Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAHİFE DÖRT 24 Şubat 1970 CUMHURtTET LICANIN coskun âhengi yatsıdan sonra baflardı. Hamamların içt kocaman fenerHerle donatüırdı. Burada her iki llıcayı ayn ayn tasvır etmek lâtımdır. Kadffilar yılda en ax iki defa y« ni ılıcalıklar yapınırlar ve müeev her çekmeeelerini de muhakkak gotürurlerdi. Al ve mavi, ıhcalık için sevilen renklerdır. «üıcalık», zamanımız düi ile kadın mayosudur ve mayonun yüz yıl evvelki kesimine, modasına pek benzer; paçaları topuğa kadar inen bır don ıle bir gorolek ve bir baalıktan mürekkeptir. I Kadınlar ılıcasında gece ne uygun, boncuklardan da gerdanlıklar, örülür. Ilıcalıklan mutlaka vardır ama kızlar üıcalık giymez, ana doğma sı soyunurlar, ılıcalıklarını giyen en sıkılganları da arkadaşlan zor la soyarlar ve analar buna mâni olamaz. Topuklara kadar inen saçları ve boncuk gerdanlıklan tek örtüleri olur. Kızlar en geç onaltısında kocaya verıldiğine göre onlara kız çocuğu demek daha doğrudur. Oğul analan o küçük çıplak bâkireleri alıcı gözle seyrederler. Hattâ bazan ten lerınin hangi çiçek kokusunda olduğunu anlamak için saçlannı taramak bahanesi ile iltifat ederler. Oğul sahibi olmayıp da güzel kızlarla fazla ilgilenen evli tâ ze kadınlar hoş görülmez; uslular kızların kulaklannı büker. Yeni evli bile olsa, kasabaya dönünceye kadar, kadınlar koca larınm yüzunü görmezler, göremezler, elli altmış yıllık bir vak'a dün olmus gibi anlatılır: Bir Pelınoğlu Mustafa ılıca kırhğmda Mejehkde kann ile banlır, hemen arabaya bindirilip kasabaya geri gönderüir ve giderlerken de davul zurna ile uğurlanır. Adam kahvehaneye, karuı konu komşuya, oğul da arkadas «ruına çı kamaz olur. Bozgundan önce Eski Zağrayı terk eden ilk aile Pelınoğullandır. YAZAN: Resad Ektem Kocu COŞKUNLUK B • ZENGİN ve bfiyük çiftçüerin oğulları tarlalarda, bahçelerde rençber gfti çalışırdı Donun paçalanna dantelâlar lyahut kendı kumaşmdan kınnajlı saçaklar dikilebılir. Pembe to ıpuklar ve kınalı parmaklar üze'rinde böylece süslenmis don pa çasının görünüşü pek sirindir. Gömleğe «Goğüsluk» denüir, kolları dauna kısadır, dim&a ka dar. Ilıcalık mutlaka basmadan yapıhr. Hıcalık basmasının rengi İLHASSA kıbar yaşhlar gece yansuıdan aonra odalanna çekilirler. Kızlarla tâzelerin coşkunluğu da onlar gittikten sonra başlar. Elele veren tüm çıplak kızlar havuzun etrafında türkü soyleyerek dolaşırlar ve aon beyit bağlamasından sonra hep birden suya atlarlar. Oyun bılmeyen Zağra kızı yok gibiydi, fakat Bozgun yılınm yem gelınleri Tarıfe, Siniye, Safure ve Tatarlann Ay?e usta ç«ngılerden farksız oynarlardı. # ESKİ Zafr» ıUcaları, Belediyeye seçtikten sonr» Tftrk ü ı c u ı hfiviyettnl kmybettl. Soğüddalı Oyunu ıltca oyunla nnın en güzelidir. Havuzun alt savak delıği tıkanır, kapatılır, •Baba» tıkanır, su kulaklardan havuz etrafındaki daracık kanala akmaya başlar. Havuzun etrafında birinin elinde def, birinın koltuğunda darbuka çepçevre kız lar oturur. Tâzeler de onların ar kasında havuzu kufatan bir hal ka olur. En öne iri yarı bir kadın geçer, eline çatallan mumlarla donatılmı» bir söğüd dah ahr. Kadınlardan biri potur ve cepken gıyip erkek olur, burnunun altına saçtan bıyık takar. Bır tâze de gelin olur, teli duvağı ıle erkeğin koluna gırer. Türküler soylenerek ve eller çırpılarak ha\Tizun etrafı üç kere dola 5ihr. Üçüncü seferinde en öndeki kadm elindeki söğüd dalı ile Baba'nın üstünden havuza atlar; söğüd dalındaki munılan söndur memek urun tâlimle elde edilen hünerdir. Havuza aüar ve havuzun tam ortasında durur. Ağzma kadar dolmuj olan havuz, uzunca bir boyun omuz hizasma kadar çıkar. Gelin ile gü vey de onun peşinden giyimli olarak havuza atlarlar. Ihca def ve darbukalar ve kız ların «yar aman amaa>lan ile inlerken, havuzun etrafında halka olmuş tâzeler de havuz kenarındaki kızların arasmdan güm bur gumbür havuza atlarlar, ve el ele tutuşup su içinde çılgın bir sür'atle sıçrayıp dönmeye baş larlar, öyle ki, havuzun ortasında söfüd dalını tutan kadın ve yanındaki gelin ile güveyin etrafjnda su. âdeta bir girdab halinı alır. Söğüt dalını tutan kadmın bir işareti ile elele tutuşmuî kadınlar çemberi birden çö zülür, ve o tâze kadınların hepsi bir anda suya sırt üstü uzanır, bir kadının başı öndekinin ayaklan arasında, ve ayaklan da arkadakinin başı altında, ikin ci bir halka teşkil eder. Işte o zaraan, gırdâbın hızına kapılmış, rengârenk çiçekli basmadan donlar ve göğüslüklerle dönen bu çemberin seyrine doyum olmaz. şehbazlar puDanır, kınalanırdı. Gece yansmdan sonra erkekler ılıcası çoğunlukla dört kaşlı. nevhat ve tüysüz gençlere ka lırdı. Bunlann arasında «Güneşe ya doğ, ya dofayım» diyen guzeller pek çoktu. Binikiyüz doksana doğru, Bozgun öncesi Enıin Paşanm oğlu Sevket bey orta boy lu, açık alınlı, kumral saç ve kaşlı, küçük süzme burunlu, bü >ukçe ağızlı, buğday benizli, on yedı yaşlarmda idi: Âh ol güzelin gözlerl bir yıkıcı tâtâr Buldufunu talar.. Çiçeklerin Mıstık, uzunca boylu, açık alınlı, kara saçlı, kara gozlü, doğan burunlu, yanık beyaz tenli, onaltı yaşlarmda idi: Gören saçın arasmdan yüzün parıltuını Sanır ki kara bnlut arasmdan gün dofnnş.. Kaykıoğlu Ahmed, uzun boylu, açık alınlı, kara saçlı, kara kuircık bıyıkh, sağ yanağı benlı, âdeta burunlu, yirmi dört yas larında idi: Henj dahi eygunemez boyun* serv ile çinar. Nizıroglu Yetim Ahmed, uzun boylu, «an saçlı, san ter bıyıklı. yanık esmer tenli, mor elâ föz lu, yirmibir yajlannda idi: Ey yanağı al (üzel, gözkri âlâ güzelBıçakçıların Mehmed, Zorbalarm Hüsmen, Yanıkların Ali, Bıberoğullarının Selun, Taşdankav«kl»rm Mustafa, Kepçelerın Mestan, Ateşoğullarının Mehmed, Pintiogullannın Mehmed, Koralı lann Mehmed, hepsi, yajları onbe<le yirmıbes arasuda Rumeli gjzelleriydi. Şu gazel Rumeli Güzelleri fânında onaltmeı yüzyıl sâirlerinden Hayreü'nindır: bu RnmUleridir bunda aühendanlar olur. Bu Irera füljenidir mürgi hoş elhanlar olur Altun üsküflü yalın yüzlü güzel sâkîler Sohbeti rujen ider sem'i sebistanlar olur SAkî sâkın sıfayub nâz ile sâkîlik ider Be Be (Resim: Sabiha BOZCALI) bu yerlerde ne hoş servl hirâmanlar olur Bir Iki cur'a ile aklun alurlar W»inin Cânfi dil gaaret ider afett devranlar olur. Eski Zağra civanlan beş vakit amazını kaçırmazdı. Gençlerin ıkdıkları kahvehânelerde gece.eri •Envârul Âşıkinp, «Kuddu*I>, «Muhammediye» ve «Ahmedlye» kitapları okunurdu. Bir ku surları ondördünde, onbeşinde babalanndan, büyüklennden gız li rakı içmeleri İdi. Şaraba, töv. besi kabul olmazmış diye rağbet etmezlerdi. lyi sılâh kulanırlardı. Bıyıklan terlerken de bır kız la basgöz edilirlerdi. Kız babala rı mustakbel damadlarınm özürsüz, kusursuz vücutlannı Il;cada gorürlerdi. YARIN : Kapucubaşı Konağı TAL'.P APAYDIN Lüks lârabası alalım, el feneri alalım., T»banca \i . tüfek. Ne gerefcirse alalön. Gidelfan. ta sonuna kater. Ben kaç kere rüyamda gbrflihn: Hazins oyıe mı? üaça veraı? orada arkadas. Bir gUn ak sakallı bir adam ba Kırk beşe vermlş. na dedi ki, «Oğlum Seyit, dedi. Hiç başka yert Deme? Ben bakır sandıydun? arama, haztne mağarada, dedi. İki kazan dolu sil Biri altanmış. me altın var dedl. TAkin nasıl çıkarscaksın. ora Öyleyse daha fazla ederdi. Aldanmı? baksını bılmem dedi. ÇUnkü mağaranın ılerisi çok Rasim eîendi kııkbeş verdiyse o muh&kkak yuz darmış. Insan zor geçermlş. öyle dedl ederdi. Belkl yüz elli ederdi. Keşke satmasaydı. Sahl mi dedi bunları? Benlm ehbaba verirdik. TUh!.. Dedi ya, valla dedi! Bugün gene anyor. Sabah erkenden kazraayı kureğı dallayıp tarlaya gitti. öyleyse doğrudur yavu. Çobanlar glrmiş Yaa? Tadını aldı demek. tyi.^ Arasın baler de ilerisi dar diyorlardı. Adam geçemiyorkalım. Emme asıl büyük haıineyl ben bulacamuş. ğım arkadas. Göreceksiu. Neden dersen, içlme Gördün mü bak, nasıl çıkıyor? Orayı aradoğuyor yavu RUyamda görüyomın. Topragı kayalım arkadas. Hlç durmayalım. Muhakkak bir zıyorum. Bır de batayorum, bir küp altın. Ağzışeyler bulacağız. Bir de Ballıbabarun eteginden na kadar sllme dolu. Kucaklayıp kaldınyorum. şüphellylm ben. Bi boşalüyorum, şangır şungur dökülüyor. Har Cık, ettl Habip. Orayı bırak Seyit Orası man gibi yıgılıyor yere, sapsan. Gtirsen bafıraevliya yeri Aiam çarpıUr Günah hem de. rak uyanıyorum Çoluk çocuk brlıyorlar. tNe oldu buba, ne oldu herif?» Susun diyoran, susun! Evliyayı demiyorum canım. Evliyaya doYerini düşünüyorum, düşünüyonım.. bulamıyokunmayız. Hani Kınl tepenin eteğinde taşlı barum. Kaçına oldu valla. Yerinl bi bulabilsem, isyır var ya? Burun gibi bir çıkıntı? Orası yığma terse Kızütepe'nln altında olsun, dağı kazıp çıtoprak arkadas, anladın mı? Oradan çok şüpelik&racağını. yim ben. (Sesini yavaşlatti^ Bir gün ben de orayı biraz kazdun biliyon mu? Toprağı bir görsen, Yirik Habip sigarap sarmıştt. Diliyle ıslatıp höllük gihi. Kazma fridi gidiveriyor Dolma olduyapıştırdı. Sonra yaktı Dumanlan yere üfledi. ğu besbelli. Neden dersen Kis yer belli olur caDerine kaçmış gözleriyle düşünüyordu. nım. Toprak birbirine geçmiş kı kazma işlemı Yerl belli olsa, dedl. Kazmak kolay. To> yor. Emme bu dolma yer hiç öyle değil Hanı ev larsın köyün dehkanlısuu, dersin «kann yavtemeli kazarsm da sonradan doldumrsun ya?*5rum..» te öyle. Bir gece seninle gizlice Bidelim Dediğim Yok. Bu iş gizli olacak arkadaş Tadı orao yeri kazalım. "Bak neler çıkacak da. Herkes duyduktan sonra adamı perisan eder Olur kazalım. dedi Habip. Bir de bu dereler. Jandarması polisi dolar köve. burnundan eenin aşağı taraflannda çok şeyler bulunuyor. Yontirirler. tulmuş taşlar, kiremitler.. Gizll olmah elbet. Evet, biliyorum. Bıldır küp de çıktıydı. Biz seninle bir şirket olalım, var mısın? Çıktı he. Modul Osman parayı orada bu!Klmseye habar vermiyelim. Aynaya bakalım, muş. Tarla sürerken. Öyle dedi okunmuş gül daliyle arayalım. Bulalım şu hazi Doğrudur. bulmustur. Çok bereketli bu neyi. Sonra aramızda kardaşça bblüşürüz bizim köyün toprağı. Nereyi kazsan bir şeyleı Yırik Habip dUşündü, bulursun. Olur arayalnn, dedl. Yirik Habip yere bakıp düşündü, Ver şu elinl. Sen müslüman bl aaamsın. Modul Osmanı da aramız alalım mı? diye Ağzuı dua bilir. Okuruz Ufleriz. Aynaya bakanz, sordu. O da sargın bu işe. ha? Olur. Istersen alalım. Emme bu iş gilhlık Olur. ister. Osmanın ağzı kalabalık. Surda burd» söySejnt Habibin elinl salladı. ler durursa işe varamaz. Emme kimseye söylemek yoi, sdz mü? Tenh.ih ederiz canım Yemin veririz. Onun Söz Üçten dokuza şart olsun mu? tarlayı da bir iyice aranz Ben oradan umutlu Olsun. yum. Tamam. KanlanmiTa blle sSylemiyeceğiz. Olur, aranz. Bundan sonra gayri işimiz ne? Şımdi kardastan ileri olduk. Bak. Bıribirimizden Aha güz geldi. Geceleri gizlice gider kazanz anahlç birşey saklamryacagız. sını satayım. Kimsenin ruhu duymaz Olur. lyi, dedi Habip. Yere bakıyor, elıyle top Gömüyü birlikte arayacağız. Bulup zengin rağı çiziyordu. olacağızSeyit ayağa kalktı. Peki. Hadi istersen gezelim o tarafa doğru BaDeli Seyit keyiflendl. Habibin elinl bırakıp kalım Osman ne yapıyor? dizine vurdu. Sonra sigara sarmağa başladı. Olur. Ne demlş atalar, «Arayan mevlâsını da buHabip ceketini giydi. Kazmavı küreği bağlalur, belâsını da...» Ben zati çoktandır kendime rın arasma sakladı. Ta7e kazılmış topraklar güneortak anyorum, anladın mı? Seni aklıradan geşın «Hında koyu bir yıftm halinde duruyordu Meçiri duruyorum. Neden dersen seni severira Hazar gibi açmıstı Habip oravı Dı=arıdan gorunmebip. Temlz adamsın, müslüman adamsm. OkuSin diye ayağı ile toprağı dağıttı muşluğun var. Bana senln gibi biri lfizım. Em Ben buradan bir şey çıkar sanıyordum. deme bu definecilik işlerine glrer misin, girmez midi. Çıkmadı kör olası. sin, bilemediğimden söylemlyordum. Şlmdi gör Yok canım, buralar kis toprak baksana. düm kl sen de benlm gibi aklını bu işe taktın Böyle yeri hiç aramıyacaksın, boşuna.» Eh ne derler, tencere yuvarlandı kapagını bulSeyit elleri arkasmda geziniyordu. Bağlara du. Bundan sonra birliğiz gayri. Bak şunu iyi baktı, cılızdı bağlar Zerdali ağacının yapraklan bil arkadas, kelle vermek var, sır vermek yok. iyice sararmıştı. Tamam mı? Bahce çitinln üstünden arka arkaya atlanp Iki dünyada kardaşız gayri. geçtiler. Yol dereye asağı gidiyordu Bahar selle Hardaşız he. rinin sürüklediği iri taşlar, çakıllar yolu geçil Oldu bu İş. mez hale getirmişti. Çesmentn ayağı buraya akSigarayı yaktı. Ağzından bumundan duman tı5ı için yol ıslaktı. Atlıyarak. sakmarak yürüduler. üfledi. Gözleri parlıyordu. Derp gittikçe derinleşiyor, dar bir boğaz ofu Bak sana söyleyim;; Derin deredeki mayordu. İki yanda boz tepeler vardı. Yer yer kağara var ya? Ben orayı aramatc istiyorum. Giyalıktı oralar. Sonra bahçeler bitiyor Dereli köreceğiz tâ içine. Bakalım nereye kadar gidiyor, vüne doöru ilerde yavvan düzlükler başlıyordu. içinde ne var?.. Bu düzlüklerde ekini biçilmiş. boS tarlalar vardı. Sonu yok Seyit bllmlyon mu? Klmse buTenhavdı oralar. lamarrus. Hem ejderha var derler orada. Hanl nerde Omnnm « »• • •! • ' Boşver sen. LAf onlar. Ejderha neymia? y>\ 23 DİŞİ BOND ERKEKLER RKEKLER ve erkek çocuklar ılıcaya uzun ve genış paçalı patiskadan iç donîan ile girerler. Erkeklerin yegâne süsleri de boyunlarmdakl muskalardır. Gümüî, altın, üç köşeli yahut üstüvânî muska mahfazaları usta kuyumcular elinden çıkardı. Mahfazaları altın üstüne elmash muskalar da vardı, sâdece mu şambaya sanlmi} muskalar da vardı. E TİFFANY JOXES GARTH Ihcaya asla içki sokulmazdı. Fakat Eski Zağranm en namlı sâzendeleri ve hânendeleri muhakkak getirilir ve şehvetengiz kıyafetleri ile mahbup köçekler muhakkak oynatıhrdı. Hacı T«y yar Ağanın köçeği Tımava çingenelerinden Saçlı Demir onyedisinde civandı, kişmirî ten üstünde yaldızlı gibi kumral saçları beline kadar inerdi. Saçlarının tellerine rengârenk boncuklar, al tın ve gümüş pullar dizer, altın pullu bürümcük şalvar giyer, çıplak ayaklaruun kamış kalem parmaklan üzerinde pervâne gi bi dönerken pullu boncuklu saç ları güzel yüzünün etrafında çej mi bülbülden yelpâze gibi açıhr dı. Bu zavallı çocuk Bozgundan az evvel haydut Balaban tarafın dan dağa kaldınlmış ve jandarma kurşunu ile ölmüştür. Beyden ağadan ehli keyf olan lar bıle gece yansmdan sonra oda larına çekilirdi. Ilıca içindeki döşeklere sanlıp uyumuş olanlar da bulunurdu. Ilıcanın gecesi sefalı olurdu. Mum ışığında su kızıl kehrübâ olur, dal vücutlu CumhuriYet Gazetemlzln 1 Mart 1970 tarlhinden ltlbaren uygulayacağı yeni ilân tarifesi: TL. Ba«hk 275. 3 uncü sayfa santlml 75. 2 v e 7 ci sayfa santimi 8 5 . 456 cı sayfa santimi 60. İst. baskısı santimi 40. Taşra baskısı fmntimi 25. Eğlence santimi 25. Nişan Nikâh, Evlenme Doğum (maktu) 85^ Nişan, Nlkâh. Evlenme Dogum (lüks) 100/ Ölurn, Mevlld, Tesekkür (5 eantlme kadar maktu) 100. ölum, Mevlit, Tefekkur 23 de (5 sar.tlme kadar