26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA D Ö R T Î :CUMHUSİYET= 18 13İJ Röportai URSA İpekçilikEnstitüsünden verilen bilgiye göre, «Ül kekrin ekonomik ve tanmsal politikaları de ğişfikçe koza üretimi de değişmektedir. Ancak; şıurası biluunektedir ki tabiî ipeğin değerine karşılık pahalı olması sentetik elyaf karşısında kullanma alannn daraltmış ise de 1969 dan sonra bu alan büyük bir hızla genişlemektedir. Bunun başiıca nedeni, ipeğin değeri ve hayat düzeyinin yüksekliğidir. B IPEK metrelerce ipekten yapılan «Idmono>nun giyümesini ve ipeğin kullanma alanını daraltmak bakımından Japon Hükümetinin ba21 tedbirler aldığı bilinmektedir. Bu durum, Japonya'nın ipek v e ipekli kumaş üretimiain artmasına karşın ihracatının azalmasıyla da anla$ılmaktadır zaten. «Konu, ile ilgili uluslararaa ör gütlerce yapılan hesaplara göre 1979 yuında dünya ham ipek ihtiyacının 800.000 balya olacağı, ne var ki üretimin bunun çok altında kalacağı anlaşılmaktadır. •Keza, Japon Tarım ve Orman Bakanlığının 17.3.1970 günlü yaymında 110.744 ton yaş koza olan 1970 yıh üretiminin Ü 3 artışla 1971 yılında 113.697 tona sıkar ve MAHMUT ALP7EKİN AYKAN UZOĞVZ Eu cümleden olarak Japon kadınlarının ulusal giysileri olan ve tüacağı belirtUmektedir. «Buna karjılık İtalya, 1969 yılındaki 2.217.087 kg. lık ya? koza üretimini "'« 30,66 oranında azaltmış ve 1970 yılı yaş koza üretimi 1.532.810 kg. olmuştur. Vine Italya'da 1971 yıh kampanyası için besleme Alman ipekböceği tohumu miktan 1970'e göre V» 3540 azalmıştır. •Başta Japonya olraak üzere sermaye ihracına izin verilen ipekböcekçiliği ileri ülkeler, koza ureülen çeşitli ülkelerde yabancı sermaye ortaklıkları kurmujlardır. Japonya, Tayland, Madagaskar, Pakistan, Brezilya, Lübnan gibi bir çok ülkede proje des teklemesi ya da yabancı sermaye ortaklıkları vardır. «Güney Kore basta; Tunus, Fas ve Cezayir olmak üzere bir çok ülkede aynı amaç ile sıkı ilişkileri vardır. «Japonya'nın aynı teklifleri Tür kiye'ye de yapılmış, ancak bizce uygun oltnıyan bu teklifler üzerir.de kesin karara varılama«Japonya, ipekböceklerini sunl yemle ya da tamamen doğal koşullarda besleme yönünde ilgmç araştırmalar yapmış, kısmen başanya ulajmıştır. Hattâ Japon lir malarından birisi suni yemle bes leme konusundaki sonuçların uygulama hakkını almak üzere hükumeümizden; Japonya'dan aldığı patentin tescilini istemiştir. «Bütün bu durumlar dünyada ipekçilik konusunda büyük ih tiyaç olduğunu, bu talebi karşılıyamadığını, dolayısiyle değerlen Dünya koza üretim politikası dirmenin her an mümkün olduğunu gostermektedir. «Bu sorunu çözümlemek için F.A.O. orgütünce eğilinmiş ve ayrıntılı projeler hazırlanmaya başlanmıstır.» Bir açıklama | İLİNDİGİ gibi, Baü'da fabrikasyon üretimine geçiş ve bizim, söz konusu endüstri devrimine ayak uyduTamayışımız; ulkemizi; sömurgenlik dunyasının aç:k pazarı durumuna sokmuştur. Bu açık pazar oluşta, kapitülâsyonların, genel borçların da etkisi önemli etmenlerdir. Ya da şoyle denebilir: Bu üçlem, yani, kapitülâsyonlar, Olkemizin açık pazar durumuna gelmesi ve genel borçlar (baştan sona doğru) birbirinin temeli ve hazırlayıcısı olmuşlardır. Ülkenüzin çok eski bir döneme dayanan dokumacıhğı, bu nedenlerle yok olma tehlikesi geçirmiştir. (Pamuklu. yünlü ve ipek li dokumacıhk). Bu konuyu ilginç bir bıçimde yansıttığı için, aşağıdaki değınmeyi buraya almadan edemedık. Prof. Ömer Celâl Sarç, .Tanzimat ve Sanayimiz> adlı incelemesinde 1838 Ticaret Andlaşmala ^^^««•«•••«««« nt aMançmıkçı» lık yapan kadın iççilerden birinin elleri. Paydostan sonra elleri açılmasm diye bunları sulandırılmış kezzapla yıkayacak. AYHAN BAŞOĞLU j [ GÜNAHKÂR KRALİÇE rının uygulanması sonunda, dokumacılık endüstrimizin nice bir ölüm kalım savaşı verdiğını şöyle anlatıyor: «Avrapa fabrikalannın rekabetinden, önce pamuklu sanayii zarar görmü$tür. tstanbul ve Avrupa Türkiyesinde bu sanayi zayıtlamışlır. Fakat pamuğu aile içinde fşleyenler, sefalete düjmek pahasına, dayanmı^lardır. «Serbest ticaret yoluyla mucizeler vaadeden Urquhart, tngiliz pamuk IpliklerİDİn ithall dolayısiyle, kazançlar yanya, hattâ bazen i'çte bire inmiştir. Ancak bu lthalât, dahilde fiyatlan düşürmek ve Türkiye pamuk ipliklerinin ihracatmı durdurmakla beraber, alle «anayiintn hissedilir derecede yerinl alamamı;tır» demektedir. «Fakat zamanla sanayiin çöküjii hızlanmı; ve yaygınlajmı;tır. Önce pamuk, sonra ipek sanayil buhrana suruklenmijtir. VIquesnel. 1845 • 1833 yıllaruıa ait olan eserlnde, Şam, Halep, Amasya, Diyarbakır, Bursa gibi $e hirlerde, ipek tezgâhı sayısının gittikçe Bzaldı^im yarmaktadır. •Hommaire de Hell'e gorc, «boyalı bezlerin bütün halk sınırlarına nüfuzu» ipek sanayiinl yık nııştır. 1847'den önceki yıllarda Bursa, 25 bin okka ipek işleyen bin tezgâha sahipken. işlenen Ipek miktan 4 bin okkaya, tezgâh sayısı 75'e düşmüştür. lSöl'de Mordmann, l'nutmayalım ki. tstanbul'da hâlâ, hemen hiçbir ecnebi ipekli kumaşın ithal edilmediği zamanları pek i>i hatırlayan birçok tacir vardır. Halbuki şimdi, Mnrsilya ve Trijeste'den gelen her vapur, Miİano, Lyo ve İs\içre'den balyalarca ipekli jetirmektedir. demek tedir. •Serbest ticaret döneminde, bir kbylü sanayii sayılabilecek olan ipek ipliği yapımı dahi sarsıntı geçirmektedlr. Kö> lii. iplik yapımı yerine, kozayı işlemedcn satmak tadır. Mordtmann'a göre, «Bircok yıUan bcri, gerek Araasya'da geTek Türkiye'nin öteki yerlerinde, kozalar, Avrapa kurumları tarafından satın alınmaktadır. Bu durum, Türk sanajii bakımından sakıncalı ise de üretici, iplik yapımı yerine, koza satmaktan daha çok yararlanmaktadır. Avrupa iplikçiül, Törk iplikçisinden daha yüksek fiyatlar ödediği sürece, bunıın öniine gecilmiyecektir. •Öte yandan 1923 yılında Millet Meclisine sunduğu bir raporda Milletvekili Rayrettin. eskiden bir ipek şehti olan Bitecik'in serbest ticaretten sonrakl dnrumunu şöyle özetlemiştir: •Vaktiyle giimrük kapılarmı ardına kadar açbiımız sıralardı, Avrupa ipeklisi. Bilecik vilâyetin de dutluklan kökündcn söküp atmıştır» Koza; sıcak su dolu kazanlara konur; iyice karıştınlu ve yuotuşatılır. Bu işi yapanlar» «Kamçıcı» deniyor. (Fotoğraf: Erdel ÖZDUR) Yazan: 54 FAİK BAYSAL Mavl gözlü ysştı adam kızın kendi kızı olduğunu söyledi. Sonra Çetnigi vnran delikanlı Selmanoviç'le Nezir'i bir kenara çekti. Başlanndan geçenleri yavaş yavas anlatmaya basladı. O kirli, yırtık çoraplann sahibi babasının kolları arasında ntaneından hiç dnrmadan a f layan o kıza tecâvfiz etmişti. Her halde bonu da Neniç ve Mihailoriç adına, yani Yngoslav. ya'nın bağınasızlıtı uğnına vapmış olacaktı. ö e c e gizlice eve girmis ve silâh tehdidiyle kızı alıp kaçırmış ve sıska atın sırtında onu bnra. lara kadar getirmisti. Selmanoviç öfkesinden neredeyse kndnracaktı. O koknsn pis pis y a züne vnran ayaklara bir kursnn da kendisl sıkmak istiyordu. Siz nereden anladınız k ı n kaçırdığını? diye sordu. Delikanlı hâlâ öfkesini venememifti. D n r . madan dislerini gıcırdatıyordu. Gece birdenbire bir çığlıkla uyandım. Ne oldnfnnu anlayamadım ilk önce. Hemen pencereye kostum, bir scy göremedim. Giyinip sokağa fırladım. Hiç bir ses yoktn, çığlıklar kesilmisti nedense. Sonra şözüme nzakta bir karaltı ilisti. Vakit geçirraeden eve dönöp tabancamı aldım v e adamın pesine düstnm. S a i . ma'nın babası neden sonra uyantnış, kızını y a . ta|ında gâremeyince deli gibi dısan fırlayarak bütün köyü ayağa kaldırmıstı. Tabii benim bundan haberim yoktn. Bfn sağa sola koşop durmadan o adamı arıyordnm. Nezir araya girip delikanlının sozünü kesti. Kızın annesi neredeymiş? O bir fey dnymamış mı? Delikanlı deniz vnrmn» gibi dftrgtfnlactr.'"" Saimanın annesi yok, ikl<ytt'tıMe"Bldfl, " dedi. Sonra yine Selmanoviç'e döndu. Gözleri ıslak ıslaktı. Nihayet adamı komsuların yardımıyla sabaha karsı burada kıstırdık. Tabaneasında ne kadar korsun varsa hepsini üstümüze b o . salttı, fakat Allah'tan hiç birimize bir şey o l madı. Saima'ya gözlerimizln önünde tecâvflz ctti. Selmanoviç yere düsmemek İçin Nezirin kolnna girdi. Bası dönmeye baslamıştı. Neredeyse düsüp bayılacak gibi olnyordn. Ne? diye bağırdı. Gözlerinizin 6n3nde mi? Olacak sey değil. Insan değil, bayvan olsa bunn yapmaz. Kafasına bir knrsnn sıkamadı> nız mı? Delikanlı kesik kesik cevap verdi. Olmadı, Saima'vı öldürraekten korktnk. Sonra adamın tabaneasında kursnn kalmadı. ğını da bilmiyorduk. Oımn için yanına sokulamadık. Sonnnda kızın bogazını da sıkıp öldür. meye kalkısınca artık dayanamadık. Aramızda onunla yirmi metre bile yoktu. Arkadaşlar da etrafını çevirmisti, kaçamıyacağını biliyordnra. Her şeyi goze alarak yattığım otların arasın. dan fırladım, ates ede ede ona doğru koşmaya basladım. Attığım knrsnnlardan biri alnına saplandı, hemen yere yığıldı v e tek kelime bile söyleyemeden öldü. Yanların» o eli baltalı adam geldi. Tabaneasında kurşunu kalmadığını a n . lasaydım onu su baltamla ikiye biçerdim, dedi, Ama anlayamadık iste. Hiç birimiz anlayamndık. Bize hep ateş edecekmis gibi yapıyordu. Biz de korktuk daba fazla soknlamadık. Zavallı Saima, iki ;ün sonra da evlenecekti. Davutiç kendini öldürmezse iyi. Selmanoviç'in gözleri yanıyorda. Davutiç kim? diye sordu. Delikanlı tabancasını koynuna loktn. Saima'nın babası, dedi. Demin siz b o . raya gelmeden önce de kendini yine öldürme. ye kalkmıştı. Bu sabab beri üçnncü oluyor. Döviz meselesi (T) DÖVtZ kaybımn nedenlerinden birincisi «tohumluk» ithal etraemizdir. (Krjlanılan tohumluğun bugur "o 50'si ülkemizde elde ediliyor, diğer yarısı Japonya'dan geliyor) (5) tPEK çekme usullerimiz ilkel. Böyle olunca, ipek ipligj ihraç edemiyoruz. G) İPEK ipliğimiz standartlara u>Tnadığı için ve ilkel usuller pahalıya mal olduğundan, buo larla yapılan ipekli kumaşları da ihraç edemiyoruz. (î) KOZAYI, (ipek çekmeden> koza olarak ihraç edince çok ucuza gidiyor. Böylece de rail yonlarca döviz kaybı meydana gehyor. Çare: Çare, belli: Stan dart ipek çeken tesisleri kurup faaliyete geçirebilmek. DİŞİ BOND ONU . CİĞİM , O SU IŞlW •ÛKLIMI BIJ2SEY Sonuç TİFFANY JONES EM iVlSt, O8UO PtÜKLj! Bereket versin her seferinde yetişip Bnledife Rezil oldum, mahvoldnm, ben çocuga şimdi n < diyeceğim diyor. Bereket versîn her seferindı yetişip önledik. Rezil oldum, mahvoldnm, beı çocuğa şimdi ne diyecefim diyor. Söyledii hep bu, Durup dnrnp çocuk gibi afbyor. Ba adam her halde Saima'yı bir yer den tanıyor olmalı. Bilmiyornm. Saima ona hiç tanımadıgi nı söyledi. Kızı kaçırırken yaltuz mıydı? Evet, yanında baska hiç kimse yoktu. Şaşılacak ş e y ! Halbuki Çetnikler he gnrup halinde dolasırlar. Her halde bunun go zü dönmüş olacak. Voksa tek başına böyl tehlikeli bir ise kalkışmazdı. Bu ağaca bağl at kimin? Davutiç'in. Buraya onunla geldi. Selmanoviç ne söyleyecetini bilemiyordn Bu gibi durumlarda yapılaeak en iyi işlerdeı biri de susmak ve acısım içine akıtmaktı. O d. öyle yaptı, sustu v e Davntiç'e de ayni şe> yapmasını söyledi. Sonra cebinden kfijıt kaler çıkardı, iki satırlık bir mektup yazıp Davutiç' verdi. Çarşıda, camiin hemen arkasında dokto Metroviç var. Kızınla hemen git ono gör, b mektnbo da ona ver. Ben de kendisiyle ayrıc konuşurum. Bir gün bütün bu olanları unuta cagız. Her şey düzelecek Davutiç. Köyündel bütün Türklere söyle, hazır olsunlar. Ba top rakları kimseje venniyeceğiz. îakında Sai ma'nın intikamını almak ve öteki kızlarımızı da başına böyle bir şey geimemesi için Bal kan'a çıkacagız. Böyle bir şey olmasını hiç is temiyoTdum. Ama mecbur ettiler blsf. Dövüşt ' ceğii,' ölfltıceye kadar döVüsecegiz. Onlar gil öfdürmek için defil, yasamak için, lnsanlık içi ddvüşeceğiz. Gidin, haber verio, ne kadar ta nıdığınız varsa hepsine bildirin. Silihlannı dol dursnnlar v e beni beklesinler. Hepsi Selmanoviç'in çevresine toplanmıst Bütün yGzlerde flzüntfiyle sevinctn paylaştıı bir şaşkınlık vardı. Çetniği vnrmas olan del kanh yerinde duruyordn. Selmanoviç'in ker dini kaybederek söylediği sözler ona adan akıllı costnrmusto. Biz zaten çoktan bazınz, dedi. Talnı başımızda kim olacak, ona bilelim önce. Köı körüne dövü? olmaz. Nezir dayanamayip atıldı. Selmanoviç olacak, ded). Başımızda Se manoviç olacak. Kendisi nerede simdi? Karsınızda. Gözlerine inanamayan Davntîç saşkınlığır dan elindeki mektnbu yere düşürdü. Selmı noviç'in bn kadar yakınında olabilecegini a V lından bile geçirmemisti. Ah! Selmanoviç, rezil oldnm, mahvo dum. Ben ne yapacafım simdi? Konn komsı ya ne yflzle bakacajim? Ben de seninle çık: cafım Balkan'a. Ben de dövüseceğim. Bana ı bir tabanca bul. Çabuk, bana da bir taban ver. Kime verecektim o mektubu? Dokt Metroviç'e mi demistin? Selmanoviç basını salladı. Evet, doktor Kayır Metroviç'e verece sin. Saima için elinden geleni yapacak. Sak gitmemezlik etme. Giderim, mutlaka giderim. Sen git d dikten sonra neye gitmeyeyim? Yeniden ağlamaya başladı, Yere düşm olan mektup Saima'nın elindeydi. Ona kıı elinden aldı, sonra katlayıp cebine koydu. Ne zaman çıkacağız Balkan'a? Takında. Hiç kimseye bir şey söylem yin sakın. Ben size haber vereceğim. Xalr eli silâh tntanlar hazır olsunlar. 1 (Arkaa « OLÖU 1 T&U. 2 StZ AAÜ (VOBMKJ MMEO VACOl ,U"M. EAK^T &IME O E i kfuffYİh M \ GARTH f / <5LJ Te.^AI^LEMEVIlZ OZA, ipekböcekçiliği, ipekçilik; ülkemizin çok eski zamandan beri gelenek durumutıa gelmiş bir if kolu. Aynı zamanda önemli bir gelir kaynağı. Bu yazı dizisini hazırlarken, koza üreticisi ile, koza v e ipek ijçileri ile, sun'i ve tabii ipek fabrikatörleri, İpekçilik Enstitüsü ilgılileri ile konuştuk. Onların anlattıklarıru dinledik. Ipekçiliğin geçmişini. son yülardaki durumunu ve sorunlarını okuyuculara ve ilgililere duyurmak istedik. En başta, Ugisizliğin: ipekçiliğımizi ne duruma getirdiğini göstenneğe çalıştık. Henüz vakit geçmiş sayılmaz «Zararın neresinden dönülürse kârdır. örneğini gözönünde tutmamız yaratb olacaktır. •Out ağaclannı keslyornz di. yen koza üreticisi, işte, BU ACI GERÇEG1, BU İLGtStZttCİ di. le getiriyor aslında. Son zamanlarda Ege ovalarında. Avdn'da. İncirliova'da. Ger« mencik'te sökülen incir ağaçlannı anımsıvalım. Yine. Manisa, tzmir. Turgutlu, Alasehir. Salihli, Akhisar ve diğer bağcıhk ya» pılan yerlerde sökülen üzüm bağ* larını da akhmıza getirelim. Ve Bursa'da; ipekböeeSi yetisürilen diğer illerimİ7de sökülen dut ağaç larını da anımsıvalım Dut ağaçlarmın hepsi kesilmeden ulusal çıkarımız için bu soruna bir çözüm voiu. bir çıkış kapısı bulunmalıd'r K Sağlık Bakanına açık mektup Sayın Böyüğüm, Ben Eczacılık tahsılt yapmakta olan yüzlerce öğrenciden bırlyım. Oğremm süremızde ve mezunıyet sonrasında en büyük yardımcılanmızdan bırı olan Türk Kodes'ini ancalc kütuphanelerde (bazı kütuphanelerde) görebilmekteyız. Bir eczacımn elinin değneğı denebilecek olan bugünkü Kodex 1948 basınudır. Bir çok e k m » X I I I Türk Farmakopesi yayınlanmalıdır Cumhüriyei"el rsSEJS&rtS ss Muailıklar ve ıstısnala • ^ • 1 ±tr^raffs ~&ri2şr\z gsvrsrsszz tadır. Eczaçılık ogrencııenne ve tum eczacılan buyuk faydas! olacak olan Yeni Türk Farmakopesi'nin yayınlanmsMi ve kolay temın edılebılır adette ca« m ı tçin gerekli tlgıyi göstermenizi tüm öğrenci arkadaşlan m ve nıealekdaşlanm adına rica ederim. Derin saygılanmla. Cemal ÖZTÜRK Eczacılık Yüksck Oknlu con ıınıf öğıencisi RX& Farmakopesi çalışmalan bitüği halde T B M M mn bu konu ile llglU te'ran kanun halinde çık 1318 sayılı Finansrnan Kanu tını satıp yenısuu aldıgmda al «|«n™ 3 üncü maddesi b oen verglsl vermiyecek, blrici g B İ I T İ ^ ^ ^ e h h y e t l n e ^ h ı p 0 ) a ng ö t ü r ü o t o m o b ] ) a e s n a f l g e U r vergısı mükelleflerindcn m y e t prensıplen ile bağdaştı sozedilmektedir. mıyoruz. yetkilılerden bu ! ^ ^ a l â k a ^ ^ ^ 0 ! v e dlyoı B u n ü k m e g 6 r e m a h ^ M n V e r . D a i r e l e n n c e gerçek usulde kı: DmumiyeUe tek rasıta sı g i bi şotörlerin götürü usulde, ' v e r g i m ü k e u e f i s a yUan tek va. şoförje,., muaflıklar gıye tabi olmalan temln edlls S l t a s a n i b 1 istisnalar hükmündeD ısUMuaflıklar ve tstisnalaı t v e fade edemiyorlar münden Istifade ettirilsia. Şöyleki: Ayni dernek Uyesl Saygılanmızla tek vasıtaya sahip iki çolör arNaziIIi, Şoförler ve Otoı kadaşımızdan hiris), götürü usul bilciler Derneği Başkao de yergtyo tabi olduğu İçin taşıŞerafettin Tüfekç4oğia
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle