20 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ıHÎFE DÖRT Wç ktmae ortada y«k, ber birl kapıdan içeri firerken «îTifnuflar, Horayı yalnu bırakmışlar. Bunu (örra Hoca yutkunmu?, «Efendim deraiş, fil yalnız b»;ına «ıkıliTor, bir dlfi anyor, sizden file bir tane dlfi •rkadaş temin etmenid rlcay» geldim.» 1954 seçimlertne glrerken anlattığım bu fü hikâyesi 1956 yılına doğru, taîakkuk edecek ve Menderes bu konuşmalardan 1ki yıl sonra, file bir dlfi arkadaş daha ll&ve ederek, basın hür nyetlnl büsbütün kaldjracak ter tiplere bajj vuracaktı. Evvelâ prensiplerden iyi nıyetle de olsa fedakârlık etmenin, rejımln bünyesinde delik açacağını ve bunun zamanla rejiml çökertec«k kadar bUyüyeceginl isbat eden bir vak'a böylece millî h»vatunızda yer alacaktı. ü Ağtıstos 1969 CUMHURIYET POUTKABİÎSTLER ve PORTRELER GOLBUSI dan anroriaı» dedUer. Olttim, karsunda Ba»bakanhk ftzel kaletn mtldUrU merhum Muzaffer ErıÜ: «Beyefendi yann gazetecilerle Serkldoryan'd» bir öğle yemegl yiyecek, bn yemekte sizin de bnlunmanın rlca ediyorlar» diyordu. Serkldoryandakl masanın ortasında Menderee. etrafında üa çesitli gazetelerin sahJpMri, basyazarlan, bir ikl de fıkra yazan. . gofra neeell gîbi ldl, aorskl bir takırn sakalasmalardan »onra, Menderea SÖJSÜ aldı, çok nalilc ve mahlr ifadelerla fikrinl »avunmaya başladı. Tema vatandasın seref ve haysiyetinl te cavüzlerden kurtarmaktı. Uzun uzun konustu, mısâller verdi, de mokr&siden, demokrasiyi mem lekete yerleştirmenin lüzunıundan bahsetti. Bir an geldi ki basın mensuplanndan bir kısmı onu tasdik ve tasvıp mânasm Yazan: C1HAD BABAN 1 üenderes, irtkaı destekliyor da alkıslamaya basladılar. HARARETLİ ALKIŞLAR 1954 seçimlert hevec&nlı geçeceğe benziyordu. Gerçi bunınl a n koku alanlar lleriyl gt> rerüer, ufuklarda enflâsyon teh likesinin belirtilerinl »eçmeye başlamışlardı. Kahve, çay, çivi, nal gibi baja maddeler karaborsaya düşmüştü. Fakat buna rajmen halk Demokrat Partiye bir dört yıllık kredi daha açmak istiyordu. 19501954 arası mahsul bereketU olmujtu. tîrünlerin bol oluşunda hem yatmurlann etkisi vardı, hem de memlekete bol l>ol ithâl edilen traktörlerin.. Zimat Bankasuun muslugu birdanbire açılmış köylü o zamana ka dar hiç bir hükümetten görmediği kredi kolaylığını görmüş tü. Bir bakıma enflâsyon koy lünün işine de yanyordu. Köylünün ihtiy»cx olan maddelerin fiyatları da artmıştı, yalnız bu lhtiyaçlar, gaz, bez, tuz gibi bes on maddeye bağlı kaidıgı için bu gibi ihtiyaçlan temin etmek yolunda, eskisine nazaran daha fazla para verse bile yine sattıgı Urünlerin karşüığında cebinde görmedigi ve alışmadıgı oranda para kalıyordu. tzmırdeki Ankara Palas salonlannda yapılan bir Demokra: Partı kongresinde, pamuk 11 yatları yedi liraya kadar yukseldıgi için, Ureticiler pamuk flyatlarının sırurlandınlmamasını ve satışların serbest bırakılmasvru DP nin pamuk fiyatlan karşısında devletçilik yapmamasını istiyorlar, aynı kongrode elindeki tütünü satamayan tütün üreticisi Ise, bu tütünleri devletin alması gerektiginl ilerı sürüyordu. Bu kongrede, Menderes hiç lüzum yokkcn, «Turküz, muslümaruz, ve ebedıyyen müslüman kalacagız.» gibi bir de söz soylemiş ve delegeler onu dakikalarca hararet le alkışlamıçlardı. FİL HİKÂYESİ Menderes bana dttndü, yalnız ikimizin anlayacağı bir Dakışla: «Görüyor musun?» demek istedi. «Sen isrannda yalnıx kaldın!» Hakikaten yalnıa kalmıştım. Sofra hiç degilse büyük ekseriyetle onu tasvip etmişti. Yemekten kalktığımıa zaman kendisine: « Bakifinınn mftnamm anladım» dedim. «Fikrimde yine israr ediyorum. O sırada aklıma Nasrrttin Hocanın fil hikavesini anlatmak geldi, arkadaslanmı kırmamak için sofrada sustum, biUyoTOumn dtğil mi? Akşehirde halk Timurlenk'in »okaklards dolasan filinden bezmlş, Nasrettin Hoca ile birlik. te bir heyet kunnuşlar, ve Timurlenkten şu fil belâsım ba; lanndan almasıtu istrmfye karar vennlşler. Nasrettln Hoca h«yetle birlilrt« Timurlenk'in hu raruna çtknus. Timur, hocay» hısunlft «Ne isttyoraun?» diye »ormu?:. Hoca: «Efrndlm, diye söze başlamı?, bir fil var ya\.» Tlmnr yine aynl hışımla <Ne fili, diye mukabele edince, Ho Boştma anlatmsva ealış» tım ki, bu kadar hürrfyet dânyanın ber meden) memleketinde rardır. Biıimle onlan n aragındaki fark bu hürrly*tt kuUanma ve tstblk etme farkıdır. Tek partl dev rinden, İHnci Dünya Savaaının kontrollfi basın siateminden, rikirleri v e kalhleri bir taknn baatalar »Hın da kalmıs Te bn güne öyle irelen gasetecilerin desarj, boşalma haklan vardı. Retn birzat kendisl. kendl te« lât mensuplarııun hatın için, î sebep yokken daha iktidaıın bırınci gününde, Halk •rtisi ni tıpla şımdi gazetecileı kendisine yaptıklan glbl rpalamamıs mıydı? Bu dünyan nereslnde görülmüştür. Sert tumlann elbet sert tepkileri acaktı!Bu konusmadan Odmlı de ülakatm basındald mevkilerf Izi muhafaza ederek ayrıldık. adan uç dört gün geçtl. Mee ; telefonundan «Slri întanbul Menderes, Basın Kanunıınu bir an önce kısıtiamak, böylece de yıkıcı ve yıpratım Ierden kurtulmak Istlyordn. Karan karardı. tkas ve tavslyelere kulak asmıyor, bUdlgto» oknyordn. Fotofrraf, Menderes in yaptıgı baa,n toplantılarından b«rl sırasında çekllmlaUr. ya önem vermem lâzun gehrdl, zira. Zühtü Velibeşe, Menderes'in yakın dostu ve çok ıtimad ettiği bir arkadası idl. Pakat, bu deUikoduya inanmamak İçin de sebepler çoktu. Izmir'den aday gösterildigim zaman Menderes bana: «Biz kunıcular Istanbuldan ad»ylı|unın koyuyoruı, lımir listesinl kuvvetlendirmek için senin İzmir'e jritme ni ric» edeceğiı, aynı aebepie Halil Ö2>öriik Ue Halide Edib'i de tzmir'den göRteriyonu..» demiş, ve ben de bu söze ve bu teklile kıymet vermiştim. Bu sözü söyleyen Menderes'in Brkamdan aleyhimde propaganda yaptırması muhtemel dagüdi. O tarihte aramızda Esat Çağa olayından gayn, ciddi bir hâdise geçmemişti. Bu dedikodu l a n ben daha ziyade merhum ZühtU Velibese'nin sahsen bara karşı sempati duymamasına yor Zühtü Velibeş.e, Menderes'in yakınlanndandı. 1954 seçlmlerinde bazı eski mllletvekillerlnln yenlden seçlhnemesl lçln çeşitll yollardan Basbakanını etkilemege çalış.ıyordu. lannı haklı gflrmediglm Içln muştum. 1954 seçimlerine glderken. basın kanunuadakl 1 1 kı Menderes bana kızmı» n blr 1c gün Erılncan'a glderken, trensıntılar dolayisiyle, aramuda de aleyhimde söylemedljlnl bıjukarda anlattığun tartışmalar rakmamıs.. Bunu sonradan ken> geçmişti. Bu tartısmalann da disiyle birlikte yoleuluk eden Başbakan'ı bir mücadele arkaTekirdag Milletveklll ZeM Erdaşını bu derece hırpalayacak ataman «Aman klm»e duytna» kadar kızdırnus olacagını tahsın» kaydiyle bana haber ver* min etmlyordum. Fakat neden sonra ögrendim kl 1950 de lz miştt. Yüztime her nman gUlen v« mtr'den aday gttstertlmem, Men karşı karşıya geldiğlmlı B». deres'in ileri sürdügü gerekçeman dostluğunu esirgeraeyen ye dayanmıyormus.. Menderes Başbakan'ın bana neden bu ka evvelâ benim hiç milletvrkili dar husumet beslediğinl anla* olamamamı istemiş, sonra arkamak güçtü. Neden sonra bu sodaşlanndan gbrdügu mukaverunun cevabını 1956 yılında met üzerine Sıvastan gösterilMükerrem Sarol'dan »lacalrt.ıın. memi tekhl etmiş, Merkez İdare Kunıiu ve galiba Bayar, buna da rıza göstermeyince, 1»Yarın : mir'den aday olmama karar rermişler. ADENAUER'İN Yine 1948 de Millet partinln TENKİDLERİ doğmasına sebep olan olaylar sırasında Menderes v« arkadas DiSl Botıd * u. 1 BÖLÜM l Sonbahartn k«»ı getiren sagnak halinde ilk yagmuru yağıyor Konya'y». Doktor Selim Gediz alnvnı cama d»yamış, karsıdakı kafesli kerpiç ev'.eri perdeleyen yağmura bakmakta... Arnavut kaldınmı doşcli daracık sokakta yamru yumru taşlan sürıiklercesine hızla akıp giden y?ğmurun sesini dinliyor. Ysğmur yağıyor, »eller akıyo» Arap kızı camdan bakıyor Arap kızı camdan bakardı, Çengelköy'de tep«ye saran yokuşun ortasındaki kara suratlı ahsap evlerden birinin penceresinden.., Her yağmuılu h»vada. Selım Gediz okul dönüjü çantasını sallayarak babasının az ötedeki bakkal dükkânına yönel mişken. ba^ını kaldınr, nnklann» ytunurta kabuk ları geçırılmis karanfil «akalarının arasından yağ. muru seyreden Amp kızını gorurdü. Dururdu sokağın ortasında, haykınrdı: Yajmur yağıyor, »eller akıyeı Arap kızı camdan bakıyor Arap kızı ona aivri dilinin ucunu görtererek öcünü alabilirdi. O »ıralarda Çenge'.koy henüı sal tanat devrinden kırıntılar Uîımaktaydı. Arap kızı, vaktiyle tepede köşkü bulunan biîmem hangi STJItanın çırağ ettiği Sudanlı bacmın torunuydu. Su* danlı bacı iki büklüm olmasına rağmen. hâlâ gıicü nü yıtirmediğini Selım'e ispatlamıştı: Bir gün böyle sağnak altında kararvfilli pencereye serenat söy. leyen Selım oğ'.anın ensesine bir tokat »şkederek... Gdzlerinden yıldızlar uçu;an Selim, süklüm piiklüm babasının dükkânına dönrr.ü». bir daha karan filli pencereye ba?mı kaldırmamıstı. « Adını bilmediğim Arap kızı, ner«3esin? Ni eesin? O günlerden bugüne »«ni ilk daşundüm. Yal nızhğım çok dokunuyor da ondan mı gerüere döndüm"'» Yalnızhğı gerçekten çok dokunuyordu. Maddl bir ağrı gibi tâ yüreğinde du\uyordu yalnızhğı. Kas katı ur halinde. Yüreği ağrıyordu. Gözleri dolu do lu .. Yağmurun duygu'.an kamçılayan özelliği onu da etkilmnişU. Yalnızlık, beıginlik, umutsuzluk, mutjuzluk, keder bu ilk yağmurda, ilk kez bilinç altının baskısına baş kaldırmış. genç adamın hayata güler yüzle katlanmak fücünü alaşağı etmijti. Öğle üzeri ikindi karanhğı. Demir karyola ile bitpazanndan alınma asık suratlı dolabır. büsbütün çıplaklaştırdığı odada, böyle nicedir pencerenin önünde dimdik durdutunun farkmda değil. Silikleçmi? anılarmı zorlayarak kendini stı 1nın dı^ına atıp ruh çökiintüsünden kurtulmanın çarelerini an yor. Yağmur. babası öldükten sonra evlerine sığındığı yarbayhktan emekli rahmetîi Şekip beyin «vin den güzel seyredilebilirdi. Üzüm bağına bakan sofanın cumbasından. amma patiska örtüleri tenteneli kerevet o kadar dar olmasaydı. Oturan insan pen cerelere sırtını çevirmek zorunda kalmasaydı Bah çeyi görmek için kerevette yan dönmek gerekirdi ki, 87 sonra boyun tuhılurdu. Hepsi de yakınırdı ke revetin durumundan, yine de hiç biri yerini değis tirmekten yana olamazdı. Değijiklıkten hiç hoşlan KARAMAGARAÎÜ SPEKÜLÂŞYON Demokrat Parti böylece hem enîlâsyonun hem de dın üzenn de spekulâsyon yaparak ve ırtıcaın umitlerinl hflrekete getırerek ginyordu 1954 seçimlerine. 1954 seçimlerinin yoklamasına katümak üzere îzmıre gıdeceğim sırada Başvekil beni arattı, makamına gıttim. « Hoş geldin» dedi. «Sana zahmet verdim. San» sornıak istiyordum, lımir'de yoklamala ra katılacak mısın?» « Başka türlii olurrou?Yarın yoklamalar için İzmir'e tidiyorum » Bıraz durakladı, düşündü: « Intibaım o ki» dedi «Yoklamalarda kazanmak senin H'in zor olacak, tzmir'li değilsin.. EsH milletvekillerinl düşürüp kendilerine yer açmak isteyenler çok çalışıyorlar. tl tdare Ku rullarınd» dört senedir nöbet bekleyen arkadaşlarımu var, senin bir gürültüye gelmeni istemem.. tstersen yokljunalara katılma.. Sonra ben »tni berhangi biT yerden aday §5steririm.» Ilgısine tejekkür ettim. « Ben gidip yoklamalara katılacağim, eğer kazanamazsam, buraya dönüp merkez idare ku lunun bana bir yer göstermesini de isteraeyeceğim.» Benden bu cevabı beklemedlgi için sözlerimi biraz hayretle dinledı. • PeM neden bSyle olsnn?» • Minnet altında kalan mllletvekili olmak istemiyorum da ondan.» Güldü: «Nasü bilirsen 8yle y»p!.» ••«••••• • •• • • • • a •• » • •• • • « •• • « • • a IIIMIIHtllMt» IFFANY JONES YEMİNİ SEBEP NE? Odasından çıktığım zaman kendı kendime bir çok suâller soruyor ve cevabını veremıyoıdum Acaba, yoklamalara girme me mâni olduktan sonra, kontenjandan da koymayarak, kendisiyle bir çok işlerde heınfikir olmayan bir arkadaşından kurtulmak mı istiyordu? Yoksa, Basın Kanunu tadilâtmdakl tutumumdan ürkerek beni merkez kontenjanından milletvekili gös terip, minnettar bir kişi haline sokarak, memnuniyetsizliklerimden, itirazlanmdan, homurdanmalarımdan kurtulmanın çaresini mi anyordu? Yoksa bunların hiç birl degildi de benim milletvekili olamamam ıhtimaline karsı samimiyetle bir çare mi anyordu?. Ben yoklamalar için îstanbul'dan tzmir'e vapurla giderken, bu son lhtimâl üzerinde duruyordum. Ta.. Bir gün gelip Mükerrem Sarol'dan garip bir vak'anın hikâyesini duyuncaya ve ben bu hikâyenin dogru oldu gunu Menderes'in ağzından öğreninceye kadar... Bir paramez açarak bu blkâyeyi anlatayım: İzmir'de 1950 seçimlerinrte seçim kampanyasma giriştiğimiz zaman, o tarihte aynı liste de beraber bulunduÇiimuz mer hum Zühtü Velibeşenin aleyhtmde bulundugunu arkadaşlar 'oana haber vennişlerdi. B u habere jtöre Velibeşe benim millstvekiH seçilmemem İçin etr» f» telkinler ympıyor, y i h l B»ban'ı. Mendere» mazdı rahmetli Şekip bey. Bu ev babasuıdan ken« disine ne türlü kalmışsa, kendinden de k m M«lâhat'e o türlü kalmahydı. îgrilmiş çivisine dokunul madan... Karısı Nebile hanımm badana merakına çok kızardı. Eli açıktı Şekip beyin, parayı esirgedi ğinden değil. geçmişe »ımsıH bağlı olduğundan, geçmist» ya^adığından.... Bakarsın, badana sır«« »mda tarihsel bir delik tıkanıverir. Duvardaki bir iz siliniverir. Eşvalardan birı azbuçuk ysna ksy» dırılır da kendisi farketmeyiverir. Nebile hanmıla aüjırlardı badana lâfı edüdi mi. Melâhat lipacuı da zavallı Melâhat sonunda is başa düşecek, evi temizleyecek diye babaandan yana çıkardı. Nebile hanım, kocası ölür blmez acısını bir badana ile dindirmek iytediydi. Gelgelelim rahmetli» nin ahı tuttu. Tuttu da Temmuz ayında tam badana güsü yajmflHfağdı. HenT^e ne yagmur, Tavanlaf aktı. "Duvarlar abraşlaştı. Döğündü durdu Nebil» hanıra. Ö sırada Selim israr etmij değiştirmeğ» »avajmıslardı sofadaki kerevetin yerini... Bun» da tahtalar direnmişti. Kaldıralım derken kurt yeniği mafsallanndan bölünüvermişti kerevet.. Sofa da bo? kaldıydı. Hasır iskemlede oturulup uzun sur« keyifle seyredilemez ki yağmur. Ne lânetli. ne uğursuz evmiş o ev. Selim Ge« diz. her hatırlayışta o evi böyle için için rarsılır, Melâhafın odasına son bakışı ve o odadaki dratn «ahnesi, asla unutamıyaeağı bir korkulu rüyadır, Ne yazık' Ömrünün bir kısmı'o evde geçti. Babasıyla Şekip beyin dostluğu çok eskiydi. Emekli yarbay. bağın kıyısında, s?bık bahçıvan od» lanndan tornıstan edılrr.e aîçak tavanlı, yan yarıy» yere gömülü taş evi, daha Selim doğmadan aile» sine kiralamıştı. Daracık, ufacık pencereleri yük» sekti odaların... Sade ku>u!u avluya bakardı bu pencereler... Yağmur seyredılemezdı. Ancak topr» ğın suları emişi görülürdü. Anacığı o barınakta, üç ay serili kaldığı hasta yatağında bir gün toprakla yağmurun ahş verişini seyrederken olmüştü. Melâhat'i de böyle bir sağnak altında topraja vennişlerdi. Bir yönüyle hayat çok acı! O devirde Çengelköy'ün ilgi çekici ünlfl kiştlerinden biri oppratör Mazhar beydi. Sonradan Tıp Fakültesinde iki yıl kadar hocalık ettiydi Selün'e. Vakti dolraadan da sıhhatı boıulup emekliye »ynldıydı. Profesor Mazhar'ın ünü özellikle yalısından ötürüydü. Mannivi denizle yemyeşil ağaçla* rın arasında kupu akhğında görünürdü yalı... Soy lu bir yalıydı, belli... Zengin'ikle öjünmeyi ayıp sayan olgun ki'iile' yaptırmış belli... Tevazu il« ağaçların ara.«nna gızlenmişti. Yağmurıı o yahdan seyretaieüydi. Çam dnll»nndan îüzülen suların çiçek tarhları arasuıdaki çakıllan yıkayışım . Ya da masmavi denizı kurşuniye çeviriîini, beneklevişini... Babasının dükkânından evlere erzak taşıdıçı sıralardı. Selim oğlan, elde t» pet bahçe kapısmdan g.rdi mîydi. aldırmazdı ulan masına. Düz yolnan sersis kapısına gidecek yerde ağaçların arasındaki daracık yoldan dolanırdı. Yıkanan renkli cakıllara bakar, oyalanırdı. Bir gün dayanamamı?. kara rlamarlı kırmızı bir çakılı cebine indirmi$ti. Okul dönüşü »saclardan yemis çaldıiı yııçluluk duvgjsuyla... Hâlâ durur o suç belgesi ki taphğında... Sonra, •îepetteki errakı mutfağa teslim ederken cebindeki yumurta biçimi yuvarlaklıktan ürkmüî. bir eliyle çakılı sımsıkı tutarak bahşij belı lemeden kaçmıjtı. (Arkssı var) I Ulupınar Devlet Kereste Fabrikası Müdürlüğünden EMVALtN CtNS, NEVİ VH KALlTESt L U. Sınıf Nor. Merkantil Parti \o. Sİ Adet Miktan M3. DM3. 15.761 26.8«1 54.645 52.570 54.083 53 482 106.995 102.023 104248 133.148 »6.571 858.509 Muhammen BedeU 800 700 •/t 7.5 T e n i n a t Lira Kuruf 950.00 1420.00 2160.00 2070.00 2130.00 1710.00 1MSA RA Jırmlı K. K. » » » III. Su. > » » 9 » » » • » »» 9 > » * » » » > KIMI hoj • » » IV. Sınıl hrmiı K»rm K. » » > » 32 33 34 35 36 37 SS 44 41 28 Sİ 810 142* 2596 2585 2583 6521 V9İV 525 525 S25 425 J9Ç 9 » m » » > • » » » 5500 5107 «52 (998 5099 51090 > 9 » » » » 375 375 375 375 375 İQW>UV 2870.00 293000 3750.09 2720.00 27580.00 3fll0.M TOPLAM 1 Yukarıda müfredatı yanlı keresteler 8. Ağustoj. 1969 Cum» günü saat 14.00 de Ulus Orman îşletmesi Müdüriüğü s»tış salonunda toplantcak komisyon huzurund» »çık artırma ile '/» 50'si pe?in, V 50si altı ay vâde ile satılacaktır. » 2 Alıcılann 8. Ağustos. 1969 cum» gunfl s»»» 14.00'e Vadar almak lstedikleri psrtilerin geçid teminatlannı yahrmaUrı, Banka mektubu verecek olanlar mektuplannda fabrika «dı ile parti numaralan belli etmeleri lîzımdır. 3 Satısa ait sartname ve eb'at li»teleri Onn»n Genel Müdürlügü. Zonguldak Orman Bajmüdflr. lüğü ile Bartın, Karabük, Istanbul, Ankara, Düzce, Adapsıan ve Mujla Orman îşletmeleri, Bolu, Dfln», Eskipaıar, Derrek, Ktr«rU Fabrikalan Müdürlüklerinde görülebilir. 4 Alıcılann Mtit krmisyonumuza saat 14.00'den cvvel müracaat etmelerl İ14n olunur. ın: 19535/9381)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle