18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA İKİ: sCÜMHURtYET: 23 Ekim 1970 neanlıtın ilkel zamanlarından beri bilinen bir gerçek vardır ki, o da onların doğuşta toplumcu olduklandır; çttnkü insanoğlu toplu yaşamaktan baska bir hayat yöntemi bilmez. Ne var M, her toplulukta küçük bir azınlık olan güçltt kişîlerin basıboş davranması, zayıf durumdaki çoğunlugun ve dolayısiyle toplumnn zararına olur. Tarih yapraklan böyle davranışlann ve eski toplumlarda tannlastınlan kişilerin veya çıkar birliği yapan zümrelerin, köleleri ve emeğinden başka varlıgl olmayan fakir halk kitlelerini egemenliği altına alıp sömürmesinin örnefcleriyle doludur. En eski firavunlar döneminden başlayıp günfimuze ulaşan bu süreçte ezilen ve sömürülen kitlelerin gitgide billnçlestiği ve sosyal kurtuluş uğruna zaman zaman kanlı savaşlar verdigi görülür. Eski çağlarda, özeUikle eski Roma'da kurulu düzene baskaldıran sııuflar. kurulu düzenin yasalarına uyularak ezilmişler ve bazan yok edilmişlerdir. Bu yasalar o dönemlerdeki siyasa) görüşleri ve özellikle hâkim eınıflann ekonomik ve sosyal görüşlerini yansıtan ve onların çıkarlaruıı diizetüeyen kurallann bfltflnfl idl. I Toplum düzeni ve Hukuk devleti Ord. Prof. Dr. H. V. VELİDEDEOĞLU ile saglanabilir. Binlerce yıldan beri tekrarlaadığı halde değerinden ve tazelifinden hiç kaybetmeyen bir söz vardır: «MUlkün (yani devletın) temeli, adalettir» Ünlü Fransız şair ve edibi Châteaubriand,: «Adalet uluslar için sürekli bir besindir; zira adalete doyulmaz» demiştir. Bir Aünan atasözüne göre de: «Memleket yalnız adaletle ölümsüzleşir, adaletsizlikle yıkılır.» Vatan şâiri Namık Kemal bugttnkü diUe şöyle demişti: «Ulusun bireylerı arasmda adalet olmazsa, devletin ünü göklere de çıksa o ulus bir gün yerin dibine batar.» Bütun bunlar çok güzel sözler ve fcendi devirlerine göre çok güzel açıklamalardır. Ne var ki, gerek hukuk, gerek adalet kavramları hiç değişmeyen soyut kavram ve ilkeler olmaktan uzaktır. Bunlar her devrin, her ülkenin durumuna göre değışgenllk gösteren sosjal ve iktisadi görüşleri düzene bağladıgı için mesela somut bir yapının veya oksijen gibi bir maddenin tanımlandığı biçimde değişmez bir tammla dondurulamazlar. Bundan 37 yıl önce çıkan bir kitabımızda söylediğfaniz gibi: «Bir memleketin herhanşi bir devrindeki hukuk ve kanunlan incelenirse, bunlann, o memlekette, o devirde yasayan iktisadi sistemi bir ayna gibi aksettirdiği ve bu sisteml çerçeveledığı, nizam'adığı derhal göze çarpar. Su halde hiç tereddut etmeden dıyebiliriz ki, bu: hukuk nizamında iktisadi münasebetler esas muhtevanın (yani İ5zün> mühırn bir kısmıdır; hukuk kaidelerı de bu özü bir dısipline baglayan ve boylece iktisadi nizamı, toplum nizamını tesıs ederek anarşiyi önleyen bu çerçevedir. Daha kısa bir deyimle içtimai ve iktisadî bünye öz, esas; «hukuk» İM o özü koruyan bir nizamdır><l). cak gerektiği Ölçüde sinırlamaktan başka bir sey değildir. Bu smırlama çok az olmalı ve bireye, olanak bulundugu ölçüde, geniş bir iktisadi hareket özgürlüğü tanınmahdır. Ne var ki, toplumda gerçek ve adaletli bir düzenin sağlanması yalnız bireylerin özgürlüklerinden bir kısmının sınırlanmasıyla mümkün olmaz. Ki?iye hukuk tarafından tanınmış olan baklar aynı zamanda toplumun yararına olarak düzenlenmelidir. Şu halde hukuk bireysel ve tophımsal obnak üzere iki menfaate dayanır. ömejin: Alacak hakkım, mülkiyet hakkım koruyan hukuk kuralları bircysel çıkarlan koruyan kuraUardır; fakat «birey» dediğimiz insan soyut bir yaratık olroayıp, toplumsal bir varatık olduğundan, toplumun yararı sağlanmadıkça o toplumu meydana getiren bireylerin tüm yarannı sağlamaya olanak yoktur. Sadece hireysel çıkarlan koruyan bir hukuk düzeninde penel mutlulok olmaz. Hukukun karaktert gibl fonksiyonu. görevi de bi reysel objnayıp, aosyaldlr, toplumaaidır. Hokukun toplumsal gdrevtat ve aşın bireyci düşttnce karşısında toplumsal hukuk dü«üncesini, Marksist göriis dışmda Uk kez ele alan düşünür, buyfik AUnan hukukçusu Jhering'dir. Ona göre hukukun amacı bireyin ve toplumun çıkarlannı karsılıklı olarak bir ahenk içinde yürütmektir. Hukukun, çıkar aniaşmazlıklarmı çöıümlemekten baska bir görevi yoktur ve bunda da toplumun çıkan basta gelir. dir. O halde Ideal hukuk, topiamnn vararnu bireyin yararına feda etmeyen ve hâkim sınıfların mazlum sııufları sömürmesine imkân vermeyerek sosyal adaleti kuran hukuktur. «Hukuk Devleti» dedtğimiz ka\Tam da ancak bu ideal hukuku gerçekleştiren bir devlette var olabilir. TÜY diktileı 1925 yıh $ubat ayının 14'üncü guntt, Hamdullah Suphi bey, Büyük Millet Meclisinde bir nutnk söylemls. O nutkun Ugi çeken bir parçası : Efendüer... Erzurum Mebusu Zıya efendl, sınaı (ıayatın, fabrlka hayatının Türk topraklanna girmeılne taraftardır Fabrikamız yoktur, dıyor. O halde fabrikanın memlekete gırmesıne müsaade ediyorlar. Fabrika geldi. fabrikalar Eeldı; elU. yuz ve daha fazla şehirlerimuin üstünde mavi gökleri kapatan dumanlardan müteşekkil ikinci bir gök, siyah bir gök peyda oldu Fabrikanın içinde alınteriyle çalıpan. göznuru rföken bır amele vardır. onun karşısında sermayedar ile amele arasinda. vanı para ile ateş arasmda kavga başlıyacak mı, başlamıyacak mı. Başhyacak. Sosyalist âkidelen memleketimize «{irmıs demektır "Efendim biz bunu istemeyiz!' Hocam bbyle olmaz ! Fabrika girdi ml sosyalist âkideleri de içeri eırer O Ikideler makinanın bünyesine dahildir (BravO sesleri)» 45 vıl geçmi» yukandaki nvtknn söylenmetinden bu yana... Ama 1970 TCrklvesinde daba : Anavasa sosvalizme kapalıdır..» diyenler vardır. Memleket yönetiminin basında bulunsn nice kisi bn iddiavı benîmsemişlerdir. Oysa Hamdullah Sophi'nin dcditH do6rndur : Fabrika girdi mi, sosvalist fikirler jrtr. Ençeilemeye olanak yoktur bnnu . Bir yıl engellersin, beş yıl engellersin, yirmi yıl engellersin .. Sonra? Sonra bütün engelleri yıkarak gelir sosyalist fikir. Evren kannnudur bu . tviden kBtuve bir faTk eözftmeden isler bn evren kanunu: Fabrika kurdun mu. sosyalist fikir gelir.. Mtdrege kurdnn mı, irtiea «elir.. Lâjımlar açıkta aktı mı, kolera eelir.. Bataklıklar ortalıSı kanladi mı, sitma gelir.. Cniversitelerin temelini attın mı. ileri fikir eelir.. Bütün bunlar. yafmnr yağdı mı tonrak ıslanır.. Demiri kızdırdın mı ynmnsar.. Hamuru fırına sürdün mu pişer jibisindea basit gereeklerdtr. Cnmhnriyetln ilk yıilannda sttmadan kınlıycrdu Anadolu . Dala£ı «l«ml» cocnklann fllkesiydi topraklanmız. Sıtmaya kar*ı miicadeie «eferberliti açıldı. Bu kavtanın esaıı, tıtmavı datıtan sivriıineklerin kaynaklannı kumtmaktı. O yillarda tıp dünyası bngünkü kadar gelismi* degildi. tnsan ıa|lıtinı korumak için burtnkü kadar ilâc ve »raç rokto elde... Ama halkı sıtmadsn kurtarmak için açılan seferberlik, tam bir baîarıyla sonuclandı. Bataklıklar ve sonunda hastalıfın kSkfi kurutnida. Evrenln çeıitl! nlsyUnnı acıklavan ortak kannnlar tıpta da geçerlidir. sosyal bilimlerde de .. Bir kentin varoslannı gecekondular sardı mı, l&tımlar açıkta akmaya basiadı mı, sn veterlizlili temizliHn belinl kırdı mı: kolera elbette «lecektir. Kolera gelmese baska bir sev geiecektir. Bnnu bilmek için bekim diplomasına lüzum yoktur. Medreseleri actınız mı, hafıs lrar«tanns voi verdlniı ml. k8çflcük çocnklan hurafelerle büyuttönüz mn, «hakikate giden vol. akıl yolu değll jeriat yoludur» ilkesinl beyinlere aşıladımı mı; irtiea gelişecek, salgın haline dönüsecektir. Bnnn bilmek ieln de sosvoiol olmsya liiznm yoktur. Fabrikalar feliıtikçe. •anarlie«me bızlandikça, sermaye • emek iliskileri kesklnleştikçe. sosralist fikirlerl insanlann kafalannda ortam bnlacak; emekçi bilinci keskinleştlkçe. emekçi Iktldanna dogra giden yoüar aranacaktır. Bun« bilmek için de flstun bir zekâya Iflzum yoktur. Doktorlanmızı ynrt dısına sflren bir dflzen lçlnde vaşayıp. koleraya davetlye çıkaran bir lehlrciiik anlayııında yafma Hasının böreğine kalkıstık mı, kolera gelir elbet... 8onra da otump parakolera diye hastalık leat ederek kendimizl bir «Sre avntnıaya çalısinz. Nasıl ki cosyallst kanadı olmıvan bir demokraai icat edip, yıllarca kendimizi oyaladık. balkımızı aldattık. Öyle bir Türkiye'de yasıyoruz ki, tstanbul'ds kolera ortalıfı kasıp kavurnrken ve Bnlgaristan'dan 30 milyon dolar borç alırken Trakya'da NATO manevralan yspılmakta; Sovyetlerden 4 milyar alırken Erzumm'dan Kars'a giden T 8 Amerikan J nçajhnda ne yaptiklan belirsiz Amerikan generalleri bolunmakta, ve A.P. kongrelerinde, Başbakanlık sommunn taşiyan kişi 2? Marıs Devrimine catıp, flstune yemln ettifi Anayasa'yı kötfilemekte... Bunlar kolerayı yaratan sosyal hastalığın gSıe batan nrUrıdır. Cumlınriyetin İlk yıllanndakl faklrttk ve yoksullnkta sıtmayi yenen bn toplums, Cnmhuriyettn 47'nd yılmda kolerayı armağan edenlerin bir de nntnk atmalan yok mn .. Iste lüımların üstüne tBv diken badnr. >. . . » • Hukuk devletinin koşulu yalnız maddl ve A ncak bireyin çıkarlarızamandahak veve iktisadî değil, ayni fikri manevidir. Anayasamızdaki kişi dzgürlükieri, onun bu manevî çıkarlarmı düzenlemekte, onun dokunulmazlığını devlet karşısında garanti altına ahnaktadır. Nasıl kl, bir sınıfın baska bir sınıfı. daha doğrusu güçlünun zayıfı söraürdüğü bir âlkede cerçek anlamında hukuk devletinden sdc etmenin olanafı yoksa, bireyin de%let karşısında dokunulmazlığının korunmadığı bir ülkede de hukuk devletinden söz etmenin imkâru yoktur. Şu halde «fasist hukuk devleti», «komünist hukuk devleti», «dini hukuk devleti» gibi deytmleri kullanmak gülünç olur. Çünkü fasist, komünist ve teokratik devlet yasalanna göre bu sistemlerden gayrı bir düşünce açıklamak yasaktır. Buna devlet izin vermez. Kişinin hak ve özgürlükleri ba yönden garanti altında değildir. Başka bir deyimle, kişi bu yönde devlete karşı bir hak iddiasında bulunamaz. Fasist devlette kapitalist sınıf emekçi sınıfuıı zorla egemenliği altına ahr: bu sisteme karşı çıkanlar en şiddetli müeyridelerle cezalandırıhrlar. Komünist devlette, hiç degilsr bnrünkü komünist devletlerde, emekçi sınıfınm diktası uğruna, sisterae aykın yondeki düşünceler yasaklanmıs ve bireye devlet karşısında hukuk garantisl tanınmamıştır. Teokratik devlette İse kişinin yalnız Ottisadî değil, ailevi hattâ frrdi biitün davranı»ları bir din kurahna uydurulmak amacı güdülmekte. Idsl bütün davran«şlannda, hattâ givim ve kusamında. bu kurallara uyma zoTun. luğu altında tutulmaktadır. Buna uymayan «kifir» sayılır. Bfitfln bunlar totallter düsüncelerdir ve •diktatoryal hukuk devleti» denemediği gibl, ynkankj rejimlerde de bir hukuk devleti söz konusu olamaz. Demek ki bireyin devlet karşısında hukukla bağhlığı nasıl söz konusu ise. Devletin de, çesitli bakimlardan. birer karşısında hukuk. la bağlı olması öylece söz konusudur. Anayasara uygun olarak hazırlanmış bir yasada gösterilen sebep olmadıkça bircylerin devlet or^anlan tarafından tutuklanamamacı .evlerine girilememesi, üstlerinin başlanınn aranamaması, kuacası kisi özgürlük ve dokunulmazlığr Idarenin hukuksal denetimi, varp organlannın kararlanna idarece taygı ırösteribnesi ve bunlann yerine getirilmesi gibl n > keler. hukuk devletinin en ilkel ve dogal ko> sullarıdır. (1) H.V. VeUdedeoglu. Medenl Hukuk dersl» ri <I) Umumi Esaslar (tstanbul 1943), Sahife: 11. Hukuk düzeni tunüdür.» Bu tanım bize mıkukun btreysel değil toplurasal bir kurnm olduğunu açıkça göstermektedir. Toplum o b n k yasayan insanların belirli bir takun kural ve ilkelere uyroaUrı toplum yasamının gereğidir. Herkesçe uyulmayan kurallann bulunmadığı bir yerde düzenli bir toplumdan aöz edilemez. Cnlü Fransız dfisünürtt Bossuet (1627 • 1704) «Herkesin istedlğini yapabileceği bir yerde hlç kimse istediğini yapamaz. Baş olmayan yerds herkes baş ve herkesin baş olduğu yerde herkes koledir» diyerek, hukuk düzeninin ve bu düzeni eağlayan kuralları koyma yetkisine sahip olan bir şefin gerekliliğine işaret etmiştir. Ne var ki, Bossuet'in anladıgı yöndeki «sef» kral ve «toplum düzeni» de. eatd krml> iık düzenidlr. 1869'dan 1926 tarihine değin, yanm yüzyılı askın bir zaman süresince bizde Medenî Kanun olarak uygulanmış bulunan MeceUenln gerekçesinde bulunan şu satırları bugünkü dile çevtrerek buraya akUnyorum: «...tnsan, yaradıljşı geregi olarak uygar olduğundan, öbür hayvanJar gibl tek başına yaşayamayıp, uygarlık geregi olarak, yardımlaşmağa muhtaçtır. Oysa oerkes kendi yararına olanı isteyip raranna olanı istemedlğinden. aralarmda adalet ve düzenin bozulmaktan korunması için bir takım güçlü şeriat kamınlaraıa muhtaç olur...» Gfirfllfiyor ki, bunda da hukuk düzeninin korunması için bir takım kurallann terekiiligi üzerinde durulmaktadır. Ancak burada sözü edllen dflzen, jeriata dayanan padişahhk düzenidir. ir de tçtnde adalet anB layısı çesitli dfizenlerlng6re adalet ancak vard». Buna klfisik tanmn • Hukuk H ukuk»un düzeninlbulunanşudur:devletbütoplum sağlayan ve gücüyle güçlendirilımş kuralların Yeterli değil nsanlar hukuk karşısında eşittirler» ve «Hukuk yalnız bireyin değil aynı zamanda toplumun çtkannı dUzenler» kuralları bugünku dünya toplumlarmın çogunda temel 11ke olmakla birlürte, sadece bu Ukeler bukuktan beklenen amacı cerçekleştirme|e veterli değildir; zira hukuk karşısında eşit olan tnsanlar, flctisat açısından, zekâ ve kurnazlık açısından eşit olmadıklanndan ve olmalanna da olanak bulunmadığından, «Hukukfial esitlik» Hkeei çoğu kes «özde kalmakta, iktisadi bakımdan hâkim olan bireyier kenetleserek zayıf olan çoğunlufu sömürmektedir. Bu İse ideai adalet Ukesine aykındır. Mademki inaanız, insanca düsünmeliyiz; insan» yaraşır biçimde davranmalıyız. Insanlar arasmda, hayvanlar arasındaki cengel yasalan yürumemeli t hukuk kurallannın iyi ve tarafsız uygulanmau iktisadi ve sosyal damgasını tasır. E|er o toplumda iktisadi bakımdan liberal kapitalist bir sistem yürürlükte ise, hukuk kuralları da bu sisteme göre ayarlıdır ve kapitalizmin savunucu kuralları göruntüsünü yansıtır. Nitekim bireyci liberal kapitalist, dfiaflnceye fftre, hukukun amacı blreylerin faaliyetlerini düzenlemekten ve onların özgürlüklerini an urum böyle olunca, toplumu Dbir kurum' bütünü düzenlediğidüzenleyen kurallann olan hukuk, toplumsal olarak, toplumun Durum böyle olunca %/ HalkiB nabzı eıkiden berber dükkânlannda, kahvelerde atardı. Şimdi dobnuflarda dnyuyonu kamuoyunun nabanı. Blnersinl* bir dolmuja, bajlarsmu Içindekilerle kırk yüllk dortlar gibl ahbablığa. Her biri b»şka yerden gelmijtlr, tanımazlar etmezler, fene de hemen konuya girerler. Günün olaylarının tahlili yapüır sabah asbab, ya da aksam yorgunluğunnn bezgmliğiyle. Bir polltikacı, bir olay, bir soylenti konusunda halk ne der, ne dttsttnür anlamakroıistiyorsunuz, binln bir dolmuja, olmazta bir daha, bir daha, en çok bes liranu glder, ama slz de o konu, o Insan, o oUy üzerine blı UUplık bilgi, kanı, görii» elde etmis oluısunu»! Kıpkırmuı bir kravat takmıstı yantmdaki joför. Arabanm dbsenıeleri de aynı renkte. Dur kalk, dur kalk!~ Arkadaki, yüzünü görmeden. sesiyle genç saydığım yolcu, «Bugun de zam var mı?» dedi alayla. «Geçen ay yirmi beş kurus, dün yirmi be» kuru«, bugun de belki gene bir yirmi beş kuruj artmıştu:... Şoför bastı kornaya. «Ah, bir harp ol«»» dedl birden. .Ah »oyle bir harp olsa dlyorutn abi... Nedenini sordu arkadaki İki kisi aynı ramanda. Susmak iyidir iki kiai konuşunca. Dinlemez gibl yapmak, dalraıs gitmiı gibi ayn bir dünyaya. .Nedeni var mı abi, şu kalabalıga baksana milyoiılarca arttık abi, gönder gönder dısan bltmiyor. Mlllet birbirini yiyor gecekondularda. Ne olacak böyle? Harp Uter harp. O zaman tamamdır herşey.» Biri atıldı geriden, «Sen ne kazanaeaksın harp çıkarsa!» Şoför: «Bilirim ben yapaeagımı, üç kisi var temizleyeceğim, sırada onlar deyiverdi. Kızdı biri arkadakilerin, «Ona harp demezler. dedi. Öteki ses daha kızgın, «Senta rengin belll, kravatından da, arabanm içinden de.» Şoför: •Belliyse beUİ, ne yapalım abi, yalan mı dedlgim, bizi harp paklar harp» dlyordu hala. Daha önce de sokakta giderkcn kulağıma çaluumstı söyle bir söz: «Bir salgın gelmeli bize, kırıp geçirmeli.» Yolda yürürken duydum, baktun bir jnğın insan kim, hangisi anlayamadım. Savas istiyorlardı, «ılgın hastalık isüyorlardı. Neydl amaçlan? Nüfus artıyordu, sığanuyorduk köylere, kentlere. İstanbul'a, Ankan'ya, lzmir'e koşuyordu insanlanmız. Bir ekmek, bir umut dlye. Köyündeki hayattan daha ısıklı bir hayat vardı büyük kenüerde. Susur da olsa, yolsuz da olsa, olanaksız da olsa kentte yajamak daha iylydi köyde aynı yoksullukları daha beter olarak çekmekten. Geldiler geldiler yılİarca. Gecekondular yapüdı, gecekondu kentleri kuruldu. Yıküdı kuruldu, yıkıldı kuruldu, yıkılamaz hale geldi matmdaj Büyük, zengin temtlerm, kapılannda Amerikan arabalannın durduğu, kaloriferll, dadılı, mürebbiyeü, yanm milyonluk kaUarm burnu dibinde yükseli yükseliverdi bu yoksnlluk kentleri. Gecekondu insanlanndan paçayı kurtaranlar, o gecekondu gerçegine hemencecik snt çeviriverdllcr. Daha dün kendlsi de o huanlar gibiydi, ama şimdi mademki değil, öyleyse «o insanlar» yok otantüı, hantalıkla, harple, felâketlerie yitlp gitmeU!.. O şoför de böyle bir bencilliğin kurbanıydı. O yolda, dostuna bir sır verircesine •salgm hastalık gelmeli» dlyen de. Herkes ölsün, ama onlar yaşasmlar! Madem kl paçayı kurtarmışlar, ya da kurtardıklarmı sanıyorlar, buna inanıyorlar, öyleyse vurun asağıda kalanlara, vurun zavallılara, yoksullara! Savas gelsin, hastalık gelsin, ekmeği bölüşenler azaism, doymak bilmez ağızlar kapansın. Açıkgözler, kornazlar, mutlu azmlığm kuyruğuna taiplgpl^r yaşasmlar!» Umut krnyor böyle seyler duymak. Hem de daha düne kadar içlerinde bulundukları çevTeyi, kişileri, kendi benzerlerini kücümseyenler, yerenler, felâkeücrini düeyenler, nerdeyse özleyenleı'. Bu, elbette kl, bir sartlandırmanm. bir bilmçsiz uyanmanm sonucudur. Orman yasasmm egemen olduğu bir toplumda yaşadığunı bir kez daha anlıyorum böyle sozlcri duyunca. Bu bozuk düzende herkes kendi paçasmı çamurdan kurtarmayi düşünecek çaresiz. Bunu biliyorum, ama bir türlü benimseyemiyorum. Orhan Veli"nin mısrauıı hatırlıyorum hep: «Dujuyorum. soyleyemiyorum'.» Oysa duymalıyız, söylenteliyiz, bağumalıyız. Ne yapıp J'apıp insanlanmızı birbirierine. kendilerine yabancılastıran bu kör, bendl, duygusuz A v ı p ı ı v ^ yiz.» Bu kör, bencil Hayır Ibozukdüzende. on günlerde çeşit11 tıbbî araştırma merkezleri tarafından yayınlanmakta olan bültenlerden öğrenildiğine göre kalb lıkları en az kanser "5 » > dînr ölüme sebep ol tadırlar OerçeKten 38 Ue 45 yaslar arasında ÖzeUikle erkeklerde görülneye baviajan kalD hastalıklan, dikkatU bir tedavi gördükleri veya erken teşbis edilebildiği takdir de tamamen yok edilebUmektedir. Tıbbın her dalında olduğu gibi kalb hastalıklannda da en önemli mesele hastalığın erken tethis edilerek tedavinin yapümasıdır. Teşhiste ise herjeyden önce, yanlıs bir teşhteten kaçımlması gerekmektedir. Bunun için son yıllarda tıp âleminin yardımma koşan teknik birçok harikalar yaratmış bulunmaktadır. Bunlann en önemlüerini elektronik cihazlar teşkil etmektedir. Gerçekten tahlil makineleri, elektronik bisturiler ve elektronik teşhis makineleri tıp ilmine akla gelmeyecek kadar önemli yenilikler getirmiş bulunmaktadır. S KALB SONARI HAZIRLAYAN: •••••••••••••••••••••••••••k ACI KAYBIMIZ Semitıa Erin aziz eşl, Ufuk Maide, Mehtap ve Attilâ'run pek değerli babalan. Lütfiye, Kadri ve Gündüz Erterin sevgili kardeşleri Demiroğlu YENİ BİR CİHAZ merasına aksetmekte, buradan da perdeye yansıyarak doktorun görrnesini temİA etmektedir. Perdeye VÜCDI akseden elektronik ekolarm ya21 Ekim 1910 gecesi. geçirdiği blr kalp krtei sonunda rattıklan şekiller kalb tarafından vefat etmiş, 22 Ekim 1970 Perşembe günü Aksaray vücuda pompalanmakta olan kaMuratpaşa Camisinde namaa küındıktan sonra Kozlu İHAZIN mucidi olan Dr. Do nm miktanru göstermektedir. Bu da mütehassıs eiemanlar tarafınaile kabristanhfına defn^dümiştır. Tanndan rahmet nald Harriaon'un ifade ethğıdan yapılacak olan müdahale de da doktorun herhangi bir anorne göre yeni âlet, •Mevcutlara saaüer alroakta idi. düeriz. EŞt VE ÇOCt'KLARI malîik olup olm»dığıru tespite yaHalbuki Sonar cihazı ile yapı nazaran, acı vermeyen, emniyetli, ramaktadır. basit ve pahalı olmayan» bir cilan incelemeler, cihazı iyi bilen Dr. Harrison"un belirttiğine gö GGGGGGGGGCGGGCGGGG hazdn*. Cumhuriyet 1058Î herhangi bir pratisyen tarafından re, Sonar cihazı gelecekta flzelDr. Harrlson'un ifade ettiğine da yürütülmekte, herhangi bir Ukle kalb nakli ameliyatlannda yerde birkaç dakika içinde yapıla göre cihazın verdigi bilgiler iyi kullanılacaktır. Ameliyat öncesi değerlendirildiği takdirde, hastabilmektedir. ve ameliyat «onnım nek»h«t devKalb hastahklannın teşhisinde nın gelecekta yakalanabüeeeei * ıtt KIZ1LDEMİR Nusrei ER C B U ARADA teza ara?tamalarırun tıp alanında kullanılabılecek birçok yeni cihazın keşfine yol açtığı da hatırlardadır. tşte bunlardan biri hakkmda Birleşik Uzay Araştırmalan Dairesi tarafından bir açıklama yapılmış bulunmaktadır. Daha henüz bir isim verilmemis olan fiharm çalışma sistemi, balıkçüann ve denizaltı arayıcılannm kuUandıkları Sonar âletlerinin aynıdır. Bugüne kadar kalb hastalannın teşhisinde kııllanılmakta olan rnetod «Kateterizasyon» ismi verilen sistemdi. Bu sisteme göre hastamn atar damarlarmdan birinden kalbe kadar sokulan bir kateter ile teşhis yapümaya çalışılmakta ve hattâ kalb kapakçıklarında vukubulan herhangi bir anormallik bu kateterler vasıtası ile duzeltilmeye çalısılmakta idi. Yani açık kalb ameliyaüarma lüzum kalmayan konulârda kateter kullarulmakta idi. BAÖLAN Ue CKDOÖAM AKTUL&Y Nijanlandılar. Kadıköy î A BEHRtN UTKD •Jj jb RAOT ERGÜVEN Evlendiler. U e X * jk J 22.10.1970 GGGGGGGGJCCGCGGGGCG j TEŞEKKUR Muzaffer AKKILIÇ'a r Cumhurtyet 10570 Yapttfı basanlı ameliyat ile aylardır sUren ısurabımı dindiren. her yönü Ue büyük doktor ve bUyuk insan, Prot. Dr. ACI KAYBIMIZ NASIL ÇALIŞIYOR Dr, Harrison yeni kullanılmakta olan âlet yukanda da belirtildiği gibi, balıkçüarın lnıllandıkları ve denizaltındaki balık sürülerini tespit ettikleri Sonar âletlerinin çalışma esaslarının ayruna dayanmaktadır. Cihaz ultra sesler yayınlamak suretiyle kalbin istenilen yeri hakkında bilgi vermekte ayrıca radarlarda olduğu gibi bir televizyon ekranına tespit ettiği bilgileri aktarmaktadır. K bozuk düzeni değiştirmeU tllitiil ATBTEHÎZASYON usulü ile yapılan çalışmalar hem hasta için hem de doktor için çok büyük güçlükler ortaya çıkarmak ta idi. Kateterizasyon usulü ile her hangi bir müdahalenin yapüması gereken hastanın mutlaka hastaneye yatması gerekmekte, bu arada ameliyat olacak bir hasta gibi tam tahlülerinin yapüması ve ront gen filmlerinin çekümesi gerekmekte idi. Bütün bunlann dışın NİMB0S muavlnleri Dr. Kemal BUyüksalvarcı ve Dr. Mehmet GÜLtN GÖZBERK Haydaroğluna, Naıkoz Müt. Dr. Vahide Akkılıç'a, yatüpek genç yasta tutuldugu agım surece hastaiıgımla yamansıa hastalıktan kurtulakından Ugilenen Şişli Sıhhat nuyarak Pariste vefat etmişYurdu sahipleri Bn. Saniye tlr. 24 E3dm cumartesi günU Santur ve Abdl Santur*a, serŞişli Camilnde lolınacak Bğbuluçu olan cihazı bir hasta üzerinde denerken. vis şefl Neşet Boydas'a, Dr. le namOTiprtan sonra FeriÜlker Oygun ve Dr. YUksel relerinde hastanın kalbinin goakalb hastabğı tespit edilebildiği köynekl ebedî istirahatgahıDuruya ve hemsire Vasflye terebUeceği anormallikler devamgibi, herhangi bir ânzası olduğu na tevdi edilecektir. Ayhan Ue Müjgan Akdoğan'a lı olarak bu cihaz tarafmdan bir hallerde ise bunun özelliğiıün ne AtLESİ ve diğer bütün personele, olduğunu açık bir kesinlikle bil tablo halinde doktora aktarüahatınmı soran akraba. dost Taziyet «iyaretlerinin yacaktır. Bu durum ise hastanın dirmektedir. pılmarnası rica olunur. uzun süre tecrit edilnüs bir se : ve arkadaslaruna en derin Sonar cihazı kalbin büyüklüğükilde, her dakika doktor kontro : teşekkUrlerimi sunarun. nü tespit edebildiği gibi, hastanın Hadl ÖZDAGlSTANLl lu altında tutulmasmı önleyerek | kalbinin her atısta ne kadar kan bir an önce hastahaneden <ikm> î bastığını da gösterebilmektedir. (Cumhuriyet: 10584) (tiancılık: 481/10586) sını sağlayacaktır. *««•«••••*•«•••••••••••••••>••••••••••• Bütün bunlann dışuıda kalbin iç ve dış cidarlanndaki herhangi bir anomali veya kalb kapakçıklarınm ârızalaruu ortaya koymaktadır. Dr. Harrison'un bildirdiğine gö: re, 51 hasta üzerinde denenmiş ÜNİVERSİTEYE GİREMİYENLERİ TEKNİK ELEMAN OLMAYA ÇAĞIRIYORUZ olan riVn»rrn daha da mükemmelleştirilebümesi için, daha küçük FEN BİLIMUERINOE YETERt KAOAP YETI5MEOEN BAÇARILl BİR TEKNİK ÖĞRENIM YAP1LAMA2 ebatta yapılabilmesine çalışılmaktadır. Bir de insan beyninin icinF T I BILIMLERI MERKEZİ E S den çıkamayacağı herhangi bir durumu ekarte edebilmek için dÜNİVERSİTEYE HAZIRLIK SINIFI hazlann verdikleri işaretlerin LISEYİ BITIREN VEYA SON SINlFTA TAKINTILI OtANLARA elektronik beyinler tarafmdan deB U T U N L I S E CEBIR • GEOMETRI • Fİ2IK KİMYA D E H S L E R I ğerlendirilmesi için denemeler BAŞTAN BAŞLAYARAK ÖĞRETILMEKTEDlR yapılmaktadır. Oümrük komisyoncusu Ok tay Gözberk Ue Jan Gözberk'in ta«. Tayhan Gözberlrtn ktzkardesi GELECEKTE BU KOIŞJUOA TEK KUPULUŞ OLAN BILIIVILEFIİ BASLAMAKTAOIP ME^IKEZİ uçiJMcu'aâRETjrvt YILINA S ONAB fi>ınTi«ın yaymladıgıl ultra sesler kalbin iç veya dış duvanna çarptığmda elektrik sinvalleri halinde televizyon ka1 MURACAAT • BEŞİKTAŞ Ç I R A G A N CAD 71 TE.L •«800 50
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle