25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA DÖRT îCTJMHURtYET 26 Mart 1971 BUDUR OL HİKÂYET İ K* DOKÜZÜNCU YAZI Arajcısız îikretotyam C İ N S Î ürcticinin satış fiyatı satış fiyatı manavlan 275 400 40« 100 200 275 175 30 125 140 «5 100 Başkent pazarı TARKO satış fiyatı 125 ürctici Kooperatirieri Sivri biber Patlıcan Fasulye y?r Ayse * şınk » Salaiahk Domat^s Biber dolma 250 250 275 125 2M) 75 100 *adır, En az 42O0ft dpkarda firptilpn ifiO miîyon kir. domatpsipri 50 milynn kg.'ı tükptime Stımıl A ŞIK V E Î S E L «AgBül, Câmfikâftdâ ğörrriüşîer, snni İİTİh yamda ssni bana vermişîer* der, fotoğrafı camlı çgrçeveye konulan şevçiigi için... Sgralann kimi ca.mdan, kımi kajın nay. lorsd^n îçiride yaşayan msanlar var. ysni bir şgy bu yıırdumuz Camekân insanlan» Cam nayinn înşanları, Tıırspbze ürplnn insanlar. Ürstim iyi, 1yi s m a satış Içi diye sözc başlariı cam însanlardan hirisî, hpveslpnip o da başlamış s#raciIiRa... «Zıfâi nonatım fi3 liradan vfirir gtibrpyi, komisynncu bize satar 80 liradan!.. Herif oturduğu yerden torba başma onyedi lirayj eebıne atar, adalet mi bu?» «Adalet bü degiî, devam £t.,» çiye, Ne ffübre, n s t.fthum nft paAşağıdakl sOnılanniıtt Başbazarlama hiçbi yardjm yok dö> k&n iarafından yazıh oiarak celetten, 2ö ton mal ürettim bu yıl. vaplandırıîmasına Salatahk doırsates falan. üçbinbpşyüz tuttu decü komişyoncu, Çptin YJLMAZ Nft yapalım, de şimdi?, SÎ7 çiCHP îçrl MiHetvckili fli, yoğrın spbze ürHpn bir tarım bölppsîdir^ SORULAR: ^ J | Adl geçpn böl^pdp iîrptilpn Spbzeiprin bu haftaki ürptici satış fij'atlarîyle Râşkpnt tüketici alış fivatları arasındaki bpliiRİn fark, fiyat poHtikanızm bir İHtfği midir? W Adı gpçpn brilgpdc Tarım Bsu tarafmdan bir ckim plânlaması yapıiraış mıdır? Bunularaktır. Su çünlprrir» dpnizft diikiilpn VP piibrp «ılarak kiıli.tniz? rnuş ve 110 milyon kç.'ı isc ilaziran a n sonuna kadar tükptime nılmaya başlanılan 1 tO milyon kg. domate>s içfn ne düsünmektesi bîl vcdi ayda kaç Hra ÇPÇPI?» cî7.H.şka!.irını biÎPrnpyİZ, ama bizim burada yedi ayda elinr:,:t:. ypdi avdaaa, şöîe böle orinlama falan iki bin lirttyia üç bin îira fnlnn c;f(,Tr bııfün çahsmadün,,» «Kaç yaşmdasm be Kerim?» İRr geçer bir kilo et yüzü £Örmftdim!., Makarna görmedım,.» dedi îilden 9 îon mai aldım, grtîürdüm Mersine domatesim etfi 150 lira. 3 bin îira alsam razıydım. Sene*Ben fördüm îsmaii çavuş* ekonomimizî geliştirebilmck için milîi grlirin yüzde 44 ümî üretcn ve gençl nüfımımıızıın yÜ7dc 71'inj kapsayan, toplıi' hmmuzun kiiylii kpsiminîn ür*4yat vf niusal bpslpnme pnlttîkası İÎP ilçiJi bazı biil^pspl pprrpklpr dikkati çpkmpktfflir. Tftphım tim ve tükftim nitciiğri, grnel fi «Devlet yardımı sadece zıraat dimi bilirim. Gpçende Gülnar'a piltim de, elim titreyerek sadece bi ikibuçuk îira harcayabildim ne dergin. Ririsinin diypcejji çıkmış, demiş bozuk düzencilere: «Ankara 18 Haziran 1970 MilİPt Meclisi Başkanhğına, *Een eli biîmem kardesim. ken w^M Kkte sundııpıım, uzmanlar tarafından düzpnlpnpn listede RÖıiildügü Rİbi, iircticinin peri«ian durumunu önlcyecek ne gibi kıRdî, amhala.j, pazarlama, îhrarat, tanmsal cihazlanma tedbirlcriniz vardır? îüşkisi dpngpsîzliğî tphükeli bir çpli.şkî olarak siiratle ii* 7rrine pfiriilerfk ünpmli hir soruntlur. Köylünün ürettiği dcfcerin knvlü plinde kaiması çağdaş ekonomîk îlkplprdpn birincisidir. ara^mdaki hu üretimtü | » 3 Avrtıpa piyasa.sının nitpükte clit vft standaıt lann tpmini ynlıınria bir var mıdır? tohum Içel'de domalpsin kilnsıı ürpticiye 38 kuruşa mninliTjakla ve 30 kuruşa t> i y a s a bubnak K,,nU,e " A Y H A N BAŞOĞLUJJTUMADflKİHAYfllFT l.DI KERtM, campkârı insanı, cam insanı Kcrim. bakahm ııc ripjli: «OnaUi yaşındayım. GiıinfliiT'liyim. B?ş sıuıflı ilkokıılu bitirdim. Aıınm baham. kardcijlcr altı nüfıısuz. En bîiyüğiimiiz 2X yaş.ınriaki ahlam. on kü rÜRİimüz 11 yaşmda. Babüm buğday ekcr. arazi yayladır, (inonbcş Bu vazılı soriınıın cevabı hiçdönüm falan vardır, tüm masrafbir zaman aîmmadı ve dc altnlar çıktıklan sonta vılda cline mayacak. Runca ciddî snrun <!ubinyediyüz. iki hin lira falnn RPrurken kora hiikümpt hıyar, fî(ıeer. 150 keçimiz var, ppynir vamalps, yok Ayşp kadın fasuh'eparız, bundan da binbeşvüz. ikisiyle uğraşak değil ya!.. tstersebin falan gpçer sanınm. Dtfrt niz sorulara şöyle cevap verelim kardr.şten en kiiççü^ümüz nkusırasma jröre... 1. soruya cevap: yor. Ablam okuyamadı. t\* erkpk Evet, 2. soruya cpvap: Hayır ya^ okuduk biz, gcçcn yıl serada depılmamıştır. 3. soruya cevap: Böy ğü, fırında çalıştım. fieraoılık deie bir uğraşımız yok. 4. soruya RİI ama. sermaye yapıp Gilinrii cevap: Şu ffünlerde denize drikiiIpceğinden bahsottiğiniz 110 mil rede fırın açıııak istiyorum..» yon kg. domatesin salata yapıl«Tabiî tabanca da almak istermasını tavsiyr cderim. Krpdi knsin, ha Kerim? De Kerim. lahannusuna çplince, hiz krpriiİPiin ca almak îsteyîp istenipdİRİnî?» kime verilcceğini biliriz. GibileKerim'cik başını csdi, «istiyo rine... rum» döküldü açzından yerlcre. â İlk a^ızda kilosu 10 Türk lirasma satılan salatahklar burcu burru kokuyordu serada... İlâfla karışık... yıl oldugn gibi giderse. domatesler yolun kenanna sebıl yıgılırsa sanatıma döneceş;ım, i'ırıncılığa... İş yok s&racıhkta...» Oysa iş vardı seracılıkta, olacak daha jrüzcli, yılın yılı olacak, Pnsof'ta hpbpler portakalsız ölmeyecek, Ocak ayınm bilmem kaçında Posof halkı da domates viyecek, balriırcanlı kehap vapacak, kaz yahnisi yapacak Posof halkı da Ocak ayının bilmem kacıııda. Hakkari'ye kamyonlar ç Ilakkârî'vc bakasınız nakliye uçakları sandıklar indirecek Ara!ık ayında domates dolu içleri, bir tornadan çıkmış sihî, dipdıri pırıl pırıl... Yazın hir tarafımza. Tıl 1971, aylardan Şubat... YARlN Güînar iiziim üreticilerinin dertleri... GlZLARDAN düşmeyprt «Bizim halkımız, bizim üreticimiz» dediklfri bu insanlar kilogram olarak riomatpsi 55, dol ma biberi 65. sivri bibcri 70. pat Iıcanı 50, Ayşç kadın fasülyesî ypr'î 80, Ayşe kadın fasulypsi sıripı 70, salataîığı 45 ve kabaçt 43 krş.tan malcdebiImeUtedir.Iîir de sattığı VP onların da sattıp;ı fiVütkıra bir RÖZ atınız. t^Htelik yukarda adı geçen çeşitlcrin yüzrie 8O'ı çiçektp satılıyor ve böyİPİikle yiizde 40 daha ucuza satılıyor. Aradaki korkunç farkı kaldıracak, farkı doçrııdan dnğrııya üretirinin alın tpriııe katacak ba bayiğit ncredcsin? Kimsin? Elma derscm çık, armut dersem çıktııa: Elmaaaa... A 41 Halilin dc SPSİ Sevinçlc çınladr. «Mustaaan, geliyorum.» Az sonra da RPİdi. İki aıkadaş kucakhıştılar. Halil >ere otıırup helini çani n.üacma d.ıyadı. Yorulnıuştu. Mustan. otcki arkadaşları Halil otur demedon bir türlü otunımıyordu. Bu durum Rcsıılun gözündcn karmadı. Sonunda Halil onlara, «nturun» drmeyi akıl etti. Ondan sonradır ki ötekiler otıırdular. Halil yanmdakilpri tanıştırdı: .Bunlar Oymaklı obasmda.» dcdi. «İkisi dc... Çiıkurovalılarln bütün obalar biribirlerinc riiışnıüşler, dö^iişiiyorlarmış. Bu kardc^cr de bir tarla döpüşünde ikişer Çukurovalıyı öldiirmüşler, foana gelmişlpr Silâhları da yok. Ama paraları var. Bunlara silâh bulacağiz. Ilemen yarın.» Mustan içindctı gct'irdi. spııin silâhını birine veririm, ötckinc de Allah kerim. «Bir dc henim öliim habcrini kanlı gömleghnl götürnuişler obaya... Giiya ki scn bpni öidüreynıig* sin..» Gelenler Oktay Bpyi, Coroni, Ccrenin Halile olan dillpre destan aşkmı anlatmışlardı. Zaten Cerenin Halile, Oktay Beyin Ccrene aşkını bütün obalar, bütün Çukurova biliyordu. Mustan: «Seıı bunun böyle olduğunu biliyor muydun Halil?» diye sordu. Ilalil: «Biliyordum, hiliyordum ama, bu kadar olduğunu bilmiyordum.» Gelenlerden daha uzun boylusu: «Ceren kendisini mutlaka öldürecek diyorlar.» dedi. «Beyi de, Halil Beyi de ölü biliyor, Obalılar da Oktay Beye varmıyor diye onunla konuşmuyorlar, onun yiizüne bakmıyorlar..» Halil Ccrene scvdalıydı, dcli divaneydi ama, anlatılanları duyunca bir ateş daha düştü yüreğine, yerinde duramaz oldu, Sözü değiştirmek için: «Bizimkiler daha konacak yer bulamamışlar Çukurda... Dolanıp duruyorlarmış..» Mustan: «Biz ikimlz inelim Çukura. Bir çare buluruz belki.» «Haklısm.» dedl Halil. «Çok kötü durumdalar. Ceren kendini öldürnıedcıı de ulaşmalıyım. Ben Ce. reni bilirim. O kendini öldürür.» «Ben de Cereni bilirim,» dedi Mustan. «O kendini öldürür.» Ama sen Cereni göremeyeceksin, aslanım. Bu gece değilse yarın gece cartlağı çekereksin aslanım. Rcsulla pözjröze ffelip aynı şeyl diişündüklerindcn dolayı biribirlerine gülümsediler. Oktay Bey obayı Payasın altında, denizin kıyısından Iskcnderım'a aşağı yürürkon buldu. Yağmur yağıyordu. Yağmur bütün obanın, kadın erkek, çoluk çocuk, at, eşek, deve. iliklcrine işlemişti. Oktay Bçyin de ilıklerine işlemişti. Dört g dıir yoldaydı. onlaıı soıa sora bulmuştu. Payas kalesi bir düzlüğün ortasmdn yapayalnıa kalmış köşeli bir kayn pnrçası ^ihidir. Doğustınu rcppepvre sarmış Gâvuıdağlanndan Akdcnize kadar csen yellcr <;am kokar. Dörtyolda yaşh portakal balu'Cİcri, Payasta ya*jlı Türknıeıı, Yovük Heyleri eski günlerin öldürücü özleminde, Kaltde pranRalı, boyunlaıı lâleli, sivri sakallı, çiıııcn >cîşili pözlü Bcylcr. Tzun özlcm türkıılcri. Türkmen, ydrîik Bcylcri bu kaleyc bir yıldan daha »;ok riayanama/Jar. Kalenin yani yönii, toprapın altı Türk men Beyleıiniıı kemikleriyle dolu. Bir dert çığhğl gibi bu ovadan. hâlA şangırtıh agır zincirleri. boyunlarındaki agır lalclcrlc sürgünlcr, tutsakl.ır RPlir gpçerler. Uzıın ajjıtlar, uzun övRÜİprle. Osmanlı tutsnk kıldı, Osmanlı yaktı yıktı. hapsoyledi. Osmanlı talan eyledi. Osmanlı mecbur cylcdi, t'zım alkışliir, ilenmeler... Knrnçullu nbnsının çoeııkları sinekler gibi kırılıyoıdıı. Bu sabah bir çocuğu daha Payas kalcsiriin (libine gömdüler. Üstüne biıkaç avuç Osmanlı toprağı attılar. Zuliim tnprağinı, kndir kıymet, töre pelenek hilmezin, insanhk bilnıezin, kılıç kahzasmı keser mi. soy asıl bilmezin toprağını attılar üstüne. Koyunlar da kırılmağa başladı. Köpekleıden üçiinü de Erzin köylüleri, ranları istedi diye yoldan jreçcrlerken vurdular. Süleyman Kâhyaya her şey, böyle sürünmeleri, çocukların ölümü, koyunların kırılması, her şey olagan geliyordu. Süleyman Kahyanın bir türlü yutamndığı köylülerin durııp dururken at (Şfibi nazlı, iri köpeklerini vurmalan nldu. Göçıi büyük daljralı Akdenizin kıyifiğına. tarlalarla denîz arasmdaki kumluğa ÇÖzdÜrdİL Fethullahı çağırdı. Bu katlan fazla,» dedi. «Olmaz!» diye gürledi. «Köpcklcri vuranı bana bulup getirin.» Bu, öfkeden kuduran dclikanlıların canına minnetti, Hemen köye daldılar, adamlnn köyüıı kahvesindcn alıp Süleyman Kaiıvaya getirdiler. Yolda köpek öldiiıüeülerine bir fiskc bile vurmaddar .. Süleyman Kalıya karşısında dikilip duran, hiç umursamayan köylii delikanlıları tepeden tırnağa süzdükten sonra, öldiirüpü hir seslc: «Neden öldürdünüz köpckleri? O köpekler size ne yaplı, behey aîçaklar?» dedi. Delikanhlar yaşh adamııı öfkesi aitında sindiler, ezildiler. Söyleyin,» diye gürledi Süleyman Kahya. Delikanhlar daha da sindiler. Süleyman Kahya onlara biraz daha yaklaşfı. Çelik gÖzlerini onların gözlerine dikti, baktı baktı: «Haktuu,» birincislnin yiizüne tükürdıi. Snnra ikincisinin, sonra üçüncüsüniin Salıverin şunlnrı gitsinler evlerine,» dedi. «Vos köpekler. Adamlarda insanhk kalmamış ki. Köpek dereccsine inmişler, köpek öldürücüleri Köpek soylular.» (Arkası var) Kaç gü AZI HIYARLARTN çnk u zıın yıllar soıira çıktıgına baknıayın. Cam seralardan birjsinç jjirdim. Talaş sobası yanıyOrdu. Dışarda hava berrak mı bcrrak, Subat olmasına raâmen ılık mı ıhk. Cam sera 50x10.5 boyutunda yani 550 metrekare. 50 bin liraya malolmuş. Çekirdekleri, küçücük kesekâğıdındaki topraklara ekmişler. Çekirdek, çitilini on pünde veriyor, kimilerini de naylon torbalara doldurulan topraklara dikmişler, kocaman bir sandığın içinde uslu uslu duruyorlar. Kasrnı sonunda 1200 çitil dikmişler. On gün sonra «şaşirtma» yapılıyor, yani seradaki yerine, jrcrçek yerine dikiliyor çitiller, (fidan) bir buçuk ay sonra hıyarlar hoyveriyor. «llk ürün hıyarı, kilosu 10 liradan sattık... Sonra 15 liradan. En fazla sattığımız da 20 liradan oldu... Tabii, tefeciye... Istanbul ve Ankara'daki lüks otel ve lokantalara satıldı bunlar. Tefeci kaça mı sattı buralara, ne siz sorun ne ben snyleyeyim, madem merak ettiniz diyeyim 50 liradan!.. Bu satışlanmız Martın onbeşine kadar devam eder. B DİŞİ BOND • TİFFANY JONES G>ASAM» ZEL GÂRTH AYLÂK MUSA Hıyann tohumunun kilosu muV Hıyarın tohumunun kilosu 600 liradır. Yanm kilo tohum 300 Îira 1 kamyon yıllanmış gübre, çiftlik fiibresi 1000 Îira. Her yıl ilâve toprak konulur seraya, kamyonu 2no liraya. 1500 liralık toprak konur, değişim yapılır. Içerde 6 soba yanar durmadan, 1200 Îira bonıya gider ve her yıl değişir (••••••••••••••••••aUHaUMIMMIMHMIBMMM, «•«•••••«a 1 kamyon talaş yakıhr 1000 Îira da bu eder. 1000 liralık da fenni gübre gider... Fidanı «ağdırmak» İçin 600 liralık ip gider, fidanları asmak için yani, ağdırmak..» «îşçinin emeğine ne çider?» 24 «Işçinin emeğine? İşçinin emeğine. 3 işçi var burada, seranın al Olayı bütün ayrıntıları ile hatıda birine çalışır. ', tırbyordum... Bulmuştum... KaBiz sera işçileri, yani senin deranlıkları yırtmağa muvaffak olmenle cam, camekân insanlan muştum. fidenin dikiminden, bitimine kadar gece gündüz, durmadan, ama BEŞtNCİ BÖLÜM durmadan çalışırız, iş bunu gedolarım bol keseden harcamış rektirir ağabey. Geceleri de semeteliksiz kalmıştım... Düpedüz Sinemadan çıktığım zaman ha rada yatarız, dediğin doğrudur, enayilikti benim yaptıgım... Olur va çoktan kararmıştı. Kırk ikinbiz camekân insanlanyız. Gözlemuydu böyle şey? Biraz düşüci Cadde, ışıklarla süslenmiş bir rimiz hep derecededir, derecenın nüp taşınmalı değil miydim?.. Noel ağacı gibiydi... Pırıl pırıl ve 12 dereceden aşağı düşmemesi Taksi, metro, ö*le yemeği, sinegöz kamaştırıcı. lâzım ağabey..» ma ve iiklet neme gerektl?.. Görenlerin beni derhal tanımaBöyle davranmakta bir baktması için başımı hafifçe vitrinma tamamiyle haklı da sayabilerden yana çevirerek yürümeğe lirdim kendimi.. Netice itibabaşladım... Sckizinci Avönüye riyle bir hafıza oyununa kurdoğru gidiyordum. ASIL, kurtarıyor mu bari? ban gitmiştim... Balşangıçta o Ne geçer elinize, hem, iki îlk elli metreyi âdeta nefes allayı bütün aynntılan üe hatırmahsül dediniz, bu nasıl olumaksızm, biraz da telâşla geçtiyor, yani para işi?» lamağa muvaffak olamadıgım ğimi itiraf etmeliyim... için kendimi gerçekten suçlu sac Martın ortasmdan ikincı mah Köşoyi döner dönmez derin so nıyordum. Karanhk bir salonda sulü dikeriz, domates çitilleri luklar alarak biraz durakladım. hazırdır zaten. îkinci mahsulde rahat bir koltuga gömülmüş, Paraya ihtiyacım vardı... Her yan yarıya çalışırız. Mayıs ayınsaatlerce kafa patlatmış, son ne pahasma olursa olsun para te da da sera işi biter..» yirml dört saat içinde vuku budarik etmek zortmdaydım. Oysa, «Peki ne kadar para geçer elilan olaylan birbirine bagiamaga cebimde kalan son meteliklori de nize bunca çabaya?» çalışmış, boşluklan doldurmuş, jiklet almak için harcamıştım... «Bunca çabaya? Eh Işte altı işin içylizünü meydana çıkaraSu anda bir kulübeye girip teleayda bin Îira falan alırız. Yalnız bilmiştim güçbelâ... fon etme yeteneğine bile sahip şu ötede naylon sera da var patdeğildim. O ana kadar vıllar öncesl 1şronun, orada da çalışırız naylediğim bir hatava yeniden düşŞayet Doug MacEvan'ı bulmaga lon seradan y a n yarıya alırız, tügilrn kanısı endişelerimin ön muvaffak olursam ondan gereği ondan sonra açıkta çalışırız, bu plânını Jşgal ediyordu. Hareketkadar borç alabilirdim. Cebimde da y a n yarıya Haziranm onbeşlpara olmaksızm hiç bir şey yapa lerime da bu açıdan yön verine yirmisine kadar devam cder mıyacağım, bu belâdan kendimi vordum. açıkta çalışmak, açıkta yani, naykurtaramıyacağım aşikârdı. londa olduğu gibi masrafa ortak Kanundan kaçmak amacı ile Kocaman bir bıçakla Robin'in oluruz, diğerinde masraf patrona hamlenin en ufağını bile yapaittir, naylonda ve açıkta biz de gırtlağmı paramparça eden adamamıştım henüz... Teslim olmakatılırız masrafa..» mı bulmak ancak polisten kamakla yetinmiştim sadece. «Akhm ermez henim eirdi çıU ^•ıbilmekle mümkiin olacaktı... Buna mukabil, mevcut paratıya, bilemem para işini oldum Pakat bunun için de para şarttı. mm son santimini rte harcadıkolası, vani r 'c hana simdı; vedı tan conrn l^"^irvıi Oysa Eduarrl Bolesla\v'm bes ÇIKMAZI Yazan : £. böylece de yakayı ele vermemek için meşru bir sebebe dört elle sarılmak zorunluğunu duymağa başlamıştım. Tevkif edildiğim taktirde yapacak hiçbir şeyin kalmayacagı muhakkaktı. Adalet açısmdan bütün delillerin aleyhime işleyeceğinder zerrece şüphe etmema liydim... Bu durumda savcılar, yargıçlar ve jüriler bir yana han gi Allalun kulu beni mahkum etmezdi?.. thtimalin bövlesi söz konusu bile olamazriı Ben, masum olduğuma vü^da hin inanabilirdim... Ru masıımiyet inkâr kabul etmez bir gerçekti... Fakat kendimden <?avri kimi inandırabilirdim? Akh yeni ermege başlayan çocuklar bile güîerdi bu iridiaya. **# v** »î* *î* »J» *%* Yedi ayda M Kırkbirinci caddeye yakın bir yerdcki pansiyonlardan birinden bir adam çıkmıştı.. Çok uzun boylu. saçları itina ile taranmış, sırtında parlak kumaştan sivah bir elbise, ayağında rla pırıl pırıl sivah ıskârpinler Bana doğru geliyordu. Ben de sıgındığım loşluktan çıkarak ona doğru yürüdüm. Cinaypt habprinin, bu arada fotoğrafimm da televizvonda vayınlanmamış olmasını dileyerekten v^bancıya yaklaştım:
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle