17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
1 Mart 1970 şfişaalı, haşmetliydi. Kendisine lâkab olan benının üstünde üç tel lal vsrdı, onları da kesmezdi, birer küçücük inci geçirmiş, igne ucu anberle yapıştırmıştı, sag yanağı inci püsküllüydü. Sankl müzehheb bir masal kita bı içinde Bihzad'ın kıl kalemle çizdiği bir minyatür kızıydı. Küçük bir hazlne olan mücevherat çekmecesinin killdinl, ge linlere ve sünnet çocuklanna hediye vermek, göndermek için açardı. Bir deUkanlı gibi büyUtÜlmüş Benli Ayşe Hanım sfidece küpe takmıştır, bilezik gerdanlık, yüzük taşımazdı. Babasının ölümünden sonradır ki onun parmağmdan çıkarılan güvez akik yüzüğü kendi parmağına geçirdi ve bir daha çıkarmadı. CUMHURİYET BIR SAHNE B tR YAZ gunu, Eski Zagradakı Kapıcıbaşı Konağında Sarı Odada şöyle bir sahne tahayyül edebiliriz: YAZÂN: Rescrd Ekrem fCocu LEMDAR Paşa Ue birlikte İstanbul'a gelen Rumeli Âyanlan ve onlann Kjrcaü askeri, helâlin dışında eğlence kadını olarak yalnız «Güvende» leri bilirdi. Güvende, Balkanda kıpti çengi karılara verilen isündir. İçlerinde nadiren mat beyazlan da olurdu, fakat çoğu «Siyehçerde», koyuca esmer ye esmerin dilberleri idi Ağalann, ağa o ğullanıun da muhak kak bir kapatma güvendesi olurdu. Çubukdar Mehmed ve tasviri bile A güç bir güzellik O Balkan agalan ve askerleri İstanbul'da bir şaskınlık: geçırdiler BUyuk şehrin, Cevdet Paşa kalemi ile «Clhan peymâ ve nazsrrübâ ecnâsı lâtifesi», Ikınci Sultan Mahmud'u tahta çıkaranlan, evet, şaşırttı. Bir gece Eski Zagra Âyanı Hacı Mehmed Ağa, îstanbul'da Alemdar Mustafa Paşanın bir meclısinde bulunurken hizmetkarlardan çubukdarlık eden Mehmed adında bir genci, Paşa, çok güvendıği kişilerden Mehmed Ağaya hediye eder. Bir rivftyete göre Çubukdar Mehmed, Sisam Adalıdır, bir rum dönmesidir, köledir. Bu rivayet, kolundan tutulup hediye edilmiş olmasından çıkmıştır. Hakikatte ise Kaz Dağlan yörüklerindendir kl Niş'de ölümitaden sonra babası Kazdağ lı Durud Ağa meydana çıkmış ve oğlunun vârisi olmustur. Alemdarın fel&ketini Eski Zağ rada öğrenen Hacı Mehmed Ağa Çubukdar Mehmed paşanın bir yadigan olarak bakıruş ve genci bagnna basmıştı, öylesine ki tek evl&dı Benli Ayşe Hanımı ona vermis, çubukdannı damad edinmişti. Ayşe Hanım kanarya sansı çatmadan bir boy minderinde oturuyordu. Üç yaşındaki Fatma mini mini bir gergefde, rengârenk iplik çileleri etrafa saçılmış, kanaıiçeye iğne batır masmı öğreniyordu. Pencerelerin Şam dokuması beyaz üzerine sarı çubuklu peı deleri toplanmış, açık pencere den odaya blr bal ansı girmiş, kendisi görülmüyor, vızütısı duyulmakta idi. Dışarda pencerenin önünde fesleğen saksılan, kartopları, sunbüller, güller ve çiçek gibi kelebekler, muattar kelebekler. Benli Ayşe Hanım, ayağında, toDuklanna kadar inmi$ limon kUfU renginde yazlık damasko' dan bir şalvar, şalvarm üstünde tül kumaştan ve rengi limon sarısı ve yakası kollan limon çi çeği oyah küfür küfür bir göm lek, geniş yakasından sinenin bütün güzelUği görülmekte. Şalvann ve gömleğin üstünde beyaz üzerine altm benekli damaskodan bir entâri, belinde in ce bir kuşak. Beyaz güderiden terliklerini bir kenara atmış; çıplak ayaklarının güzelliğini hiç bir kalem tasvir eremez. dar Mehmed Beyi unutamamıştı, her hatırladığında, adı geç tıği zaman onun lçin gözyaşı dökmüştür, ve onun güzelliğini anlatırken sankl Eski Yunanın büyük şâirlerinden Anakreon' un Sisamlı Batileos için yazdığı bir şiiri okurdu, şöyle tarif ederdi o güzelliği: «Parlak saçlarmın dışı koyn kumral, içi altm yaldızlıydı. O saçlar nçan, hırçın perişanlık içinde savrulurdu. Alnı, nevcivanlığın en zarif nişanıydı Bu alnın altında kaşlan ejderhâlann gök rekli zırhlanndan daha koyu idi. Gözleri çri elâ, şimsekli, bakışlan tatlı vahşî, öyle ki hetn ümid verir hem korkuturdu..» Kapıcıbaşı kızı Çubukdar Mehmed Beyden en az beş yaş büyüktü, ama «üzeldi, ve güzellikte kocasmın dengi idi. En sade kıyâfet altmda bile TARİHÇESİ B GÖZYAŞI > APICIBAŞI Konağının haremindeki kadınlardan Çerkeş Âfet Hanım bu çubuk ü yüzüpn bir tarihçesi var dır. Üzerine hurda tâlik hat ile «Tâhâ» suresinden bir âyet hak edilmişti, hicri 1092 (Milfidi 1681, Viyana Bozgunundan bir yıl önce) tarihi vardır, Koçi Beyin torunu Gazi Mehmed Aganm yüzügüdür; Merzifonlu Kara Mustafa Paşanm yakın bendelerindendi, Viyana Seferlnde bulunmu?, büyük boz gunu Eörmüştü. Yüzüğü âilenin kutsal hâtırası olarak evlâdı ek bere intikal ede gelmişti. Benli Avşe Hanım kocasım çok sevdi, fakat ancak altı yıl beraber yaşayabildi. Bu altı yıl içinde de büyüğü oğlan, Emin Paşa, küçüğü kız, Fatma Hanım iki evlâdı oldu. YARIN : Selâmhktaki güzel kızlar Sabiha Bozcalı'nın fırçası ile Çubukdar Mehmed MCIİİCOÇOÇİİIJ IU Kes/ViirJi K n v r s AYHAN BAŞOĞLU o u ee m DEFINE TALSR APAYDIN 27 Veli hoca gehrse şimdi ne diyeceğiz? Kolay, dedi Seyıt Ali. Orasmı bana bırakın. Ben hallederim. «Altm vereceğiz» deyince o takla atar valla. Sen yal hele, biür ju çubuğu. Habip tekrar eğildi. O sırada kapıda bir ses duyuldu. Ikisi birden fırladılar, Buyur hoca enuni buyur, tamam. Buradayız... Seyit Ali davranıp açtı, Buyur hocaefendi, gel. Velı hoca karşısında Scyit Ali'yi görünce bir durakladı. Ne oluyor, anlamağa çalijü. Gel hocaefendi, hayırlı bir işimiz var seninle. Çok hayırlı bir if... Köyümüzün aklı eren bir adamı olaraktan sana danışacağız. Çünkü çok önemli... Selârnünaleyküm. Habibe söylemijti. Aleykümselam. Buyur hocam. Sana zahmet verdik. Nedir o, hayrola? Hayırdır. Şdyle buyur hele. Veli hoca sedirin baş köşesine geçip oturdu. Ama kuşkuluydu. Gür kaslarımn altından şaşkın şaşkın bakıyordu. Seyit Alinin burada olmasına bozulmuştu belli ki. Seyit Ali eline vardı, Merhaba hoca etnmi, hoj geldin. Sen bana « w\n biraz kızdın emme, valla suç bende değil. Koy duğum yerden almışlar it dölleri. BUmez tnisin bu köyün adamını? Veli hoca dinlemiyordu. Habibe bakü. Dudakları kımıldadı. Nerdeydin Habip? dedi. Kurtamadık gelini, duydun mu? Gitti... Öyleymiş hocam. Siz sagolun. Mevlasına kavuştu. Kavuştu he. Lâkin acıdun ekâketeğe. Körpe kuzusu kaldı ortada. Yaa.. Yazık oldu. Bir süre konujamadılar. Lââ ilâhe illâllah... Sen bilirsin yarabbi. Dudaklari kıpırdıyordu. Sonra iri iri sordu: Neymiş bakalım siıin derdiniz? Hayrola? Hayırdır hoca emmi. Sözü hemen Seyit aldı, Hocam geldiğine dogrusu çok memnun olduk. Sağolasın. Ellerini öperiz. Bu hayırlı bir i$. Çok hayırlı... Blz hazine arıyaeagız. Allahm izniyle, senin de duan gücüyle bulacağız. Cünkü her bir şey var bizim toprapmızm altmda. Emme nerede, onu bilmek lâzım. Senin duan sayesinde aynaya bakacahz. Kitap çevireceğiz. Haa, dedi hoca kendi kendine. Onlar neî Dua yazılı gül dalı hocam. Hee... Gül dalıyla anyacaksmız? Arıyacağız ve de bulacağız Allahm izniyl». Sonra senin sayende. tyi. Arayın bakalım. Kafasını eğip düşündü. Yalnız bundan kimsenin haban olmayacak hocafendi, gözünü seveyim. Biz yerini öğrenince, gidıp gece kazacağız Hazineyi bulunca sana da his se vereceğiz. Hem de ağırlığmca altına boğacağız seni. Yalnız kimsenin habarı olmayacak. Hemen hökümatın kulafrına gider. Ondan sonra anamızdan emdiğimizi bumumuzdan getirirler. Biliyon ya? Getirirler he. Bu iş tehlikeli iş oğlum. Onun içi" diyoruz iste, kimsenin ruhu duy. mamalı. Biz üçfimüz aramızda şirket kurduk. Yemin ettik. Senden başka kunseye söylemiyectğiz. tyi. Söylemeyin. Ağzımız duali olarak arıvacağız. Koynumuz dan kitap eksik etmiyeceğiz. Göreceksin, muhak. kak bulacağız. Bu katti... Çünkü rüyamızda göt» dük. Hadi bakahm. lnşallah. Arayan belâsını da bulur, mevlâsını da hoc« emmi. Bulur elbet Ver bakayım o çubukları, n« yazdın? Habip saygıhydı. İki uçlanndan tutarak çu bukları getirdı. Birer âyet yazdım hocarn, bak oku. Veli hoca ışığa tutarak baktı. Gür sakalı tâ gög süne ıniyordu. Heceliyerek okudu içinden. îyi. Yalnız şurasında bi yanlıjlık var. Vet ka lemi bakayım. Kalemi uzattılar. Ağonda ıslaterak düzeltti Ça buğun o kjsmı biraz karalandı. Neyse, zarar etmez o kadar. Suraya bir sofr» tahtası indir oğul. Yastıkla olmaz bu ij. Zeyün yağınız var mı? Var hocafendi, hepsini hazırladık. îyi. Habip sofra tahtasını indirdi. Feneri ustüna koydu. Seyit Ali de zeytin yaga bardağmı geürip hocanın önüne sürdü. Ha şöyle. Abdestiniz var mı? Var hoca emmi, tarnam. Hep hazırız. Kapıyı da sürgüleyın. Kimse duymasın. Sürgülediler. Gelin bakahm. Dizilin şöyle. Hayırlısı AUattan. Amin. Amin hoca emmi. Sofra tahtasının çevresine diz çöktüler. Uzat elini Habip! Habip uzattı. Veli hoca kaun sesiyle .blsmilââ..» diyerek bajladı. Gözlerini yumuyordu okurkenM Öbürleri u»ul usul sallanıyorlardı. Kendilerini h« men kaptırmışlardı duaya. Veli hoca bir yandan Habibin baş parmaimı ovalıyordu. Arka arkaya birkaç dua okudu. Sonra Habibin baş parmak tır» nağma tükürüp kooya kalemle iyice boyadı. Mosmor oldu tımak. Snnra koyverdi, başka biı dua okumaya başladı. öbürleri «âmlin, âmiin...» diye cevap veriyorlardı. Veli hoca bir parmağmı zeytin yağı bardağına batırıp çıkardı, Habibin boyalı tıt nağına iri bir damla bıraktı. Geri kalanı yaladl. Sonra •Allahümme...» diyerek tekbir getirmeâe bat ladı. tnceli kahnlı sesleriyle öbürleri de katıldılar. Gözlerini yumuyorlar. kendilerini vere vere sallana sallana okuyorlardı. Okudular okudular bir kaç kere tekrarladılar Sonra hoca birden durdu, Tırnağına bak ya Habip! dedi Egil tyic». Dikkatle bak' tyi bak1 Lâmbayla feneri tırnağına yaklaştırdı. Bak Habip! tyice bak' Ne görüyorsun? Habibin boyalı tırnağı iri bir böcek gibi parlıyordu. Binlerce renk vardı İçinde Eğilip kalkan yüzler vardı. Uzun bir sakal vardı. Hocanın eür kaşlan vardı. Tavanın karanlık ağaçları vardı Raf ta dizili şiseler bile vardı. Sövle ya Habio avnada ne görüyorsun? Îyi bak. Gözünü kırpmadan bak! Habip derin oyuk'arı içindeki gözlerlnl gonuna kadar açmış hiç kırpmadan bakıyordu Kendinden gecmis gibiydi Yüzü değifmi^ti Apayrı bir ınran olmuştu. Hoca yeni bir dua daha okumaya başladı Acele ediyordu. Bütün içtenliği ile okuyordu Bıtirınce sesini değistirip baŞırdı, Ya Habip' tyi bak vavrum, ne görüyorsun? Habibin gözleri gibi ağzı da açıktı. Çürük dişleri eörünüyordu. Mağara gibi derin bir karanlıktı ağzmın içi. Bak ya Habip! tyi bak Habip. Dereler tepeler, tarlalar düzlükler görüyor musun? (Arkası var) TEŞEKKÜR Oğlumuzun dunyaya gelişinde , buyuk çaba gosteren Prof. Dr. Kâmil KAPTANOĞLU Dr. Orhan EROĞLU'na ve dığer hastane persoıielır.e sonsuz teşekkuru bir borç bı. lırız. Aybinem \c Erkan Kulaha; İ Z M İ R Cumhuriyet 1940 <a'n=xi<îi BUN>U « A U Û VEFAT Nımet Öı<üre'nin kıymctli e. îi; muteahhit Avnl Özture ve avukat Uğurhan Özture'nln babalarr Numan ve Devlet Öztüre'nln dedeleri; lımit'in eski Belediye Meelisl araların. dan ve tsnınmış ^snıfından MUSTAFA ÖZTÜRE Hakkm rahmetine kav>smmtur. Cenazesi 28 2.197(1 Cıntıar. tesi gunu oğle namazını müte. akıp Bağçeşmedeki ebedi istirahatgahına tevdi kılınmistır. ÖZTtRE DİŞİ BOND 3İE PKOTECe MH 1 &g?Z*A,P Cumhuriyet 1942 D I KKAT ESKİ K1YMETLİ HALILARIN1Z değer fıatıyla evlnizden alınıt. Tel.: 47 36 17 48 31 51 (Cumhuriyet 1912) MENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLÂNI T. C. GEBZE İCRA MEMURLUGü Talimat sayısı: 969/254 Bır borçtan dolayı hacizli 10,5 ayak büyuklügunde 305298 numarah AEG marka ev buz dolabı 11.3.1970 günu saat 1515,30 arası Gebze Çayırova Cam Fabnkası lojmanları 66 nolu evde açık arttırtna ile satılacağı, mezkür günde e/o 75rine ıstekli çıkmadığı takdirde 12.3.1970 günü aynı yer ve saatte ikinci arttırma ile en çok fiat verene satılacağı, tellâlıye ve damga resminin alıcıya ait olacağı Uân olunur. 11.2.1970 tcra memuru TİFFANY JONES GARTH ''•Oo Sayın Telefon Âboneleri ' Levent'te kunılan telefon santralı 34 Mart gecesi işletmeye açılacaktır. Bu mün?.sebetle değışen abone numaralan 26 51 00 dan öğrenilebüir. Sayın abonelerimize duyurulur. tstanbul Telefon Başmüdürlüğü (Basın: 11619/1933) !AKT . oeeECsae İÇİMİ P 'LDE SOJUA«L)Z ' 7i Wm İÜÜÜ Ânkara Elektrik, Havagazı ve Otobiis İşlelme Müessesesi Umunt Müdiirlüğünden: 10 KV. hk Yeraltı Kablosu Satın Ahnacnkur. 1 Müessesemiz ihtiyacı için, 250O metre 3x25 10 KV. NYSEFY tipi yeraltı kablosu 2000 » "1x35 10 KV» » » > 2000 » 3x50 10 KV » r> » » 2000 » 3x150 10 KV » » » » teklif alma usulü ile satın alınacaktır. Yeraltı kablosu Türk standartlan normuna uygun olacak ve Türk standartlan damgasım ihtiva eden kablolar tercih edilecek tir. 2 Mütemmim malumat Müessesem» îç Ticaret MUdürlUğünden alınacaktır. 3 Istekliler tekliflerini teklif fiatlan Uzerinden yatıracak lan «'o 7.5 muvakkat teminat ile birlikte 135.1970 cuma günü 17.30'a kadar Müessesemiz Yazj Isleri Müdürlüğüne vermiş ola caklardır. Teklifler bu tarihten itibaren 30 gün opsiyonlu sayıla cafctır. 4 Telgrafla yapılacak müracaat kabul edilmiyecefti gib) postada vâki gedkmeler nazan iribare alınmıvacaktır 5 Müessesemiz siparişi verip vermemekte. veva dllediğlne vermekte serbesttir. (Basın: A. 5969 • 11555/19211 BAKIRKÖV ICRA MEMtJRLUĞUNDAN: MENKULÜN AÇIK ARTTIRMA İLÂNI 19692039 Ta Bir borçtan dolayı hacızli ve asaâıcta cins; mıktar ve kıymetleri yazılı mallar satısa çıkarılmıstır. Blrinci arttırma "31970 sünü saat 12.30 13 de Yeşilkoy Bostan sokak No. 47 de yapılacak ve o günu kıymetlerınin % 75 ine ıstekli bulunmadığı takdirde 13 3970 günü aynı yer ve saatte 2 arttırma yapılarak en çok liat verene satılacağı ve satı; şartnamesinın icra dosyasından gorülebilecegi masrafı verildiği okdirde fartnamenin bir örneğinln Isteyene gSnderilebılecjÎj, £azla bılgi almak isiyenlerin yukarıda yazılı dosya numarasiyle ıcra memurluğuna bajvurmaları ll&n olunur. (1321970) Mulıammen kı\mcti Adedi Cinsi Mahi>eti ve önemli nit. ' ri Lira Kr;. 1500 400 00 00 Electroluke beyaz renk buz dolabı Biri büyük: biri kücuk iki adet seccade halı Philips tnarka radyo Phılıps tnarka tekM plkap tcra memuru Mühür vt imza Basın 10391924 AYT ÂK MUSA 400 00 300 00
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle