18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAEÖFE tKİ 23 Nisan J97Ö CUMHURÎYET nümüzde bulunan bir «v içinde, herbiri bir başka yönden önem tasıy«n dört tarih var: 23 Nisan, 14 Mayıs, 19 Mayıs ve 21 Mayıs. Atatürk bunlardan 19 Mayu ve 23 Nlsaa' m doğrudan doğraya; 14 Mayu ve 27 Mayıs'ın da dolaylı oterak içindedir. BeHd kiml oknyncalanın, bn tarihler arasına 14 Mayıs'ı da sokmakla benim bir paradoks yaptığımı sanacafclar. Oysa hiç de 8yle değil. Başlangıçta 14 Mayıs da ötekilerin paraleündeydi ve onun içinde de Atatürk var. dı «Mâna» ve «Madde» ksanı ve çekimi ile koyu Arapça bir sözcük olan «iride» nin yerini tutacak güzel bir Türkçe deyim, ne yazık ki, faenüz bnlunamadı. Psikolojide ve felsefede, hukukta ve din bilgisinde yeri olan ve bağrında yalnız «istek», «dilek» kaTâmlannı değil, «direnme, dayanma, azim» hattâ «akıl ve düşünme» kavramlamn da banndıran ve bfltfin bnnlarm karısrmından oluşan bn «irâde» sdzcügü «millî» sıfatiyle birleşince, hemeo bir çağnşımla, Atatürk, Milli Mücadele ve «Kuvayı Miniye rahn» hatıra geür. «Millî irâde» yi bir sayı cokloğnyla esit tntarak onu «manâ» lıktan çıkanp, «madde» Ieştirenlere saşıyorum ve kendi kendime: «Bnnn ya bilmediklerinden yapıyorlar, ya da işierine geldlği için öyie pösteriyorter» diyonun (1). Türkiyede «milli irâde» nin klasik teorilerin dar çerçevesine sıgmayan btr ymnı vardır. • Ord. Prof. Dr. H.fzı Veldet VEUDEDEOGLU • hoca, aga, seyh, babaetendi, çelebi, büyük ve kfiçük rütbell asker ve sivil 115 mllletvekili ile küçük bir binada, okullardan getirilmls sıralar üstünde, çok s&de ve mütevazi bir dekor içinde 23 Nisan 1920 Cuma günü toplanao o Meclis, «Millî irâde» yi temsil ediyordu. Çünkü Türk nlnsunun emperyalist salgımndan kurtulma ve yabancı boyunduruğu altına girmeme azminin kişileşmiş bir varu|ıydı o!. Millî irâde göstergesi bnrada da bir «mana> ırrariği üstündedir. Gerçi o Meclisteki milletvekillerinden çofn birkaç imza ile seçildi sayilmıs ve kelleyl koltuğa alarak Ankara'ya prelmiş kişilerdi. Ger çi MecUs türdeş bir topluluk değiidi; kılık, kıyafet ve yaslan, öğrenim dereceleri ve kafa yapılan başka baska ve degişik üyelerden olns mustn: Beyaz sarıklı, ak sakalh, cflppeli, eli tesbihli bocalarla, pınl pınl finiformalı genç snbaylar; yazma sarıklı asiret beyleri, kul&hlı ağa ve kavukln çelebi ve babalarla, Avropa Üniversitelerinden yenl dönrnüş, batı kfiltürüyle yetişmiş, nokta bıyıklı, Kuvayı Millîye kalpaklı gençler yanyana oturuyorlardı. Ama bn MeeUs, «Milli irtde» yi Usileştirmiş olan 'r balk mecliai, bir ihtüâl meclisi idi (2). riy«Ueri gibi kaG erçi minetvekillerinin içten renk renk faları da • dıstan ve «MiLB iride» kavrammı fosiUestirecek, taslaştıracak adam değiidi. Türkiye'de millî irâde bir hamle, bir atılrnı olarak başlamıstı ve öyle devam edecekti. Bu nedenledlr ki, 14 Mayıs 1950, haşlangıçta Atatürk çü bir «balklaşma» atılımı olarak göriindü gözlere. Artık millî irâde hem «mâna» hem «madde» ye yani «namusln sayı çoğunlufnna» oturacak ve Atatürk'ün ideali ferçeklesecekti. akat kendilerini ticaret sirketinin F kadro,birnebankanınbirkuruculan sanan kuveya rucu yazık ki, bn atılıma inanan, MİLLİ ÎRADE gmfİği:(1920 1970) yu'm içinde de Atarnrk yatar. Ne var M, » Mayıs Atatürk'ün 1920 lerdeki birlestirici ve anl amaca yöneltici dehâsına sahip bir Bderden yoksun olduçu için, pek çabuk oynna gelmlş, kale içten fethedilmiş. çeşitli ihtiraslar kabarraış, arkadas arkadaşa düşürülmüş ve «Böl U hükmedesin» prensibi pek füıel ve ustalıkla uyrulanmıst). 27 Mayıs'ın analhd ve elestirisi başka bir konudur. îolihsiz bir yıldönömü Türkiye Büyük Millet .Meclisi 23 Nisan 1920'de kurnldn. Cnmhuriyet devletinin temeli bn kurnluşla atıldı. Her nlnsun Meclisinin bir ayrı tarihi vardır. Bizirn Meclis'imizin tarihi bizim millî kurtuluş tarihimizdir. Ve T.B.MJH.'nin niteUklerf bu tarib içinde belirlenir : # tlk T.B.M.M., Knrnco Meclis niteli|indedir. ^ Kapitalist eraperyalizminin tabakkümünden yurda ve balkı kurtarmak için knrulmnştor. ^ TBMJVl.'nln knmlus amacına hizmet için blr ordnsu vardır. 0 T^.MJM. halka dönük bir kuruluştur. O T.B.M.M. devrimcidir. Bütün bu ilkeler, 18 Eylül 1920 günü MeclUe sunnlan Anayasa tasarısı gerekçesinde ve tartısmalarında belirginlesmistir. «Halkçıhk programı» adını alan bu gerekçe, özel bir komisyonea «Bildıriı biçimine sokulmaş, ve Meeli» ba bildirlyi a^nen onaylamıştır. Halkçıhk Bildirisi Szetle sndnr : «Türkiye halkı emperyahzm ve kapitalîzmin zulmu altmdadır. Büyük Millet Meclisinin tek ve kutsal emeli, Türk halkını emperyalist ve kapitalist tahakkümünden kurtararık kendi irş» de ve hâkimiyetinin sahibi kılmaktır. Türkiye Buyük Millet Meclisinin bu maksatla kurulmus bir ordusu vardır. Orduya emir ve kumanda Meclis'in raânevi kîsiliğine aittir. Halkın öteden beri içinde bulunduğu sefaletin nedenlerı kaldınlarak, yerine refah ve saadet getirmek Meclisin başlıca hedefidir. Toprak. egitim. adalet. malive. ekonomi ve evkaf isleriyle diğer bütün kurumlar halkın ihtiyaçlarma göre yenilenecektir. Bunun için gerekli politik ve sosyal prensipler, milletin ruhundan ahnacaktır » Halkçıhk Bildirisini Meclis'e acıklarnak üzere konuşan 0yelerin ileri sürdükleri fikirler, Türkiye Büyfik Millet Meclisinin unaçlarını aydınlatmak bakımmdan anlamlıdır. Söıcüler demislerdir kl : « Yüksek Meclisimiz her şeyde inkılâp yaptnaya karar vermiştir. Işte hükumetin halkçıhk programı adı altında yüksek Meclisinize getirdiği prograra bu fikirierın mahsulüdür.» € Biz, genel olarak emperyalizm aleyhindeyiz. Emperyalizm nereden gelirse gelsın... Kendimiz emperyalist rieğiliz ve emperyali'îtlerin âleti de olamayız. Kapitalizm meselesine gelince; kapitalizmin zulmü nerede câri oJursa olsun aleyhindeyiz.» « Gercekten halk idaresi yapmak için. halkı memlekete sahip kılmak için halkı Meclise getirmek lâzımdır.» « Politikanın sanat haline gelmesi kadar mertfud bir sey yoktur. Herkes sanat sahibi olmalıdır.» • Parlâmentoların kabulüne ve anayasaların alkışlarla onaylanmasına rağmen, memleketi omuzlarında taşıyan bir tabaka vardır ki. o daıma esaret altında inlemistir, efendilığine kavuşamamıştır ve o sefalet içinde inlerken. burjuva tabakası onun önüne çıkmış. elindeki anayasa ile o zavallı tabakanm önünde alay etmiştir. Bizim memleketimizde de böyle olmuştur.» « Memleket demek, o memleketin ekonomisi demektir Hiçbir zaman o memleketin yalan yanhş politikacıları denıek değildir. Fakat, o memleketi, sapanıyla, elinde o mübarek çekiciyle çalışan demircrsi, çiftçisi temsil eder, ve memleket onlardan terekküp eder.» « Milletin çalışan fakirlerine bu hakkı vermeliyiz. yani mesleki temsili vermeliyiz. Evet, emekçilere bu hakkı vermeliyiz.. Emperyalizmin tahakkiimfine karşı savaş vermek için knmlmuş bir Meclisin anlamı yeryüzü tarihinde büyüktür. Bizden başka hiçbir ülkenin bu maya İle ynğrulmuş Meclisi oldnğonu sanmıyoruz. Demek olnyor kl, antiemperyalist ve halkçı bir maya ile temelleri atılmış Büyük Millet Meclisinin taribine uygı gSstermek ve bağh kalmak, ancak antiemperyalist ve balkçı bir polidür. Daba sonra bu tarihi ve millî ilkelere ihat**d üffrvf fiöSofitfar Yüce Meetlsid mânevt f»tıır altına Mülî irâde: 1910 dan sonra kısa bir süre «mâna» laşarak Atatürk dofnıltosuna gelir gibi olan millî iride, yeniden, hem de daha berbat bir şekUde «sayı ve madde» grariğinl çizmeğe başlamış, kimi hesap uzmanlannın vergi denkleştirmelerinde yaptıklan rivftyet edilen çeşitli ince hesaplarîa, büsbütün «sayı» laştırılmıştır. Ne hazindir td pervasrıca ovnanan bu denkleştirme oyunlarına karşı çıkanlar. yavuz hırsız tarafmdan bastınlan ev sahibi misali, «millî irâde ve demokrasi düşmanı» ve hattâ dah* da Oeri fidflerek, «müesses niıam düsmar.u olarak nitelendirilmiştir. Sankl gerçek Batı demokrasisi bu imiş. sanki her sorunn yalnız biçimsel arıdan «rtrenlerin nizamı, adaletli bir nizam imiş gibü. Oysa Türkiyede 1970 grangınde, millt irftde, «roina» olarak da, «namuslu sayı» olarak da, 27 Mayıs Anayasası'nda yaşamaktadır. Ne yazık ki. bunlardan bir kısmı şlmdilüc kâgıt üzerinde kalıyor. Milli irâdenin yalnız «mâna» ya dayanması, olafanüstü zamanlarda ve olafanüstfi Uderlerin elinde mümkün olabilir; fakat çok urun süreli olamazMilli irâdenin «mâna» dan yoksun olarak yalnız «sayı» ya dayandınlması ise, onu soysnzlastınr, yozlaştınr; halkı ahlâkstzlastınr ve en sonunda vatanı yabancı tutsaküğına sürflkler. A Millî irâde: 1919 g O Mayıs 1919 da vatanı tutsaklıktan •* ••' knrtannak armiyle Samsun'a çıkan Mnstafa Kemal, o nunan tek başına bir «millî irâde» idi Çünkü O, Türk uiusunun kurtulma ve yükselme konusundaki bilinçli, ya da bflinçsiz arzu ve eğiliminin temsilcisi durumunda bnhmuyordu. Atatürt bn temsilciliği, fâni ömrünü tüketene defin, en iyi bir biçimde yaptı. Eger milli iride sadece «bir sayı meselesi» olsaydı. Mnstafa Kemal ne Büyfik Zaferi kazanabilir, ne SaJtanat ve Hilâfeti yıkabüir, ne Medpnî Kaoun'u getirebilir, ne yenl yazıyı yerleştirebilir, ne de öteki re. formlan yapabilirdi. Eğer O, Türk halkmı topyekfln kalkındıracak «osyal ve iktisadi altyapı reformlarını gerçekleştiremediyse, bu, O'nun, Türk Devrimi içinde «yalnız adam» oluşur.dan, etrafmdaldlerin iktisat bilmeyişinden ve tutucu kimseler olnşundan: sağlığmın erken bozulmasmdan ve içine, dünya taribini etkileyici çok şey sığdırmış olan kısacık ömrünün vefa etmemesindendir Eğer sağhk içinde ırenn bir ömre aahip olsaydı, bugün TürHye'nin çehresi başka türlü olurdu. O'nun Onuncu Tü Nutkunda «Türk vatanını muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracağız» diye haykınsındaki içtenlik ve aıim, «MİI1I îrâde» den başka bir sey ve bu ses de «Milli irâde» nin sesinden başka bir ses değiidi. Arasıra Cumhuriyet bayramlannda, ya da O' mın ölümü günlerinde radyod» tekrarlanan Nutkun bn cümlesindeki ülkücü ve devrimci ses, «Millî irâdenin» «mâna» grafiği çizjrisindedir. ve türlü türlü idi; fakat ganülleri ve amaçlan birdi. Gerçi Meclis blnası küçük, esyası derme çatmaydr, fakat orada Türk tarihinin ve hattâ dünya tarihinin görülen dâvası büyüktü: Bu divâ, bir yandan, tarih tarih olalı bağımsıdığını hiç yitirmemis olan Türk TJlnsunmı 61ümkalım dâvâsıydı; bu ülus y« emperyalist saldtrçanlan vatandao kovacak, bafınv m% ve özjrür yasıyacak, ya da çarpışa Çarpısa ölecekti. öte yandan, baska tutsak uluslara örnek olma dâvâsıydı bu. Her iki dâvâ da kazanıldı. Kafada ve yürekte yiice bir davânın özflnü. cevherini tasunak, böyle bir divâ için silâhla, ya da kalemle çarpısmak, kısacası bir dâvâ için yaşamak ne denli gtizelse, inandaa bir dâva uğruna ölmek de o denli füzeldir. Işte 23 Nisan 1920 nin «MDli iride» si bu dâ> vayı sfiden bir milli irâde idi. Millî irâde: 1950 \ 4 , M s ' l s 1 9 5 O n l n fllM kervam bas•" *• langıçta, t'Iusun yükselme, «Muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkma» istefinin bir kflkreyisi. dnrgunluktan dinamizme, bürokratlasmadan «halkJasraa» ys geçiş olarak yola çıktı. Onda milli irâde hem «mâna» hem «madde. olarak var förünuyordu. Bu nedenle birçok ülkücü aydın, sevinç ve heyecanla bn kervana katıldı. Bu yannm başlangıcında Atatnrk'ün 14 Mayıs 1950 nin içinde de var oldufumı söylemeklitimizin nedeni budur. Çünkü Atatürk 20. yüzyıl uyjrarhfındaki parolamn fppnna, duşersLn!» oldn u &una bilditi için, kafa yapın' bafaumdta, • katılan ve şimdi hepsi de rahmetli olan Avni Basman, Nihat Reşat Belper, Refik Şevket lnce, Dr. Üstündat gibi ülkücü aydm kisileri çok geçmeden tasfiye ederek, 19 Mayıs 1919 da «mâna» olarak başlayıp 23 Nisan 1920 de yine «mâni» olarak devam eden; AUtürk'ten sonra ise amacnu saşmp yoslasmaya baslayan «Milli irâde» yi sadece «aayı» ya çevirerek, kcüınenln her anlamtyle «msdde» duromnna getirdiler. Bu madde saltanatmın «ürdürülmesi için de, bugün bir kanser metaztası fibi bCtün yurdu kaplayan din taassubunu, mczhep ve tarikat örümceklerini çesitli fodlalarla beslcyip büyüttüler. Kendilerinden öncekilerir yeniden yurda ayak bastirdıklan emperyalizmin emici hortnmnmın, ynrdnmDzun doğal varhklanna, ve en kötüsü, insanlarmuzın kafalanna, gittikçe daha derine islemek üzere, batınlmasına seyirci, hattâ âlet oldular. Artık millî irâde, halk yığınlannın aydınlamp yükselmesine yönelen yüce bir «mâni» olmaktan büsbütün çıkanlarak soysnslastınlmıs ve başında çeşitli menfaat, ya da tehdit oynnlarnun oynandığı bir «sandık» dnrmnuna getirilmişti. Böylece, nlusun heyecanı gtri kalmışlıktan knrtulma yolnndan saptınlmış, tarihi bir fırsat, büyüklü küçfiklü pis çıkarlar uğruna fedâ edilmisti. Türk halkı Atatürk'ün kendisiyle Çanakkaleierl, DumJnpınariarı ve bfitün reformlan yaptığı o mazlum halk yıfınlan, politika arasında kenetleniveren bir avuç çıkarcının oyunUnyU Ortaçac karanbgına itUmişti. Halkı bu durnma ^etirenlerin ağzından da «Atatürk, milli irâde» sözleri hiç eksik olmuyordu. Oysa jerçekte Atatürk ilkelerinin de, millî irâdenin de ırnna peçilmis, Atatürk'ün vatanı kurtarmak İçin topUdıgı yüce Mecllsin kürsüsünden «sandık mebuslan» na rahatça «Siz isterseniz Hilfifetl de geri getirebUlrslniz» denilebiunisti. Sonuç le, bfitün parUlerin elbirliği ederek. Anayasamızda yer abnıs bulnnan milli irâdedekl bu «mina» ile bu «namuslu sayı» kavramlannı batdastırmalanna kalıyor. ŞlmdUIk frafik KSstergesi, yalnız «aldatıcı sayı» çizgisi üzerindedir. Bu böyle devam ederse, ulusal bir depremde föstcrre yeniden «mina» çizgisine kayar ve her sey. tarihimizde çok kes olduğn jibi, bir «sil yeni baştan» dönemine girer. Geçmişe bakınız. bunun çesitll Srneklerini förürsünüı. Yazık defil mi kaybolan zamanlara! (1) «Kuvayı Milliye nıhu» kelimelerinl bir kitabına başlık yaparak kavramlaştıran ve 284.1944 tarihli samiml bir ithafla o kıtaptan bana da bir nüsha verrniş olan bir zat, bu tarihten on yıl sonra Devlet Bakanı oluverince, kitabtndaki ruhtan aynlarak «Milli irâde» yi sadece bir «sayı çoğunluğu» biçiminde kabul etmiş, aydrnlan hiçe saymış, hattâ kitabım ithat ettiği bu eski arkadaşına rastladığı bir gün onu tanımazlıktan gelmişti. O arkadaşı onun o günkü haline dudak büküp gülümsemiş, 1960 daki haline ise yürekten acımıştır. (2) O Meclisteki durumu «Türkiyede Ulusal Egemenliğin Kurulması ve Tanıtılmasu adlı yazımızda resml belgeleriyle anlattık; mllll Iridentn Türkiye'de50. yıldönümündeefcemen oluşunnn bn bütün mese> Artık miUî irâde grafiğinde pöster^e sadece, şartlandınbzus kstalaruı sayı çoğunlu^n üzerine pelmişti. Millî irâde: 1920 tatürk'ün 1920 de Ankara'da topladıfı Türkiye Büyük Millet Meclisine çeşitli illerimizden gönderilen milletvekillerinin intibab mazbatalanm (seçim tutanaklarını) o «aman göclfrimle gördüm Buna rafmen, tmtn, Millî irâde: 1960 Mayıs 1960 îhtilâli, aosyal bflimlerden habersiz ve miyop kişilerin zannettiği gibi, bir avnç snbaym ustaca yaptı|ı bir hükumet darbesi değil, AUtürk'ten «mâna olarak» miras kal«n niden sahlanmasıydı. A j | H İ I ^ ttât^tBk n l n s u Millî Kttrtnlu» TarihJnden ve Olur mu böyle olur mu ? Evet sayın okuyucular; olur mu böyle olur mu? 23 Nisan günü Senato Meclis'e, Meclis Senato'ya kırılır mı? Biribüimizle ceklşerek Türkiyede bağımsızlığa giden yolu zorladığumz günün kutsalutı, böyle nedenlerle çiğnenir mi? Bu çekişmeyi ve kavgayı yapan yasını başını almıs, ak «açlı Umselere, bujünün büyüklü|ünü gölgede bırakacak dırdır yalosır mı? 23 Nisan 1920 bağunsızhğımızın, Cumhuriyetimizin, serefli bir miDet olarak tekrar dünyaya gelişimizin başlangıcı, haysiyetli bir millet olarak doğuşumuzun tarihi değil midir? Gönlümüz çok isterdi ki, ellinci yıldönumiinü kutladığımız bu mutlu günü bugünküden çok daha geniş olanaklar İçinde yurdun her tarafında, ber ilinde, her ilçesinde, her bucagında, her köyünde kendisine yakışan anlam içinde yüceltelim. 23 Nisan Meclisi kurulmasaydı, ne tnönü, ne Dumlupınar, ne Sakarya zaferleri olabilir, ne de 9 Eylül'de düşmanı tzmir'den denize dökebilirdik... 23 Nisan olmasaydı, Cumhuriyet olmazdı, bugün ayaklanmızın altında budala bir hırsla çiğnediğimiz nünetlerin hiç birini idrak edemezdik. Bir Atatürk'ün varlığmı Mustafa Kemal ve Atatürk diye ikiye bölerek bir tanesine sahip çılup diğerini mkâr edenler, bugün onun ismini hiç duymamıs klşiler olarak soğnk; buz gibi emperyalist idarelere uşaklık edecekler, maaslarma sadakat zammı almak için anavatanlanna hiyanet için yanaa çıkacaUardı... *** 23 Nisan 1920 günü, hasta adam yatagında dirsekleri üzerinde doğruldu, üç yıl sonra da bir 29 Ekim günü şifa bulduğunu dünyaya ilân etti. Bu üç yıl nekahet devresi değiidi. Çünkü bu üç yıl içinde biz, efsaneler yaratan kahramanlarm fedakârlıklarmı gördük. öldüler, şehit oldular, fakat Çarlann sırtınuza yapıştırdığı hasta adam yakısını söküp attılar, 23 Nisan'dan evvel öyle bir hale gelmiştik ki, Edirne ile Van arasında yaşayan insanlar, millet olarak, toplum olarak değil, kabile kabile, grup grup, şehir sehir, hattâ teker teker canlarmı kortarmamn çaresini düşünmeğe başlamışlardı. 23 Nisan günü, çözülmüş, dağılmış bir toplum, millet olarak yaşamanın iradesini gösteriyordu; Mustafa Kemal'in nefe«indeki yaşama kudretiyle... Aradan elli yıl geçti, 23 Nisan mucizesird yaratan bfiyflk insana aşın sağcı; deccal demeğe başladı. Onu babası belli otanayan bir insan olarak teşhir etmenin namussuzluğnnu bile yaptı. Aşın solcu, onun devrimciliğini, Atatürklüğünü inkâr eder oldu. Yeni kuşaklar Çanakkaleden Filistin'e, Suriye'den Dumlupınar*a vatan kurtarmak için koşan; buçün kendisine küfür edenle, kendisini yabancı ideolojilerin kalkanı haline getirmek isteyenleri rahat ve mutlu yaşasınlar diye bütün ömrfi boynnca göğsünü siper ederek savunan ve didinen bu insanı gerektigi kadar tarumıyorlar. 23 Nisan 1970'de çok isterdik ki, parlâmentosuyle, hükumeti ile, millî eğitimiyte, bütün devlet onu ve onun hizmetlerini alabüdiğine değerlendinnenin imkânını bulsun. Kısır hayâHi, o bunalım içindeki âciz politikacı buna mâni oldu. Ama ne gam? Bn milletin ömrü bitmedi ya! Biz yapmasak, bizden sonra gelecekler bize nankör diye diye bunu yine yapacaklar... YAZAN Pıot BAHRI SAVCf oca 23 Nisan 1920! cHâkimiyeti MiUiye» ve «Halkın demokratik usulü idaresi»! Üzerindcn 50 yıl geçti ve sen saptınlmış bir yerde, saptanlmış bir yoldasm! Türlü sömürülerin ortasında... 23 Nisan, Büyük Millet Meclisi denen bir Parlfimento üzerinde bir yeni demokrasi aşamasınm başlangıç tarihidir. Siyasal iktidan tüm «halk» a dayatarak, hangi çeşidi ile olursa olsun bir kişinin veya bir grubun «hâkimiyeti şahsiye» sisteminden kesdn aynimanm başlangıç tarihidir. 23 Nisan 1920 Meclisinden bnce de TUrkiyede, parlâmentoya ma bunlar, ancak, toplum yapısına inmeden, inmeyi düşünmeden, yalnızca «halile . sultanın mutlakiyeti» ne smır getlrme anl&mındadır. Mustafa Kemal'in Meclisi İse Halife Sultanın mutlakiyeti ve hakimivet 1 sahsiyesi yerine hal. kın demokrasisi ve ulusun egemenliği temelinde, toplum yapısuıa yönelmiş bulunan bir örgütlenme olarak yepyeni bir aşamadır. Anlarm ve büyüklügü buradadır. Ama kapitaüzm tutuculannın ve yalancı ulusal özgürlükçülerin baskısı ile saptınlmıştır. 50 nci yıl gibi önemli bir yuvarlak sayı dönümünde bu gerceği, tüm dehşetine rağmen, bütün genisligi ile görmemiz ve Milâhı önümüze koymama gereklr. 1 C&il er şey Mustafa Kemal ile başlarmştır Dayanılan prensip çok açık ve çok sadedir: Şimdiye kadar «mukadderat 1 milliye» ye «mutlakiyet» halinde sahip olan «ferdi saltanat» a padişahlıŞa onun «hAkimiyeti şahsiye» slstemine son vermek; «Şahsî hükümranlık esan üzerine müesses saltanat» yönetünini kaldırmak; Bunlann yerine «Kuvayı milliyeyi âmfl ve millî iradeyi hâkim» kılıcı ulusal eğemenlik sistemini getirmek; «Asıl halk kitlelerinin ve köytünün hukukumt himaye ve saadetini tekeffül eden bir halk hükümeti idaresi» kurmak; «Kavanin tımgtTTTi» nden «terbiye1 umumiye ve iktisad» a kadar uzanan «usulU idare» de, «tesMlâtı idare» de buna göre kökten değişiklik yapmak; Bütün bunlan sağlam bir temela dayatmak tizere de topluluğu laisize etmek... 23 Nisan bu ilkelerin toplamı bir sistemdir. Böyle olunca artık, bu halk hükümeti ldaresini teşkfl eden usulU idare ve teskil&tı idare unsurlan dışında hiç bir malann (örneğin saltanat makamı). hiç bir Mşi (ömegin bir saclnâzam), hiç bir kuvvet (ömegin bir esraflüs • ağalık . dincilik sosyal kuvveti) «mukadderat 1 mlUiyeye M M ™ olamaz. >Mm«ır kUTUİUSİBT OİmUStUT. A K 2 3 Nisan uzerıne.. lilc, devletçiligi dftvet etti. Fakat bu devletçillk kitle yaranna bir Uretün sureci olmadı. Sosyal siyasal açüardan siirup gelen bllinçU kiüe hareketi yoksunluğu yüzünden, kapitalist çevresi gittikçe ağır basan bir lntibaksız uretün biçimi halinde kaldı. Bir burjuva üst tabakalaşması yarattı ve ona yaradı. Sosyal açıdan az gelismişlik, feodal kalıntılarm tasfiyesi işleminde büyük toprak sahipUgini blr toprak reformuna yatırmaya elvermedi. Bu yüzden bu smıf sürdü ve devletçiliğin palazlancur dığı burjuvarun üst tabakasiyle ittifaka da girip durumunu kuvvet lendirdi. Siyasal açıdan az gelismişlik de, Mustafa Kemal sivil asker devrimcilerinin baş lattığı reformlann sürüp gitmesini saglıyacak «halk hükümeti idaresi» ni kurmayı engelledi. Genel oy'u, burjuva üst tabakaların, tanmsal feodalite kalıntılarının ve yeni türeyen kompra. dor tefecl tabakalann egemenliğini kuran bir süreç haline geUrdL lısılmış düzenm değiştiriunesiBB pek ilgi duymaz ÇünkU baska tip blr hayat biçüninin özlemini duymamaktadır. O, oy hakkının farkında bile değildir. Onun özleminl, düşüneesinl. sayılan bir kaç bini aşmıyaa agalar ve eşraf biçimlendirtr. Toplum genel olarak arkaik değerlerin ve kurumlann egemenliği altmdadır. Ağa ve eşraf, bu arkaik değerlere ve kurumlara göre tek tip düşünce yaratıp, seçmene onu zorlar Seçmen bu tek tip düşünce altında, ağa ve eşrafma bağlıdır. Bu yüzden genel oy, bu ağa ve eşrsfm binlerce, on binlerce artan oyu haline gellrBu ağa ve eşraf ise tutucudur, statükocudur. Bu yüzden raten başka bir yaşantı özlemi duymıyan büyük kiUeyi de statükodan kurtaracak reformlara yanaşmaz. tşte kapitalist emperyalizm bu biUmsel gerçefi çok iyi bilir. Bu yüzden Türkiyede büyük kitleyi bu yolda durgunlukta tutan; kitlenin oy"unu da statükocu geleneksel smıflann yaranna yazdıran bir siyasal sUreçten Otesini vermiyen bir blçimsel demokrasiyi, demokrasi diye yutturur. Gazi Mustafa Kemal'den aldığı güçle bu soy hainlere gereken dersi ikincl bir devrimle vermek yetkisini knllanmıstır. Bugün 23 Nisan 1920'nin 50'nci yıldöntimüdür. Ve ne yazık ki Büyük Millet Meclisi çatısı altmdaki batı politikacılann Tüoe Meclisin mftnevi kişfliğine lSyık bir davranıs İçinde bulunduklannı söyliyemeyiz. Emperyalizme âlet olanların, halkçtlığa karsı çıkanların, T3.M.M. kulislerinde mebus pazarları kurduklannı ve lekeli tktidarlan siyaset borsalannda alım satım usulleriyle ayakta tutmak Istediklerini hep biliyoruz. Bu soy davranıslar Milli Kurtutus Tarihfmize. füce Meclisin tarihine ve serefli kişiliğine yakışır davranıslar değildir. Bu yolda şampiyonlnk bayrağını elinde tutanlann Meclis'in kuruInşunun 50'inci yıldönümünde tören düzenlemeleri ve törenlere çağnlmalan da Türk millcti hesabına talihsizliktir. I Hi 1 Açık Teşekknr S Yülardır prostattan çektiğim 5 ıztırabı; çok başarılı ameliyat; la dindlren, kısa zamanda be5 ni »yağa kaldıran üstün İnsan S C'roloğ Op. Dr. £ G | S 5 S • S S S S • Ş > B.PIYILDA şte özetliyerek tekrarlryslnn. 23 Nisan gerçeği buradadır: Bir kişinin, bir grupun, bir sosyal kuvvetin hakimivet i şahsiyesini ve onu yansıtan usulü idareyi kaldınp, kuvayı milliyeyi âmil kılmak; halkı köylüyü deyimleyip yansıtan, halk hilkümeti idaresini getirmek; hâkimiyeti şahsiyeye dayanak olan metafiztk değerlerin yerine lâik değerler ve kurumlar koymak... Ama dediğimiz gibi kapitaüzm tutuculan, 23 Nisanı bu yolun. dan saptırmışlardır. 23 Nisanın yapmak lstedigi kolay iş degildi. Halk İçin bir devrim idi bu... Bir devrim halk ile beraber olmazsa daha doğrusu halkut devrimi olmazsa zayıflardı. Devrime, büyük kitlenin bilinçü ve örgütlü desteği gerekirdi. Oysa ki ilkel tanmsal • kırsal yaşantısı içindeki büyük kitle, böyle bir bilince ulaşmasını önleyen sosyal ve ekonomik baglarla 'bağlıydı Onun için Mustafa Kemalin asker, sivil, aydınlan halka ulaşmaya engel olan gerici duvarlan yıkma devrimlerine giriştüer. Böylece, gerçekten bir halk iktidan kurulacak idi. Ve bu da, asü halk kitlelerinin, çalışanlann, köylünün mo. dernizasyonunu veren çağdaş en düstri devrimini yapacak idi. Bu amaçla 23 Nisan, feodalizme. klerikalizme, kapitalist Batmm emperyalizmme savaş açtı. Onun Türkiyedekl uzantılannın yerli geleneksel kuvvetlerle kurduğu ittifakı yıkmaya giristi. » dogumımu mOJdelerir Gulsea • Atef DtKTÜBK 20.41970 NI?antaş Cumhuriyet 4128 (Basın: 13672/4125) Türkiye RadyoTelevizyon Kurumu Genel Müdürlüğünden Sınavla dört Müfettiş Yarduncısı alınacaktır 1. Aranan Şartlar: a) Hukuk, İktisat, Siyasal Bılgiler. Fakülteleri, OrtaDojğu Teknik Üniversitesi İdarî İlimler Fakultesi, İktisadî ve Tıcarî İlimler Akademüeri ve bunlara eşitlifi Milli Eğitim Bakanhğınca kabul edılmiş, Fakülte ve YOksek Okullann birinden mezun olmak, b) Fiili askerlik hizmetini yapmış olmak. c) Sınav tarihinde 35 yaşuiı doldurmarmş olmak, d) Sicil bakımından mesleğe almmasına engel olacak bir hali bulunmadığı anlaşılmak, e) Sağbk durumu yurdun her yerinde ve her mevsim ve şart içinde seyahat etmeye elveri^li olmak, Amacından saplı ir sözcUk ile tekrarlamak gerekirse, denebilir ki, kapitalist emperyalizm turuculuğu, bizim 23 Nisanımız. Kuva yı milliyeyi amil kılıcı olmak üzere asıl halk kitleleri ile köylüye dayalı halk hükümeti İdaresi amacmdan saptırrnıştır. Buna da, esas bakutundan ilkel tanmsal araçlarla yapılan üretim biçimi ve onun kırsal yaşama biçimi altındaki bir sosyal yapınm verileri, geniş ölçüde neden ohnustur. Gercekten sosyal yapı ile politik kurumlar arasında derin bir iiişki vardır. Kapitalizm, empervalizm tutuculan bunu çok iyi anladıklan için Mustafa Kemal sivil asker devTimcilerini başarıya göturecek sosyal yapı devrimlerine direnmislerdir. Bu devrimcileri hep, dışta ve düzeyde kalan hareketlere ltmişlerdir. osyal yapı politik hayat iliş. kileri alanındalü incelemeler şu veriyi vermektedlr: İlkel tanmsal araçlarla urün japılan az geîişmiş kapalı ekooomi Ulkelennde buyulc kitle, a B Sonuç u suretle de 23 Nisannraz, her türden «hakimiyeti sah siye» nin yıküması olarak başlamasına rağmen, bu egemerj sınıfların hâkimiyet i şahsiyelerine olanak veren bir biçimsel demokrasiye saptmlmıştır. Fakat toplumuaıuz kendi içinde bir dinamizm göstermeye baş Iamıştır Kırsal hayattan, onun durgun değerlerinden ötesinin öz lemleri başlamıstır. Heoüz modern anlamma kavuşmasa da. bir şehirleşme ve sanayileşmeye yönelim olusumu başlamıştır. Bu oluşum, kapitalist emperyalist hareketin tutucnluğunu kj racak bir dinamizm İle 23 Nisanımızı çagdas yeni çizgisine getirecektir. B 2. Yazıh smavlar 19 Haziran 1970 cuma gunü saat 10.00 da Ankara'da Genel Müdürlükte ve tstanbul'da Radyo Mödüriütönde yapılacaktır. Yazılı sınavı kazananlar Ankara'da aynca sözlü sınava tâbi tutulacaklardır. 3. İsteklilerin, diploma ve nüfus kimlik cüzdanlannm asıl veya örnekleriyle, 2 aciet vesikalık fotoğraflannı, sınava hangı şehirde ve hangi yabancı lisandan girmek istediklerini büdirir bir düekçe ile Ankara'da TRT Genel Müdürlüğü Tefti? Kurulu Başkanlığma en geç 15 Mayıs 1970 günune kadar müracaat etmeleri lâzımdır. (Postada vâki gecikmeler kabul edilmez.) 4. YazJı smav konular: şunlardır: a) Hukuk, (İdare hukuku, medenî hukuk, iş hukuku, borçlar hukuku, Ticaret hukuku, icra ve iflâs, ceza hukuku ve ceza muhakemeleri usulü) b) Ekonomi (Genel ve İşletme ekonomisi), O Ticarî hesap (malî cebir), d) Muhasebe (Genel Muhasebe ile ticarî muhasebe ve bilânço tahlili), e) Coğrafya (Türkiye'nin tabiî ve ekonomik cografyası), f) Yabancı Dil (ingüizce, Fransızca, Almanca ve İtalyanca) dillerinden biri olabilir. IBasm: A. 763013086/4116) MıLYON TÜRKİVE CUWHÜPİY£Tt Fakat. •akat milletlerarası kapitalist 1 emperyalizm Mustafs Kema!den yediği ilk yumruğun sersemliğini giderdikten sonra, Tür kiyeyi yeni koşullar içinde gene «ucuz ham madde kaynağu, «pahalı sanayi ürünü mahreci», kapitalist kampın «fedak&r ileri karakolu» durumunda tutma bas kısma girişmi/ tir. Ekonomik sosyal • siyasal açılardan içinde bulunduğurmız az gelişmislüc ortamı da, bu baskıyı kabul etmeye, onun önunde eğilmeye elverişlüik getirmiştir. Ekonomli acıdan az gelismis : ilgi ve yardımlsriyle beni om. rümce minnettar kılan büyük İnsan Dr. Orhan Tezok'a; Op. Victor Astok'a; asistan Dr. Sami Taşkıran'a; ZS'arkozitör Dr. Gürhan Ünlutürk'e; dahiliye mütehassısı Dr. Nevzat Yiğinsu'ya; ayrıca mektup; telefon ve telgrafla ve nazim ziyaretleri ile bana kuvvet veren hısım ve dostlarnna; Amerlkan Hastanesi idarecil*iyle hemçırelerine rükranlarımı sunarıra. M. Tevflk ERKAN !•••••• •••••••*• m Gürbiiz BARLAS'a, ZiRAATBANKAS! (Basın: 13672/4124) F! TARIKZ!KIRBAKAN Hartalıklan MStehaauı Uüklâl Cad. Pumakkapı No 86 Tel: 44 10 73 DEBt, SAÇ ve Z O H S E T İ S Cumhuriyet 4120 imdilik; tutucu güçlerin A nayasa «hanisleri» ile omuz omuza olarak biçimsel de mokrasinin 23 Nisamnı kutlama sı yerine, gerçek 23 Nisanın çağ da? çizgisine oturma hareketihl ufukta selamlama ile yetinlyoruz. $
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle