25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA DÖRT: TO1HURİYET 28 Mart 1971 S ÜLNAR'dâ SöO göcem, Elek= trifins daha kavuşmamiş cuinar'da sen fecsm. Lüksîefî daha bir parlatülar. Kekİikiefi yedık, Bjr ö t r t t m e n arkadâşm evint gîitik jJSCS gSÇ vakit. Çörba îçmçye. Çorbanm d : ARABAŞL, Arap aşı şan> BUDUR OL HİKÂYET OL ONBİRtNCİ YAZI • TARİFt: özelîikJg av eî riiîden.. OiiTiszsE tavuk etinden bildiğiniz gıbj çorba yapmız. îçins bir avuç zehir zjkkiTT! kırmızî biber böca ediniz, îki fcamisk gibi îereyağım eritimz. ç kırmızı bibfirle kâriştıfıp «âlîveriniz çorbaya. S ğ k tâvuk suyuvla, yahtıt SU İÎ& Umi hnîarnaç hsMn? setiriniz. bunu bir fepeıyB döküp dnnmssmı beklgyiniz. Rak3a fâVâsı kıvamına gçiînc© keskin bir bıçakla bakîavâ gıbi k«ız= Tepsinin ortasmda, çorba siRçak bir bogluk açı• T E N M E S İ : öneft kaşıkîa hfimurdan bir parça aîınız, sonTA kâsedekmrien, İkİSİm bîrlikt? ağzimza &tmiz ve de çî«?ıemeden yutunuzî Anbası mînhası lezzetü bir deve harnunı! ÎSgn de öyle yaptım, gijya ahşıfım, jrüya severim, carn kın^ı yyimuşa döndüm. Serde erkek2ık vaf, biber acısı nemene? «Tahu. hîrââÇ dâha biher vaf irn acep? göyle acısından?» Öğreirnen arkadaş kiZlîia SSSlendi: «Kızım, mutfakta hani şu Anamur biberi vsrdı. ondan bir tabak getir.» CekLİ ve dâhs «Yahn şaka» kalmadan çorbaya dökü TilZ Vft kn£6yi bürRya koyunuz, îıkret Dtyam Kara kıl çadırda. zçhir zıkkım Anamur biberini de!, O hızla, sabahm erinde ayrıldık Doktor Yüksel ile Gülnar' dan törçnier. törenlerle... Mut'ta dnst Yahya înamcı devraldl... Beledıye Başkanı Yahya înanıcî hemşehrisl Karacaoğian tutkulusu, *can» lardan. Ğ6ce, Dnktoru vç diğer arkadaşlar? yolfsu ettik Güinafa» firaklı bir aynüş,. Yahya înamcı ile, sabahm kftründe, şakır şakır yağan yağ. mura aîdifi$ etmeden, kiralâdı ciple vurduk Toros'lann doruğuna.. Ûnnan yolları, bobı tuzagı f ^ bi, yağmurda;.. Arazi vitesi t\lan ne demek? Yararsız bir nesne bu yolda bu çamurda. bu yağmurda.. Splavatîık joîlar, ema umurumda mı dünya? Öziemişim dedirn a bu yoUan, bu Çâmürl&rı, bu yağmurları, bu çamîan, bu ozgürlü'ğü! Dağlar, dağları; dorukiar döruklan izledi.. sankeçui Aşiretinden, Koca'nm kara kıl çadınnı gördük tepelerde.. Tüm çantaian yiiklendik, vtirduk çadıra doğru. Dizlerimin bağı kalmamış gaJan'.. Kocamışîıktan degü, Parlamftnto muhabirliğinden!, Ham lamışım tüm!. /lGMUR yagıyor, dağların başmda dumaniar, deveierın çmgırıklan ara sıra cizirdayan kuşların avazma kanşıyor. Kıl çadıra gtrtnce dumandan Y Çadırm bir kösesinds ateş yanıyor, dumanlar savrıüuyor dokulardan. Çizmeleri çıkartmcaya kadar bir hal oldüm, öksiirmekten, yere otunm* ca ne duman kaldı, ne odun kokusu. Duman, çadırm tavanına yakın yerde, çökünce yere, hiçbi$ey yok. Ibık, bizim başkanm. Yahya' nın aşiretinden, Sankeçüi aşıretinden, «Burâlarda d^ve yavrusuna Köşşck derler mi?» «Derler a..» *Kaç ayda dORurm* d^ve?» «Oniki ayda.» «Rir yavru mo verir?» «Heye.» «Kaç paradır olgun bir d& A Y H A N BAŞOGLU11TUNADAKIHAYALET tmdliup, Ipudor «Arkadaş, evelt ucuzdu, şimdi fîyptleşti. .Şinci binyüz lireye f<ilen var. Binikiyliz îireye de var, devesine göre.. Ondan eveîi mi? Ondan eveli beşyüz lireye falan, altıyüze ahmrdı. Daha eveîftfii meseîeee, yüz lireye, ikiyüze fâlan ahnırdı. Gün gün fiyetleşti..» «Anlatsana Ibık Koca. eski pöçerlprdpn, spkspn yüz cadırlık Röeerlerrieu.. Sen neden böyle tek kaldm Allahm daSimn tppesinrip? N'pden parçalandınız böyle ppr pprişan?» »Evelre gid^rid'k. eidemez olduk galan. freçtiii..» Avrada konusfu hızlı hızîı, cin s;ibi avradı, barı: «Çadırı bile biz bnşkaRina fretirttik. kocamm hayn yok şralan.. Ben de yahnız kaldınp indiremem.. Konşular getirdi Alîah ırszı ossun.» «Eskiden nereden kalkar nereeli eererdik, Konya'ya kadar ne bileyim.. Oraîardan yani geri dnner gezerdik. Gidempr o ^ u k palan..» «Prrfşan asirptini. Pprişan dayıyı tanır mısın?» «Puyrmışhışhım var aşireti, eörmedim Perişan'ı. Biz ayn Rezeridik, o ayn..» «Spçimdp oy verivor mıısun? Sorması ayıp a. kime vcrirsin oyu, nerede. nasıl verirsiniz?» «Veririk tabii, vermpz miyik ranım. Kırav«a'ya ffiderik. köye. Valla işte bizim parti, Jsmct.» «tsmpt'i crördün mü hiç? O da scnin yaşta.» «Gnrmpriım hppeeç, bp.nim yaşta demek.. Adamm sesi duyuluyoru bazı bazı iradyoda ama pnrmodik isfe..» «Nedfn daffildınız dedim. neden bölük pörçük oldunuz böle..» «Yarının gülleri için,, gcrcğri cîüşünüldü» lanları. CMisat'iriz küyünüze...) Rir spvîııç sarar kiiyü, knylüyü. Silâhlar sıkıhr havaya.. (Yaşasın Karabey... Bin yaşa, binlcr vaşa., ö l dcsin ölpîim, fül dpsin piiielim, însanlarm pn vücesi Beylerin en soyiusu, hoş çeldin. Başımız üstündc y c r i n . J Yenilir, içilir, mutlulanılır, yalılır. Günpş ypni rioğmâktadir. lîir C'Sl'k viiksplir köydpn. Dairlar yanktianır. Koşar köylüJpr rısjlıça. Rir de ne çnrsünler? Gii ZPI Yusuf, kanlar îçinde. Köyün (rözbeboği Ttısuf. El kalkar mı jrcncecik süzel Yusuf'a? Kimse bir şey anlamaz bundan. Neden snnra nğrenilîr olay. GüzeJ Yusuf'un giizeller püzeli yavukJusıınu götürmek ister Karabey... Yalvarır Yusuf'cuk: «Etme ağam, sen ağalann, beylerin en yücesisin, Şu Yusul kulunun sevdiğini alma elinden Öl de öleyim, sana ömrümce kö le olayım. Sen ki. bir Karabey sin! Ünün dünyayı almış Kara bey.. Koca beye benim gibi bir kulun sevdiceğini elinden almak yaraşır mı beylerin beyi?» Kız korkuyla bakmada Gülnaz'dır kızın adı. Yüreciği RÜm giim atar. Ikî kişî giriverir Gülnaz'cığın kollarına!. Yusuf. RÜzel Yusuf hançer gibi, «Yeter Kayrı ettiğiniz» idcr.. İşte n'olursa o anda olur. Sütü bozuk insan nn yok? Bazı köylüler Yı»suf'a çıkışır: «Bre Yusuf dellenme... Sen kim olasın ki bir Karabey'e karsı kovasın? Tüm liöy, spniıı ıığruna yansın mı?» Büker Yusuf boynunu. Yusuf un boynu hükük. Gülnaz'ın gönlü ^ıkık. Yalvarır bakışlarıyla tüm köylülere. Dayanmaz bazıları, Yusuf'tan yana olurlar. ver mek istemczler kızı. Fakat bir satılmış rıkar, çcker hıca^ın» kana bnyar püzel Yusuf"u! Dili tutulıır Giilnaz kızın.. Yusuf'umın kendiııc bakan, baktıkça sö nen gnzleri çözer dHini.. Tüm köy taş nlmuş hakarlar olanlara.. Diz çöker Gülnaz'cık yalvarir. Yusuf'un kanlı basında: «Ulu Tanrım, beni Kimseye yâr etme palan.. Bir gü\ et s o îayım, bir su et akayım, bir ateş et ki, yakayim şu soysuzlan. Hiçbirisi oîmazsa bir îshak kuşu yap. mezarmda öteyim..» Olmaz olmaz. dileği tutulur Gülnaz'ın. O anda bir tshak kuşu olur GüJnaz'cık. Saşkın bakı.şlar arasında Yusuf'un başında dolanır. dolanır da uçar gider.. Gömerler Yusuf'u. la. cözyaşlarıvofdukJsrı halde birbîrlprine düşman eden.. Gülnaz kız demiş, kuş olmadan: Yer durdukca bu köy daha onmasın Var oidukça kötülüğe kanmasın Anama söyleyin sak:n yanmasm Var olamam, kötülere beyİFre... Şimdi sadece adı kaldı tsaktar'ın. Ahdullah Toroslu öğretmen Tarsus...» Yarjrıcılar Kurulu. «Suçlu aya» £a kaîk» dedi. «Kötiı düzen» yavaş yavaş ayaga kalktı. GerpğJ düşünüldii: ... Bu bozuk düzenin daha fazla sürmenıesine... Kısa çöpün uzun çöpten hakkını almasma... Devlet'in; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, fert hu» zurunu. sosyal adaleti. hukuk devleti ilkeleriyle baçdasmayaeak şekilde sınırlayan, siyasî. ik tisadî ve sosyal bütün ençelleri kaldırmasına. insanın madriî ve manevî varlığının gelişmesi için perekli şartlar hazırlamasma; toprağın verimli olarak işletilmesirii gerçekleştirmek için ve topraksız olan veya yeter topraçı bıılunmayan çiitçiye toprak saglamak amaçlanyla eerpken tedbirleri almasma.., Tüm esitsizliklerin ortadan kaldınlmasma... S C N > 1 11 11 1111 Rivayet ederlerkim. Rpeeierı Yusuf'un mezarmm başında yıllarca ötmüs İslıak kuşu... tshak kuşu Gülnaz.. Bîr jjece mpzardan ikinci hir tshak kuşunun cevap verdiği duyulmu!;;.. İşte bıı olaydır tsaklar köylüsünü eümle vabancıya çok iyi ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••"••B* *" ' * ** ""*** " * 1 8 11 11111811 «Yerler daraldandı. Hf>r yer mala döndü, gecti eski töreler. Hejy kaynariı ^etti eski aşiretler. beylp.r.. Agalar. Garah Ahmeı vardı, Karaman'da.. Ne bileyim vandı işte.. Adana ovasmdan Relinirdi, geMnir gpçiiirdi, Mut. Karaman, Konya. Ak^ehir dağ lanna dağılınırdı..î> Saatlerce söyleştık bu eski nşi ref, adamıyla, ne hoş şpyler anlattı.. Simdileri dumanlı dağların ardmda kalmış, tek çadırjan.. 11 çuval znhirp. üç beş kap kaçak, beş deve, elli atmış keçi, bir kara kıl çadır, çadırda durmadan yakılan odun, çah çırpı, yoksulluk.. EFSANESİ 43 Süleyman Kâhya arada sırada Ccreni d ü . şünüyor, onun çiizelliğini gözlerinin önüne gfitiriyor: «Hiç bir soyda böyle bir incelik RÖrülemez, o yalnız bize, Yörüklere has. Iki bin yılın, on hın yılın ötesinden, yer altından siiziilc süzüle gelmiş, aydınlanmış bir su gibi, birden ortaya çıkmış bir cüzellik. İşte o da bitiyor. Ben ölmeyim de kimler ölsün. Şu Oktayda da ama göz var. Yaşasın oglan. Ceren gibisi şu dünyaya gelmemiştir, biliyor. Benden car u m u yor. Ben dünyada herkese kıyarım da, şu aşiret gözümün önündc, şurada, bagıra bağ:ıra ölse gcne Cerene, bu çüzelliğe kıyamam. Şimdi şu anda senı, çocuklarını, hepinizi öldürecegiz deseler, yalnız sizi Ceren kurtarabilir, Oktayia cvlenmege razı olursa ölümden k u r t u lursunuz. Ceren de razı oluyor. Yalnız senin iznini istiyor deseler. veremem, veremem, Cereni veremem. Insan soyunun en ^üzelini.» Süleyman Kahya utana utana düsündü. Kendi düsüncesini kendinden bile çizleyerek: Cerene âşık mıyım acaba? dedi. Bu yasta, yaş çelmiş çeçmisken, hîr ayaftımız sindeyken... Sonra çülümsedi kendi kendine. düşüncesini hoş şrördii, Cerene kim âşık olmaz ki, onu gören her çöz kendinden çeçer. başı döner. büyülenir. Sabah erkenden Cereni bir kcre daha görmege karar verdi. «Teyze, teyze, teyze, iyi teyzem, babamın tek oğluyum. Çukurovanın yarısı bizim. Bu oba pibi bes on oba bile sığar, jfeçinir eider. Bu kız bunu bana neden böyle yapar? Hiç mî sevemez beni? Varsın sevmesin. Ben onu severim. Göz eörmüs bir kere çönül katlanmıyor. Simriİ ?it ona, bugün razı olmazsa. hemen obayı simdi bırakıp jjidiyorum. Bir daha da ölsem. sevdadan derim yarılsa, hir dnha da Cerene döniip bakmam. Söyle ona bunu. Söyle bunu Süleyman Kahyaya. söyle herkese, ilân ver obava. ben pidiyorum. ölsem de bir daha eelici deŞilim. Oldn mu?» Oktay Bey bnnları söylerken içinden kendi kendine tjülüyordu. Böyle çok habcr RÖndermişti Cerene. Bir daha dönmemeğe ant içmiş, kendi kendini bir iyiee inandırmış, hınçla obadan ayrılmış, ancak on bi's siin dayanabilmiş, on bes Efün sonra oba ncredeyse arayıp bıılmuş, ilenmelerine, çabalanna veniden baslamıştı. Her an artan bir inançla Oktay Bey: «Ru kız henim olacak.» diyordn. Sabahlevin atına hindî hısımla sürdü: «Ku Yöriikler de kendilerini bir sev sanıyorlar. Alçaklar, sürünsünler. Müstahak hunİara. Bu nlçaklara Daha. daha, daha nelor vapaeak bu oanavarlara Cuknrlnlar. çörsünler onlar. Onlar bir yere konsunlar, otursunlar bakayım. Ben de onları ölüm çibi izleyecegim.» rfem cfidiyor. uzaklaşıyor. hem de arkasına boyuna dönüp döniin bakıyordu. Yüreçini koparıyorlarmış sribi içinde bir aeı, vangm, yenilçi sittikee büvüvordu. Oktav Bey »çinden lanetler okuvordu hu «»hnva, insanlara. Cerene. basına çelen islere, Cereni ilk çordüçîi çüne. Sevdasım Cukurovada duymavan kalmamıstı. Simdi. hıınea vıldan sonra, vüz bulnmamış bir insnn olarak kimsenin vüziine hakamayi. caktı. Bahasının. anasının. akrahalarınm vüziine nasıl bakaeak. onlara ne sövleyecekti? Vstelik de vüz vermeyen hir Yörük kızıydı tsin en köiiisü lcenrlîsini venemevreeU. vine ırerisin treri dönecek. bu ohanın ardında sürüııeeekti. Insanlı<Jını. onurunu. her sevini ayaklar altına alarak. flerkes. obanın eoeukları bilr ona aeıyarnk bakıyorlardı. Ceren vüzüne bile bakmıvordu. Kae vıl oldu. bunca vıl eözlerini Ualdırıp bir kere bilp bakmamıstı Relki Ceren ömründe hir kere olsun onu pörmetnisti. Kıza da. kendine de Uötülük etmisti. Salt Uenrlisi, otnraeakları tonrak vüzünden bütün oha Cerenp düsman olmustu. Atının basını cevirdi. hızla serive sürdü, obadan çok uzaklasmaırnstı. az hir sürede ohaya eristi. Ceren eörün en arkasmda, küçük erkek kardesini elinden tiıtmns. hası önünde sallanarak vürüvordu l'vkııda ıribi Oktav onun yüzünü çörünee solıı^u tutuldu srözleri karar. dı. Nerdeyse atın üstünden düsecektı KÇerin kaşına iki eliyle vapıstı Yüreei hütün bedenini, altındaki atı sarsacak kadar küt küt atıyordu. Bir süre Cerenle vanyana citti. Ceren ne onun. ne dünyanın. hiç bir şeyin farkında devürüyordu. (Arkası var) DİŞİ BOND , Bi2 kilSMI CA. •SULTAUıM ESKC O T O Kayısılar l ATITA. Mut'un bu kayısı ülkesinin serüvenini anlattı.. Bir milyona yakın kayısı aŞar.ının nasıl ürün vermedigini. Hükümete nasıl başvurduklarını, nası] pesperişan olduklannı, ellerinin bngürlerînde nasıl kal dıklarını anlattı. anlattı.. Köprübası köyiinde mola verriik. Karacoğlan türktü^ri dinledik, bu Alevî köyünde, semalar çalındı söylendi, nefesler söv lendi. ^önüller yıkandı. Baktım da şu Karaoglan tüm «seksiozan* neler neler dememiş sevi üstüne. neler neler söv İP.memiç?. Bandlar dolusu yeni türkii derlfdim.. «Bir gpcplik mifiafirîm pâvur kızı koynuna Bilmem sprmaypnden nen pksilir nen çider..». «Bir eecplik misafir eyle koynuna Sabah o'îdıı deyu kaldırma beni..». «Ak perdanın altı zernzem pınarı Açzımı vprdim dp kandırdı bcni..». «Sana derim nazhm, sö züm dosTiısu Essah sözüm sar bovnuna al bpni..», «Gittim padisahtan ferman çptirdim Herkps sevdîçine sarılsın diyc.» Amma Karacaoğlan'ın padisahtan getirdigi ferman işe yaramadı. Nebi çekt.i tabancayı sevdigini kendisine çok görenl<^ re verdi kurşunu, 11 cana kıydı, sonra canına kıyıldı etti 12 öiü tsaklar köyünde.. Şimdi mezarları yan yana tsak lar köyünde.. Barış ve sessizlik içinde. Neden öldürmeli sevmeli değil? Y MOSİl TİFFANY JONES GARTH «Sayın Fikret bey, Anadolu'nun gerçek dertlerini dile getiren tertemiz yüreğinizin bir asır daha çarpması dileğiyle başarılar, saygılar. 21 Mart 1971.. Saat 04.. Nebi Ehliz uyutmadı beni. «Kalk» dedi, «Kalk da büyükannenin seneler önce anlattıgını yaz Fikret beye..» Ve de ben. Nebi Khlîz'in emri çereğince tsaklar adının doguşu ile ilarili rivayeti nakledi yorum. dilerim zamanında ulasa.. Anadolu'nun şrerçek sahipleri, hu topraklar için kan akıtıp can verenlerin hahtı karadır nedense. Rahat giin pörmemiş. mutlu ömür sürmemisler oldum olası. Savaşı kazanan onlar. şerefi alan haşkaları ölen onlar. ya^ şayan başkaları. Zaman ağalarm heylerin za» manı. Bir Karabey vardır. Taşe* li vöresinde Ünlü, azınn bir > h^vdir. Ava da düşkündür. Yolu . hiı çün Çukurca'va (tsaklar'a) . diişer. Fır döner çevresindekiler. Ayağına kapanır köylüler savgıyla. (Şeref verdim beyim, serefler çetirdin voksul köyümü ze. Uğurlu ayaijın inşallah kıs« met vağdırır hepimize.) Gavrı övmenin büyüklemenin bini bir para. Derken. hey, u • şaklarınrian hirini çapırır fıslar < kıılaçma Saşkın cözler Bey'e : çevrilir. meraklı kulaklar sese. ( Hepsinı sarar bir tasa. Ne oldu, bir kusıır işlenmiş olmavaV Be • yin yüzü. Beyin sözü kaytnİMndırır oniarı. Anlamazlar ilkin o ' 26 «Ne dıyorsun?..» «Evet, onunla otele gittim.. Onunla yattım.. Fakat bütün bunlar suç olmasa gerek... ö l düren başka biri...» cKim?..» «Bilmiyorum...» «Bilmiyorsun da nasıl bulunuyorsun böyle bir iddıada?..» «Onu, başka birinin öldürdügünü görtfüm... Hatırlayabildigim sOn şey bu... Fakat bıçağı kavrayan elin sahibi kimdir?.. Bunu bilemiyorum... Suratını hatırlamıyorum adamın.. Sadece eli cözlerjmin önünde...» «îçkili miydin?..» «Hem de nasıl?..» «Hafıza dedigimiz şey çok cariptir Aleks... Polisin, sana bu yönde büvük vardımı dokıınaragından emin olabilirFİn... Ayrıca, insana unuttuklarını hatırlatan birtakım ilâçlar da var...» «Polise pitmek akhmın ucunrian bile geçmiyor...» «Gitmeyip de ne yapacaksın kardeşim . Ben kendi hesabıma başka çıkar vol bulamıyorum bu konuda.» «Giripmem divorum sana vahu . Niçin anlamak isternivorsun?..» «Pck1 ama «ebep ne?..* Koııusmamu can sıkıeı h1r havava hürfinme^p haçlamıştı; «Bana hiç bir şekilde inan CIKMAZI Yazan: L BLOCK mıyacaklarından eminim... Sen bile inanmadıktan sonra onlar haydi haydi...» Son cümleyı sert bir lfadeyle söylemıştim... Telefon telleri boyunca sesimln yankılandıgını ben rie duyuyordum sanki. Yine kısa bir sükut Rİrdi araya. Sonra Douc telâşla sordıı: «Beni niye aradın öyle ise?..» «Paraya ihtiyacım var Doug...» «Şayet kaçıp kurtulmalç içinse boşuna gayret... Muvaffak olama7sın.. » «Sana lâf anlatmak ne güçmüş me^er.. Kaçıp kurtulmaktan bahseden oldu mu sana?.. Kadıni rildviren herifi buluncaya kadar yaşamam ve serbest. kalmam cerekivor... Çols rica ederim DOUE.. Biraz makul ol ve bana inanıyormus gibi davran.. » «Hay Allah... Ne aksilîk bu böyle?..» «Birkaç yüz cfolara thtiyacim var .. Çok acele... Nakit olsun... En kısa bir zamanda ödemek üzere îKtiyorum...» «Bu derere metelik^i? ^u. rumria kaldın ha?..» «Pek metelıksiz kalmış sayılmam ama. bu şartlarla bankaya pıdip para ria çekcmem doğil mi?. Ştı anda cebımrle on sent. var... Metroya bınıp parayı almak üzere sana gelmenın çaresini bulurum nasıl olsa... Tamam mıV» «Sakın buraya, eve gelmek hevesıne kapılma.» «O da niçin?..» «Sana polislerin eelip beni sorguva çektiğinı söyledırn biraz önce... Suç ortagı d\jrumuna düşmek istemem... Takdir edersin...» Karsı taraftan erlen sesl dinlemivor. dinlerrvpdiöim için de duvmuyordum tahiî.. tlk defa başıma eelen bir sey decildi bu . Karşı taraf dinlemek i?teraedigim birtakım şeyler söylemeğe basladı mı, beynımde sanki bir dü§me riönüyor. duvma yeteneklerimin tümünü de İşlemez hale petiriyordu Bu ripfa ria bövle olmuş. fakat çnk kısa sürmüştü. Karçı taraftan hâlâ birtakım sesler geliyordu. Doup'un : «Sesimi duyuvor mıi'tm?., Orada mısın?..» divp hagırrfıgını farkpttim. «Evet.» (Arkası var) ÇA 8E.Nİİ ÖLOÜC AAEH AYLÂK MUSA
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle