Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHİFH; ÎKI 20 Nisan 1970 CUMHTTRÎYET on basında yer kamu isyerlerinde 4/14195 sayüı kaS lar, günlerdeçalıgtınlanlnnnalan çesifli yaxtrarnameye göre sosyal gtivenlik haklarmı kona edinerek; eeşitli yönleri lle tneetemeye tabi tutmaktadırlar. Bu yazılarm bellrli yönleri, konunon tam blr açıklığa sahip oltnadığı, yargı organlannm b» bususta (elisik kararlar verdikleri ve bu nevi personeli çalıştıran kamu işyerlerinin T« Sosyal Sigortalar Kurumunun tereddüt* dufeceklezi noktasında toplanmakta oluşudur. Teknik elemanların 1958 yUına kadarki dnTumlan bu bakımdan bir tartısma kooam oU manus ve banlann çalışmalarının bir hiztnet akdlne miistenid bulunduğu kabul edilmlstir. Ancak, değişen hsyat sarttan, bu elemanlara karsı duyulan ihtiyaç ile, eleman sayısı a*asradaki fark ve genel fiyat seviyesbıdekl yükselmeler karsjsmda 4/19195 sayılı kararname çıkanlarak. daha miisait ücret şartlan ile bu elemanlann işe alınabilmeleri sağlwımıştır. TEKNİK PERSONELİN SOSYAL GUVENLIGI • ÇALIŞMA BAKANLIĞI MÜFETTİŞt ha fazla kuMHUa (hattl m ve eoeuklaraun) ka kaman kapaamraa alınabilmeleri tmkanı Mflaa. Sosyal Sigortalar Kurumu 506 sayüı kanunun nygulanmasında hizmet akdini genis anlaan lle kabul etrais bulunanaktadır. Yargitaym S uncu hukuk dairesinin 9.123S65 tarihli, E: KT6. K: 10244 sayılı ve 3.12.1965 tarihli, E: 10147, K: 9912 sayılı kararları gözönünde tnrularak, yazıhane sahibi olan ve fakat blr işyeri ile anlasarals. o işyerlnin (veya işyerlerinin) bir kıaun islermi fizerlerine aUn terbest muhatiy ve avukatlan dahi, Isveren lle aralanndaki hnknkl illsklnin hizmet akdi oldugu anlayısı ile, Sosyal Sigartalar Kurumu 506 sayılı kanunun uygulama alanına almaktadır. findelikli teknik penonelin çalışma dururaları ise, hukuki nitelik bakımmdan terbest muhasiplerinklnden farkh olmayip, işverenleri ile aralanndaki ilijki ancak bir hizmet akdi olarak tanımlanabllir. Mtekim, Sosyal Sigortalar Kurumunun 506 tayıh kaaun bakımmdajı bugfine kadarki uygulaması dahi bir anlayıs Içinde devant ederelmistir. Aksi bir anlayıs ve uygnlama, büyük ihtimal ile. teknik personell isverenleri ile anlasma (tje Uk giris ve 4 10195 sayılı karamamenin Uk uygulnnıs zamanında) tarkU talep ve davranı»a ve belki de o işi kabul etmemege zorlayabllecek idi. Kamu kuruluslarmda görevlt gündelikli teknik personelin. Sosyal Sicort» haklanndan yararlanmadan dahi bulunduUan bji aym sartlarla kabul edeceklerini dülünmek, hiç değilse çoğunlugu için mumkun olmsyabilir. Abdülhamit de gençlere öfkelenmişU... ^ Geçenlerde bir şazetede İran Şahıyla esinin fotoğraflannı ! gördüm; eocuklarıyla birlikte resimler çektirmifler; adını unut j ; tugum bir \erde kayak yapıyorlarmış; Şah'ın saçları kırlasraış • tı; Farah'ın yüzüne oleun kadın cizıileri dttfmüştü; çocnkl» • rıyla birlikte mutlu aile tablosu gibi girmişlerdi usta fotoğraf S çımn objektifine . S Gerçekten mutlu mu idilM? . S Şah, daha önce Prenses Süreyys ile evliydi. İran tabtına S bir sah adayı veremedi diye Süreyya'yı boşayıp Farah'ı almıştı. S Bu yeni evlilikten adını unuttugum bir sfirfl çoetık oldu. Dünya | yirminci yüzyılın sonuna doğru koşarken, insanaflu uzaya tırmanırken, burjnva devletleri yıkılıp yerlerine birer birer sosyalist eurahuriyetler kurulurken, İran Sah'ı : Aman tahtırn boş kalmasın.. kaygısıyla eşini boşayıp yeniden evleniyor, dizi dizi çocuk yetiştiriyordn. Böyle mutlnink olur muydn? Insanlan kandırmak için sürdürülen ufraş içinde Şah ne idi? Bir yandan kendi çocuklanna sefkat ve urnutl» egiiirken öteyandan tran gençleriyle amansız bir mücadeleye girismisti. Dünyanın ne yanında olursa olsun, tran çocuklarını Şah'ın gizli polisi izliyordu. Savak'tı bu hafiye örgütünün adı Bir ö | renci ister Almanya'da olsun, ister İngiltere'de, sözgelişi birgün akıllanıp aydınlanarak : Şahlık rejimi kötüdür, en güzel rejim cnmhnriyettir.. derse, ocagına incir ağacı dikmek için eyleme geçiyordu Savak Yazık ki insanlık dünyası daha böyleslne ilkeldir Bugün Türkiye'de cumhuriyeti savunabilirsiniz. padisahhÇı savunamsısınız. Bir adım atın Dogo sınırımızdan öteye. orada insanlar şahlığı savunmak ve cumhuriyeti kötülemek zonındadırlar. Bir sınırda snç sayılan, öteki sınırda yasanın emri; bir sınırda >»sarun emri sayılan. öteki sınırda sne... tste böylesine ilkel ihtiyar dünyamız. Bu İlkel dünyayı güzellestirecek olan yeni fikirlerdir, devrimlerdir, dÜ7çn de|isiklikleridir, anlayıstaki de|işimlerdir. Genç kuşaklar, köhnemis kurumlan vıkıp geçecek biçimde bilinçleniyorlar. Elbette pek vakın gelecekte dünyadaki bütün sömürü düzenlerı yıkılacak, sömiirü dSzenlerinin yasattıgı kurumlar da yıkılacak. Bu gidise karşı koymanın imkfinı var mı? Elbette yok. S Yok ama. bu gidisi elinden geldiğince geciktirmek, hattâ • durdurmak hırsına kapılmıs tutucu iktidarların ellerinden ge • leni yapmak isteyecekleri de açıktır. Bugün yeryüzünde gençli • | e karşı sürdürülen savasın özfînde bo istem yatar. Türkiye'de • her kim gençliii kınayıp da bir Işkembe dolusu öfkesini çocuk • lanmıza yöneltiyorsa. biliniz ki tutucu dfizenin sürmesinl iste • yen çıkareının biridir. Geçenlerde gazeteler Almanya'daki ö| • rencilerimize karsı bizim iktidann tutnmunu yazıyorlardı. Ba { tı Alman üniversitelerinde okuyan bazı SJrencilerimlzin fiklr • lerini beğenmiyen Demirel iktidan, çocnkların bnrslarını kes \ mis. . ; Neden? Tembel mi bo SfreneflerT Sınıfta çaka çaka başlart dönmfisfaaytalarmı? Hayır. Bizim iktidar Batı'da oknvan öğrencilerimlıin flkirlerini ve eğilimlerini beğenmedi|i için burslarını kesiyor, ardından da vatandaslıktan çıkarmakla tehdit ediyor çocuklan. . Abdülbtmit devrinde de böyle idi memleket. . En büyük dflşmanımıı öİErencilerimizdi. öjtrenciler ve çençler arasuıda yaygın flkirler Padisah'ın hoşuna gitmezdl. Tehlikeli fikirlerdi bunlar.. asın fikirlerdi bunlar.. öylesine asın fikir tasıyan gençler vardi ki. Lln Hakan Abdülhamit Han başımızda iken, soram meellsten dısarı. Cumhuriyet yönetimi gibi olmıvacak düsüncelere bile yakınlık duyuvorlardı. Şimdi bizim siyasi Iktidanmıı da Itreneilerimiıln etilimterinden gocunmaktadır. DUşman bellemiştir gençliği Kimisin) nezaret altına alarak, kimisini öldürterek, kimlsinin bnrsunu keserek. kimisini sindirerek gençlife göıdafı vermeye kalkışıyor. Abdülhamit de böyle yapardı. Demirel, çevresi, ve ba yolda iktidan destekler görünen ana muhalefet, genç kuşaklara vurdnkça satın, geleceklerini güven altına alacaklannı sanıyorlar.. Oysa tarih, bu sanıya kapılanlann aldandıtını yazıyor. Necdet KUBANÇ WM Asıl amaç K O ararnamenln yürürlüğe konulraasındakl asıl aınaç, teknik personell ücret yönünden tatmin etmek ve teknik eleman istihdammdaki sıkmtılı dnruma son vetmek idi. Yoksa. kararname bu elemanlarm istihdamvndaki hukuki nlteliği esas itibariyle degistirmis değildlr. Böyle olunca, acaba teknik personelin 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu karftsmdaki durumlan ne olacaktıt? 506 sayılı kanun 2 nci maddesinde, bo kav nun bakumndan sigortalı sayılacaklan f» |e» kilde belirtmiştlr: •Bir hizmet akdine dayanarak bir veya birkaç isveren tarafından calıstınlanlar, bu kanuna göre sigortalı sayıhrlar». Demek oluyor ki, sigortalı sayılabitanenin esas jartı, bir hizmet akdine dayanarak çalıstınlmadır. O takdirde, hizmet akdi nedtr? Sonuunu cevaplandırmak gerekiyor. Gerek 506 sayıh kanun, gerekse IJ1 sayüı U Kanunu hizmet akdini tarif etmemlslerdlr. 931 sayılı tş Kanununun 9 uncu rnadde^inde, bu kanunun uygulanmasındaki 1} akitlerinin sekil şartlan tesbit edilraiftir. takdirde, hizmet akdinin tanunı için genel hükrtmlere, yani BorçUr Kanunu'na basvurmak gerekecektir. Borclar Kanunu 313 fineü maddesinde hixmet akdini: •Hizmet akdi bir mukaveledir ki onunla ifçi, rauayyen veya gayrunuayyen bir zamanda bizmet görmeyi v» ig sahibi dahi ona bir fterat vwmeyi taahhüt eder. Ücret zaman itibariyle olmayıp, yapılan if* göre verildiği takdirde dahi işci muayyen veya gayrimuayyen. zaman için alınmıj veya çalı*mıs oldukça, hizmet akdi yine mevcuttur; Buna parça üzerine hizmet veya götiirü hizmet denir» seklinde tanımlamı$tır. Hizmet akdinin tanınıı yapılırken, bu akd« dayanüarak çalıştırüacak kifiye İJÇİ denilmiftir. Aeaba iççi kimdir? tsçinin tanımı ise 331 aayılı U Kanununun 1 inci maddesinde yer almaktadır. Maddeye n«zaran; <Bir hizmet akdine dayanarak herhangi bir ijde ücret karjüığı çalışan ld|iye isçi... denir». sayıh kanun işçiyi bu şekilde tanımlamif olnMiıu rağıneıı, lum* mızea, Mt sayılı kanunun uygulaomasmda bu tanıma uymak zorunluluğu dahi yoktur. Çünkii, 5 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu son kısW mı ile 1 Ağustos 1964 tarihli ve 11769 sayüı Besmî Gazetede yayınlanmış olup, 142 nci maddesinde yürörlüğe giris tarihi, 13S nci ınaddesi hariç, yayımtnı takip eden aybaşından altı ay fonra, yani 1 Mart 1963 olarak tesbit cdilmistlr. Halbuki. 931 sayılı İş Kanunu ise 1? Agusto» 196T tarlhlnde (12672 sayılı Rcsmi Gazete) yayınlanmış ve 111 lnei maddesine göre aynı tarlhto yüriirlüge girmistir. Demek oluyor ki, 506 sayılı kanun, 931 sayılı İ» Kanunu'nun yayunuıdan önce yuhirlüi» girmlf ve uygulavnağa baslanılmif ve S31 sayılı kanunun yayım tarihlne kadar da uygulanmıstır. Böyle olunca, 506 sayılı kanun bakımından, isçi deyuninden anlaşılan da borçlar kanununun 313 üncfi maddesinde yer alan genel anlamdaki ve blr hizmet akdine dayanan ücret karfilığı çalısan kimsedir. Y tasen, 506 sayılı Sosyal SlgortaUr Kaavaa 2 aei maddesinde: •Blr hizmet akdine dayanarak.., ifveren tarafından çalıştınlanlar bu kanuna göre sigortalı sayüırlar» derken, işçilik \s. sıfatlar aramıs olmayıp, sadece sigortalılık durunmnu bellrtmif ve kiralerin sigortalı sayılacaklanoı açıklamnbr. Gündelikle teknüt pertonel ç«lıstınln»aM karsdıklı (çalısan ve calıstıran) uygun rualann birletmeai ile ohnaktadır. Hukukî deyünl Ue, bir icap ve kabul bahls konusudur. Böyle bir akdi ise, unturlannı nazara alarak. hizmet akdi dıtinda blr akld lle tammtayabilmek, »nl«yi|mııza göre mümkün deglldir. Tanınmıs şarih Oser Schönenberger'ln deybnl lle, teknik personelm (Çalışanın) işgücü her an Isverenm emrine hazırdır. Hizmet bellru sartlarla işveıene tahsis olunmuştur. Günümünin modern devletlerl için ulu» fertlerinin sosyal güvenliklerini sağlamak en önemli fonkıijonlardan birisidlr. Anayaıamız, «Sosyal güvenlik bajlıklı U inci maddesinde «Herkes sosyal güvcnlik hakkına sahlptir. Bu hakkj sağlamak için Sosyal Stgortalar ve Sosyal Yardım TeşklUtı kurmak va kurdurmak devletta ödevlerindendir. esasını koymak suretiyle, toplumun bütün fertlerlnl gozeten genel bir hüküm getirmiştir. Esasen. tüm uluslann bajlıca amaçlarından birlsi, fertlerin gelecek endiselerinl sağlama baglayıp, çorumlemek ve huzarlu bir topluan yapuına kavuşabllmektir. urdumnzdaki uygulamm dahi bu anlayıs Içinde gelişmektedir. 506 sayüı kanunun uygulama alanı genifletllmis, gecici 1 İnci maddesiyle, çalısanlann da E Sonuc nunu'nun 313 uncu maddesi hükmü anlamında bir hizmet aktldir. Günitoıüzün modern devletlerine hâkim olan anlayıs, ulusnn bütün fertlerintn gelecegini güvenlik altına almaktır. Anayasamızın 4S inci maddesinin ışığı altında, ynrdumuzdaki uygulama dahi bu anlayıs içinde geli«mektedir. 5 C sayılı kanunun uygulantsı ba0 kıramdan gündelikli teknik personele tanınmış ve devam ettirilmekte buluııan sosyal güvenlik haklannm kısıtlanması yahut bertaraf edilmesi, kanımtza göre, meveut mevzuat ve eafdaı anlayıs bakımlaruıdan, haklı hicbir sebebe dayandtnlamaz. aıarnanıeye dayanüarak çalıstırılan K delikllarasındakipersonel lle, çahftıranfünteknik te»ekküller hukuki illşkl, borçlar ka UNDEN UNE Palyaçonun derdi Size bizim gazetelerin Uavelerinin birinde okuduğum ve çok hosuma giden, hasislikleri ile meşhur tskoçyablara aid bir hikâye anlatayım: «Dört erkek kardeşten en büyüğü, memleketi terk ederek Yeni Zelandaya çalışmaya gitmiş, aradan yirmi yıl geçip de çoluk çocuğa karıştıktan ve para sahibi olduktan sonra nihajct bir gün aklına esmiş kendi memleketini hatırlayarak. kardeşlerinl görmek üzere lskoçya'ya dönmüs.. Bir de bakmıs ki. geride bıraktığı üç kardeşin sakalları yerlere kadar uzamıs.. Onları bu halde görünce şaşırmıs: Neden demiş, böyle sakal uzattınıt? Üç kardeşin cevabı basit olmuş: Ulan kerata memleketi terk edip giderken tras maktaesini de beraber göttirmüşsün!..» ••• Bu hikayeyi okur oknmaz nedense personel kanununu beklerken sakalları uzayan memurlanmız görümün önüne geldi. AP iktidan daha 19«5 seçimlerine giderken, personel kanununu tatbik edeceğine dair söz vermiş, fakat şeçimi kazamr ka, zarpnaz genç tskoçyalı gibi baska "alanlara yöneldiği için memur evlâtiannı rüzüstü bırakmıştı.. Onlar da bir gün kat sayrsı belli olacak, bir baska gün kadrolar, kategoriler tesplt edllecek diye beş yıl inleyerek beklemişlerdi, ama Demirelden ne ses, ne de nefes çıkmıştı.. Şimdi yeni programda hükumet tekrar vaad ediyor, kat sayıyı belirtmeğe değin, memur da mutemadiyen borçlanıyor. Oyle ki, gerçekten eline para geçtifi zaman, bu paranın bir kısmı borca, harca kapatıldıktan sonra, gerisi de hayat pahauugun karsüayacak ve memur yine esM hamam, eski tas alışık olduğu dertli, kasvetli, sıkıntılı hayata devam edecek!••• Bizim memurun dillere destan olan sabn Hazreti tsayı bile tekzip etli, bizce hıristiyanlann peygamberi, nıristiyanlarca AIlahın oğlu «Eğcr diyor, insanlar susacak olsalar, o zaman taslar jkıyameti kopanr.» Memurlanmız, agularmın fermuannı hep ka|pab tuttuklan için ne taşlar kıyameti kopardı, ne de dereler tastı: acaba yüreklerimizi parçala\an depremler, sıkjntı içinde konuşma yeteneğini kaybeden mağdnr memurlanmızın mlnmda biriken acıların sonucu olmasın?.. Şu iktidar, filezof Kierkegaard'm roeşhur palyaço hlkAyesindeki komsu köy halkına pek benziyor.. Bugünkü yazımıza bir Iskoç hikiyeti Ue baçladık, bir Isveç hikâyesiyle bitirelim: Köyde temsil veren sirkte birdenbire yangin çıkmıs, sirtdn ilgilileri o sırada orada bulunan ve oyuna çıkmak üzere hazırlan'tnıs bulunan palyaçoyu yakalamışlar: «Komşu köye koş! Aman bize imdat göndersinler» denüşler.. Palyaço kan ter içinde yüzünün gözünün boyaları birbirine karışmış komşu köye gelmis: «Aman dostlar demiş, arkadaki köydeki sirkte yangin çıktı! lmdat~.» Bir delikanlı: «HaUa sirke toplamak için iyi bir reklâm usulü!» diye ortaya atılmış, palyaço yalvarmış, «VaUahi yanıyoruz!.» «Haydi oradan maskara» demişler.. Palyaço debelendlkçe, o rol yapıyor zannıyla kimse aldırmamıs.. «Hayvanlar yanacak'.» demis suratına gülmüşler.. Palyaço teessür içinde kıvranırken, «Kıya/etime bakrp sözüme inanmıyorsunuı!» demis.. «Siz işte hep böylesiniz!. Sizi aldatan gözlerinizdir...» Memorun yürefinin yandığıru ancak gözü ile düşünebilen iktidar hir türlü anlamıyor, çünkü memur iktidann itiban ufruna aç oturuyor ama kıravat takıyor, onu koruyor... ars sıra yanffin var diye bağırıyor, ama, yalnız gözü ile düşünenleri uyaramıyor... Bakalım bu sefer yeni bir personel kanuna ile yürekteU yangına sn sıkabUecek ml? ünyamn kapitalist ya da sosyalist, gelişrniş, ya da gelişmemiş pek çok ülkesinde, Özellikle son birkaç yıldır, bütün genişliği ve yoğunluğu ile sürüp giden Üniversite gençliği olaylanna ilişkin olarak çeşitli yaklaşunlar söz konusu olmaktadır. Kimileri bu olaylan, yüzeyde olup biten, pek önemli otanıyan, geçici ve biraz da yapmacık esintiler saymakla ye> tinirken, kimileri de bunları toplumsal bir /J '1btihahm, derta' bir *o& "Val sorun olarak değetS lendirmektedir. D GENÇLİK ve TOPLUM SORUNU Anlama çabası Prof. Seha L MBRAY YAZAN Olanlara. gençiiğin saflıgı, mrüven merakı, gürüHücülütü, ütopyacılığı olarak bakanlar yanında, bunlan çağdaı gereUer* uymayan, çağ dışı kalmış kurumların ve değer yargılaruıın yaratUğı patlamalar olarak nitelendirenler de vardır; baska bir deyimle, yatam biçiminde bunalım, değerler sisteminde bunalım, kurumlarda bunalım, kısaca uygarlığın bunalımı söz konusudur. Anlamağa galışmak B ••• ••••••••••••••••••••••••••• Deprera felâketi dolayısiyle tehir edilmiş olan YETbVILERİ KOKVMA VE BARIKDIRMA CEMtyETt'nbı ÇOCUK BALOSU \ (Cumhuriyet 4022) 17 Mayıs 1970 tarihli Pazar günü KERVANSARAT salonlarında " verilecektir. Saym misafir ve âzalarımıza duyurulur. • tDARE HEYETİ S •••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••a DENİZCİLİK BANKASI T. A. O. DAN AŞAGIDA VAZILI MALZEME SATIN ALINACAKTIR. Teklifler en geç 27/4/1970 akşamına kadar Bahçekapı 27 Mayıı Han 3. Kattaki Satınalma Komisyonun* verilecektir. Şartnamesi MALZEME MÜDÜRLÜĞÜ veznesinden temin edilebillr. Malıemenln isml DEMÎR LAMA ÇELÎK LÂMA Mlktan Kg. 19340 » 44000 (Baıın: 13723/3999) t)TÜN dünyada ortaya çıkan •gençlik» sorunlarını anlama çabası içinde yapılmı; bilimsel araştırmalardan yayınlananlar yalmz 1967'ye kadar, 800 başlık kap sayan bir kitabı doldurmaktadır (Philip Altbach, A Select Bibliography on Students, Politics, and Higher Education. Harvard Üniversity. Eylül 1967). ÇeşiUi ülkelerde meydana gelen 1968 öğrenci olaylarından sonra yayınlanmış kitap ve makalelerin sayuı, herhalde, bundan az değildir. Büyük uluslararası örgütler de bu konuya eğilmişlerdir. Belçikalı gençlik işleri uzmanı M. Marcel Hicter, Avrupa Konseyinin Kültür Komisyonuna ünlü raponmu vermiftir (La criae actuelle de la societe' europ<52nne, Temmuz 1968'. Bu raporun önemli parçaları UNESCO der^si olan Le Cour. rier'nin Nisan 1969 Gençlik özel sayısında da yayınlanmıjtır. UNESCO, gençlik konusunda çeşitli toplantılara önzülük etmi», Birleşmiş Milletler Teşkilâtı ile işbırliği içinde, dünya çapında bir araştırmaya girişmiştir. Bulgularının bir kısmını da açıklamıştır (Pour et Avec les Jeunes, 1969). NATO bile bu komıyla ilgilenmistir, (James Huntlejr, The Implicaüon* of Student Unrest, North Atlantic Asaembly, Ağustos 1969). ÜTÜN bu anlama çabalan yanında, gençlik olaylanna, yerleşmiş kavramlarunız, önyargılarunız ya da kişisei eğilimlerimiz açısından bakrp da, hızh bir genelleme tıçrayısıyla «kendini bilmezler», <anarjistler>, «aldatılmış masum çocuklar» demek le yetinebüiyorsak, yalruı kişisel sorunurauza, kısır ve olumsuz yönde, bir kartılık bulmu? oluruz. Bütün bu hareketleri, kendi küçük ya da büyük çıkarlanmızın siperinden bajımızı uzatarak, «huzur boıuldu», «piym»a altüst oluyor», «ifler kesatlajtı» kaygı»ıyla değerlendirip orada duruyonak, ya da politikacüann her seyi kendüerine yontma çabası ieind*, yalmz cbizden yana mı, bi>• kargı mı?> hesaplarına göre G B ALMAN PATENTLI TRANSİSTOR PİLLERİ lanlan herkesin yüreğinde ve ka fasında. Belçikab toplumbilimci Henrl Janne söyle diyor: «Bölgesel ya da çevresel olsun her ••••»••••••••••••••••••* ••••••••••*••••••«••• ' BBvaş, dünyada önemli her KaÖÎYASAfBİLGtLER FAKÜLTESt . nsiklık, bütün dlinya halkJanr . ili ÖÖRETİM ÜYESİ rt« « ' nin dengesini, güvenliğlni ve özgürlüğünü etkiUyor... Artık, gellşmekte olan Ulkelerdeki yokELİŞMİŞ ülkeler gençliğinin tartarak, ror ve baskı yollarından sullugu bllmezlikten gelemiyecebaş kaldınş nedenleri arasınbaska tedbir düşünemiyorsak, gimlz gibi, bu Ulkeler de, bizim da, gittikçe daha belirli olan, hiç bir sorunu da çözümleyemezenginligimizi gördükçe, bu zen= gıttikçe daha büyüyerek çullan100. DOĞCM TILDÖNÜMÜNDE SUNAR mİ9 oluruz. Bizim için ileride •Yazık ettiler, sorunları, olup bi mağa hazır görünen böyle bir topginligin bölUşUlmestnde, karşılastığımu »onınlan igrenç değilse lumun derin kaygısı var. Artık tenleri bir türlü anlayamadılar» bile pek önertısit bulmaktalar* bu gençler <yasama araçları»nı yargısından da kurtulamayız. Daelde etmis olmanm verdiği bir hası da var; Mevlftna'nın sözleri öyle bir ortamda, ÜNESCO < bolluk duygusu» ile yetinmemekbizler için de söylenmiş olabilir: raporunda da beUrtUdigl glte. Amerikah iktisatçı J.K. Galb•Kötü huyun rehber oldukça, bl, gençlerle yetişkinler araraight'uı deyimiyle «bir estetik bahtının acılacağıoı sanmal smda yeni bir uçurum ortaya boyut», bir «yaşam anlamı» ara çıkmakta, moral ve entellektüel •Sen, sabah olduğu halde uyumaktasın; ömrünün gecesi ise makta, ya da Marcuse'nin gös alanda iki kuşagi daha çok ayıne kadar kısa!» terdiği yolda «çiçekleri ve aşkı ran bir çatısma belirmektedir. 416 sayfa, 15 lira yeniden keşfetmek» istemektedir«l'yanacagın zaman, korkarun Çagdaş ulaştınna ve haberleşme == ler. Çeşitli ülkelerde hippy, pro araçlan dünyada olup bitenlerl, ki, kryamet labahı olacak.M» Dünyanın geliarnis ya da geli; vo, anderumpter, huligan, halbsdüşünülenleri ve yazılanlan genç raeroi), sosyalist ya da kapitalist tarke, vittelone, yakusoo, beatlerin ögrenme olanakları lçine ülkelerinde görülen «gençlik» o mk adlanyla ortaya çıkan gençalırken, onlar da bu olaylar, bu laylannın, her ülkenin kendine ler kümeleri, böyle beneil bir davranışlar ve bu düşünceler üözgü nedenleri olabilecegi gibi, bolluk toplumuyla bilinçli ya da aerinde, kireçlenmis önyargılarbütün ülkelerin gençliğine ortak bilinçaltı «yabancdaıma« nın da dan annmış değerlendirmeler görünen yönleri de var. Gençler, bir ürünü degil ml?. yapmakta, «yeni» görüşlere, «yeher ülkenin özel koşulları içinde, Bu «üretim tüketim» topluni» yargılara varmaktadırlar. hem toplumun yöneticilerinden, munun gençlikle ilgilenişi de, Böylece ortaja gerçek bir «geaç» hem de üniversitelerden bir seyçok büyük ölçüde, gençUği yeni kültür çıkar olmaktadır; bu ler ıstemekteler. ve kâr getiren bir «pazar» olarak genç kültür de. çogu zaman gegbrmekten. bir «pazar» olarak leneksel yapıiı jetişkinler küL sömürmekten de pek ileri gitmltürü üe çaüşmaktadır. Böylece, yorGençlerin yetişkinlerden gençlerle yeUşkinler arasuıda, «ayrılığı», «başkahğıs bir yandan 360 sayfa, 12,5 Lira toplumun ve değer yargılanmn = kaygılar yaratırken. bir yandan temelleri üzerinde, gittikçe ge = Genel Dağıtım: da yetişkinler gençleri, kendilenişleyen bir «yabancılaşma» başANT YAYINLARI P.K. 701 Istanbul. rinden «ayrı» ve «başka» olmagöstennektedir. Gençler, kendi = ÜNÜMÜZÜN gençliği çesiüi ya, bir üretim tüketira Vuaır toplumlarındakl sosjal dengesizetkenlerin yol kavşağmda budöngüsü içinde, iterels zorlamaklunuyor. «Gelisnu»» ülkelerliği «doğal» kabul edemezken, talar. de, bilimsel ve teknik ilerlemeler, özellikle uluslararası politika aCumhuriyet 4026 haberleşme ve ulaşım araçlarının larunda bu görüş ayrıhğı her gün dünyajT küçültmesi, yetişkinlerin daha da buyumektedir. Bir ön•••»•••••••»•••••»••»»•••••••••»»•••»•»•»•• yaratmış olduğu nükleer bombaceki kuşak Batı Doftu llişkileMEHMET SEYDA h ve napalmlı şiddet dünyası, gti rinden kaygı duyarken, bugün J nümüz gençliğini, hiç bir kuşağm kü genç kuşak Kuzey . Güney karşılasroadığı sorunlarla karşı (GeUşmlşler GeUşmemişler) karşıya getirmi». Endüstri çağızıtlığmdan kendilerine sorum nın belirieyici nitelikleri olan aüphe yok ki. günümüıün en payı çAarmakta. bunc» teknik Zonguldak Koraür Havzasının belgesel romanı. îlk grevdc şırı makinecilik, yalın akılcılık büyük özemklerinden biri, başanlenn, bansı kurma ve soslokomotif bnüne yatan kadmlar. Havza'da înötıü Bayır ve örgütlenme, yeni elektronik kitle haberleşraesi araçlannyal adaleti gerçekleştirme çabaçekişmesi. Îlk büyük devletçilik deneyı. Fi. 10 Lira bulgu ve uygulamaların destekda korktmç denilebilecek hizda lariyle atbaşı gideroevişinden, A R A R A T TA IIN EV 1 lediği, şimdiye kadar görülmegelişmelerdir. Haberleşme araç. insanlığın Uçte ikisini oluşturan »••••»•••»••••»••••••»•»•••••»•»••••••»••4 ınis bir tempo içinde, «verimlilan, kültürU de, düsflnca ve go az gelişmiş ülkelerin kalkınma. (Cumhuriyet 4016) lik», cüretim», »tüketim» kavramrüşleri de, olaylan ve sorunları sına gerçek ve önemU bir katkjlarını, insan çabasınm başlıca da, kaygılan ve deger ymrgılanda bulunamayısından yakınmak amacı durumuna sokmuş. Endüstnı da dünya çapmda yapmaktatadır. Eski ya da yeni sömürgeri toplumunun insanı, gençlik CEVAT FEHMİ BAŞKUT'un dır. Her yerde olup bltenler, b«r d devletlere karşı ve bunlann yıllarında, kendisini anlamsız bir An.lr.ara, Izmir, Bursa Devlet Tiyatrolsrında yerde, resim, ses, yan olarak bir pençelerinden kurtulmak İçin ba•bolluk» toplumunda bulmuş. anda duyulmakta, gOrUlmekte. 200 defa oynanan son eseri traısudık savaşları veren küçUk Marcuse'nln dediği gibi, cÇorba Dünyanın nsbzı, bir zam&nlar ülkeler halklanndan yana, uluskoymak için kâseler yapılmakte, söylenenin terslne, yalna Batılararası bir gençlik dayanısması yapılmıs kâeeleri doldurmak için nın büyük baskentlerinde değil, yeni bir siyasal güç olarak çorbalar yapılmakta.» Otomasyon Kitap halinde çıktı her yerde atmakta. ortaya çıkmairtadır. ve makinecilik tutkusu, endüstri tNKILAP AKA KtTABEVLERt Faust'ta bir kentll şöyle konutoplumlannın yakın gelecegini, jur: Ingüiz bilim adamı Arthur C. (Cumhuriyet 4021) Yarın: «Bea, pazar ve bavram gflnleClarcke'ın belirttiği ürpertici asari, »avaştan ve boguşmalardan maym getirmek üzere: «Sonunda. IIIIIIHlllllblll III III NEDEN yalnız makinelerm makineierle sftz etmek kadar güıel bir ştj konuştukları bir döneme gelccedflsttnemirorum; otelerde, Tür. G E N Ç L İ K ? • ğiz; v s biz insanlann, «yakları klye gibi uzak yerlerde, uluilar mıziB ucuna basa basa sessizce birblrlerlyle d5>üşürken, biz buuzaklasjnamız ve makineleri islcrada penceremiıinflnflnde.kaBUGÜN MATİNEUMÎKN tTÎBAIUSN S riyle basbasa bırakmanuz geredehimizi boşalttyornı ve ırmakBUyük Komedyen LOU1S DK FüNES'in • kecek..» tan aşağı doğru süzfllen renlt yarsttıgı şaheser film. g renk gemileri seyrediyoruz. SonTegsnlm Sadun Şaklroğlu'nun ra, aksamlan da, nescli bir halgeçirdlği tniik kuuı sonunda (Renkll Franstzca Slnetnukop) • göı amellyatını basarı lle sode evimice dOnerken, banş ve nuçlandıran Hacettepe Hastsne. huzur içinde yaşadığınnza şflktinin deierli goz hocası layın rediyoruz.» I Dcç. Dr. oethe'ıün sözünü ettigi, belld | MITVAFFAK AYTEK'e bir kuşak öncesine kadar heyardımcılan DrJıruk KkincUtr; nuz yabancımız da olmıyan Dr. Kulusl Ksler; Doç. Dr. T n mbu dünya, haberlaıma araçlann]U Fırıt'a. tervls hematrt va daki büyük g»ll$meler lonucu, «aflık panoneline ailemi* adıDiger Artistler: ANDREA PARIST FRANOO FABR1ZI camarun hıılı ırmatında çoktfcn T t*ı*kkürl«rlml sunanın. M SEANSLAR : 12.00 2.15 4.30 6.45 9.1S Kâmll Kırarelloita akıp fitti BufUn arttk. «ötelarIM1ŞŞ••••••ŞMM11MMM1MİMMJM Curohuı «t «Q33 de . U«ak yerlerde ulusltr ötr(llaocıllk; 7366/3995) birleriyle dövUşUrken», uvaa . (Kadar reklarru 4C3/3092) G ant I B 1 DOGUDA ULUSAl 1 KURIULUŞ HAREHETLER1 I • g V. I. LENİN «Çorbalar için kâseler...» 1 1 I 27 MAYIS VE YON HAREKEItNlH SIHIFSAL EIESÜRİSİ Dr. Hikmet Kıvılcımlı Şok uzaklardaki komşumuz... YANARTAŞ $ OLEH HANGİSİ ATLAS SİNEMASINDA TEŞEKKÜR S '•t*t? PLAJ HOVARDASI S