Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHtFE İ r f 21 Temmuz 1970 CUMHTJItÎTET ••mımmtn ildişi Kıyısı dünyamn en büyük eğitim devrimlerinden birine hazırlanıyor. Bir yıl sonra ilkokullarda eğitimin televizyonl» yapılmasma başlanacak. Bir kaç yıl sonra da bütiin ilkokullarda dersler tcleviryonla verilecek. Bngfin Fîldişl Kıyısında yasryan tnsanlann sayısı d5rt hnçuk mllyon. Anu halkın yüzde 80 i okuma yazma bilmiyor. tçeri bölgelerde okul çağında olup da oknla gidemiyenlerin oranı bazan • 95 i buluyor. Czua ' • süreden beri yabancı uzmanların yardnniyle bn ülkede yapılan araştırtnalar Fildişi Kıytsında klâsik sistemierle eğitim sorununun ç5zülemiyecegini göstermiş. Bunun baslıca ıebepleri sunlar: Fildişi Kıyisı Afrika ülkelerine Srnek oIa>ak gösteriliyor. Büyük yatınmlar ınapıhyor buraya. Üretim artıyor. ulusal gelir artıyor. Ama bn gelismeden biitün halk kitleleri yararlaıuyor rnnî Gelir artışı. eşitlikle bölüşülebilivor mu? "WJT ayır, gelir artışında büyük eşitsizllkler •"• var. Bölgeler ve sinıflar gittikçe birbirleHnden uzaklaşıyor. Kuzey bölçrlerindekt kövler hâlâ ilkel bfr yaşantmm içindeler. Gelirler çok düsük. Halk bilgisiz. Kalkmma ve gelisme diye daha bir şev yok buralarda. O. kumavazma öjrrenenler de i? bnlmak içta A > bican'a gelivorlar. Büvük bir R5Ç olmuş son nUarda Başkente dogru. Yuz binlerce Issiz in»an Başkente iş aramaya gelmis. Oözü biraı acılanlar köyde vasamak istemiyorlarmıs artık. Bn yfizden tanmın da gelişemediiH anlaşılıyor. Çocoklan eğitmek de rüç. eğitilen insaalan köye baglamak da. Bir de şövle bir dnrurn van 6 yillık ilkolml ögretiminin nonnal olarak 8 yılda tamamianması perekiyor. Oysa. ortalama olarak çocuklar bu işi 10 vılda bitirİTorlar. Sımfta kalanlar da çok. okuln bırakanlar da. Efcitim masraflarmı bunlar arttmvor. tlkokul dönemî. bn yflzden beş misli pahahya patbyor Fildişi fiikesine. r Fildişi Kıyısında Eğitim Devrimi Hıfzı TOPUZ (ABİCAN) «dofrtu diye almış, ezberci kuklalar yetiştlrümif bu yflzden okullarda. Nasıl katılmın bo kuklalar ülkenin kalkmmasına?? olacak. Bu çocuklar okulda venl dersler 6ğrenmiyecekler, ilkokulda öğrendiklerini uygulamaya yönelecekler. Gelişme yaşı içinde toplumsal yaşamaya alışacaklar. Okul yeni bir yaşantı bilgisi verecek çocuklara. beyıı bendint. Benl baskfişeye ohırttular. Şef her halde palmiye rakısı içmem diye bana bir sişe bira göndermiş. Yanımda iyi Fransızca konusan yan çıplak bir adam vardı. Meğer köyün öğretmeni imiş. Ben hemen televizyon işini açtım. Öğretmen «Olmaz öyle şey, dedi. Bis televizyonlu okul istemiyoruz. Her şeyi televizyon yapacakmıs; biz ne işe yarayacağı» o zaman?» Kendisine durumn anlattım uzun uran. Bir yığm soru sordn bana. Ben de devrimin önemini bellrtmeye çalıştım. Aklı vattı bu işe. «Ne bilelim böyle olduğunu. kimse anlatmadı ki » dedl. Oysa daba önce radyolarda. yerli dilieriyle bile bu is anlatılmıştı. Öğretmenin pek püveni yok gazeteye, radyoya. Her şey mutlaka doğrudan doğruya kendisine anlatılsm istiyor. Yani. Iritle haberleşmî araçlan bu çeşit işlerde daha pek etkili değil, kişisel haberleşme araçlan daha etkili. Mavzer ile mühendis Kaç gündür Teknik Lniversite binalannm Snünden geçerken bakıyorum. Kapılarda nöbetçiler dolaşıyor. İyi giyimli, yamk yüzlü Mehmetçikler her zamanki gibi kayıtsız ve rahat görevlerini sürdürüyorlar. Saati gelince küçük bir nöbet değiştinne birliği görünüyor: Rap.. rap.. rap.. Mehmetçiklerin yürüyüşünü gören bir vaşlıca kadın. basörtüsünün yakasını ısınp dua ediyor: Tuh tuh, kırkbir kere maşallah, Allab başunızdan eksik etmesin.. tlk bakışta manzara hoş. lkinci bakışta düşünüyor insan: Üniver^ite böyle mi yönetflecek? Eskiden Maarif Nazın bir Haşim Paşa varmısî Şu mektepler olmasa Maarifi ne güzel idare ederim.. diye tasanlar geçirirmiş akhndan Bizim Süleyman Bev de her halde «Şu üniversite olmasa, millî eğitimi ne güzel yönetirim» diye plânlar kuruyordur. Ne var M siyasi iktidar, üniversite dâvasını asker eliyle çözeceğini sanıyorsa aldanıyor. Şu gfinlerde sehrimizde olanbitenler bu baknndan ibret vericidir. tstanbul Rad< vosunda her ajaas bülteni basında bir kere Sıktyönetnn tebliği okunuvor: öğrenciler! Bfltfin tedbirler alınmıştır, smavlara giriniz! Ve öğrenciler sır.ava girmiyor. Üniversitedeki öğrenciler arasmda Sıkıvnnetlm subavlannın çocukları da vardır: hepsi de memleketin evlâtlarıdır: pözbebeği çibi büyütülmfişler. analannbabaların titiz baktmıyla hugünlere felmislerdir. Bu çocukların tümünün kötü niyetli olduğunu düşünmek kadar akıldışı bir sey olamaz. Övleyse? öyleyse bir iş var. bu işln içinde... Askerce bir durum muhakemesi yaptiğunn zaman Işin lçindeki iş şu vönleriyle ortaya çıkar l Mavzer türeği bir silâhtır. Bilinci voktur. Kullanana hizmet eder. Mavzeri vol kesmek için kullanan vardır, vatan savunması için kullaitan vardır, cinayet işlemek için kullanan vardır. Bilinçsiz insan hangi meslekte olursa olsun mavz.er tüfeği eibidir. Kullananın hizmetine girer. Bir Teknik Cniversite öğrencisi. bilinçli değllse, mühendis çıktıktan sonra Törkiyeyi sömüren vabancı kumpanyalann silâhı olur. Bu durumda salt mühendis olmak hiç bir sev tfade etmez. Mühendis çıkıp vabancı petrol veva maden sömürusöne hizmet eden kişi. «<ubay çıkıp vabancı ordusu hizmetine koşulmuş kişiden farksızdır. Z Sınav. çoğu zaman hiç bir şev ıfade etmez. Aslolan çalısmaktır. Bütun bir vıl ders görmlven kişinin sınava eirmesi üniversitenin hangi dâvasını trurtaracak neyi çözümliyecektir" önemli olan üniversitevi rerçek bir üniversite haline retirmek. ve çocukların öğrenmesini. vetişmesini sağlamaktır. Cniversite öğrencileri kaç vıldan beri bu amaç peşinde koşuvorlar! Bu yolda hazırlanan tasanlar. plânlar. Incelemeler var... Okunduğu zaman göriilecektlr ki öğrend verden göğe kadar haklıdır. 3 tîniversitede reformun şart olduğunu her namuslu kişi kabul etmiştir. Bn üniversite şu haliyle her gün sınav yapsa ne çıkar! Türkiyenin veraltı ve verüstü servetleri sömürülüyor. Petrolfimüz, boraksımız. bakınmız. demirimiz, oto sanayiimiz. ilaç imalitımız vabancı kontrolunda.. Bütün bu mekanizmayı Işletenler, mühendislerdir. Üniversitede ve toplumda mühendislerimizi vabancı sömürgenlerin mavzer tüfeği niteliğine sokmıyacak bir değîşikliği gerçekleştirmeden her şey nafiledir. *** Hal böyleyken... Sıkıyönetimin Teknik Üniversitedeki tvt nlyetU tedblrleri ne ise yarar zevahiri kurtarmaktan başka? tstanbulda bundan iki vıl önce Gayrettepe Yflksek Mlmarlık ve Mühendisllk Okulu açıünıştır. Bini aşkın öğrencisi vardır öğrencilerden yılda ortalama 4 • 5 bin lira almıştır. Bin öğrenciden ild yıl içinde topladığı para 10X100.000 liraya yakındır. Ve şimdi patron, okulu kapatmaktadır. Sıkıyönetun bölgesinde olmaktadn bn... Bin öğrenci orUlıkta kalmışür. Ne tedbir düşünülüı buna? öğretim buhranınm kökleri derindir, toplum düzeniyle llgilidir, muhakkak çözünılenmelidir. Ama bu siyasi iktidar, cençtlk dftsmaıu bir slyasî iktidardır, orduyn gençlige karsı sflrereh aklmca kurnazlık vspıyor, siyasi Iktidann felsefesine kapılan: Gençler çabşsalar, her sey düzelir dlyor. Teknik Üniversitedeki genç çalışıp Süleyman Demirel gibi bir mühendis olacağına hiç olma«ın daba iyi. Devrim ne kazandıracak? eki, teleTİzyonJu eğitim ne getirecek FHdişi Kıyuına? Televizyonlu eğitim devrimi her şeyden önce Fildişi Kıyısında tam bir eşitlik sa^hyacak; gelişmişgelifmemlf bölge aynlıjh kalmıyacak e|iHmde. Okul çafındak) bütiin çocuklar on vıl sonra oknla gidecekler. 20 bin televizyon dağıtılacak okullara Oknma ya» ma bilmlyen kalnuyacak bu ilkel Afrika ülkelerinde. Fildişili çocuklar televizyonlu eğitimln bfitfin özelliklerinden ysrarlanacaklar: Çocuk kendi çevreslnin ko?ullanna göre eğitim förecek. Köyfin olanaklanndan yararlanmayı öfrenecek. Cocuklarm okul ve okul dışı yaşantıları arasmdaki düzey arnlıklan ortadan kalkafak zamanla. Batıdaki modeller fizrrine hazırlanan eğitim şimdiye kadar küçüklük duygusn vermiş ATrikalı çocuklara. öfcrencilere Arrikalıhklannı unuttunnaya çalıjmışlar. Televizvonlu eğitimde ise çocuğa kendi toplumunun. kendi çevresinin değerlerine ve geleneklerine saygi Itöstermesi öğretilecek. Çocuk kendi ortamındaki koşullan inceleyip anlamaya çalışacak, sonra da onlan, yeni bir anlayıs içinde. yenl tekniklerle KeUstinneye ySnelecek. Buna «eylemci eğltim yohı» denlyor. lkokul II yıl Fildişi Kıyısında. Çocuklar gfinde fiç defa 20 ser dakikalık televizyon yayımı izliyecekler. sonra öğretmen çocuklan çalıştıracak. bkokuldan sonra yine telerizyonla dev teklener. meslek okullan ve ortaokul nrogram Imn hazırlanıyor. Punların vanısıra bir de «ilkokul sonrası eğitimi» (Edncation postprimaire) progrramj var. Bu da telerizyonla desteklenecek. llkokuldan sonra okula devam edemiyenler is saatlerinin dısında okula gelerek bu progranu İzliyecekler. tlkoku] sonrası eğitim 1317 ya«ındald çocuklara sfirekli bir eğitim Yeni bir düzen Amacı ne olacak? ğitimin amacı ne olacak bu yeıri sistemde? Amaç «eğitim» olmıyacak. Eğitim bir araç olacak. Kalkmma için mi? Dar anlamda hayır. Devrimi vapanlar iilkedeki rkonomlk koşullann değistirilmesi için frrekli tedbirler alınmadan valnnf eğitimle Fildişi Kıyısının kalkınamıyacağını biliyorlar Eğitim palânlı bir geligme programmda kullanılacak insanlan da vetiştirmeye vönelmi? değil. Eğitimin amacı eelişmeye vönelecek insanlan vetiştinnek. Bu insanlardan devrimci bir jtelisme akımı içinde ülkenin kosullannı değistinneleri bekleniyor. Yani. çocuklara bir taknn bügiler verilecek, yeni düşünce, yargı ve eleştirme yollan fösterflecek. Çocuklar «yaratma» yı 8ğrenecekler. T E eleviıyonlu eğitim yeni blr AfHka toplum düzeni yaratacak Fildişi Kıyısında. Ama bu nasıl bir düzen olur. sfandiden kestinnek çok güç. Bu eğitim devriml yenl çelişkiler y«ratmıyacak mi? "aratacak elbette. Ama bu çelişkiler ülkenin eelişmesine vönelen sıçramalara aşamalara vol açacak. Eğitim devriminin yapılmasına karar verenler bilmiyorlar mı bunu? Bilivorlar elbette. Ama efcitimsh! de kalkmma olmuyor. telerizyon bu ülkenin bir çok bölgelerini rüz vıllardan beri süren uykulardan uvandıracak. Kolav drğil l ^ elevizyonlu egitim devriminl gerçekles•*• tirmek ise hiç de pahalı bir iş değil. Yatınm masraflan 7 milyon dolar kadar bir sey tntuyor ama bunun önemli bir bolümfl Milletlerara.11 Kalkmma Bankasindan, Birlesmis Milletlerden. Unesco'dan ve Fransadan saglanacak. Televiryonla eğithn klâsik ejitimden beşte bir oranında ncuza çıkacajh için yatınm masTaflannm kolaybkla karguanması dnsfinülüyor. Bir de şu var: Okullarda fifcretilen seyler yeteneksiz. Ders programlan filkenin gerçeklerine uymuyor. Batı ilkelerine göre çocak yetiştirilivor Afrikada. Bu yüzden de çocuklar kendi çevreleriyle uyusamıyorlar bir türlü. Bir çelişmedir ba?lıyor. Zaten okulda çocuğa ber feyi, anlamadan ezberletmeye kalkmışlar. Çocuk da ne olaylan de^eriendirmeyi öj^renmiş, nc yargılamayı, ne da eleştiriyL Öğretmen ae derse, çocak bnna t Peki ne yapacak bu venl kujakiar? Fildist Kıyısı hiç de sosyaliıme vönelmis bir ulke değil; bunun tam karsıtı. liberal bir iilke. Hem de çok senis Slçüde yabancı sennayeye yer veren, yerli bir burjuvazi smıfı yetiştir. meye yönelmis bir ülke. Ama bu liberal ülkenin yöneticileri klâsik kalıplar içinde Fildisi Kıyısının ^»nrmm^nıya^ağiTiı büiyorlar. Gerici çevreler bn devrimden korkmuyorlar nu? Korkmuyorlar galiba. Köylerdeki geleneksel seflerin eğitünden pek korkulan yok. Oğretmenlerl kesip yemiyorlar. Hiç bir öğretmen de şimdiye kadar köylerden kovulmamış. Baskente 400 km. uzaklıktaki bölgeler. de bazı köy baskanlariyle konustum; hiç blrinde okul ve eğitim düsmanbğı törmedim. Bugün eğitim devrimine yalmz Sğretmenler karsı peliyor. ŞasUacak sey. değil mi? Ama bu da bncisizliklrrmden. Fildişi Kıyısındaki eğitim devrimt Hlkenin tam orta verinde. Bouake denen bir kasabada hazırlar.ıyor. Burası Baoule kabilelerinin merkezi. Baouleierin eski bir uyparlıklan vardır. bu bölgede yapılan maskeleri. fetişleri. hevkelieri. dokumalan bütün Arrika pazarlannda bulabilirsiniz. Satıcılar mallannın değerini arttırmak için «Bu Baoule işidlr» derler. tşte yeni devrim de Baoule işi olacak. Zaten bu(rün Fildişi Kınsında devlet adamlannın Ç O ğu Baouleli. Bouake'de slmdi bir öğretmen okula açıV mı?. Eğiticl televizyon Istasyonu da burada kuruluyor. Kırk kişilik bir eksper kadrosu çalısıyor burada: Sosyologlar, etnologlar, pedagojrlar, psikolORİar. dllciler ve haberlesme tekniği uzmanlan H G eçenlerde Abican yakmlannda bir köye Kitmiştim. Köylüler bir yıldönumünu kutluyorlarmıs. Tamtamlar çalınıyor, oynnlar ovnanıyor. palmlye rakılan Içfllyordu. Tek ava tam blr tropik havaaı. Şimdl vafmur mevsiml. Ortalık pınl pınl güneşken blrden bire bir sağnak boşanıveriyor. On dakika sonra da kırmızı topraklardan buharlar yükseliyor. Kocaman mang ağaçlannın orta> smda kayboluyor okul. Renkli kuşlar ötüşuyor ağaçlarda. Turuncu ve mor kafalı kocs kertenkeleler koşuşuyor topraklarda Televizyonlu öğretim metodlannı öğrenen pençler derse giriyorlar... BonaM bir seylere UNDEN UNE Yassıada anılan Bir taraftan Yassıada Kumandanı Tank Güryay'ın anılannı, diğer taraftan da o anılarm verilen cevaplan dikkatle izlemekteyim. Bu satırlan yazarken okuyucular elbet bu anılar ve 0 anılaıjt açıiaa mnkabU ateş hakkında hfiknm vermemi beklemiyeceklerdir. Ben yalmz karşılıklı düellolardan esinlenerek, insanlara mabsus bazı özellikler üzerinde durmak istiyeceğim. Bu anılar ispat ediyor ki, parlak iktidar günlerlnin dostluk ve tesanüdü, felSket günlerinde ayakta duramıyor. herkesin kendi postunu kurtarmak istemesi (sevki tabiisl) derhal yaygın bir hal alıyor. Bunun neticesinde de belki samimi duyeularla fakat berkes başkasım suçlamanın çaresini anyor. Bu anılar bire Klosterofobi isml verilen bir ruh hastalığınm da nasıl hortladığinı ve hastalar arasmda nasıl sirayet ettiğini gösteriyor. Bu hastalığı hastahane. hapishane koğuşUnnda. uzun seferlere çıkan gemilerin yolculan arasmda sık sık göriirsünüz.. tnsanlar burun buruna yasadıkça, birbirlerinin mânileriyle çatısa çatısa birbirlerini çekemez olurlarBu Klosterefobi hastalığı Yassıadada eski dostlan birbirine dfişman etmis, bu düşmanlık bâtıra defterlerine kadar intikal etmiştir. Anılar ispat ediyor ki; bu büyük feliket derrinde, pek az Insan ölüme cesnr gözlerle bakabümistir. Burün, varta atlatıldıktan sonra kabadayılığa kalkanların bir çoklan dfin birbirlerini gammazlamak için fırsat anyorlarmıs... Sayın Güryay'ın anılan ve ona verilen cevaplar yakın dostlann birbirlerinden nasıl uzaklaştıklannı gösterdiği kadar, o dostlukların sonradan sömflrülüp piyasada geçer akçe haline getirildiğini de göstermektedir. Anlaşılan bu sebepten dolayı da hâtıralar yaymlanacağı nrada bazı Yassıada mahkumlan büyük bir çaba ile yazılann yayınlanmasım önlemek istemişlerdlr. *** Bu yazüar, zamamn tedavi edici rolttnn ortay» koyduğu gibi, geçen devre içinde fikir ve kanaatlerin nasıl değiştiğini göstermek bakımmdan da enteresao ounustur. Yazan takip edenler, göreceklerdir ki on yı] evreline byasla Bayar. Yassıada Kumandanının göziinde büyümüştür. Bu anılarda Menderes ve Bayar için Tamız iyi seyler yazılmakta, ve âdeta Anayasa Mahkemesinin bn iki zat hakkında verdiği kararların üzerine istenmiyerek de olsa hissi bir grölge düsürülmektedir. Bu durum karşısında kendi kendimize şu soruyu sormak isteriz. acaba A.P. 1965 de iktidara gemıemiş ve siyasal suçlular hakkında af kanunu çıkmamış olsaydı, sayın Güryay, biri müebbet hapse. diğeri de idama mahknm olmuş iki mahkumu hakkında bu kadar iyi niyetlerle dolu olan kalbini ve iyi niyetli kalemini herkesin gözleri önüne se> rer mi idi? Hele hele emekliye ayrümamış olsaydı. . Bazı mabkumlar hakkında neden şiddetB ve bazılan hakkınds neden kaibi şefkatle dolu diye sormak akiımızdan geçmez, bu bir duygu meselesidir, fakat, zamamn, şartlann. emekliliğin, kamu ojundaki düşünce değişikliğinin bu gibi anılarda etkisi olduğunu söylersek, bu ne kendisini, ne de baskalarmı rab»tsu etmemelidir. Sayın Oktay Akbal'm «Evet, hayır» sütununda «Bir tek umut» başlıkb makalesinde Almanya'ya gönderdiçimiz iş gücünü ele alarak yakmıyor ve o umudun da ümitsizlikle sonuçlanmasmm yda< . mıru dile çetârmeye çalışıyor. Ğönül istiyor ki yalnız yakmmakla kalmayıp, bunun nedenlerini ortaya sererek o mutsuzlann uyanıslan saf lansm ve kendi memlekctlerinde, kendi güçleriyle vaşavabileceklerine inansmlar. Evet, Ahnanya madenleri tüfcenmiş ve Ruhr bölgesinde 1800 metreden maden çıkarmaya çalışan bir Ulke Az olan hammaddeyi yabancı ulkelerden tamamlayan, üretici gUcü de o ülkelerden getiren ve ürettigi mallan da o Ulkelere pazarlayan bir ülke. Buna karşılık TQrJdyeınİB Ise Islenmemiş hammaddelerle dolu, Işsirllkten kahveler ve sokaklarda is eüctl ile dolu blr ülke. Pazarlannda İse yabancı mamuller dolu. Hâl buysa TUrMye'nin ham topraklan ve isleıunemls madenleri o bol U etlcö île islense pazarlanmızda da yabancı • lar buhmmaz. Dıs ptırar nramaya da lüzum yok. CUnkO halkırmzı virmlnci yüzyıl vasantısma kavuşturmaya çalışırsak bizim ?c pazanmıs bize yeter de. artar da.. Oyleyse neoen yHpımyoru^/ cünkil mesut ve müreffeh bir Tttrkiye*ye kavusuruz PaMr halK refah ve vasantivs kavusuiK» okur. oknfur VP uvanır. Uyansn lnsanlar da «116*1n!n tarn karsılıSıra lsterler. Bu dnrum da oarazit Becinenlerin fsine pelmez. Savın va^arlanmre vtilmi vararava c<"5ursne melhem pidilpock volu ffHstPrmeiiler Evet. tek cıkar vol nrrnTdu uyarEssrt ? Şehreminl İSTANBTJL BİR TEK UMUT: «Türk ulusu parcalanma. Tarih hep senin parcalanma, bölünme örnekleriyle doludur.» Düşüncesine katıhyoruz. Bugünün Türkiyesinde bölgecıliğin, var olan etnik gruplann yurt içı ve yurt dışı legal v« ıllegal çalışmalan yadsınsmaz. Bu sürecı hızlandırmayla çıkarlan gereğl katkıda bulunan süper devletler iş daha nazık safhaye sokabilirler Misakı Milll sınırlan içinde Türkiye" nln bütünlüğü her Türk aydının üzerinde titreyeceği bir sorundur Bu Atatürkçülük çizgısînden başka bir sey değildir. Ama geltn görün ki bu 10runlann ortaya çıkması, Türkiye'yı p = rçalama yontemleri belh zamanlarda ortaya çıkmaktadır tşte, bu parçalanma nedenlerı üzerinde sayın Sadi Koçaş'la uyuşamıyoruz. Bunu yazıs^ında açıklamamakla beraber bir cümlesinde bunu ele vermektedlr Dıyor ki «Servet düsmanlığı veya fukaralık edebiyatı» tutturularak memleketi parçalamak gayreti güd'en gafiller var içimizde.» ı nılımsellikten uzak bir yargılamadır. Toplumun küçük bir kısmı aşın kazanç sayesinde mutlu, diğerlen sefalet içinde yaşarlarsa, gelin siz başkaldırmayın... Bupün Türkiye'nin az geliştnişliği veya geri bırakılmışhğı tartışılmasız bilinen bir gerçektir. Böyle bir durum içinde Türkiye'de servet ve gelir dağılımında asın eşitsizlik daha dogru söyleyişle zengin ve fakir arasındakı fark o denli göze batıcıdır ki bunu görmemek mümkün değildir. 1962 yılı içmde bu konuda Türkiyede yapılan bir etüdde milll gelirin vüzde 35 1nin çalışan nüfüsun yüzde 1.5 inin elinde toplandığını ortaya koymuştur Az gelişmiş ülkede memleketin gerilikle orantılı olarak aşın bir lüks yaşayışla mutlak sefalet yanyana görülür. Bu Türkiyemİ7 içinde gerçektir klyemızde müll gelirden her yıl ortalama olarak yüzde 35 dvarında blr hisse alao ve çalışan nüfusun sadece yüzde 1,5 inı kapsayan bir grupun yatınmı yüzde 4 5 »eviyesinde olup, yüzde 35 hissenin yüzde 30u bu zümrenin şahsl ve aılevî ihtiyaçlannda yitirilmektedir. Yani mutlu azınlık sefahat, koca bir yığın Insan sefalet içinde yaşamaktadır. tşte Türkiyenin manzarai umumivesı.. Gerçek olan yaşamın sınıflar • rası aşırı adaletsizllğm görünümü eleştirilmek lsteniyorsa bu «servet düsmanlığı veya fukaralık edebiyatı» değil, Türkiyenin içinde bulunduğu durumudur •>•*•••••••••••••••••«•••••••••••••••••••••(•••••ı dan bile yoksundurlar. •••»•••••••••••••••••••••••••••••••••••»••• Bundan anlasılıyor U, baska • HER SALI HADtSE ÜLAN • memleketler eğitim İçin, hiç bir masraftan çekinmiyorlar. Bizde ise »ksine, nedense eğjtime gelince gereklı masrafı yapmaktao • çeklniyoruz. Sadece kuru kuruya blr okul binası ve öğretmenle köyde eğitünın gerçekleşebi. leceğirü hâlâ umuyoruz. Buna umutlu kaldıkça egitlmdeo daba çok şey kaybedeceğia. Geri fcalmış ve az gelişmiş ülkelerde kalkınmanın gerçekleşebilmesi tçin efitim ön plândB Kanun, Bütçeye altından kalkılmaz w gelir. Afrikadakı ban ülkeler bu gerçeği sezmış bulunuyorlar. Bubir yük getirdi nun için eğitim hususunda tüm olanaklanru ortaya koyarak eği• tlmden Ulkenın tüm lnsanlannm yararlanması için çeşitU vasıtaHacı Ali ile ilgili yeni bir yolsuzluk: lara ba5vurmw oluvorlar. Personel Kanunu, Maliye Bakanlığını kara kara düsündiriivor. Sonuç ürkiyenin içinde bulunduğu durumdan kurtulabilmesi için: A Aşırı millî gelir dağılımının âdil ölçüler Içericinde indirilmesi. O Dışa bafımlı ekonomik kalkmma masalının bir kenara itilmesi. O Yer üstfl ve altı kaynaklanmızın ulnsallastınlması. O Lüks tüketim maddelerine yatınlan sermayenin ağır sanaviine yönelik vatınmlara akıtılması.. v.s. Ancak bu yapılan ışler blzl parçalanmaktan ve yutulmaktan kurtarır Diğerleri lâfı güzaftır. Volkan DURASILLI 1. O. Hnkuk Fakültesi • Istanbul T Y B Devlet Hava Meydanları İşletmesî Ânfalya Meydan Müdürlüğünden: Antalya'da münteşlr ŞELALE gazetesinln 1710 ve 15 tarihli tstanbul'da munteşir Cnmhuriyet gazetesinin 1610 ve 15 tarihli Ankara'da münteşir İş Alemi gazetesinin 1610 ve 15 tarihli sayılarmda neşredilen ilân konusu olan Dojman inşaatı işi Devlet Hava Meydanlan İşletmesi Genel Müdürlüğü tarafmdan durdurulmuştur. Bu nedenle ihalenin yapılmayacağı ilgililere ilânen duyurulur. azıda Ugl çeken Dir nusus indiriminin hikâyesi da, «Egitlm müfettişlerinin sık sık okullan kontrol ede• bilmeleridir.» Bir de bizdeki duMOTÖR VE TRAKTÖR tMALt rumu eözöniine getırelim. Acaba tŞt SUYA DÜŞTÜ bizim memleketimlzde de bu DEVRtM Adakale Sok 28/4 Yerüjehlr Ankara durum mümkün olabiliyor mu? Şimdı bu bususa biraz da de • • • » • • • • » • • • • • • • • < • » •• • • • •• • • » • » • » • ğinmiş olalım. Bizde bır müfetCumburiyet 7342 tiş bir böye yılda ancak birikl defa uğnyabilmektedtr. O da bölgesı, gezı koşulları balurmndan iyi olursa. Aksl halde ba. zan bu durum da sağlanamıyor. Zaten memleketimızde müfettlşe Bankamız Genel Müdürlük Müşaviri. degerli Uim bir vasıta vermeyi duşUnmek: adet olmadığmdan. çok kez, dağda bayırda, yağmurda çamurda kaderin bir cılvesı olarak. köy 18 Temmuz"da ebediyete intikal etmiştir. leri çeşitli giiçlükler altında. yaya olarak gezmekten başka çare Merhuma Tanndan mağfiret. başta sayın e?i bulamamaktadiT Bu mudur ger olmak üzere kederli ailesme başsağlıgı dileriz. çek eğitim? T C TURİZM BANKASI A. Ş. Hacı'run kolejine sağlanan usulsüz vergi BUYUK KAYBIMIZ Hâzım fltıf KüYÜCflK Parcalanma vutulnrsun ayın Sadi Koçaş'ın «Parça'snma yutulursun» yansını ictenlikle okudum Konunun bütünlüğü bakımından değil bazı düşünceleri üter nrfe beraberiz. Beraber ve aynldığımız hususlan belirteHm. Afrika'da TV. ile eğitim S S (Basın: 18237/7338) Devlet Plânlama Teşkilâtının yaptığı çalışmalara göre Tür NtMBÜS ayın Hıfzı Topuz'un Cumhuriyet'te ara sıra çıkan yazılarında, Afrikamn şimdiye kadar bilinmiyen en ilginç yönlerinl tanımaya çalışmış olduk. Bunlar arasında özellikle Afrikadaki efitim durumundan söz eden yazısı oldukça ilglnç bulun maktadır. Şövle M: Sayın yazarın belirttiğine göre, Afrikamn bazı köy okullaruıda eğitim te levizyonla vürütülmektedir Doğ rusu hayret edilecek şey. Afrika gibi geri kahnıs bir Ülkede nasıl ohjyor da eğitim televizvonla yüriltüleblliyor? Memleketimlz) bu durumla karsılastırmaya kalkışacak olursak, bir çok farklar göreceğiz Bugün şehir okullanmızda bile belki de televtzyoıran adını ço ' cuklar duymamışlardır. Afrikada, hem de köy okullannda dersler televlzyonla işleriyoT îsin kötüsü. televizyon blr ta rafa kalsın da. bir çok köy o Bazan da milll eğitim mUdür lerinin olumsuz tutumlan yttzün den, gea koşullan çok gUç olan bölgeler bir mUfettişin üzerinde kaür. Egitimdeö bu aksaklıklar giderilmedikçe, gerçek bır eğitünden söz etmek bence mümkün olmaz. Haydar BAŞTÜRK Maras Doktor ve Eczacılara BEBEKLERIN KABIZLIĞINA KARŞI Genel Müdürlüğü Cutnhurivet 7354 VEFAT Çorum'un tanınmış allelerinden Hocazade merhum Mebmet Akii ve merhume Dudu Hatun lcızı: eski Çorum Milletveklli merhum tsmet Eker ^eşi: Hâralt: Semiye; Prolesör Mâclt Eker İle Mucizat Dlvrin Ki'nln değerli anneleri: Nüfus fsleri Genel MüdürU Şevket E. ker; Albav Dr. Ceraal OtvrlngfnİD muhterem kayınvalidelerl; Orfaan: Turnan: Ergun E. Ker"len Türkân AJavbeyoglu: Yüksek Mühendis Savcı Selçuk thsaır Dogan Eker'lerin: Gö. zen Ünver'in büvükanneleri: Embiyalar Gurkan: Cirei ai'elerinin savm ÇoK Başsuğlığı sevdı^ımlz arkad«sıroi7 ŞÜKRAN EFfNÇ'in ölümünUn sunsua ülünttisO krln deyiz. Kederli aüeslne bafsajHığı irkadasimıza rahmetler dileriz Yıldu Sajhrl» Okulu tdarecl vr fttrrtmenlerf 1353 BEBEUKSİN IIMLH İSTANBUL İLÂÇ L. Reüiamc.iıK 1926 '7346 O O KX O B Tank Z. Kırbakan UKRİ, SAÇ ve ZÜHKKVİ Uastalıklan Mfitehasnsı tstiklai Cad Parmakkapı No.r 6H TEL: M I* 73 , ı ' j HANIMEFENDt 20/7/1970 «ünfl Hakkın ratıme. tine kavusmustur Cenazesi buKün Conım'a nakledilerek Ba vattakl kabrine defnedilerok. tlz. All&b rahmpt eylesln 4 t 1 r. 8 t Atike Hatun EKER Dokür } Sürevva Atamal j •luayenchaiMtinı >uKi«ttl • : • StruelvUo s» (Taksiır Sltc) K 1 . td: M n U Yeni adres: [ 3 • J :