Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHİFE DÖRT 31 Mayıs 1970 toplamyorlar L» rontemn meclisinde. Başbuğ Arslan mıkrofon başına çıkıyor: • Çok sayın ve muhterem hayvanogln hayvanlar, aıiz ve semiı vatandaglanm» diye haykıraraktan yeryüzündeki hayvanları kınp geçiren veba hastalığı lalgınının sebebini araştınyor. Toplanan Blrlesmiş Hayvanlar Asmmblesi Tannnın hayvanlan cezalandırmak için verdiği bu belâdan kurtulmamn yollannı arayıp duruyor. Tüm hayvanlan işledikleri suçlardan ötürü sorguya çeken arslanm başkanlığmda. Arslan, çobanı yemiştir. Kurt kuzulan.. Bunlar asla ruç değildir... Herkesin suçlan ortaya döküldukten »onra sıra eçeğe gelir ki zavalh sadece karnı çok aç olduğu için blrkaç yaprak koparıp yediğini ltlraf edince tüm hayvanlar kabahatl onda bulup tannnın gazabından kurtulmak için onu yani eşeği llnç edlyorlar. Neden bu eşek 141. madde gereğince okka altına yollandı. Bunun netfeni hayvanlann iki algıyı birbirine yakın görerek karıştırmasıydı. Bir yanda Tannnın gazabı diğer yanda es*£in snçu» tşte her lkisinin de algılanmasındakl benzerlik yüzünden eşek okka altına gitmışti. Yer yüzünde tüm iktisadi buhranlar daima Yahudilere yüklenmis, 67 Eylül olaylan dahıl her kargaşalıkta daima «Gomonis» diye damgalanan zavallılar zokayı yemişlerdir. Açlıktan bahsfdiyorsnn Deraek ki sen Komonistsln Demek bfltün binalan yakan sensin. Sen ne domuzsnn sen. CUMHIJRtYET PSIK0SOSY0LOJİK YÖNDEN SEÇİM ve HOIKIN GÜDÜLMESI ÜÜ Or. iHSAN üNLüER tMDÎ «Bizim konnmnzla da bnnnn ne ilgisi vsr yani» diyeceksiniz amma lşte taa eski Mısır'a inelim bakalım. Bir sıcak dalgaslyle birllkte açlık ve sefalet gelmiş. Nil nehri ve Terkos gölü kurumuş. Çöle donmuş tum Mısrı kadırn. Hattâ ormanlardaki arslanlar bıle şehre yurümüşler. tşte bu devalüasyon. rejimıni andıran durumda bir de bakıyor ki Mısır Uleması gök yuzune, arslanların susuzluktan şehze yurüdukleri ano*a gokte de bambaşka bir yıldız dizisi var. Tamam.. diyorIsr. «Zamanda birlik» kuralına gore algıladıkları bu iki olayı kafalannda birleştirip.. Bn yıldız dizisi «Arslan Burcn»dur.. • GERÇEK NEDEN YAŞANILAN ORTAMDIR NSANLAR ayrı ayn partilere oy veriyorlarsa, ayrı ayn tapmaklara gidiyorlarsa, ayrı spor kulüpleri için birbirlerlni öldürüyorlarsa bunlann tum nedenlerini insanların değişik ortamda yetişmelerinde bulmaktayız. İnsanların ama; ve davranışlarının farklı oluşunu, farkh fizik çevrelerde yaşamak zorunda kalmalarında, farklı sorunlarla karşılaşmalarında ve farklı eğitim görmelerinde buluyoruz. Ister beyaz ister siyah deri11 Amenkan, ister Rus, ister lsveçli olsunlar. İster müslüman ister katolik, ister yaylâcı ister o*aİEacı, ister takunyah ister yeminli bulunsunlar. Insanlar arasındaki tüm davranış farkları onlann «Hayat İ S Idrâklerimiz birbirine karışabilir nıma örgütü de bir sonuçtur değil mi? Işte bu tanıma örgütünü meydana getiren sebep başka bir sonucu meydana getiren sebeple bazen kanşarak kacak yapabilmektedir: Şu bıyıklı öğrenci halka dönük yönetim için boykot yapmıştır. Şu öğretim uyesi de halka dönük düzen gelirse rahatmdan olacaktır. tşte size iki tanıma Srgütu. Şimdi bunlann sebepleri olan algılann, birbirine karıştıklarını düşünelim: Şu bıyıklı öğrencüer boykota girdiler. Şu öğretim üyesinin bu bıyıklı öğrenciler yüzünden rahatı kaçacaktır. lşte bu yuzdendir ki o öğretim üyesl tüm bıyıklı öğrencileri «Boykotçu» dlye nitelencfirdiği için lmtihana almadaa çaktırdı. dLn'SJStae'ktedİr.011"""11" »»•«••••••••••••»••""•"••»"••»"""•••»»•"""'"">""">">>>lll>l>l"l"">tI • KİŞİNİN ALGILADIĞI DÜNYA ATEMATİGE yeni başlayan bir öğrencinin bir dortgenle ilgıli algısı onun bir sure sonraki dortgenle algısından farklı olacaktır. Bir seçmenin siyasal alanı hakkındaki algısmm nıtelikleri seçmenin kamu işlerindeki faal rol oynaması, bir partiye gırmesi, bir yere seçilmek için adaylığını koyması ve seçimi kaybetmesi gıbi, durumlara bağlıdır. Seçmenin kamu işlerindeki rolü Sülünükten Sncn'luga, Snco'luktan Koltnk'çuluğa sıçraması IradeyiTürliyye ile seçimi kazanması gıbi durumlard'a değişik değışiktir elbette. tnsanların davranıslarını yöneten Tanıma yapıları durgun değildir. Insanın çocukluktaki durumu ile öğrenim yıllanndan sonraki durumu daima değişecektir. <«!• • MUHTEREM HAYVANOĞLÜ HAYVANLAR U ANLAMASI ve anlatması çok güç olan konuda hep insanlardan bahsedecek değıliz ya. lşte arslan, kaplan, kurt, tilki, yılan, çiyan ve kırat gjbl partl sembolleri olan tum hayvanlar • SEBEP SONUÇ ALGILANMASI AFAMIZDA bir algılanma ile bir tanıma orgütü meydana gelmiş ol•un. Algüanma bir sebep, ta K B M i DEFINE TALIP APAYDIN 117 Çekmeceyi çekip bir jeyler kanştırdı. Yüzü değişmiştı. îçeri önce Recep girdi. Müdür bekle işaretı yap ü ona. Iri yarı bir adamdı. Kapmın yanında tetıkte beklemeğe başladı. . Sonra Seyit Ali önde, Rüstem arkada, koyluler girdiler. Fena bozulmuşlardı. Ellerı yüzlerı ter içindeydi. Müdur ayağa kalkiı. Evlâdım, dedı. Bu çekin ıvarşılığı yok. Odeyemeyiz. Memduh beyi aradık, kendisi üç gündur İstanbuldajTms. Sıze kim verdi bunu? Seyıt Ali «ödiyeıneyiz.» kelimesini du>Tnuştu. Dizleri titremeğe basladı. Içi bulanır gibi oldu. Gözleri karardı. Niye beyim? dedi inler gibi. Dedim ya, bu çekin karşıhğı yok. Polise haber vermemız lâzım. Kim doldurdu bu çeki? Seyit Ali yutkundu. Cevap vermek istedi. Boğazmdan ses çıkmadı. Rüstemin yüzü kapkara olmujtu. Gözleri dışarı fırlamıs, hayretle bakıyordu. Anıı.. diye bir çıktı ağzından. Yıkılmamak için ayaklannı açtı. Siz Memduh beyi tanıyor musunuz? He evet Ne zaman göruştünüz? Bu çeki o mu yazdı? Seyit Ali'yle Rüstem ikisi birden kafaları salladüar. Afal afal bakıyorlardı. Ne zaman yazdı, Dün akşamleyin. Müdür, Kâmuran beye baktı. Kâmuran bey ellerini iki yana açtı, dudağını büzdu. Bizim yapacağunız bir jey yok Müdür bey, dedi. Gitsin kendisini bulsun. Aralarında bir iş... Uzun bir »essizlik oldu. Müdür adamların hallne acımı$tı. Ne aarUnm siz Memduh beye? diye sordu. Sesi yumusaktı. Şey beyim Ne? Mal satük. Ne malı? Üç yÜ2 kırk; bin llralik ne malı lattıruz? Seyit A!l yutkundu. Kendini toparlamaga ç«I15Ü. Söyleyemedi. Ne sattınız, söylesenlzeT ŞeyYutkundu. Tam söyliyecekti, Hah, burdalarl diye bir ses duyuldu dısardan. Hep kapıya dönüp baktüar. Şoför Ömer camdan görüvermiıti. Yarbay dayıyla birlikte koşarak içeri daldılar. Ula nerdesiniz aiz? Kaçtanız ha? Vay dürzüler vay! Vay alçaklar vay! Parayı kendiniz alacaktınız ha? Ula utanmak yok mu? Beyefendi kusura bakma, bu deyyuslar.Yarbay dayı topalhyarak müdürün masasına doğru ilerledL Müdür şaşırmiîü. Hayrola, ne oluyor? Şoför Ömer bir yandan, Yarbay dayı bir yandan habire konuşuyorlardı, Efendi bu adamlar bizi atlattılar! Kaçtılar Snümüzden, kayboluverdiler. O alacaklan para h» pirr.izın. Valla hepımizin. Yoksa aldınız mı la? Hın zırlar! Nankörler. Sizl ta buraya kim getirdi? îyilik bilmez deyyuslar' Tüü yuzünuze. Ben oraya düştüm geberiyorum, siz de kaçar gidersmiz ha? Parayı yalnız alıp aramzda pay edeceksiniz öyle mi? Yağma mı var ula? Biz öiümüyüz burada? Günah değil mi? Allah razı gelir mi bu işe? Susun be? Ne oluyor anlayalun hele. Nedir bu? Şey, efendi... O parayı sakın bunlara verme yin. Hepımizin hissesi var. Valla dâvâcı olurum, Mahkemeye düşerim. Yarbay dayı bar bar bağırıyordu. Herkes ayağa kalkmıştı. Bankanın adamları kavga olacak sanıp araya girmişlerdi. Salondan koşup gelenler oldu. Kapıdan ne oldu diye bakıyorlardı. Polis çağıralım mı? dedi birisi. Kâmuran bey atıldı, Yok yok, durun. Polislik 15 yok. Hele sâkin olun bakalım. Güzelce anlaün. Siz oturun Müdür bey, telâş etmeyin. Hayır, polis... Bu adamlar... Yarbay dayı kendınden geçmiş bağırıyordu. Sabahtan beri peşlerinden koşuyoruz. Bizl aldattılar... Kâmuran bey çıkışu, Canım ne oluyorsun baba, bağırma! Sâkin ol. Kendine gel. Sustular. Yarbay dayı kötü kötü bakıyor, burnundan soluyordu. «Cık cık cık...» etti. Başını iki yana salladı. Utanmazlar! Îyilik bilmezler! Ula ben olma sam... Tövbe yarabbi. Seyit Aliyle Rüstem şaşkmdılar. Ne diyeceklerini bilemiyorlardı. Müdür yerıne oturdu. Çeke bir daha baktı. Ken di kendine gülümsedi. Biz bu parayı veremiyoruz ağalar, dedi. Bizde böyle bir para yok. Bu çek karşılıksız. Nee? Ne dedin? Yarbay dayı anlıyamadı. Şoför ömer bir tuhat oldu. Şaşkm şaşkın baktı, Karşılıksız mı? Evet Yarbay dayı, Ne demek o la? diye şoföre sordu. ömer dudaklarını büküp omuzlannı kaldırdı. Yokmuş, dedi. Ne olacak ya şimdi? Kendisine gidin. Çek karşılıksızmış deyin, Belki bugün para yatırır, o zaman veririz. Ulaa. dedi Yarbay dayı. Sönüverraişti Seyit Aliyle Rüsteme baktı, başlarını yere eğrmşlerdi. aiVC UeiE , Ş U AVA V* WG OL.yTOC.Vil ? ) • DAVRANIŞLARIMIZIN ENGELLENMESt İR İNSANIN davranışıBolursaönüne birdavranışlannın engel çıkacak onun m meydana getlren tüm tanıma örgütleri de bozulacak ve bu engel suregeldikçe tanıması da yeniden o engeli ortadan kaldırmaya matuf bir »ekilde örgütlenecektir. Diyelim ki bir avcı ormanda bir kelkik vurmus olsun. Tam yere düşmüş olan kekliği almak İçin sevinçle ona doğru koşarken önüne bir tel örgü çıkmaz mı? Bu örnek seçimde hayal kınklığma uğrayan partilerin haline ne kadar uymakta? Zira onlar da avcı gibi seçimler süresince «Gel gel yanıma keklik» diye nutuklar attıkları halde kek B liğe kavuşamamıslardı. Gerek m kekliğe ulaşamayan avcı ge • rek 4000 tekliğe kavuşamayan • milletvekillerl tekrar yeniden • bir tanıma örgütü kurup dav • ranışlannı kekliğe ve tekliğe • • kavuşma doğrultusuna cToğru • yönelteceklerdir. Meselâ avcı g tel engelini aşmak için bir iki • kilometre dolaşmağa razı ola Jg cak yenl bir davranışla kekli • Je kavuşacaktır. J • EN ÖNEÎVILİ ENGELLENMEYt İHTÎYAÇLARIMIZ DOĞURUR İRCH admdaki sosyal psikolog çeşitli şiddetteki ihtlyaçlarm meydana getirdiği çeşitli şiddetteki gerilimlerin insan davranışlanndaki etkisini ölçebilmiş ve sosyal yaşamımızda çok büyük önemi olan kurallara varmıştır. Bu psikolog tfenemesinde en amansız bir engellemeyi «Açlıfı» kullanmıştı. 2 saat, 5 saat 12, 24 ve 48 saat süre ile a; bırakılmış şempanzeleri almış ve bunlann önlerine uzanamıyacaklan kadar uzak me» safeye iplerle bağlanmış yiyecekler ve yanlarma da birer sopa koymuştu. Karnı en az aç olan maymunlar bu duruma sinirlenmişler, fakat sabırla ellerir.e alabildikleri sopalarla yiyecekleri güç belâ alabilmişlerdi. En aç olan maymunlar kızmışlar, bağırmışlar, çağırmışlar ve asırı gerilimleri yüzünden davranıslan o kadar bozulmuş ki yıyeceklerl elde edebilmek için yeni bir davranış kuramamıslardı. En fazla aç o!an maymunlarîa asıl amaç yiyecekleri elde edebilmek sorunu olduğu halde genlimlerinin yani açlıklarının siddeti onları sorunlarını çözme yeteneğinden yoksun kılmıştı. | 5 * B 22 Dudaklannı bOzerektsn burun kınrmıştı... «Bir «Urü kimse... Tek tek saymak faydasız...» Konuyu değlştirmenln zamanıydı artık: «Gazetelerde yayınlanan haberlere bakılırsa, o çevrede avlanan bir adam oiay günü s;zl Pine Woods'da, villânın karşısında görmüş... Tam cinayet saatine rastlayan bir sırada... Bu tanığın ifadesl ne dereceye kadar doğru?...» «Yukandan aşağı doğru...» «O saban Pine Woods'a gltüniz demek?..» «Evet...» «Saat kaçtı?...» «Seklzden biraz öneeydl gallba?...» KDaha kesin söyllyebüir misınlz saatin kag olduğunu?...» «Hayır.» cAmcanızı gördünUz mü o gtin?..jı tOysa oraya kadar gitmişsinlz... Niyetlnla amcanızı görmektl her halde değil mi?...» «Bahçeye girdim ama vülâya hayır» Kafasırun lçindeki ihtimallerle duyduklannı bağdaşüramıyan kımselerin tereddüdüne lıapılmış, öylece bakıyordum... Şu kadının davranışlanna ve tutumuna atal sır erdirrnek imkânsız. dı. Gerçi suallerimln tümüne de cevap veriyordu ama, sadece vermiş olmak lçindi bu.. Bana yardııncı ve fayda sağlamak gibi bir hareket nolstasrnı manasız, lüzumsuz bulduğu muhakkaktı. Ne yapmalı, onu, arzuladığım yörüngeye nasıl oturtmalıydım?... Pakat ne olursa olsun yılmamalrydım... Direnmek zorundaydım. Çarenln ber türlüsüne başvuracaktnn. «Beni dlnler tnisinfc İutfen Mls Weaver...» Başını kaldırmaksızın. suratıma bakmaya da lüzum gcrmeksizin mınldanıyor: «Dinliyoruın...» «Tutumunuza akü erdlremedlğiml iüraf etsem alınmazsınız değil mi?...» Bıkmış, usanmıs gibi tavırlar talnnmaya bajladı birdenbire: tAnlamadığınız nedir sayuı avukat?... Ya da anlamak lstediğiniz?» «Her şeye boşveren bir haliniz var... Boş. veren ve sıkılan... Bunu açıkça belli ediyorsunuz... Suallerime verdiğiniz cevaplann tümU de zorlamalı... Içten ve samirnl değil...» Nihayet onu etkilemeye muvaffak olmuştum... Hassas bir noktaya dokunduğum muhakkaktı. Başını bir an için kaldırdı. sonra tekrar önüne eğdi.. Şimdi asağıdan doğru bana bakı. yordu. Çehre hatlan yumuşamış, dudaklanndaki sert cizgl kaybolmuştu. «özür dilerim... Kusura bakmamalısınız...» Şasırma sırası slmdl bana gellyordu gall. ba?... «Bütün çabam... Emin olun... Slze... Evet size yardım etmekten, fayda sağlamaktan ibaret Mis Weaver... Inuımalamız buna ..» Ylne dalpmlasmıştı .. Gözlerinı kırpıştırdı... Klrpiklerlnl farkettim ilk defa... Ne... kadar tızundu... Bilhassa gözlerini kapadığı zaman dlk TİFFANV JONESt Türkçesî: Adnan TAHİR ADAM GARTH f SiüBYl'i YARIN: Bir müsibet, bin nasihatten yeğ'dir. SATILIK KAT Bakırk5y Yenimahalle Sahil Xoln üzerinde, Deniz manzarah kaloriferü kat satıhktır. Telefon: 7115 96 • AYLÂK MUSA / / VİUSA . BU krgiDİ /MUSAULAT \ ) / YİNE KAROLUKIS YER KAROLARI Tönel Cad. 40/2 Tel: 44 72 96 Ilâncıhk: 778/5405 f 2 I PAPAĞANiî Ir^ ^sj Aj o1 < o / ^ s . ' O C J L X i ' y / D i k k a t EsH kıymetll halıtannıa deger öyatla evlnlzden aünm. Taşraya da gldillr. TV|. ta 91 cı »i «> ix çalannm yuvarlaklığı bir yana çehre hatlarm. <d garip çözülmeden bunun böyle olduğu pei> filâ anlaşılıyordu. Gözleri de hafifçe çukura kaçmıştı... Ama yine de alırnlı, çekici ve etkileyici bır kadındı. Bir erkeğe, erkek olduğunu haUrlatacak her şeye sahipü. «Biliyorum...» diye yumuşak bir sesle de. vam ettı. «Sizin göreviniz özel avukatımın görevıne kıyasla değişik ve bambaşka bir şeymiş. Şu değişik ve bambaşka dediğinia görev ne olabilir?...» Suali, ne vakitten beri bekllyordum. Şu öyaret odasına girdiğim ilk andan itibaren bunu sormasını beklemiştlm ondan. Cevabım çoktan hazardı. Evirmlş, çevirmlş hazırlamıştnn kafamın içinde. Fakat şimdi bana hiç de uygun gelmiyordu nedense... Odarun dip tarafındaki gardıyana bir göz daha attımMary Weaver bu davranışımı dlkkatle lzlemlşti. Bir nevi fhtar anlamı çıkardığına şüphe yoktu hareketimden. Tam mânasiyle yalnız ve başbaşa kalmadıkça ziyaretlmln ne olduğunu a. çıklamak istemediğiml kavramış olacakö. Işln bu tarafma dokunmak şimdilik lüzumsuzdu zaten... Bence böylesl çok daha Jytydi... «Anhyorum... Size hak rerlyorum...» dlye mınldandı. Blr süre Konuşmaksızın blrbirimize baktık. Sonra devam ettlm: «Orada Pine Wooda'da o sabah ne kadar fealdınız?...» «Topu topu on dakika... Fazla olamaz.j Arabayı bırakmıştım...» «Ne marka?...» «Açılır kapanır blr Mercury... Koyu ve