26 Nisan 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ÎFA DÖRT: • NGÎLİZ ticaretini | doğuya yöneltmek şinde önderlik eden ve lk adunı atan, Edward 3sbom ile Richard Stape adında iki tanmaaış tüccar olmuştur. Bu iki Lacir, 1575 yılmda, kara yoluyla tstanbul'a temsilciler göndermişti. Osborn'un vekili olan VVilliam Harborne buntarm arasında dikkati çeken bir kişiydi. Zamanın Padişahından, Osmanh tmparatorluğu ülkeleri içinde serbest ticaret yapabilmek müsaadesini istemişti. Buna ait muzakereler u xun sünnüş, fakat ba* şarı ile sona ermişti. Harborne, zeki bir diplomat olduğu için, yalnız İngiliz tüccarları icin ticaret serbestisi elde etmekle kalma • mıştı. jönismeler gtrasında, tnü^terek dusman olan Ispanyol'lsra r?ı, Kralice Birinei Eüratoeth bir anlaşmaya varrnanın yararolacağını da ima etmişti. O sıralarda. tspanyol sava« g»ıleri, Tunus, Cezayir. gemüerıne ldırmakta ve Ceıayır kıyılarmi, man zaman tehdit etmekteydi. akat buna karsüık, Cezayir leKitleri de, tspanyol sava? gemilene karııı koymaktaydı. Bu ba» ımdan îspanya, her iki taraftn a duşmanı sayılabilirdi. îngilir :msilcisi, o zamanın sadrazsmı bajvekıl) bulunan Sokullu Mehıst Paşaya. Turk donanmasuım, TÜRKİYE İHGİLTERE n n i» ı HÜSEYÎN AVNt ŞANDA III. lerden »onra, Padişah'm ülkeîetinde tutuklu bulunan kurek mah kumlannın da âzat edümesi ıstentnışti. Bu suretle, Üçuncü Murat, 1580 yılı Haziran ayının başuıda İngiliz tacırlerıne, ticaret yapma ımtiyazını veren beratı ihsan etmıştı. Bu anlaşma üe, Turkiye'de bulunan Ingüiz'lerin, can ve nalları. tanıamiyle guven altına aiını. \ordu. Bunlar, ıstedikleri zaman Türkiye'ye gelip gıtmekte serbest olacaklar ve adam başına, ayrıca bır vergi vermiyeceklcrdi. Anlaşma nHeliğine gıren bu hükunıler. devletler arasında yürürlukt» olan genel hükümleıden farksudı. Fakat, îngüiz uyruklu kım««ler için, konsoloslukların, m?hkeme yetkisine «ahlp olm?sı, egemenlik bukukuna «ykm düçmekteydi. Bu hüküm, kapitulisvonların temelini teşkil etmıştir. Ingılirlere bağışlanan bu hak, devletlerRrssı hukuk kurallarma gore, başka devletler ıçın de tanmmi} ve yaygın bir hale geimısti. yordu. Harborne gıder gitmez lngılız ımtiyazlarının gen alınroası için, Babı Âlı nezdjnde, surekh olarak teşebbüslere gırdi. Kendısini haklı gosteren bazı formüilerle, Fransız kapitulasyonlarmdaki bir maddeye değınerek, tngihzlere verilen imhyazın yersiz olduğvınu iîeri surdü. Bu baskılann etki sı altında kalan padıjah, Frart'iz Krah Uçuncu Henrı'je gonderdıği bır mektupta, durunu açıklanıak zorunda kalmıştı. Aynı mcktupta, Babı Âli'nin, bütun Baü ülkelerının çoğu U<; anlaşmalar japacağını Fransa'^n rencıde etmediei taktirde, îngiltere ile de böyle bir anlaıma tasa\vurunda olduğunu belirtmişti. Hatti. îngiltere ile ku racağı bu dostluk ıhşkısıne, Fran sa'nın da yarduncı oltnasını Utemışti. Fakat Fransa Kralı, bunun karsısmda pasıf davranmıştı. Fransız elçisiyle birlikte. Ven« dik elçisi de, tngılizlere verilen ım tıyazlan geri aldırmak için ellerinden gelen gayreti sarfettılor. Bunlardan olumlu bır fonuç elde etmıs olacaklar ki. Harbome bn haberi duyar duymaz, heroen İ s tanbul'a doodü. Kaldınlao imtîyazları geri almak istedıyse de, bir ba;arı elde edcmeden, geri gjtti. Osnunlı tmparatorn tçunctt Soltan Morat îspanyollara karşı, kendilerini de» teklemesinî rıca etti. Hükümdarlar mektuplaşıyor OÎTDRA TACİBLERt. Yakm Doğu ile i? yapmak için. Kralıçe Bırinci EUzabeth'i, O«manlı Padljahına bır mektup yazmaya te»vik etmişlerdi. Kraliçenın bu raektubu, Latince olarak kaleme «üınmışt). Elımizdeki bjr kaynağa cöre. <6) siız konusu bu mektupta, Kraliçe Elizabeth. Müslüman pa riışahına karşı çok yakınlık gbstermış, îngilıznerin protestanlığı kabul etmi? olduklannı, kendisjnın de milleti ile birlikte putperest olan hıristiyanlann, (katoliklerin.) son derecede dü^manı olduğunu beUrtmiştir. Elızabeth'in bu mektubunda, kendılerine düşman olduğunu belirttiği hrıstiyanların, IspanyoUar olduğuna (japhe joktu. Olaylann mantıki seyrine hakacak olursak, ilk mektubun Birinci Elizabeth tarafmdan yazıldı ğma emin olabilinz. Zıra. mekkıyazılmasını zorlayan aktüel I olaylar, normal ticaret ilükilerinden nyade, îspanyol wddınlan )du Stanley Mayes (7) 'in bu konula ra dair verdiği bilgilere göre de, Osmanli ülkelerinde înglliz'lena serbest ticaret yapabilmeleri musaadesi, Harborne'm teşebbüsü i!e, olumlu b>r «muç vermiştir. Bu >azara göre, adt geçen e!çı. padısah IBuncu Murat'ın krahçjye bır mektup yazmasını sağlamıVar. Bu duruma göre, Uk mektubun, OsmanU padişahı tarafmdan yanldığı sanılabilir. Üçiıncü Murat tarafmdan Kralıçe Bırinci Elızabeth'e çok nazıkine olarak yazılan bir mektur,t3, Kraliçe'ye «Bereket bnlntu, fazilet ve sojlnluk kavnafı, jngiUere iılkeJİnfaı s«nsuz matluloklar için. de bntunan vıurîst» diye v"uksek saygı hisleriyle hitap edumi?ti. Kİ HÜKVMDARDAN hxa*\nin daha once, otekıne mek'up yanp yaamadığı sorununu. bu gıbi konularm ayrmtüarını vncelemeyı merak edinen arsştırmauüa ra bırakıyor ve konumuza dönuyorur. Psdişah, kendı împaratorluğu içinde ticaret >apmaJc ıç n. Kralıçe Elızabeth'in uyruğu oUrak gelen her kişiye, kapüarnnn her zaman açık olacağını vadetnu* tı. Buna karşılık. Kraliçe'den îi i niyet ve dostluk göstermesmden başka bir şey istenmiyordu. Kraliçe ise, Doğu împaratorluğu'nun en büyük hükümdarı olan P<.cua ha. mutlu ve sjanlı yıllar dileğinde bultınmuştu Saygı dolu bu di'.ek Ih»ri ÜVülerl. kurulduju y d t e t a bir .»re .onr»W bahyie Cez a > ,rd e n bir İNS&NUR.DUAUR,OLULER YAZAN : MUZAFFER HACIHASANOĞLU 5 Salihin raptığı oyiunUn wnr» her şc\i betliyordu. Bu kadın Necmı beye ştkâyet rtmese bile Başhemşireve (rider «Çalıv nuyo Mehmet. gine her se>i ben M bısnna ya^ pıyom ..» de}herirdi. Kimsenin AUshtan korkusu k&lmamiftt. Doktor Necmi Bey, Oahiliye Servisinın Şefivdi. Sert ya da yumuşak olduğu bellı olmazdı. Hiç umulmadıği zamanda ateş puskuniverirdi. B a » sauahlar sağ» sola çmtmayı düşunerek i e Urdl berhslde. Kaşlan çatüıverirdi bitden: Dört tane hutaya balnlmıyor. Serrâd pislik Roturüvor. Bu etajerlerin halj ne! Su yerlerdeki kirli pamuklar... ÇaUşacaksams, dog> nı dflriist cab;m'. Etajerleri yoklar, sl(ars bulnverirdl: Bunlar ne? Hemşire ne dljeceğinl şaşırırdı: Dün sabah yokladım, teker teker.. BiUnrm ben Baknuyorsanuz hetn^ire tıaııım, çalışmıyorsunnz. Bunlar da çahMnıvor.. Hemşirenin sözltri dolardı bîrden. Mehmet böyle zamanlarda nc vapacaçını «aşırırdt. Us> var sahiplerinin de hayvanlanna bakmadığı için azarladıklan olurdu; aldınş etmezdı onl»ra. Bunlann işi de bs^ka tiirlüydü. bağirması ds . Doktor Necmt Bey, n ı U i bitirip çıktıjı »«man hem«ire hanını hınnı alamac ağlamaya devam ederdi: NeTden rırdıra bu AHahtn bclîsı i^e. Hfm adam rermezler. Hcp o Ba?hem<riTe olıcağin ba^ının altından çıkıror bunlar. O soylemiîtir pis diye. Çekenüyor. Hem adam »ermezler Allah canımı alsa da .. Doktor Hüseyin Bey: Ağlama, derdi, bilmiyor mnsan huynna? Kim bilir neye canı sikjlmı;tır. Ayda bir iki kere olur bo>le.. Doktor Sabri nmnrsamazdı: Hemşirantm benim yedind yataktan Vasserman için kan ahnacak. Geçen aeterU gibi unutulmasm . Kusap tnal kaypstnda. koyun c*n kaTipMndaydı. Hemsire bir »ey »öyleyeme*, homurdanırdı sadece. Mehmet, ekmek derdinde InMnlann birblrinden vılgınlığına şaşmıştr, herkes korkuyorda; çörünmez iplerle baslıydılar bübirlerine asnki. HuînİTenin Doktor Necml Beye Wr »ey s5yle^enteyeceğini anlamıştı Mehmet. Bemşireye, Başhemstreye »byleTebilirdl beiki. tş btttifi zaman Hüsniye her seyi unutur, ketıdisivif dertleşmeye başlardı: Ben, ben, bu iilere dü?ecek miydım? Ekmek derdi hep. Erkeğim ölfince is ba«ıa duv tü. Otuzumda bir kız çocuğuoüa dul kaldun. İ tngiliz Fransız yansması W İLLİAM Harborne, ba^ansmdan m«mnun bir halde, Londra'va döndü. Fakat bu başan, görundügu gıbi değildi. Zira, Fransız elçisi, Dogu'nun en kârlı olan bir pazannda, yeni b.r rakibin ortaya çıkrnasını ısteroı Londra'daki tepkiler Y konu «c resim: AYHAN BAŞOGLU GÜNAHKÂR KRALİÇE AKIN tkîğu'da Batı ulkelerinın bırbırlerıyle olan >arı«ma ları \e bunların eüafmdd do nen «ntrikalar, 1380 ile 1383 yılları araaında surüp gıtmiş'u. Bu dönem içinde, gerek Fıansız, gecek Venedık elçisi. lngilız'lerden gcrı »lınan itntiyazlann tekrar taze".en memesi ıçın, bol bol para sarCetmo\i de goze almışlardı. Nıtelum, Venedik elçisi, bu ışlcri botmak için 8000 sterhn mıktaruıda bu ya ra sarfetmışti Bevoğlu dıplomatlarının, lngıliz çıkarlanm arkadan vutma tesebbuslen, Londra'da oyle buyuk tepki yaratmıştı kı, Londra tacırleri, bu ışe daha büyuk bır mat ve israrla saxıln\ı?lar, aralannda, Doğu ile >ş japmak ıçın bır $ırket kurmuşlardı. (Yazımızın bun dan önceki bölümlerinde, bu $ırketuı t*vant Şirketi olduğundan soz etmijtiit.) Şırketin nasıl çahşacağı, hangi mallari alıp satacağı. Doğu ulkelennde kımlerin gö rev alacaği, bir plana göre ayarlanmıştı. Öte yandan da, Babı Ali nezdinde dıplotnatik teşebbuı lere devam edıhyordu. t İlk elçi ve ilk hediyeler LEE.EN IV Sl SAK: A «? TİFFANY JONES • STANBUL'da Ingihz tâcirleriI n e ait imtiyazları tekrar cld« • ctmek için, bu işte Harborne'dan daha uygun bir kışı olamazdı. Bu hüküm, Londra çevrelennde, kesın bir hal almıstı. Harborne. bu elçılik göreviyle ve hediyelerıyle birlikte. ozel bır pemi ile yola çıktı. Kendısımn rak.bi oJan Beyoğlu diplomatları, onu ba şarısızlığa uğratmak için, çauşmaktan geri durmamışlardı Fa'.^^t bu yolda hıç bır başarı elde od?memi^lerdı. Zıra, 1582 jılınm 29 Martsnda bu gorevle İstanbut'a gelen elçı, 24 Nısan gunu, Padıjahın huzuruna kabul edılmışti. O gun, pek parlak geçen bu kabul tor«ninde, îngiltere Kralıçesı Bırinci Eli2abeth'm guven mektubunu padışaha sunmuştu. Bundan sonra Kralıçe'nin padişaha gonderdiğı hedıyeler, sıra ıie, padi;aha gosterilmışti. Bu hedjve lerin en onemlı^i, bir masa saaüy dı. Üıermde gumuşten yapılmı? ağaçlardan ıbaret bır orman vardı. Bu ormanda. av kopeklennm kovaladığı ge\ikler ve av kopeklerini atlar uzennde kovalayan atlılar vardı Yıne bu saatin uzerınde, madenden yapılmış, su taşıyan el arabaları. maden ocaklannda kullanılan konıkler vardı. Bır de değirmen gozukuvordu. Bütun bunlar, gomusten japılmış. ayrıca değerli taşlaTİa î'lenmıstı. Bundan baska, bir cins köpekler, tazılar ve başka birçok bediyeler daha vatdı. Padişahın bu hediyelere pek memnun oldıığu anla^ılıyor.lu. Bunların içinde, içi altın dolu torbalar da bulunuyordu. Her torbada. 1000 duka, (yakla;ık olarak 20 000 sterlin değerinde para vardı > Bu paranın, tran seferinde sarf edileceği söyleniyordu. Bir yandan bu hediyeler verillrken, öte yandan da Venedik elçısi, dıplomatik çevrelerde. îngiliz elçilik heyeti üe alay edîyordu. ingıliz elçisini getiren gemi, Sarayburnunu döndüğü sırada, toplar atılmış gemide borazanlar çalınmıştı. Gece de bir çenlik yaoılmıs, havai fişekler atılmıştı. Venedik elçisi, bu fiseklerden birinin aî kalsın baruthaneye düşece ğini söylemişti. Ovsa, havai fi?ek, baruthaneye yakın bir gemiye düîmiiî, gemide yangın çıkmı^tı. Yangm sondiirülmü$tü. Fakat Venedik elcisî, bu sefer de. Padi^ahın bu eğlencelerden levk aldıgın dan şüphe ettiğıni ıleri lüırnujtu. Eskiden yeiU^mi y«r, yemediğiori aUrdım .; Hepsi neyse a#K kofeusu çekiUniyor. tbrabim, o gittlkten sonra başını sallardK NamussuT, orospu! l'alan »övlfiyo. t<mediği halt galmannş, o heriften o herife dola^nuş. Hâlâ da öyle va Aksam buradao ç«karken bir allık, bir diizen .. Gendl gibî şıllıîc bi jpn var. Samantıs herifin bırine .. Gaz beyni mi var, ne herilte . Hem içki de iç«r ba Hüsnüye .. Bazi sabahlar gozleri kan çanajp jibidir. Ibrahim, Hüsnıyenın yuzüne bir şey göyleyemezdi. «Hösnüye Abla, Hüsnüye Abla » diye peşinden ayrümazdı. Bellu o da başka erkcklerin Hüsniyede bulduklamu arıyordu. Mebmet, Ibrahimi ftevmemişti; çaiımlı, kendini her Sfeyi bilîr sanan bir adamdı. Hastabakıcı kadrotıunda çalışıyordu. Mehmet hademe kadrosunda calışttği tçin hor jortirdu onu. Askerliğini ıuhhiyp onbaşısı olarak yaptıgtndan varun dok tor eayiyordu kendısini. tğne vapmavı beceıe bildiği için hrmsire viız \ermıstı; çofuntas o na süveni\ordu: Ben olmasam bu serrısın hı donme2 rasTonu hcn vapıyom. ffneleri brn »apıyom üstclık temtzlile de bakıyom. Herkesin hare değil . Kapıcı tsmaıl: Koca sıhhlye memaru, derdi cülerek paraları gmyon . Lâcivert elbisecimn vakasına Kuıla» rottt takardı Ibrahim. Dışarda, mahalte komşuları na parayla îpne vapardı. tbrahîm keyfüıden süler, yuıe de kumı gorunürılu: Daljra geçme Ismail „ Nc daleası lan Bojlece surâp «ıdcrdı. Verlerin silinmesi, yatakların »»p«lm»« kadar zoruna eitmijordu Mehmedin. tdrar kaı larım, »urgiileri dokmek, yatalak bastalarıo a luıı tfmj7lemek çetin i$lerdi. İbrahım: Batırmı? yise senınki. derdi, meyment •rok M herifîn suratıada. Allan bolelerioe temu ötmevi bile nasip ettniyo... Mehmed: Dime böle tbrahim, diifmez kalkmat b Allah. B umuzu yemeyeceitmjz ne malun derdi. tstemeye istemeye temizlemeye (iderlerd temizlik bitince ihtiyar: Allah duttulunuın altnn etsin. Allih ç luğunuza, çocuğunıu» ananıza, babanııa tNtfi lastn derdi. Bu işiB duası paranndan çok tazlaydı. IV GÖN SCRATLILAR Ziller çaİKordu, durmadan «ahyordn. Doktor Hiıscyio Bey kumıştı: .ı (Arkası \a 105 «Allahım.. Aman AllahunŞıaıdı ne olacak?.» Genç kadın i*ın içyüzünü bılmedığı ıçm kafasj bambaşka bır yonde calısroağa baslamış, ne yapacağını şaaırnuşu. Kocaaının, Jabeke ile bırtakun gızli üışkıleri olduğunu nasıl ve uereden anladığına bir türlü akü erdıremıjordu. Bu ne kindi boyle? Bu ne oefret., Bahçe kapısuun sert bir tekılde kapandığını duyunca teKrardan ürperdı. Sonra, kendıni suratle toparlayarak o tarafa ko( tu çılgmlar gibı: «Valoti... Valoti dıyonı» sana • diye bağırıyordu. «Dur Tann askına dur. Yapma.. Her şeyı ızalı edeceğim sana.. Geri dön..» Fakat tahmetleri boşunaydı. Demır kapıya vardığında «Cadillac> çoktan hareket ebniş, hısıtn gıbı asfaltı âdeta sokerekten yola koyulmuştu. Elım, parmaklık ların arasmdan uzatarak birtakını işaretler yaptı. Ama hepsi nafıleydı artık Bu durumda ne yapabilirdı?., Ait tarafı bır kadındı. Ve her kadın gıbı hıçkıra hıçkıra ağlamağa koyuldu. Yanaklan sırılsıklamdı. Bır yandan da ne yapması gerektiğmı duşünmekten gen kalmıyordu. Ani bir kararla sılkindi: «Haber vermeliyim Jabeke' ye. Elım çabuk tutsun, kendıni kurtarmağa baksm Aksi halde gebertecek onu .» Bahçeyi kosa kosa geçtikten sonra eve daldı, telefonun basına oturdu. Kulaklığı kaldırırisen nefes nefese idi, elleri de hâlâ titaiyordu. Kocasımn «Superlatif»teki ozel odasında özel bir de telefon vardı. Çevirdi, beklemeğe koyuldu. Kar?ı tarafta çıngırak dumıaksızın çalıyor, fakat cevap veren otmuyordu. Bır süre bekledikten sonTa bu defa lokalin numarasmı çevirdi» Mes guldu.. Üç beş defa denedi.. Nafıle.. Hep meşgul çıkıyordu.. Kulaklığı hırsla yerine çarptı, doğruldu. Valoti, «Superlatif.e aa kimsey» gorunmnnek. Türkçesi: Şehba) AYGEN »rabasını ark» kapıya yanaştırmıs, park etmıî, oradan da avluja gırerek özel bolmeye vönelmışti. Çahçma odasınm kapısını usulcacık itti. Jabeke oradaydı belkı de.. Bır şeylerden şuphelenmış olabilir, bu yuzdea de kendisine tatsız bır surpru japabıhrdı Fakat oda boştu. YARIN. PADtŞAfflN BİR FERMANI («) Slr Adolphnı Slade'tn Tttıldy« 8«yah«tname*i. (7) Stanley Mayes'ln «An OTgan For TVıe Suitan adlı •cerlndeo derlenmistu. bırıni açıp tadma bakmakta kmca gormedmi. Mu^teril \erilene kıyasla senmkJer ı daha nefıs.. Bır itırazın yok j Bo>le soylerken, Valoti i de bır bardak doldurmak Ü2 bara yönelrnıştı Tam o ar; koltuklardan birınm ustu. duran me^hur çantayı goı Gorur gornıez de çok kısa U Rahatlıkla v« çekinraeksizin aynı ölçüde çiddetii bir ürp girdi. Paltosunu çıkardı, deri geçirmek zorunda kaldı. B çantayı da koltuklardan birinin de bo^una korkrnustu Su na' ustune bıraktı Her şeyi bir ham suz çanta yeryüzünde bır I lede açığa vuracak en canlı dedeğıtdı her halde.. Moreau' lıl o anda şu çantaydı iste. aldığı cantaya çok benzeyen Sonra geçip çalışma masasınu» dığen de olabilirdi pekalâ. ba?ına oturdu Tabancasmı da Aldırmazlıktan gelerek o çıkartıp bacaklarmın arasına a ğınm içkisini doldurdu Or kıştırdı. yana yurümek içm geri i Jabeke'nin elînde bir viski bar d'jğünde bir tabanca namh dağı ıle odaya girmesine kadsr nım kendisine çevrildiğinı g aradan on be; dakıka geçecek cektı. ti.. Valoti hâlâ oturduğu yerdeyÇan'a, Moreau'nun eantas di. Büyük bir sabırla ve soğukdemek. kanlılıkla bekliyordu. Jabeke, ortağım böylesine va •Tanıdın mı?..» diye V kıtsiz bir zamanda kar;ısında bınzır bır sesle sordu gorünce şaşırdı: «Ne demek istıyorsun? «Ne yapıyorsun sen burada nınması gereken bır şey ml < kuzvıra?.. Üstun seviveli sevgıkn «Bırak ?u pıs numar aüattı mı yoksa seni?j artüc Jabeke.. Ne demek «Maalesef öyle..» «Vay kaltak »ay.. Ama a d$|irai gayet lyi anladm tt Ama 5u çantanm sana ait e yakustü tanışmalar genellikle in sanı hayal kırıklığına uğr«t ki bir dolabın gızlı gozune ırvaktan başka bir şey« yaramı landığından haberm yoktu ki de.. Çantanm içinde beş yor.. Denenmiş bir «ey bu. Sen bin dolar bulundujunu da de fazla kibar davranmif olamiyor olabilirdın..» caksm kanya karşı.. Boş »er Üstünde durmağa büe değmez^ Memlekette dişi mi kalmadı?» Bır feyler içmez misin?.^ «Bu kadarcık şey için de üzulürsek vay halimize.. Içkiye gelince memnuniyeüe»» «Bak buna sevindim,. Blimizi sallayalım eüisi gelir dtğil mı ama?.. Patron veiill olarak bu gece senin özel viskilerind«B Derin bir sessızlık başgî mışti. Derin ve çok tehl tkı adam sadece baktsıyorl Valoti. berıkini daima tehdidi altında tutargk h koridora açılan kapıyı kil Yasadıklan su onemli anda. senın kendilerini rahatsız ı me?i, yapılacak konupna kesmemesı şarttı. (Arkaı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle