28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA: ÎKÎ Cumhuriyet 28 Haziran 197C YARENLIK Ellf NACt TariKten o N Bir keDme meselesi NGtLTERB Ur taraftan Iskenderiye'ye harb gemileri yoüuyor, bir yandan da Slr Hanrl Droumond'n fevkalftde elçi olarak îstanbul'a çönderiyordu. Mçi 188S Ağustosunun cnbirtnd günü Babıâllye gelerek Sultan Abdülhamid'e getirdiği mektubu •nnuyor T« mektuptakl Ur «Concours» kelimeal işleri altüst «tjttyor. Tercüme edenler bunu «yardm» mtıw«mf «Jmıslar. Abdulhamit, «Mısır benim mülkümken lngUtere devleti kendlsini ormnm malilti ve beni ecnebi yerine koymrak maavenet iatiyor» diye keUrr.e üzerinde fazlaca duruyor. Bu yüzden Mısınn durumu agırlaçıyor ve îskenderiyenin topa tutulmasn» v* Mısıra asker çıkanlmasına sebep oluyor. Tarlbçilar, derler kl: Mıtunn Q «ddea çıkmaaı (ahenUl) fekllaı de terdbno edilmeyip (yardım) manan Terllea bn «concour»» keUmefd yfhttodendir. i adasUr k&nçtanhyor, anısl*r boeuluyor Esyri. Kırlar gene boşaldı bombom oldu Uaçe yspraklan bakrr ren gt BoğOrttaüar, güyemler... Seg olana eklm geldi dem»kür. t ö gttndttr Kı^laçatagındaybftbjtnmı raomimlv d^ 7trd«. tlkln «y»k aytk jmttılan •Urdüm. Billrata nanl diktir oruı. Tepemde japka k m dar bir gok, öyle kuyunun dfblnde gibi dön ha dön... K19la yeriymiş errelo». Ded«ıntaı a manındm koyun kucu melemelarl, çot*n »ealerlyle çınlarmış buralar. Şlmdl lzl Mla kaimamış. Kma gibi topraktır gene de. Zataa bu yüzden »ptetme j s kalkıçmıs koc» •"WW<TTI<II bur»yı. R&lft da gttzü Tmrdır y%... Kışlaçatağı kimin? Yazan: M. BAŞARAN re. Muht&n, bekçlal admm de> ğil kl, korkuluk... Bir fukar» olsa blnerler tepeslaa, rarlıklıya geldl mi aes yok... Unktan uzaga «Ayıp mayıp» dlyecek oldum yamulc (tıratlıya. öfkell öfkeli: ğu rardı yanımda. Adam dünvvun göbeginl bUkrmls, anlatıyor da anlatıyor. Ağzun açık dinliyorum ben de. Tam camim orada «kiit!» ettl burnumla kanşık yüzüme blr şey. Başım döndü bir. Sandım Çolaftın ta? Üç nasihal lü clmrllerinden btri, Fincancılar yokuşundan ban sırça eşya alır ve bir küfeciye yükler. Çapa'daki evine doğru yollanırlar, Çapa'ya kadar bu yükü üç akçeye götüreceğini söyleyen hamala bizim sempatik cimrl: «Gel der sana üç akçe yerine Ü naÇ sihat vereyim.» Hamal bakar kı, tanesl birer kurus olan bu nasihatler sudan ucuz. Herhalde çok mühim şeyler olacağım da umduğundan razı olur. Bi raz yürürler blrlnd nasihati yumurtlar: «Açlık toklııktan ividir derleTse lnanma.» Biraz sonra ikincıni söyler: «Bekârlık evlilikten iyidlr derlerse lnanma.» Artık evin kapısına gellrler. merdıvenl çıkarlar. Üçüncü va en mıüıim nasihati söyler: «Toprağın altı fistünden iyidir derlcrse inanma.» Zavallı hamal bu hiç işine yaramayacak olan nasihatleri dinledikten sonra sırundan indirdlği küfeye bir tekme vurarak merdivenden aşagı yuvarlar ve: «Sana da bu küfenin içinde sağlam çanak kaldı derlerse »en de lnanms» der. Ginci parası DSrdfinefl Sultan Mehmet, tahta çıktığı za man (18. Ağujlos 1648) htzine , tamtakırdı. Cü" lus bahfifi venleceği zaman Sultan İbrahim'in üfürükçü başısı Cinci hocaya basvurmuşlar, ikiyüı kese »kçe istemlslerdi. Cincinin, «Canım tende lken anlara bir akçe venneıem» demesine »ldırmayıp ııkı«tırmıslar. önce elli kese «kçe vermis, hapsetmijler, evi arandıkta ikiyür bohça kıymetli kumas, iki «andık dolusu da altın bulmuşlar. Cel lât Kara Ali ile işkence yaptırıp söyletmişler, gizll yerlerde taklı on iki güğüm çil akçe, yetmiş bin kuruı, toprak altına gömdüğü «berrak, hali•ülayar» Mısır altınUn çıkarmışlar, böylece d« Cüluı bahşişi verilmij. Bu paraya uzun zaman halk arasında «Clnci paragı» cfenmıstır. Hayvanlar bi yandan ben bl yaadan, bükülene büküler» çatagı bltirdlk. Düze çıkınca «Oh dflnys Tanruş» demey» kalmadı, gözîerimin önü karanverdl bir. Sınırda yülar yüı büyütmeye çalıştıgım meşe ağacı yok tu; kokü kesik bir bacak glbl görUnüyordu malrtan. Yanına Tardım, tezine İ9. Tapraklar, lnce d&ll&r yerlerde... tzîer emtn<min tarlasuMi gidiyor. î ü adım da blzlm vere girllml?. Sxnır mınır k&lmamıs ortada... Dislerlmln bağı çöıüldü. UUn deyyuı, ulan Allahsızl Ne lstersin şu ağ&çtan?? PekâlA sen de, ben de gblgesinde dinîeniyor, kamımızı doyuruyor, yer hamuru alıyorduk orak Tukti... Peklftli... Onlann lşlydl, ben bilmez mlyim domuzumu. Emmlmln yamuk suratlı oğlu yapmıştı muhakkak. Sının ortadan kaldıracak, aklınca usul usul yi yecek tarlayı... Hay göztlnü top rak doyursun! Elime geçeydl oralarda yakasına yapışıp: «Ubm» dîyecektlm, •All&h bOmlş de eymi? Benin çenenl. Yalnıı kafan defil yflreğin de y&mnkmuf meğer .. Nasıl elln vardı da balta vurdun benim ftstüne titredljinı meşeye? Ne RÜzel sının belli ediyordn. Babalanmızm sürdürdüğü eski dâvaya jdi ba^lıyacafız yeniden?^ Na çare, geçmedi. Bunlar hısım değü düşman be!... Avluyu beriye beriye kaktınr, evlege giden patikayı ka. patırlar... Belft ber zaman hazır bunlarla. Geçen sabah da harman yerindeld nodayı dagıttırmış Cktizlere namussıu. Belki iki araba saman yayılmış ye kiTerseydl fimfiğflnl...» Boyuna homurdanıyor, bagınyor o: «Bırakın tutmayın beni! Bırakın da bab&sına öfretemediğiml buna öğreteyim bari. Baban olacak alçak hiç ml blr jey demedl sana nlan? Ne 1»tiyorsun ikide bir o çocnktan, denpln ml o senln? Naaıl ke•ersin «nndaki meşeyi? öldü mü sandın enunini? Daha e?*lenirse hiç hakkı yoktnr o tarlada babanui, tamamı benimdir Kışlaçatağuun. Bakrnayın dâ vaıun öyle bittiğine, kızdırmayin kafamı .» Yumuldum üstüne y« bırakmadılar. Açtım ağzımı ben de: «Bre» dedim, «Boynu altında kalasıca! Hiç utanmak ııkümak yok mu sende? Camie gldlyorsun blr de... Tariaya giren de, meşeyi kesen de oğlun. Dayama olsun sana.. Ben de bu yumrnfn senin yamna korsam ml, bazan bıçagı dürtüvereytm böğrtine diyonım. Vaıgeg dlyor babam, uyma ona. O mal hırsı götürecek onu. Gençligtnde daha kuduzdu. Omzunda baltayla giderd4 tariaya. Kardaşlanndan blri «Napıyorsun» derse vuracak. Babama ölell kark yıl oldu. miras davası güder hftli... Kışlacatagı 1 çin öd yıl mahkemeleşti benlm le. Yarjnç yüzüne tükürdü de gene utanmadı. Kafasında mı, yüreginde ml neresindeyse bir bozukluk var onun. Çocuklannı da kendi gibi yeöştlriyor. Kıalacak değü, acınacak adam o .. Kışlaçatagının tamamı onunmuş, hıh! Bunca yıl dünya çiğnedl. hep aynl kafa... Babamız orayı Rumlardan almıştı. Düşünse ya bir, hanl nerde babarruz? Tarlalar kimsenin degildlr aslında.. Kendi tarlalan büe onun değildir Kuduzlanmaklar boşuna... Kimsenin depildir tarlalar... Kendilerinlndlr. Biz gideriz onlar kalır, kendllerinlndir... Garip yolcunun öyküsünü • • » lattı sonra bana: Açlık ba«ına vurrmıs blr yolcunun vaktin birinde; adım atacak dermanı kalmamış. Kimbllir kaç gündür volda. öte bakınmış, berl bakınmıs ekmek istiyecek bi Allahın kulu yok görünürde. Bükelenirken iri ba şaklı blr bugday tarlası llişmis pözüne. Taze buğdayla kamımı doyursam diye düşünmüş. Düşünmüş ama sorup etmeden ba şak koparsa hırsızhk olacak. Kaldırmıs ellerinl yukan: «Ey yerler gökler!» demlş, «Kimdir bn tarlanm sahibi?» Olacak lste blr ses duyulmua: «Daya knlaguu topraga diule . » Uğulru sea sese, ml dlle kansıyor «Blr zaman benimdi ., dl dl di .. Benim, ben ben be...» Sönüp gidlyor »esler «onra. Işıl ışıl başaklarla günesll tarla kalıyor geride... O raman ayaklan suya eriyor yolcunun. Anlıyor kl toprak kimsenin değil... Toprak havanm, suyun, kendi nin... Biyografi 192« yılında Lüleburgaz'ın Ceylânköyünde doğmuş ve Kepirtepe Köy Enstitüsünü. Hasanoğlu Yüksek Kby En^tıtüsünü bitirmiştir. (1946) Antalya Aksu Köy Enstıtusunde öğretmenlık, Edremıt Boigesin de Gezici Başogretmenlık, bir süre köy ve kasabada ilkokul oğretmenlıği, dört yıl d'a dairede memurluk etmıştir. 1960 tan bu yana ortaokul oğretmenidir. Evlidir, iki çocuğu vardır. Yayımlanmıs kitaplan: «Ahlat Afacı» siirler, 1953. «Çarıtımı Yitirdifeim Tarla» koy notları 1955, «Kar^ılama» şıirler 1958, «Nlsan Haritası» siir 1960, «Aç Harmanı» öyküler 1962, «Kocakent» şiirler 1963. «Zeytin Ülkesi», 1964. «Pıtraklı Mem leket» «iirler, 1969. tşte böyle. Blz o yolcu gibiyij dünyada. Senin kuduz emminin yası altmış beş. Paslanmadıysa eğer rarsın dayasın kulagın] Kıslaçatagına... îçtm yatışır glbl oldu bira» Nasıl olsa kökünden sürer m» şe; bakılır, budanırsa üç beş yıl sonra koca ağaç olur. Sor kapağı kapadım bugün. Yaîtıy dinlenmeye bırakacagım, düz lüğü ekecefim yalnız. Son çi zlyl çıktıktan sonra öyle dikil diro baktım: Kışlaçatağınıı geçmls davalardan. benim ye> dijim yumnıktan filân haber yoktu; öyle nazlı nazlı uzanıp gidiyordu... Bizden sonra dı gidecek diye düşündüm. Bı ga ripUk çöktü lçime. Kendi ken dime «Acaba dedim Kıslaçata gının sahibi Um?» Hey bre Koca emml, ne der sin, acaba Kışlaçatağı kimin? (Reslm: A. ARAD) «Soracak lana babajn. TSnına kalnuyacak o K19U çatağındakl iş» diye b&ğırmavs baş lamasın nu... Hey Tannm, ölür müsün, öldurür müsun... Sorması gereken onlarmış sanki... Bak bak. bak. bir de Uste lstiyor yahu!Kahveden dönüyordum yataı memeli; komşu Hasanla, konuduvarına çarptım. «Şor» dedl bumumdan kan. Gözümü açınca baktım bizim Koca emmlnin kollarım tutuyorlar. Hasan, sert •ert çıkışıyor: «Beri bak An Çavus, aUını başuu topta . Yol kesmek bu •enln yaptığın. Sonu kötüye va m... Genç adam şakaya gelmes. Ya dalgın olmayıp da 11adam değilim. .» Kıçının üstündekl tabancayı voklryarak, küfrederek uzakla? ü. Kaatiller böyle kaatü oluyor demek. Dalgın olmasaydım, ararruza girmeseydıler iyi bir harman döverdik bız orada. Ya ben onu haklardım, ya o beni... Durdukça öfke karıştınyor içi ^BULMACiS, Hece Bulmacası A A A A A AN BA BU ÇA ÇI DA DE PAK Gl HO ÎM tŞ KA KA KA KAN KIR KİL KO LA LAŞ LIK MA MA MAK MİR NA NA NAR Nî NİR RA RAÇ RAŞ SA SAN SAR Sl SU ŞU Tl U YI. 1 Saraydmn »pahillkle çıkarak valiliklera, «adrazamlığa yük Kİmit, devlet masrmflarını azaltmak için Uk defa bir bütçe yapmaya çalifmış ise de bundan ho| lanmıyan yiyicelerin faaliyeti Ue idam fermanı temln edilmij bir verir; TERSİ bir besin. 2 Bir teknenin rıhUma veya başka bir tekneye yan verip yanasması, TERSt cefa, Alman 3 B'lerinden (Bach, Beethoven), Schumann'a Yukanda gördüğünüz dagınık göre dahi, profesörlük ve asalet heceleri, aşağıdaki sorulann ünvanlı büyük bir besteci; Suçu karşılığı olarak bir kereda kul bağıjlama. 3 Litüe; Kimyada lanıp numaralı çizgüere yazj neon; bir çiçek; Ayak. 4 Franmz. Meydana geecek kelimelerin sa'da şehir; Bir balık; 3. Seltm'in sıra ile yukardan aşağıya lkin teveccühünü kazanmiî, hanendeci ve Beîinci harflerini okudu liği tanburiliği, çairliği, sarkılağunuzda, Alman şairi Reiner riyle ünlü bir besteci, Ağa. 5 Marie Rilke'nin: cEvlenmemis Vanucci ön ismi olup, kilise frekj bir erkeğin mesut olması bek leri ve Raffaello'nun, Pinturiclenemez. Evlenıp de eskisi gı cıo'nun hocalığı ile ünlü bir resbi...» dıye başlayan bir sörü sam; Lâhza; G. Amerika'd» bir nün geri tarafını bulacaksınız. devlet. 6 Hastahane yıllannda 1 Eski yapılarda kullanılan yazdığı romanlarla ün yapmı» bir harç. 2 llgi. 3 Olabi bir Ingiliz yazan (Yeşil yıllar, üç lirlilc. 4 Çirkin. 5 Kim aşk..l; Bir hay\an; îzmir'de ilçe. yada miyar. 6 Bir agaç. 7 7 Bir acı nidası; Yiğit; ön adı Çalıçmaktan hoşlanmayan mâ Maurice olup Paris'in semtlerine nasına. 8 Bir koşu. 9 Es aıt tabîolan ve anası ressam Suki zamar.a ait değerli eşya. zanne Valadon'un, R^noir'in mo10 Bir ılımiz. 11 Bartın'ın deli hattâ metresi (Babası olduturistık bır bucağı. 12 Sira ğu rivayet) oluşu ile tanılan resyet etrnek. 13 Bir ilimiz. 14 sam; Kocaeli'nde ilçe. 8 Tari Bir maden. 15 Bozuk pa hi hanedanı olup Alsace ile anıra mânasına. 16 Güreşte bir lan bir Fransa eyaleti; TERSt oyun. 17 Asap. 18 Birden elektrikte güç kanunu üe bir Albıre (Üç harf). man matematik ve fızik âlimi (G. Simon); Yetiştiği devrin ak1 sme, David'ın talebesi ve Italyan 2 ustalarının etkisinde romantik 3 yerine klâsik çalışmif, bilhassa ka 4 dm resimlerinde ejsiz sanat gös5 termiş, raüzik sevgisi ve kemanı ile unlü Fransız ressamı (Jean 6 Auguste Dominique). 9 TER7 si hâtıra; TERSİ Avrupa'da bir bsskent; TERSİ üç yelkenli gemılerde arka direk; Ağa, prena mânasına. 10 Hayvan yiyeceği; 10 TERSİ bir acı nidası; TERSt Yu 11 goslavya'da nehir; Bir toprak; Kimyada sodyum. 11 Kuzey 12 Kutbuna ulajan kâşıflerden A13 14 15 16 17 18 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 1 12 13 14 15 16 17 15 i9 20 1 ERKESİN kendine göre ceşitU bakımlardan bir gururlanma usulü vardır. Santa Melania'yı bılirsinia. ömrü boyunca hiç yıkanmamn olmakla övünürdu. Genç noter d« kanaını hiç aldatmanus olmakla gururlanır, bu messiyetlnl îağa »ol» duyurmak İçin de rtrsat kollardı âdeta, Noter keUmesl garip bir k«lıme. lnsanın hayallnl gıcıkh>or. îster istemez olgun, muntazam, sözüne ve randevularına sadik bır adamı düşünüyorsunuz bu kelimeyi duyunca. Sanki her Tannrun günü ıstırap ve tizüntiiden perişan duruma düşmüş ailelere bir vasiyetname okuyacakmış gibi siyah elbıseler giyer.. Ceketinin dirsekleri de çok yazı yazanlarda olduğu gibi pırıl pınldır. Oysa bu noter, ötekilerden çok farklı bir adamdı. Yelek yerine giyılen en modern, en gözalıcı puloverleri onda görebilirdiniz. En çılgın danslara ait bütün plâkların noksansız koleksiyonu vardı onda. Hele irade ve idare» «lündaki klşL konuşması, dünyada metelik 9 Yetmeyen miktar; TERSt Levermeyen bir üniversıte talebetonya'nın bajkenti; Dini öğüt vesininkl kadar pervasızdı. ren. 10 Kimyada helyum; AKansına da gercekten sadıkhenk; TERSt bazılannın başı bu ' ü. Güzel, alımlı, şuiı ve şakrak nu giymek içindir. 11 Kuzey bir kadındı çünkü. Biraz garıp Avrupalılardan; Tibet'in ba;kentL huyları yok değildı. Durup du12 TERSİ kimyada berilyum; rurken de hırçınlaşıverdl. Ama, Fransa'nın asker! bir limanı; Baş hırçın bir kadınm gecelerinde langıcı olmayan zaman. 13 : daima ayn bir lezzet bulmak TERSİ geri taraf; TERSt müstah mümlcündü. Sonra noterin en kem mevkii; Kimyada sut ve po ( büyük arzusu sakm ve gürültütasa benzeyen özellikleri ile süz bir ömür sürmekte. Bunun bir madde. 14 Blaise ön adı, fisırrı da ona göre bır kadına sazıkte kanunlan, dinî eserleriyle dık kalmaktan ıbaretti. Fransız matematik bilgini ve filozofu; Ipucu; TERSİ bir renk. Bir gece görev ıcabı katıldıgı 15 Yemin; TERSİ Asya'da bir bir toplantıda Sophıa Bennett dağ silsüesi; TERSİ ayak. 16 , isımli bir kadınla tanışmıştı. TERSİ guneş; TERSİ belli bir : Boyle bır tanışmanm vuku bumânâsı olan isaret, harf; TERSİ lacağım esi de biliyordu. Geç yumru. 17 TERSİ ortada oyna vakit eve döndüğünde kansı nan oyıından müzikten sonra sordu: toplanan para; Kimyada brom; ' «Nasıl bir şey bu kadın?..» TERSİ bir içki. 18 TERSİ bık j cHangi kadın?..» mak; Atlarda bir tüy rengi. 19 ' «Meşhur Bennett canun.jı Amerika ve Asyada sıcak yer «Frijider kadar beyaz, kılere has oy yiyıci bir hayvan; ı zarmış ekmek eibi de kuru.» TERSt doğduğu yerin ismı, lâka «Ya kocası?» bı olmuş, (Asıl adı Podo Cagliari) «öylesüıe zararsız bir aVenedik ekolünün son ustalarındam ki, onu aldatmak baslıbadan en büyük boy tablolariyle bir şma bir ayıp!» ressam. 20 TERSt dine karıjBu cevaplann hepsi de öncemış masal; Bir kuş. den düşünülmüş nevidendl. Çünkü noter kansımn tepeden tırnaga kıskanç bir kadın olduğunu gayet iyi biliyordu. H EVET... NE DIYORDUK? kadın kak aramıs, hatti g8rüşmüs olacaklardı. Kocasmın adres defterinl glallce gozden geçirdl. «Şu kadın» ın isml yoktu. Fena Işaretti bu. Telefon rehberlne baktı. O sütundaki soyadlan arasında yüzlerce Bennett vardı. Sonu bir ve lkl tt» ile biten yüzlerce Bennett. Bu da fena lşaretti. ••• K merikalı denizci ve seyahat yazan; Antalya'da üçe; TERSİ Ege'de bir ada. 12 TERSİ çiçek ekmeye aynlmiî yer; Aydın'da ilçe; Sert bir rüzgâr. 13 TERSİ rey; Ikibini »»an» bestesi, hocalığı, yazılan, Şehbal mecmuası, kon»ervatuvara hizmetleri ile H. Saaddettin Bey'in soyadı, TERSİ' cüzi; Krraliyet basmüzisyeni ilân edilmiş, asalet pâyeli büyük tngılız bestecisi (Enigma varyasyon lani; TERSt baj. 14 Güney Kutbundan sonra Kuzey Kutbuna yönelmiş orada kalıp ölraüs Norveçli kâşif; G. Amerika'da bir devlet; Geminin ön tarafı. YUKARDAN AŞAĞIYA: 1 Devşirme olarak îstanbul'a gelip, saraya hizmet etmiş, ailâhşörlüğü kadar, Kanuni'nln öldürt tüğü oğluna yazdığı mersiyedeki medenî cesareti ve Gencinei Raz, Şah u Geda.. gibi «serlerindeki kalemiyle usta bir j«ir. 2 TERSt tam araçlanndan; Fransa'da nehir; Bir içki. 3 18. anrda, aslında süslü olan Barok'un devamı olan sanat tarzı; Hafif yo kuî. 4 TERSİ bazı gıda maddelerine belediyece konulan fiyat; TERSİ Avrupa'da nehir; Bir gaz. 5 Ate$; Amazon nehrinde yasıyan et yiyid, kana hassas, çok hızlı kemiren canavar balık; TERSt hekim rumuzu. € Kuzey Kutbuna vanjı, ara»tırma eserleri ve Norveç aiyaai hayatındaki yeri ile bir kâsif; TERSİ 19. asırda Kayserili olup tahsili ile emsâli halk »airlerinden çok üstün, tekke görmüs, dervis ve delijmen jair. 7 TERSİ akciğer; Birleşmiş Milletler Teşkilâtı'run rumuzu; Bazı hayvanlarda saç. 8 TERSİ kimyada altın; Resirnd» çıplak tarr; Bir devletın OCASI ceketinin altına koyu gri puloverinl giydi mi hemen sonıyordu: «Bugün nereye gidecek•in?» Çünkü bu pulover. kocasmın «Şu kadm»la tanıştığı gece giy diği puloverdl. Ve madam Sophia Bennett'in o gece kocasına iltifat ettiğinden şüphesi yoktu: «Ba pulover iize çok yakısmış.» «Şu kadınıa kocası ne is yBpıyor?» «Avustralya'da merinos ko yunlan yetiştiren bir çiftliği varmış..» «Peki, şu kadın niye Avustralya'da yaşamıyor da buralarda surtüyor?» «Ne Ifiznm var?. Onlar bu radayken de isler yürüyor.» «Nereden biliyorsun?» «Tahmin ediyonımj» .Fakat...» Fakat dedikten sonra bir stf re duraklayan kadının neler d şündüğünü, şayet varsa mantı ğını hangi istikamete yonelttıği ni ancak şeytan bılırdi... «Pek zayıf bir kadın ol masa gerek, değil mi?» «Kilo almak için kür yap mış galıba. .» Bu konuşroadan üç gece sonra kocası yattığı yerde yeni çıkan bir kanun kitabını inceler ken damdan düşercesine sor muştu: «Şu kadının kilo almak için kür vaptığını len nereden biliyorsun?» • •• RTESt sabah, kocası evder çıkar çıkmaz aynanın karşı sına geçmişti. Hem ıtina ile makyajını yapıyor. hem de olaylar zincırınin halkalannı bırbırıne bağlıyordu. Kocası «Su kadın»'a tanıştılctan sonra yalnız koyu grı puloverini sık sık gıymekle yetınmıyor, haftada hiç değılse iki gece bir takım bahaneler uydurarak eve aeç gelıyor ve bu gecikmelı gecelerde h!ç âdeti olmadığı halde sırtını donüp yatıyordu. Sonra iç çamasırlannı da eskisine daha sık degıştirmeye başlamıştı Ne demekti bu yani? Bir taksive atlad" «Madam BenrMtfle çöriişmek istivorum.» «Madam Bennett ycık» demişti hi7metcı «Fakat ben varım» dıye kap^dan çıkmak üzere bulur.an kocası arava girdi «Size ne jrihi bir hirmptte bulunabılirim » ••• | OTERİN kansı mahçup va çekingen bir ifadevle salona girmişti. Yüzü gayet ciddivdi. Bakış'anndan da motosikletli iki trafık polisi gibi her şeyı göze aldığı besbellıydl. «Slz bir koca olarak onlann seviştiğinden habersiz ml•intr yanl mfisyö Bennett?..» Mösyö Bennett duyduklannı anlamak. anlayabiînıek ıçın bütün dikkatıyle karşısmdak] kadına bakıyordu. Nıhayet anladı: «Biı muhterem kocanm 19 Temmuz geceRİ tammak şerefine nail olmuştuk. Tarihi gayet iyi hatırlıyorum. çıinkü karım ertesi cün ııçakla A\ustralya'va eitmisti. Orada benim büvük b>r merinos çiftliçim var. Kâfi değil.. Su anda boşanmak üzere>iz Duruşma biter bittneı karım başka bir rnerinos ciflliğinin sahihi ile evlpnecek. O tarihten brri Avrupa'ya dön» medi bir daha'.» E Bulmacalann çözümü bugünkü CUMHURİYET ' te CİHAYET BULMACASi KAflTİL KİM? ••• OCAS1NTN, vaziîe Icabı tanışmak ve görtişmek zorunda kaldığı her kadm evdeklne göre «Şu kadın»dı. Fakat noter «Şu kadın»lan kansının KÖzunde küçültmek için âdeta ihtisas yapmıştı. Şimdi de sıra madam Bennett'de idi. «Tekrar gSrd&n mü?» •Kimi?» «Şu kadını...» «Hangi kadm?.» «Bennett canıın..» Kansı, hiç lüzum yokken «canım» deyiminl kullandı mı ışler kötüye gidiyor demekti, «Hayır. o geceden sonra bir daha görmedim.» Bu sonuncu «Şu kadın» kansının kafasmda sabit bir fikir haline gelmişti. Halbuki mukaveleler ve vasivetnameler arasında her fjün başı dönen noterin «Şu kadinaı dtlçünecek vak tı hile olmuyordu. Fakat kansı pmındi O RPCBden sonra birbirlerinı muhak Kartvizit Bulmacası SUMER KIMYAK Yukarda kartvizitıni görditgü nüz Bay, konutlarda ya^ayışımı zın düzemni sağlayacak sistem len bağdaştıran bir mesleğın mensııbudur Mesleğının de ne olduğu kartviziti teşkil eden harflerin arasındadır. G reç knynsnns e bakiTOT. Ondan erreUd lşçt, hastahaneye yattıydı». Recep ise, Hasan ile usak bir semtte, aynl bekâr odasında kaldıklannı, dün gece saat 23 e kadar o semtin kahvesinde tavla oynadıklannı söyledi. Şef, sonra Şükrü ile konuştu. Şükrü: «Olan bana oldu. Benden glzlice ric» eden Ali'ye 500 lira borç vermiştim. Dün öğleden »onra acele memleketine havale edecekti. Çok zorda kalmış. Kalfaym Para içın postahaneye gidiyonım diye seslendiydi. Semtin karakoluna haber verdiler. Cesedl kuyudan çıkarmışlar Döndüğünde elinde bir »eyler Tardı. Bana kulübede RÖsterdi. Alledı. Biraz evvel olay yerine gelen Şef, adll tabibin cesedl inceleme sine kumaş, kendisine de bn kırmızı gömlefi almıştı. Yenl gömsini bekledi. Sonra yanına gelen uzmandan, ceset Üzerinde kur lefi İle gece kahvrye ml çıktı se? Asn, mert çocuktu, borcnnn şun, bıçak yarası olmayıp, dün gece saat 23 te öldüğünü, kafası muhakkak öderdi.» nın gerısinde bir şişliğe rastlandığını öğrendi. Bu arada gelen inŞef, Ali'nln kulübesine girerek, baçucundakl lambadakl pazm saatın sahibi, tanıdığı cesedın, insaatın bekçisi Ali'ye ait olduğunu bitmiş olduğunu, şişesinln lslenmediğini gördü. Kasketi, çivide asöyledi. Dem:r malzemeyi Şefe göstererek, eksilmiş bulunduğunu sılıydj. Yorganı yerdeydl. Aradıgı posta havale makbuzunu yeleğiilâve ett:. Şef, cesedi ilk gören Mehmedi bir kenara çekerek: «Sa nin cebinde buldu. Dışarıda. inşaat sahibi: «Demirleri nasıl göbahleyin huraya ilk kaç kişi gelmiştiniz?» Mehmet: «Hasan, Recen. türdüler? Hayret doğrusu». Şef: «O da para sayılır. Kaatilin suç ben ve Şükrü». Şef. «Ali ile içinizden akraba olarunız var mı?> ortağı taşıdı. Semt bekçtami de başks tarafa çektiler anlaşılan». Mehmet. «Hayır! Hasan ile Recep hemşeridir. Ben, Şükrü ve Ali Mal sahibi: «Şu kumu da fazladan görüyorum» dedı. Şef: «Kumu ayn a>Ti illerdeniz. Ali'vi sabahleyin meydanda çörmeyince yattıçı hnşaltan araba ile demirleri yükliyen ayni araba olacak» ve geriye kulübenin camından gaz lâmbasının ışıginı farkedip kulübeye pir donerek işçilerden birine lfaret etti: «Yaklaş bakalım!» Bu kimdl dim, lâmba is içindeydi. Hemen söndürdiim^. Şef, bu defa Ha ve niçln? san ile Eeceb'i bir kenara çekıi. Sabahlenn ruçin Mehmpfitn arkaya geçtiğıni sordu. Hasan: «Mehmedi dün öğleyin işe aldık. Ki dneşli günUn sabahmda inşaata gelen ve iş yerlerine dEgılan işçilerden Mehmet, bağırarak arkadan ön tarafa koştu: «Kireç kuyusunda bir ceset var!» Fırlayan işçiler, aşagıda, pantalonlu gömlekh, yüzüstü kıreçe kapanmış, hareketsiz yatan adamı tanımaya çaüştılar. Onu ilk gören Mehmet: «A! Bu Ali» dedl. «Siyah çizgill kınnızı gömleğinden tanıdım.» K N HAZIRLAYAN : Güzelliçi olçiivsünde kıskanç ve hırçın bir kadındı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle