23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA DÖRT: :CUMHTJRÎYET: Î8 Ekim 1979 Yüzbaşı Kemal, tarihî görevin peşinde M GİZLİ TESKİUTI Nl mt BEN İDARE EDİYORDUM halini secer. tlgisia ı«n«m*» Blzim YUzbası Kemâl'den Uzüntüsünün, bu derin kederlnin gebebini sorar. Yüzbaşı Kemâl samimJ bir dert yanış içinde üzüntUsünün sebebi ni Fransıa tstibbarat subayına şöyle açıklar: «Yunanldar Sı yurdnmnzu Isgalle yetlnmeyip, sımankca d nayetler Işliyorlar. Birçok k 8 y leri talân edip, pan, altın re ylyecekten ırza, narnnsa kadar her şeye saldınyorlar. Bn alçakça tecavüzler yüreğimlzde derin ya ralar açmaktadır. tçim kan ağlıyor. Son gflnlerde Anadoln'dan bu yolda tstanbnl'a gelen haberler çok arttı. Bn alçaklı|m bir •onu olmalı.» Fek samiml olarak bu konuda daha da duygulandıncı usun uzun dert yanışlardan sonra oldukça laflyane 9u cümleyi da kullanır: «Ah, Eskişehlr Afyon hattm daki Yunan Ordusunun durumunn bir bilsem, ne yapacagımı da bilirim.. » MUSTAFA KEMALİN BAYDAR En büyük sır elimizde Yüzbaşı Kemal'in plânı Fransız subayının larihî jesti ÜZBAŞI KEMÂL, elinde genlş imkânlara sahlp olan bu Fransız subayı arkadaşını, hem de, taribin akışını değiştirecek şeküde duygulandırmıştır. Aynca, Türkün, acüar içindeki Anadolu TürklüğUnün de dosüan vardır artık. TurkFransız dostluğu daha öncelerl Mustafa Kemâl'in Ankara'sında kurulmamıç mıydı? Fransıa îstihbarat Karargahı MUdürll Türk arkadaşı ve dostu Yüzbaşı Kemâl'in (Blzin Pran sıa Kemâl'in) üzüntüsüne dayanamıyarak tarlhi etklleyen çu ce vabı verir: «Buntm içln tni flzfllfiyorsun? Karargâhta yann benim odama gel, Yunan Ordulannın Anadolu' dahd en son durumlannı san* vereyiau BUyük sevinçi Pakat, bizim YUzbası KemSl, sogukkanlı memnun ve «müteşekkir» davranır. Blr lstihbaratçı olarak böyle davranmaya mec burdur. Eğlencelerine devam ederler. Yüzbaşı Kemâl'in üzUntüleri blraz dağılmıştır. Gece aynlırlar. Yüzbaşı Kemâl gözüne bir damla uyku girmeden sabahı tutar. Erkenden kalkar, tras olur, hasırlamr evinden çıkar ve iik iş olarak Pransıa tsUhbarat Şube Müdürünün odan na gider. Fransıa subayı odasındaM kasa yı açar ve bir haritanın fotokopisini Yüzbaşı Kemâl'e verir. ESİN karar veren insanlarm rat Şubesi Müdürü olan sınıf arrahatlığı içinde Yüzbası Ke kadaşı Fransız subayı ile aaten mâl'i çağırtarak Mustafa Ke görüşmektedir. Fakat, Yunan birmâl'Jn emrinl ve isteğlnl anlatliklerine dalr son görevi aldıktım. Esklşelür Afyon hattına tan sonra büyük bir dddlyetle çekilen Yunan Ordusunun girişve tltlzlikle o da, lşinl plânlamatiği tahkimat konusunda genlş ya başlar. Hergün görüşmekte ve bılgl edinmesi lçln gerekll talibtrlikte eğlence yerlerine gitmek mata verdim. tedlrler. Hatırlanacağı glbl Yüzbaşı Kemâl, Padisah ile Fransıa îşgal Kuvvetlerl arasında bağlantı kur mak Uzere vazifeli blr subaydır. Teşkilâtunıza bağh bu değerll subayımıa içln bu görev de kendısine teşkilâtunız tarafmdan sağlanmıştır. tR gece, beraberce gittikleri Yüzbaşı Kemâl hem resml göbir eğlence yerinde bizim revinin hem de teşküâtımıza ait Yüzbaşı Kemâl çok üzüntülü özel görevlnln gereğl olarak her görUnür. Senelerce arkadaslık etgün Fransu Karargâhı îatlhba tiği Pransıa subayı Kemâl'in bu K Tüzbaşı Kemâl samiml bir dert yanrç İçinde üzüntüsünün sebeblnl Fransu Îstihbarat subayına açıkladı... •••••••••••••••••••••••••••••»••••••••••••••••••••••••••••••••ıaaaılllıaaaıaaıaııaaııaaaB .. ........ . . » B Y J B f f l Malkoçoğlu komı ve resim: AYHAN BAŞOGLU endülüste isyan FAKIR BAYKURT b. Bir iki dolandı odanm İçinde. «Ben gideylm!» dedi sonra. «Daha köye varacam. Yatıp yorgunluğumu çıkaracam. Yann da birkaç işin sahabı ol«cam. Kayadipli Hüsnüyü çok aradun, çok bekle«Cnmuriyet Bayramı bazar ertestoe gellyor! dün bupiin. Kuyulann diblne enlp çıkmıs kadar, Persembeden başlatır, bir gün önce sona erdlelimdc kazmakürekle derin bir kuyn kazmi} karirsek, bu hesapla on dört gün v«r» dedi Cedar yoruldum Hemi de Kâmileye yenl görevler vereceğim. Bir an önce yoia çıkmam gereklr» «Irimetlik AUtflrk!» dedl Şaldr Hafız. <XsErtesi gün koltuğunun altına biraz öteberl alıp, »yı değsitü, ezeni değşitti, ölçüyü dartıyı, takbir kafalı altını da kırmızı kordeleye bağlayıp Cinviml değsitti. Kadınlara bissürü selbeslik verdL 11 Kâmlle geldi. Yayan yapıldak gelemezdi Kabak Çok da hoca kesti ırâmetlik!.^ Musdu araba koşturdu altına. Arabaya minder dö«Neyse! Kapat AUtürkun bisini şincl Hajek attırdı. «Anam anam çekip durursun. Hemi d» fız!» dedi Musdu. «Irakıyı çok severdl kurban benim avradımsın ne de olsa. Arabaylan git. Kasıla olduğum! Tabii hakkıdır hakka tapan. Yanl kasıla konuş. Heç de aşağıdan alma, göreyim »eni!» çok çalıştı millet için. Şinciki ireysicumurumudedl. «Emme yeri gelince de insanlığuıı jçoster. Yaza bakıyorum da, >avu heç kafa çekmiyor bu! ni öyle dur ki, aşkolsun şu Musdunun boyük avraAvratlarlan, artistlerlen de bir elfigası yok. Yadına deslnler. Güccük avraduı olacak soyka da şinvu insan okuyup okuyup ireysicumnr olduktan ciden senin bütün terbiyeni kavrasın. Şakir Hafıa sonra, evliya gibi oturur mu onun orasındaT gelip okuyacaktı birez. Eğer gelmediyse onun da Yani birez de safa sürmevi bilecfksin safa! sorgusunu sor. Çağnt ayagtna. Sen gitme yanma. Hep hızmat hep hızmat, millet bilecek ml yaHabar yolla, seslet dürzüyü. Kendindcn sor doğni? Atatürk o kadar hızmat etti de biliyorlar rudan doğruya. Laylon yağmurluğu alıp üstüna mı? Verallab heykelinl kınyorlar, duyuyorsuyatması değil o. Açık bizim islere gayrat etstn. Gina nuz. Neyse, kapatalım AUtürkun b&sini... Yade emeğinin dutanm verirlm. Korkmasın, heç bir ni ben işim dolaysiyle Köşke bires girer çıkahakkuıı zayi ctmem..* dedi, tıkn doldurdu Kâminra da, onun için söyiüyomm bunn. Keklik isleyi, yollamadan. tediler benden. Bir zamandır keklik daşırun oraya. Yani avcılardan topladıklanmı götürür, Ulugus da, tam Şakir Havanayt, Dürüyfl okurteslim ederim. treysicumurumuz keklik etine ken çıkıp geldi. «Oku Saklr Hafu, Oku! Oku da biduşmüş de. Ne gıda var pekey keklik etinde? rez kurtulsunlar eahallıktan!» dedl Oturdn ya> Heç! Yemişken guluk yiyeceksin. Kaı yiyecekmaçlanna. sin. Kuzu yiyeceksin. Erkeç kestirip yatından Şakir Hafu boyuna esnedl okurken. «(Kn orasbalva felân kardıracaksın...» bı gelip oturdu, beni esnetiyor durmadan!)« dedl. Hem sb\dü igtaden, hem okudu Hafız. «Neyse bırağaum bunlan!» dedl It Havana da kafasını Ulugusa takb, okumayla «Kendi isüniıe bakalım. Şakir HSfız, *en g üflenreyl* ilgflenmedi. Havanaya okn birez. Bn avrada biri bir ?ey Okuma işi üç gun sfirdtt doln dolu. yaptı garanti. Hep aksi, hep aksi. Okunmus bir Suya da baktı, cin de derdl Hafız. Suyu koydn sabın, bir bakır psrçası, kemik gibi blr şey bir tasm içinde odanın ortasına. Dürüyü bakıtti, atarlar dama, yad» avlunun bir yanına günlerHavanayı bakıttı. Bir ipl aldı, bir sürii düğüm attı ce ufrasırsm bulacam da sökecem deye. Git de üstiine. Bir çakı çıkardı, açıp kapattı boyuna. Bohem okn, hem konns birez. Bn işi de konusmos yuna da okudu üfledi, esnedi. Böylece bir sonuca, olalım burda...» bu: yargıya varmaya çalısb: «Dahl, Diirüye de okn!. dedl Musdn. •Bir yer var, kertikll kaya glbl. Oraya gellyor •Olur, fider anasına da, fa™« da okuıuuL* takılıyor. Oradan bir kurUrsak mesele tamam!> dedlHâfız. dedi. •Hattâ Veliye de okusan eyolnr!» dedl Omar. üç gün okudu, bir gün ara verdl. Sonra gene «Benim neyim var ulan Yassıburun?» diye çıbaslayacaktı. Daha düğüne epey vardı. Fınat kıstı VeU. bulduğu kadar okuyacaktı böyle. Havanayla VeU «Kızraa Veliknl, bu işler belli olmar. Yani ben neyse ne ama Dürüyü blr seye benzctecekti düğüşlndi bnrda valla şaka konuşmuyorum. Alay da kone kadar... nuşmuyornm. Onnn için benim burnuma felân konu etme boşuna. Ne haldır ulan bu? Koskoca Ka•Bak Dürü! Benhn senl okumam, senhı karnmbak Musdu kalkmıs kızına tâlip olmuş, bugüne budaki pislikleri boşaltıp atmak, heml de kendi temia gün reyisicnmhurun köşküne peynir, keklik veren dabiyatını kuvatiandırmak içln. Görüyorsun çok adam, senin evdeki kancıklar da burun kıvınyorlar okuyorum. Çok da yoruluyorum. Esneye esneya be kardasım! Vallaha akülı işi değil bunlar. Benim çenelerhn, hemi de önünde otura otura çene etleevin kancıklanndan birine tâlip olacak Kabak Mns. rim ajmlıyor. Birez de senin kendiyin gayrat etdu da, benimkiler burun kıvıracaklar! O zaman men ilâzun. Bubana, böyüklerme itât etmen llâzim. ben kendlra derim: «Gel Hafız, heml şunlan oku, Bak sana anlatayun Dürü: Cenaballah ananm hakhemi de benim kendimi!» Neden? Çünkü onlarkmı ayn, bubanm hakkını ayn dartmıştır. EUI dan sana da bulaşmıj olabilir. Bu ijler böyledir argram ağır basmıştır bubanm hakkı. Bunu nereden kadaşım. Bugün bu senin karşmdaki Kabak Musbillyorsun deme bana. Irâmetlik Övezli Hocada du değil Evcidc, Kızücada, Ankarada Türyedl yıl okumusluğum var benim. Buban gibi. Yas. kiyede bir dene, Türkiyede! Gözünü dört aç!..« sıburunlu Omar gibi, esld muhtar Cemal gibi cahal beileme beni..^ Kabak Musdu hafıf şisindi: «EstâfuruUah!. dedi. Sonra kalktı, kıçınm tozunu çırpar gibi yap(Arkasi var) 'iHimıııııııııııı ııııııııııııııııııııııııııııııııııııııııı Büyük sır îşte en büyük sır elimize geçmiştir. Fransıa subayı, arkadaşına, hatan lçin ve onun yurt s e v gisi karşısında ne büyük bir sorumluluk yüklendiğini anlaür. YUzbası Kemâl dayanamas. Ağlıyarak smıl arkadasmm boynuna sanlrr. öpüşürler. Verilen harita fotokopisi üzerinde Baü Anadolu'daM Yunan Ordusunun en ileri hatlanna kadar bütün mevzileri, topçu gözet leme yerleri, tahkimat yerleri, tahkimatın gelişme yönleri, büyük birüklerin yerlerl ile Yunan Başkomutanlığının ihtiyat kuvvetinin yeri... Hasılı en ince teferruatana kadar büttin asker! bilgiler vardL YUzbaşı Kemâl bu haritayı nemen bana getirdL Inceledim. Herşey mükemmel di. Gazi Paşa"nın bu isteğini de başan ile yerine getirebildigimia için sevinç duyuyordum. Nasıl se vinmezdim kl; elde ettiğımiz bu sır ileride güzel yurdumuzun kur tanlıp Mustafa Kemâl'in duşma m denize dokmesinde, tarihin TUrkiuk lehinde akısmda büyUk rolü olacakto. Bu harita fotokoplslnl hemen o gece bir kurye ile Ankara*ya Genel Kurmay Baskanlığunıza yolladun. Şifre De de istenilen bilginin kurye Ue gönderildigini blldirdim. DİŞİ BOND ADAM ASUDA, TOEUMUMIA EVLEMECÇVCTI Pasalar inanamıyor DNAN birliklerine dair haritanın fotokopisi Ankara'ya ulaşınca Gazi Mustafa Kemâl Paşa, Fevzi Paşa, (Mareşal Çakmak), îsmet Paşa (tsmet înönü) bir masamn etrafına dizilip haritayı incelerler. (Aralannda geçen konuşmayı blr süre sonra Mustafa Kemâlie Sapanca'da görüştüğüm zaman kendilerinden dinlemiştim. Bu Sapanca görüşmesine dair biraz ileride genis bilgi vereceğim.) Fevzi ve îsmet Paşalar inanamazlar. Mustafa Ke mâl Paşa'ya kuşkulannı bildirir ler. Y TLFFANY JONES GARTH KA8LOVU .OTUAe AEAS1MA IVİCE AA, BU BEZEuyA S I İ VAEATl^LAB BU «Paşam, bu kadar teferruatlı Îstihbarat raporu olamaz. Bu harita fotokopisi bizj yanıltmak için tertiplenmiştir. Mflsaade buyurursanız Ekrem Bey'den dnru mn soraum» derler. Bu yolda aralannda daha blr hayli konuşma geçer. Mustafa Kemâl Paşa da arkadaşlannın bu kuşkusunu akla vatkm bulur ve benden sorulması istegi ile muvafakatini bildirir. O zaman bana şifre ile şu telgrafı yazarlar: «Gönderflen bflgilerin nereden temin edildiğinin bUdirilmesi.» Bu telgrafa şu cevabı verdim: «GSnderilen bügiler kesln olarak doğrudur. Karnağmm herhangi bir mnhabere vasıtasıyla açıklanmasında büyuk mahznr vardır. Arz ederim. Erkânı Harp Binbaşısı Ekrem.» Bu cevabıma rağmen gönderilen bilginin kaynağı hakkında sorular yönelten iki şifre daha aJdım. Ikisine de cevabım aynı idi. Kaynak bildiremiyeceğimi arzedivordum. AYLÂK MUSA MUSTAFA KEMAL'İN BtLEÖK SAPANCA tZMÎT tSTÎKAMETİNDEKİ KÜRMAY GEZtSİ KOLERADAN KORUNMAK t C1N : • Açıkta saUlan her türlü meşrubatı içmeyiniz, • Ekmeğinlzi fınndan alınız ve kâğıda sennız, • îmkân bulursanız ekmeginizi Inzartıp yeyinia. Berikl pis pis gülüyordu: •Saçmalıyorsun derim ars lanım... Bir saat kadar önce radyoyu dinledim... llk gören bızi derhal ele verecektir. Çünkü moruk, polise üçümüzü de bir güzel tarif etmiş... Otele dönmek gibi bir şey asla söz ko nusu olamaz... Şehirden de çıkamayız... Yaşamak istiyorsak burada kabnak mecburiyetindeyiz.» Jess Chandler gSzlerinl dikm<ş ona bakıyordu... Korkung bir şeydi bu... A'"i"dnifi damar süratle şişiyor. hırsından yanaklan kızanyordu. «Şu Maisky buraya döner mi acaba?...» Mish. başım iki tarafa salladı: «Hayır... BM avanak yertne koydu... Biz de zaten avanakmısız ki tuzağa düştük... Ona güvenmekle en büyük budalalığı yaptığımı ancak şimdl anhyabüiyorum,.. Çekti gitti işte fırlama... Paralan da beraber gotürerek tabiî...» «Günün birinde çayet karşılaşırsak .. tnsan hali bu ya... Kan dökmekten nefret ettiğim halde onu seve seve gebertirim...» Chandlerin bu tehdidine karşılık Mish sadece omuzlarını silkmekle yetindi... «Bana kalırsa her seye rağmen halimize şükretmeliyiz. Sapasağlamız... Ayakta duruyoruz... Midemiz de barutla dolu değil...» Böyle söylerken Perry*yl isaret etmişti: «Aynı duruma düsseydik cfaha mı iyiydiT...» Chandler de buz gibi g6zlerle yaralıdan yana baktı: «Daha beter olsun hergele kaatil .. Bana vız gelir...» Gömleğimn dügmelerini çözerek boynunu sıvazladı: «Hemen bir kahve içmezsem sinirlerim yatı?may«cak .. 63 Bır an düsündükten sonra ekledl: «Bu taraflarda hiç tanıdığm yok mu senin?. Güvenilir bir arkadas ya da buna benzer bir şey?..» «Anlayamadım... Ne demek istiyorsun?. Nasıl arkadaş yani?..» «Canım fazla sual sormaksınn ve her şeyi merak etmeksizin bize yiyecek, içecek geürebüecek biri...» Chandler, bu sSzler üzerin« Lolita'yı hatırlamıştı birdenbire. Böylesine tehlikeli bır işi göze alabilir mlydi acaba?. Herkes gibi onun âa radyo haberinl dinlemiş olması pekâli mümkündü... Tarifi yapılan aiamlardan birinin tıpatıp kendisine uyduğunu anlamayacak kadar budala değildi şüphesiz» Bu durumda ihbar hevesine kapıhr mıydı acaba?» Jamea Hadley CHASE Türkçesl Şehbal AYGEN «öyle ise hemen patlayabilirsin... Çünkü mutfak ve dolaplar tamtakır... Ne yiyecek... Tertemiz bırakmış Maisky her tarafı... Şu visld sişesinden gayrı hiçbir şey bulamazsın... Sende sigara var mıT» «Son sigaramı biraz önce içtim...» Je.«s Chandler bSyle sBylerken Mish'ten yana dönmüştü: «Yemeden içmeden burada nasıl yaşayacağızT...» «Kapıyı aralayıp burnumuzun ucunu dışan çıkardığımız antfa yananz arslanım... Burada kapanıp kalacajıı ister istemez... Katıksız hapis gibi bir sey bu canına yandı Ne olursa olsundu?.. Bir denemeliydi... Vaktiyle onun da başı polisle derde girmişti Anlaması lâzımdı halden... Gerçl Bnemli blr suç işlemi» değildi.. Sâbıkalı da sayılmazdı... Fakat şarkı söylemek ve gitar çalmak amacı ile blrinei sınıf lokallere girdiğinde polis m«rifetiyle birkaç kere kapt dışan edilmis, bu vesileyle de ifadesi ahnmıştı. Hepsi bu kadartfı. Ne yapsmdı yani zavalh kızcaŞiz Kaldınma düsüp etini satmaktansa hayatmı "• ekmeğini bu şekilde kazanmayı tercih ediyor, sadece çol hoşuna gidenlerle ve kendisinden hoşlananlarla düşüp kalkıyordu. Kısacası namusluy du... «Yerinde bir flkir Böyla biri de var çevrede... Şu telefon çalışıyor mu?» «Bilmiyorum ama ması lazım...» çalıs Chandler, Shizentn bulun*uğu köçeye yaklaşh, feulaklığı kaldırdı. hat veren düdük
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle