Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHİFE İKÎ 14 Mavıs 1970 ••«f* deniyor. Yeni fc^ımnnn amacı aşın eğilimli grupLarın, komandolarm okullara, üniversitelere, yurtlara ve resmî dairelere yaptıklan saldınlan ve şiddet olaylanna yol açan gösterileri önlemek. Kanun Meclis'te tartışılırken yaimz öğrenci Srgtitleri değil, bütün muhalefet partileri, sendikalar, çeşitli eğilimde dernek ve birlikler, toplantılar düzenliyerek, bildiriler yavmlayarak tasanyı protesto ettiler, sma sonunda Meclis tasanyı büyük bir çoğunlukla kabnl etti Fransada bn çeştt gdsterileri önlemek ieta kannnlar yok mu idi? Vardı, ama bunlar pek uygulanmryordu. Hükumet yeni kanunla savcüara şlddet gösterilerinin önlenmesi için genis yetkiler vermiş oldu. RANSADA yılocı gösF terileriniBunakomandolann Karşı Kanun» önlemek için yenl bir kanıın kabul edildi. «Kınalara şiddel ve Konun Hıfzı TOPUZ toplantmın dağıtılması için emlr vermeyen şefler 6 aydan 3 yıla kadar cezalandırılırlar...» Bunda da kanun o topluluğun seflerinin yanı sırs, toplantıya başkanlık edenlert de cesalandırmaya yöneliyor. Topluluğun liderleri, gösteriler bayladıktan sonra toplantmın dağıtüması için emir verir, tedbir alırlarsa cezadan kurtuluyorlar. Yani, kendilerine açık bir kapı bırakılmış oluyor. Ama liderler şiddet olaylannı önleyecek tedbirler almazlarsa 3 yıla kadar cezaya çarptırüıyorlar. Şiddet olaylarmdan sorumlu olmak için mutlaka bir örgütün lideri olmak da gerekli değü. Gösterileri hlçbir örgüt düzenlememiş olabilir. örneğin öğrenciler veya işçiler bir olayı protesto etmek için birdenbire bir eyleme girismis olabüirier. B6yle bir gösteride öncü durumda olanlar da grup lideri gibi ceza pörüyorlar. @Üçüncü hükum de şu: «Şiddet olaylan başladıktan sonra toplantıya katılmaya devam edenler 3 aydan 2 yıla kadar cezalandınlırlar.» Bu maddenin de amacı bir toplantıda şiddet olaylan başladıktan sonra gösterilere katılmış olanların derhal dağılmalanm sağlamak. İşin şiddete yol açtıgmı görenlerin hemen toplantı yerinden nzaklaşmalan gerekiyor. TJzaklaşmazlarsa bu kisiler de şiddet kullananlar gibi suçlu sayıliyorlar. Oysa şimdiye kadar böyle bir snç yoktu. Gösterilere kattlanlan polis, kamyonlaıa doldurup karakola götürur, orada adresler alınır, fişUr hanrtanır ve üçbeş saat sonra tutuklular serbest bırakılırdı. Teni kanonla, gösterilere katılanlann tümfi ceza förebfliyor. haliyle şiddet K ANUN buiçin çıkartılmıs olaylarmı önlemek ve «çoğunlukta olan sessiz kitleleri» hoşnud etmek bir tedbir kanunu olarak görünüror. Asıl amaç Nanterre Fakültesi'ndeki saldınlan önlemek. H&lâ Majıs olaylarının kâbusunu yaşayanlann sayısı az değil Fransada. Bu olaylana ikinci yıldönümünde hükumet bir daha bn çesit gösterilerin yapılamaması için sert tedbirlere yöneldi. Ama madalyonun bir de ters yüzü var. Yarın hfikâmet, tehlikeli saydığı bir partinin, sendikanın veya öğrenci federagyonunun bir toplantısını önlemek isterse, beş on tahrikçi ile birtakım şiddet olaylan dfizenleyerek hoşlanmadığı kişilerin tümünü hapse atabilir. Üniversitedeki iyi niyetli boykot gösterilert de üçbeş provokatörün kışkırtmasıyla bambaşka bir yola saptırılabilir. Fransada son yıllarda esnaf, küçük çiftçiler, kamyon şoförleri sık sık gösterfler düzenleyerek yollan kestüer, resmî binalan ku»attılar. Teni kammla bu örgutlerin liderleri ve aorumlu kişileri de toptan hapae atılabilir. ye göre, «Veni kanun ancak Yunan albaylanna yakışır bir kanundur..» Muhalefet partileri basın, hukukçular bu kanunun şiddetle protesto ediyorlar... Yeni kanun gerçekten komando akınlarını önlemek ve guven sağlamak için kullamlacakaa ona kimse belki birşey demiyecek. Ama kanun iyi niyetli gösterileri önlemek için hükumetin elinde yenl bir silâb olacaksa o zaman iş başka. Kaldı ki, Fransızlar komando akmlannı önlemek için de hükumetin elinde yeterli silâblann bulunduğunu biüyorlar. NLÜ Fransra Hukukçusu Ü bu konunun bilimsel MauriceCasamayor, bir biçimde haorlanmadıfını söyledi. Prof. Duverger' ! Nasıi Sendikacılık? Bir yabancı ilâç kumpanyası.. Bu yabancı ilâç kumpanyası, Türkiye'ye ithal »ttigi ilâeı, fabrika adı altında kurdngu atelyede sişeleyip piyasaya sürer. llâcı itbal ederken kâr eder, piyasaya sflrüp sattıgında iklnci Ueı kâr eder. tlâcı ithal ederken ettigi kSr. laten dışandaki merkezin kasasında birikir. Tflrkiye'de saplanan Uâr da Yabancı Sermaye Kanunu ruhsatiyla dışanya transfer edilir. • Bir yabancı oto. kamyon veva otobüs kumpanyası.. Bn yabancı knmpanya Türkiye'ye araba parçası itbal eder Bu ithalâttan kâr eder." Türkiye'de fabrika adı altında kurdugu montaj atelyesinde parçalan birleştirip yaptıgı oto. otobus veya kamyoneti piyasaya sürer. Arabanın satışında saJ1adı|ı kân da Yabancı Sermaye Kannnnna g8re dışanya çıkarır. • Bir yabancı petrol kumpanyası.. Türkiye'de petrol rafinerisi knrraustur. Dışandan haro petrol ithal ederken kâr eder, ham petrolü antırken kâr eder, Turkiye'deki satışından kâr eder, ve bütün kârları çeşitli yollardan dışanya kayduır. Bir yabancı dikiş makinesi kumpanyası.. Tflrkiye'de fabrika knrmuştur. Fabrika'ya ithal ettigi parça ve mallarda kâr eder, fabrika satışından kâr eder. piyasaya dagıttıgı diki» makinelerinden kar eder. herbir makinenin satışından kâr ederVe bütün bn kârlar kademell voDardan dışanya taşınır. ömekleri çofaltmak kolaydır. Bneün Tfirkiye'de «anayi adı altında gellşen kesimde, yabancı knmpanyalarla ortaklıihn eçemenlijM vardır. Bu yabancı ya da meleı knmpanyalarda Türk işçileri çalısırlar. Büyük kâr saflıyan dev şirketlerin TSrkiye" deki kolları. elbette malî gucü yflksek knnılnşlardır Bunlar kentlerin ve kasabalann pazarlanm ellerinde tutarlar. Reklâm kuvveti sayesinde rekabet Habiıl etmez bir etkinlikle memleket» sarmışlardır. Elbette bu kUTOİns'>» Işçilerine yüksek ücret ödemek olanagına sahiptirler. Otu* dSrt milyonluk bir Türkiye'de ancak bir milyon tutan siçortalı ve lendikalı isçi bulunnr. ÇoiNnlukla kentlere akın eden koylüler. büyuk şehirlerin varoslannda kumlan bu tür fabrikalann çevresindeki gecekondularda birikirler. Işcinin cogu. daha iyi blr yaşam döıeyine varmak içln gurbete düsmüs, çiftini cnbuçiınn. beslemeı topraSını bırakıp bu maceraya atılmıstır. tsçiler co?Tinlnkla sendikalara girmişlcrdir. Grev ve topln söılemne h^kîannı kullanarak insan gibi yaşamaya çaba harcıyacaklardır elbet.. Bn, madalyanın bir yanıdır. Madalyanın Steki yanı da sudur : Yabancı ya da melez knmpanya. Anaâolu pazarınâan sa|l»dıih kânn kficük bir kismım iscinln önüne atarak etnekciyi urutacak. emetin devrimcî gİTİIgücünü komprador kapitalizminln mihrakına uydnlastıracaktır. Sendikalar komnrador kapitalizminin bütünleşmesi içinde eriyfek, Tflrkive'deki s6mürücu düzenin bir parçası olacaklardır. Ücret mücadelesinde yevmiveleri artıran bir sendika, otnı dört milyonluk Tfirkiye'yi sömfiren bir yabancı knmpanyanın kârrna katılmak eyleminden başka is yapmıs olmıyacaktır. Amerikan sendikalan da ficret mücadelesi eylemindedirler. Ne var M, Amerikan sendlkalan, dev Amerikan knmpanyalannın bütün dünyadan sagdıSı kân ortak olmak kavgasını sürdnrüyorlar. Salt ücret mücadelesinde kalan bizim sendikalar ise yabancı kumpanyaların Türk paıanndan sağdıgı kâra katılarak Kayrimillî bir düzenin içinde eriyorlar. Demek kl, yalnra kendi ocalhndaki tencereyi de|il. en yok»nl evln ocafındaki tencereyi düsünen, ve millî çıkarlara 5ncelik veren bir sendikscılık. topln sözleşmede avantasını anyan sendikacılarla dejtfl, gayrimillî sömürü düıenine başkaldırmasını bilen sendikacılarla mümkün olabilir. DAva millî bir dâvadır. Gavrimilli dflzeni, mıili düzen nitellgine dönüştürme dârasıdır. «Aşın sola aşın sağa karşıyız» diyerek uyntmaca, ve «siyasi partilerin flstflndeyiz» diyerek kandırmaca, ancak gayrimillî diiT<>«in daitavuklnihıdıiT. Sonuç SIL dâva, gösterilere yol açan hoşnutsuzluklan ortadan kaldırabUmek. Bu hoşnutsusluklan gidennek de ne Fransız CRS lerinin elindedir, ne de bizim Toplum Polisinin elinde. Japonjada polis ber gün yüxlerce gencin kafasuu patlatıyor da ne oluyor, hoşnutsuzluk önleniyor mu? Amerikada polis, zen cilerin her fırsatta kemiklerini kmyor. Kınyor da ne oluyor, şiddet olaylan önleniyor mu? Elimizde kanun mu yok üniversitede öğrenci öidflrenleri yakalayıp cezalandırmak için? Neye yanyor bu kannnlar? Bunlan uygulayabiliyor musumız? Şiddeti önlemek, öğrencileri, jrençleri, işçflerl, esnafı, küçük çiftçOeri sindirmek için kanun çıkartmışsınız. Bu da boş. Bakalım, herseyden önce hukuk ve demokrasi kurallarv na göre davranan yargıçlar bu kanunu nygulayacaklar ım? Yalmz su var: Fransada çikartılan bn kanunun kötfl bir örnek olmaamdan korknlnr. Nedir? EDİR yeni kamml» yasak edilen ve cezası arttınbuı siddet olaylan? Kaaunun taükfimleri 907le feetleaebilir: O «Bir topluluk şiddet kullanarak saldında bulunana, bundan da birtaknn hasar ve zararlar doğarsa, bu topluluğun şefleri, gösterüeri düzenleyenler ve gösterilere katüanlar 1 yıldan 5 yüa kadar hapisle cezalandınlırlar.» Yani, bir parti, sendika veya öğrenci derneği şiddet olaylanna yol açan bir gösteri düzenlers* yeni kanun bu toplantryı dürenleyen şeHeri, liderleri 1 yıldan 5 yüa kadar hapisle cezalandınyor. Şefler bn toplantıya katılmış olsunlar, olmasınlar sorumlu sayıliyorlar. ©«Izinsiz düzenlenmis bir toplantıda şiddet kullanılırsa, şiddete başvurulur vurulmaz A • tJNOEM UNE Atatürk'fln partisi, partinin en yüksek organı olan Parti Meclisl içindeki çekişmeler yüzfinden Temmuı ayı içinde bir tasfiye kurultayına gidiyormuş... Buraya ufak bir nokta koyalnn ve hayatın her tarafmda görünen psiko • sosyal bir olaydan bahsedeIfan: tnsan denilen yaratık Allahın yüreğine verdiğl Dıtirasla daima daha fazlasını ister... Sanatkâr sanatında ölümsuzlüğe kavuşmanın yolunu bu sonsuz arzuda arar; ticaret de taciri iflâsa götüren sonsuz para hırsıdır. Politikada da politikacıyı, ucu bucağı olmıyan nüfuz arama kaygusu mahveder Sürekli otarak (fazlayı) islemek galiba yoktan gclraenin, yaşanb çizgisinde yüksehnenin ve bir günde hiçliğe çömülmenin ilâht mekanizmasıdır. Politika dünyasmdan örnek alarak söyliyeblliriz: Hitler bu yoldan yükseldi, durmak bilmediği için yıkıldı. N>r, isteye isteye mağlubiyet üzerine mağlubiyete uğradı. Menderes rubunda tahakkfim ve yükselmc arzusunu durduramadıgı için süratle inise geçerek hayatını kaybetti. tşi daha basit bir misalle anlatmak için bu kanunun hükmunden futbolcularla artistlerin bile kurtulamadığım söyliyebiliriz. Galatasaraylı Mehmet sımardı. hakem tekmeledi ve aldığı cezayla futbol hayatını söndurdö. Ergfln de kendl başmı kendi yedi. Ses ve filim artistlerinden pek çoğu xirveye ulasalım derken tökezlemiyorlar mı? Buraya da siyah kabn bir kalemle bir nokta koyalnn... *** Cumhuriyet Halk Partisi Meclisinde anlasmazlık var dlyerek kurultay istiyenler Parti Meclisinde çoğunluktadırlar Merkez 1dare Kurulunun 11 kişiden 15 e çıkanlmasında ve Istişare Meclisi üyelerinin Parti Meclisine katılmalanndan sonra 40 kişilik Parti Meclisi esasen Merkez tdare Kurulunu denetlemek fonk. •Hİyonundau çok şeyler kaybetti. Sayın Ecevit ve arkadaşlan Parti & Meclisinden ne istemişlerse almışlardır. Hattâ 1969 seçimlerine gidilirken Parti Meclisi bütün yetkilerini kendisine devrederek dağılnuştır. Oyleyse acaba neden ortalarda tasfiye sözleri gene ısrarkı dolaşmaktadır? Satır'ın, Erim'in partiden tasfiye edileceği kulaktan kulağa fısıldanmaktadır. Demek ki Ecevit'in etrafmdaki arkadaşlar ve onların kurduklan hizip, Ecevit namına dikensiz bir gül bahçesi aramaktadırlar. Bu kimseler bir an için Temmuz kurultaymda 40 kişilik Parti Mecliıin* tam liste halinde ka•ansalar bile onlar için ytne netice almak mfimkün değildir. Çünkü bir gün gelecek başanlar kazanmak suretiyle «yakta durabilecek heyetler, parti idareciliği yapmayıp hizip İdareciliği yaptıkça. tekrar bölüneceklerdir. Tıpkı bundan ervel olduğu gibi... Ecevit ve arkadaşlariyle tasfiyesi istenenlerin fDdr ve kmnaat bakımmdan aralannda hiç bir ayrılık olmadığma göre acaba insanlan parti dışına itme kampanyasının sebebi nedir? a) Ya tasfiye etmek istiyenler hiç Hmseye bir şey söylemeden !ç duygularirle hareket ederek onsekizinci kurultay kararlaruun ötesine, kendi kendilerine gitmek istemekte ve bn yeni girişhnlerinde mubtemel bir muhalefetle karşılaşmak istememektedirler. b) Yahut da hazır işbaşmda iken ve 180 milletvekilliği için 4800 4 kişiye milletvekiUiği vaadinde bulunmak mümkün iken demokratik düzen lâfı edile edilen rakip telâkki edilenleri saf dışına çıkarmak istemektedirler. Buraya da kırımzı bir kalemle nokta koyduktan sonra şunu söyliyelim: A.P. nin içine düştüğfl kargaşalıirtan bn yana Cumhuriyet Halk Partisinde tasfiyeye kalkısılması bir takım kiraseleri parti içinde nüfuz sahibi etse bile, bunun açık anlamı artık Atatfirk partlsinin düpedüz ortadan silineceğidir. Tabiatta olduğu gibi, politikada da boşluk olamıyacağı için bu tasfiye Türkiyede rejüni tehlikeye sokar, Eğer Halk Partisi halkın, ve etkiH güçlerin gözünde bir miUi politika cihazı olmaktan cı'tar<îa. hiç merak etmeyin devtet başımıza yıküır, bu çöküntünün altında da evveli partiyi çökertenler kahr. Birkaç nokta 'ürklş Genel KuI rulu, Erzurum'da toplanmış bulunuyor. Toplantmın haberleşme araçlanndan oldukça yoksun bulunan Erzurum'da yapılması, geri bnakılmış bahtsız Doğu bölgesinde Türk sendikacılık hareketinin plâtonik ilgisinin bir ifadesi olarak nitelendirilebflir. Türktş'in Genel Kurula sunduğu ve 650 sahifeye yaklaşan speniş raporunda, ülkemizde birkaç yıldanberi oluşagelntekte bulunan hemen bütün ekonomik, sosyal ve siyasal konulara deginilmiş ve birçoklannda isabetli teşhisler ortaya konmuştur. Sosyal politika alanında bir kannca boyu ilerlenmediğini, cpolitik demokrasi savunuculan, çalışma hayatmda otokrasi taraftan olmuşlardır. Bu göruslerin savunuldugu olaylar sayılmakla bltmez» dlyerek TUrklş, bir bakıma bir suredenberi sendikacılık hareketinin izlemekte olduğu politikanm isabetsizliği bilincine ulasmış oldı^unu da gösterrniştir. Bu, sevindlecek ve gelecek için umut yaratacak bir yeni gelişme olarak kabul edilebilir. Bütünüyle olmasa bile, Genel Kurul'a sunulan rapor, bir çok sorurüan bilimsel açılardan ele almıştır ve çok daha geniş imkânlara sahip kuruluşlara örnek teşkil edebilecek bir nitelik taşımaktadır. Türk Sendikacılık hareketinin gelisrae yönlerlni, mücadele usullerini, tereddütlerini ve arzuladığı halde fazlâ bir şey yapamamanın sıkintılannın rnahiyetini değerlendlrmeğe çalışacak sosyal politikacılar için bu raporlar, ilerde değerli kaynaklar teşkil edecek belgelerdir. Bu arada bir noktaya hiç bir yorum yapmaksızın sadece değinmekle yetinmek istiyorum. Rapor bazan müracaat ettigi kaynaklan belirtmekto bir ihmâli bilerek veya bümiyerek kabul etmiştir. Siyasal Bilgiler Fakültesi mensubu değerli iM blllm adamınm araştınnalanndan da ya rarlanıldıgı halde brjnlar belirtilraemiştir(l). î: Sorumluluk yükleyen yeni bir oluşum YAZANrafmdan kapalı tutulmasımn sa kıncalan «rtık yüzeye çıkmıstır. Siyaset, sendikalar için de kaçınılacak bir faaliyet değildir. Siyaset ulvi bir meslektir. Çünkü rfevleti idareye talip olmak, devlet idaresine katılmayı istemek demektir. Bsşlangıçta ihtiyatlı adımlarla ve yüksek seviyede kalarak siyaset formuna girmenin yaratacağı faydalar korkulan sakıncalara nazaran çok daha agır batar. Klâsik fonksiyonlannı gene ilk plânda tutan, fakat yurt koçullarının da zorladığı bir siyasal yönü de bulunan bir sendikacılık hareketini benimseme v« geliştirmejelbette kolay değildır. Siyasal yönü de olan bir sen* dikacılığm bir ülkerfe gelişebilmesi için bazı şartlann varlığına ihtiyaç duyulur. Bu sartlar, işçilerin bir sınıf bilincine ulasmış olmalan, muhafazakârlıktan kurtulmuş bulunmalan, bir siyasal partiyle illşki kurmanın veya bunu yapmaksızın da sırasında bir siyasal partiyi desteklemenin maziden gelen korkusu nu ve kuşkusunu yenebilmiş olmalandır. Sağ ve sol eğilimli liderler arasında denge kurma bahasma sendikacılık hareketini atalete götürmek, ona haya tiyetini ve dinamizmini yitirtmek büyük bir hatadır. Böyle bir oluşum sendlkalan temel görevlerini de yapamaz duruma getirir. Siyasal gücü elincTe veya etkisinde tutan sermayeyi de güçlü kılmaktan baıka bireey sağlamaz. lkemizde isçiler geleneksel olarak muhafazakârdır lar. Bugünkü şehlr işçilerinln büyük çoğunluğunun k a y nağı kırsal bölgelerdir. Şehirleşmeye ragmen bu kırsal bölgelerin kentlere intikal etmiş muhafazakârlığı devam eylemektedir. Sendikacılık hareketlerini sevk ve İdare sorumluluğunu yüklenmiş olanlar, bu muhafazakârlığı kırmak ve yeni politikalar saptamak zorundadırlar. Aksi takdirde işçiler, kendi. hat ta tüm toplumun menfaatleri ile bağdaşmayan düsüneeleri. felsefeyi benimsemiş olan sag ve tutucu partilerin iktidara gelmelerinde olumsuz ve sakıncalı rollerini sürdürüp gideceklerdir. Bugün. Millet Meclisinde dokuz tendikacı milletvekili bulunmaktadır. Muhtelif partil«re mensup milletvekillerinin daha çok sayılarda da o!sa Parlâmentolara girmiş olmalan çok anlamlı değildir. Sendikacı Milletvekilleri partilerin çarklan, partilerin programlan ve partilerin uymak zorunda olduklan disiplin kurallan içinde eriyip gifmekte ve etkin olamamaktadırlar. Prof. Dr. Cahit TALAS bunu saptamakta herhalde güçlük çekmiyecektir. Çünkü VII. Kongrede Türk kamu oyuna sunulmuş olan ve gerçekleştirilmesine çahşılacağı taahhüt olunan 23 Ukedea hemen hiç biri gerçekleşmemiştir. Ne gelir dağılımında, ne Anayasa'nın bütün vatandaşlara hgfc.plarak tanıdığı sosyal ve ekonomik konularda, ne eğitimde, ne toprak reformunda, ne yıllardan beri her türlü devlet himayesinden yoksun cefakâr tanm işçüeri ile ilgili kanunda, ne dış ticaret düzenlnde, yâni yirmiüç temel ilkenin kapsadığı hemen hiç bir alanda elle tutulur bir ilerleme kaydedllmemiştir. Böyle bir hareketsizlik içinde ilkeler saptamanın hemen hiç bir anlamı kalmamakta, ilân olunan ilkeler bir kendi kendini tatmin saglamaktan ileri gideme mektedir. Raporda, cTürk işçt hareketini doguya göttiren sebeplerden en önemHsi, bu 23 maddede gerçek lfadeslni bulan, Türk sendikacılık hareketinin felsefesi olmuştur. Bu felsefede Ortaçag kalmtısı bir düzenle mücadele vardır. Bu felsefede ezilmiş, yıkılmış, insanlarm dertlerine ya kmfck vardır. Bu dertleri dert edinme vardır. Bu felsefede konutsuz, yolsun, susuz, elektriksiz, okulsuz, beslenme ve sağuk imkânlarmdan alabildi|ine yoksun insanlarm ıztıraptan kurtulması, aseari ölçüde bu medeni imkânlara kavuşmasımn mücadelesi vardır, denUmektedir. Bu güzel ve ıztırap çeken insanlan duygulandıracak sözter söylenmiş, fakat bunlann hiç birinin etkin bir mücadelesi yapılmamıştır. DoSu'nun çflekeş ve bahtsıa insanlan bu sözleri dahl duymamışlardır. azı yersiz kuşkulan önlemek için önce şunu belirtelim: Bugün Türkiye'mizde akh başmda olan herkesin üzennde oybirliğine vardığı husus bugünkü düzenin Anayasa'mızın öngörmüş olduğu duzene uymadıgıdır. O halde izlenecek yol ve yapılacak mücadele Anayasa'mızın sözü ve özü ile getirmiş olduğu felsefeyi uygulamak ve yaşatmak yoludur ve mücadelesidir. Bugün VIII. Genel Kurula sunulan raporun birçok yerlerinoe beUrtilen sefalete, fakirhğe yoksuUuğa, cehalete ve çağdışı yasantıya karşı durumun ağırlıgınm gBrektirdiği büyük savaş açUmamıstır. Bugünkü kosullar ıçınde de öyle görülüyor ki açılması kolay olmayacaktır. Çünkü siyasal güç, ekonomik gücü eUerinde bulunduranlann etkisi ve nüfuzu altmdadır. Karma ekonomiyi tam bir özel teşebbüsçü enel Kurul'a sunulan raporda da belirtildiği üzere, gelir dağılımı daha kötüye gitmektedir (», 240 ve devamı). Reel ücretler düşmektedir (s. 138). O halde içinde ya;adığımız koşullar, sendikacıhk hareketine klâsik. temel fonksiyonlannı dahi yerine getirmeye imkân vermeraektedir. Istihdam artışı plân amaçlannın çok gerilerinde kalmakta ve yüzblnlerce işçi herhangi bir gelirden tamaraiyle yoksun kalmaya mahkum edilmektedir (s. 2 « vd). Eğitim alanında da geri kalmışlığınmın vehameti gittikçe ağırlaşmaktadır. Köyün ve fakir büyük kitlelerin çocuklan eğitimden büyük endişeler yaratacak ölçüler içinde yoksundurlar. Bunun anlaraı, halkın büyük çoğunluğunun devlet idaresine ve siyasal yasantıya fillen katılmaktan devamlı olarak uzak tutulmasıdır. Böyle bir durum demokrasimizi anlamsızlaştmr ve değerinden uzaklaştınr. Halbukl hiç bir yatırım, amacı iyi saptanmış olan eğıtirn kadar verimli olamaz. Bozuklukların. işlerin düzelme istidadı göîtermediğinin örneklerini uzatmak istemiyoruz. Bun lar saymakla bitmez. G ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••v 0 halde ne yanmalı? ene bizi Türkt? ile ihtilâfa götüren düşfincemize döneceğiz. Hiç bir partiye mensup olnıadıSjm için bu düşüncemi herhangi bir art niyete bağlamak mümkün degüdir. Bozukluklann sür'atle düzeltilmesi ve Türk sendikacılık hareketinin ana temsilcisi Türkîş'in kendi fel<=efesiyle tutarlı bir vol izliyebilmesi için, Türk isçi hareketinin ağırlığının siyasal alanda rfuyulması ve duyıırulması gerekir. Bunun çeşitli yollan bulundugunu daha önce bu sütunlarda kamu oyuna açıkla* mıştık. Şimdi önce şunu saptayalım: Bütün ülkelerde devletle sendikalann ilişkileri üç aşamadan geçer. Bunlar sırasiyle sendikacılık hareketine karşı koyma, ta hammül gösterme ve bu hareketi partöner olarak kabul etme biçiminde bellrlenebüir. Türkiye henüz bu son asamaya ulasreış değildir. 1965'ten »onra hükumetler sendikaları sıkışık dunımlarda bir partöner olarak görmek istemişler. «kmtılan gectikten sonra derhal temsü ettikleri Steki «ınıflann menfa* atlerinin paraleline girmişlerdir. Cnemli ekonomiV ve mall politika kararlannda sendikalarla istişare etmek İhtiyacını dahi duymamışlardır. tkind Beş Yıllık Kalkınma Plânınm ne hazırlanma ne uygulama safhalarrnfia sendikacılık hareketinin görüş, arzu, ve telkinlerine yer verilmemiştir. Sendikal^ın bütün israrlanna raBnıen. her türlü devlet himayesinden yoksun işçilerin ve bilhassa tanm işçilerinin yıllardır befcledikleri sos yal politika tedblrlerini getirmekte görünür bir arzu gSstermemisler ve bir ovalama politikasmı tercih etmislerdlr. Cl'vccdSakztt 7, Knnıldan bu yana endikacılık hareketimlz sanayileşme ve şehirlesme hareketlerine paralel olarak gelişraektedir. Kırsal bölgelerden şehirlere yeni gelmlş olan işçiler nezdinde dahl sendikaya yaklaşmanm, sendikalı olmanm yararlan büyük zorluklar çekilmeden anlaşılmaktadır. Şehire yeni gelmiş ve bir işe henüz yerlesmiş olan işçi, yalmzlıgını sendikaya dayanarak karsılamaya çalışmaktadır. Maruz kaldığı veya kalabileceği haksızlıklara karşı sendikanın kendisini, haklannı ve menfaatlerini savunacağnun bilincine kısa süreler içinde ulasmaktadır. Bu durum, raporda belirtilmis olduğu gibi, Türklş'e bağlı işçl sayısnn devaaüı olarak arttırmaktadır. Bu suretie sendikalann geleneksel fonksiyonlannı basan ile yerine getirebilme'erinin ük koşulu mümkün olduğu kadar örgtitlenme ve emek piyasasını eli altında tutma olanağı gerçeklesmektedir. Fakat, yalmz mensuplanna karşı değil, topluma karşı da önemH sorumluluklar yüklenmiş bulunduğunu ve geleneksel görevleTİnin dar çerçevesl içinde kalamayacağını ve katanak istemedigini de her vesfle ile ve VIII. Genel Kurul'a sunulan raporda da israrla ifade eden Türklş, kendi iç bUnyestode muhtelif partilere mensup yöneticUeri arasmdaki görüs ve düsünce ayrılıklarmdan ötürü bir denge sağlamak ihtiyacını duyarak izlemek istediği politikalan yalmz kâğıt Uzerinde saptamakta ve bir türlü eyleme gecememektedir. Türklş 1960 1965 döneminin dinamizmini ve mücadeleci, kanunlara saygılı, fakat işçilerin ve tüm toplumun menfaatlerini endişelere kapıhnadan savunabümek gücünti \e arzusunu üç beş yıldan beri adetâ yiürmişe benzemektedir. f ) | f e artüerüstü politikanın» anH lamsızlığını tesbit etmenin 6 Ü S Fizikoferapi MStehassısı Aranıyor DENİZCtLİK BANKASI TJLO. GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN: Yalova Kaphcalan îşletmemizde çalıgtınlmak Ozere bir Fizikoterapi Mütehassısı aranmaitadır. Bu görere atanacak MÛtehassısa: a) Ücret Sistemi Talimatnamemlze göre 2000 Iiraya kadar aylık ücret ve emekli keseneğine esas teşkil eden ücretinin % 35'i nisbetinde zam, b) Ayda 800 . 900 lira Doktorluk tazmlnatı, c) Ayda 800 lira mahrumiyet ödeneği verflecek, ç) Kendisi ve e^i muşteri tabldotundan parasız olarak istifade ettirilecek, d) tkâmetleri İçin yer sağlanacaktır. Isteklilerin hâl tercümeleri ve diger lOzumlu belgelerile Genel MOdurlüğümto Personel Müdurlüğune bizzat veya mektupla müracaatlan rica olunur. (Basm: 14510/4816) B Birkaç örnek ngiltere'de 1889 yılında İşçi Temsil Komıtesi kurulmadan önce bir kısım sendikacılar liberal. bir kısmı muhafazakâr, bir kısmı da sosyalist idiler. Bugünkü Ingüiz İşçi Partisinin başlangicı olan îşçi Temsil Komitesi 434 bin aleyhte oya karşı 546 bin lehte oy ile kurulabilmişti. Demokrasi, basit aniamı içinde çoğunluğun idarefi demek olduguna göre, çok derin bir politika aynhğı söz konusu degilse, azınlıkta kalan'.ar çoŞunlufun çizdigi yoldan aynlmamak manevî pörevi altmdadırlar. Demokrasiye inanan kuruluşlarda bütün kararlann oybirliği ile ahnması söz konusu olmadığı gibi. azınlıkta kalanların isyan bayrağını açarak çekip gitmeleri ancak dar ve hoşgörüden uzak bir zihniyetin ifadesi olarak deferlendirilebilir. g ul eden bir zihniyetin ülkeji idare etmekte olduğu büinmelidir. Nerede olursa olsun, serma^ya"ure. yle kendi menfaatlermi korumak olanaklanna ulaşmak ister f !?. si**? Mdan ele geçirmiş °^° herhanRi bir sınıf da kendifginden bu iktMardan vazgecmek durumdf s a h i p O I m a k !S ? l n b i r a ? a m a s ı olar aK { sında Ineillz tşçi Partisinin sen dikah üye sayısı 353 binden 1^58D00'e yükselmiş bulunuyordu. Bugün îngiltere'de, tsveçte, Norveçte ve başka ülkelerde «endikalann işçi partüerini, sos yalist partileri veya sosyal demokrat partileri kuvvetli bir biçimde desteklemekte olmalan partiler karçısmda bağımsızlıklannı yitirdlklerini veya sendika olarak gSrevlerini yerine getirmekte zaafa ugradıklarını gös termemektedir. Ingiltere'de bazen îşçi Partisinin sendikalan kontrolü altma aldıgı, bazan de sendikalann îsçi Partisini elinde tuttuğu söylenir. Bunlann ikisi de doğru değildir. îşçi Partisi de, sendikacılık hareketi de birbirleri karsısında baÇımsızlıklannı titizlikle korumaktadırlar. Burada 18B9 yılında sendikalar tarafından kurulan îsveç Sosyal Demokrat Partisi' nin ilk baskanı olan ve üç defa Başbakanlık vapan, sonra da Nobel Bans ödülünü kazanmış bulunan Hijalmar Brantüıg'in de israrla üzerinde durduftu bir düşünceylmuhafazakftrlıkla mücadelede yararlı olur kanısiyle bir kez daha belirtmek faydalıdır. İşçi hareketi, sendikacılık hareketi, sosyalist olmak zorundadtr. Ama sosyalizm Türkiye'd'e hiç bir zaman bir kütle hareketi olmak niteliğini kazanamamıştır. Bunun nedenleri üzerinde durmıyacağız. Fakaf derhal deSinelim ki, sendikaeıhk hareketinin siyasat alanda etkin olması için ona bir kitle hareketi niteliğini kazandırmak gerekir. Bunu Türkive'de yapabilecek en büyük örgüt. sendikacılık hareketidir. Sosyalistlik. dar bir düşünce alanı içinde kalmayarlar için katı Marx'cılıktan so?yal demokratlıga kadar uzanan büyük bir yelpazedir. Her hareket ve örgüt kendi ülkesfnin koşullanna. gelişme derecesine, tarihsel oluşumuna, geleneklerine ye kalkınma ile kişi Szgürlüklerini bir arada yürütme tercihlerine eöre bu büyük yelpaze içinde kendl yerint bulabilir. 'O halde sendikacılık hareketimiz Anayasa'mızın demokratik sosyalizme açık ilkelerine sadık kalarak ve sırasında bu ilkelerin bekçiüjini de yüklenerek tophımumuzun siyasal, sosyal ve ekonomsal alanlard'a Rerçek bir dpiıokrasl kurmasma etkin bir biçimde yardımcı olmaktan neden endişe duysun? sınıfa yabancılaşmamak ve bir oligarşt haline gelmemek için azaml dikkati göstermek zorundadırlar. Türk Sendikacılık Hareketi. toplumdaki bazı olaylara ve bunalımlara da dikkatli teşhisler koyabilmelidir. Hukukun ve hakkın her yerde egemen olmasını saglamak hükumetleTİn temel görevleridir. özerk ve başka kuruiuşlar gibi Türk sendikacılık hareketinin, bunu. hükumet etme sorumluluğunu yük lenmiş olanlardan istemesi hem hakkı hem de vazifesidir. ençligin bunahmı ve bazı şiddet ve kanun dışı sayılabilecek ve tasvibi mümkün olmayan hareketleri bir genel keşmekeşin ve bunalımın yalmz bir yanıdır. 27 Mayıs Dev rimini hazmedememiş çevreler, Üniversiteyi öğretim Cyeleri ve öğrencileri ile kamu oyu önünde ve gözünde yıpratmak İC'n yıllardan beri sistematik bir biçimde çalışmaktamrlar. Üniversitelerin yıpratılmalan topluma ne kazandırmaktadır? Başta hükömet olmak üzere. her kurulusun bunu ciddî olarak düşünmesi eerekir. Sendikacılık hareketimiz bu konuda daha da çok hassas olmak zorundadır Bir suredenberi sendtkacılık hareketi ile onun eelişmesine azımsanmıyacak lcatkılarda bulunmuj olan aydınlar ve üniversiteler arasınö*aki kopmalar ertık herkesin farkedebileceŞi bir yüzeye çıkmıstır. Sendikacılıgımız avdınlar nezdinde eittikçe daha çok ile1=İ7İikle karşılasmakta olusunun nedenlerini dikkatla teşhis etmeye çalıştlmaUdır. Eleştiriyi kabul etmek ve hossörü göstennek demokrasiye tnancın temel bir koîuludur. Sendikacılık hareketi bntrüne kadar ve kısa tarihi içinde hem kendl sınıfına hem de topluma önemü hizmetlerrî? bulunm'.stur. Sosyal devlet ilkesinin ve rîerrıokrasimizin tııtulmasında onemli bir rol oynamıştır Türk toplumunun her alandaki birçnk sorunlan bir tıirlü cörütemfrti6i icin. fütucıı bir iktirtar köklu, radikal ve tüm toplumun yHranns reformlara ai(İemerii5inrien sen^ikscılık hareketine hından böyle de daha agır görevler düşmektedir. Bu sorumluluklan cesaretle yüklenmek kacınılmaz bir görev haline geimiş bulunuvor G İstanbul Jandarma Levazım Âmirliği Satınalma Komlsyon Başkanhğından: Jandarma Birlikleri ihtiyacı için kapalı zarfla (9.000) doknz bin metre siyah ince suni deri satın alınacaktır: Mnhammen bedeli (225.000) ikiytayirmibeîbin lira olup geçid teminatı (12,500) onikibinbeajto liradır. Evsaf ve şartnamesi tstanbul, Ankara J. Satınalma Kom: Bşk: lıklarile tzmir Ege J: Deniz Bölge K: lığında görulebüir: thalesi 28 Mayıs 1970 Perşembe gflnfl saat 11.00 de Demirkapı'daki Komisyonda yapılacaktır: Teklif mektuplannm ihale saatinden bir saat evveline kadar Komisyona verilmesi şarttır. Postadaki gecikmeler kabul edflmez: Ll*11168111 menf haJde aa««1 özdeş h e r s m t Sonuç ürk kamu oyu, özellikle fakirliğinin, yoksulluğunun ve cehaletinin ağırlıklan altında gittikçe bunalan büyük kitleler, şimdi dikkatlerini tekrar Türktş'e çevirmiş bulunuyorlar. Bu, hem övünülecek, hem de cesaretle sorumluluk yüklenmeyi eerektirecek yeni bir oluşumdur. Türk scndikacıhk hareketinin bugünkü lider kadrosu isçi sınıfından gelmektedir. O halrfe mensup olduklan smıfın. topraksız köylünün. işsizin ve okulsuzluktan ötürı" kaabiliyetleri. zekâlan kör lenio eiden yuzbinlerce çocuftun çaresizliklerini ve ıztıraplannı Î SSİSî £ 4 ?ı " ? i z ! e ı n e k t e oldugu poİle kendisini bile bile iktidışmda tutmakta israr ederveya en azmdan, hiç bir parkarş, önceden bir baglant,> » girmeksizin seçimierde işçi • smıfımn menfaatlerini içtenükle T7^P ««"»"»Mlecek bir parö lehine agırUgını koymaktan oahi ceMnirse, bueün yakmdığı şorunlarm cözümlenemeyeceğini kendi tecrübelerine. hayal kınk » ^ « «imfı. halde bu durumda sözden eyleme geçebilmenin yollannı araştırmak gerekir. Şimdiye kadar «öylenen güzel sözlerin Btesine ulaşılamamıştır. Yollardan biri şüphesiz sendikacılık hareketinin agırhRmı siyasal alanda duyurmasidır. Kantın 0 ^hayet sentflkacılık hareketi. bazı Anayasa haklannı, bir yozlaştırmava götürmeden ve sırasında kullanmaktan da çekinmemelidir Bir hakkı. haklı bir dâvayı ve toplumun yaranna olan bir sorunu çözmek ve hııkuka uygun yollar içinde bir sonuca ulaştırmak için sokaŞa çıkmakta bir sakınca Börrnemelidir. Bunun kınanacak bir yönü yoktur Mitineler. sösteri vürüvüslcrl. protestolar ve toplantılar insanlara ve kuruluşlara Anayasalarla ve kanunlarla sağlanmış olan haklardır. Bir hak suiistimal edilirse yadırganır. Fakat hareketsizHSİn hic bir sorunu cö?medigini Türk Sendikacılık Hareketi 25 v:llık tarihi içinde sayısız olaylarla ve tecrübeleriyle herhalde tesbit etmiş bulunmaktüdır. M