23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHIFE 1KI 19 Mart 1970 CtJMHURÎYET emleketimlzin en hayatt besin maddegl olan bnğday üzerinde son zamanlarda gerek basında ve gerekse parl&mentoda zaman laman hararetli tartısmalar yapılmaktadır (özellikle bir süreden beri bazı bölgelerimizde uygnlanan Sonora64 adlı Meksifca tohumnndan alınan sonuçlar, son yıllarda gitgide çoğalan ithal zorunluğu gibi konular üzerinde). Tartışmalann bn yanı şüphesiz uzmanlan ve birinci derecede sorumlu kisileri ilgilendirir. Biz bn yazımızda Türkiye'de buğday tarınu ve üretiminin son otuz yıl içindeki gelişinini kısaca gözden geçirtnek v e Devlet îstatistik Enstitüsünün yayımlanna dayanarak bazı gerçekleri objektif olarak ortaya koymak istiyoruz. Bn araştırma ile de, meseleyi teknik açıdan tartışanUra yardımeı olacağınuzı ümit ediyoruz. M Buğdoy üreUminde • ten 3Ü milyon ton mabsnl elde edilmiştı. Aşsğıda, müteakıp yıllar boyunca : I) Bnğday ekili tarlaların (milyon bektar olarak), II) Elde edilen ürüniin (milyon ton olarak) ve III) Verimin (kg./hektar olarak) ne sekilde artMif olduğunn sırasıyla gösteriyornz : 1951de 4.7, 5.6, 1169; 1952'de 5.4, 6.4. 1194; 1953'te 6.4. 8.0,1248: 1954'te (fena mahsnl yılı) 6.4, 4.9. 765; 1955'te 7 0. 6.9, 9TI; 1956'da 73,fi.4,S72: 1957'de 7.1, 8.3, U5P; 1958'de 7.4, 8.5, 1147, 1959'da 7.5. 7.8, 1042; 1960'ta 7.7, 84, 1097; 1961'de 7.7. 7.İ, 907; 1962de 7.8, 8.4. 1W3; ve 1963'te ise 7JB, 10.», 1273. durokiamo mı vor? Gazi Eğitim Enstitüsü Öğretim Üyesi Samı ONGOR • • lar caranns alabtldigine genlflemesl •• bn •rada özellikle traktör sayısının arttınlması sayesinde (1950'de 16.585, 1963'te 50.844 traktör) gerçekleştirilebilmistlr. Şn noktayt da hemen işaret edelim ki. 1963'ten sonra avnı tarzda bir yol, vani verimin oldnçu verde kalmasına karsılık, tarım alanlanmn alabildiğine genişletilmesi artık ikinci defa denenemez. Tek çare. tanm metodnnda esaslı degisiklik yapmak, verimi artırmak yolnna gitmek. 9 milyon bektara vükselmis olan nadas topraklannı ele almaktır. 1963'ten bn yana acaba bn alanda neler vapılabilmistir? Kıbrıs'to çatışan gOçler Kıbns'ta dnrum nedir? 1 Son 5 yıllık devre unnn Için 1963 . 1968 arasında kalan son bef yıllık devreyi kısaca gözden geçirelim : • Ekilis «ahalannın eenıslfmesi hissedilir derecede azalmıstır. örneğin. 1951 63 arannda 4.7 milvon hektardan 7.8 milvona vükseler«k 3.1 milvon hektar artnm olduîn halde. 1963/68 arasındaki artış 7 j 8.2 olmak üzere sadece 0.4 milyon hektardır. • Halboki bn devrede traktörle islenen tarla sahası 3 4 milyon hektardan 6.4 milyona, bizzat traktör sayısı ise 30.864'ten 85.475'e yükMlmistlr 0 Oretime gelince : tlk bahısta bir dnraklama oldnfn intibaı nyanıyor. Zira hn bes vıllık süre içinde valnız bir \ıl, 1967 vılı 1963 üretim seviyesi olan 10 milvon tona ulasabilmis ve bn seviye asılamamıstır. • Fakat 1963'68 devresinin üretim ortalaması hesaplanırsa, dnrnmun biraz ümıt *erici oidnio da görülür. Nitekim eerek ortalama verim \ e çerekse ortalama üretim bn devrede Sncekilere nazaran bir artıs çöstermiştir. Asafıda bn cSriilüvor : 1 3 n otnz yıllık devrenin ilk yansında. ya* * ni 1934'ten 1950'ye kadar süren 15 yıl içinde Türkiye'de buğday üretiminin 3.5 milyon tonda hemen bemen sabit kaldıgını görfiyornz : 1934/38 ortalaması 3.4. taarp yıllarım kapsayan 1939 45 ortalaması 3.5 ve harp yıllannı izleyen 1946 '50 ortalaması da yine 3.6 milyon tonda. Aynı devre içinde bnğdays tahsis edilen topraklarm alanında da bir değisiklik olraadı ve 4 milyon bektar etrafında sabit kaldı. Ancak iklim koşullarının yıllar boyunca gösterdiği değişiklikler tabiatıyla verim üzerinde etkili ohnuştur. Derrenin en yüksek ve en düsük tiretim yıllan, Hginç bir raslantı olarak, birbirini izleyen iki yıl* dftımüştür : 1948'de 4J, 1949'da 2.5 milyon ton. üretimın 3J( milyon tondan 10 milyon tona yükselmesi, ikibuçuk kat artarak adeta bir sıçrama göstermesi bemen tamamen ekilişiıı aynı oranda artmasının bir sonucudur. Yoksa verim hemen bemen oldnğn yerde kalmıstır. Nitekim : 1934/38 yıllarına ait ortalama verim 1023 kg./bektar oldufn halde, 1950 '54'te ancak 1048 kg.'a, 1955/59'da. hattfi biraz daha düşerek 1039 kg. hektara ve 1960/63te ise 1090 kç. hektara ulaşabilmistir. B 1 Makarios ve Makarios'n destekliyen güçler rahataızdırlar. Makarios temelde Enosis ister. Ne var ki papazın hırsı, Enosis'i aşmaktadır. t ü n k ü bugânkü statüde Kıbns'ı Ynnanistan'a katmak. Atina cuntasının yönetimine çirrnek demektir. Şimdi bir devietin Cnmhurbaskanı olan Arsövek Makarios, •• zaman belkı de eınır altında bir Kıhns Valisi olacaktır. Mak<«rios'nn çözü, Kıbns'ı Yunanistan'a katarken Atina'da iktidara geçebilmektedir. Yetenekleri de eUerislidır buna Oyumınu ustalıkla ovnamakta. zaman etkenini kendisi icin knllanmaMt çalısmaktadır. Kurnaz Arsövek. arka plândaki tasarılarını gizlemesini bilerek Kıbrıs'ın bagtmsızlı|ı ilkesine «adık görünmüs. ve üçflncü Dünya ülkelerinin Blrleşmis Milletlerdeki oylannı toparlıyabilmiştir. Türkiye Enosis'e kar»ı oldnkça. Makarios'la bir yerde birlesmektedir. Z Kıbns'takı solcular ve komünıstler de sn sırada Enosis'e karsıdırlar. Çünkü Ada'vı Yunanistan'a Uatacak bir davranısın sonnçlannı bilmektedirler. Yunanistan'da Nisan Wl darbesiyle iktidara seçen fasist cnnta, Yunan solcnlarını \e komünistlerini Yaros Adasına toplamıs. dikta yönetirni knrmnstnr. Atina cuntasının Kıbrıs solcularına deffin tasarılan p?k farklı olmasa serektir. Yesilada Rumları sol kanadının. su sırada bir Enosise felâket gozüyle bakması olaîandır. Bunun için Makarios'nn bagımsızlık politikasını rtesteklemektedirler. 3 Ada sageıları Enosis pesınde ve fasist cnnta emrindedlrler. Atina cuntasının ba&naz albavları. küçükten beri Hegalo tdea İle sartlanmıs sdvenlerdir. Cunta, Rıbrıs ba&ımsızlıfının cnmhurbaskanı olarak çördüğü Makarios'tan hoslanmıyor. Et^r Albavlar. Eno«ıis icin 7amanın çelditini «aptamıMarsa, ilk engel olan Makarios'n ortadan kaldırmak isterler. Geçenlerde Ars8vek'e vapılan snikastin nedeni de bndur. Papadopuios. knvvetli adam olarak Atina'daki diktasını vürütmekle kalmamıs, Kıbns Devletiniı, ve askeri eüolerinin kilit noktalanna fasist enntaya bağlı kisilpr yerlestirmeve çalısmıstır. 4 Amerika, askerl üslerden arınmıs taraf'iz ve bağımsız Kıbns'ı istemez. Libya'daki millî devrimle Wheeln* CssünO bosaltmaya zorlanan VV.ıshington: bn boslutn doldnracak baska fisleri arajacaktır. Kıbrıs'ta \\heelns Üssünün kosnllannda bir yer var mıdır. vok mndnr? Amerika. üsler politikasında ne düsünüyor? Bn a y n bir konndnr. Ancak Ortadofn'daki Amerikan stratejisi içinde bir Kıbrıs'ın defcerine paha biçileme». Washinıton bn deferi kavbetmek niyetinde dejildir: ve Atina cnntasının iplerini d r clinde tutmaktadır. Kıbrıs bunalımlarını bn ip< lerle istedigı gibi avarlıyarak TUrkiye'ııin iç politikasını etkilemek elindedir. Papadopnlos'nn bu îercegi çok iyi bilmesi, yürüttüiü usaklık politikasının âdâbındandır. 5 Ada'dakı Türkler. vavas vavas enmektedirler. Türkler • Ankaradan yönetilen askerî ve sivil vönetim knrmnslardır. r Kıbrıs Rum vatandaslsrtna oranla bir parya hayatı sürmektedirler «ghetto» lannda Son Espress dergisine göre, Ankara yılda 108 milyon Sterling gondermektedir Kıbns'taki Tflrklere Bn. serbest borsada 3 milvar lira demektir. Ve üç milvar Mralık bir dış yardım, bugünkü Kıbrıs vönetiminln, yani Makarios'on cebine inmektedir. Kurnaz Arsövek. Türkleri nznn sürede eritmek politikasi yanında, iktisadl açıdan da yararlanmaktadır. Ada'daki sivil Türk vönetimi. yolsnzlnk ve idaresizlik olaylarıyla dola bağnaz bir yönetimdir. Ankara'ya bağlı IIderler, oportünist kisilerdir. Sovdaslarımız bn vüzden bir türln derlenip toparlanamamaMadır. Ne veren bellidir, ne alan, ne satan... 8 Turkiye'ye gelince... tsroet Paga'nın Iddlanna göre Çaflayangil çoktan elden çıkarmıstır Kıbns'ı... Bağımsız • tarafsız federatıf K * n s tezini bir yana itelemis dnrumdavız. Gerçekte Türkiye başlangıçtan beri Atina cuntasıyl» fiört halindedir. Arada patlayan gerginlik, «patron Amerika» mn mtidahalesiyle yatıstıktan sonra Çaglayançil'in temaslarında nereve gelindigi belli değildir. Ama ihtiyatlt, tecrübeli tsmet Pasa'nın »fkesinln elbette bir sebebi olmak gerekir. Demirel ÇaglaysngU ikilisinin Türkiye'yi <karanlık ihtımallere sürükleyecek» iliskfler içtnde oldnğn an» muhalefet diliyle sovtenmistir. 7 Ve bütün sorun, çesitli knvvetlerin çatıstıgı Kıbns dâvasında millî çıkarlarımızı savnnacak billnçli bir iktidara sahip olamayışımızdan dogmaktadır. Çarsı alısverlsiyle yeniden güven oyu alan sn iktidar, saglam temele oturmns bir Kıbrıs politikasını vürütemec Na«l yürfltsün ki ! Türkıye'nin bugünku dış politıHau ile Kıbrıs'ta tzlemesi gereken politika birbiriyle çelismekte \e ,S»tısmaHt*du Kıbrıs Türklüğünün kurtnlusu D o | n Akderrlz'd.tarafsız • bağımsız Kıbns'tan geçmektedir; Anadoln'da bağımsız Turkiye'ye karşı olan su iktidar mı bn politikayı yürütebilecek? Böylece., Sylece. nadaı dahil, TflrMye'de her yd sürülüp ekilen toprakiaria, sebze ve meyv» bahceleri, baflar, zeytinlikler ve çav pUntasyonlannın yüıölçümü 1934te 11.677.000 hektar iken 1963'te 26 milvon hektara yüksel•Mştir. Bu iki kattan fazla artıs, çok büyük tasmı ile memleket hayvancılıgının tabii sahası olsn çayır ve mer'alar alevhine olmnstnr. Zira bn artışla ters oranlı olarak, 1934'te 44J milyon hektar yer kaplayan çavır. roer'a ve otlaklartn ynzölçümfl 1963'te 283 milvon hektara düsmüstür. Netice sn ki, cVıh» endüstrileşmi», daha Intansif bir tarıma gidisle degil. fakat dogrndan dofrnya ekili topraklart ç»yır ve mer'alar aleyhine genişletmek yotn ile de olsa, vanlan sonnç 1950 1963 arasındaki nüfns artısını tazlanyla karsılamıstır: 1950de 20.9 milyon otan memleket ııüfnsu 1963 ortasında 29.6 milyona yükselmiş, 8.7 milyonInk artif kaydetmistir. Fakat bnna ra|men. nretimden 1951'de sdam başına vılda düsen 17î kg.iık pay, 1963'te 337 kg.'a çıkmıstır. Fakat ynkanda da Işaret edildigi gibi, bn olnmln gelijme tanm alanlanmn mer'a ve çavır Gerçekler n Hsteyt 1983 yilına kadar almamıc tesadüfî değildir. Zira asaçıda da açıklanacağı gibi, 1963 bnğday üretiminde tipik bir yıl olarak görünmektedir. Tnkarıdaki sayıUnn ortaya koydufu gerçekler şunlardır : • Ekilis 1951'den. itibaren çok dfizenli bir gtkilde artmıs, 4.7 milyon hektardan 1.8 tnflyona kadar eıkmıstır £ Cretim de bnna paralel gitmis, 5.6 milyon tondan, memlekftimiz tarihinde rekor blr firetim seviyesi olan 10 milyon tona kadar yükselmiştir. Dikkat çekici bir busns da 13 yılı kapsayan bn oldnkça nznn devre içinde en fena mahsal yılı olan 1954 Üretiminin dahi, daha önceki yılların ortalamasından yüksek olusudnr. 4 ) Fakat, hektar b«?ına elde edilen verim böyle bir yökselme göstermiyor. tklim koşnllannın gidisine baglı kalarak, bahiı konnsn yıllar boynnca en çok 1272 kR. (1963) ile e n az 765 kg. (1954) arasında oynamıstır. Bn dnrnm dnemlidir ve blze f« gercegi acıklar : 1950 . 1963 aragında B B Ote yandan te yandan bn İS yıllıfc devrede memlekttimiıin nüfusu 16.1 milyondan 20.9 milyona yükselmis, yani 4.8 milyon artmıstır. Bnna göre, dışardan ithal edilen buğday hariç, dolrndan dofrnya Türkive topraklarında flretilen bnğdaydan vılda adam basına dn»en miktar (bu mtktar sadece ekmektfk ve buğdaydan m ı m o l besin maddeleri tfiketitni değildir. Bnna tohumlck da dahildir) 218 kg.' dan 172 kg.'a düşmüştür. Tılda adam basına 46 kg.iık bir azalma ise küçümsenecek bir miktar değildir. Otnz yıllık devrenin 1950 • 1963 aratsında kalan ikinci yarısında buŞdav üretimi gerçekten dikkat çekici bir gidis göstermistir. Devrenin basında 4.4 milyon hektarhk ekiliş Devreler 1950/53 1954/58 1959/63 î«3fi4/88 Ortalama üretim (Ton) 5 982.000 7 000 000 8 350 000 9 180 000 Ortalama verim Kg./Hektar 1118 »44 1080 1148 akat bn artısın tatatinkâr olmadıgı 3şikârdır. Çünkü 1963' 1968 arasında 8*0 bin tonlnk bir artıs görüldOgü halde. »ynı devre içinde nüfns 4 milyona yakın bir artıs kaydetmistir. Böylece 1963'te üretimden adam basına dflsen bngday 337 kg. iken bn miktar 19S8'de tekrar 283 kg.'a düsmü$tnr. F UNDEN IINE Muhasebe Güven oyunda Meciis Baskanı Bozbeyli, 41lerin islmlerini okndnğn zaman, bize, salonn birden tabansızhguı Te korkakhgın boslnğn doidnmverdi gibi geldi. Gerçekten korknnnn ölütne faydssı voktn ama, bnnn taangi yflrek takdir edecekti? Fartiden âlâ yü vâlâ ile kovnlan Ethem Kılıçojln, Kadri Erogan gibi kimseler bile Demirel'i tasvip etmemek için Meclise gelmek yürekliligini gösterememişlerdi. Daha otnrum açılmadan 41'Ierin gece sabaha kadar otnrnp verdikleri karar duynlmns, etrafa yayılmıstı. Meclise gelip kırmızı oy vermiyecekler, böylece orada yoklnklan ile Demirel'e yardım edip Sayın Basbakanın atıfetine ngınacaklardı. Ah !.. Ah !.. Bn memlekette baska ne yapabilirlerdi? Mnhalefete geçtikleri gün onlan destekleyen teskilit arkadaslan, Demirel'e mektnplar, telgraflar göndererek bnnlan yüzüstü bırakmamıslar mıydı? Kime dayansınlardı? Demirel'e mubalefetse, yine ranhalefet edeceklerdi, ama bn mnhalefeti artık içerde yapacaklardı.. Hem başka ne yapabilirlerdi? Berabcr yola çıkt»kl»rı ark»daşhırdan besaltı tanesi su koyuvermiş, Meclise gelmemek ne kelime? Hem toplantıya katılmıslar, bem de beyaz oy vermislerdi. Bn glbilerin beyaz oy verince A.P.'liler tarafından Bilgiç'e ve onnn arkadaşlarma sırt dönmelerinin mükâfatı olarak nasıl çılgınca alkışlandıklannı da dnymamıs mı idik? Hem 41'lerin tümü Meclise gelip kırmızı oy verseydiler ne olacaktı? Bir omuzdan bir omuza sUratle geçerek ylrml yıldır «iyasi minderde kaçak güresin üstadı haline gelen Kasım Küfrevi bn maçta sike oynamayı kabnl etmlstl. Birlik Partisi'nin içinde yerlesen Ulusoy ailesi Demirel'le serefli köpriiler knrmak tçin bn fırsatı knllanmıstı» 232 oyn temin ettigini bilen Demirel rahattı.. Cenabı Hakkın himayesine ngınıp isini ayarlamiftı.. Şn halde 41lerin gelip kırmızı oy vermelerlnin hiçbir tesiri olmayacaktı.. Olmayacaktı ! Demirel yine güven o>u alacaktı ama 41' ler de harakiri yapıp knrn bir çuknrda birbirine kanşmıs cegetlerin karmakanşık manzarası içinde kötü kokuln bir siyaset mevtası olmayacaklardı.. Arkalarındaki teşkilâtı kaybedebilirlerdt, edeceklerdi. A.P.'den kovnlabilirlerdi. kovntacaklardıFakat biç degilse mllletin karsısında bir ümit olarak itibsrları ile yasayacaklardı.. Bn itibarı. bn siyasi serefi kaybettiler; evet toz oldular.. Işın kötü tarafı da sn : Astında Demirel bunları toz etti, ama o da çileden kurtnlmadı, yalnız çilenin âkıbetini tecil etti. Dün sözümüzü dinleyip çekilip gitseydi, kaba etlerinin tistüne düşmüş olacaktı.. Yann yine düşecek, fakat bu sefer baş tistü gidecek.. Bn sözlerimden dolayı bana kızmak isteyen A.P.' lilere rica edecegim kızmasınlar '. Sadece dediklerime mim koysunlar.. l a k ı n bir celecekte «Cihad Baban haklı imiş» dedikleri gün onlarla tekrar görflsecegiz.. . ugüne değin basınunızda, dış basında Şadi Alkılıç üzerine çok şey yanldı, söylendi. Bir de kitap çıktı. Ne var ki, sayın ilgili lerden olumlu tek bir söz çıkmadı. Türkiyenin demokrasi ülkesi olduğunu miting meydanlan ağzı ile bağıra bağıra duyuranlar, Şadi Alkılıç olayına gelince suspus kesiliyorlar. Bütün dedikleri: «Rusya, kızıl tehlike, demirperde» gibi Amerikan propagandası kokan sözcükler oluyor. tçten içe biliyorlar ki, Şadi Alkılıç ve tüm fikir suçlulan gerçekte suçsuzdurlar. Denıokrasi ülkelerinde böyle saçmahklar yoktur. Bu, «cici demokrasilere özgü» bir durumdur. B Gene o hikâye talıç olayının olumlu blr tek çözum yolu vardır: Sayın Cumhurbaşkammızın yetkilerine dayanaTak hakkmı kuUanmBsı y a d a politik çucarlar adına kuyuda olnvyanian kuyudan çıkarma usta lhinın fikir suçlannı genel bir aff<n kapsamına alarak «Bu adli hataran» düzelUlmesl. Yüz kızartıcı suçlardan ceza yemış ve affa uğrayarak tekrar mületvekiU seçllıne olanafit kazanmış kişilerin geçerli oldugu bir Tlirkiye'de bu, en yüz agartıcı bir davranı? olacaktır. Trtkin ARÖZ Büyükçekmece tst. Mudürlüğundeki sayın kişilerin «dıl anlajijı» Dil Devrimımıze ters düjmektedir. B. YEĞtN Sayın Velıdedeoglu'nun adı ge çen yaada«b«hsettiği ga«ete Şeresıyar gazetesidir. sahibi Lutfi Fuat Gül, sorus)» Müdürü Bthattın Eryılmazdır, idare yeri Doğubayaztt, basıldığı yer Eskisehirdir. Gazetede bütün bunlar açık seçik yazıldığı halde ssyın Velidedeoğlu'nun gizli bir belgeyi ihtediyormuşçasına yazı yazm» sı bilimselhkie katiyen bağdaıır bir durum değildir. Sayın Velidedeoğlu son derece heyecanlı, duygusal fakat bilimsellikle en ufak bir Ugisi olmayan bır yazı yazmıştır. Fakat bızim c« vabımız ağır bajU ve bilimsel ols caktır | t Ulus ve lîlusçuluk feodaliımin yıkılısmdan sonraki kaçınılm?z sonuçtur. Dogu Anadoludakl feodalizm kapitalizme dönüjtükçe Liuslaşma da hizlanacaktır. Bonn tâyln eden kişilerin sübjektif yar gıları degtL tarihsel gelijlmin objektif doğrultusudur. H> Doğu Anadoluyu Türk görmek sayın Velidedeoğlu'nun sübjektif görüşüdür ve bilimsel hiç bir niteliği yoktur. Şeresiyar gaze tesini bağlamaz. Türkiyedeki dev. rımci harekete de hiç bir ?ey ka zandırmaz, bılâkis bu hareketi en geller. A Şeresiyar antifeodal çizffide devrimci bir gazetedir. Amerikan emperyalizminin Doğu Bayazıt'ta sonıut ceiişkileri olmadığı için anti emperyalist yazılar yayınlı>amıyoruz. Fakat antifeodal müradelenin antiemperyalist mücadele ile birlikte yürutuleceği sup hesizdir. O Antifeodal çızgideki devnm cı Şerasıyar'm Türkiyedeki genel devrimci hareketle bütünleşmesı şaşmaz arzusudur. O Sayın Velidedeoğln hn yazı sı ile Doğn Anadoluyu zerre kadar bilmedljini ve Doğu Anadolu hakkında yazıian kitapları oku madığmı ortaya koymuştur. Kısa ca burjnvaya has şövenist doygu lardan kendisini kurtaramayıp so de biz devrhncileri nyanyor. Bö> le bir romantik sevgi anlayıjı I' lâs etmiştir. Sfygılarımla Şeresiyar Gazetev Mesul Müdürü Av. Bahattin Eryılm. Bu konuda bizlere tercüman oldu ••••••••••••••••••••••••••• Kendı smılsaı çıkarlanna ters düştüğü için, dış güçlert d« arkaiarma alarak memleket sorunlannın kökerune gerçekçı bir tutumla yönelemıyenler; gitgıde uyanan, başkaldıran kışileri, top\uluWaxı sındirmek için gözdağı olarak kullanıyorlar fikir suçlarmı. İtalya, Kendısınl kana ve yıkıma ujratan faşist yonetımin iaşıst kBnunlannı çoktan gende bırakmış; fıklr serbestliğt yanında, meclisınm kapılannı sosyallst ve komunist duşünurlere, M. Vekillenne açmış. Türkıye'miz ise, kapitalist duzerun ovgüsünu yapan türdeş partileri, kisileri blr araya getirerek tek sesli bir koro yapıruş. Bu koroyu sıkı sıkıya sanldığı faşist ttalya dönemı kanunlan İle pekiştınnış Şadi Alkılıç, bu koronun, bu egemen suuuar suitasının kurbanlarvndan. Cumhuriyet Gazetesıne yazdığı bir tek yarışma yazısı için, «Türkiyenin tek fcurtuluş yolu sosyalizmdir» dediğı için, 6 yıl, 3 ay ceza giymiş. Ikı Âğır Ce7jtda v s bir Yargıtayda beraat etmesıne ragmen: Yargıtay Başsavcısının karşı çıkması lizenne Yargıtay Genel Kurulun da 14 muhahfe karşı 19 oyla mah kum edılmls Paşist İtalya Ceza Kanunlarmdan alınan ve daha da abartılan maddelerle. Sayın Nadır Nadi, haklı olarak bu rejımin adının koyulmasmi Istemektcdir ve demektedir kr «Demokrasi ise demokrasi, faşizm ise fasimi. şu rejimin adı konsun bir kere. Demokrasinin gBstermeligi, faşizmin örtülüsü ile ülkernizi yönetmeye. halkımı71 rautlu kılmaya olanak yoktur.» S Gağ dışı düle yavınlanan yapıl S îstanbnl Telefon Başmüdütlüğünden 01 büınmeyen numaralar servısine yapılan müracaatlann artması sebebile yeni telefon rehberi çtfaucaya kadar sayın abonelerimize kolaylık sağlamak için yalni2 hastane, banka, okul. otel, sinema, tiyatro vc klüplerin numaralannı bıldirmek üzere 26 51 00 servisınin kuruldufu duyurulur. (Basın: 12335/2659) [stanbul Ticaret Odasından 5590 sayılı üdaiar Kanunu yıllık aidatın 31 Mart akşamına kadar ödenmesini âmirdir. Sayın azâmızın % 50 zamlı tahsile meydan b'Tpkmaraak uzere yülık aidatlannı Mart sonuna kadar ödemelerını hatırlatırız. (Basın: 12015/2653) SONUÇ ayın «Oktay Akbal» ve bir öğretmenin «Bin Temel E^er» konusuna değınen yazıları çıktı. Bu sayın kişilerin düîünülerıne katıhr, birkas «öz de ben söylemek isterim: •Bin Temel Eser. dizisinden «Kultür Değişmelem adlı yapıt okulumuz kitaplıgına göndenlmiş. Okumak istedim Dilinın •çağ dışıtığına» dayanamadım, bı raktun. Dil Devrimimizden bu ya na. düimize giren sözcüklerden Öcuden kacarcasına kacınılmiş Batı sozcüklerı ise tümen, tümen, Rastgele bir savfa açtım (47. sayfat 202 sözcükten 110 u yabancı, 92 si Türkçe, yâni • o S4 ü yabancı. • 46 sı Türkçe. Birkaç ' » ornek sunuyorum: lktibas, taazzuv, toamül, temayüz, kariha, istiğna, cezri, merivet, vazetmek. filhakika, tahav\ul, inıkâs, maamafih, binaenaleyh... Bugıin kimse böyle çağ dışı bir dıl'e yazılmış kitap yayınlamıyor; çünku satılmaz, okunmaz. Milli Eğıtim Bakanlığı Yayımlar Genel Müdürlüğünün yayınladığı bu yapıt için barcanan paıtenın, devlet parasmı israf oldugu kanısmdavım. Dıli yüzunden, bu yapıtı no öffrermenlerin, ne de öğreneüenrı oKuyacağını sanmıyorum. K enatoda bir konusma yapan sayın Senatör Hüsnü Dikeçllgil'in Bum Patrikhanesi ve Yakovas'la ilgili bır konuşmagı çıktı. Bunda söyle deniliyordu: «Rnm patrikhanesine t i y i n edilmek Istenen Türk düsmanı Takova*, yayınladıtı bir kitapta Izmir ve tstanbnl'nn î n n a n lılara veritmesini talep ettiginden, bn hain papazın Türkiye'ye soknlmaması lizımdır.» 35 milyon Türkün dileğine de tercüman olan bu istek çok yennde bir tekliftir. tzmır'ın ı=galını ve gerek papazlann, gerekse Patrikhanenin o zamankı tutumunu yakınrlan gören bır Turk vatandası olarak bu teklıfi yürekten desteklerir. 9. Eylül. 1922'de şanlı ordumuz tzmır'imızı ıstırdat ettiğinde 2. Kordondakı Ayafotıni Kihsesi, papazlar tarafından bır sılâh de posu haline getirilmış ve gurlerce Mehmetçiğın üzerine mıtralyozlarla ateş yağdınlmıstı. ısacası bütun tanh boyunca, dını kisvesınden s ı y n h p bır fesat ocağı haline gelen kılıse ve Patrıkhane biz Türklerın tek düşmanı olarak görünmu?tur Bu konuda bizlere tercüman olan sayın Dıkeçligil'e candan mınnet ve şukranlarımuı arzederiz Eski Mnharıp Gazilerden Kamil CANBAZOGLV ANKARA »••••••••••»••••••••• • • • • • • • • • • •• • • • • • • • • t TROÇKi Petrograd Sovyeti Baîkanı, Sovyet hükumeti dişişleri halk ve savaş komisen TROÇKÎ'nin otobiyografisi. Genel Dagıtım: Kemal KaratekinîstanbuL Köz Yayınlan: P K. 40 Bej'azıtİstanbul. •••••••••••••••••••••••••»•••»••••••••••••• Reklâmcüık: 762/2663 HAYATIM AYFERIERAY TÎYATIIOSU TEYZELER KARISTI YÖNETEN BRANDON THOMAom Türkiye Halkları . HALDUN DORMEN KOMEDI 3 FERDE R ejimin demokrasi oldugunu savunanlar, herhaldö Şadi Alkıüç bapisnanede kaldığı sürece rahat edemiyeceklerdir Bu mahkurniyet, rejimin göstermelik yanına da gölge düşürmck tedir. Memlekste blr yargıç, bir dok tor, bir haridyeci yetişttrmış, altmışml seçsin, hasta Şadi Al SONUÇ O rd. Prof. Dr. H. V. Velidedeoğlu tarafından yazıian (Turkıye Halklan) başlıklı yazısını buyük bir hayretle okudum S öyle bir savda bulunulabilır Bu kitabı yazan r&hmetlik ol muştur. Dilini değiştirmek vetkisi bizde yok.» Öyleyse yavınlamasalardı, yahut vârislerin dcn. dilini değiştirme izni alsa lardı. Gerçek p ı ki Yayımlar Gen BESÎN ve MISIR SANAYİ A.Ş. Genel Müdürlük Telefon Numaralan 23 Mart Pazartesinden itibaren NİMBÜS 45 3155 (3 Hat) 27 0150 (2 Hat) olarak değiştirileceğini sayın dost ve Müşterilerine duyurur. Satıs: REFİK ERDURAN ÇEVIREN OEKORKOST'J\ * | AYDAN YAY ^ YEDİ KOCAU HÜRMÜZ BAŞARIYLA DEVAM BDİYOR SADIK ŞENDIL'in < < Moran: 673 266^ 750/2664
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle