02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAHİFE DÖRT Bir muhalefer pariisi devrimler için bir leminaltı Suat Hayri Ürgüplüden dinlemiştim. Bayar'ın istifasından kısa bir süre sonra, hipodromda, Cumhurbaşkanbğı koşusunda tribün de yer alan Halk Partili kodamanlar bu istifayı yorumlarken, hepsi, Bayar'ın istifasını Şükrü Kaya gibi yorumlamışlar ve kanaatlannı İnönü'ye o yolda açıklamışlardı. Bunun Uzerine Inönii o zamarüar Gümrük ve Tekel Banakı olan Ürgüplü'ye dönmüş: «Sen ne diyorsun?» diye sormuştu. Ürgüplü de: «Paşam siz Bayar'ı hepimizden iyi tanırsımz!.. Mizacını hepimizden iyi bilirsiniz. inatçıdır diyorlar.. Eğer dedikleri glbi inatçı ise o zaman politikayı terketmeyecek, mücadele edecektir..» cevabını vermiş.. Inönü. bu sözleri dinledikten sonra; «Evet, çok inatçıdır, ben de Ürgüplü gibi düşünüyoruırnt karşılığında bulunmuş. Çelik Palastaki konuşmalanjrtız, etrafımızda bizi dinleyenlerin, gecenin ilerlemesi dolayısiyle, Atatürk'ün heybetli İçişleri Bakanı ile bizi başbaşa bırakmalarmdan kısa bir süre sonra sona erdi. İkimiz de «Bakalım felek ne gösterecek?» diyerek birbirimizden aynldık. Tartışma düşündürücü olmuştu, ama benim uykumu kaçımamıştı. Bu konuşma kanaatlerimi sars maga yeterli olmamıştı. Nitekim olaylan yorum tarzında haklı olduğumu, beş on gün sonra anlayacaktım. Merhum Şükrii Kaya ile yaptığımız bu konuşmadan kısa bir süre sonra Büyükaüaya giderken 17.50 vapurunun griivertesindeki lüks mevkide Kılıç Ali ile karşılastım. O da Atatürk'ün vefatından sonra politika dışında kalmıştı. Marmara rüzgârı kravatlarımızı uçurup, saçlarımızı karıştırırken, Kılıç Ali bana birdenbire; «Bayar» dedi, «senin makaleni okumuş, fevkalâde mil tehassıs olmuş..» Bu sözü fırsat bilerek Bursa'daki tartışmanın etkisiyle karşımdakine sordum: «Makalemde yazdığım gibi onun tekrar politika hayatına atılacağı hakkmdaki düşüncem doğru mu?» Kılıç Ali, elini kaptırmak istemeyen kurt bir makinist haliyle «Bunu bana sorma» dedi. «Çok merak ediyorsan kendisine daruş!...» Ve ilâve etti: «Rica etsem çarşamba günü öğle yemeğine bana gelir misin? O gün 7 Temmuz 1969 CUMHURİYET POLİTİKA GALERISI BÜSTLER ve PORTRELER ten yirmi iki yıl evvel babamla bir Zonguldak dönüşü Seyrisefain vapurunda düşünceli ve durgun haliyle Karadenizin ufuklarını seyrederken uzaktan görmüştüm. O tarihte îmar ve İskân Bakanı idi. Burnunun altında üd benek gibi ince bıyıkları vardı. Başında gri siyah astragandan bir kalpak.. Bugün de öyle düşünceli ve durgundu. Yüzü biraz daha yorgun görünüyordu. Bıyıkları kalmamıştı. Sofraya oturmadan evvel, Atatürk devrinin iki tanınmış insanından Atatürk'e ait bir iki hatıra daha dinledim. Sonra Bayar konuşmaların tabiî akışı içinde. yazımdan çok mütehassıs oldugunu söyledi. Bu memnunluğun, yeni bir siyasl hareketin habercisi olup olmadığını sorduğum zaman: «Hiç bir şey belll olmaz!.» cevabını verdi. Sofrada Bayar temkinli konuşuyor, zarnan zaman iltifat ediyordu. Bir şeyler öğrenmek için çırpınan bu genç gazeteci ise, vakit geçtikçe için için ve kendi kendine sızlanıyordu. şey olamaz!..» dedi. «Sizde bu emniyet varsa, o partiyi kuracaksınız!...» Kaşlarmı, çehresine ciddiyet vermek istediği zamanlarda oldugu gibi çattı.. «Bir parti kurmaya karar verirsek, yani memleketin şartlannı böyle bir teşebbüs için uygun görürsek beraber çahşırız değil mi Cihad Bey?...» O kararlı olduğu teşebbüsü bir anda açıklamak istememiş, şartlı konuşarak benim düşüncemi ögrenmek istemişti. Ben ise, bu sualden memnun olmuştum. Fakat bu memnuniyetin bağlayıcı kapanma balıklama atlamak da istememiştim. Onun için ortahkta birkaç saniyelik bir durgunluk oldu, bu durgunluğu evsahibi kirpiklerini Bayar'ı tasdik etmem için asağıj'a doğru bir kaç kere indirip kaldırdıktan sonra bozdu: «Cihad Baban, memlekete çok hizmet edecek bir arkadaşnr» dedi. «Ben kendisini çok severim.» Bu müdahale ile tereddütlü bir cevap vermeme mani olmak istemişti... Evdeki konuşma faslından biraz sonra o parlak, güneşli ve ı'.ık günde Bayar'la. Elirak apartmamndan Taksim'e kadar. yanyana jTiriiyorduk.. Ben karar:ı fakat karannı açıklamanın henüz zamanı gelmediğine kâni bir insanla karşılaştıgım kanaatmı taşıyordum. Samimi inancım. m mleketin artık ne istediğini büir. yapıcı bir muhalefete kavu'acağı merkezinde idi. Türkiye de, Avrupa'daki memleketler gibi. fikir. söz. top lanma hürriyetinin nimetlerinden istifade edecekti... Bu işi tecrübesiyle, Atatürk'e bağlılığı ile, devrimlerc olan sayRISI ile başarabileeek tek insan Bayar. kendisini yeni ve kutsal göreve hazırlıyordu. Bayann kuracağı muhalefet partisi. devrimler için teminatrı... Memlekpî'.n bapnna saadetin güneşi galiba dogmak üzere ldi. Bu güneşin Bayar ve Menderes ikilisi elinde bir giin kararabi'.eceğine hiç ihtimal vermiyordum. Ne ekonomik durumu düşünüyor, ne nüfus artısının yaraiacagı tesirleri hesaplıyordum. ne enflâsyon. ne yobazların demagojisi hatırıma geliyordu. Heie açılacak yeni miicadPİede ordu faktörünün meicudiyeti aklımın köşesinden bile geçmiyordıı: O zaman benim gibiler için. varsa vnksa özgürlüktü.. Evet babalanmızdan, bize miras kalan hasret gidecek. yerine. söz. fikir. basın hürriyeti pelecekti. Oyiarla iktidarlar değişecekti. Mutluluk kapımızı artık çalıyordu, ben bütün bu düsünceler içinde, Taksrm'de birbirimizden aynlacağımız zaman gizlemek istemedijiim bir sevinçle kuş gibi uçuyordum. Vatandaşlan birbirine düşman eden. kardeşler arasına sogukluk sokan tttihat Terakki. Hürrivet ttilâf kavgalar:ndan, Terakkiperverlerin ismiyerek tn'andırdıkları ayaklanmalardan en iyi niyetlerle kulan Serbest Fırkanın bile istemi yerek de olsa Atatürk'e karşı nankörlüğü somut hale getirmiş olmasından acı duyan her aydın gibi. ben de bu seferki tecrübenin başarı kazanmasını çok. çok arzuluyordum. Yazan, C1HAD T BABAN Suat Hayri Crgiiplü 1945 yılında Gıimruk ve Tekel Bakanı idi. Onun kanaatine göre Celâl Bayar politikayı bırakmayacak, mücadeleye devam edecekti. Ürgüplü'nün bu fotoğrafı 1945 yılına aitlir. Bayar da gelecek, hem merakını giderirsin, hem kendisini tanımak imkânır.ı bulursun. O da her halde seni tanımış olmaktan çok memnun olur!.» Şartlı bir açıklama Nihayet sabredemedim, arzu ve îemennimin yakın gelecekte doğup doğmayacağı merakı beni ateşlendiriyordu: «Beyefendi» dedim «bugün herhangi bir kimse yeni bir parti kuracak olsa, bu partinin başma Serbest Fırkanın başına gelen gelebilir mi?» Bayar, çatal ve bıçağıru tabagına bıraktı: «Artık bir daha böyle bir Atatürk'ün vefatından sonra politika dışı kalan Kılıç Ali, Bayar'ın siyasi mücadeleye devam edip etmeyeceği konusunu bizzat kendine sormanın çok daha iyi olacajfr kanısındaydı. Bu tarihi fotofrafta soldan sağa doğru: Salih Bozok. Recrp Zuhtü, küçük Ülkii, Atatürk ve Kılıç Ali görülmektedir. zannediliyordu. Evet keyiften uçuyordum. Artık savaş yıllannda olduğı^ gibi biz gazeteciler polis müdürlerinden. savcılardan, hattâ Ticaret Ofisi idarecilerinden Basın Yayır. Genel Müdürlerinden, her gün yeni bir direktif almayacak, her Allahın günü mahkeme kapılannda. mübaşirlerin dik sesli dâ vetleri ile heyecanlanmayacaktık!... O kanaatte idim ki, yalnız hür riyetin gelmesiyle bile asık suratlar çözülecek. tehdit edici ve korkutucu davranışlar kalmayacak, baskının riyakâr ettiği insanlar, namuslu olacaklardı. Bayar, Köprülü, Koraltan. Menderesle birlikte Türkiye'nin çok partili demokratik nizama yönelmesi gerektiğini belirten 7 Haziran 1M5 tarihll meşhur önergelerini gruplann» vermişler, bu önerge büyük tep kiJerle karşılannrıştı. Ilk konuşma Bayar'la ilk konuşmamızı Har biyede, Ordu Evinin karşısmda Elirak apartmanında yaptık. Ben söz verdiğim saatte Kılıç Ali'nin apartmanına geldiğim zaman, Bayar'ı orada, eski arkadaşı ile dertleşirken buldum. "endisini ilk defa o tarih Yarın : ŞEREF VE, MES'ULİYET Dfşi fiond MODESTY BLAISE KAGITCI 64 Durakladı. Kudret beyin bu şehre ilk geldiği günleri hatırlamıstı. O zaman içiyordu, hem de eşşekler gibi ama, nesine gerekti? Madem halk böyle görüvor, böyle istiyorrfu, istedikler; gibi görsünlerdi. Ardır.ı getirdi : Akyazılı hoca üryasına Eirmiş mapiste. Kucaklayıp Allahın huzuruna götürmüs. Allah, namaza basla ve de başlat demiş. Akyazıh şimdi paraynan oynuyormuş içerde... Mapisane müdürü, Savcı mavcıyı tekmil attırmış hı? Ne diyorsun bey? Mapisken Ankara' dan gelen müfettişler ifadesini atmajc isteraişler de. herifleri azarlayıvermiş! Ne diye? Ne dive olacak? Siz kim oluyorsunuz da benim ifarfemi almaya cesaret edebiliyorsunuz, diye. Koğmuş herifleri! Vay anasını.. Belli canım, o kahp, o kıyafet, o tavur zavur.. Baska bir hevbet var herifte canım! harç rolüne girmiçtl.. en ıyısı. tam bir vaban» cı gibi hareket edip. Kudret'i bizzat gördük* ten, gereken direktifi aldıktan sonra ortaya çıkmaktı. Çarşı içinde boydan boya yürüdü. Trenden gözüktüğü kadar harap değildi sehir. Sıra sı* ra dükkânlardan çoğu alelâde bakkaliye. ama arada İstanbul bakkaliyelerini hatırlatır cinsten olanlar da vardı. Yolda geveze arahacıvla yolcuların konuştuklanndan öğrerdiğıne göre, Kudret Yeni Partiye girmiş, milleti cosfuran nutuklar bile atmıstı. Arabacı anlata anlata bitirememişti. Birden «YENİ PARTl» tabelâsı gözüne ilişti. Bir ara girmeyi, hattâ üye kay» dolunmayı düşündüyse de. caydı sonra He» nüz yeri, yurdu belli değildi. Arlres olarak nereyi gösterecekti? Fakat, hayli kalabalıktı bi» nanın önü. Girenler, çıkanlar.. Besbeltivrii k} millet. Yeni Parti'ye teveccüh ediyor. vıırriıırı belki de her yanında olduSunca oluk oluk ci* diyorlardı kaydolunmağa tstanbul'ria ria öyl» değil miydi? Seçimlerin iyice yaklaştıeı su günlerde İstanbul yer yer, semt semt cosuvor, kıyametler kopuyorHu. Burası eene rfe sakin» di. « Ne olursa ol«un, bana ne?» diye geçir» di. «Dümenime bakanm ben!» Aksam ârieta çabucak inmis. çarsınm tozlu ampulleri sarı sart vanmıştı ama, karanlı» ğı yenemivorlardı eereSincP Carsı boydan bo» ya avrlınlanmıştı eüva Diikkânlarria avnc» lüks lâmhaları. va ria eüclü ampuller vanmasa, sokak elektriklerinin hiç hükmü olmıva» caktı. Karnı da fena acıkmıstı. Yolu üstürdekl bir Inkantava girdi. Dı?anva bakan pencereleriyle kapi c s m c kânları kirli tüllerle kaDatılmıs lokanta he« men hemen hıncahınç doluydu tlk bakısta iklye avrılmifilıSı belü olan müteriler kıva«ıya içivor. paldır küldür konuşuvorlarrfı Konuşmalar doğnıdan doSruya parHrilik üzerı» ne ve vaklaşan eçimlerle ileilivdi Deve bir kıvıdakl boş bir masava ofıırrf't, bir şise Yeni Rakı'yla me?e novledi. ba<!adı vuvarlamsîa Lokanfanın solundakilerin ikfi* dar partisinden oMuklannı hemen anlarm«'ı. O vanrfan bu vana Isflar atılıyor, tehriitler savruluvordu. Bir ara eeni= omuzlu. irivarı bir partili bu vana hınçla hagırd1] : Demirkıra?i memirkırasl.. memlekefl kardas kaveasına mı sürüklemek istiyorsunuzî Komünist misiniz siz? Bu vsndan kupkuru hiri ayaga fırladı t Hâşâ. sözünü eeri al! Evet. komüniit^iniz Komünist olmasa» nız ikilik varatmazsınız! Yaratıp âa ne yaptık? Daha ne vapacraksınız? Artamların^l a8:zlannı açtılar mı, dini politikaya âlet edi« yorlar! Yalan mı? Bu milletin dinlne. rlivanetine baSlı olduSu yalan mı? Yalan diyen yok, âmenna amma ne rlemektir camilere asker doldurup, depo vaptığı» mız! Biz, olanlan söylüyoruz arkadas.. Olanlar zaruret yüzünden olmuşss başa mı kakmak lâzım? (Devamı r a r ) Geırth 10 vı L öNce, MİŞTl l UA8ER V6BBVC Tiffany Jones TIFFANY JONES Sihirli varlık Tek parti iyi bir şey değildi. İnönü'nün de sonradan söylediği gibi. «Tek parti köşe başını tutan ve s:rt;nı iktidara dayayan her vatandaşı. kendinden küçügüne karsı zebeüah, kendinden büyüğüne karşı da haysiyetsiz bir uşak haline getiriyordu.» Yeni bir parti tecrübesinin zor olacağını görmüyor değildik. Fakat. artık inşallah bu sefer Rubicon'nu aşacak, selâmete çıkacaktık. Bugünden çok farklı olarak o zaman mem leketin bütün aydınlan da hürriyet gelir gelmez herşeyin degişeceğine kâni idiler. Özgürlüğün sihirli varlığı her kordüğüraii çözecekti. Ne ekonomik du rum. ne köylünün kalkınması, ne sosyal adaleı ilkelerinin tat bik: hiç kimseyi ilgilendirmiyor, jurdu baştan baş: mamııreye çevirecek her yuvaya saadeti sokacak tek tılsım özgürlük AYHAN BAŞOĞLU [JİNTİKAM YEMİNİ İstanbul İkinci İcra Memurluğundan 96ü 6581 Mahcuz olup satılmasma karar verilen beheri 3500 lira kıymetinde 36 21 99 ve 36 26 65 numaralı telefonlarm abonman intifa hakkının açık arttırması 21/7/969 Pazartesi günü Kapahçarşı Sandal Bedestaru Be'.ediye Mezat salonunc'.a yapılscaktır. 36 21 99 No. lu telefon satış günü mezkur mahalde saat 1212,30 arası, 35 26 65 No. lu telefonun ise 12.3013 arası yapılacaktır. O gün verilecek bedel muhammen kıymetinin '.'a 75 ni bulmadıgı takdirde 22/7/969 Salı günü ayni mahal ve aynl saatlerde ikinci satışı 5'apılarak ençok pey sürene peşin para ile ihale edileceği, ihale karar pulu ve dellâliyenin alıcıya ait bulunduğu, lhale karar pulunun alıcıdan, dellâliye resminin satış bedelinden ödeneceğl flân olunur. (Basın 5017) • 8321 Deve anlamıştı içi. Demek Kudret turnayı gözünden vurmus, kendini şehre adamakıliı yutturmustu? Sevindi. E. bal tutan parmağım yalıyacaktı elbette. « Hergele madem isleri yoluna sokmuş, görsün bizi de. Görmez, tanımamağa kalkarsa, dökerim foyasını ortaya! Itoğlu it, yalancı teftis hey'eti reişliğinden, büyük adamlığa ha?» İyi ama, hapisten nasıl kurtarmıştı kuyruğu? « Sormak olmaz. Şehre girelim, sunlar insin. Arabacınm eline birkaç kuruş sıkıştınp.. yahut da hayır, forsunu bozmamak lâzım. Adamıyım. îstanbul'daki vekilharcı falan dive kafadan atar, arabacıdan tfurumu ustalıkla ö*renirim. Öyle ya, madem vekilharcıyım divece2im. birçok numaralar:nı da bildiŞime göre, ham ahlat sorularla falso yapmamam lâzım!» Yolda arabacıyla müşterilerin konuşmalanndan ögrendiğine göre, bir mahkemede, hâkimleri su?ta durdurup beraetini koparmış. Buna inanamadı. Olamazdi öyle sey. Hâkimrfi onlar, boru degil. ötekisiyse. Boğaz'dak! otelin terasınd'a pivastos edilmiş, paldır küldür yollanmıştı buraya. yani «uç işlediği, daha acıkçası. kendine yüksek memur süsü vererek adam söğüslediâi yere. Böyle biri ateş olsa düştüğü yeri bile yakamazdı. Kaldı ki, nerden baksan «Sahtecilik» zanlısıydı. Hâkimleri nasıl puRta durdurabilirdi? Adamını gayet iyi tanıdığı için, « HâkimIerin karşısında kedi hattâ sıçan, tfışarda arslan kesilmis. savurmustur namussuz!» diye içten içe güldü Ne olursa olsun, arabasının tekerine tas koymıvacaktı ! L'fak tefek. kupkuru ama, geveze mi geveze arabac: hayvanlarmın dizginini çekerek arabayı dürdurduktan sonra : Buraya kadaaaar! diye bağırdı. Çarsı içiydi, arabada da kendinden başkası kalmamıştı. Parasmı verip Indi. Vekilharcıyım fa'an diye kendini tanıtmaktan vazgeçmişti. Kimbilir, belki de Idris deyyusu vekil D.B. Den/z Nakliyatı l.A.Ş. Genel Müdürlüğü Kuzey Avrupa ve Ingiltere limanlarından yük alarak Yurdumuza hareket edecek olan 1. sınıi ve sür'atli şileplerimizin uğrak programı aşağıda gösterilmiştir. KONTİNANT HATTI Sefer No. Rotterdam Gemi Adı Anvers Hamburg Bremeı Londra Liverpool 3/69 2830/7. 31/7.2/8 B. Reşit Paşa 46/8. 68/8. 1014/8. 1113/8. 1416/8. G. Osman Paşa 3/69 1820/8. 2123/8. 2530/8. Swansea 4/69 Amasya U16/8 i7/82/y Mithat Paşa 4/69 1820/8. 2123/8. 2527/8. 2830/8. Denizli 4 '69 2527/8. 2830/8. 13/9. 56/9. 812/9. Abidin Daver 5/69 13/9. 46/9. 810/9. 1113/9. 1520/9 Keyfiyet Sayın Ithalâtçılarımızın dikkatine sunulur... Müracaat: D. B. DENİZ NAKLİYATI T.A.Ş. Genel Müdürlüğü Fmdıklı. Meclisi Meb'usan C. 93 95 İSTANBUL Tel : 44 38 72 44 47 70 Telgraf: Dbcargo / İstanbul NOT: Gemi sdlannda ve yük durumuna göre ujrak limanlan ile tarihlerde defişiklijr yspmalı Armatörün opsiyonundadır. 'iRE've sipss. 4^ıwcı (Easın: 18416/ö3ı7)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle