29 Mart 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA DÖRT. 13 Ekim I97t Şehir dışındakiler henüz birinci yüzyılı yaşarken, içindekiler yirminci yüzyıla adımını bile atmış değil EN BİR tSTANBUL hemşehrisiyim. Etliye sütlüye kanşmam. Politika ile ilgim yok. Çeşitli dalgalanmalann dışındayım. Ne parlâmenter reji min kaderi, ne de parlâmenterlerin durumu ilgilendirir beni. Ben, sadece, tstanbul'da yaşamanın zevkine varmak isterim. Ama, gelin görün ki, bu zevki zehir ederler bana. Biraz yanıp yakılacak olsam, ağzıma tıkarlar lâfı: Bir tstanbullu'nun B Sultan Fatih'ten sonra ki en büyük kuşatma re edenler de bırakmıyorlar ne yazık... îstanbul, tek parti, çok partl, demokrası devri falan filân derken, nüfusu çoğalıp suıırları genişledikçe, derdi sevincıni, sıkıntısı keyfinj alıp götürür oldu. Sorumlusu Belediye desem? Tâ uzak geçmışten bu yana, adım adım, şehrin bütün birikmış dertlertnin sorumlusu olan Beledıye! Sonra, daha yüksek kademeden, bizleri yönetmış ve yonetmekte olanlar... Ve bizler, bu şehrin hemşehrilen... Ucundan kıyısından, derece derece, hepimizde var sorumluluk. «Madem ki tstanbulda yasıyorsun, sen, Tannnın mutlu kulusun. Bir ye, bin şfikret!» Eh, Îstanbul masal şehir! tstanbul kocaman şehir! Daha ötesi, îstanbul çok güzel şehir! Renkli, üç yanı denizle çevrili, havası hoş, eğlencesi bol! Ama tstanbulda yaşamanın zorluğunu, ancak, benim gibi, içinde yaşayanlar bilir. Başkası bümeı, bılmek de istemez, anlatmaya kalksan dinlemez. Bu ytizden dertliyim. Hani Şair Orhan Veli' • Talihsiz ve başıboş şehir... Gerçi hayyanlann da canı var ama; bunlan şehrin göbeğinden; özeltlkle de turistik kesimlerden uzak tutmak yine de ilgiMerin elinde. nin «Urumeli Hisannda/Bir Garip Orhan VeUyim/Velinin ogluynm/ Tarifsiz kederler içinde» demesi gibi, ben de «Bir tstanbttl hemsebrisiyim/ Tarifsiz kederler içinde.» Gene de îstanbulun tadına varmak istiyorum. Ama, tstanbulu bugüne değin idare etmiş olanların bırakmadığı gibi, bugün ida Kuşatma MA BEN GENE de mutluyum Îstanbul hemşehrisi olduğum için. Bu mutluluğum, tstanbulun zengin şehir olmasın dan, fabrikalann bulunmasından, Universitelerin toplanmasından, koca koca binaların yükselmesinden değil. Çünkü bütün A kotıu veresim: AYHAN BAŞOĞLU | | GÜNAHKÂR KRALİÇE bunlan, hattâ Boğaziçinin bütün güzellıgi ile şehrin bütün havasıru alıp götüren bir gecekondu kuşatması var. Attilâ'nın, Fatih'ın kuşatmalarından sonra en büyuk kuşatmaydı, bu gecekondu kuşatması. Şehrin boynuna geçirilen bir ilmik gibi, sıka sıka, tstanbulu boğabilir. Bakalım ne zaman? Boğaz sırtlanndan Kadıköye, sur dışmdan Şişlinin gökdelenlerinin çevresine kadar, tstanbul bir tarih şehri olmaktan çok, gecekondu şehri olma yolundadır. Benim gibi iyimser olmıyan bazı kötümser kimselere göre, oldu bile. tstanbnlda 100 bin gecekondu var, diyorlar. Bu bölgelerde 1 milyon Insan yaşıyor, diyorlar. Bu bir milyon insanın yaşadığı Te ber yıl yfizde on artif (fösteren gecekonda bölgelerinde, stı yok, elektrik yok, yol yok. kan&üzasyon yok, diyorlar. Şehrin göbeğinde yaşayan bia îstanbul hemşehrlleri, konusu birinci yüzyılda peçen bir filim seyreder gibi. şehrin çevresini seyrediyoruz uykulanmız kacmadan. tstanbulun dışı, gerçekten birinci yüzyıh yaşıyor, içi ise henüz virminci yüzyılm eşiğınden adımını atamamış. • İşte; tarifsiz sıkıntılar şehri tstanbul'da yaşadığı halde hiçbir şeye önem vermeksizin kendi hayatını yaşayan mutlu bir vatandaş... Sular akmıyormuş; elektrikler yanmıyormuş; trafik felâketmiş; hayat pahalılığı dayamlır gibi değilmiş... Vız geliyor bu vatandaşa... O; kaldırımlara oturarak gazetesini okuyaraktan da mutlu olmanm yolunu bulmuş... otoritesi nerde?» diyecek olsam: «Böyle hemşehriye, böyle Belediye» diyorlar. Ama, biliyorum, Belediye ile hemşehrilerin ilişkilerinde bir denge yok. Ben bunlan düşünür ken, çok bilmiş biri kulagıma eğildı: tstanbul hemşehrisi olarak, bütün bozuklnğun nedeni nedir? Onu araştır, dedı. Ben de sorup soruşturmaya karar verdim. Başladun tutmaya bu not deftenni. Y A RI N: Ey belediye, hesap ver bakalım İNSANIAR.DÜAIAR.ÖLÜLER YAZAN : MUZAFFER HACIHASANOÛLU 7 Mehmet*i kimse aramatnıştı şimdiye kadar. Şehirde tanıdığı kimse yoktu. •Kövden bi gelen olmuştar...» demişti Mehmet. Salihin geleceği hiç aklına geunemişti. «Azıcık utanması olsa bi daha gSrfinmezdi...» demişti içindeo. Yanında bir adam daha vardı Salihin. Sanki »ralannda hiç bir şey geçmemiş gibi: Gardaşım, Mehmedim, görüşmeyeli btr hayU oldu. Oh! Oh! Maşallah pek iyisin. Nuriden duydum iş bulduğnnu, bi »evindim. bi sevindim... Şişmanlamışm da. demişti. Boynuna sarılıp şapur şupur öpmfiştü. Ordakilerden utanmıştı Mehmet. Daha daha nasılsin? Gördüiün gibi.. Hamdolsun iyiyim. Anandan nevi haber alıynn mu? «Sana ne eşşoğlu eşşek!» diyememisti Mehmed. Geçen melrtup yazdım. Para g6nderdim biraz. Şaban gelmiş. tvi, gendini daşıvo diyordu.. Allah versin ifio iş bnrda. Kim buluverdi bu işi? »Söleyün de adamın başuıı afnt...» demişti içinden. ' • » Koraeoluğumda bizim' kSva. gelen memnr beylerden biri. Adım bile unuttum adamın. Halime acıdı da sayesinde b) ekmek kapısı bnlduk. Salih onun duraklamasmdan söylemek istemediğini anlamıştı herhaldc. Bnrası rahattır herhalen... Alışana gadar zoruma gitti. Emme şfikfir simdi... ?or iş bu. Agşama gadar ayakta. Kemet, bizim dayınm bir derdi var. Gazsda hökümat dokturuna görünmfiş: bi menfaat bulamamıs. senin burda çabştığmı duvnnca, hadi Memede gidelim dedim. Bi gözel mâyene ettiriver... «Ah it, ah! tşin dfişünce Mehmed aklına rel di. Çıkann olmasa gelir miydln bnrayaS.. tir Rit! Kime gösterisen göster dayım...» diyememiîti. Dsktor Hâseyin beye rica etmiş, muayene et tirmist' Salihin dayısını. Salih giderken: Mehmed, demişti, benim bi emml o|1n var, cin gibi çocuk. tş anyo. . Aklında olsun da burda bi hademelik neyi bulunursa... «Utanmamalıydı insan dedigin; jön cekmefiydi suratına. Namnsun ntanmanın zerresi galan açhğmdan geberse daha iyiydi. Vab gahbe dünya vah . » • V ^ ECEL Mehmet her gün biraz daha işlere alışmı? arkadaş edinmiş, onlarla izinli günlerinde lokantaya, sinemaya gitmeye başlamıştı. Yatakhaneleri dardı. Ranzalı karyolalarda yatıyorlardı. Mehmedin üstündeki vatakta Cafeı diye bir Kayserili yatıyordu; onu severdi Mehmet. Kendi halinde bir çocnktu. Zayıf. soiub vüzlü. ateş gibi bir oğlandı. «Kimsem yok All» hundan başka . » derdi. Raşitle Mustafa bitişikteki ranzada yaUrlar: yatak kavgalan eksik olmazdı. Her öğle yeme ğinden sonra itişmek için bir bahar.e bularlardı tkisi de birbirinin zayıf noktalannı biliyorlardı Raşit: Bu ayı hâlâ bi galdınmdan bi galdıran* geçemez. Buniann köyünde otomobile samar veriyorlarmıç .. Deyince Mnstafa kızar: Lan hırt! Ben mi mankene yol sordum': derdi. Birbirine girerlerdi. Ziya ile inuun odanın öbür ucundaki ranzada yatarlar. hiç sesleri çıkmazdı. Hasan Nazmiyle beraberdi. «Aşçıbaşı» derler dl Hasana. Fasulye kılçıkh çıkarsa yıgarlardı » niine. «Bura sana göre degil, Karpiçe .» derler di. Hasan buraya gelene kadar ahçı yanında çalışmamıstı. Şündj soğan soyuyor, fasulye ayık Uyordu. Cafer ranzaya uzanınca: Bittim derdi. Zor bizim işimiz gardaşım... Mehmet yattığı verden başını kaldırırdı: Hangimizin kolay Cafer, didinip durayoı afşama gadar... Hariciyenin işi zordur. İler tutar yeri olan yok ki içlerinde; eli kırık, ayağı kınk, başı yarık, ameliyatlı... Biri yemeğe galkmaz. Hepsi ne de ayrı hizmet. Oturaklan dökülecek. Ihsau ağbi pansımaniannı yapar: o kanlı. irinli bezler pamuklar daşmacak; hemşire bagınr bir yaa dan .. Zor sizinJd de tüm zor... Ne oldn o ya> nık? Sorma kefen) yırtar gibi oldu; (şiyo gayn... tyileşeceğimiş, öyle diyo dokturlar. Mehmet görmüştü adamı: Kıpkızıl çıkmış, yumurta gibi soyuunuştu. «Ümit vok...» demişlerdi geldiğinde. Cafer elini kaldtrmıştı «Olmaz» der gibi: •^^•^ (Arkaaı »ar) Teşvik ITLTAN Süleyman devrinde, Avusturyanın bir elçisi varmış îstanbulda, Busbecg admda. O diyesiymiş ki: «Tabiat, sanki tstanbola, dünyanın payitahtı olmak fizere varatmıstır.» O çağda, dünyanın payitahtı ise, bu cağda da. gecekondular merkezidir. Düşündüm, beljrt bir çare düşünmüşlerdir bn tehhksyi 8nl«mek için. Meraîc"bu ya7 ben"*de sordum bu tedbirin ne olduğunu. Gecekondu bölgelerinin islâh programı var mı' Var, dediler. Olmaz olur mu? Nedir? Tapulanm veriyonır. Daha başka. Yollarını yapıyoruz. Çeştneler koynyornı. Daha daha? Mesela, yeni gecekondu yapımmı önlüyor musunuz 9 Elimizdf yetki yok. Hükümetten yetki alm. Yetki almak için etkimiz yok. Ve, gerçekten Belediye, Belediyenin yetkilüeri, gecekondulara tapu vermekle, yollannı düzelt mekle önleyici tedbir aldıklannı sanıyorlar. Bir akıl sahibi, bir daha büyük yetki sahipi çıkrp da bükmüyor Belediyenin kulagını. Bükmüyor ve demiyor ki: «Bu sirin yaptıfmız, islâh değil, dnpedfiz geeefcondn yapımını teşrik etmektir.» S DİŞİ BOND Topyekun ÖTLECE, tstanbulun, masal güzeUiği, tarihl değerleri, politik hoşgörünün, oyculuğun çirkinliği ile silinip gidiyor. Sonra da, ben çekiyorum bütün sıkıntılan tstanbul hemşehrisi olarak. Ne yapalım «Madem Id İstanbulda vaşiyorum, öyleyse Tanrının mntln kuluyum!» Tannnın mutlu kulu olmanın bir çeşit ceremesi bu! Meyveyi pahalı yiyorum. Sebzeyi pahalı yiyorum. Türkiyede en bozuk ekmek îstanbulda çıkıyor. Bütün. kanşık ve sağlığa zararlı gıda maddeleri İstanbulda satılıyor. Et sıkmtısmı ben çekiyorum, eti pahalı ben alryorum. Taşıt bulamama, yazın plftja, kışın herhangi bir eğlence yerine gidememe zorunluğu îstanbul hemşehrisi için. En zor yasantı tstanbulda, en pahalı yaşantı İstanbulda! Bütün bunlara karşılık ben ne yapabiliyorum tstanbul hemşehrisi olarak? Hiç! Güzel söz kann dovurmazmış ama, îstanbul üzerine söylenmiş güzel söir lerle avunuyorum. Galiba, şehri yönetenler de bunu bildikleri Için, vakınınca, sızlanınca, îstanbul üzerine söylenmiş bu sözleri fısıldıyorlar kulaklanma. «Osman Ertnğrul oğlnsun Oğuz Karahan neslisin Hakkin bir kemter kulnsun tstanbuln aç, Gülizar yap» demişler. Ben de, tstanbulo açjp gülizar yapmısım. Bahçelerle süslemişim. Binalarla donatmışım. Güzelliklerle biçimlendirmlşim. Ama sonra, yavaş yavas, parklann yerini yeni binalar, güzelliklerin yerini çirkinlikler, zevkin yerini yagmacılık almış, Bir amansız vanş, bir çirldnlestirme, bir «evksizleştirme yanşıdır stirüp giayor. Sanki. tstanbul sahipsiz bir sehlr! Şöyle bir agzımı açrp «Yahn, bn ?ehirde. sehre sahip eıkmavi eereken Belediye ve Belediyenin B 107 Gerçi bütün avantajlar Valotiden yana idi ama, Jabeke bir şans denemesi daha yapmağa yüzde yüz mecburdu. Komandoluk yıllarında kaşla göz arasında tabanca nasıl çekilir, nasıl ateşlenir çok iyi öğrenmişti. Saniye bile sürmüyordu bu iş onun bakımından. Usta bir atıcı ve keskin nişancıydu Sağa ya da sola atlayarak silâhını çekebilir. sadece hafif bir vara ile bu vartayı da atlatabilirdi pekalâ. Saldın hareketini kolaylaştırmak arzusu ile sol ormızunu hafifçe öne kaydırdı. ceketinin yaka kısmını da elini engellemesin diye kasüarak gevşetti. Şimdi, davranmak için en uygun zamanı beklemekten başka yapacak bir şev yoktu. «Peki. bundan sonrası için ne dusünüyorsun bakalım?« «Senin artık sahnevi terk etmen gerektiğini düçünüyorum.. Sessiz ve sedasız.. Şimdiye kadar hep başrolü oynadm. Simdiden sonrası için sana lüzura kalmıyor..» «Diğer bir deyimle ateş edeceksin öyle mi?..» «Hal çaresinin bundan iyisini göremiyorum..» «Ayak altında bir eeset. Tehlikeli olmaz mı?.^ «Avak altında kaldıfı süreee tehlikeli tabil. Ama ben cesedi yüklendiğim gîbi... Böyle söylerken giriş kapısını işaret etmişti. «Evet. cesedi yüklendi^m gibl şuradan çıkanp dısarda bekleyen arabaya aktaracagım Bagaii gayet geniştir •Cadillac» m Biliyorsun..» «Peki daha sonra?.» «Sonrası çok kolay. Arzu ediyorsan seni Paoli'nin yanma da gömebilirim. Orada kendisin den bol bol özür diler, E'önlünfl almağa çahşırsm Fikir hiç de Türkçesi: Şehbal AYGEN fena değU?, Ne dersin?.» «Sen deyyus ve hergelenin birisin derim sadece.J «Nankörlük etme şimdi. Sana büyük bir iyilik yapmak üzereyim. Düşün bir kere.. Moreau'yu. Paoli'yi. Clavet'yi temize havale etmis bir adam olduğunu unutma^ Oç kişiye kıyan bir adamı sağ bırakmazlar evlâdım. Adalet diye bir şeyin bulunduğunu da hatırdan çıkar» mamalısm..» «Bu lâflan bırak da rahiplerle rahibeler söylesin. Savet sağ kahrsam günün birinde vine karşına çıkar şu beş vüz bin dolan tekrardan yürütürüm diye korkuyorsun.. Maksadm öbür dünyayı boylayan ortaklsnmızın intikamını almak değil Nerede sende o yürek. Haydi açıkça söyle. Korkudan yapıyorsun bn işi düpedüz.» «Dediğin gibi ben deyyus ve hergelenin biri olabilirim. Ama sen deyyus kere deyyus henfin birisin .. Çünkü sen Oç ki$iyi birden öldürdün. Bense sadece senl, vani bir tek lüşiyt Öldürmek üzereyim...» Amma da lâf . Ben paralann üstüne oturmak amacı ile kimseyi öldürmek niyetinde değildim Mecbur ertiler beni..» «Vay canma . Moreau trafik kazasına mı ugradı voksa bizim haberimiz olmadan?..» «Trafik kazasına degilse bile kazava ugradıgı bir eercek... Karga sırasmda beynini sivri bir yere çarptığı için öldü. O akşam yanımda tabancs bile voktu. Sadece bir muşts Ue yetinmiştim Maksadım onu bavıltmak. çantayı almas ve kaçmaktı Beni tanımaması icın suratıma takma bıyık eö» lenme de gözlük takmıstım. Her şev tasarladıgım gibı vo lunda gitseydı beni hiçbir sekilde tanıvamavacaktı. Çünkü saçlanmın reneini bile deâıştırmış. sanya boyamıs'ım... Ama evdeki hesao eenelhkie çarşıva uymuvor Gereğı K a dar çevik davranamadım At tıgım ilk vumruk da tam hedefe isabet etmedı Kapıştık .. Enıkonu agır basıvordu . Biı aralık var gücümle onu itmek zorunda kaldım Kafasını "=ıvri bir vere çarptı Olan olmustu bir kere Olavları durduramaz eenve dönemeîdim Ken dimi kurtarmak amacı ile Paoli'vl ve Clavet'vn de temızlemek mecburiveHndp Kaldım... Gırtlagıma kadar batmıştım .. Oysa. seıri temin ederım. vakavı kurtaraca&ımı bilsevdim Moreau olavtndan sonra her şevo boş verip ortalıktan kavbolur, vabancı bir Ulkeye eıdip taro sl pere vatardım » «Madem övie vine toz ol, vabancı bir ülkeve git tam sipere vat . Bu tırsatı oekâia »a nıyabilirim sana... Hero de bedava tarafından...» (Arkaa var] TIFFANY JONES GARTH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle