba parlitmento dısı iktidara, parlamentoda belki de Demlrel'e göıterilenden daha çok bir destek karulacaktır. Bnnnn böyle olmamasına şimdilik ciddl bir neden yoktur. Çünkü: AP ne ister? CHP ne Ister? MGP ne Ister? Esas bakımından batılı kapitalist yönteml ve çerçeveyi, kapitalist ekonomik ve topInmsal ilişklleri bırakmadan, ba yüzden de kendi egemen sınıfsal güçlerinde sayıflama. dan, yaşamın biraz daha rasyonallze ediierek süriip çitmeslni isterler banlar... Erim hükümeti, tarihin bir verisl olarak gelen hüyük bnrjnvalasma, ve ona da sanayl hurjuvazisi öncölOSündr karma çaginda, D e mirel evresinin ayıplanndan siynlarak, ba tarih gürecini pekalâ sürdürebillr. cörmege P arlamentoâmivaneligine,başlıyacaktır ki, Demirel Demirel kısırlı Partilerin nitelikleri Hükumetin serbestligi rim hükümeti. elbette köklü bir devrim hükümeti değildir. Fakat o artık bnrjnvalasma sürecine bile vabancılaşmağa başlamıs olan irtica. arkaiklik. ilkellik, israf gibi ayıplara da bağlı ve tutsak kalma zorunlugu içinde değildir. Ba yüzden bir çesit reformcalak serbestligine sahiptir. tşte o, bu serbestlikten telen bir hareketlilik ile, bnrjnvalasma sürecini yeni koşullar içinde sürdürebilecek bir yerdedir. Üretim güçlerini, siyasetin sahibi olmaya ySnelmiş halk kitlelerini ele alarak halkçılığı birinci plâna koymaya gereksinme dnymayacaktır bn hükümet. Dnrnmn kökünden ele almaya kalkışmıyacaktır da. Ama var olan çerçeve içinde belli belir. ginligini kazanmıs olan bnrjnvalaşma akımı. nı, kendi gereği olan bir «ratio» üzerine otnrtacak bir reformcnlnk düşfinü ve sloganları ile, parlamento dışındaki kavvetlerden destek bile sağlayabilir. E ti degildir. Vaktiyle Menderes'in fiklr derbederligini deyimlemeden öteye geçememiş bir yanlış demokrasi düşününü, ba düsnnü benimsemis siyasetçileri, ba siyasetçiler ile bilinçsiz olarak bütünlesmiş halk kitlelerini, bir miras olarak almıstır. Bn halk kitlelerini, ilk birkaç yıl. Gümüspala'nın bilediği bir gizli öfke ile kendisine bağlamıstır. Sonra, D e . mirel'in moral dinsel gereksinmelere saygı demoçojisini yürüttügü evre gelmiştir. Ba evrede halk refah görüntüleri ile oyalamnif, •andık oyunlarıyla yönetilmistir. Demirel. Smiyaneliği böyle avantalar ve bütünlesmeler sonncn kendi sınıfsal yeri ile yabancılastırılmıstır. Bn yabancılaşraa ile, kendi sınıfsal verini analiz edemeyen halk, efsnnlanmıştır. ö y l e ki, böyle elverisli bir ortam içinde, Demirel, seçmen çoğunluğu • parlamento çoğunlugu ile büyük bir «uygunlnk» sagalaya. bilmistir. Güttüiü liberal . kapitalist ekono. mik ilişkiler politikası; ta, büyük burjuvalaşmaya, sanayie dönük, sanayie davanmaya dofro yürfiyen bir politika olnncaya kadar bu «nygunluk» ona parlamento içinde büyük bir knvvet saflamıştır, akat bnrjuvaya olan yönfl gittikçe d a . ha ağır basarak karma ekonomi a y g u . laması, kendi içinde sakladığı dinamik Ue, devletimizi ve toplnmumuzn, büyük bnrjn. va egemenligi altına tüm sokmaya dotra götürünce, Anadolu halkını kendileri ile koşullastırmadan bajka bir sey aramayacak olan Sükan Bilgiç Bozbeyli gibi modern dünyadan habersizler kafilesi, kendisinden aynldı. Banlar, tarihin ba evresinde büyük bar. javalanmaya ySnelmis akımın da Türklye'de. •^«•hibi çıkan Demirel'c Anado]* küçük ve •rta bnrjnvazisinin gücB ile karsı gelmeğe AP G özleme, 8ncemodernaçısından baslayalım: AP aslında anlamında bir par. Sonııc ste simdi Erim hükümeti, tarihin tam içinde vasadıtımız bn evresinin Türkiye'. yi otnrttnfu büyük burjuvalaşma yoluyla modernize etme volnnda ilerlemek loranda kalaeaktır. O zaman Eeevit ile Demirel'in 12 Mart'a ve ondan dogan Erim hükümetine dnydnkları allerjiye karsın (rağmen). parla. mento içinde bir destek bnlması dogaldır. Erim hükümeti, eskisinin ayıplanndan hatta sncluluklarından uzak kalacak bir hükümet biçimi olarak rozükerek. nmnt ayandınyor, birçok eevrelerde... Ama bilelim ki, bn biçim de, bfcimsel demokrasinin bir varyantından ibaret kala. eaktır. Onun Menderes cahilllfi Dtmirel Smiyaneliti tnönü sınırlılı|ı karşısındaki sevabı; Tflrkiye dinamiçinin özfl olan Mnstafa Kemal'in saiy erbabınm, memleketin gerçek sahibi ve bn niteligiyle mimleketin gerçek siyasetl olmava yönelik gellome eylemlerine, asayiş . hnzur vatan ve millet diyerek set çekmeye kalkraamasında olacaktır. " t I F akıtma kusknsu gibi hörgâçler bulundufa hal de 226'dao biraz yü)*sek bir parlâmenter kalabalığını kendisi Ue koşallandırarak hükü Eeevit; da V akıa, bir yandan saibe», 8te yandankanı «sırtında akçalı devrimci Hayır 2359 yıl geıideyiz 1 Işte inandırıcı bir konuşma: «Direnişleri yıkmak ve tâviı venneden hareket etmek zorundayız.» Günlerdir mnutlu umutsnz somlar içinde kıvranan kamuoyu birden aydınlandı. Birden, nereye gidecegimizi, nereden geldiğimizi dnyaverdik. Eski Başbakan Demirel'in «12 Mart muhtırası bana karşı değildirn çeşidinden cakalı sözleri durumu büsbütün kanştırmıştı. Açığa çıktı hepsi. Politikacılık hesapktnndan, particilik çıkarlanndan nzak bir bilim adamının kesin sozleriyle... Başbakan Vardımcısı Atillâ Karaosmanofln, AJ*. iktidannın beceriksiz, anlayışsız yönetimini eleştirdi. «Bugün içinde bulunduğnmuz durum güçtür» dedi. Bu güçlük son beşaltı yüın eseridir. Türkiye her alanda gerilemistir. Dışanya borçları artmış, içeride daha da çökmüştür. Nurln ufnklar, büyük kalkınma, AJ>. nin büyük başarıları gibi lâflar yaldızı bile kalnumıs palavnlardır. Gerçek kaskatıdır, acıdır. «Bu güçlükleri kabul edip doğru tahlil etmek ve cesaretli adımlarla çözümlerini bulmak zorundayız» diyor Karaosmanoğlu. Kimseye yaramnak, kimseden ödül beklemek, kimseden allas toplamak, oy almak istemiyen bir bilim adamının kesinlijpyle. Peki çare ne? «Bu geçiş döneminde millet olarak kendımizi disipline sokabilirsek, sorunlanmıza en başanlı bir şekilde çözumlememiz mumkündür.» Karaosmanoğlu'nun radyodaki sözlerinl dinlediyseniz bir güven duymuşsunuzdur. Sesini yükseltip alçaltmadan konuşnyor. Bu böyledir, ister dinleyin ister gene kır ata atlayıp nnrlu bataklara doğru koşun, siz bilirsiniz. dercesine. Bir ayna tutuyor hepimizin önüne. Batı Avrupa ülkelerinden tam 2359 yıl gerideymisiz! Batı, 1971 yUındaysa biz İsa öncesinde .IV. yy. daya demek! Ne denli ilerlesek aradaki uzakhk daba da büyüyor. On yü önce Batı ülkeleriyle aramızdaki nzaklık binlerce yıl degildi. Kır atU, koçlu, kartaliı, kısacası hayvan resimlerinden güç alan politikacılara kalsak on yıl sonra aradaki mesafe on bin yıla eıkacak! Şimdi sorun bu 2359 yüı bir kaç yılda yanya indirmek, bir gün de kapatmak .. Yalnız bu utanç yeter Türkiyeyi çeyrek yüayüdır yönetenlere.Hattâ yönetilenlere!.. Uygar dünyadan bizi koparanlar, geriletenler bir de sıkılmadan yaptıklan hizmetin karsıhgını, ödülünfl beklerler. Açık açık da halka söylerler bunu!.. Bir saatten fazla sürdü Başbakan Yardımcısının konuşması. Ama tek boş söz yoktu. Alışmadığımız bir konuşma duyduk radyodan. Yalın. iddiasız, gösterişsiz. Ama ber cümlesi bilimin gereklerine dayanan sözler. Söz demek de doğru değü. Bütün Türkiyeyi iç ve dış görünüşüyle, sorunlan, dertleri, istekleri, özlemleri, diinü, bugunü, yarını Ue gösterdi bize. Bir dev aynasında... Kafamızda kıvrılan soru işaretleri bir bir çözölör artık. Karaosmanoğlu: «Hızla refonncu bir kadro kurulmasma çalışacafız. Reformlan hızla gerçekleştirmeye çalışacağız.» diyor. «En uîak bir tâviz vermek yok» diyor. «Türk toplumu bir sınav geçirmektedir» diyor. «Eski hükümetin politikası kalkınmamm imkânsız hale koymuştu» diyor. «Bütçede 1 milyar 700 milyon açık var» diyor. «Toplu borç faizi 3 milyar dolardan fazladır» diyor. «Toplumun oîanaklarından sadece faydalanmış olanlar var» diyor... Her cümlesi düsündürücü, her cümlesi çeyrek yüzyıldır Türkiyeyi yönetmiş politikacıtarın yüzüne birer tokat gibi çarpıcı, Türk halkını bir uzun uykudan nyandıncı... «Kurulu düzenin bozulmasmdan huzuru bozulacak kişiler ve zümreler rahatsız olacaktır. Bu direnişleri yıkmak gerefcmektedir» derken de çetin bir savaşın başladığmı haber veriyor bize. Türk halkını, aydını, emekçisi, askeri, kadını, erkeği ile bu savaşta devrimcilerin yanında yer almaya çafmyor. Çünkü bepimiz biliyoruz, «savaşların çetini» bir savaş ba. Zaferi devrimciler ka«nnffl'' Ama kazanacak mı? Karaosmanoğlu'nnn çizdigi yolda yürümek, bilimin gereklerini yapmak, güçlükleri yenmek İçin acılara katlanmak kurulu düzenin nimetlerinden tadanlann, yararlananlann işine gelir mi? Kurulu düzen bütün pücöyle ortadayken! Her şeyi egemenliği altında tutarken! Partileri, Meclisleri, aldatılmış taraftarlan ile kof kaleler gibi dnrnrken! Knrnlu düzenin liderleri tam tersi özlemler, niyetler, beslerken!.. Karaosmanoğln konuşur, söyler, aıüatır. Bakar, dinleyen, ald m ş eden, uygolamaya girişen yok. Çeker gider. Sa üstünde yazılmış yazılara döner bütün bu devrimci düşler. önce bir devrim demokrasisi düzeninde miyiz, yoksa hâla cici demokrasi karışıklıgında mı? Bunu bir aydınlığa çıkartmalı. Bütün soran. devrimci bir demokrasi anlayışına ulaşmakta. Tutacapımız yola bir bilsek, gerisi koUy. Crim Hükümeti programının, DiCprog yalektik açısından ne şekilde değerlendirilirse değerlendirilsin (1), statükoyu reformlarla korumamn ötesinde dinamik bir karakter taşıdığı açıktu. Oysa, programın dış politika bölümü, iç politika bölümünün bu niteliğinin \e İlhan Selçuk'un deyimi ile gösterdiğ^ antiemperyalist istidatların tersine, Tanzimat Batıcüığını yansıtan bir üslup ve bağımlı dış politikanın, kışkırtıcılık dönemini değilse bile, büyük tenbellik yıllarını hatırlatan bir itutuculuk içindedir. O kadar ki, Erim Hükümeti'nin dış politika icraatının programın ruhuna sadık kalması halinde, Ortadoğu bunalımı ve Çin'in tanınması gibi NATO ittifakı dışındaki sorunlarda, sistemsiz, oportünist, fakat hareketli Adalet Partisi dış politikasının da gerisine düsmesi mumkündür. PROGRAM REFORMLAR C EM YAYINEVt S UN A R Bütün öğretmenlerin, BğrencUerin, halkı ve halk sanatını sevenlerin kitabı: Erim HükümetininYUNUS EMRE dış politikası SABAHATTÎN EYÜBOGLU (380 sayfa, 12,5 Ura) YAZAN: İbrahim ÇAMLI ni açıklamalar ve uygulamayı bek lemek gerekir. Ve nıhayet unutmamak gerekir ki, Türkiye'nin, büyük dıs politika kararlarında Batı adına konuşacak olan Amerika açısından öne mi, Latin Amerika'da olduğu gibi açık bir yatırım alanı olmaktan ziyade, Pax Americana içinde bir strateji ve prestij kalesi olarak daha büyüktür. Ve gene unutma mak gerekir ki, ortanın solundaki reformcu rejunler, Amerika'nın büyük yatırun ve ticaret olanaklarını baltalamadıkça ve hele bu olanaklann devamı için kurulmuş olan kürre ölçüsündeki strateji ağını delmedikçe, Amerika için mak bul, hattâ istikrarsız sağ rejimlere nazaran tercihlidirler. Nitekim, İtalya'da on yıla yakın bir zamandan beri sürdürülmekte olan «Apertura A Sinistra» (Sol'a açıhşt politikasının Kennedy tarafından telkin edildiği yaygm bir görüştür. Türkiye'de ancak ekonomik yapıtlan radikal olarak değiştirecek ve tüm yabancı yatınmları ve ekonomik ilişkileri ciddi şekilde etkileyebilecek bir devrim hareketi dış politikada sarsıntılar doğurabilir. O zaman da, bu devrimin doğal bir yanı olarak, Türkiye'yi çıkarları dışındaki serüvenlere otomatik olarak sürükleyecek nitelikteki NATO kaynaşık askeri sisteminin tashihi veya tamamen terki gibi radikal teşebbüslere zaten girişilmig olacaktır. rak etkisinde olduğu yanlış Batılılık anlayışiyle kalıplaşmış soğuk savaş yargılarında aramak gerekir. Programın dış politika bölümünün redaksiyonundan ön planda sorumlu kisi olduğunu tahmin ettiğimiz Dışişleri Bakanı Osman Olcay'ın siyasî felsefesi, politika adamı olarak geçmişi olmadığı için, açık olarak bilinmemektedir. Ancak Olcay'm, Brosio'nun yardımcısı iken resml veya gayri res mi olarak söyledikleri ile hakkındaki değerlendirmelerin toplamı yapıldıgı zaman, karşımızda Dışişleri Bakanlığı'nın Batı yöntemleri içinde çalısan, usta teknokratlar elit'ine mensup bir kisi belirmektedir. Oysa. Dışişlerinin Batılı olmakla övünen bu tür genç yöneticile rinden çoğunun (kanımızca Olcay dahil) çok önemli bir kusuru, Batının araçlanyle beraber Batı kapitalizminin siyasî formüllerini de şartsız benimsemis olmaları ve kendileri nasıl Batı yaşantasının a\Tilmaz bir parçası olmuşlarsa, ay nen, ayn sosyoekenomik yapısı ve çıkarlan olan Türkiye'yi de Batı kampmın tefrik edilemez devamlı bir yanı yapmak istemeleridir. Bu nitelikleri ile Batı'nm Batı'yı Batı yapan şüpheciliğinden yoksun olan ve Türk realitesini ka falarında ve kalplerinde yansıtama yan bu uzmanlara, Batılı değil, ancak Batıcı denebilir. Ve bu açıdan bakıldığı zaman, Batı'dan coğ rafya olarak daha uzakta olan bir Hindistan Dışişleri Bakanı Singh veya bir Cezayir'li Bouteflika, hat tâ Akdeniz petrol üreticüeri adına konuşan ve kendini kabul ettiren genç Libya rejiminin mOsakerecisi, ve kuskusuz, Amerikan boşluklannm biraz hantal adamı Bruce'nin karşısında kartezyen esprisi ısıl ışıl parlayan Güney Vietnam Gecici Devrim Hükümeti Dışişleri Bakanı Mme. Binh bile, Dışişlerinin Batılılarından daha Batılıdır. Olcay'ın bu tanımlamanın çerçevesi içine glrmemesini ve tab minimizde yanılmış olmayı dllerdik. Ancak, Dışişleri Bakanı olarak verdigi ilk demeçde, «Dünyanın şeklinde» (herhalde BaU • Doğu ilişkileri denmek istenmiştir) ve «Türkiye coğrafyasında» bir değişiklik olmadığı yolundaki değerlendirmesi ile, dünya kon jonktürünU halâ soğuk savaş gözlüğü arkasından ızleyen Ortodoks bir Batıcı olduğunu göstermiştir. Gene de yanılmış olmak içten temennimizdir. SATILIK BÜYÜK İŞ HANI 8 katlı, İki Caddeye cephe ve girişçıkışı olan, Pasaj ve Süper Market yapılmaya müsait, Asansörlü, Tahtakale Caddesi 1618 numaralı CAM PORSELEN HANI sahibi eliyle satılıktır. Mutavassıt kabul edilmez. için ele geçmez büyük fırsat BANKALAR BÜYÜK ŞİRKETLER KOOPERATİFLER Değişmeyen Sovyet kompleksl yagı Türk toprağına çok daha sağlam basan eski Halk Parti'li Sayın Nihat Ertme gelinee, saygı duyduğumuz îakat kesin olarak karşısında olduğumuz dış politika felsefesi, kanımızca, tasmen hukukçu formasyo nunun getirdiği tutuculuğun, kısmen de, kendi kuşağından diğer devlet adamlannda olduğu gibi, Sovyetlertn dünya konjonktüründeki rollerini lyi değerlendirememenin sonucudur. Erim'in elimizdeki son dış politika demeci, T.BAIJıl. Kuzey Atlantik Assamblesi Grupunun Nato konusunda düzenlediği seminerde yaptığı komışmadır. Bugünkü stratejısi üe NATO'nun kesin bir savunması olan bu konuşmarun son i ö cümlesi şöyledir: «Türkiye bir yangın duvarıdır. Bu yangın duvarı kalktığı takdirde, Akdeniz'de ve Ortadoğu'da neler olacağını müttefiklerimiz bilmektedir». (3) Bu Iki cümle, Ortadoğu bunalımının Nato sorumluluklan dışmda bir sorun okluğu ve meselâ Fransa' mn hatta tngiltere'nln zaman zaman bu sorunda Amerika'dan çok Sovyetlere yakın olduklan, Sovyetlerin Ortadoğu'da saldırgan değil, fakat Amerika ile işbirliği halinde uzlaştmca bir rol oynadığı ve bu rolde Filistin Direniş Hareketini feda edecek kadar llerl gittiği, Sovyetlertn Akdeniz ve Ortadoğu'daki askert varlıklannın Türkrye'nin lehte veya aleyhte herhangi bir hareketi olmadan da meydana gelebilecegi gibi gerçeklerin tüm karşısında ohıp, Erim'in dıs poUtika felsefesinde OKTAY AKBAJ: ç politika üe dıs politik» arasındaki bu çelişki nereden d o | maktadır? Ve bu çeliski. iç politikanın dış politikanın etkisi altında sınırlı antiemperyalist ka. rakterini bile kaybetmesi, veya tersine, yabancı ve millî iktisadî çıkarlar arasındaki sürtüsmelerin dış politikaya yansıması ve onu Batı'ya karşı daha özgür bir hale sokması gibi somıçlar mı doğuracaktır? önce ikinci soruyu cevaplandırmaya çalışalım: Kanımızca hayır. Zira, kamulaştırmaya hedef olabilecek yegâne önemli yabancı kuruluş olan boraks trostünün, Türkiye'deki kaynaklar üzerindeki tasavvurları çok yaygın ol makla beraber, bir ortakhk yoluyla yaptığı yatınmlar sınırlıdır. Bu bakımdan kamulaştırma işleminin önemli tepkisi olacağı söylenemez. üstelik bu Şirketin Amerikan değil, îngiliz olması. ciddi bir çatısma ihtimalini daha da azaltmaktadır. Diğer taraftan, rezervleri bugün için önemsiz görünen Türk Petrolünün aranması ve işletilmesi işinde TPA.O.'ya öncelik tanınması, petrol trSstierinde fazla yankı uyandırmayacaktır. Nasıl ki, petrol üretim paylan ve başka vergilerin yükseltilmesi ve ithal edilen ham petrol fiyatının yeniden ayarianmasının, îran ve Suudî Arabistan gibi Batıcı devletlerin rahatlıkla büyük tavizler kopardığı bir ortamda bir şok etkisi yap mayacağı gibi. Yegâne yaygm etkiler doğurabilecek tedbir, petrol ana depo satış işlerinin devletlestirilmesi olacaktır. Ancak bu konuda yorum yapabilmek için ye Iİ A Telefonlar: 33 22 47 • 22 2811 22 35 03 (îlâncılık: 3111 3363) ne ölçüde muhafazakar olduğunu göstermektedir. Erim Ortodoks Batı stratejisine bağlılığının diğer bir ömeğini, mimarlaruıdan olduğu Klbns bağımsızlığını, 1964 de Acheson'un aracüığı ile Cenevrede yapılan TürkYunan görüşmelerinde, bir Us için feda etmeye hazır olduğunu göstermekle vermistir. Tabii bu değerlendirmeyi Ertmin îsmet Paşa'nın delegesi olarak vazile gördüğü ve Ada'nın Yunanlılara terkedilmesine karşılık Türk lere verihnesi söz konusu Karpas Bumundaki üssün Türk toplumunun güvenliğini de sağlayacığı hususlan ile dengelemek gerekir. Son olarak, Nüıat Erim'in dış politika programma îsmet Paşa' nin bir süreden beri açtığı tarafsızhk hareketsizlik şemsiyesinden hafif bir gölgenin vurdugunu sezmekte olduğumuzu da ilâve etmek isteriz. (1) Konnmns ve sahamızm biraz dısında olarak kanumz: Bir geael plân sonucu olarak veya olmaya rak, Türkiye'nin feodai kalıntüarnıdan ayıklanmış daha gelişmiş, daha disiplinli ve daha millî bir kapitaltzm asamasına otnrtulmak istendiğidir. Bn asamanın, bir faşist müdahale hariç, normâl olarak yeni asamalara açık olmaa gerekir. Ancak Türkiye'nin özel şartlan altında da, bugünkü hükümetin, oy depolan dağılabilecek, yenik parlâmentarizmin kuvvetleri tarafındaa yıpratüması ve yeni ve daha ileri bir askeri müdahale yapılması ihtimali de vardır. (Z) Nihat Erimin, cDevrim» in ilk sayılanndan birinde ve simdi de son sayısında yayınlanan Halk Partisi Nato R » porunn hazırlayan komlsyonun baskanlığıru yapmış olması. buradaki değerlendirmelerimizi değiştirmeyecektir. Türkiye için Nato'rran kaynaşık askeri sUteminden önemli anmnalar Sngören söz konusu rapor, Halk Par* tisinin resmi görüsü olarak kamu ovuna aktanlmamıs ve Frim de muhtevasını betdmsediğine dair bir demeç vermemiştir. Bn oluncaya kadar, Nihat Erimi açık demeçlerl, programı ve lcraatı ile yorumlamak zorundayız. (3) Dışişleri Bakanhğı BeUeteni. Sayı: 53 MÜRACAAT: CAM PORSELEN A.Ş. Balıcılık ve gerçek Batılılık B irinci soruya. yani Erim Hükümeti'nin dış politikaya n e . den hiç olmazsa iç politikadakl değişiklik ölcüsünde bir yenilik getirmediğl sorusuna gelinee, bununun cevabmı (Amerika'ya «ebebi meçhul bir taviz verümis olması ihtimalini bir kenara itersek) programı hazırlayan sorumlu kişilerin tutucu yapısında (2) »• Türk dıa politikasının devanüı ola YARIN Tanlış kavramlar, kalıplaşmış yaıguaı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle