05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CAIÎİFE DÜHT !i hazırhkiann kadının iniltileri her bakımdan önemsizdi onlar için. Duvarlar, zemin ve yataklann tümü karaböceklerle, bitlerle, pırelerle ve farelerle dolup taşıyordu. Gittiğimiz yerde şayet elektrik yoksa doğumu mum ışığında yaptırıyorduk. İRİedikleri, ahlayıp ofladıkları zaman bile emsalsiz cesaretlerinden. tahammül kudretlerinden ve güzelliklerinden zerresini kaybetmiyordu bu kadıniar. Çünkü onlar için hayatta her şeyden önce eğlence ve neşe geliyordu. Erkeklerin ayni ölçüde dikkate değer olmadığmı daha ilk günden itibaren anlamıştım. Do ğum denen büyük mucize karşısında genellikle sessiz kalıyor lardı. Hayretleri, takdir duygularını belirtme şekilleri bile ilkeldi. Günün ve gecenin her saatinde beıü sokaklara dökülmeğe mecbur ettifi halde güzel bir görevdi bu. Hoşuma gidiyordu. 20 Evlul 1360 CU?.IHURİY"T Yazan: BARNARD CHRISTIAN Doğum yolu iic nesillerin devamlıhğım sağlıyan, dünyaya hayat, hayata da bir anlam veren bu merkez, şehrin en berbat yerlerinden birindeydi. Altıncı Daire diyorlardı buraya. . Sabıkalılann çoğu bu semtte toplanmıştı. Siyahilerin her çeşidine olduğu kadar beyazlara da rastlıyabilirdiniz burada. Çünkii degişik yaşantısı iie dik kate değer ve eğlenceli bir çev Teydi. Etraıinıza baktığınız zaman durıtıaksızın değişen bir tablolar serisini seyreder gibi oluyordunuz. Rahat rahat yatıp uyvımak için yeteri kadar yer ve mesafe olmadığı için buradaki hayat genellikle sokaklarda geçiyordu. Böylece de Güney Afrikanın hiç bir tarafında olmadığı kadar cinayet'.ere, kötü eğilimlere. şüpheli davranışlara şahit olabilirdiniz. Buna rağmen ayni yerde, ayni insanlar neşeye. mutluluğa, eğlenceye, merhamete ve sadakate de pekâlâ uygun bir ortam yaratabiliyorlardı. Hastahaneye varışımdan bi HAYATIM Bıçağın kızın vücuduno üç defo girip çıklığını gördüm raz sonra ikinci kat pencerelerinden birine abanarak sokağı seyre dalmıştım. Aşağıda iki delikanlı bir de genç kız vardı. Tartışıyorlardı. Alçak sesle cereyan eden bir konuşmaydı. Erkeklerin halinde tehdit eden, baskı yapmak istiyen bir davranış sezinlemiştim. Fakat genç kız başını iki tarafa sallıyor, itiraz ediyordu. Firuze renkli ve göz alıcı bir bluz vardı sırtında. Hiç beklenmedik bir anda bir kamanm boşlukta pınltılar çizdiğini gördüm. Bıçak, kızın vüoıdüne üç defa girip çıktı. Gürültünün zerresi bile olmamıştı hâdise sırasmda. Kız önce bulunduğu yere diz çöktü, bir an o vaziyette kaldı. Ne inliyordu, ne de halinden şikâyet ediyordu. Sonra yavaş yavaş toprağa uzandı. yüzükoyun yattı. hareketsiz kaldı. Ölmüştü. Bu bir cinayetti... Fakat yıl dırım hızı ile ve kaşla göz arasmda işlendiği için ben avav zım çıktığı kadar bağırmaktan başka bir şey yapamadım. Hem şirelerden biri koşup yanıma geldi, beni pencereden uzaklaştırdı. « Haykırmamalı, bafırmamalısınız. . Aksi halde sizin de polisten yana olduğunuzu zannedebüirler.» « Poli3teı yani? ..» diye kağa doğru de peşimden yana defil miyiz cevap vererek sokoştum. Hemşire geliyordu. Kaide mükemmel yürüyor, anlaşmaya da hiçbır şekiıde zarar gelmiyordu. Bitmez tükenmez doğum vakalan sebebiyle günün ve gecenin her saatinde her yere gidiyor, kimse taratından da rahatsız edılruıyorduk. Karmakarışık sokak ve caddeler sebebiyle yolumuzu çaşırdığımız da çok oluyordu. Böyle hallerde sağımızda solumjzda birtakım çocuklar, kadınlar, genç kızlar beliriyor, bızi gideceğimiz yere kader götürüyorlardı. Bir kerecik olsun şöyle tenha ve derli toplu bir odaya girdiğimi hatırlamıyorum. Daima kalabalık, daima darmadağınık oluyordu odalar. Gebe k:dın bir köşede doğum sancılan içinde kıvranırken, ailenin diger fertleri boylu boyunca uzan mış uyuyor oluyorlardı. Doktorun gelmesi, doğum için gerekGenç kız ölmüştü. Yazıhaneye dönüp polise telefon ettik. Sonra hemşire kimden yana ol duğumuzu bana açıkladı: « Evet. biz dr polisten yanayız ama, ayni ölçüde onlann çocuklarından ycna olduğunrazu da asla unutmamalı ve pencereden sarkarak haykırmamalıyız .. Aksi halde kaideyi bozmuş. anlaşmaya da ihanet etmiş oluruz.» BEKLENMEDİK BİR ANDA YENİ BİR TEKLİF DAHA Bir süre sonraki gecelerden birinde beni telefona çafırdılar. Pikkie Joubert idi karşı taraftakı. Bir sene müddetle izin alan b i r pratisyene vekâlet etmek üzere Ceres'e gitmiş. Oradan arıyormuş beni: «Buradaki işleri tek basıma haklamama hiçbir şekilde imkân yok. Niye sen de çelmiyorsun?.. Beraber «ralışırız...^ «Hayır Pikkie.. En azından altı aylık bir anlaşmam var.. Hem doğum ve kadııı haslalıkları konusunda da ihtisas yapmak istiyorum...» «Ayni şeyi burada da yapabilirsin kardeşim. Allahın RÜnö bir siirü çocuk dünyaya teliyor. Aynca, c*rrahi servisi dahil küçük bir de hastanc var burada. Şehir olarak da fcon derece güzel Chris.. Halk jrayet kibar ve nazik.. tşi ve kazancı ikiye oölebiliriz.. Ne dersin?.» Meseıeden Lou\vtjie ye bahsettim. Ona göre güzel bir feklifti, derhal kabul etmelıydim. Bu sayede fazla para Kazanacaktım, bir an önce evlenmemiz de mümkün olacaktı. Teklifi câzip bulmasının en önemli sebebi buydu herhalde. Fakat ben nedense güvenemiyordum bir türlü. «ıçimde garip bir duvgu var scvgilim.. Uygun bir teklif değilmiş fribi geliyor bana. Nedense...» «Niçin uygun olmavarakmj?. Seni korkutan nedir?..» «Korkutan bir şey vok... Ama ben galiba daha başka bir şeyler istiyorum..» «Işin aslına bakarsan ne istediğinin sen de pek farkmda değilsin... Bovle devam edersen yavaş yavaş küflenip Kİdeceksin.. Bu noktayı hiç diişfhv dün m8^.»\ ^".•'• " «Amma da yaptın?. Nasıl dilin varıyor böyle şeyler söylcmeve?.» 1963 yılında Barnard tatilini Saint Tropez'de geçirdi. Gündüzleri çocuklarla deniz kıylsında oynarken, gecelerini dans partilerinde geçiriyordu. Arabayla sadece iki saatlik bir mesafenin ötesindeydi Ceres. Ama yine de bu dünyadan ayrı bir yermiş gibi yadırgama duyguları uyandınyorılıı içimde. Sehir, artık düzleşmiş bir kraterin üstüne kuruluydu. Her ta raftan da sıra dağlarla çevrelenmişti. Meyva bahçelerinin dolup taştığı ve köpükiü ırmak ların akıp gittiği bir vâdinin tam ortasındaydı O tarihte av hay\Tanlarına da adım başında rastlanıyordu Cereste. Hattâ bazı zamanlar, kayalıkların ara sından ve tepelerin ardından fır layan bir leopar mandıraları basıyor. hayvanları parçalıyordu. Karoo gibi yarı çöl raanzalasma bürünmüş bir yerden gelen av meraklısı genç bir adam için emsalsiz biı yer »ayılabilirdi. :, ,, YARIN: Barnard ismi listenin en altında *¥*•••••*>•••••••• Disi Bond •••«•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••«•••••••••••••••• •••«•*•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••* •••••••••••••«•••••••••••••••••••••••••••*•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••*•* •••••••••••••••••••••••••••••••«•••••••••••••••••••«••••••••••••••••••••••••••••••a* •••••••••••••••••••••••a••«•••••••••••••••••••••••••••••••••••••••*••••••••••••••••• MODESTY BLAISE NÎHAL KARAMAGARAÛ 47 Acaba bu çocuğu olamadı|ı için mi bu kadar hırçın? Her kısır kadın böyle midir? Bir bakıma huysuzlugunda hastalığının da büyük etkisi var. Ben anlayış göstermeliyim. Ve: Zavallı karıcığım... Zavalh Acem minyatürü, diye yüregi sızlar. Okşarken bile örseliyecek diye çekinir. Kafasını merhametle salladı. lsteksiz oturdu sofraya. Kayışlaşmış ıskara et. Garnitürün yagı donmuş. İtti tabağı. Zeytinyağlı enginarla çilek yedi, görev diye. Kalktı masadan. Yemek tabaklarım götürüp mutfaga bıraktı. Döndü salona. bir puro yaktı, uzandı kanapeye. « Bugünkü Yıldız, o günkü Yıldızu diye düşünüyor. Oys« ne vaadlerde bnlunmuştu evlenmeden öıjçe;, . ^ '•. . Jt Bizim hayatımız imrenU^ek bir hayat olacak. demişti. Bir çatı altında iki iiniversiteli arkadaş gibi yaşamakta devam edeceğiz. Ikimiz de birbirimize karşı saygılı ama özgür. Birbirimize hiç joik olmıyacağız, demişti. Sen de, ben de çalışmaya vereceğiz kendimizi... Ben de doktoramı hazırlıyacağım Avrupada. Dönüşte fakülteye kapılanmanın yollannı anyacagım. Ben profesör olmak istiyorum. Felsefe profesorü Yıldız Gediz» demişti. Daha neler demişti. Ve Ekrem Gürgen, tapınırcasma sevdiği karısını kaybettikten sonra bütün sevgisini tek kızına bağhyan o patavatsız, o açık kalblı ama dalavereci, o başarılarını daima yaptığı oldu bittilerle sağlıyan Ekrem Gürgen. kızımn doktor Selim'e dolu dizgin âşık olduğu kanısına varmca, tüm kafese koyma yeteneğini Selim üzerinde yoğunlaştırmış, kendine özgü bir telâşçıhk la Selim'in çevresinde bir ağ örmüştü. Doktor Selim, onun Konyaya gelişinı hatırlar. Yıldız Konyadan gittikten kısa zaman sonra, bir akşam vakti Selim evine dönerken, bi. siklet >"üzü bile görmemiş daracık sokağa bir tank gibi giren kara etomobilin. komşu bahçenin çitini ^ktığını ve koca otomobillyle tam çelişki halinde ufak tefek, karayağız Ekrem Gürgen'in zarars. uğrattığı komşu sarrafa çiti karşılığında bol keseden bir çek yazdığını gbrmüştü. Para dağıtmıştı mahalle çocuklanna da. Mahalle halkının şaşkın bakışlan karşisında doktor Selim'in koluna girmiş, sanki kendi evine misafir götürür rahatlığıylaa onu evine solcmuştu. Hediye paketlerini arkadan şoför taşımıştı içeri. Sedirin önünde acele kurulmuş bir sofranın başındi votka içerlerken, Ekrem Gürgen'in geniş bir el hareketivle duvarda asılı Nilüfer'in boy boy fotoğraüarını gösterdiğini: Azizim, sen vazgeç bu kara sevdadan da kırk yıl mahalle doktorluğunda pinekleme. Bir sıçrama yap. diye gülerek ve ımuzuna pat pat vurarak konuya balıklama dalışmı hatırlar. Sen gerçekten solcru olsan ne denir? Allah ısl&h etsin, denir, edebilırse. Zira islâh olanı pek görülmemiştir. Gelgelelim, senin o tarakta bezin yok. Ben, seni yıllardır inceledim Sen bizdensin. Bizim kabileden. Sen yaradılışın it.tbariyle kişisel özgürlüğüne âşık. liberal bir adamşın Mayan öyle. Ve senin mayan ne halis maya... Denize salsan. denız tutar. Kahkahalarla gtılüyordu. Haydi, gelecekteki parla^ günlerine, diyordu. Kadehini tokuşturuyordu Selim'in kadehiyle. Solcular hakkında satılmış diyorlar ya? Benim bildiğim bu satılmışlık parayla satılmışlık anlamına değildir diyordu Daha Korkuncu... Bir fikre satılmışlık anlamına. diyordu. Kendi iradeleriyle bütün maddJ ve mânevi varlıklarım, çıkarlarını. geleceklerını kendi kafalarındakine satmışlardır. diyordu. Kendi fikirlerine tutsak olmuşlardır diyordu. Kişisel özgürlüklerini sınırlamışlardır. evrensel ölçude ararlar özgürlüğü, diyordu. Yanlış mı düşünüyorum? Sen onlan benden iyı tanırsın Çok hal ve hamur oldun onlarla, diyordu. Selim, dalgadaydı. î'afasını sallamaktaydı sadece. Ve Ekrem Gürgen. kozunu ille azmetmişçesîne hep bu konuda konuşuyor, konuşuyor. Avuç içi kadar yağız yiizünde iki kara tesbih tanesi gibi pınldayan gözlerin) Selim'in gözlerine burguluyordu Müridine telkin yapan bir komik şeyhe benziyordu Bana sorarsan, evlât, bir fikre tutsak olmak. düşnıana tutsak olmak'an beterdir Çünkü fidyes* yoktur. A paranı ver bağımsızlığımı l da diyemezsin Ben fert olarak özgürüm, al takke ver külâh, diledigim gıbı hayatla cebelleseceğim. diyemezsin Ya elenirim kalburda ya da kalbuı üstü kalırım. diyemezsin. Dilersem. katakuüı yaparım, feleği de kündeden afanm. B«ğendiğimin dümen suyunda Riderim Bsğenmediğimin gitmem demek haddin degildir Kapılacak külâh bulursam. hiç durmam kafama uydururum, dünyaya bir kez gelmişim. bana kim karışır' De de, hele bir göreyim. seni. Kişisel çıkarım han?i yoldavsa oraya saparım. dedın mi, afaroz ederler seni... Başta disiplin belâsı vardır üyuyor mu disipline. uymuyor mu? Rayda mı bu yaratık, degil mi? Azıcık kavis çizmi? mi, çizmemiş mi? Kendi toplumlannın eleştirisl ehven yine. En sunturlusu özeştiri... Azıcık pusladan gözümü ayıraym, sakın ha! Baskılann en zelimi, insanın kendi öziine yaptığı baskı Tâ ki, öyle bir potada yoğrula yoğrula öyle bir evrime varasm ki, puslayı elden bırakabilesin Özüne eüvenin gele... (Arkası varı ^•••••••••• •••••«••••••••a» •••••••••••••••a ••«•••••••••«••a Garttı ••••••••«••••»««••••••••••••••••••••••••••l ••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••••a • ••••••••••••••••••••••ııtııııııııııııınıı • ••IIIIIIIIIIMItllllllllllllllllllllttHII •••••••••••••••••••••••••*••••••••••••••••• •••••••••••••••••••••••••»••••••raa ••••••••••••••«•••••••••••••••••••a • ••••••••^•••••^•••••••••••••••••a •••«•••••••••••••••••••••••«••••••a ••••••••ıııııtıııııaıııaııııııııııı ASTKA? > 3 rOJNAM\ BİR BEBEĞİN OYNADIĞI BÜYÜK ROL Aradan birkaç gün aeçmişti. Louwtjıe ıle sinemaya gidecektiK. Işimin bitmesı için bek liyordu. Sonra bir aralık bana yardıma başladı. Böylece daha çabUK toparlanabilecek v£ servisten çıkacaktım. Bir aralık kucağına ald.ğı yeni doğmuş bir çocunla yanıma geldiğini farkettim. Yavruyu bağrına bas mış, sımsıta tutuyordu. Küçük de başını nişanhmın omunma dayamış öylece duruyordu. Hiç konuşmaksızın sadece bakıştık. Bu konuda îâf etmeğe lüzum da voktu Aynı haftanın sonunda Fikkie Joubert'i telefonla aradım. Teklifıni kabui ediyordum. En kısa bir zamanda Ceres'e gidip kendisini bıılaeaktım. Fakat oraya gitmek dünya ile ılgisi kesik ayn bir bölgeye gitmek gibi geliyordu bana. Hâlâ çekimserdim. Sebebini bilmiyordum ama, bu karar yanlış atılm:ş bir adımdı muhakksk. Duyguîarıma şekil veremiyor, istikbalin benim için neler haarladığını keşfedemiyordum. .• •••••••••••••a .. • ^ ^^ ^^P^ ^ ^ • • • • • •« • • • • • • «• •••••••••••••••î*"î"t*>!Sî!îîSIÎÎÎ!!ÎS!ÎSÎÎSÎÎSÎÎS! i * * ^ » ^ • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • , • • • • • • • , " ÎZiiIii; •• • • • • • . V a ^ ^ m ^ u • • • • • •. ,ıof|pc| • • • • • • • • • • • •x"• • • • • " • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • • ;î " • • • • •• • • • • • • • • • • • • • . TIFFANY JOHES GAYRİMEKUL SATIŞ tLÂNI İstanbul 2. ci İflâs Daiıesi İflâs îdare Memurluğundan 965 64 İflâs tasfiyeîi dolayısiyle iflâs idaresince paraya çevrilmesine karar verilen : 1 Eminönü Yavuz Sinan Mahallesi Leblebici Sokak 107 pafta 558 ada 11 parsel sayılı binanın kıymetinin takdiri yapılmış, 2 Küçükmustafapaşa Hisar Altı 258 pafta 2208 ada, 30 parsel sayılı arşanm tamamı î.t.K. hükümlerine göre açık arttırma ile satışa çıkarılmıştır. GAYRİMENKULLERtN TAPU KAÎD1 : 1 107 pafta £58 ada 11 parsel sayılı gayrimenkul 107,50 metrekare miktarda arsa olup 2504 hi?se itibariyle 54 hissesi Mehmet Emin kızı Haticeye, bakiyesi ise masaya aittir. 2 2208 ada 30 parsel sayılı ga.yrimenkul arsanın tamamı masaya ait'ir. GAYRİMENKULLERİN İMAR Dt'RUMU : 1 11 parsel sayılı gayrimenkulün bina yüksekliği 6.50 meîre olup inşaat nizamı bitişik bina derinliği krokisinde olduğu gibi çatı meyli yüzde otuzüç ve kiremit örtülü, 2 30 paısei sayılı gayrimenkulün bina yüksekliği 6,50 met* re, bina derinliği 7 metre. inşaat nizamı bitişiktir. GAYRİMENKULLERtN EVSAF VE KITMETİ : 1 11 parselin üzerinde üç katlı kârgir bina mevcuttur. Binanm zemin katı bir dükkân ve depo olarak tanzim edilmiştir. l.ci kat ve 2. ci kat ayni olup merdiven sahanlı» ğına* açıian bir banyo karo mozaik kaplı bir hol ve cephede iki oda, bahçeye nazır iki oda, girişin karşısında mutfaklı WC bulunmaktad;r. Bina ve arsanın 355.000, TL. oiarak kıymeti takdir ettirılmişlir. 2 30 parsel sayılı gayrimenkul boş arsa olup halihazır durııma göre 150.000 yüzelli bin lira kıymet takdır edilmiştir. SATIŞ ŞARTLARI : 1 1 7 pafta 558 ada V. parsel sayılı Ea"rımenkıılün 1 inci 0 ^çık arttırması 21/10/9fi9 Salı günü saat 1 10.30 arasın0 da İstanbul 2 nci İflâs Daıresınde, 2 2208 ada 30 parsel sayılı gayrimenkulün 1 inci açık arttırması 21/10/1969 Salı günü saat 10,3ü ıle 11 arasında lstanbul 2 nci İflâs Dairesinde açık arttırma suretiyle satıtışı icra kılmacaktır. Bu arttırmada tahmini k;ymetin 1o75'ini geçmek suretiyle ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa en çok arttıranın taahhüdü bakı kalmak şartiyle gayrimenkuller 31/10/969 Salı günü aynı mahal ve aynı saatlerde ikinci arttırmaya çıkarılacaktır. Bu arttırmada gaynmenkulleri en çok arttırana ihale edıp etmemekte iflâs idaresi muhtardır. Arttırmaya iştirak edeceklerin tahmini kıymetin '/o75'i nispetinde pey akçesi veya milli bir bankanın temınat mektubunu vermelen lâzımdır. Satıs peşin para ıledir. Alıcı istediğinde 20 günü geçmemek uzere mehii verilebilir. TellSliye resmi, ihale karar pulu, tapu harç ve masıafları alıcıya aittır Birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. Ipotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerın (irtifak hakkı sahiplerinin) bu gayrimenkul üzerindekı haklarını ve hususiyle faiz ve masrafa dahil olan irfdialarını dayanağı olan belgeler ile 15 gün içinde Dairemize bildirmelerj ile vesaiklerini tevdi etmeleri, etmezlerse hakları tapu sidli ile «abıt olmadıkça paylaştırmadan hariç bırakılacaklardır. Satış bedeli hemen veya verilen mühlet ıçerisınde ödenmezse l.l.K.'nun 133 üncü maddesı uyarınca ihale feshedjJir. İki ihale arasındakı farktan ve °/olü faizden alıcı ve kefilleri mes'ul tutulacak ve hiçbır hükme hacet kalmadan aradaki fark kendilerinden tahsı! edilecektir Şartname ılân tarihlnden itibaren herkesın görebılmesı için Daırede açık bulundurulacakıır Bu suretle arttırmaya iştirak edecekler satış ılân ve şartnamesinl görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacaklardır Satış verını tfrk »deııler ihaleden vazgeçmis addedileceklerdir Baskaca bılgı almak istiyenlerin İstanbul Adliye Sarayı 2 nci İflâs Memurlugunun 965/64 sayılı dosyasına müracaatları ılân olunur 15/9/1969 (Basınr 67"f> 11346 ^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle