Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ÎOKasuhI971; ıCÜMHÜKlYET SATFA BEŞ Ata'nın muhaf ızı anlatıyor Kanunlar müsait olup O'nu omıızlanmızda taşıyabilseydik toprağa veremezdik,, Karşımda Btiyük Kurtancı Atatürk'ün yanında tam ondokuz yü geçiren ye şimdi anılan gözlerinde bir avuç göz yaşı olarak dile gclen eskl bir asker var. Her şeyini O'nun uğruna ortaya koymuş, elini O'nun için siiâhıntn kabzasmdan bir an olsun ayırmamış, hâlâ herşeyi ile O'nu yaşayan mert ve korkusuz bir asker... 17 Nisan 1920 yılıntfa «elâmtnı çakıp onun emir ve komutasına girdıkten sonra 10 Kasım 1938 günü saat 9,05'e kadar onun yambaşında olan General lsmail Hakkı Tekçe ile karşı kaışıya ve onunla birlikte anılar zıncirinın içindeyız artık. Atası için hâlâ gözyaşlarını tutatnayan eski asker sözlerine baslamadan önce bütün üzuntulerini bir sözle noktalıyordu: «Şimdi onun için çok f*yler söviüyorlar. Aleyhinde oUnlar onun arkasına saklanıyorlar. Onun alfyhinde konussnlar onun saÇlığında kaçacak yer ararlardı ama ne yazık ki bn ulusu kurtaran Atatttrk'e simdi dil uzatanlar rahatça toplum içinde dolaşabili} orlarj» Buyuk Ataturk'un butun Kur tuluş Savaşı suresince emrind'e bulunan eski Muhafız Alay Ko mutanı General îsmail Hakkı Tekçe anılarıyla başbaşa yasadığı evirde En Büyük Askeri bize ?oyle dile getiriyordu: «Atatürk'ü ilk defa Balkan Savası sırasında Kuvayi Mürettebe'de mülâzımı sani rütnesiyle Harrkât Sube Müdür. lügüne bakarken tanıdım. Atatürk o zaman binbasıydı. Fetki Okvar da Genelkurmav Başkanlıgına bakıyordu. Fakat Atatürk'le ilk konuşmam 17 Ni !>an 1910 yıiında emrine girdii\m gün Ankarada olmustur. Ben Atatürk'ün yanında göreve baslamadan önce o zaman 3. Kafkas Fırka «Alay» Komntanı olan Halit Fasa tarafından Trabzon ci\arında bulunan Tetimoğlu Mustafa ve çetesini takip etme göre\i veril. mişti. Bu görevi bitirdikten sonra Ankarada toplanacak o. lan Türkiye Büyük Millet Mec lisine katılacak olan milletvekillerinin seçiml için hazırlık. lar başlamıstı. Ben köy köy dolaşıp ihtiyar heyetlerine \e köylülere masa flzerine koyduğum tabanca, bayrak ve Kur'ana el bastırıp ciheti askeriyenin verecegi listeden baş kasına oy vermemeleri için ye. min ettiriyordum. O'nu her lomondan daho cok Ergin KONUKSEVER çahşacaksınız. basarılar dile. rım> dedi. Millî Mücadeleyi ıür düren bu büyük komntanın yanında görev yapacafımı duy mam beni çok gururlandırdı. Hemen hazırlığa başladım ve bir saat sonra atla yola çıktım. '»arlı \e soğuk bir kıg günüydü. Kar, telgraf direkle. rinin boyunu aşıyordu. Hamsiköyden ancak iki günde Trab. zon'a vardım. Burada buldugum bir ltalyan Vapuruyla Is. tanbul'a geldim. Üsküdarda ka raya çıktım. Tolda Fevzi Pasanın (Çakmak) emir ınbayi olan Trabzonln Aliyle karsılasmıçtık. Berabcrce karmya geçtik. Köprüde Ingilizlerin «Ayranduk» isimli sa\aş gemi. sini gördum. Sanki kanım don. mustu. Biraz sonra Fransızla. rın bir Mecusi Taburu trampet çalarak burnumuzun dibinden geçti. Yeni Caminin öniınde bir Hint Alayı tüfek çatmıs is. tirahat ediyordu ve günlrrden 16 Marttı. İki sllâh arkadası gözyaslarımızı tutamadık ağladık ve ben orada AHahtan ya. kın bir zamanda köprü üzerinden bir Türk kıtasıyls at ü. zerinde geçmeyi diledim. Atatürk arıyoruı,, omuzlarında aitmeliydi Prof. Ragıp ÜNER lsmail Hakkı Tekçe ' 9 Ulu Önderimiz «Bir töreni izlerken» f NUN da bir gün, her insan gibi, öleceğine inanmazdık... Ne zaman ki Savarona yatından Dolmabahçe Sarayına taşımLşlardı büyük Ata'yı, işte o gün içimizde bir burkulma oldu. Türk ulusunun yaşantısı karanhk ve kuşkulu bir hale büründü... Gülir şü, acıya dönmüştü. Ata'nın hastalık günleri, Ünlversite'de oğrenci olduğunıuz doneme rastlar. Prof. Neşet Ömer, Dolmabahçe'den çıkar çıkmaz koşuşur etraiını alır, Atatürk'ün kılosunu, ateşıni, nabzını. rahat nefes alıp almadığını sorardık. Bir gun Hoca, Büyük Kurlancının 39 kıloya kadar düştügünu, artık kurtuluş umudu kalmadığını söylemiştı. Bız ki.. bir mucize umuyor, tıim Ulus olarak gokgözlü Dahi'nin bir gün gtne aramıza döneceğine, gene bsşımıza geçip bu talıhsiz Ulus'u ı'eri günlere doğru götüreceğıne ınanıyor... O'nu beklryorduk. se birbjnne bakmadı, konuşmadı insanlar bırbınyle... Ne var ki, içımızdeki umutların ve renk renk dalgalandırdığımız nurlu geleceğin söndüğunü, yıkıldıgırn hissettik. Bu açten bir yıkıhştı. O'nun sevgisı hlç bir şeye bfcnzemiyordu. Çünkü Atatürk Ulug'u için bes bın yılda bir R°len. insan üstıl bir varlıktı O'na nasıl alışmıştık. Nasıl f,üv?nmıştik, O'na .. O varken nasıl korkusuzduk, nasıl butun Dunya Uluslarma tepeden bakıyorduk. O yalmz Turk'un değtl Dunya Ulus'larının da umut ışıgı ıdı. Bir kuş olsam, Uçsam Akdeniz'i geçsem... Atatürk'e ulaşsam... dıye bağınyordu... Cezayir, Fas ve Tunus'ta bağımsızlık savaşı veren mücahıtler... 0 Kurtuluş Savaşı nda Sana borçluyuz tâ derinden! Çünkü yurdumuzu sen kurtardın, Hasta, yorgun düşmüştük, Yaralanmızı iyice sardın. yapıcıydın, Sanatkârdın, denizler kadar engin; Kimsenin görmediğini görürdü Sevgiyle bakan gözlerin. Dcdln ki: Millet, bu büyük millel Yüzyıllar boyunca geri kalmış; Bu yurt. bu güzel >urt, bizim yurdumuz Her yanından yaralar almış. Dedin ki: Bir güzel sa\aşmalı Kurmak için >eniden; Bilgiyle, inançla, coşkunlukla «Oğün, çalıs, güven:» Sana borçluyuz tâ derinden! Işığısın bu yurdun. Dilimizi, ulusallığınnzı öğrpttin bize, Çünkü Cumhuriyetimizi sen ki(rdun. Hürriyeti sen yaydın içimıze, Halkçıyrz dedin halk içinden, tnançta hür yetiştirdin bizi, Sana borçluyuz tâ derinden! Devrimlerle yOçeltti', çok j(ji«Sl.I, Bu miUetLtemİ!! eJlrriıv' V V Sana borçluyuz tâ derinden En büyuğü Mustafa Kemal lerin! Cahit KÜLEBI Yiğittin, inanç doluydun, • Ataturk'un Muhafıı Komutanı lsmail Hakkı Tekçe Ata'nm fotofraflanna bakarken eski tunleri yaşıyordu. Geyve «Ali Fuat Paşa» tren istasyonundan bir marsandize atlayıp Ankara'ya nlastım. Kosarak trenden indim artık komutanıma dogra gidiyordum. Birdeıı lstas\onda kendisini gör düm. O zaman Ziraat Okulu (Fotoğraf: Ergin KONUKSEVER) Heyeti Temsile Karargâhıydı, Inönfl de Genelkurmay Başka. nıydı. Atatürk'e Halit Paşanın ver. difi mektuba uzattım ve <Pa. şam emrine geldim» diyebildim. Çok heyecanlanmiftım, o benim heyecanımı aalamiKtı, «Çocuk, sana brr oda vertınler git istirahat et» dedi ama ben artık onu bulduktan sonra bı. rakır mıyım? Hemen çalısma\a başladım. Atatürkle ealışmalara baslayacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi salonunu be raberce bazırladık. Bu hazırlık sirasında o kadar heyecan. lıydı ki eliyle sandalyeleri lıizaya soknyor ve her sejin elimizdeki imkânlara göre en i> i si olmasına dikkat ediyordu. da kalıyorda. Benim yammda Nuri Conker vardı. Ethem ve adamlan biraz tonra geldiler. Hepsi tepeden tırnafa silâhlı bombalı yirmi üç adamı vardı. Gelenler birden merdivenleri \e kapıların a^ızlarını tuttular. Benim yanunda S»lih Bozok, Mflzüffer Kılıç da \%t&\, he, men toparlândık ama bu kadar silâhlı adama karşı belimizde bir tek tabancamız \ar. dı. Nöbcte dikecek asker sıkıntısı içindeydik, gelenleri bırakmak istemedim. Atama kast edebilirlerdi, bunu düsundüm elimi belime attım. Tam o •• *rada Atam merdivenin basıııa eeldi, çelik bakışlarıyla berkesi ezdi. sonra bana, Bırak çocuk gelsınler» dedi. Onun sözü kanundu benim için. Bıraktım. Toplantıdan sonra Atatürk anlattı, Ethem istediği \ilâyetten istediği kadar asker ve para almak istemiş fakat o da kabul ctmemis. Fakat bu olay beni çok rndiselendirmisti. Hemen bir Muhafız Takımı kurmak için çahsmaya başladım. • KAN VERİLDt Prof. Akil Muhtann tekllft ıle kan verılmişti Ata*ya... Bir ara gok renkli gozlerini açmış, Dıl . Tarih, DılTarıh dıye seslenrr.ış, gene derin bir uykuya dalruıştı. Ne demek istemışti. O gün büyük Adam «Tann Tiirk'ü dünya t'lus'larına egemen , oloıak igln yaraUttı$tı» bunu rrtW~»ov< leyec^tj'Sr Türk dili yabancı sözcüElerle boğulmuştu... Ac3ba son nefesinde bunun ayıklanmasmı mı emredecekti?. Hep kan verüsın diye çırpınıyor.. Hocaları sıkıştınyorduk. Ata bu uykudan uyansın ıstıyorduk. O'na kanını veren Mehmetçık'in mutluluğuna lmrenmiştik... Keşke hepimizin kar.ını verselerdl O'na Tüm Ulus olarak hepimiz birer damla kan v»rseydık de.. O kurtulsaydı.. Ama ne çare. inus"un kara günü çabuk geldi . «O'nun gök renkli gozlerini ellerimle kapadım» dedi, Mim Kemal... Acı haberi aldığımız an birden Dolmabahçe Sarayı'nm önunde oluvermıştık. Oraya, nasıl geldik, ne ile geldık .. Bu gün bile hatırlamıyorum. Belki de, O'nun sonsuzluğa gidışine inanmadık ta... Onun ıçın .. koştuk oraya... İstasyonda Bir iki gün sonra Ankara'ya gitmek için shil elbise temin ettim, gizlicc karsıys geçtim, • ÖLÜM KARŞISINDA Ama şımdi ölüm karşısuıda r.e yapabılirdık?. Güç yetrnezse r e ATATÜRK ATATÜRK DEDİM İPTİDA ÖNVMÜ ILİKLEUİM. Nasıl söylerim oldiığunu Atatiirk'üm karşımda. Yatmış uyumuş karlar üstün Kalpağı basında. Nasıl söylerim öldüğünü Çenesine uzanmış eli Atatürk'üm çıkar Kocatepe'ye Dalgın, düsünceli. Nasıl söylerim öldüğünü Elindc beyaz tebeşir Geçmiş tahta başına Atatürk'üm ders \erir. Nasıl söylerim öldüğünü Başında yeni şapkası Yola cıkmış jürumus Kalabalık arkası. Nasıl söylerün öldüğünü nasıl Bir ışık vurmuş yıizümüzc Atatürk'üm bakıyor besbcili Çekidüzen \erelim üstümüze. İlhan DEMİRA5L.\N Camiden Meclise Nihayet 23 Nısan 1920 günu eamiden çıkılıp Meclise çirildi. Artık çok muyluydum, ber gfin Atatürk'le beraberdik. onun yanında. emir ve komuta«ı altında Türkiye'nin gelecegi için inanarak çalışıyorduk. Görevime başlayalı iki ar olmustu. Bir gün Çerkez Ethem'in Atatürk'le konnsma\3 geleceğini söylediler, beklcmeve basladık. Atatürk Ankarada simdi istasyonun olduğu >er. deki Kalemi Mahsus binasın. • O'nu anıyoruz Kıta dönüşü Böylp bir gün kıtama dönüsnm de Halit Paşa beni çafırdl ve bana. «Bugunden ıtibaren Mustafa Kemal Paşanın yamnda İşte; lsmail Hakkı Tekçe, yine Ata'sırun yanında ve eli silâhının kabzasında, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin tarihî bir toplantısından daha birlikte çıkıyorlar.. Muhafız takımı Mustafa Kemal Pasa çalısmalarımı duymuş bir gün beni çağırdı. «Gene neler yapı\orsan çocuk» diye sordu. Bir Mu (Arkası Sa. 7. Sü. ? de) • UMUT IŞIĞI Sarayın onünde butun Istanbul vardı. Sanki butün Ulusun kalbi orada atıyordu. Ama kım A TA TURK'UN SON OUNLERI 1938 jıhnın son ajları.. Dolmabahçe'nin denıze bakan odalarından bırinde Mustafa Kemal bulunmaktadır. Odanın duvarları mavı zemın uzerine sarı yaldızlarla boyannıış, ırili ufaklı yüdızlarla kaphdır. Odanın ortasıno*a duvara dayah, ceviz oymalı bir karyola \e komodin, ayak ucunda şezlong, onun karşısında genış krıs tal aynalı dolap odanın e^jasını te?kıİ etmektedır. Bu odanm denıze bakan pen. cereleri onunde mavıli Hereke kumaşıyla kaph koltuk ve sandalyeler, koşede yastıklı bır sedır goze çarpmaktadır. Bır başka koşede yastıklı bir seair bulunmaktadır. Sofaya acılan lkl kapı arasında bır tuvalet masası ve uzerınde Mubtafa Kemal'ın sılâh ar. kadaşlarından Nurı Conker'ın Atatürk'e hedıyesi fosforlu, dort koşe büyucek bır masa saaıi durmaktadır. Bunun üzerınde de o sıralarda Zekâı Apaydın'ın kendısıne armağan ettığı bır tablo .. Bu tabloda arka plânda karh bır dağ, önde ağaçlıklı orman ye bır duzlukte çimenli bır saha gorulmektedır. bofada bır radyo bulunmaktadır. Bunun hemen yakınında da gece gunduz nobet bekleyenleıden bın .. Yatak odasınm yanındakl «Pembe salon»d3 ise, daınıa nobetleşe bekleyen yakın arkadaşlarından bıri ya da ikisi bekle«mcktedır. Bundan sonrasinı Prof. înan şöyle nakletmektedir: «Son aylarda oraya bir nöbet defteri koydartmuştum. Musta. fa Kemal'in hergünkü sağlık du rumu bu deftere kaydedildiği gibi Atatürk'ün yanına gireıılerin, ne kadar kaldıklan, be. lirtilmekteidi. Doktorların tavsiyesine göre, kendisinin çol; konusmaması gerekiyordu. Dai. raa konusmak, dinlemek âdetınde olan bir insan için, bu halin çok sıkıcı olduğuna şüp. he yoktu. Ben her gün gazete. leri okuyor, özetlerini kendisine naklediyordum. Bazan hikâ. ye \e seyahatname seklinde okuduğum kitapları da anlatıyordum. Çoğu zaman bunların bir kısmını anlatır, gerisini sonra. ki saatlere bırakırdım.» Hatay meselesi idi.. Bu isin hal. ledilme sekli kendisine en bü. >ük sevinci vermisti..!!!» Önderimiz Mustafa Kemal Atatürk bir ha\<i tatbikatını izlijor riu yapılıı? Herkes gıbı bızım de aczımızin ıfadesı gozyaşı oldu. Beyazıt'takı yurdun yanuıda bır dışçı vardı. Ermenı asıtlı ıdı. Adı Bedros Çıçekcan ıdı. Dış aânsından duramıyorduın .. Oraya koştum... tanıdık da dejjıl dı. Koltuğa oturduğumuz zaman gözlerimiz karşı karşıya geldı. Ata'yı kaybedısimızın acısını bakışlanmızda birden duyduk sanki .. Yüz kemıklenm:n sızladığmı hissettım.. orada Bır yandan dı=:m tedavı edıldı. Bir yandan ağladık. O'nun onünden uç gün, üç gece sanki içgüdu ıle geçtik .. Ankara'ya gidecekti .. Buyuk ATATÜRK. Ne olur Istanbul da kalsaydı dıyorduk. Rektor, Cemıl Büael (Arkası Sa. 7. Sü. 8 dc) Günler geçtikçe... «Günler geçtikçe hastalığı a. ğırlasmasına, doktorlarının ke. sin istirahat tavsiyelerine rasmen. >ine genel konularla meş. gul olarak devlet islerinin nor. mal yürümesini takip etmekten geri kalmazlardı. Bir gün Basbakan Bayar, ikin rak: ci beş yıllık iktisadî program Atatürk biraz fazla yoruliçin bilgi vermek istedi. Dr. dn. Yanına girseniz de izahatın Neset Ömer (Irdelp) beni bnia. bir kısmını başka bir zamana bıraktırabilseniz, diye rica etti. Bu istek üzerin odaya girdi. fim zaman, Atatürk jatağında oturuyordu. Celâl Bey de bo. yuna anlatıyordn. Atatürk ba. na: «Otur sen de dinle!» dedi. Bir süre sonra, doktorun tavsi. yesini yerine getirmek için müdahale etmek istedim. Ama, kar sımda sanki hasta Atatürk yoktu... O, tamamen memleket iş. lerine kafasını vermis, maddi ıstırabını unutmuş: «Biliyorum, doktorlar, yine istirahat tavsiye etmişlerdir» de dikten sonra daha sert, «Mem. leketin en raühirn ve esaslı işlc. rini konuşuyoruz. Bnnlar beni yormuyor. Bilâkis hayat veriyor. Bunları otur da sonuna kadar sen de dinle:» demişti. jet verdi. O geceyi rabatsız ge. çirdi. İlk hafif komayı o zaman atlatmıstı. Ertesi sababki aç>k. lamasında «Demek ölüm böyle olacak» diye uzun bir rüya gördügünü anlattı. Rüyadaki olav, Selânik'te ihtilâle ait bir komi. tecilik vak'ası idi. «Salih'e söy. le, ikimiz de kuyuya düstük. Fakat o kurtuldu» dedi. Atatürk. siddetli ve üç gün süren komayı 33 Ekim gecesi anlattı, Fakat eskisindcn daha düskün ve halsizdi. Artık tamamen yatağında kalmak zorunda idi. Çok sevdiği denizi (Atatürk denizi ve agacı severdi) gormrk is'»miyor, odasının pancurları hemen ekseriya kapalı kalıyordu. lyi olduğu saatler, Ankara' ya gidebilmek için hasret çektigini belirtiyordo. Hastalığının son aylarında hep ormanlık ycr lere gidebilmek arzusu kendisini meşgul ediyordu. Fakat komayı geçirdikten sonra bu dilrkleri de unutmus gibiydi. Atatürk kurdu|u cumhuriyeti 15. yasına getirmisti. Bu yas eününü hastalığının en ıstırap. lı günlerinde geçirdi. O günler. de tstanbul şehri, bu tbrenı kut. lamak için büyük hazırlık va. pıyordu. Bunlardan bizim göre. bildiğimiz, Sarayburnundaki su \e ışıklardan ibaretti.» S.A.T. Atatürk ra/:lı bir kıtap okmorum, Yol ayrımında, kar.ır günü, ayakta . Kızılırmak ^••jıı.ı çiziyor cök\ürü, Bulutlar köpiik köpük, boz bulanık Sakarya Atutürk yazılı bir kitap okuyorum, I sumun ekseninde pınl pırıl bir dünya, Tckmil denizlerıııde Samsuna çıknorum, Yürüyor Anıa;\ada, Erzurumda, Sivasta... Oecenin zincırini halkımla kesiyorum, Oh dhorum . Olıhh .. Uyandı Ankara Saygıyîa çeviri>orum vapraklarmı, Eskiler, acılar kalıyor arkada.. Atatürk yazıtı bir kitap okmorum, iüksek sesle, tane tane, bütün vatana .. CELÂL ERTUĞAY SÖYLEV OİLEDJĞİ FAKÜLTEYE GİREMEYEN VE BEKLEMEÜ ÜGRENCİLERE Pembe salonda BİR ÖĞRETİM YILISÜRELİ Mustafa Kemal hastalık gün. lerinde, günlük olaylar, aynca resmî bilgiler kendisine verildikçe, yeni siyasî ve askerî ge. lismeler üzerinde düsünce ve görüslerini ifade eder ve gele. cek için milletçe kuvvetli olma. mızı dilerken dünya barışının sarsıntıda oldu|una isaret ede. rek endişe duyardı. Nitekim O'nun cöçüsünden sonra Ikinci Dünya Savası bas. lamadı mıV Atatürk'ün son zünlerınde k</n disini cn çok meşgul eden ko. nunun Hatay me si oldnğuna isaret eden bayi Înan, şöy. le dedi: «Bu sıralarda kendisini en çol; mesgul eden ve üzerinde hassasheüe durduğu si>asi olay, Banş ve Hatay meselesi ÜNİYERSİTEYE HAZIRLIK FENSINIFI ÖĞRETİM DEVRELERİ: 5KASIM197T1HAZİRAN1972 6 ARALIK1971 1 HAZİRAN 1972 geniş bilgi için BROŞÜR isteyinız. Cumhuriyetin 15. yıldönümü Dil Kurumunun bayramı 16 E>lul 1938 günü kutlanacaktı. O günun çcccsinde Atatürk rad.voyu dinlemiş, kendisi tarafındau orada söylenmek üzere bazı di. rektifler de \ertnisti. Bunun gecikmesi sınirlenmesine sebebi. GDKSFIM • Ölumunden bir yıl önce Trakya manevralaruıda 3Iareşal Fevzi Çakmak ile Beyazıt, Mitikıtpaşa Cod. lit. Tel: 27 5132 Cumhuriyet 9160